Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

21. Bölüm Senaryoları (tarık_naz)
3 Aralık Tarihli Uğur Kedi Mesajı
2 Aralık Tarihli Uğur Kedi Mesajı
26 Kasım Tarihli Uğur Kedi Mesajı
24 Kasım Tarihli Uğur Kedi Mesajı
22 Kasım Tarihli Uğur Kedi Mesajı
9 Aralık Tarihli Uğur Kedi mesajı
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
 

22. Bölüm Senaryoları (tarık_naz)

Aralık 11, 2006

Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarık_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.



1


Naz,tarık'la konuşmasından sonra odasına gider ve odaya girer girmez için için ağlamaya başlar. Sürekli Tarığa yaptıkları aklına gelir. Kendisini çok kötü hissetmektedir. Yaptıklarının affedilir gibi şeyler olmadığını fark eder. İçin için ağlarken uyuyakalır.

Tarık aşağıda , naz odasında uyumaktadır. Naz birden rüyasında ilk öpüşme sahnesini görür, o sırada tarık da aynı rüyayı görür. Naz rüyanın etkisiyle birden yerinden sıçrar, eli yine dudaklarındadır. Ama tarık uyumaya devam etmektedir. Ama suratında hafif bi gülümseme oluşur.

Naz: alla alla, eğer bu öpüşme olmadıysa ben niye aynı rüyayı sürekli görüyorum. Off ya keşke tarığa akşam söyletseydim.

Naz şaşkın şaşkın bakarken

Naz: tarık ne yapıyo acaba, yine titriyo mudur yoksa ateşi yine çıkmış olmasın. İnip baksam mı? Ya babamlar görürse, yanlış anlarlarsa. Aman boş ver naz görürlerse görsünler, tarık şuan senin için daha önemli.

Naz aşağı tarığın yanına iner. tarığın yanı başına oturur. Tarık ,naz’ın geldiğini fark eder ama uyanmaz. Yine uyuyomuş gibi yapar.

Naz: uyuyomuş, canım yaa,(elini tarığın alnına koyar) ateşi de azalmış. (biraz bekledikten sonra)
Naz: çok özür dilerim tarık , ne kadar özür dilesem yetmez. Sana güvenmediğim için, sana sürekli yalancı dediğim için, seni sürekli kıskandığım için ve seni sürekli azarladığım için. Bütün gece “ben bunları nasıl yaptımm” diye düşündüm. Sebebini de buldum çünküü “benn seni deliler gibi seviyorum”, bunu yüzüne karşı nasıl söylerim ya da aramızda böyle bir ilişki nasıl olur bilemiyorum. Herkesin önünde ben patronum, sen şoförsün. Ama şunu bil ki bundan sonra sana hiçbir zaman şoför gözüyle bakmayacam. Sen benim için artık “her şeysin” bunu bil. Ben şimdiye kadar hiç aşık olmadım ve aşık olan insan nasıl davranışlarda bulunur bilmiyorum. Sanırım yaptığım bu aptalca hareketleri sadece aşık olanlar yapar.

Naz bu kelimeleri söyledikten sonra tarığı yanağından bi kere öper, ateşini tekrar kontrol eder ve odasına gitmek için arkasını döndüğünde, tarık yatakta arkasına dönmeye çalışırken

Tarık: hı hı

Bunun üzerine naz, tarığın uyumadığını anlar ve söylediklerini tarık duyduğu için biraz utangaç, biraz da mutluluk içinde odasına gider.


2


Sabah olur. Naz, gece tarığa bi nebze de olsa açıldığı için mutludur. Artık tarığa iyi davranmaya karar vermiştir. Merdivenlerden aşağı iner ama iner inmez suratındaki o mutluluk ifadesi bi anda kaybolmuştur.

Naz: günay….

Berrak, tarığın yanına oturmuş yine çorba tutmakta ve diğer başında da Belkıs hanım oturmaktadır.

Belkıs: günaydın nazcım. Aşk olsun ama tarık hasta oluyo ve bize haber vermiyorsunuz. Biz de vahi beyle, belgin hanımlarda muhabbete daldık geldiğimiz de geç vakit olduğu için kimseyi fark etmedik.
Naz: kusura bakmayın Belkıs hanım, saolsun berrak iyi baktı tarığaaa.

Naz sinirli bi şekilde berrağın yanına gider ve yine sinirli bi şekilde tarığa bakarak. Berrağın elindeki tepsiyi alır.

Berrak: ne yapıyorsunuz naz hanım?
Naz: ben içirecemm
Tarık: neeee?

Belkıs hanım, tarık ve berrak çok şaşırırlar.

Naz: tarık hatırlamıyo musun dün sen hastayken sana çorba yapayım mı demiştim ama olmadığı için yapamamıştım.
Tarık: evet
Naz: sonra sana söz vermiştim, burada yapamadım ama eve gidince kendim sana çorba içirecem demiştim.

Tarık naz’ın niyetini anlar .

Tarık: hımm. Hatırladım.

Naz çorbayı tarığa içirmeye başlar. Bu sırada vahi ve ümit de uyanmıştır. Naz’ı çorba içirirken çok şaşırırlar.

Vahi: tarık evladım çok çok geçmiş olsun. Valla seni oralara yolladığım için ben de kendimi şuçlu hissediyorum.
Tarık: kendinizi şuçlu hissetmenize gerek yok. Ben gece üzerimi örtmemişim. Üşüttük işte. (naz’a bakar)
Ümit: olamaz olamaz, naz, tarığa çorba içiriyo. Gidip hemen kameramı getireyim bu anı kaydetmem lazım.
Naz: ümitttt.!!!! Dağda söz vermiştim, onu yerine getiriyorum. Sonra tarığın dilinden kurtulamam. “söz vermiştiniz de yapmadınız” diye.
Ümit: hadi inandım !!
Naz : ümittttttt, yine başlama
Vahi: naz kızım neye başlamasın.
Ümit: yok bişey baba. Aramızda. Baba benim aklıma çok güzel bi fikir geldi
Vahi: ne?
Ümit: tekstil işi artık bizi kesmiyo. Başka başka alanlara yönelelim.
Vahi: ne gibi alanlar?
Ümit: hazır kışta geldi. Bi soba fabrikası açalım. Adı da “NAZ SOBALARI” olsun. (der ve kaçmaya başlar)
Naz: ümittttt!!!

Evdekiler kahvaltı yapmak için masaya doğru giderler. Naz ve tarık baş başa kalmışlardır.

Tarık: bana çorba içirmek için neden herkese yalan söylediniz? Hem bana kızıyosunuz yalan kötü bişey diye, hem siz yalan söylüyorsunuz.
Naz: fazla konuşma iç işte aptal. Kıymetini bil.
Tarık: hıh ( hafifçe güler)
Naz: neden güldün?
Tarık: hiçç içimden geldi
Naz: neden güldün çabuk söyle. Kaşığı mı kötü tutuyorum yoksa.
Tarık: yok çok güzel tutuyorsunuz
Naz: eee
Tarık: bu bana ikinci kez “aptal” deyişiniz. Ona güldüm
( Naz şaşkın bi ifadeyle)
Naz: onu da mı duydunnnn? Yuh artık. Sende de ne kulak varmış.
Tarık: o gece söylediğiniz her şeyi duydum.
Naz: o zaman şimdi söyle bakalım. öptün mü öpmedin mi?
Tarık: naz hanım size şunu söyleyim. Son 2 gündür ne yaşadıysak, ne gördüysek, ne duyduysak, neye inandıysak hepsi gerçekti. Sizin bunları oyun sanmanız normaldi. Kim olsa oyun sanırdı.
Naz: o zaman sen beni öptün?
Tarık: siz oraya takıldınız? Öpmemi ister miydiniz?
Naz: eğer istemesem , sürekli rüyalarımda o olayı görmezdim.
Tarık: o zaman sizi rahatlatayım.
(naz heyecanla, “öptüm” demesini bekler )
Tarık: öptüm. Çok güzeldiniz, kendimi tutamadım ve öptüm. İnşallah kızmamışınızdır.

Naz, içindeki mutluluğun vermiş olduğu utangaçlık ile başını yere eğmiştir. Ama tarık, naz’ın çenesinden tutup başını kaldırır ve birbirlerinin dudaklarına bakmaya başlarlar. Ama

Naz: çorba bitmiş. Ben şunu götüreyim.

Deyip tarığın yanından ayrılırken birden aklına gece tarık için söyledikleri gelir, ve tarığın bunları duyup duymadığından emin olmak için geri döner.

Naz ve tarık aynı anda

Naz: bu gece
Tarık: bu gece
Naz: önce sen söyle
Tarık: hayır siz söyleyin
Naz: emrediyorum önce sen söyleyeceksin
Tarık: tamam… bu gece bi rüya gördüm de bunu sizinle paylaşmak istedim.
Naz: anlat bakalım neymiş rüyan.
Tarık: rüyamda bi kız gördüm ama suratını şeçemedim.uzun şaçlıydı. Bana “seni seviyorum” dedi ve yanağımdan öperek yanımdan uzaklaştı. Peşinden koştum ama yetişemedim. Sabahtan beri merak ediyorum acaba bu kız kim olabilir diye.

Naz: hımm. Ben de merak ettim bak. Acaba bu şanslı kız kimmiş.

tarık ve naz tekrar birbirlerine çok samimi şekilde bakarlar
Naz, gece tarığın her şeyi duyduğunu tamamen anlamıştır. Hafif bi gülümseme ile geri dönüp gidecekken

Tarık: *sei anche il mio tutto (sen de benim her şeyimsin)
Naz: ne? Ne dedin? Çabuk söyle.
Tarık: zamanı ve yeri gelince söylerim.

Naz üstelemez, arkasını dönüp gider, tarık hafif bir gülümseme ile naz’ın gidişini izler.

Naz: (içses) ne dedi şimdi bu. Seni seviyorum mu dedi acaba. Yok yok o “tiamo” ydu. Burada “tutto” falan dedi. Off ya delirecem. Onu kesin öğrenmem lazım yoksa meraktan çatlarım.


(* ~topiqq~ İtalyanca için teşekkürler)



3


Vahi, yine her zamanki gibi spor salonuna gitmek için evden ayrılır. Ümit de ders çalışmak için odasına çıkar. Naz ise bi yandan kahvaltısını yaparken bi yandan da tarığı süzmektedir. Çünkü berrak ve Belkıs hanım, tarığın etrafında pervane gibi dönmektedirler. Tarık, naz’ın sinirli bakışlarının nedenini anlar.

Tarık: Belkıs hanım, berrak hanım ilgilendiğiniz için saolun ama benim hava almam lazım, biraz dışarı çıkıp dolaşacam.
Belkıs: ama tarıkcım, hasta hasta dışarı çıkman iyi olur mu?

Naz ordan atlar

Naz: olur olur, iki gündür yatıyo. Biraz hava almasının bi sakıncası yok.
Belkıs: sen bilirsin, ama üzerini sıkı giyin.
Tarık: tamam…

Tarık, bahçeye havuzun kenarına gidip oturur. Naz da hemen üzerine bişeyler alıp, fırsat bu fırsat tarığın yanına doğru gider. O sırada tarık şarkı söylemeye başlar.

sevdim seni bir kere
baskasını sevemem
deli diyorlar bana
desinler degisemem,desinler degisemem...

(naz, tarığın yanına yanına oturur)

(tarık, naz’ın gözlerinin içine bakarak şarkısını söylemeye devam eder)
hayatta en zor olan
bir insanı tanımak,
kabul etmek huylarını,
degismeden bir olmak.

sevgi anlasmak degildir.
nedensiz de sevilir.
bazen kücük bir an icin (naz, öpüşme sahnesini hayal eder.)
omur bile verilir.

daha yolun basındasın
degisirsin diyorlar
oysa sana cıkıyor
bildigim butun yollar.

sevgi anlasmak degildir
nedensiz de sevilir
bazen kucuk bir an icin
omur bile verilir.

Naz: ömrümü yedin ömrümü…
Tarık: ne yaptım ki?
Naz: öpüşme gerçekmiydi, değilmiydi , cevabını bulacam diye ömrümden ömür gitti.
Tarık: o gece sorsaydınız hemen söylerdim.
Naz: sordum, ama sordum da ne oldu. “hı” “hı” başka bişey yok. Kafamı iyice karıştırdın. Bilerek benimle oyun oynadın demi?
Tarık: (alaycı bi ifadeyle) unuttunuz mu naz hanım, o gece benim yaptığım her şey size göre oyundu. “hı” “hı” ların da oyun olduğunu nasıl anlamadınız hayret ettim.
Naz: üfff iki de bir konuyu oraya getirmesen olmaz. Tamam işte yaptım bi hata, o kadar da özür diledim bu… (bu gece diyecekti ama konunun “seni seviyorum’a” gelmesinden korktuğu için yarıda keser)
Tarık: ne zaman özür dilediniz. Valla ben hatırlamıyorum. Hem o kadar dilediğiniz özür beni kesmez.
Naz: ne?
Tarık: akşam bi yemek ısmarlarsanız özrünüzü kabul edebilirim.
Naz: neee? Hayatta olmaz. Ben bi kere özür dilerim, ister kabul edersin ister etmezsin, o senin sorunun. Hem sen bana şunu şöyle bakayım, sabah bana İtalyanca olarak ne dedin?
Tarık: çok mu merak ediyosunuz?
Naz: sorduğun soruya bak. Tabi merak ediyorum. Gece rüyanda bi kız görüyosun, sonra ben giderken “tutto” “mutto” diye bişeyler diyosun. Belki de franceska’yı görmüşsündür.
Tarık: eh ne yapalım madem yemek işi olmayacak İtalyanca söylediğimi de öğrenemeyeceksiniz desenize? O zaman size bol meraklı günler dilerim.
Naz: (sinirli bi şekilde) sana da sevgili İtalyan şoförüm. (tarık İtalyan şoför lafına güler)

Naz, tarığın İtalyanca söylediğini yemekte açıklayacağını duyunca yemek teklifini kabul eder ama tarığa şimdilik söylemez.

Naz: hem sen benden yemek ısmarlamamı istiyorsun ama akşama kadar iyileşebilecek misin?
Tarık: oohooo. Ben bu bakımla 2-3 saate kalmaz turp gibi olurum
Naz: memnunsun yani berrak’tan? 2-3 saate kadar iyileştirir mi seni?
Tarık: nasıl memnun olmayım, kız işinde uzman, koskoca milyon dolarlık,bankacı Hulusi tekelioğlunu iyileştirdi, benim gibi 700 ytl lik maaşla çalışan bi şoförü hayli hayli iyileştirir.
Naz: ama Hulusi tekelioğlu’nu 15 gün de iyi etti. Seni nasıl hemen iyi edecek.
Tarık: hızlı tedavi ile
Naz: ne?
Tarık: berrak hanım söyledi. Onun hızlı tedavi için özel yöntemleri varmış. Hulusi tekelioğlu yaşlı olduğu için ona uygulayamamış. Benim yaşım özel yöntemlere müsaitmiş. 2-3 saate iyileşirsin dedi.

Naz iyice deli olmuş bi halde tarığın yanından ayrılır. Ve yeni düşmanı berrak olmuştur.


4


SONUNDA İTİRAF

Naz, tarığın “hızlı tedavi ve özel yöntem” laflarına çok kızar. Filiz yüzünden birden tatile gittiği gibi, berrak yüzünden birden …

Naz: kalk hadi gidiyoruz. (tarığın kolundan tutup kaldırır)
Tarık: nereye?
Naz: yemek ısmarlamamı istemiyo muydun.?
Tarık: evet
Naz: tamam işte şimdi ısmarlıyorum. Yemeğe gidiyoruz.
Tarık: iyi de ben akşam için demiştim.
Naz: ben şimdi gitmek istiyorum, bi itirazın mı var? İtirazın varsa şimdi söyle
Tarık: evet var.
Naz: ne?
Tarık: naz hanım daha tam olarak iyileşmedim (numaradan öhö öhö), dışarıda fazla durursam yine hastalanabilirim. Hem siz daha yeni kahvaltı yapmadınız mı?
Naz: evet yaptım. Ama yine acıktım. Yarım saat süren var hazırlanman için.
Tarık: şu süreyi bir saat yapsak.
Naz: olmaz, yarım saat sonra çıkıyoruz.
Tarık: (gülerek) berrağa söyleyimde hızlı tedaviyi biraz daha hızlandırsın o zaman.
Naz: bak hala berrak diyo. Biraz daha berrak dersen benden hızlı bi tokat yiyeceksin ona göre. (elini kaldırır). Hem senin hastalığın falan kalmamış, fırsat eline geçti, hazır hastayken her istediğimi yaptırayım diye nazlanıyosun. Ama ben yutmam, gidiyoruz…
Tarık: iyi de araba yok nasıl gidecez?
Naz: ümit’in arabasını alırız.
Tarık: evdekilere ne diyecez?
Naz: sen orasını bana bırak.

Naz, güzelce süslenir, en güzel kıyafetlerini giyer. Tarık da hazırlanmış aşağıda naz’ı bekler.

Naz: ümittttt!! Biz tarık’la bi yere kadar gidecez, arabanı alıyoruz.
Ümit: nereye gidiyosunuz? Alfonso hem sen hasta değil misin ?
Tarık: değil mişim? !!
Ümit: nasıl “değil mişim” ?
Tarık: valla ben de anlamadım ablana sor.
Naz: tamam fazla uzatmayın. Biz arkadaşlara dağ tatiline gelemeyeceğimizi söylemeye gidiyoruz. Bi cafede toplanmışlar beni bekliyolar. Babam gelince söylersin.
Ümit: hadi öyle olsun!!!

Naz ve tarık arabaya binip yola çıkarlar.

Tarık: naz hanım, size bişey soracam?
Naz: sor ama bildiğim yerlerden olsun. (naz güler ama tarıktan tepki gelmez.) Ayy çok kötü espri oldu demi.
Tarık: yaniii
Naz: (içses) bi espri yapalım dedik, yaptığımız espriye bak. Rezil oldum.
Naz: ee ne soracaktın?
Tarık: bu yemeği özrünüzü kabul etmem için mi ısmarlıyorsunuz yoksa şu İtalyanca söylediğim cümlenin cevabını öğrenmek için mi?
Naz: daha önce de söyledim. Ben bir kere özür dilerim ,ister kabul edersin ,ister etmezsin.
Tarık: eee ?
Naz: ne eee si, İtalyancanın cevabı için ısmarlıyorum tabii. Yemekte söylerim demiştin ya.
Tarık: ben ilki için ısmarlamanızı isterdim. İkincisini yaşıdıklarımız zaten anlatıyo.

Naz iyice merak ediyodur İtalyanca cümleyi.

Tarık: bu arada bugün ikinci kez yalan söylediniz. Yavaş yavaş bana yaklaşıyosunuz. Size “yalancı patronum” dememe az kaldı.
Naz: hep senin yüzünden.
Tarık: yine ben ne yaptım? Tamam cep telefonu yeme alışkanlığım yüzünden babanızı arayamadınız, şimdi siz yalan söylüyosunuz, bu niye benim yüzümden.
Naz: ne demişler üzüm üzüme baka baka kararır. Ben de sana baka baka yalancı oldum. Ne yapalım çekecez artık bu durumu. (tarık sinirlenir ve arabayı durdurur)
Tarık: eğer size ben yalan söyletiyorsam bi daha bakmayın bana. Ve eğer gerçekten yalan söylemek istemiyorsanız bırakın gideyim ben. Size yalan söylemişsem, bilin ki hep sizin iyiliğiniz içindi. Sonuçta yalanlarım ortaya çıktı. Filiz tekelioğlu’nun kardeşim olduğunu öğrendiniz. Bu sırrı saklamak için bi ton yalan söyledim. Bunun için sizden özür dilemiştim zaten.

Tarık arabayı geri çevirir ve eve doğru gitmeye başlar. Çok sinirlidir.

Naz: tarıkk (ağlamaklı bi ifadeyle)
Tarık: naz hanım lütfen konuşmayalım, size kötü örnek olduğumu yüzüme karşı söylediğiniz için teşekkür ederim. çünkü ben kimseye kötü örnek olmak istemem. eğer oluyosam orda bi dakika durmam. haa şunu da söyleyim. şu çok merak ettiğiniz italyanca cümle "sen de benim herşeyimsin" di. bu benim için hala geçerli ama ben sizin herşeyiniz olmayı haketmiyorum. siz kendinize yalansız dolansız birisini "herşeyiniz" olarak kabul edin.

Naz, tarığı üzmeyeceğine dair kendine verdiği sözü tutamadığı için ve italyanca cümlenin cevabını öğrenince ağlamaya başlamıştır.

Naz: tarıkkk
Tarık: ne varr!!!
Naz: lütfen durdur arabayı lütfennn.

Tarık naz’ın ağlamasına dayanamaz ve arabayı durdurur. Arabayı durdurduğu yerde bir sürü insan vardır.

Naz ağlayarak arabadan iner. tarığın kapısını açar ve onu arabadan indirir. “yalancı yarim” şarkısı arka fonda çalmaya başlar.(sizde bu kısımda dinlerseniz süper olur) Birbirlerinin gözlerinin içine bakmaya başlarlar. Naz’ın gözleri kıpkırmızı olmuştur. Etrafdaki insanlar meraklı gözlerle onları izlerler.

Ve sonunda naz…

Naz: TARIK SENİ SEVİYORUM

Der ve tarığa sarılır. Tarık buna şaşırmaz çünkü biliyodur naz’ın sevdiğini. İlk başta naz’ın sarılmasına tepki vermez ama naz’ın ağlayışı tarığın içini acıtmıştır.

Tarık: ben de SENİ SEVİYORUM NAZ ben de seni

O da naz’a sarılır. Ve çok istediğimiz öpüşme sahnesi bu sefer hakikaten gerçekleşir. Etrafdaki insanlar belki de ilk defa görmüş oldukları bu manzara karşısında çok şaşırırlar ve tarık ve naz öpüşürken hep birlikte alkışlarlar.

22.bölüm sonu



5


uğur kedi'nin 22. bölümle ilgili verdiği tüyoya göre yeni bir senaryo.

22'de ise tarık feci hasta. biriniz yazmıştınız, naz artık bir çorba yapar diye. yapar yapar da nasıl yapar? ne çorbası yapar? naz bu, hem deli gibi merak eder, hem merakını saklarken saçmalar.

senaryo

Naz odasına gittikten sonra tarığa söylediklerinin hepsini tek tek düşünmek ister fakat

Naz: Adama bak ya “senin de aklın hep başka şeylere gidiyo” diyorum, “hı hı” diyo, nerden alıyo ki bu cesareti de şoförlük dışındaki başka bişeye “hı hı” diyebiliyo. Kesin öptü beni öptü. Uff ya biraz önce keşke öpüşme gerçekmiydi değilmiydi söyletseydim, ne güzel söyleyecekti, ya yarın söylemezse, eline bi koz geçti ya şimdi ağzından laf almak için binbir türlü oyun yapar.

Tarığın son “hıhı” sı naz’ın aklındaki diğer tüm düşünceleri siler. Ve dayanamaz gerçeği öğrenmek için tekrar aşağı iner.

Naz: tarıkk ben dayanamayacam, şimdi söyle öptün mü öpmedin mi?

Ama Tarık çok yorgun olduğu için gerçekten uyumuştur. Naz, tarığın uyuduğunu görünce hemen kulaklarını kapatır

Naz: “hı hı” duymak istemiyorummmmm

Diye bağırarak odasına doğru koşar. Odasına girdiğinde eli hala kulaklarındadır.

Yatağına oturur
Naz: off ya ne vardı sanki uyanıkken söyletsem.

Yatağa yatar, uyumaya çalışır ama uyuyamaz ama sonra o öpüşme sahnesini hayal eder ve hayal ederken uyuyakalır.


Sabah olur. Naz, öpüşmenin cevabını alamadığı için merak içinde uyanmıştır. Ama biraz erken uyanmıştır. Çünkü uyandığında saat daha 7 dir ve evdekilerin hepsi daha uyunmamışlardır.

Naz: (esneyerek uyanır) (içses) saat daha 7. ymiş. İyiki erken uyandım kimse uyanmadan gidip tarıktan cevabı alayım. Yoksa Belkıs ve berrak rahat bırakmaz gün boyunca tarığı.

Naz geceliğinin üzerine bişey geçirip aşağı iner.
Tarık da uyuyodur ama üzerindeki yorgan yere düştüğü için bütün gece yine üzeri açık şekilde uyumuş ,elleri birbirine bağlı iki büklüm yatar, titremesi ve ateşi dağdaki gibi olmuştur.

Naz, tarığı öyle görünce telaşla hemen yanına koşar. Yerden yorganı alır, hemen tarığın üzerine örter, Ateşini kontrol eder.

Naz: (içses) üff ya yine mi. Tam da öptün mü öpmedin mi cevabını alacakken. Naz saçmalama, adam hasta, ölüyo senin düşündüğün şeye bak..

Naz: tarıkk
Tarıktan ses çıkmaz
Naz: tarıkk uyan yine ateşin çıkmış , hadi dağda ben üşümeyim diye her şeyi benim üzerime örttün, şimdi niye üzerin açık uyudun.
Tarık: (titreyerek) naz hanım, çok hastayımm. ,
Naz: görüyorum.

Tarığın sesi de çok kötüdür. Naz iyice telaşlanır. Ne yapacağını şaşırır ve aklına ilk gelen şeyi yapmaya gider.

Naz: çorba yapayım mı?

Tarık kafasını hafifçe “olur gibisinden” sallar

Naz: (içses) çorba yapayım mı dedim ama şimdiye kadar hiç çorba yaptım mı , televizyondan izlediğim kadarıyla sıcak suyun içine hazır çorbayı döküyosun ve biraz karıştırıyosun o kadar

Mutfağa gelir,su ısıtıcısında suyu ısıtmaya başlar. Sonra buzdolabını hazır çorba almak için açar ama hazır çorba bulamaz

Naz: eee çorba yok, şimdi ne yapacam.

Çorba bulamayınca iyice telaşlanır , mutfak dolaplarını sert bi şekilde açıp kapayarak hazır çorba bulmaya çalışır. Tabi ortalığı da baya dağıtır. Hazır çorba bulamaz ama bir poşetin içinde kırmızı mercimek görür.

Naz: ne yapalım hazırı yoksa biz de gerçeğini yaparız.

Der ve ocağın üstüne bi tencereye mercimekleri boşaltır, ısıttığı suyu da onun üzerine boşaltır, ocağın altını yakar ve karıştırmaya başlar.

Naz: oluyo galiba, biraz tuz, biraz da kırmızı biber attık mı tamamdır. Orjinali gibi olmadı ama bu kadar kısa sürede ancak böyle olur.

Mutfaktaki gürültüye evdekilerin hepsi uyanmıştır. Mutfağa ilk berrak gelir.

Berrak: (mutfağın halini görünce) olamazzzzz
Naz: oluyo oluyo. Hatta şimdiii bitti.
Berrak: naz hanım mutfağı ne yaptınız.
Naz: çorba yaptım.
Berrak : (içinden) o belli oluyo
Naz: ne dedin.
Berrak: yok bişey naz hanım.

Naz yaptığı çorbayı bi kaseye koyar. Suyun içinde yüzen mercimekler çok komik bi görüntü oluşturur.

Naz: berrak bi tepsi ile kaşık verir misin?
Berrak: hazır çorba vardı, niye onu yaptınız
Naz: bulamadım kii, Allah bilir nereye soktunuz.

Berrak mermerin üzerinde duran çorbaları gösterir. Daha sonra hazırladığı tepsiyi ve kaşığı naz’a uzatır.

Naz: (içses) naz kendine gel, telaş yapma, gözünün önündekini görmüyosun

Naz: sizin uyanacağınız yok, Tarık çorba istedi ben yapayım dedim.Görmemişim onları
Berrak : iyi de naz hanım o çorba… (güler)

Naz çorbayı tepsiye koyar ve hızla mutfaktan çıkarken, vahi, ümit ve, Belkıs da mutfağa gelmişlerdir.

Belkıs: a a a a a buranın hali ne böyle?
Vahi: kızım o ne?
Naz: (sinirli bi şekilde) bana soru soracağınıza tarığa bakın, ateşler içinde yanıyo.
Ümit: eyvahhh, tarık naz’ın elinden yapılmış olan ilk çorbayı içecek. Ben hemen ambulansı çağırıyorum.
Vahi: ümitttt
Ümit: olsun baba her halükarda çağıracaz zaten, gelirken baktım da gerçekten tarığın durumu iyi değil.

Naz heyecanlı heyecanlı tepsiyi taşırken birden sendeler ve elindeki tepsiyle birlikte yere düşer.

Ümit: oh bee,Allahın sevgili kuluymuşsun alfonso o çorbayı içmene izin vermedi.
Naz: zevzeklik edeceğine yardım et de kalkayım.
Vahi: berrak kızım koş sen bi çorba yapıver.

Tarık gürültüye uyanır.,

Tarık: naz hanım ne yapıyosunuz yerde
Naz: incilerim dağıldı onları topluyorum. Düştüm görmüyomusun.
Ümit: alfonso gerçekten şanslısın , naz sana çorba getiriyodu, sendeleyip düştü, şimdi de yerdeki mercimekleri topluyo.
Tarık: ne mercimeği
Ümit: sana mercimek çorbası yapmış, ama görmeliydin , içinde mercimekler 100 metre yüzme yarışı yapıyolar.
Naz: ümitttttt
Vahi: Tarık evladım hiç iyi gözükmüyosun, ambulans çağırdık şimdi geliyo, hastanede tedavi olsan daha iyi olur.
Tarık: saolun vahi bey.
Vahi: naz kızım neden berrağı uyandırmadın da kendin çorba yapmaya kalktın
Naz: tarığı titrerken görünce çok korktum, aklıma gelmedi sizi uyandırmak. Zaten daha öğrenemedim

( naz’ın aklında hep öpüşmenin merakı olduğu için lafları karıştırır)

Vahi: neyi öğrenemedin
Naz: şeyyyiii, mercimek çorbası yapmayı öğrenemedim. keşke dün öğrenseydim diye kızıyorum kendime.
Vahi: dün mü?
Ümit: baba ben bi ambulans daha çağırıyorum, bu kız gitmiş.
Naz: dün dediğim, çok önceden yani. Keşke çok önceden çorba yapmasını öğrenseydim şimdi size ve tarığa rezil olmazdım.

Tarık, naz’ın ne demek istediğini anlar

Tarık: üzülmeyin naz hanım, böyle giderse ben bir hafta daha yatarım, sizde o zamana kadar öğrenirsiniz.

6


Berrak çorbayı hazırlamış elinde tepsiyle getirirken, bir yandan da ürkek bakışlarla naz’a bakar. Sonuçta naz herkesin içinde rezil olmuş ve berrak karşısında mağlup duruma düşmüş gibi hisseder kendini. Berrak da bunun farkındadır. Berrak tarığın başına gelir elindeki tepsiyi naz’a göstererek “siz tutun” gibisinden göz işareti yapar ama naz o sinirli bakışlarını kaçırarak berrağın tutmasına izin verir.

Belkıs : ee berrak kızım ne duruyosun içirsene tarığa çorbayı.
Berrak: efendim, hee tamam tamam

Berrak tarığa çorbayı tutmaya başlar.
Vahi: berrak kızım çorbayı içirdikten sonra sen de üzerini değiştir de ambulansta tarığa sen refakat et.
Berrak : tamam vahi bey.

Naz , tarık ve berrağın aynı ambulansta gideceğini duyunca, berrağın mini etekli hemşire kıyafeti aklına gelir. Ve yine kıskançlığı tutar

Naz: (içses) naz ne yapıp edip o ambulansa sende binmelisin, ama ne yapsam, kafam durdu.
Naz: ben gidip üzerimi değiştireyim
Vahi: naz kızım senin bişey var mı?
Naz: ne?
Vahi: düştün ya bişeyin var mı diyorum
Naz: (içses) işte fırsat ayağına geldi naz, şimdi yap numaranı
Naz: yok bişeyim baba, biraz kolum ağrıyo o kadar, üzerine düştüm galiba.
Belkıs: aaa, nazcım hemen üzerini değiştir.
Naz: ne oldu ki?
Belkıs: ne oldusu mu var, ambulans gelince sen de gidiyosun?
Naz: yok yok ben iyiyim
Belkıs: kızıyorum bak, maazallah çıkık falan vardır, kolun eğri kalır.

Naz, ilk defa Belkıs hanıma içinde sevgi oluşmuştur onu da ambulansla yolladığı için. Elinde olsa koşup ona sarılmak ister.

Belkıs: dur ben sana yardım edeyim nazcım.

Naz ve Belkıs hanım beraber giderler.

Tarık: çok iyi geldi valla. Elinize sağlık berrak hanım

Tarığın söylediklerini naz duyar ve merdivenlerin başında durup tarığa çok sert bakar ve yukarı hışımla çıkar.

Ümit: tabi iyi gelecek alfonso, berrak yapıyo.
Berrak: abartmayın ümit bey, hazır çorba sonuçta suya koyup karıştırıyosun o kadar.
Ümit: öyle deme berrak, naz’ın çorba anlayışını gördük

Eliyle yerdeki mercimekleri gösterir. Ama Tarık bu lafa biraz kızar.

Tarık: sonuçta ablan düşünüp bişeyler yapmaya çalışmış, olmuş ya da olmamış, düşünmesi bile yeter ama senin ablanla böyle dalga geçmen çok ayıp.
Vahi: Tarık haklı, bi de sen çorba yap da senin marifetlerini görelim.
Ümit: marifet dediniz de birden aklıma öss geldi, çünkü marifetlerimi öss de göstermem lazım , alfonso sana geçmiş olsun, baba sana da iyi günler.

Berrak çorbayı içirdikten sonra, hemşire kıyafetlerini giyip salona gelir, naz da numaradan kolunu tutarak aşağı iner. o sırada ambulans da gelmiştir. Ümit de aşağı iner, tarığı sedyeyle ambulansa taşırlar. Berrak ambulansa biner, naz ilk başta binmek istemez.

Belkıs: nazcım binsene,
Naz: gerçekten önemli bişeyim yok, gitmesem olmaz mı?
Vahi: nazzz, inat etme bin işte.

Naz, çok iyi bi numarayla kimseye belli etmeden amacına ulaşmıştır ve ambulansa biner.

Vahi: biz demi gitseydik.
Belkıs: şimdilik gerek yok, eğer bişey olursa gideriz.

Ambulans ayrılırken, Hulusi de vahilere gelir.

Hulusi: hayrola vahi, bu ambulans kimin için?
Vahi: bizim şoför rahatsızlandı da onun için geldi.
Hulusi : önemli bişey varsa biz de gidelim.
Vahi: şimdilik bişey yok, saolsun berrak hanım da ilgileniyo.
Hulusi: heeee, tamam, iyi etmişsin berrak varsa gözün arkada kalmasın.
Vahi: neyse biz içeri geçelim.

Ambulansta tarık sedyede yatmakta, naz ve berrak yanında oturmaktadırlar. Naz gözünü tarıktan bi saniye dahi olsun ayırmaz. Öyle içten bakıyodur ki bi an dalmıştır.

Tarık: (boğuk bi sesle) naz hanım kolunuz nasıl?
Naz: heh, ne kolu? Haaa, şu ağrıyan kolum, şimdi biraz daha iyi, belki hastaneye gidene kadar geçer ağrısı.
Tarık: anladım

Tarık ve berrak, naz’ın ambulansa binmek için kolunu bahane ettiğini anlamışlardır ve birbirlerine bakarak hafifce gülerler.

Bu arada filiz abisinin durumu sormak için abisini arar ama tarığın telefonu evde kalmıştır cevaplayan olmayınca ümiti arar ve tarığın hastaneye kaldırıldığını duyunca durumu annesine de anlatır

Ambulans hastanenin acil servisine gelir, naz bi sedyede oturarak, tarık da bir yan sedyede yatarak tedavi olurlar. Röntgenler çekilir. Doktorlar röntgen sonuçlarına baktıktan sonra.

Doktor: hanımefendi, kolunuzda endişelenecek bişey yok.
Naz: demiştim hastaneye gidene kadar geçer diye.

Tarık kısık sesle
Tarık: doktor bey, rapora incinmiş yazıp, koluna da biraz sargı bezi sarın da inandırıcı olsun.

Doktor şaşırır.

Naz: şu halde de espri yapabiliyosun ya bravo yani. Siz bakmayın doktor bey, teşekkür ederim. Eee tarığın nesi var
Doktor: burada durum pek de iç açıcı değil
Naz: nee?
Doktor: aşırı şoğuk algınlığa bağlı olarak zaatüre başlangıcı var, hemen yoğun bakıma alınması lazım.
Naz: neee?

O an nerdeyse dünya naz’ın üzerine yıkılır. Olduğu yerde donakalır.

Hemşireler acilen sedye getirirler tarığı apar topar yoğun bakım odasına götürürler. Naz da peşlerinden gider.
Yoğun bakımın camekanından tarığa yapılan işlemleri izlerken gözünden içindeki acıyo gösteren bir damla yaş akar. Filiz ve belgin hanım da hastaneye gelmişlerdir, tarığın yoğun bakıma alındığını duyunca filiz ve belgin hanım koşarak yoğun bakımın olduğu yere gider.
Naz, filizi görünce koşarak ona sarılır ve hüngür hüngür ağlamaya başlar,

Naz: hep benim yüzümden , hep benim yüzümden…
Filiz: naz tamam ağlama.

Doktor odadan çıkar. Filiz naz’ı sandalyeye oturtturur ve doktorun yanına gider, naz ağlamaya devam etmektedir. Belgin hanım ise oğlunu öyle görünce olduğu yere çökmüştür.

Filiz: doktor bey abimin durumu nasıl?
Doktor: aşırı soğuk algınlığı , dolayısıyla zaatüre başlangıcı, fazla önemli bişey değil. Tedbir olsun diye yoğun bakımda tutuyoruz.

Ümit, durumu öğrenmek için berrağı arar, berrak da tarığın yoğun bakıma alındığını söyler.

Ümit: babaaa, alfonso’yu yoğun bakıma almışlar.
Belkıs: aaaaa
Hulusi : alfonso mu? Ne alfonso su?
Vahi: tabi ya ne alfonso su

Vahi, tarık ve hulusi’nin meselesini bildiği için ümiti susturmaya çalışır.

Ümit: alfonso yaa, haa Hulusi amca sen bilmiyosun demi, bizim tarık işte, İtalyan ralliciye benzediği için ben alfonso diyorum.

Hulusi : tarık mııı?
Vahi: ümitttt, ben sana sonra sorarım.
Ümit: ben ne yaptım şimdi ya.
Hulusi: vahiii, şoförün yoğun bakıma alınıyo sen daha buradasın, yürü hastaneye gidiyoruz. Ben merak ettim valla.
Belkıs: hadi hadi , çabuk gidelim.

Hulusi: (içses) alfonso, tarık. Umarım bu söylenen sen değilsindir tarık.

Vahi, naz’ı arar ama ulaşamaz. Artık iş işten geçmiştir. Hulusi de hastaneye gelir. tarık bir kaç iğne vurulduğu için onların etkisiyle uyumuştur. Belgin, naz ve filiz, tarığın durumunu izlerlerken, filiz biran arkasını dönünce gördükleri karşısında şok olur. Çünkü babası yaklaşmaktadır.

Filiz: anneeee, babammmm
Belgin: neee?
Naz: nee?

Belgin hemen hulusi’nin önüne koşar ve tarığı görmesine engel olmaya çalışır. Ama Hulusi’yi tutamazlar

Belgin: Hulusi durrrr
Hulusi: çekilin önümden

(yalancı yarim şarkısının melodisi çalmaya başlar) Hulusi, herkesi geçer ve camekandan oğlunun, tarığın yattığını görür, ama gördüğü manzara karşısında donup kalır, kalbi sıkışır. O an aklına hiçbişey gelmez. Belgin ve filiz de ağlamaya başlamışlardır, naz,vahi ve belkıs olup biteni şaşkınlıkla izler. Hulusi çok üzülmüştür oğlunu öyle baygın görünce , hiçbişey demeden kalbini tutarak ordan uzaklaşmaya başlar. Belgin de arkasından gider, Hulusi hastanenin önüne çıkar ama ağzını bıçak açmıyodur.

Belgin: Hulusi her şeyi açıklayabilirim.

Hulusi bi taksi çevirir.

Belgin: hulusiii

Hulusi taksiye binecekken

Hulusi: bana bunu da yaptınız ya, bana bu oyunu oynadınız ya helal olsun

Taksiye binip ordan uzaklaşır. Belgin olduğu yere oturur ve ağlamaya başlar.

Hulusi: (sadri’yi arar) Sadri, hiç soru istemiyorum, şu hastaneye gidiyosun hiç bi masraftan kaçınmadan tarık için ne gerekiyosa yapıyosun. Çabuk olll.

.




Dizifilm.com forumlarindan alintidir.