Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replikler (26. Bölüm)
34. Bölüm Özel
33. Bölüm Özel
32. Bölüm Özel
31. Bölüm Özel
30. Bölüm Özel
28. Bölüm Özel
27. Bölüm Özel
26. Bölüm Özel
22. Bölüm Özel
 

27. Bölüm Senaryosu (tarik_naz)

Ocak 13, 2007

Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarık_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.



1
BAŞLANGIÇ
Hulusilerin ortalığı karıştırması ve Pınar'ın abisi ile tanışma faslı

Naz seçimini yapmış, tarık’la beraber değil de, pınar’ın abisi merakı yüzünden, pınarlar’la gitmiştir.

Tarık ise, naz’ın arabadan inip geri geleceği umuduyla bi süre beklemiş ama naz gelmeyince arabaya binip annesinin yanına gitmek için yola çıkar.

Tarık: nerden çıktı şimdi bu abi yaa, tabi naz’ın eline de bi fırsat geçti, onu sonuna kadar kullanacak.. oğlum tarık, bu oyunu biran önce bitirmen lazım, yoksa sonu çıkmaz bi sokağa doğru gidiyo. Gerçi naz daha ikimizden arkadaş olmayacağını anlamadı ama ne yapalım.

Bu arada tarığın telefonu çalar
Tarık: alo
Belgin: oğlum nerde kaldın, çabuk gel ben iyice deli olacam yoksa
Tarık: 10 dakikaya ordayım. Sen kapıya çık.

Tarık, eve gelmiş kapıda bekleyen belgin koşa koşa arabaya binip hulusi’yi aramak için yola koyulmuşlardır.

Tarık: ne oldu anne anlatsana, babam öyle telefonunu falan kapamazdı hiç
Belgin: sorma oğlum, ben Samim’le dertleşiyodum babanın yaptığı zamparalıklar hakkında sonra bi baktım baban yok. Babanla beraber vahi ve teo’nun da cepleri kapalı. Kesin bu 3 azgın teke bi işler çeviriyo kesin
Tarık: Samim mi, o da kim.
Belgin: aa tarık, en büyük hayranlarından birisi, geçen gece evine bırakmışsın, geceleri rüyasından seni görüyomuş, dalyan gibi delikanlı deyip durdu.
Tarık: haaa, tamam hatırladım, aman anne benimle falan tanışmak isterse engel ol.
Belgin: oldum zaten ,bi daha tarığın adını ağzına alırsan dilini keserim dedim.
Tarık: iyi yapmışsın, bi de onunla uğraşmayım.
Belgin: haklısın küçük hanım seni baya uğraştırıyo. Sarılmalar, elele tutuşmalar, baya yoruluyosundur.

Tarık, annesinin naz konusunu açmasını istemez ve hemen lafı değiştirir

Tarık: ee nerelere bakacaz, tek tek gece kulüplerini gezmeyecez heralde.
Belgin: bilmem işte, en yakın karakoldan başlayalım.

Hulusi ve teo’nun didişmeleri yüzünden, dükkan sahibi polise haber vermiş,ve bizim mahşerin üç atlısında şikayetçi olunca da hepsi, bizim komik komiserin olduğu karakola karakola gelmişler. Hulusi ve teo çok sarhoş fakat vahi yine onlara nazaran dinçtir.

Tarık da hem evlerine en yakın karakol orası olduğu, hem de komiserin her iki tarafı da tanıdığı için direk oraya gelmiştir.

Hulusi: (sarhoş) ulannn muşmula suratlı teo, hatun bana baktı bana.
Teo: senin nerene bakacak, kazma gibi adamsın, asıl bana baktı.
Dükkan sahibi: şikayetçiyim komser bey, dükkanımı mahvettiler
Komser: yapmayın beyler yakışmıyo sizin gibi isim yapmış insanlara.
Hulusi: kazma sensin ulan, ben şekerimmm
Teo: hahaha, şekermiş, şekerini yeyim senin odun,
Vahi: ahhh gözüm
Dükkan sahibi: hepsinden şikayetçiyim komser bey.
Komser: (kafayı yemek üzeredir) yeter be, yeterrr

-----

Bu arada naz, filiz, ümit ve pınar, pınar’ın abisi ile buluşmak için bi cafeye giderler. Pınar’ın abisi, önceden gelmiş ve bi masaya oturmuş bizimkileri bekler. Pınar kapıdan girince, abisi onu görür ve ayağa kalkıp el sallar.

Pınar: abii

Pınar koşarak gider abisine sarılır. Naz, ümit ve filiz de arkasından giderler. Abi gerçekten de yakışıklı birisidir.

Pınar: (abisini bizimkilere göstererek) tanıştırayım abim Kaan
Kaan: bu arkadaşlar kim.
Pınar: dur abi sabırsızlanma. (naz’ı göstererek) bu erkek arkadaşımın kız kardeşi naz.
Kaan: (naz’a beğenmiş gözlerle bakarak) memnun oldum naz hanım

O abi ile tanışma meraklısı olan naz bi anda gitmiş, yerine somurtkan bi naz gelmiştir.

Naz:(mecburi bi gülümseme ile) ben de
Pınar: (ümit ve filizi göstererek) bu arkadaşlar da ümit ve nişanlısı filiz. Ümit, naz’ın çalıştığı evin oğlu.
Kaan: memnun oldum. Ee ne var ne yok pınar, kim bu erkek arkadaş.
Pınar: biraz işi varmış, yarım saate kadar gelir. gelince görürsün

Ümit ve filiz yan yana oturmuş naz da filiz’in yanına oturmuştur.

Ümit: eee naz, abiyle tanışacam deyip duruyodun işte tanıştın.

Naz ümit’e ters ters bakıp “sus” demeye çalışır.

Kaan: ya benimle tanışmak istiyodunuz demek
Naz: yaa evet, pınar sizden çok bahsetti, merak ettim ,gidelim tanışalım dedim.
Kaan: çok doğru bi karar vermişsiniz naz hanım, inanın benimle tanıştığınıza pişman olmayacaksınız
Naz: yaa

Kaan ne kadar yakışıklı olsa bile naz, kaan’nın mümkün olduğunca yüzüne bakmamaya çalışır, aklı tarık da kalmıştır.

Ümit: italya’dan gelmiştiniz değil mi
Kaan: evet, işlerim nedeniyle sürekli gidip geliyorum
Ümit: ayıptır söylemesi ne iş yapıyosunuz
Kaan: neden ayıp olsun canım, İtalya da ralli yarışları organizatörüyüm. Yarışlar düzenliyorum. Malüm İtalya da ralli çok sevilir.

Filiz bu lafı duyunca birden irkilir ve abisi aklına gelir. Merakla konuşulanları dinler. Naz ise hiç oralı olmaz ve sürekli etrafa bakınır

Ümit: vay bee, hastasıyımdır ralli yarışlarının, ee ne oldu alfonso’yu bulabildiler mi?
Kaan: sen alfonso’yu biliyomusun
Ümit: ne diyosun abi ya. en büyük hayranlarından biriyimdir. Sen tanıyomusun alfonso’yu.
Kaan: İtalya da olup da alfonso’yu tanımamak olur mu, bi kaç kez konuşmuşluğum olmuştu kendisiyle. Sıcak kanlı, dürüst birine benziyo.

Filiz, kaan’nın abisini tanıdığını duyunca telaşlanır.

Ümit: gördün mü filiz aynı bizim alfonso.. filiz, ne oldu
Filiz: hah yok bişey, yaa aynı. Benim bi lavaboya gitmem lazım
Kaan: bizim alfonso dediğin kim.
Ümit: bizim şoför, naz’ın abisi. Aynı alfonso, ben ona alfonso tarık diyorum da.
Kaan: benziyo demek, merak ettim açıkcası.
Pınar: yaaa bırakın yarışı falan. Ee ne yapıyosun abi duracakmısın biraz daha Türkiye’de


2
Ruh ikizi Vahi, ve Tarığın pişti oluşu

Belgin komserin odasına telaşla girer ve ardından da tarık girer. Ama içerisi tam bi kargaşa halindedir.

Belgin: komser bey kocam kayıp.
Komser: hah işte eşiniz ve oğlunuz da geldi.
Belgin: hulusiii
Tarık: eyvahhh
Vahi: (gürültüden komserin “oğlunuz” dediğini duymamıştır.) tarık, seni allah gönderdi valla.

Tam o sırada filiz tarığı arar.
Tarık: (sessizce) vahi bey ben birazdan gelirim.

Hulusi: belgin, valla ben bişey yapmadım, o sarışın hatun içeri girince vahi ile teo, hatun bana baktı diye birbirlerine girdiler, ben de onları ayırayım derken birbirlerine attıkları yumruklar hep bana denk geldi belgin. Her tarafım ağrıyo belgin. Valla ben onları ayırıyodum
Vahi: neee
Teo: neee
Belgin: tabi tabi, tüm yumruklar sana geldi ama morartıları vahi de çıktı öyle mi
Hulusi: öyle tabi belgin, biz vahi ile ruh ikiziyiz ya yumruklar bana gelince morartıları da ondan çıktı. Ağrısını ben çekiyorum ama belgin. İstersen deneyelim

Hulusi vahi’nin gözünün kenarına dokunur

Vahi: ahhhhh
Hulusi: hah gördün mü belgin, ahh dedi.
Komser: belgin hanım, eşiniz ve Teoman bey gittikleri yerde olay çıkarmışlar. Dükkan sahibi de şikayetçi olunca mecbur getirdik karakola.
Hulusi: (sarhoş sarhoş) belgin ben bişey yapmadımmm, hep muşmula suratlı teo yaptı.
Belgin: anlıyorum komser bey, dükkanın zararı neyse öderiz. Şimdi gidebilirmiyiz.
Komser: eğer dükkan sahibi ile anlaşıp şikayetinden vazgeçerse hemen gidebilirsiniz
Belgin: beyefendi,zararınızı tespit ettirin sonra da şu verdiğim karttaki adrese gelip paranızı alın.
Dükkan sahibi: eh tamam ozaman. Şikayetimden vazgeçiyorum
Belgin: gidebilir miyiz komser bey.
Kosmer: evet.

Tarık da o sırada filizle konuşur.

Tarık: alo ne oldu filiz
Filiz :abi nerdesin
Tarık: ya sorma, babamlar ortalığı birbirine katmışlar karakoldayım. Yarım saate kadar gelirim
Filiz: ohhh, sakın gelme abi
Tarık: neden, pınar’ın abisinin yakışıklılığını görüp düşer bayılırım diye mi
Filiz: abii, ne yakışıklılığı ya, adam seni tanıyomuş
Tarık: iyi işte, naz iyice sinir olur
Filiz: ya anlamıyomusun abi, alfonsoyu tanıyomuş.
Tarık: neeee
Filiz: adam İtalya da ralli düzenliyomuş, seninle de bi kaç defa konuşmuş. Sen bu arkadaşlık oyununa bi sor versen artık
Tarık: çok saol filiz, iyiki gitmişsin. Siz de ordan bi an önce kalkmaya bakın, ama bişey belli etme, Sen telefonunu kapat şimdilik ve naz’ın beni araması için bişeyler yapmaya çalış..
Filiz: ondan kolay ne var abi.

Der ve telefonu kapatır.


3
Belgin koşarak tarığın yanına gelir,

Belgin: sen vahi beyi al götür, biraz çabuk ol da baban sarhoşken senin burada olduğunu anlamasın.
Tarık: tamam

O sırada vahi yorgun yorgun dışarı çıkar.

Tarık: durun vahi bey yardım edeyim.
Vahi: saol tarık evladım,

Tarık ve vahi eve doğru giderler.

Vahi: off off, bi daha bu Hulusi ve teo ile takılmayacam, yaptıklarını benim üzerime atıp sıyrılıveriyolar. Bu arada sen nerden duydun bizim burada olduğumuzu.
Tarık: belgin hanım hepinizi aramış, ulaşamayınca da beni çağırdı sizi aramak için. Biz de ilk o karakola geldik şans işte siz de ordaymışsınız. Ama hiç iyi gözükmüyosunuz, bi hastaneye götüreyim isterseniz. Krem falan verirler.
Vahi: aslında iyi olur.
Tarık: isterseniz belkıs hanımı da alalım. O da hastay. Ona da mahçup olduk. Biz hastayken o kadar emeği geçti
Vahi: haklısın onu da alalım.


Filiz, tarık’la konuştuktan sonra tekrar masaya gelir.

Ümit: ne oldu filiz,
Filiz: yok bişey, biraz karnım ağrıdı da.
Naz : aaa kötüysen kalkalım istersen
Filiz : yok yok geçer şimdi. Bu arada abiniz geç kalacak galiba.
Pınar: dur ben bi arayım.

Filiz, inşallah naz arar diye, sürekli naz’â bakar.

Naz: sen dur pınarcım. Ben arayım. Bizi beklettiği için de fırçalayım biraz.

Deyip tarığı arar.

Vahi: eğer naz ise hastaneye gideceğimizi söyleme, telaşlanmasınlar.
Tarık: tamam.

Tarık: alo
Naz: nerdesin abi seni bekliyoruz burada hem kaan da seni bekliyo, ümit alfonsoya benzediğini söyleyince merak etti seni.
Tarık: naz hanım, benim işim uzadı. Siz takılın biraz daha. Yalnız filiz ordaysa söylermisiniz, telefonu kapalı galiba, belgin hanım onu merak etmiş, ulaşamayınca beni aradı.
Naz: kim var senin yanında.
Tarık: şuan da söyleyemem, sonra görüşürüz

Pınar: ee noldu geliyo mu
Naz: işi uzamış siz takılın dedi.

Bu arada dans müziği çalmaya başlar. Ve kaan naz’ı dansa kaldırmak ister.

Kaan: naz hanım bu dansı bana lütfedermisiniz?
Naz: nee, şeyy

Naz dansa kalkmamak için filiz’in kolunu dürter ve filiz’in kulağına yaklaşarak sessizce

Naz: annen seni merak ediyomuş biran önce gitsen iyi olacak.

Filiz, tarığın şifresini anlar ve hemen harekete geçer. Saatine bakar

Filiz: evyahhh çok geç kaldım.annem meraktan ölmüştür. Off telefonumda kapalıymış kesin meraklanmıştır. Ümit hadi gidelim.

kaan, naz’ı dansa kaldıramadığı için biraz bozularak yerine oturur.

Ümit: tamam gidelim
Naz: ee siz gidiyosanız ben de gideyim öyle değil mi
Pınar: sen kalsaydın naz, abin gelir birazdan
Ümit: yok yok naz da gelsin, evde yapılacak işler var.
Naz: yaa evet evde yapılacak iş çokk. Gideyim ben de.

Ümit, ilk önce filiz’i bırakmak için onların evine giderler. Bu arada tarık ve vahi de eve gelmiş. Tarık, naz’ların geleceğini düşünerek biraz hızlı davranır. Ve hemen belkıs hanımın odasına gider.

Tarık: belkıs hanım
Belkıs: (sesi çok boğuktur) efendim tarık
Tarık: kalkın hastaneye gidiyoruz. Ben hastayken siz benim için her şeyi yaptınız, sıra ben de. Vahi beyi de yalnız bırakmamış olursunuz
Belkıs: (korku ile ) hıııhh vahi beye bişey mi oldu.
Tarık: fazla bişeyi yok da biraz hırpalamışlar.
Belkıs: kimler
Tarık: vahi bey kendisi anlatsın.


Belkıs arabaya binip vahi beyi kaşı gözü mor görünce çok üzülür.

Belkıs: vahi bey kim yaptı size bunu
Vahi: sormayın belkıs hanım, Hulusi ile teo’nun gazabına uğradım.
Belkıs: ben size demiştim ama o iki inatçı keçinin arasına girmeyin siz yanarsınız diye.
Vahi: ne yapalım yaptık bi hata. Siz nasılsınız iyileştiniz mi biraz.
Belkıs: iyiyim iyiyim de tarık tutturdu sizi de götürelim diye
Vahi: valla tarığın hakkını nasıl verecez bilmiyorum, saolsun her derdimize koşuyo
Tarık: ne demek vahi bey görevim,
Vahi: görev falan değil, kim ne derse desin artık sen de benim bi evladımsın. En zor günlerimiz de bizi hiç yalnız bırakmadın, tüm dertlerimize ortak oldun, ümitsiz oğlumu bile yola getirdin. Bunun hakkı verilmez.

Tarık, belkıs ve vahi’yi hastaneye getirmiş, gerekli kontrol yapıldıktan sonra eve doğru giderler. Bu sırada naz ve ümitte eve gelmiştir. Ama evde kimseyi bulamayınca telaşlanmışlardır.

Naz: ee nerde bunlar.
Ümit: ben bi odalara bakayım.
Naz: ben de berrağa sorayım bari

Ümit tüm odaları tarar ama kimse yoktur evde, ne belkıs, ne de vahi, berrak da nerde olduklarını bilmiyordur.

Naz: ümit sen git tarığın odasına bak gelsene, ben de babamı arayım
Ümit: niye ben bakıyorum kızım senin abin değil mi git kendin bak,
Naz: üff ümit saçmalama, zaten başıma bela oldu şu abi mevzusu.
Ümit: hangi abi mevzusu, pınar’ın abisi mi, alfonso mu?

Naz o sırada babasını arıyordur.

Naz: ikisi de, üff babamın telefonu kapalı. Kesin başına bişey geldi
Ümit: alfonso’yu ara.
Naz: arıyorum zaten

Tarık naz’ın aradığını görür.

Tarık: vahi bey naz arıyo.
Vahi: sen konuşuver, birazdan geleceğimizi söyle
Tarık: vahi bey eğer eve gelip sizi bulamadıysa, ben bu telefonu açamam,
Vahi: neden
Tarık: siz açın anlarsınız

Vahi telefonu açar açmaz, suratı korku ifadesine dönmüştür

Naz: nerdesin sen kaç saattir, pınar bitti şimdi de başka bi kızla mı geceyi geçiriyosun, babam kayıp, belkıs hanım hasta ama ortalıkta yok, ne işe yaramaz şeysin sen ya, en ihtiyacımız olduğu zamanlarda ortalıktan kayboluyosun, çabuk eve gel babamı merak etmeye başladım.

Vahi korkuyla telefonu tarığa uzatır.
Tarık: emredersiniz naz hanım

Deyip telefonu kapatır.
Tarık: ne oldu vahi bey
Vahi: senin değerini bi kat daha anladım evladım. Bu naz hiç çekilmez.
Tarık: vahi bey, sizi bıraktıktan sonra, biraz izin alabilir miyim
Vahi: ne demek evladım.
Tarık: peki naz hanım
Vahi: sen orasını merak etme,

Naz: adama bak ya, yüzüne o kadar laf söyledim, gıkını çıkarmadı, “emredersiniz naz hanım mış” yüzsüzlüğün bu kadarı. neyse gelince anlarız.


4
Tarık, vahi ve belkıs eve gelmiştir.

Naz: baba ne oldu sana, yüzünün hali ne öyle. Kiminle kavga ettiniz
Vahi: sonra anlatırım
Naz: tarık nerde

Tam o sırada tarık içeri girer.

Naz: nerdesin sen. Telefonda o kadar konuştum, aptal aptal yüzüme bakar gibi dinledin telefonu, sonra da yüzsüz yüzsüz “emredersiniz naz hanım”
Vahi: yeter naz, o telefonda konuştuklarının hepsini duydum. İnsan biraz terbiyeli olur. Tarık bizim için kaç saattir hastanelerde uğraştı.sen de anlamadan etmeden bağırıp çağırıyosun. Ben tarığın yerinde olsam şimdiye çoktan işi bırakmıştım.

Naz, pişmanlıkla tarığa bakar.

Tarık: vahi bey müsaadenizle ben gideyim.
Vahi: tamam evladım.
Belkıs: tarıkcım her şey için teşekkürler.
Tarık: önemli değil belkıs hanım benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı. İyi geceler.

Tarık, dışarı çıkar. Naz peşinden gitmek için oraya doğru yönelir fakat

Vahi: naz kızım sen belkıs hanımı odasına götür, ümit sen de yukarı çıkmama yardım et.
Naz: tamam baba.


Tarık, filiz’le konuşmak için onu arar
Tarık: inşallah telefonunu açmışsındır filiz. Hah çalıyo
Filiz: alo
Tarık: alo filiz, kapının önüne çık geliyorum hemen.
Filiz: tamam.

Naz da belkıs hanımı odasına götürdükten sonra, bahçe kapısından tarığın yanına gider. Ama yine tarık odasında değildir.

Naz: alla alla, ben görmeden eve mi gitti acaba. Bakalım araba kapının önünde mi.

Naz, arabanın da yerinde olmadığını görünce

Naz: tabi babamlar yüzünden pınarla buluşamadı ya yine pınar’a gitti. Aman ne yaparsa yapsın, umrumda değil artık. Hem bunu kendisi istedi. Ama ben izin vermeseydim hiç bunlar başımıza gelmeyecekti. Off ya off

tarık o sırada filiz’in yanına gelmiştir. Araba da konuşmaya başlarlar.

Tarık: ee anlat bakalım filiz, kim bu abi.
Filiz: valla abi dediğim gibi, kaan diye birisi, İtalya’da ralli yarışları düzenliyomuş. Bi kaç kere de seninle konuşmuş, senin için çok sıcakkanlı, dürüst birisi dedi.
Tarık: (kim olabileceğini düşünür) kaan, kaan.. nasıl birisi anlatsana
Filiz: yakışıklı, ince suratlı, topsakallı, mavi gözlü birisi
Tarık: kaan, heee şimdi hatırladım, doğru söylemiş benimle konuşmuştu, şimdi beni görse kesin tanır.
Filiz: ümit de söyledi bizim şoför alfonso’ya benziyo diye.
Tarık: hah tam olmuş. Şimdi adam yarın eve gelirse ne yapacam .
Filiz: valla o senin sorunun, bi an önce bu sevgili oyununu bırakman lazım abi.
Tarık :öyle gözüküyo.
Filiz: ya anlamadığım neden böyle bi saçmalık yapmaya kalktın ki.
Tarık: naz tutturdu “arkadaş olalım da arkadaş olalım”, ben de naz belki düzelir diye böyle bi oyun yapayım dedim. Ama sonu kötüye gidiyo galiba.

Filiz “hadi hadi” dermiş gibi tarığın yüzüne bakar

Tarık: bakma öyle filiz, benim yerimde sen olsan sen de aynısını yapardın. Çünkü naz’ın arkadaşlığı hiç çekilmiyo.
Filiz: abi bak ben açık konuşurum biliyosun
Tarık: evet
Filiz: naz sana deli gibi aşık farkında mısın?
tarık: ah bi de kendisi farkında olsa.
Filiz: hadi hadi itiraf et sen de boş değilsin yani. ben senin yerinde olsam şimdiye çoktan işten ayrılmıştım.

Tarık ses çıkarmaz ama suratın hafif bi gülümseme olmuştur

Filiz: hımm anladım ben anlayacağımı, allah sana kolaylık versin ne deyim. Ha bu arada pınar ne olacak. Bütün bunların oyun olduğunu biliyo mu?
Tarık: işte kafamı kurcalayan da o zaten, kızın hiç bişeyden haberi yok.
Filiz: of of of abi sen çok fena köşeye sıkışmışsın, bi yandan naz, bi yandan pınar. Ha bi de abisi var. Yarın seni zorlu bi gün bekliyo belli
Tarık: hem de ne zorlu.
Filiz: hadi görüşürüz
Tarık: anneme selam söyle.

Naz, yatağında yine uyuyamaz, bi pencereden bakar tarık gelmiş mi diye, bi yatağına uzanıp düşüncelere dalar. Böyle gidip gelirken uyuya kalır.

Aradan 2-3 saat geçtikten sonra naz sıçrayarak yerinden kalkar.pencereden dışarı bakar ve tarığın geldiğini görür. Tarığın geldiğini görünce çok mutlu olur

Naz: (mutlu bi ifade ile) gelmişşş. Ee geldiyse geldi, bana ne.

O sırada üzerine bişeyler geçirir
Naz: iyi de neden üzerime bişeyler giyiyorum ki. offf evinde kocasını bekleyen kadınlara döndüm resmen. Eee ben tarığın karısı olmadığıma göre niye onu bekliyorum ki. Ne beklemesi naz uyku tutmadı ondan uyuyamadın. Yok yok sabahı bekleyemeyecem tarıkla kesin konuşmam lazım.

Naz, her zamanki gibi yine dayanamaz ve konuşmak için tarığın yanına gider. İçeri girer ama tarık gecen gece tüm gün uyumadığı için yorulmuş ve derin bi uykuya dalmıştır.

Naz: tarıkk, uyuyomusun

Tarık gerçekten uyuyodur
Naz: tarıkk, numara yapma uyumuyosun işte, konuşmam lazım seninle.

Naz tarığın omzuna iki kere vurur ama tarık’tan hiç tepki gelmeyince,

Naz: ne zaman geldi de uyuyuverdi anlamadım. Dur bi deneme yapayım dağdaki gibi.
Naz: tarık uyuyomusun? Ee “hıhı” demedi. Demekki uyuyo.

Naz, tarığın uyuduğundan emin olduktan sonra, sabahki gibi yine içten gelerek tarığın yorganını düzeltir. tarığa içli içli bakıp, biraz süzdükten sonra odadan çıkar.


5
Tarık-Pınar ilişkisi son bulur.

Sabah olur.

Tarık, pınar ile ilişkisini bitirmeye ve naz ile arkadaşlık oyununa da son vermeye karar verir. Çünkü buna mecburdur. Arkadaşlık oyunu devam ederse, pınar’la ilişkisi de devam edecek ve elbet pınar’ın abisi ile karşılaşacaktır. Bu nedenle işler daha da karışık hale gelmeden, oyuna son noktayı koymak ister ama bu iş o kadar kolay değildir.

tarık, uyandıktan sonra direk arabanın yanına gider ve eski şoför tarık gibi davranmaya başlar.

Tarık: oğlum tarık, bi oyun oynayalım dedin, eline yüzüne bulaştırdın, ee sonuç ne oldu, naz değişti mi, yok, kıza seni seviyorum desem, “tabi arkadaşım sevebilirsin, arkadaş arkadaşı sevmez mi” der geçer. En iyisi, başladığın yere geri dönmek, yani şoförlüğe. Yapacak tek şey bu. Naz’ı düzeltelim derken, pınar’ı da alet ettim oyuna, kızcağız şimdi gerçekleri öğrenince nasıl üzülecek kimbilir. Ama mecbursun tarık, alfonso kimliğinin ortaya çıkması, naz’ın seni kıskanmasından daha önemli. ara konuş, anlat tüm gerçekleri.

Tarık, tüm cesaretini toplar ve pınar’ı arar.

Tarık: alo
Pınar: alo sevgilim, dün neden gelmedin, o kadar bekledik seni
Tarık: pınar, seninle çok önemli bi konuda konuşmam lazım
Pınar: şimdi evden çıktım, seni çok özledim oraya geliyorum.
Tarık: pınar buraya gelmeni artık istemiyorum.
Pınar: aa neden? Korkma kapıdan alırım seni kimseye gözükmeyiz.
Tarık: sorun o değil, pınar çok özür dilerim. Ama oyun bitti. Çok pişmanım bunu yaptığım için ama mecburdum.
Pınar: ne demek oluyo şimdi bu
Tarık: her şey bi oyundu pınar. Ve seni bu oyuna alet ettiğim için çok pişmanım, çok özür dilerim. Aramızdaki ilişki buraya kadarmış
Pınar: ne diyosun tarık sen, saçmalama
Tarık: lütfen beni bi daha arama.

Tarık telefonu kapatır
Pınar: tarıkk, tarıkkk

Pınar, ağlamaya başlamıştır, tarığı tekrar arar. Ama tarık meşgule düşürür. O sırada naz kapıdan çıkar. Naz kapıdan çıkınca tarık da arabadan iner.

Naz: günaydın tarık,
Tarık: günaydın naz hanım
Naz: neden araba da duruyosun, gelsene içeri kahvaltı yapıyoruz.

Bu sırada pınar tekrar arar.
Naz: pınar mı arıyo?
Tarık: evet
Naz: açsana

Tarık telefonu tamamen kapatır ve cebine koyar.

Naz: aaa niye yüzüne kapattın kızın, ayıp olmasın
Tarık: naz hanım bi emriniz olduğu zaman ben burdayım.
Naz: gel kahvaltı et bari, hem sen niye “sizli hanımlı” konuşmaya başladın. Dünden bugüne ne değişti.
Tarık: unuttunuz mu naz hanım, ben şoförünüzüm.
Naz: (alaycı bi şekilde) ayyy unutmuştum gerçekten hatırlattığın iyi oldu, “çabuk arabayı hazırla 10 dakika içinde geliyorum.”. (arkadaşça bi ifadeyle) Saçmalama tarık, senin şoförlüğün mü kaldı, biz arkadaşız unuttun mu. Geliyomusun kahvaltıya son kez soruyorum bak.
Tarık: size afiyet olsun naz hanım, nerde görülmüş şoförün çalıştığı yerde patronuyla kahvaltı yaptığı.
Naz: üfff gelmezsen gelme, kendin bilirisin arkadaşım.

Naz geri dönüp giderken

Naz: ne oluyo buna ya, anladım, arkadaşlık oyunu kesmedi, şimdi eski şoförlük günlerine dönerek bana bişeyleri ima etmeye çalışıyo. Yemezler tarık efendi, bu oyununu da düşürürüm ben senin.

Tarık da tekrar arabaya binip

Tarık: en doğrusunu yaptın tarık, naz bunun da oyun olduğunu, böyle yaparak bişeyleri ima ettirmeye çalıştığımı sanacak ve yanılacak.

Vahi: naz kızım tarık gelmiyomu kahvaltıya
Naz: yok canı istemiyomuş, araba da oturuyo.
Vahi: sen nereye gidiyosun
Naz: üzerimi değişecem baba, siz başlayın.

---
Tarık: kaderde yine başa dönmekte varmış. Olmayacak bi ilişkinin peşinden gidip kendimizi harab ettik, sonuçta ben şoförüm o patron, kim olsa böyle bi ilişki yaşamaktan kaçınır, naz da bunu yaptı. Tamam ben de zenginim ama onu öğrendiği zaman aşk olsa neye yarar. Kusura bakma naz, çok uğraştım. Ama sen haklısın “benim neyime bankacı kızları, tekstilci kızlar”. Ama şunu bilki hep seni sevecem.

Bu arada tarık, dikiz aynasından pınar’ın geldiğini görür ve arabadan inip evden biraz uzaklaşmak için pınar’ın arabasının önüne doğru gider. Naz’da arabanın sesini duyar ve pencereden izlemeye başlar.

Naz: vay vay vay, pınar hanım sabah sabah yine teşrif etmiş. Bu sefer karışmayacam tarık, hiç boşuna bekleme. Ne yaparsan yap.

Tarık: pınar ben sana buraya gelme demedim mi

Pınar, ağlıyodur ve koşarak gelip tarığa sarılır.

Pınar: beni bırakma tarık.

Naz: her zamanki sarılmanızı da yapın ohh, iyi de bu kız neden ağlıyo.

Tarık, pınar’ın ellerini boynundan indirir

Tarık: pınar, gerçekten çok özür dilerim, biliyorum senin duygularınla oynadım, ve bunu yaptığım için çok pişmanım ama oyun bitti, ben bi oyun oynadım ve maalesef sen de bu oyuna dahil oldun.
Pınar: ne oyunu, inanmam.
Tarık: bak pınar, naz benim kardeşim değil, bu evin kızı ve ben de onun şoförüyüm.
Pınar: kim olduğun umrumda değil, ben seni seviyorum

Naz: ne konuşuyolar böyle hararetli hararetli.

Tarık: pınar, sen çok iyi, temiz kalpli bi kızsın. Ama benim kalbimde bi başkası var. Ve o başkasını kıskandırmak için oyun oynadım. Ve elime yüzüme bulaştırdım.
Pınar: naz değil mi
Tarık: (tüm içtenliğiyle ve cesaretiyle derin nefes alıp ) evet

Pınar bunun üzerine tarığa çok sert bi tokat atar. Ve ağlayarak

Pınar: baştan söyleseydin, oyununa oyun gibi devam ederdim ama sen aşağılık bi herifmişsin. Bu iş burada bitmez derdim ama sen buna bile deymezsin.

Deyip arabaya binerek son sürat ordan uzaklaşır.

Tarık: evet ben buna bile deymem.

Naz: ne oluyo yaa, tarığa tokat attı ve fırlayıp gitti. Bunun anlamı (yüzünde gülümseme ile) “ayrıldılar” mı oluyo.

Naz pınar gittikten hemen sonra tarığın yanına gelir.

Naz: ne oldu tarık, pınar sana niye tokat attı ve niye ağlayarak gitti.
Tarık: siz bizi mi izliyodunuz
Naz: yoo, üstümü değiştirirken pencereden gördüm. Niye izleyim canım, tam pencereden baktım sana tokat attı. Ayy canın yanıyo mu? Ee ne oldu ayrıldınız mı
Tarık: evet.
Naz: aaa neden, ne güzel anlaşıyodunuz dün. Ya sana ne oldu birden değişiverdin, ne değişti dünden bugüne.
Tarık: aklım başıma geldi. Ve karar verdim
Naz: neye karar verdin
Tarık: aramızdaki arkadaşlığı bitirmeye ve asıl işim olan şoförlüğe dönmeye.
Naz: iyi de neden
Tarık: bişeylerin olamayacağının farkına vardım.
Naz: (içses ) hadi hadi tarık efendi, yeni oyunun da çok inandırıcısın, sen stil değiştirirsin ama ben yolumdan dönmem
Naz: yaa, neymiş o farkına varamadığın şeyler.

Tarık naz’ın yanından gitmek ister.

Tarık: naz hanım müsaade edermisiniz, moralim bozuk
Naz: aaa nereye gidiyosun, tamam aramızdaki arkadaşlık bittiyse neden pınar’dan ayrıldın onu söyle bari
Tarık: çok mu merak ediyosunuz.
Naz: evet
Tarık: (sinirlenerek) sırf sizi kıskandırmak için, sırf sizi eski halinize dönüştürebilmek için ve sırf size bişeylerin olabilirliğini kanıtlamak için.
Naz: aaa olmadı tarık, tam da abisiyle tanışmışken, dün ne güzel sohbet etmiştik, bi daha göremeyecez anlaşılan.

Tarık iyice sinirlenmiştir

Tarık: naz, beni deli etmek için mi yapıyosun bunu
Naz: yoo
Tarık: o zaman bi tek şey soracam
Naz: (çekingen bi ifadeyle) sorr
Tarık: şuanda pınar’ın abisini görmek istiyomusun?

“gözlerin” şarkısı tam bu sırada çalmaya başlar. Tarık ve naz yine uzun uzun bakışmaya başlarlar.

Tarık: istiyomusun

Naz kalbi kan ağlayarak, gözlerini tarık’tan kaçırır ve

Naz: evet



6
Tarık, artık zincirleri kırar

Tarık çok açık ve net bir soru sormuş ve cevabı resmen yıkım olmuştur.O anda dünya tarığın üstüne yıkılmıştır. Gözlerini kapatır. Başını “olamaz” gibisinden hafifce yukarı kaldırır.

Tarığın içindeki hüzün, bi anda öfkeye dönüşür. Ve naz’ın kolundan tutup arabaya doğru çeker .

Naz: aaa ne yapıyosun yaaa, bırak kolumu

Tarık hiç sesini çıkarmaz ve naz’ı arabaya bindirir

Naz: ne yapmaya çalışıyosun, ya konuşsana nereye götürüyosun.
Tarık: pınar’ın abisine götürüyorum, görmek istemiyomuydun.

Tarık, çok hızlı bi şekilde arabayı sürmeye başlar.

Naz: abi falan görmek istemiyorum, inmek istiyorum arabadan, bu kadar hızlı sürmenin ne anlamı var, beni korkutacağını mı sanıyosun.
Tarık: yoo, çok sabırsız gördüm seni, biran önce gör şu meşhur abiyi, hatta arkadaş ol, hatta belli mi olur ilerde sevgilin olur. Ne de olsa o da zengin senin gibi.
Naz: saçmalama ne alakası var.

Tarık, arabayı çok hızlı sürer, ibre 140-150-160’a doğru çıkar.

Tarık: alakası olmaz mı, o alakayı en iyi sen bilirsin.

Naz, durumu kabullenmiş bi şekilde ellerini bağdaştırıp sırtını koltuğa yaslar ve yola bakar.

Naz: madem götürüyosun beni, evini biliyomusun bari.

Tarık: (alaycı bi ifadeyle) aaa bak Allahın şanslı kuluymuşsun.
Naz: ne olduki

Tarık,kendilerinden 10-15 dakika önce giden Pınar’ın arabasını görür. Görür ve ona selektör yakmaya başlar. Pınar da tarığın olduğunu görür ve peşinden geldiğini düşünüp arabayı yavaşlatır

Tarık da yavaşlar ve arabayı pınar’ın arabasının önüne kırar. Ama pınar arabada naz’ı görünce sevinci kursağında kalır.

Tarık: benim gitmeme gerek kalmadı, hazır giden birisini buluverdim sana.

Der ve arabadan inip naz’ın kapısını açar ve naz’ın kolundan tutarak, pınar’ın arabasına doğru çeker.

Naz: yaa çekme beni , gitmek istemiyorum tamam mı, eve gitmek istiyorum
Tarık: yoo olmaz abiyi görmen lazım, benle gidip de elimden bi kaza çıkmasını istemiyosan, işte sana fırsat.

Naz, kendini geriye doğru çeker ama tarık kararlıdır.

Naz: ya sen delirdin mi, ne yapıyosun

Tarık, pınar’ın arabasının kapısını açar ve naz’ı arabaya bindirir.

Pınar: ya siz ne yapıyosunuz, delirdiniz mi.
Tarık: pınar kusura bakma bi daha karşına çıkmayacam dedim ama.bu abine hayran olan hanımefendiyi sen gitmişken götürüver. Benim daha önemli işlerim var. Ayrıca İşte sana bahsettiğim kişi bu.

Tarık, naz’a uzun uzun bakar ve ardından koşarak arabaya biner ve hızla ordan uzaklaşır, pınar ve naz araba da yalnız kalırlar.

Naz: bana açıkca söyle siz tarıkla neden ayrıldınız
Pınar: kalbinde başka birisi varmış
Naz: bu kadar mı
Pınar: bundan önemli daha ne sebep olabilir ki ayrılmak için. İstersen seni eve bırakayım.
Naz: yok saol taksiyle giderim ben,

Naz arabadan iner.

Naz: o kızın kim olduğunu da söyledi mi?
Pınar: naz sana bişey söyleyeyim mi.
Naz: evet
Pınar: sen tam bi aptalsın.

Der ve naz’ın yanından uzaklaşır. Naz ise olduğu yerde kalakalır, üzülsün mü sevinsin mi bilemez.

Naz: (soğuk bi ifadeyle) pınar haklı, ben tam bi aptalım.


7
Naz: evet ben tam bi aptalım. Sırf şoför olduğu için ona “seni seviyorum” diyemedim ve şimdi tarığı kaybetmek üzereyim. Taksiii

Naz taksiye biner ve tarığı aramaya çalışır.
Naz: üfff aç şu telefonu tarık, yalvarırım aç. Sana bütün kalbimle “seni seviyorum “ diyecem aç nolurr.
Taksici: abla hızlı gideyim mi?
Naz: sorduğun soru mu? Duymuyo musun tarık gidiyo. Aç ne olur şu telefonu.
Taksici: anladım, hemen hızlanıyorum.

Ama tarık telefonunu sabah kapatmış ve ondan sonra hiç açmamıştır.

Tarık için yol ayrımının vakti gelmiştir. Naz’a verdiği son şansı da naz elinin tersiyle itince, artık daha fazla onun yanında durmanın bi anlamı yoktur.

Tarık arabayla eve gelir. Direk odasına doğru gider.,

Tarık: buraya kadarmış tarık, biliyorum o “evet” i istemeden dedi ama, artık bu kabullenmemenin bi mantığı yok. Öyle olunca da burda durmanın bi anlamı yok. Sen yeterince uğratıştın tarık, belki bu ayrılık ikimiz için de en hayırlısı. Evet en hayırlısı.

Tarık, valizi kanepenin üzerine koyar, dolaptan bi pantolon çıkarır, gidip gitmeme konusunda hala kafası karışıktır, pantolonu geri yerine koyar gibi yapar ama

Tarık: iyi düşün tarık, bunun artık dönüşü yok, belki de var, o da naz’ın benim yokluğumu ne kadar hissetiği.

Der ve pantolonu valizine koyar, ardından da diğer eşyaları sırayla koymaya başlar. Eşyaları valizine koyarken naz ile o odada yaşadıkları anılar aklına gelir, çorba sahneleri, derece koyma sahneleri, naz’ın yatağında yattığı sahneler, gece uyandığında başında beklediği, derdini paylaştığı sahneler…

Tüm eşyalarını koyduktan sonra, kanepenin ucunda, dolabın üstünde duran kitapların olduğu yere doğru yönelir. Eline bi tanesini alır ve içini açar. Kitabın arasında naz’a verdiği ve naz’ın da onu başucuna koyduğu fakat sonra camdan dışarı fırlattığı gül vardır. Gül, aradan geçen zamandan sonra kurumuştur. Tarık gülü eline alınca, onu naz’a ilk verdiği an ve odasından gördüğü an aklına gelir. Ardından bi eline valizi, bi eline de gülü alıp belkıs hanım ve berrak ile vedalaşmaya gider.

Belkıs hanım mutfaktadır.

Belkıs: hayrola tarık onlar ne?
Tarık: ben gidiyorum belkıs hanım
Belkıs: aa nereye
Tarık: annem hep bana şunu demişti, “işinle duygularını asla karıştırma, sonunda zararlı çıkan sen olursun”, sanırım ben duygularımı, fazlasıyla işime karıştırdım. Ve bu artık bana acı veriyo.
Belkıs: naz değil mi. Benden saklamana gerek yok. Ben her şeyin farkındayım
Tarık: evet
Belkıs: bu kadar çabuk pes etmemelisin, istersen sana yardımcı olabilirim bu konuda
Tarık: teşekkür ederim belkıs hanım ama sonuçta ben şoförüm o patron, bu ilişkinin en başından beri olmayacağı ortadaydı. Naz’a bu önyargıyı kırdırmak için çok uğraştım ama olmadı. hep şoför olmam engel olarak karşıma çıktı. Oysaki…
Belkıs: oysaki ne?

Tarık çok düşünür tarık tekelioğlu olduğunu belkıs hanıma söylemeyi. Ve belkıs hanıma bunu söylediği için pişman olmayacağını bildiği halde söylemekten vazgeçer.

Tarık: neyse boşverin, elbet bi gün siz de öğreneceksiniz. Hakkınızı helal edin

Belkıs tarığa sarılır

Belkıs: helal olsun,

O sırada berrak da mutfağa gelir.

Berrak: hayrola tarık, gidiyomusun
Tarık: evet, sen de hakkını helal et
Berrak: aman canım hakkımız oldu ki
Tarık: (gülerek) unuttun mu berrak az çorbanı içmedim, benim için yaptığınız her şey için teşekkürler.
Berrak: hemen gidiyomusunuz
Tarık: kısa bi işim var onu da halledeyim gidecem. Sizden ricam bi taksi çağırabilir misiniz.
Berrak :tabi tabi

Belkıs tarığın elindeki gülü görür ve meseleyi anlar

Tarık, naz’ın odasına gider. Odadan içeri girer, elindeki kuru gülü, naz'ın yatağının yanındaki küçük dolabın üstündeki saatin yanına koyar.

Tarık: seni hiç unutmayacam, hoşça kal.

Tarık, çok duygulanmıştır, nerdeyse ağlamak üzeredir. Gülü koyduktan sonra odaya son kez bakar ve dışarı çıkar.

O sırada taksi gelmiştir. Belkıs ve berrak tarığı uğurlar ve tarık evden ayrılır. Tarık evden biraz uzaklaştıp ana caddeye çıktıktan sonra, naz’da taksi ile eve gelmektedir . ve iki taksi yan yana geçer fakat aradaki mesafe geniş olduğu için birbirlerini göremezler.



Naz eve gelir. Arabanın kapının önünde olduğunu görür.

Naz: ohh, gitmemiş bi yere.

Tarık, naz’ı aceleyle götürdüğü için üzerinde hiç para yoktur.

Naz: siz burada bekleyin ben yukardan para alıp geliyorum. (içses) gitmeyeceğini biliyodum, beni bırakıp gidemez çünkü.

Naz, sevinçle odasına para almaya çıkar. Belkıs hanım da naz’ın geldiğini görür ve onu izler. Naz odasından içeri girer, tarığın gülü koyduğu küçük dolabın yanından cüzdanını almak için elini uzatırken, kurumuş gülü görür.

Naz: bu güll, tarığın bana verdiği gül, benim başucuma koyduğum gül, sonra da dışarı fırlattığım gül.

Naz’ın içini bi anda korku bürümüştür. Gözleri faltaşı gibi açılmıştır.

Naz: tarıkkkk

Naz odasından fırladığı gibi tarığın odasına doğru koşar. Belkıs hanım ona tarığın gittiğini söylemeye çalışır.

Belkıs: nazcım diye bağırır ama naz kimseyi duyacak halde değildir. Elinde gülle bahçeden dşarı çıkar ve koşarak tarığın odasına girer.

Naz: tarıkk, nerdesin tarık

Naz, tarığın dolabını açar ve hiç bi eşyasının olmadığını görür. Ve tarığın uyuduğu kanepeye oturup ağlamaya başlar.

Naz: tarıkk, gidemezsin, beni bırakıp gidemzsin, buna izin vermem çünkü seni seviyorum.

Bu sırada belkıs hanım naz’ın yanına gelir.
Belkıs: o da seni seviyor ve sana bunu kaç kere söylemiş

Belkıs hanıma sarılır, ağlama devam etmektedir

Naz: nasıl gönderirsiniz belkıs hanım, onu sevdiğimi bile bile nasıl gönderirsiniz.
Belkıs: ah nazcım ah.onu sevdiğini bana ve kendine değil tarığa söylemeliydin. Şimdi bunlar olmazdı nazcım. Ona hep şoför diye ön yargıyla baktın,duygularını hep içine attın, kendini zavallı aşık yerine koydun. Gördün mü şimdi sen de yalnızsın.
Naz: ne yapacam ben şimdi belkıs hanım, ne yapacam.
Belkıs: geç kalmadan peşinden gideceksin
Naz: iyi de nerde bulurum ben şimdi onu, telefonu da kapalı.
Belkıs: nazcım, birbirine aşık iki kişi birlikte romantik anlar yaşadığı ilk yeri hiç unutmazlar ve üzüntülerinde ayrılıklarında hep o anı yaşadıkları yere gidip, eski romantik anlarını hatırlamak isterler. Elbet sizin de böyle bi yeriniz ya da yerleriniz vardır.
Naz: haklısınız

Naz, elinde kuru gülle, hemen arabaya biner ve yola çıkar aklında iki yer vardır. Birincisi naz’ın lisedeyken sürekli gittiği yer, ikincisi ise dağ evi. Ve ilk olarak sahile gider.

Naz: ya sahildesin, ya da o dağ evinde biliyorum tarık. Ama nerde olursan ol seni bulacam.

Belkıs hanım, dediğinde haklı çıkmış, tarık, naz’ın kendisine nerdeyse “seni hiç bişeye değişmem” diyeceği yere, yani sahile gelmiş ve orda tek başına oturmaktadır.

Tarık: işte tarık yolun dedikleri bu galiba, gidecek hiç bi yerin kalmadı. Ne kadar dirensem de artık babamla barışmanın ve her şeye ona muhtaç olduğumu söylemenin vakti geldi.

Bu sırada naz gelir, yağmur hafiften yağmaya başlamıştır, tarığı orda görür ama sessizce yanına doğru gider. Tarık da o anda tamamen kendisini ve naz’la ayrılma sebebini anlatan, naz’a derdini anlatamamanın verdiği üzüntüyle, aşık bi insanın halini anlatan şarkıyı söylemeye başlar. Naz da şarkıyı dinlemeye başlar.

Cemal Ceylan (grup koridor) - Senin O Gözlerin Varya

Beni biraz anlasaydın n’olurdu
Gecelerim gündüzlerim kayboldu
Oysa düşlerim vardı, içimde yarım kaldı
Benliğimi benden aldı
Yaşanacak çok şey vardı
Aşkına esir kaldı
Artık sana dönemem ki

Senin o gözlerin var ya, her şeyi bitirdi
Yazık ettin gecen günleri
Hani o verdiğin sözler, yalan mıydı birer birer
Artık seni sevemem ki

Şiir

Sen, dört mevsim aşkını yaşadığım
Sen, koca bir of çekip hasretle yandığım
Sokakta gezip haykırdığım, biricik sevgilim
Boşa mı geçirdik bir ömrü İstanbul kıyılarında
Sen gittin ben gidemedim
Sen unuttun ben unutamadım
Ben unutamadım

Naz, şarkıyı dinlerken, hep tarıkla bakışmaları ve hep o bakışların ardından bi türlü itiraf edemediği sahneler gözünün önüne gelir. Tarık ise şarkıyı söylerken ilk defa öpüşme sahnesini hayal eder.

Tarık şiirin son satırındaki “beni unutamadım” ı söyledikten sonra

Naz: sen benim unuttuğumu mu sanıyosun
Tarık: nazz
Naz: sen benim seni unutabileceğimi mi düşünüyosun

Tarık elindeki gülü görür, yağmur biraz hızlanmış ve tarık ile naz ıslanmışlardır.

Tarık: ne işin var burada.
Naz: seni götürmeye geldim.
Tarık: nereye
Naz: (gülümseme ile) evimize
Tarık: neden
Naz: seni seviyorum da ondan.
Tarık: tabi ben de seni seviyorum, arkadaş arkadaşı sever.
Naz: ne arkadaşı
Tarık: beni seviyomuşsun ya, arkadaş olaraktan yani

Naz, tarığa sarılır ve

Naz: hayır, ben “seni seviyorum” sadece tarığı.

Tarık naz’ı ne demek istediğini anlar ama naz’dan “seni seviyorum” kelimesini duymak hoşuna gider.

Tarık: kafam karıştı benim. Şoför tarığı mı seviyosun, arkadaşın tarığı mı
Naz: “seni seviyorum” (gülerek) yalnız bi kere daha sorarsan arkadaşımı severim ona göre
Tarık: tamam tamam sustum, ya naz sana kızayım mı, yoksa sarılayım mı bilemiyorum. Şu iki kelime için yapmadığını bırakmadın

Tarık da, naz’a sarılır ve

Tarık: ben de seni seviyorum.
Naz: biliyorum zaten beni sevdiğini, beni sevmesen şimdi burada olmaz evde oturuyo olurdun.
Tarık: kızmadın mı yani bırakıp gittiğim için.
Naz: kızmadım, çünkü hakketmiştim. Ama biraz daha burada durursak kızacam, sırılsıklam oldum. Tıpkı sana aşık olduğum gibi.

Tarık ve naz uzaklaşırlarken

Tarık: (numaradan) şimdi nereye gidelim arkadaşım
Naz: arkadaşım değil, sevgilim diyeceksin
Tarık: (gülerek) off alışmak zor olacak ama ne yapalım.
Naz: merak etme ben senin kafana kazırım o kelimeyi


8
çifte kumrular birbirlerine sonunda aşklarını itiraf etmiştir.

Tarık ve naz uzaklaşırlarken

Tarık: (numaradan) şimdi nereye gidelim arkadaşım
Naz: arkadaşım değil, sevgilim diyeceksin
Tarık: (gülerek) off alışmak zor olacak ama ne yapalım.
Naz: merak etme ben senin kafana kazırım o kelimeyi sevgilim

İkisi de gülüşerek arabaya binerler.

naz: sırılsıklam olduk
tarık: evet, dur sana valizden bi kazak vereyim.

tarık arka koltuğa koyduğu valize doğru uzanır.ama naz izin vermez.

naz: yok böyle daha iyi. bundan sonra herşeyimiz ortak olacak, sen nasılsan ben de öyle olacam.

bu laf tarığın hoşuna gider.

tarık: peki tamam.

Naz arabaya bindikten sonra elindeki kurumuş güle bakarak, biraz da içerleyerek

Naz: beni sana bu gül kurusu getirdi.
Tarık: ne yani, onu odanda görmeseydin gelmeyecek miydin
Naz: yokk, yanlış anladın, eve gelince zaten senin yanına gidecektim, taksiciye para vermek için odama çıktım, gülü görünce (üzülerek) gittiğini anladım ve koşarak odana koştum. yani seni daha çabuk bulmama yardım etti. Eğer biraz daha geç farkedip, sen de sahilde olmasaydın, taa dağ evine gidecektim.
Tarık: a a neden?
Naz: belkıs hanım, senin, aramızda romantik anların yaşandığı yerlere gidebileceğini söylemişti
Tarık: (gülerek) beni sahilde bulamasaydın, dağ evine gidecektin yani
Naz: evet gidecektim tabi, gidemez miyim. İnsan sevdiği için taa fızan’a bile gider.öyle değil mi sevgilim.
Tarık: haklısın
Naz: peki sen benim için gidermiydin
Tarık: nereye
Naz: fızan’a
Tarık: bilmem, bunun cevabını almak için senin de kaçman lazım valla.

Bu cevabın üstüne naz tarığın omzuna vurur.
Tarık: ahhh, şaka ya. Senin için değil fizan’a, güney kutbuna bile giderim.
Naz: (gülümseyerek) hah şöyle.

Kısa bi süre sonra

Tarık: gülü odanda gördüğünde ilk ne geldi aklına.
Naz: aa sorduğun soruya bak, tabiî ki sen geldin. Sonra da beni bırakıp gittiğin.

Tarık, o gülü sakladığı için naz’dan olumlu bi tepki bekler ve imalara başlar.

Tarık: hiç bu adam bu gülü neden saklamış diye düşünmedin mi
Naz: düşünmeye fırsat mı oldu yaa, kendimi hemen senin odana attım, sonra da sahile. Haaa anladım, hemen düşünüyorum bu gülü neden sakladığını. Ay tarık sorduğun soruya bak,

Tarığın omzuna kafasını koyar.

Naz: tabiî ki beni sevdiğin için sakladın. Onun için demi sevgilim.
Tarık: şüphen mi var sevdiğimden
Naz: yoo
Tarık: o zaman.

Naz tarığın omzundan kafasını kaldırır.

Naz: (çocuk gibi) ya tarık mızıkçılık yapıyosun ama
Tarık : nasıl
Naz: bana sürekli “sevgilim”, “seni seviyorum” dedirtiyosun ama sen hiç söylemiyosun.
Tarık: sevdiğimi belli etmem için illa bunları söylemem gerekiyo mu.
Naz: sen söylemezsen ben de bi daha söylemem ona göre
Tarık: “seni seviyorum sevgilim”
Naz: hah işte böyle, bak ben “seni seviyorum” derken zorlanıyo muyum. Bunu söylemek kadar kolay bişey yok ki
Tarık: demek çok kolay,
Naz: evet
Tarık: naz bunu bana söyleme, şimdi kapıyı açıp atlayasım geldi.
Naz: aaa neden
Tarık: hem “seni seviyorum” demek çok kolay diyosun, ama sana bunu söyletebilmem için bana yaptırmadığın şey kalmadı.
Naz: ( tarığa bakarak) şimdi söylüyorum ya geçmişi hiç ortaya katma.

Naz elindeki gülü arabanın ön kısmına koyar. Ama tarık onu naz’ın koyduğu yerden alıp, gülün sapını biraz koparır ve naz’ın üstündeki ceketin üst kısmındaki cebine koyar.

Tarık: bundan sonra, bu gül ikimizin aşkının ifadesi olacak. ve her zaman senin üstünde duracak.
Naz: dursun durmasına da zamanla bozulur bu gül hep burada durursa,
Tarık: bozulmaz, sen hep böyle güldükçe o gül hiç bozulmaz.

Tarık araba sürmesine rağmen naz’la içli içli bakışmaya başlar. Naz biran yola bakar

Naz: ayy, tarık dikkat ettt

Tarık hemen yola bakar ve tam virajı düz geçecekken son anda kıvrak bi manevrayla çevirir arabayı.

Naz: tarık, şunda anlaşalım, mümkünse arabadayken bana romantik laflar etme, yani et de bana bakma, ben sana bakayım, sen yola bak, sen yola baktığın zaman ben, bana baktığını anlarım.
Tarık : tamam
Naz: ya da romantik bi şey aklına geldiğinde arabayı durdur ben arka koltuğa geçeyim, dikiz aynasından bak olur mu.

Tarık gülmeye başlar.
Naz: niye gülüyosun, ben ciddiyim.
Tarık: iyi de “dur sana romantik bişey diyecem “ dediğim zaman onun anlamı kalmaz ki.
Naz: ama sen de benim gözlerime bakmadığın zaman da anlamı olmuyo.
Tarık: o zaman tek çözüm var. O da sürekli arka koltukta oturacaksın.
Naz: ama ben hep senin yanında oturmak istiyorum.
Tarık: o zaman bi tek çözüm yolu kalıyo.
Naz: neymiş o
Tarık: biraz zor olacak ama arabadayken romantik laflar söylemeyecez birbirimize.
Naz: evet çok zor olacak.

9
Naz: sahi biz şimdi nereye gidiyoruz
Tarık: bilmem, gidiyoruz işte, istersen eve gidelim.
Naz: yok yaa, eve gitmeyelim, hem benim karnım acıktı, bişeyler yemeye gidelim.
Tarık: valla ne yalan söyleyim benim de acıktı. Sabahtan beri bişey yemedim.
Naz: senin yüzünden ben de bişey yemedim.
Tarık: neden,
Naz: aa tarıkcım çok unutkansın, sabah olanları unuttun galiba.
Tarık: hangi olanları,
Naz: ağlamalar, tokatlar, abiler
Tarık: hatırlamıyorum valla, ve artık senin de o talihsiz olayları unutmanı istiyorum.
Naz: unuttum bile.

Kısa bi süre sonra

Naz: sana bişey soracam ama bana içinden geleni söyleyeceksin tamam mı.
Tarık: aman naz yine ucu açık soru sormada ne sorarsan razıyım. Geçen geceki gibi olmasın sonra.
Naz: yok bu sefer soruyu gerçekten kendim için soruyorum
Tarık: peki sor bakalım
Naz: şu zamana kadar, benim hangi halimi daha çok beğendin?
Tarık: off, çok karışık bi soru oldu bu, o kadar çok ki, karar vermek zor olacak
Naz: o kadar çok mu, ne kadar yani
Tarık: şimdi sıralarsam ohoo ,
Naz: söyle de ben de bileyim, bilmediğim hallerimi
Tarık: aşık,kıskanç, sinirli, şüpheci, şımarık, üzgün, utangaç,arkadaş...
Naz: öff tamam, söyle hadi onların içinden hangisini daha çok beğeniyosun.

Tarık biraz düşünür ve

Tarık: kıskanç olman çok hoşuma gidiyo, kıskanırken elinden gelen her şeyi yapıyosun, sinirli olunca çok asil duruyosun, şüpheci olunca gerçeklere daha çok yaklaşıyosun, şımarıkken çok tatlı oluyosun, üzgünken bile sevimlisin, utangaçken karşındakini bi anda kırabiliyosun, arkadaşken çok canayakınsın, yani anlayacağın her halin sana çok yakışıyo ve ben her halini beğeniyorum.
Naz: birini söylemedin
Tarık: hangisini
Naz: aşıkken
Tarık: aşıkken diğer saydıklarımın hepsini yaptığın için, doğal olarak aşık halini, senin her halinde görüyorum, beğenmemek elde mi?

Bu lafın üstüne naz mest olmuş şekilde tarığa bakar ama tarık ona değil yola bakar. Çünkü biraz önce öyle kararlaştırmışlardı. Bu durum naz’ın hoşuna gitmez.

Naz: yaa, hani arabadayken romantik laflar etmeyecektin.
Tarık: çok zor olacak demiştim sana.
Naz: Sen bana bakmayınca hiç bi tadı kalmadı.

Naz’ın morali bozulunca dışarıya doğru bakmaya başlar. O sırada tarık da şık bi restaurantın önüne arabayı park etmiştir. Arabayı park ettikten sonra naz’ı kendisine doğru çevirip.

Tarık: sorun değil, aşıkken diğer saydıklarımın hepsini yaptığın için, doğal olarak aşık halini, senin her halinde görüyorum, beğenmemek elde mi?

Tarık ve naz yine o güzel bakışmalarını atarlar. ardından
Naz: bak şimdi oldu.
Tarık: hadi gidelim.

Tarık arabadan iner ve bu sefer şoför olduğu için değil centilmen bir beyefendi gibi naz’ın kapısını açar, naz’ın elinden tutar ve naz da onun koluna girerek restaurantın kapısından içeri girerler.

Garson: hoş geldiniz efendim
Tarık: hoş bulduk
Garson: buyurun sizi şuraya alalım

Tarık ve naz yağmurda ıslandıkları için kıyafetleri pek belli olmasa da saçları sönük oldukları için içerdeki diğer kişiler onlara bakarlar ama bu ikisinin de umrunda değildir. Garson tarık ve naz’ı orta masalardan birine oturtturur.

Garson: yemekten önce bişey içmek ister misiniz efendim.
Tarık: yok biz direk menüyü alalım,
Naz: evet evet, menüyü alalım, hatta menüye de gerek yok, sen bize günün özel menüsünde ne varsa onları getir
Tarık: evet bu daha mantıklı,
Garson: hemen efendim.


Garson gittikten sonra, naz’ın telefonu çalar. Evden arıyolardır.

Tarık: kim?
Naz: evden arıyolar, belkıs hanım merak etti galiba. Aloo,
Belkıs: nazcım, benim belkıs, ne oldu bulabildin mi tarığı
Naz: buldum buldum
Belkıs: aaa inanmam, ne çabuk
Naz: durun telefonu tarığa vereyim de onunla konuşun.

Naz gülümseme ile telefonu tarığa uzatır.
Tarık: alo belkıs hanım
Belkıs: tarıkcım, geri dönmene çok sevindim, bakıyorum naz hemen de ikna edivermiş seni

Tarık konuşurken sürekli naz’a bakar.

Tarık: evet öyle oldu, iki kelimesi yetti
Belkıs: hımmm anladım. Nerdesiniz şimdi
Tarık: baş başa yemek yiyoruz.
Belkıs: afiyet olsun size, ayrıca mutluluklar dilerim
Tarık: her şey için teşekkür ederim belkıs hanım
Belkıs: canım ben ne yaptım ki.
Tarık: çok şey yaptınız belkıs hanım, sanki 100 yıldır patlamamış bi yanardağını uyandırdınız daha ne olsun.

Naz oturduğu yerde, Belkıs da telefonda gülmeye başlar.

Tarık : uyanmakla kalmadı, şöminede yanan odundan, sıçrayan közler gibi lavlar saçmaya başladı.
Belkıs :ilahi tarık, dikkat et lavlara bi yerini yakmasın.
Tarık: tamam
Belkıs: yardım edebileceğim başka bi şey var mı
Tarık: belkıs hanım bu durumu evdekilere belli etmezseniz bize en büyük yardımı yapmış olursunuz.
Belkıs: sen orasını merak etme.

Naz: demek ben yanardağım ve sıçrayan köz gibi lav saçıyorum öylemi
Tarık: öyle değil misin, durdun durdun sonunda patladın.
Naz: peki bu lavlardan korkuyo musun,
Tarık: asla , hatta hepsini ellerimle tek tek yakalamaya çalışıyorum,
Naz: dikkat et, yanmasın ellerin
Tarık: merak etme bu lavlardan insana zarar gelmez.

Naz gülümseyerek tarığa bakarken o sırada yemekler gelir. Garson naz ve tarığın kadehlerine kırmızı şarapları doldurur.

Naz: hımm yemekler harika görünüyo
Tarık: evet, eh o zaman şerefe
Naz: neyin şerefine
Tarık: her günümüzün bu gün gibi olmasına
Naz: aaa, bugünün hepsi gibi değil sevgilim, son 3 saat gibi olmasına, her günümüzün son 3 saatte yaşadıklarımız gibi olmasına
Tarık: her günümüzün son 3 saatte yaşadıklarımız gibi olmasına.

İkisi de kadehleri tokuşturur ve birbirlerine bakarak ilk yudumlarını içerler. Ve ardından yemeklerini yemeye başlarlar.

Naz: biliyo musun hayatım da ilk defa birisine aşık oluyorum, ve daha önce başka birisine aşık olmadığım için allahıma şükrediyorum.
Tarık: aa neden
Naz: biçok insan peşimde koştu, bir sürü erkek benimle arkadaş olmak istedi, ama hiçbirisinde senin bana verdiğin güven yoktu, biliyorum çok kaprisli birisiyim, çoğu kişi çekemez kadın kaprisini, ama sen hiç bi zaman bundan şikayetçi olmadın,
Tarık: hıh
Naz: sana arkadaşça davranayım dedim, onu bile istemedin eski şımarık, kaprisli halimi istedin, “kendin ol” dedin, bi çok erkek, bi kız arkadaş edindiğin de onu değiştirmek için uğraşır durur, yok bana şöyle davransın, yok bana bunu desin, ama sen..
Tarık: hazır sen demişken, madem artık sevgiliyiz, senden yapman gereken, ve bazı yapmanı istemediğim bazı şeyler var.
Naz: aaaa sen de mi yoksa
Tarık: bi dinle istersen
Naz: söyle bakalım nelermiş

Tarık şakayla karışık sıralamaya başlar

Tarık: bir ve en önemlisi okulunu aksatmayacaksın, iki, aşırı kıskançlık yapmayacaksın, üç, mini etek giymeyeceksin, dört, en az iki şarkımı çello ile çalacaksın, beş…
Naz: offf tamam
Tarık: (gülümseyerek) şaka şaka, yalnız ilk söylediğim ve son söylediğim de ciddiydim, okulunu aksatmayıp diplomanı alarak vahi bey’in hayalini, sana söylediğim şarkılardan bi kaçını çello ile çalarak da benim hayalimi gerçekleştirmelisin, bunlar bizim en büyük hakkımız öyle değil mi sevgilim…
Naz: bunların dışında hiç bişeyime karışmayacak mısın gerçekten,
Tarık: niye karışayım naz, hayat senin hayatın,
Naz: kıskançlıklara da yani
Tarık: ben kıskanılmayı severim.

Tarık istemeden de olsa pot kırar.

Naz: vayy önceden çok kıskanıldın demek.
Tarık: şeyyy
Naz: sen söyle bakalım, daha önce hiç aşık oldun mu. Sorduğum soruya ve kişiye bak, tabiî ki olmuşsundur. Bu yakışıklılık, bu ses varkenbu çekicilik varken.
Tarık: yok canım, biz ona aşık demeyelim de, hoşlantı diyelim,
Naz: tamam tamam daha fazla sıkıştırmayım şimdi, daha çok sıkıştıracak zamanımız olacak değil mi sevgilim
Tarık: yaaa

Naz, yemeğini yerken birden donakalır.

Naz: (sesini incelterek) tarıkkk
Tarık: ne oldu
Naz: (kısık sesle) sana kötü bi haberim var.
Tarık: ne oldu naz çatlatma adamı
Naz: yanında para var mı?

Tarığın suratı birden değişir, elini cebine atar ve cebinde 70 ytl para çıkar. Dişleriyle dudağını ısırarak masanın üzerine yavaşça bırakır.

Tarık: sen de yok mu?
Naz: evde unutmuşum cüzdanı mı, ne yapacaz hesap gelince.

Tarık ilk başta biraz panikler ama sonra aklına iyi bi fikir gelir, ama naz’a bunu söylemeyip, naz’ı telaşlandırır.

Tarık: naz, hemen panik yapma, buluruz bi yolunu,
Naz: üfff rezil olduk, allah bilir ne kadar tutmuştur yemek,
Tarık: tamam hallederim ben, bu 70 ytl yi veririz, üzerini sonra getiririz deriz
Naz: ya kabul etmezlerse
Tarık: hizmetçi nazken bulaşık yıkamayı öğrendin demi
Naz: niye sordun
Tarık: yapacak bişey yok, adamlar illa “parayı ödeyeceksiniz, yoksa bulaşıkhane” derse mecbur bulaşıkları yıkayacaz.
Naz: neee?
Tarık: merak etme sana fazla iş yaptırmam, ben yıkarım, sen durularsın.
Naz: tarık dalgamı geçiyosun benimle
Tarık: yooo çok ciddiyim.
Naz: ben bulaşık falan yıkayamam
Tarık: o zaman başka bi yol bul.

Bu sırada masanın yanında garson geçer ama naz hemen yemek yiyomuş gibi yapar

Naz: tarıkcım yemekler harika değil mi
Tarık: yaa çok güzel

Garson uzaklaştıktan sonra

Naz: bence kaçalım, gece kulüplerinin arka kapılarının nerde olduğunu biliyodun, burasının da bilirsin heralde. Arka kapıdan çaktırmadan kaçalım
Tarık: naz, görmüyo musun, restoranın tam orta yerindeyiz, kapı başında bi yerde olsak kaçardık. Ama şimdi ikimizde kalkarsak çok belli olur.
Naz: ee ne yapacaz.
Tarık: dur bakalım, hesabı isteyelim durumu anlatalım, belki anlayışlı insanlardır.
Naz: offf rezil olacaz.

Tarık: garson hesap,

Garson hesabı getirir, tarık hesabı görür ve naz’a ürkek ürkek bakar. Naz da rezil olmamak için kafanı eğmiştir.

Tarık: 150 ytl, hımm, bakın garson bey, bugün sevgilimle çok hararetli bi gün geçirdik, ordan oraya koştur, ordan oraya derken ikimiz de yanımıza para almayı unutmuşuz. Elimiz de sadece 70 ytl var, şimdilik size bunu verelim, geri kalanını sonra getiririz.
Garson: üzgünüz beyefendi, biz de veresiye yok,
Tarık: ee ne yapacaz şimdi,
Garson: durun ben sizi müdürle konuşturayım.

Garson gittikten sonra

Naz: kesin bulaşık yıkattıracaklar, keşke kaçsaydık
Tarık: nazzz, merak etme halledecem ben

Müdür masaya doğru gelir.
Tarık: sakin birisine benziyo
Naz: hadi bakalım

Müdür: bi sorun varmış heralde ödemeyle ilgili
Tarık: yaa, ikimiz de üzerimize para alamışız, 80 ytl miz yetişmedi. Sonra getirsek olur mu?
Müdür: olmaz kardeşim, her gelen sizin gibi yaparsa biz nasıl para kazanacaz, sizin gibileri çok gördük, kızı tavladıktan sonra geliyosunuz, yiyip içiyosunuz sonra da hesabı ödemeynce yalvarıyosunuz.

Restorandaki herkes tarık ve naz’ın masasına bakmaya başlarlar. Naz utancından gözlerini kapamıştır.

Tarık, aklından geçen fikri uygulamadan, şansını denemiş ama olmayınca..

Tarık: müdür bey, sizin için birinci hedef müşteri memnuniyetidir değil mi.
Müdür: elbette
Tarık: şuan ki davranışlarınızla eminim bi çok müşteri bundan rahatsız olmuştur. Size cazip bi teklifim var.
Müdür: neymiş
Tarık: ben size müşterilerinizin memnuniyetini geri getirecem, siz de bize kolaylık sağlayacaksınız
Müdür: nasıl olacak peki bu.
Tarık: şarkı söyleyerek

Müdür alaycı bi şekilde gülümser ve ardından, Tarık, şarkı söylemeye başlar.

ELVEDA MEYHANECİ

elveda meyhaneci
artik kalamiyorum
bir baskayim bu aksam
sarhos olamiyorum

ayni kadeh ayni mey
bir tad alamiyorum
allah´im bu nasil sey?
sarhos olamiyorum

ne yerde ne gokteyim
bir garip seferdeyim
asik miyim ben neyim?
sarhos olamiyorum

ayni kadeh ayni mey
bir tad alamiyorum
allah´im bu nasil sey?
sarhos olamiyorum

Tarık şarkı söylemeye başlayınca naz’ın yüzü gülmeye başlar. müdürün suratına bakar, müdür memnun kalmıştır. İçerdeki diğer müşteriler de memnun bi şekilde tarığı dinlerler.

Tarık şarkıyı söylerken her zamanki gibi naz’a bakar, ama naz şarkıyı pek beğenmez ve “benim için de bi şarkı söyle” dermiş gibi tarığa işaret yapar. Tarık da naz’ı kırmaz ve

ayni kadeh ayni mey
bir tad alamiyorum
allah´im bu nasil sey?
sarhos olamiyorum

şarkının bu nakaratından sonra direk naz’a hitaben

Kafam güzel, dünya güzel, her şey güzel
Sen güzelsin, güzelsin
Sen güzelsin, güzelsin

Kafam güzel, dünya güzel, her şey güzel
Sen güzelsin, güzelsin
Sen özelsin, özelsin

Şarkısını elleriyle naz’ı göstererek söyler. Böylece naz’ı da kırmamış olur. İçerdeki müşteriler iyice havaya girmiştir. Tarık şarkını bitirdikten sonra herkes alkışlamaya başlar.

Tarık, müdüre dönüp

Tarık: gördünüz mü, herkes memnun kaldı. Siz de memnun kalmışsınızdır umarım
Müdür: haklıymışsın,
Tarık: yani
Müdür: bu güzel şarkılardan sonra, bi de sizden para alacak değiliz heralde. Oğlummm, beyfendinin verdiği parayı geri verin,
Tarık: ama
Müdür: kusura bakmayın biraz kaba davrandım, keşke herkes sizin gibi anlayışlı olabilse. Yalnız çok güzel sesiniz var, bi yerlerde çalışıyomusunuz. Yani çalışmıyosanız, benim biçok tanıdığım vardır müzik camiasında.

Tarık, naz’a bakarak

Tarık: yok saolun, benim sesimin sahibi var zaten
Müdür: hımm, anladım, özel diyosun yani, ama yine de düşünürsen
Naz: teklifiniz için teşekkürler ama sevgilim haklı, o sesin telif hakkı bende, ve ben de izin vermiyorum.

Deyip tarığın koluna girip restoranttan çıkarlar.

Naz: bi daha şarkı söylemeden önce benden izin isteyeceksin tamam mı
Tarık: neden
Naz: telif hakkın ben de
Tarık: sözleşmen var mı?

Naz, evliliği ima ederek

Naz: şimdilik yok ama yakında o da olur inşallah.
Tarık: biraz elini çabuk tut ama, sırada bekleyen çok
Naz: merak etme, ben ilk sıradaki yerimi kimseye kaptırmam,

Der ve çifte kumrularımız mutlu ve bi o kadar da engebeli yaşamlarına devam ederler.


Dizifilm.com forumlarindan alintidir.