Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

22. Bölüm (Videolar)
3. Bölüm (Videolar)
2. Bölüm (Videolar)
16. Bölüm (Videolar)
15. Bölüm (Videolar)
19. Bölüm (Videolar)
1. Bölüm (Videolar)
22. Bölüm
Replikler (1.-20. Bölümler)
Fotoğraflar - 1
 

23. Bölüm Senaryoları (tarık_naz)

Aralık 15, 2006

Aşağıdaki senaryolar tarık_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.



1

AŞK, ACI, AYRILIK

Naz, tarığın yanından uzaklaştıktan sonra tarık ne olup bittiğini anlamadığı için naz’ın peşinden koşar.

Tarık: naz hanım, durun.

Tarık, naz’ın kolundan tutar. Ama naz tarığa yüzünü dönmez çünkü gözleri dolu doludur.

Naz: sesini bile duymak istemiyorum artık. Bırak peşimi. Ve bi daha sakın benimle konuşma
Tarık: naz hanım yine ne oldu?

Naz kolunu tarık’ tan kurtarır ve arabaya binip hızla uzaklaşır.

Tarık: oğlum tarık yine bilmediğin bi işler dönüyo ama dur bakalım çıkar yakında.

Deyip tekrar hastaneye girer. Naz ise duyduğu haber yüzünden çok sinirlidir. Arabayı çok hızlı kullanır. Arabanın içerisinde kendi kendine konuşurken bir yandan da gözlerinden yaşlar akmaktadır.

Naz: demek ayşe hamileymiş ha, demek senin yüzünden bu kız hamileymiş. Ben sana ne yaptım da bana böyle alçakça bi oyun oynarsın ha ne yaptım ben sana.

Aniden frene basarak

Naz: ne yaptım ben sana

Der ve başını direksiyona koyup ağlamaya başlar...

____

Saat baya ilerlemiştir. Ayşe’nin hastalığı da ortaya çıkmış, kızın apandist sorunu olduğu ortaya çıkmış. Tarık hastanede ayşe’nin durumu ile ilgilenirken birden telefonu çalar. Arayan vahi bey’dir.

Vahi: tarık evladım, saat 11 oldu naz hala yok, telefonunu da kapamış, yanında mı acaba, merak ediyorum.

Tarık, evi telaşa sokmak istemez.

Tarık: he evet evet yanımda, bi yakınım hastalanmıştı da saolsun naz hanım da göreyim dedi. Telefonunun da şarjı bitmiş. Biz birazdan geliriz. Siz merak etmeyin

Tarık, durumu Sadrilere söyler ve arabaya atladığı gibi hastanenin önünden uzaklaşır.

Tarık: nereye gider bu kız ya, Allah bilir yine neler duydu da kızdı bana.

Biraz düşündükten sonra aklına naz'ın lisedeyken sürekli gittiği deniz kenarı gelir. Ve oraya gider. Tahminin de yanılmamıştır. Naz, babası hastayken tarık la oturdukları bankta oturmaktadır. Tarık yavaşça yanına yaklaşır. Hava çok güzel ve gökyüzünde yıldız bolluğu vardır. Naz’a biraz daha yaklaşınca onun ağladığını fark eder.

Tarık: bu güzel yerde, bu güzel hava da, böylesine güzel bir kızın gözyaşlarına yıldızlar şahit olmamalı. Yıldız, mutluluk ifadesidir, sizin gözyaşlarınıza dayanamayıp sönüverirler.

Naz: ne işin var burada, yalnız kalmak istiyorum, git başımdan.

Naz banktan kalkar ve yürümeye başlar,

Tarık: gidemem çünkü babanız sizi benim yanımda biliyo.
Naz: umrumda değil. Hem senin yanında olman gereken daha önemli kişiler var.
Tarık: o mesele halloldu naz hanım.
Naz: yaaa hayırlı olsun o zaman Allah analı babalı büyütsün.
Tarık: neee?
Naz: kız mı oğlan mı?
Tarık: neeee? Naz hanım ne saçmalıyorsunuz.
Naz: tarık git başımdan diyorum sana, hatta eve gidip eşyalarını da toplayarak git başımdan.
Tarık: naz hanım yine kelime oyunlarına başlamayalım. Siz yine neyi nasıl anladınız bilmiyorum ama yine kesin yanlış anlamışsınız. Bu yanlış anlaşılmalar artık beni yordu. Bu yanlış anlaşılmanın da sebebini sormayacam çünkü kesin haklı bi yanınız vardır. Ama erken hüküm giydirmeniz, artık burama kadar geldi. İnsanın da bi sabır taşı vardır ve benim sabır taşım kırıldı artık.

Arabanın anahtarını yavaşça yere bırakır. Ve naz’ın yanından uzaklaşmaya başlar.

Naz: (tarığın arkasından bağırarak) tabi haklıyım, hastaneye geliyorum, ayşe’nin hamile olduğunu öğreniyorum, sonra sen gelip benim yüzümden oldu diyosun.

Tarık durur ve geri dönüp naz’a

Tarık: işte bi yanlış anlaşılma daha, daha ne deyim bilmiyorum.

Naz: tabi tabi hep yanlış anlaşılma olur. Allah bilir melisa ile olanlarda gerçekti, belki yakında onunda hamile olduğunu öğreniriz. Sonra franceska italya’dan bi bebekle dönsün gelsin. Kim bilir belki 9 ay sonra berrak’tan da bi çocuk görebiliriz.

Birden aklına dağ evi ve kendisinin sarhoş olduğu aklına gelir…

Naz: yoksaaa, inanmıyorum ya, sen aşağılık pisliğin tekisin, geçen gece dağda…

Naz iyice saçmalamış, Tarık da çok sinirlenmiştir, o kadar sinirlenmiştir ki naz’ın kendisine söylediği ağır hakaret karşında naz’a bi tokat atar. Naz tokatın etkisiyle biraz afallamış ve yanağı yanmıştır. Elini yanağına koyup tarığa çok sert şekilde bakar.

Tarık: yeter naz yeter. Bu kadarı yeter. Ayşe benim 15 yıllık kardeşim, KARDEŞİM, ona bişey olduğunda ben yanında olmayacam da kim olacak, Sadri ve filiz sabahtan beri onun başındalar, doktorlar sabahtan beri onunla uğraşıyolar, kızın apandisti patlamış, biraz daha gecikseler kız ölecekmişti. İki kişilik odada yatıyodu ve yanındaki bayan hamileydi. Ama senin her şeyle benim bir bağlantım olduğunu sanman, bana kusur bulman ve bu kıskançlık krizlerin hele hele bu son yaptığın hakaret son noktaydı. Oyun bitti. Size hayatınızda mutluluklar dilerim. Tabi başarabilirseniz.

Tarık arkasını dönüp gidecekken, naz ağlamaya başlar. Tarık bi anda geri dönüp

Tarık: madem sabah sorduğunuz soru hayatınızdaki en önemli sorusuydu, hazır beni son kez görmüşken cevabını verip de gideyim. işte cevabı…

Tarık, naz’ı kendine çeker ve acayip bir şekilde dudağından öpmeye başlar. Biraz öpüştükten sonra naz tarığı itekler ve o da tarığa sert bi tokat atar. İkisi de birbirine çok ateşli şekilde bakarlar. Ama Tarık bu sefer ciddidir ve tokattan sonra naz’ı orda tek başına bırakıp gider. Naz da dizlerinin üzerine çöküp ağlayarak tarığın arkasından bakar…


2

Evet Tarık kalbini naz’ın yanında bırakıp, gözünde bir damla yaş ile naz’ı orda bırakıp gider.
Tarık nazdan uzaklaşırken Gülay ve mutaf’ın düeti olan hüküm şarkısı orijinal sesle çalmaya başlar.

Gülüm yar…
Sar…
Hüküm yazdın bana hiç acımadan.
O yar şimdi köle mi?
Köleyim!!
Biz masal olduk şimdi sevdalara;
Sarıl yar…
Dönüp sorma bana ‘ne dursun zaman’…
O yar şimdi köle mi?
Köleyim!!
Bu hüküm ah, vuslatsız sevdalara…
Aşk sunan kucaklara…
O gül yeminli dudaklara…
Aşk yakıp tutuşanlara…
Yasak aşklara, eyvah…
Eyvah bana!

(Şarkı çalarken naz arabayla eve gelir ama çok üzgündür, vahi ve ümit ona bişeyler sorarlar ama naz hiç bişey demeden odasına gider. Tarık ise bora’nın evlilik teklifinden sonraki ikinci ciddi yol ayrımındadır, gecenin karanlığında tek başına bi yerde otururken naz’a attığı tokat aklından çıkmaz. Ve çok pişmandır.)

Şarkı bittikten sonra Tarık ayşe’nin durumunu öğrenmek için sadri’ yi arar

Tarık: Sadri, ayşe nasıl
Sadri: Tarık, ameliyat olacak diyo doktorlar, buraya gelsen iyi olur.
Tarık: hemen geliyorum.

Ümit de naz’ın üzgün halinin nedenini anlar ve naz’ın yanına gider. Naz yatağına yatmış pişmanlığın ve ayrılığın vermiş olduğu acı ile ağlamaktadır.

Ümit: naz, konuşmak ister misin?
Naz: ümit bi de sen gelme üstüme
Ümit: naz hiç iyi görünmüyosun
Naz: evet iyi değilim ve sen soru sormaya devam ettikçe iyice kötü olacam.
Ümit: Naz, ben senin kardeşinim. Sorunlarını böyle içine atarak kendini heba edemezsin. Ve buna izin vermem. Her şey apaçık ortada, artık saklamana gerek yok, onun yüzünden demi?
Naz: ya bana tokat attı ya, inanabiliyor musun tokat attı? Sonra da beni orda tek başıma bırakıp gitti.
Ümit: inanmam, alfonso öyle şey yapmaz.

Naz sanki oda da ümit yok muş gibi konuşmaya devam eder.

Naz: bana nasıl tokat atar ya, ama ben de hak ettim. Çok üzerine gittim. Ama ne olursa olsun o tokadı atmayacaktın Tarık, ardından bi de utanmadan öpüyo.
Ümit: neee? Bi de öptü mü? Naz sen yat uyu en iyisi, ben de seni daha fazla meşgul etmeyeyim çünkü iyice saçmalaya başladın.
Naz: ama görürsün Tarık efendi, o tokadın acısını senden nasıl alıyorum göreceksin.

Deyip odadan hışımla çıkar ve arabaya atlayıp direk hastaneye gider.
Bu arada Tarık da hastaneye gelmiştir. Sadri, tarığı görünce ona doğru yürür ve tarığa sarılır. sadri de çok üzgündür.

Sadri: Tarık, ayşe’ yi ameliyata alacaklarmış, hazırlıyolar şimdi.

Ama tarığın aklı orda değildir.

Sadri: Tarık iyimisin?
Tarık: heh ne?
Sadri: ayşe’yi ameliyata alıyolar. Tarık sen iyi değilsin. Ne oldu söylesene
Tarık: her şey bitti Sadri. Artık şoför Tarık da yok.
Sadri: yine kovuldun demi? Boş ver yarın yine işe alınırsın?
Tarık: bu sefer tamamen bitti, tokat attım Sadri, naz’a tokat attım. Artık hayatta o eve gidemem.
Sadri: neyse gel otur şuraya
Tarık: kusura bakma Sadri, hem ayşe hem naz moralim çok bozuk.

Bi süre geçtikten sonra naz da hastaneye gelmiş, ayşe’de sedyeyle odadan çıkmaktadır.

Sadri: hah ayşe çıkıyo

Ayşe acı içinde kıvranarak sedyeyle taşınırken bi yanında filiz, diğer yanında Tarık ve Sadri yan yanadır, Tarık ve Sadri’nin koridora sırtı dönüktür. Ama filiz birden naz’ın sinirli bi şekilde geldiğini görür ve

Filiz: abiii, nazzzz

Tarık arkasını döner dönmez naz’la burun buruna gelir. Tarık naz’dan tokat beklerken, naz kimsenin yapmaya cesaret edemeyeceği bi çılgınlık yapar ve öyle olmaz böyle olur dercesine, tarığı dudaktan öpmeye başlar. Öyle içli öpüşürler ki ordaki herkes şok olur. Ayşe’de onları öyle görür ve başını yana çevirerek ağlamaya başlar. sadri, filiz ve ordaki doktor ve hemşireler gördüklerine inanamazlar. Öpüşmenin ardından

Naz: işte öyle olmaz böyle olur Tarık efendi.

Deyip hızlı adımlarla arkasını dönüp gider. Tarık ne yapacağını şaşırmış olduğu yerde kalakalmıştır. Doktorlar ayşe’ yi ameliyathane sokmuşlardır. Filiz hemen abisinin yanına gelerek

Filiz: ne duruyosun hala peşinden gitsene

Tarık şaşkın bi ifadeyle filiz’e bakar ve naz’ın peşinden koşmaya başlar.

Tarık: nazzzz

Ama geç kalmıştır, Tarık tam hastane kapısına geldiğinde naz arabaya binmiş gidiyordur. Naz dikiz aynasından tarığı görür ve

Naz: böyle şaşırıp kalırsın işte, bu daha hiç bişey değil Tarık efendi. Patronuna tokat atarak sen beni şaşırttın, ben de herkesin içinde şoförümü öperek seni şaşırtırım.

3

Naz arabayla uzaklaştıktan sonra tarık geri hastaneye ayşe’nin yattığı 217 numaralı odanın önünden geçerken, odadan içeri hamile bir bayanın girdiğini görür.

Tarık: (içses) ah ah bilmeyerek de olsa yaktınız beni

O sırada da ayşe’nin ameliyatı devam etmektedir.

Filiz: ne oldu abi?
Tarık: yetişemedim, boş ver şimdi sen onu, ameliyat sürüyomu hala?
Filiz: niye peşinden gitmedin.
Tarık: (sinirli bi şekilde) filiz bi soru sordum
Filiz: evet devam ediyo.
Tarık: eee Sadri nerde?
Filiz: ayşe’nin odası hazırlanmış da eşyalarını götürdü. Bu arada tebrik ederim iyi öpüşmeydi. Şaşkınlıkla izledik, fazlasıyla kıskandık.
Tarık: filizzz sinirliyim zaten, bi de sen üzerime gelme
Filiz: tamam tamam, ama şunu söyleyim Allah sana sabır versin
Tarık: niye ki
Filiz: niyesi var mı abi, naz sana fena abayı yakmış
Tarık: çok mu belli oluyo
Filiz: abi sen en iyisi git bi yere kafanı vur da aklın başına gelsin. Ya hangi kız gelip de herkesin içinde bi erkeği böyle deli gibi öper. Bi de belli oluyo mu diyosun.

Naz, eve gelmiştir, salonda vahi, Belkıs, belgin, Hulusi ve teo sohbet etmekteler. Ümit de dayanamayıp filiz’i aramış ve ayşe’nin hastalığını , filizlerin de hastanede olduğunu öğrenince hastaneye gitmek için merdivenlerden inerken naz da hızlı adımlarla odasına çıkar.

Vahi: ümit ne oluyo bu kıza
Ümit: telaşlanma baba şoförünü 8. defa kovdu.
Vahi: neee? Niye ki
Belgin: neee?
Ümit: telaşlanma dedim ya yarın 9. defa geri alır.
Naz: (bağırarak) aslaaa
Ümit: derr, ben de “alırsın alırsın” derim
Vahi: sen nereye gidiyosun.
Ümit: (belgin’e dönüp) belgin teyze, filiz’le konuştum hastanedelermiş
Belgin: neee, tarıkk (tarığa bişey oldu sanır)
Hulusi: ne olmuş filiz’e, ne tarığı, ne diyosun sen oğlum.
Ümit: yok yanlış anladınız, hacer teyzenin torunu hastaymış filiz de başındaymış
Hulusi: ayşee
Belgin: kalk Hulusi kalk hemen hastaneye gidelim. Ümit oğlum hangi hastanedelermiş
Ümit: durun ben de sizle geliyorum söylerim yolda.

Vahi, tarık ve hulusi’nin kavgalı olduğunu bildiği için onu tutmaya çalışır

Vahi: Hulusi sen kalsaydın
Hulusi: saçmalama vahi, hacer anne dedin mi akan sular durur.

Hulusiler evden çıkar çıkmaz vahi hemen tarığı arar ve hulusinin hastaneye geldiğini söyler.

Tarık: benim hemen gitmem lazım
Filiz: ne oldu ki?
Sadri : ne oldu tarık?
Tarık: babam ve annem geliyomuş buraya
Sadri: ee nereye gideceksin o olaydan sonra (öpüşmeyi kasteder)
Tarık: valla bilmiyorum eve gidemem, bankaya giderim heralde
Filiz: saçmalama abi, doğru eve git. Hiç bişey olmamış gibi davran. Sen suçlu değilsin ki.
Tarık: haklısın

Tarık, filiz’in dediğini yapar ve eve gelir.

Tarık: saolun vahi bey haber verdiğiniz için
Vahi: bişey değil Tarık, ha bu arada naz’ın nesi var, ümit yine seni kovdu falan diye bi şeyler söyledi.
Tarık: vahi bey beni işe siz aldınız, siz kovmadığınız sürece ben hep sizin emriniz de olacam
Vahi: o zaman uzun bi süre daha buradasın desene
Tarık: vahi bey müsaadenizle, bişey olursa ben müştemilattayım.
Vahi: tamam evladım gidebilirsin.

Tarık, odasına gidince şarkı söylemeye başlar.

AŞKIN MAPUSHANE
Keşke seni tanımamış,keşke sevmemiş olsaydım
Zincire vurulmuş gibi,sana bağlı kalmasaydım

Aşkın maphushane içinde ben mahkum,
Saçların parmaklık,gözlerin gardiyan olmuş
İçinde ben ziyan oldum

Alın yazımda varmışsın,kalbimi benden çalmışsın
Sensizliğe bir duman gibi,sigaranda beni yakmışsın


Naz, şarkı sırasında sahilde yaşadıklarını, birbirlerine attıkları tokatları ve öpücükleri düşünür ve bi yandan tarığa yaptıkları için üzülürken bi yandan da tarığa ciddi anlamda aşkını belli ettiği için sevinir . Ama galiba üzüntü daha ağır basar ve gözü çellosuna kayar. Ve çellosunu alıp bahçeye havuzun başına gider.

Hava soğuk ve rüzgarlıdır ama naz’ın üzerine çok ince bir kıyafet vardır. Üşür fakat farkında değildir. Çellosunu çalmaya başlar. Tarık çello sesini duyar ve odasının kapısından bi süre naz’ı izler. Yanına gidip gitmemektekte kararsız kalır, ama naz’ın bu soğuk havada daha fazla üşümesine dayanamaz ve kendi montunu alıp naz’a doğru yaklaşır. Naz çello çalarken arkasından yavaşça gelir ve montu naz’ın sırtını örtecek şekilde omuzlarına asar. Naz hiç duruşunu bozmaz ve çalmaya devam eder, Tarık ise ayakta naz’a sırtını dönmüş şekilde durur.
Naz, çello çalmayı bitirdikten sonra,

Naz: neden geldin?
Tarık: tebrik etmeye
Naz: ne için tebrik ediyosun ki
Tarık: cesaretiniz için, kimse cesaret edemez herkesin içinde gelip de şoförünü öpmeye, belli ki babanıza çekmişsiniz
Naz: babam da mı şoförünü öpmüş?
Tarık: (gülerek) yok öyle değil, babanız da 10 milyon dolar kredi aldığında ben de deli cesareti var demişti
Naz: ne demek istiyosun şimdi ,yani ben de mi deliyim?
Tarık: ama çok güzeldi
Naz: ne güzeldi
Tarık: ne olabilir?
Naz: şaşırdın demi?
Tarık: bişey soracam, neden böyle bişey yaptınız?
Naz: hani seni şaşırtıyormuşum ya, sabah söylemiştin
Tarık: evet
Naz: düşündüm düşündüm, ama seni ne zaman şaşırttığımı bulamadım. Böyle bişey yaparak seni şaşırtmak istedim
Tarık: bak şimdi şaşırttınız işte.
Naz: neden
Tarık: yalan söylediniz.
Naz: tamam söylüyorum, attığın tokata çok sinirlendim, nasıl tepki veririm diye düşündüm aklıma bu geldi.
Tarık: bu aklınıza gelen, bundan sonra da geçerli olacak mı acaba?
Naz: aslaaa

__

Tarık: naz hanım işin aslına gelirsek neden geldin diye sormuştunuz tebriğimi ettim şimdi ise müsaadenizle gidiyorum
Naz: nereyeee?
Tarık: naz hanım siz patronsunuz ben ise şoför, aramızda olanlardan sonra yanınızda çalışamam. kardeşim ve Sadri her şeyi gördü ve bu olanlar muhakkak belgin hanım’a ya da Hulusi tekelioğlunun kulağına ulaşır. Sizi şoförüne aşık zavallı kız olarak düşünmelerini istemem…
Bu yüzden işten ayrılıyorum.

Naz “zavallı aşık kız” lafını duyunca Belkıs hanımın söyledikleri aklına gelir. Ve tarığın elinden turarak

Naz: tarık gitme
Tarık: sizi üzdüğüm her şey için özür dilerim. Ama gitmek zorundayım.
Naz: Tarık, gitmeni istemiyorum. Kim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün umrumda değil. Yalnız kalmak istemiyorum.
Tarık: emin olun hiçbir zaman yalnız kalmayacaksınız. Çünkü ben yokken de(kalbini göstererek) burası her zaman sizin yanınızda olacak.
Naz: ben sahibinin de yanımda olmasını istiyorum.

Der ve babasının ya da evdeki herhangi birisinin onları izleyebileceğini hiçe sayarak tarığa sarılır. Tarık da ona sarılarak saçlarını okşamaya başlar.

Naz: beni bırakıp gitme



4

naz'ın tarığa ufak oyunu

Sabah olur. Berrak ve Belkıs kahvaltı sofrasını hazırlamış, vahi de tek başına kahvaltı yapar. İlk olarak salona ümit iner. telefonda konuştuğu kişinin Sadri olduğunu öğrendiği için çok mutludur.

Ümit: ( gülücükler saçarak) herkese günaydınnn, ooooff miss gibi sucuk kokuyo
Vahi: hayrola ümit neşen yerinde, dün suratından düşen bin parçaydı.
Ümit: o parçaları toplayıp yeniden yapıştırdım bu şekil çıktı. Beğenmedin mi.
Vahi: çene tarafına yapıştırıcıyı az sürmüşsün galiba, biraz gevşek olmuş.
Ümit: baba yine başlama yaaa. Bak yine dünki halime dönerim.
Vahi: şaka şaka, hep böyle gül, asık surat sana yakışmıyo hiç.

Naz da dün gece tarık’ la olan yakınlaşmadan dolayı mutlu uyanır. O da salona gülücükler saçarak iner.

Naz: herkese günaydın. Günaydın babacım

Deyip babasını yanağından öper. Ve kahvaltı masasına oturur. Bu sırada Belkıs hanımda sofraya oturur.

Naz: günaydın Belkıs hanım.
Belkıs: günaydın nazcım.
naz: belkıs hanım dün yaptıklarım için tekrar özür dilerim
belkıs: ben unuttum bile nazcım
Vahi: ne oldu size böyle. İki kardeş bi gece de nasıl değiştiniz böyle. Baksanıza belkıs hanım ikisi de gülücükler saçıyo.
Belkıs: allah bozmasın vahi bey. bakın siz mutlu oldukça burası nasıl da pozitif enerji ile doldu.
naz: pozitif enerji dediniz de, sizin yaptığınız hareketin gerçekten faydası varmış, uyanınca ben de yaptım.
belkıs: ondan böyle gülüyosun değil mi?
ümit: başka nedenleri de olmasın...(tarığı kasdeder)
naz: ümittt

Kısa bir süre sonra

Belkıs: a a ama evin en önemli pozitif enerji kaynağı aramızda yok.
Ümit: kim?
Belkıs: tarıkk
Vahi: alla alla saat kaç oldu hala uyanmadı mı? Ya da sabah bi işi vardı da bi yere mi gitti ki?
Belkıs: bırakın uyusun, yoruldu çocukcağız 2-3 gündür. Hastalığı daha yeni yeni atlatıyo.

Naz, birden irkilir. Çünkü tarık dün işten ayrılmadan bahsetmiş ve naz’a kesin cevap vermemiştir.

Naz: (içses) neden bu saate kadar gelmedi bu. Yoksa gerçekten de gitti mi?
Ümit: ne oldu naz bi anda dondun.
Naz: okula geç kalıyorum, gidip tarığı uyandırayım.
Vahi: naz, tarık bugün de dinlensin, seni okula ümit götürür.
Naz: yok baba okuldan sonra da işlerim var, ümit şimdi bana acele ettirir, hem yeter bu kadar dinlendiği.
Ümit: (manalı bi biçimde) tabi tabi, ben çok aceleciyimdir. Alfonso’ yla rahat rahat gezsinler
Naz: ümittt saçmalama

Naz, tarığın odasına bakmak için müştemilata doğru gider.

Naz: (içses) inşallah gitmemiştir, inşallah uyuyakalmıştır. Ya gittiyse.

Naz, odanın kapısına gelir, tam kapıyı açacakken tarığı içerde mışıl mışıl uyurken görür.

Naz: (içses) ohhh gitmemiş. Nasıl da derin uyuyo. Dur şuna bi oyun yapayım. Yeter bu kadar uyuduğu.

Naz, tarığı uyandırmak için bahçedeki çalılardan ince bi çubuk koparır. Odanın kapısını sessizce açar ve tarığın baş ucuna sessizce yaklaşır. Elindeki çubuğu tarığın burnuna hafifçe sürter.

Tarık: ııııhhhhh
Deyip burnunu kaşır. Naz tekrar çubuğu tarığın burnuna sürter, tarık yine burnunu kaşır. Naz yine çubuğu sürter ama bu sefer tarık uyanır ve birden naz’ın elini tutar ve naz’ı kendine doğru çekerek yataktan fırlar. Naz la burun buruna gelmişlerdir. Naz tabiî ki çok korkar.

Naz: ödümü patlattın o nasıl uyanış..

Naz elini tarıktan çeker ve ayağa kalkar.

Tarık: (hala uyku sersemidir) naz
Naz: naz hanım diyeceksin
Tarık: nee?
Naz: pardon dün anlaşmıştık, sadece ikimizin olduğu ortamlarda “naz” diyebiliyodun artık.
Tarık: ne arıyodun burada.
Naz: seni
Tarık: beni mi? Neden?
Naz: saat kaç oldu sen hala gelmedin kahvaltıya.
Tarık: sadece bunun için mi?
Naz: tamam itiraf ediyorum, gittin diye korktum.
Tarık: ne gitmesi, bi yere mi gidecektim?
Naz: dün gece işten ayrılıyorum falan dedin ya, sonra da kesin cevap vermedin, şimdi de kahvaltıya gelmeyince gittin sandım.
Tarık: (gözlerini naz’dan kaçırarak) hımm
Naz: yoksaaa, yüzüme bak, gitmeyecektin değil mi?
Tarık: tamam seni daha fazla yormadan itiraf ediyorum “blöf” yaptım.
Naz: inanmıyorum sana yaa, ağzımdan laf alabilmek içindi demek bütün o sözler.
Tarık: nasıl? çok mu inandırıcıydı.
Naz: ne demek inandırıcımıydı, ciddi ciddi gidiyosun sandım. Doğru söyle şoförlükten önce oyunculuk dersi falan aldın mı?

Tarık: yooo, bu benim ilk oyunum. Yapımcıların beni keşfetmesini bekliyorum ama şoförlük yapmaktan kendimi gösteremiyorum.
Naz: çok komik, demek blöf yaptın, o sözlerin hepsi demek oyundu
Tarık: evet, ama son söylediğim hariç.

Naz, tarığın son söylediği lafı hatırlar “emin olun hiçbir zaman yalnız kalmayacaksınız. Çünkü ben yokken de(kalbini göstererek) burası her zaman sizin yanınızda olacak.”

Ve tarıkla romantik bi bakışma yaparlar.

Naz: hadi çabuk ol yoksa kahvaltı sofrası kalkacak ona göre.
Tarık: sorun değil berrağa söylerim bana yeniden hazırlar.
Naz: sen benim kendi başıma yaptığım ilk çorbayı içmek istiyosun galiba.
(dizide ağzını burnunu unla bulaştırarak yaptığı çorba)

Tarık hemen yerinden sıçrar

Tarık: tamam tamam sen git ben hemen geliyorum. Berrağa söyle sofrayı kaldırmasın.



Dizifilm.com forumlarindan alintidir.