Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarik_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.
Öncesi için buraya tıklayınız
8 çifte kumrular birbirlerine sonunda aşklarını itiraf etmiştir.
Tarık ve naz uzaklaşırlarken
Tarık: (numaradan) şimdi nereye gidelim arkadaşım Naz: arkadaşım değil, sevgilim diyeceksin Tarık: (gülerek) off alışmak zor olacak ama ne yapalım. Naz: merak etme ben senin kafana kazırım o kelimeyi sevgilim
İkisi de gülüşerek arabaya binerler.
naz: sırılsıklam olduk tarık: evet, dur sana valizden bi kazak vereyim.
tarık arka koltuğa koyduğu valize doğru uzanır.ama naz izin vermez.
naz: yok böyle daha iyi. bundan sonra herşeyimiz ortak olacak, sen nasılsan ben de öyle olacam.
bu laf tarığın hoşuna gider.
tarık: peki tamam.
Naz arabaya bindikten sonra elindeki kurumuş güle bakarak, biraz da içerleyerek
Naz: beni sana bu gül kurusu getirdi. Tarık: ne yani, onu odanda görmeseydin gelmeyecek miydin Naz: yokk, yanlış anladın, eve gelince zaten senin yanına gidecektim, taksiciye para vermek için odama çıktım, gülü görünce (üzülerek) gittiğini anladım ve koşarak odana koştum. yani seni daha çabuk bulmama yardım etti. Eğer biraz daha geç farkedip, sen de sahilde olmasaydın, taa dağ evine gidecektim. Tarık: a a neden? Naz: belkıs hanım, senin, aramızda romantik anların yaşandığı yerlere gidebileceğini söylemişti Tarık: (gülerek) beni sahilde bulamasaydın, dağ evine gidecektin yani Naz: evet gidecektim tabi, gidemez miyim. İnsan sevdiği için taa fızan’a bile gider.öyle değil mi sevgilim. Tarık: haklısın Naz: peki sen benim için gidermiydin Tarık: nereye Naz: fızan’a Tarık: bilmem, bunun cevabını almak için senin de kaçman lazım valla.
Bu cevabın üstüne naz tarığın omzuna vurur. Tarık: ahhh, şaka ya. Senin için değil fizan’a, güney kutbuna bile giderim. Naz: (gülümseyerek) hah şöyle.
Kısa bi süre sonra
Tarık: gülü odanda gördüğünde ilk ne geldi aklına. Naz: aa sorduğun soruya bak, tabiî ki sen geldin. Sonra da beni bırakıp gittiğin.
Tarık, o gülü sakladığı için naz’dan olumlu bi tepki bekler ve imalara başlar.
Tarık: hiç bu adam bu gülü neden saklamış diye düşünmedin mi Naz: düşünmeye fırsat mı oldu yaa, kendimi hemen senin odana attım, sonra da sahile. Haaa anladım, hemen düşünüyorum bu gülü neden sakladığını. Ay tarık sorduğun soruya bak,
Tarığın omzuna kafasını koyar.
Naz: tabiî ki beni sevdiğin için sakladın. Onun için demi sevgilim. Tarık: şüphen mi var sevdiğimden Naz: yoo Tarık: o zaman.
Naz tarığın omzundan kafasını kaldırır.
Naz: (çocuk gibi) ya tarık mızıkçılık yapıyosun ama Tarık : nasıl Naz: bana sürekli “sevgilim”, “seni seviyorum” dedirtiyosun ama sen hiç söylemiyosun. Tarık: sevdiğimi belli etmem için illa bunları söylemem gerekiyo mu. Naz: sen söylemezsen ben de bi daha söylemem ona göre Tarık: “seni seviyorum sevgilim” Naz: hah işte böyle, bak ben “seni seviyorum” derken zorlanıyo muyum. Bunu söylemek kadar kolay bişey yok ki Tarık: demek çok kolay, Naz: evet Tarık: naz bunu bana söyleme, şimdi kapıyı açıp atlayasım geldi. Naz: aaa neden Tarık: hem “seni seviyorum” demek çok kolay diyosun, ama sana bunu söyletebilmem için bana yaptırmadığın şey kalmadı. Naz: ( tarığa bakarak) şimdi söylüyorum ya geçmişi hiç ortaya katma.
Naz elindeki gülü arabanın ön kısmına koyar. Ama tarık onu naz’ın koyduğu yerden alıp, gülün sapını biraz koparır ve naz’ın üstündeki ceketin üst kısmındaki cebine koyar.
Tarık: bundan sonra, bu gül ikimizin aşkının ifadesi olacak. ve her zaman senin üstünde duracak. Naz: dursun durmasına da zamanla bozulur bu gül hep burada durursa, Tarık: bozulmaz, sen hep böyle güldükçe o gül hiç bozulmaz.
Tarık araba sürmesine rağmen naz’la içli içli bakışmaya başlar. Naz biran yola bakar
Naz: ayy, tarık dikkat ettt
Tarık hemen yola bakar ve tam virajı düz geçecekken son anda kıvrak bi manevrayla çevirir arabayı.
Naz: tarık, şunda anlaşalım, mümkünse arabadayken bana romantik laflar etme, yani et de bana bakma, ben sana bakayım, sen yola bak, sen yola baktığın zaman ben, bana baktığını anlarım. Tarık : tamam Naz: ya da romantik bi şey aklına geldiğinde arabayı durdur ben arka koltuğa geçeyim, dikiz aynasından bak olur mu.
Tarık gülmeye başlar. Naz: niye gülüyosun, ben ciddiyim. Tarık: iyi de “dur sana romantik bişey diyecem “ dediğim zaman onun anlamı kalmaz ki. Naz: ama sen de benim gözlerime bakmadığın zaman da anlamı olmuyo. Tarık: o zaman tek çözüm var. O da sürekli arka koltukta oturacaksın. Naz: ama ben hep senin yanında oturmak istiyorum. Tarık: o zaman bi tek çözüm yolu kalıyo. Naz: neymiş o Tarık: biraz zor olacak ama arabadayken romantik laflar söylemeyecez birbirimize. Naz: evet çok zor olacak.
9 Naz: sahi biz şimdi nereye gidiyoruz Tarık: bilmem, gidiyoruz işte, istersen eve gidelim. Naz: yok yaa, eve gitmeyelim, hem benim karnım acıktı, bişeyler yemeye gidelim. Tarık: valla ne yalan söyleyim benim de acıktı. Sabahtan beri bişey yemedim. Naz: senin yüzünden ben de bişey yemedim. Tarık: neden, Naz: aa tarıkcım çok unutkansın, sabah olanları unuttun galiba. Tarık: hangi olanları, Naz: ağlamalar, tokatlar, abiler Tarık: hatırlamıyorum valla, ve artık senin de o talihsiz olayları unutmanı istiyorum. Naz: unuttum bile.
Kısa bi süre sonra
Naz: sana bişey soracam ama bana içinden geleni söyleyeceksin tamam mı. Tarık: aman naz yine ucu açık soru sormada ne sorarsan razıyım. Geçen geceki gibi olmasın sonra. Naz: yok bu sefer soruyu gerçekten kendim için soruyorum Tarık: peki sor bakalım Naz: şu zamana kadar, benim hangi halimi daha çok beğendin? Tarık: off, çok karışık bi soru oldu bu, o kadar çok ki, karar vermek zor olacak Naz: o kadar çok mu, ne kadar yani Tarık: şimdi sıralarsam ohoo , Naz: söyle de ben de bileyim, bilmediğim hallerimi Tarık: aşık,kıskanç, sinirli, şüpheci, şımarık, üzgün, utangaç,arkadaş... Naz: öff tamam, söyle hadi onların içinden hangisini daha çok beğeniyosun.
Tarık biraz düşünür ve
Tarık: kıskanç olman çok hoşuma gidiyo, kıskanırken elinden gelen her şeyi yapıyosun, sinirli olunca çok asil duruyosun, şüpheci olunca gerçeklere daha çok yaklaşıyosun, şımarıkken çok tatlı oluyosun, üzgünken bile sevimlisin, utangaçken karşındakini bi anda kırabiliyosun, arkadaşken çok canayakınsın, yani anlayacağın her halin sana çok yakışıyo ve ben her halini beğeniyorum. Naz: birini söylemedin Tarık: hangisini Naz: aşıkken Tarık: aşıkken diğer saydıklarımın hepsini yaptığın için, doğal olarak aşık halini, senin her halinde görüyorum, beğenmemek elde mi?
Bu lafın üstüne naz mest olmuş şekilde tarığa bakar ama tarık ona değil yola bakar. Çünkü biraz önce öyle kararlaştırmışlardı. Bu durum naz’ın hoşuna gitmez.
Naz: yaa, hani arabadayken romantik laflar etmeyecektin. Tarık: çok zor olacak demiştim sana. Naz: Sen bana bakmayınca hiç bi tadı kalmadı.
Naz’ın morali bozulunca dışarıya doğru bakmaya başlar. O sırada tarık da şık bi restaurantın önüne arabayı park etmiştir. Arabayı park ettikten sonra naz’ı kendisine doğru çevirip.
Tarık: sorun değil, aşıkken diğer saydıklarımın hepsini yaptığın için, doğal olarak aşık halini, senin her halinde görüyorum, beğenmemek elde mi?
Tarık ve naz yine o güzel bakışmalarını atarlar. ardından Naz: bak şimdi oldu. Tarık: hadi gidelim.
Tarık arabadan iner ve bu sefer şoför olduğu için değil centilmen bir beyefendi gibi naz’ın kapısını açar, naz’ın elinden tutar ve naz da onun koluna girerek restaurantın kapısından içeri girerler.
Garson: hoş geldiniz efendim Tarık: hoş bulduk Garson: buyurun sizi şuraya alalım
Tarık ve naz yağmurda ıslandıkları için kıyafetleri pek belli olmasa da saçları sönük oldukları için içerdeki diğer kişiler onlara bakarlar ama bu ikisinin de umrunda değildir. Garson tarık ve naz’ı orta masalardan birine oturtturur.
Garson: yemekten önce bişey içmek ister misiniz efendim. Tarık: yok biz direk menüyü alalım, Naz: evet evet, menüyü alalım, hatta menüye de gerek yok, sen bize günün özel menüsünde ne varsa onları getir Tarık: evet bu daha mantıklı, Garson: hemen efendim.
Garson gittikten sonra, naz’ın telefonu çalar. Evden arıyolardır.
Tarık: kim? Naz: evden arıyolar, belkıs hanım merak etti galiba. Aloo, Belkıs: nazcım, benim belkıs, ne oldu bulabildin mi tarığı Naz: buldum buldum Belkıs: aaa inanmam, ne çabuk Naz: durun telefonu tarığa vereyim de onunla konuşun.
Naz gülümseme ile telefonu tarığa uzatır. Tarık: alo belkıs hanım Belkıs: tarıkcım, geri dönmene çok sevindim, bakıyorum naz hemen de ikna edivermiş seni
Tarık konuşurken sürekli naz’a bakar.
Tarık: evet öyle oldu, iki kelimesi yetti Belkıs: hımmm anladım. Nerdesiniz şimdi Tarık: baş başa yemek yiyoruz. Belkıs: afiyet olsun size, ayrıca mutluluklar dilerim Tarık: her şey için teşekkür ederim belkıs hanım Belkıs: canım ben ne yaptım ki. Tarık: çok şey yaptınız belkıs hanım, sanki 100 yıldır patlamamış bi yanardağını uyandırdınız daha ne olsun.
Naz oturduğu yerde, Belkıs da telefonda gülmeye başlar.
Tarık : uyanmakla kalmadı, şöminede yanan odundan, sıçrayan közler gibi lavlar saçmaya başladı. Belkıs :ilahi tarık, dikkat et lavlara bi yerini yakmasın. Tarık: tamam Belkıs: yardım edebileceğim başka bi şey var mı Tarık: belkıs hanım bu durumu evdekilere belli etmezseniz bize en büyük yardımı yapmış olursunuz. Belkıs: sen orasını merak etme.
Naz: demek ben yanardağım ve sıçrayan köz gibi lav saçıyorum öylemi Tarık: öyle değil misin, durdun durdun sonunda patladın. Naz: peki bu lavlardan korkuyo musun, Tarık: asla , hatta hepsini ellerimle tek tek yakalamaya çalışıyorum, Naz: dikkat et, yanmasın ellerin Tarık: merak etme bu lavlardan insana zarar gelmez.
Naz gülümseyerek tarığa bakarken o sırada yemekler gelir. Garson naz ve tarığın kadehlerine kırmızı şarapları doldurur.
Naz: hımm yemekler harika görünüyo Tarık: evet, eh o zaman şerefe Naz: neyin şerefine Tarık: her günümüzün bu gün gibi olmasına Naz: aaa, bugünün hepsi gibi değil sevgilim, son 3 saat gibi olmasına, her günümüzün son 3 saatte yaşadıklarımız gibi olmasına Tarık: her günümüzün son 3 saatte yaşadıklarımız gibi olmasına.
İkisi de kadehleri tokuşturur ve birbirlerine bakarak ilk yudumlarını içerler. Ve ardından yemeklerini yemeye başlarlar.
Naz: biliyo musun hayatım da ilk defa birisine aşık oluyorum, ve daha önce başka birisine aşık olmadığım için allahıma şükrediyorum. Tarık: aa neden Naz: biçok insan peşimde koştu, bir sürü erkek benimle arkadaş olmak istedi, ama hiçbirisinde senin bana verdiğin güven yoktu, biliyorum çok kaprisli birisiyim, çoğu kişi çekemez kadın kaprisini, ama sen hiç bi zaman bundan şikayetçi olmadın, Tarık: hıh Naz: sana arkadaşça davranayım dedim, onu bile istemedin eski şımarık, kaprisli halimi istedin, “kendin ol” dedin, bi çok erkek, bi kız arkadaş edindiğin de onu değiştirmek için uğraşır durur, yok bana şöyle davransın, yok bana bunu desin, ama sen.. Tarık: hazır sen demişken, madem artık sevgiliyiz, senden yapman gereken, ve bazı yapmanı istemediğim bazı şeyler var. Naz: aaaa sen de mi yoksa Tarık: bi dinle istersen Naz: söyle bakalım nelermiş
Tarık şakayla karışık sıralamaya başlar
Tarık: bir ve en önemlisi okulunu aksatmayacaksın, iki, aşırı kıskançlık yapmayacaksın, üç, mini etek giymeyeceksin, dört, en az iki şarkımı çello ile çalacaksın, beş… Naz: offf tamam Tarık: (gülümseyerek) şaka şaka, yalnız ilk söylediğim ve son söylediğim de ciddiydim, okulunu aksatmayıp diplomanı alarak vahi bey’in hayalini, sana söylediğim şarkılardan bi kaçını çello ile çalarak da benim hayalimi gerçekleştirmelisin, bunlar bizim en büyük hakkımız öyle değil mi sevgilim… Naz: bunların dışında hiç bişeyime karışmayacak mısın gerçekten, Tarık: niye karışayım naz, hayat senin hayatın, Naz: kıskançlıklara da yani Tarık: ben kıskanılmayı severim.
Tarık istemeden de olsa pot kırar.
Naz: vayy önceden çok kıskanıldın demek. Tarık: şeyyy Naz: sen söyle bakalım, daha önce hiç aşık oldun mu. Sorduğum soruya ve kişiye bak, tabiî ki olmuşsundur. Bu yakışıklılık, bu ses varkenbu çekicilik varken. Tarık: yok canım, biz ona aşık demeyelim de, hoşlantı diyelim, Naz: tamam tamam daha fazla sıkıştırmayım şimdi, daha çok sıkıştıracak zamanımız olacak değil mi sevgilim Tarık: yaaa
Naz, yemeğini yerken birden donakalır.
Naz: (sesini incelterek) tarıkkk Tarık: ne oldu Naz: (kısık sesle) sana kötü bi haberim var. Tarık: ne oldu naz çatlatma adamı Naz: yanında para var mı?
Tarığın suratı birden değişir, elini cebine atar ve cebinde 70 ytl para çıkar. Dişleriyle dudağını ısırarak masanın üzerine yavaşça bırakır.
Tarık: sen de yok mu? Naz: evde unutmuşum cüzdanı mı, ne yapacaz hesap gelince.
Tarık ilk başta biraz panikler ama sonra aklına iyi bi fikir gelir, ama naz’a bunu söylemeyip, naz’ı telaşlandırır.
Tarık: naz, hemen panik yapma, buluruz bi yolunu, Naz: üfff rezil olduk, allah bilir ne kadar tutmuştur yemek, Tarık: tamam hallederim ben, bu 70 ytl yi veririz, üzerini sonra getiririz deriz Naz: ya kabul etmezlerse Tarık: hizmetçi nazken bulaşık yıkamayı öğrendin demi Naz: niye sordun Tarık: yapacak bişey yok, adamlar illa “parayı ödeyeceksiniz, yoksa bulaşıkhane” derse mecbur bulaşıkları yıkayacaz. Naz: neee? Tarık: merak etme sana fazla iş yaptırmam, ben yıkarım, sen durularsın. Naz: tarık dalgamı geçiyosun benimle Tarık: yooo çok ciddiyim. Naz: ben bulaşık falan yıkayamam Tarık: o zaman başka bi yol bul.
Bu sırada masanın yanında garson geçer ama naz hemen yemek yiyomuş gibi yapar
Naz: tarıkcım yemekler harika değil mi Tarık: yaa çok güzel
Garson uzaklaştıktan sonra
Naz: bence kaçalım, gece kulüplerinin arka kapılarının nerde olduğunu biliyodun, burasının da bilirsin heralde. Arka kapıdan çaktırmadan kaçalım Tarık: naz, görmüyo musun, restoranın tam orta yerindeyiz, kapı başında bi yerde olsak kaçardık. Ama şimdi ikimizde kalkarsak çok belli olur. Naz: ee ne yapacaz. Tarık: dur bakalım, hesabı isteyelim durumu anlatalım, belki anlayışlı insanlardır. Naz: offf rezil olacaz.
Tarık: garson hesap,
Garson hesabı getirir, tarık hesabı görür ve naz’a ürkek ürkek bakar. Naz da rezil olmamak için kafanı eğmiştir.
Tarık: 150 ytl, hımm, bakın garson bey, bugün sevgilimle çok hararetli bi gün geçirdik, ordan oraya koştur, ordan oraya derken ikimiz de yanımıza para almayı unutmuşuz. Elimiz de sadece 70 ytl var, şimdilik size bunu verelim, geri kalanını sonra getiririz. Garson: üzgünüz beyefendi, biz de veresiye yok, Tarık: ee ne yapacaz şimdi, Garson: durun ben sizi müdürle konuşturayım.
Garson gittikten sonra
Naz: kesin bulaşık yıkattıracaklar, keşke kaçsaydık Tarık: nazzz, merak etme halledecem ben
Müdür masaya doğru gelir. Tarık: sakin birisine benziyo Naz: hadi bakalım
Müdür: bi sorun varmış heralde ödemeyle ilgili Tarık: yaa, ikimiz de üzerimize para alamışız, 80 ytl miz yetişmedi. Sonra getirsek olur mu? Müdür: olmaz kardeşim, her gelen sizin gibi yaparsa biz nasıl para kazanacaz, sizin gibileri çok gördük, kızı tavladıktan sonra geliyosunuz, yiyip içiyosunuz sonra da hesabı ödemeynce yalvarıyosunuz.
Restorandaki herkes tarık ve naz’ın masasına bakmaya başlarlar. Naz utancından gözlerini kapamıştır.
Tarık, aklından geçen fikri uygulamadan, şansını denemiş ama olmayınca..
Tarık: müdür bey, sizin için birinci hedef müşteri memnuniyetidir değil mi. Müdür: elbette Tarık: şuan ki davranışlarınızla eminim bi çok müşteri bundan rahatsız olmuştur. Size cazip bi teklifim var. Müdür: neymiş Tarık: ben size müşterilerinizin memnuniyetini geri getirecem, siz de bize kolaylık sağlayacaksınız Müdür: nasıl olacak peki bu. Tarık: şarkı söyleyerek
Müdür alaycı bi şekilde gülümser ve ardından, Tarık, şarkı söylemeye başlar.
ELVEDA MEYHANECİ
elveda meyhaneci artik kalamiyorum bir baskayim bu aksam sarhos olamiyorum
ayni kadeh ayni mey bir tad alamiyorum allah´im bu nasil sey? sarhos olamiyorum
ne yerde ne gokteyim bir garip seferdeyim asik miyim ben neyim? sarhos olamiyorum
ayni kadeh ayni mey bir tad alamiyorum allah´im bu nasil sey? sarhos olamiyorum
Tarık şarkı söylemeye başlayınca naz’ın yüzü gülmeye başlar. müdürün suratına bakar, müdür memnun kalmıştır. İçerdeki diğer müşteriler de memnun bi şekilde tarığı dinlerler.
Tarık şarkıyı söylerken her zamanki gibi naz’a bakar, ama naz şarkıyı pek beğenmez ve “benim için de bi şarkı söyle” dermiş gibi tarığa işaret yapar. Tarık da naz’ı kırmaz ve
ayni kadeh ayni mey bir tad alamiyorum allah´im bu nasil sey? sarhos olamiyorum
şarkının bu nakaratından sonra direk naz’a hitaben
Kafam güzel, dünya güzel, her şey güzel Sen güzelsin, güzelsin Sen güzelsin, güzelsin
Kafam güzel, dünya güzel, her şey güzel Sen güzelsin, güzelsin Sen özelsin, özelsin
Şarkısını elleriyle naz’ı göstererek söyler. Böylece naz’ı da kırmamış olur. İçerdeki müşteriler iyice havaya girmiştir. Tarık şarkını bitirdikten sonra herkes alkışlamaya başlar.
Tarık, müdüre dönüp
Tarık: gördünüz mü, herkes memnun kaldı. Siz de memnun kalmışsınızdır umarım Müdür: haklıymışsın, Tarık: yani Müdür: bu güzel şarkılardan sonra, bi de sizden para alacak değiliz heralde. Oğlummm, beyfendinin verdiği parayı geri verin, Tarık: ama Müdür: kusura bakmayın biraz kaba davrandım, keşke herkes sizin gibi anlayışlı olabilse. Yalnız çok güzel sesiniz var, bi yerlerde çalışıyomusunuz. Yani çalışmıyosanız, benim biçok tanıdığım vardır müzik camiasında.
Tarık, naz’a bakarak
Tarık: yok saolun, benim sesimin sahibi var zaten Müdür: hımm, anladım, özel diyosun yani, ama yine de düşünürsen Naz: teklifiniz için teşekkürler ama sevgilim haklı, o sesin telif hakkı bende, ve ben de izin vermiyorum.
Deyip tarığın koluna girip restoranttan çıkarlar.
Naz: bi daha şarkı söylemeden önce benden izin isteyeceksin tamam mı Tarık: neden Naz: telif hakkın ben de Tarık: sözleşmen var mı?
Naz, evliliği ima ederek
Naz: şimdilik yok ama yakında o da olur inşallah. Tarık: biraz elini çabuk tut ama, sırada bekleyen çok Naz: merak etme, ben ilk sıradaki yerimi kimseye kaptırmam,
Der ve çifte kumrularımız mutlu ve bi o kadar da engebeli yaşamlarına devam ederler.
Dizifilm.com forumlarindan alıntıdır.
|