Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

6 Üstü Yarışma (Türkmax)
Fotoğraflar - 4
Replikler (35. Bölüm)
Barış & Merve'den Küresel Isınma Mesajı (Flash TV)
Anlat Bakalım Programı
Replik ve Yorumlarla 35. Bölüm (Ebru Karaca)
Televizyon Makinası (Temmuz '06)
35. Bölüm (14 Mart Çarşamba)
Fotoğraflar - 3
Haftaiçi Her Gün Nilgün Belgün (13.03.07)
 

36. Bölüm Senaryosu (flower98) -- 10. kısım eklendi --

Mart 16, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.




1

Naz Belgin hanımların tuvaletinde aynaya bakıp düşünmeye devam etmektedir. Bir gözlerine bakar, bir saçına, bir gülümser bir oflayıp puflar. Sonunda tuvaletten çıkar ve Belgin hanımların yanına iner.
Belgin: Naz? Düşündün mü sana söylediklerimi. Aynada baktın mı gözlerinin içine, saçlarına? Var değişiklik değil mi? Daha ileriden bize doğru gelirken aşk ışıkları ve aşk kokuları yolluyorsun buram buram.
Hacer (ters ters): Desene havada ask kokusu var Belgin.
Belgin: Var ya. Var. Ah ben de böyleydim işte.
Naz: Ben izninizi isteyebilir miyim? Biraz düşünmeye ihtiyacım var.
Belgin: Ay tabi kızım. Erken daha ama olsun. Sen git şu son iki gününü bir gözden geçir.
Hacer: Çemberi dar tut bence.
Belgin (Hacer’e kaş göz işareti yapar): Çemberin dışına bak Naz.
Naz: Anlamadım.
Belgin: Boş ver kızım. Bu son dediğimi ben de anlamadım. Derslerine iyi çalış diyecektim aslında.
Naz: Hııııııı. Tamam. İyi geceler.
Belgin: Naz, dur.
Naz: Ne oldu yine Belgiln teyze. (Naz dalıp gittiği düşüncelerden koparılmaktan rahatsız olmuştur.)
Belgin: Baban ve Ümit’i unuttun.
Naz: Valla ne Hulusi amca babamı bırakacak gibi, ne de Ümit Filiz’i. Gelir onlar.
Belgin: Çöreklendiniz ailecek zaten bizlere. Yok , kurtuluş yok bunlardan.
Naz evden çıkar ve arabaya doğru yürür. Tarık görüş alanına girdiğinde dalgın dalgın ona bakıp arabaya doğru yürümeye devam eder. Tarık da düşüncelere dalmış Naz’a bakmaktadır.Naz sanki sahilde ona doğru kolları açık koşmaktadır. Arabadan iner ve gözleri kapalı kollarını açar. Gerçekten de oan sarılır.
Ümit. Alfonso dur. Bu ne özlem böyle?
Tarık gözlerini açar.Ümite sarıldığını fark edince geriye adım atar.
Tarık: Ümit? Ben sandım ki..
Ümit: Beni sanmadığın belli.
Tarık: ya bir türlü konuşamadık seninle. Pencereden seni gördüm yalnız yalnız , tuvalet bahanesiyle kaçtım geldim. Hadi öt bakalım.
Tarık: Tamam. Cik cik de cik cik. Makam da ekleyeyim mi?
Ümit : Offffff. Sen Ümit Özkuldan da beter olmuşsun.
Tarık: Naz nerede. Sanki onu gördüm bir an.....
Ümit: Şimdi anlaşıldı kime sarılmak istediğin....
Tarık: Yok canım. Arabada tutuldum oturmaktan, gerinmek içi indim. Eeeeeee arkaya doğru gerinemem , araba var ben de kollarımı böyle öne doğru açtım......
Ümit: Yeme beni Alfonso. Alıştım ben artık sizi sarmaş dolaş göre göre.....
Tarık ve ümit birbirine bakarak güler.
Tarık: Naz nereye kayboldu gerçekten , öyle aniden.
Ümit : Valla en son gördüğümde elinde telefo eve doğru koşuyordu. Bir de sanki “hala” gibi bir kelime çıktı ağzından ama imkansız.
Tarık: Neden ?
Ümit: Bizde bir hala var Alfonso , yani Hitler mi desem, Gestapo mu desem. Yeminliyiz adını anmamaya. O yüzden imkansız dedim.
Tarık: Ümit, tuvalette biraz uzun kalmadın mı?
Ümit: Ahhhhhhhhh. Filiz..... Ya ne dir bu Tarık Tekelioğlunun sırrı......Biriniz söylese bari.......
Tarık: Ümit......(düşünceli ) ....Sen sevdiklerin için sır tutabilir misin?
Ümit: Sırrına bağlı.
Tarık: Yani öyle bir sır düşün ki ortaya çıkarsa en az dört kişinin hayatını etkiler. Bu dört kişiyi üzmemek için duygularını kontrol edebilir misin?
Ümit: Ya Tarık sen hiç ÖSS sorusu hazırlamayı düşündün mü?
Tarık: Ümiiiiiiiiit. Bak Filiz bekliyor.
Ümit : Tamam ya. Sorunun cevabına gelince. Eğer büyük üzüntüleri engelleyecekse evet.
Tarık: Tamam o zaman. Şimdi beni iyi dinle. Eve dön . Filiz sana bir şey verecek. Onu eve dönünce açacaksın ve sırrı kendin çözeceksin. Yalnız emaneti ertesi gün aynen Filize geri teslim edeceksin. Senden başkası da görmeyecek. Naz asla.
Ümit: Bana bunları yazılı ve şıklı versene Alfonso...he he he
Tarık tam Ümite şakadan vuracakken Ümit kaçar gider.Tarık Filizi arar.
Tarık: Filiz , Ümit’e gizli kutumuzu ver. Ben onunla konuştum.
Filiz: Emin misin abi?
Tarık: Bunu sadece senin için yapıyorum.
Filiz: Canım abim benim.
Ümit balkondan eve girdiği anda Naz koşarak evden çıkar. Dalgın halinden eser kalmamış panik halde koşmaktadır. Arkasında telaşlı telaşlı Vahi fırlar. Aynı panik tutum onda da vardır. En panik kişi ise Vahiyi takip eden Hulusidir. Hulusiyi evden çıkarken gören Tarık kendini arabaya atar. Aşağıya doğru süzülürken birden rahatlar. Belgin elinde Hacer ananın bastonu , Hulusiyi yakasından yakalamıştır. Hulusi orada kalır. Önce Naz, sonra Vahi can havliyle arabaya binerler.
Vahi-Naz: Tarık çabuk. On dakikan var.
Tarık: Nereye?
Vahi-Naz: Eve.
Tarık: Mümkün değil.
Naz: Yine araba bozuldu numarası çekme bana. Yalnız değiliz.
Vahi: Ne?
Tarık-Naz: Yok bir şey.
Vahi: Acele et oğlum Tarık. Ölüm kalım meselesi bu.
Tarık: Hayırdır Vahi bey. Birine bir şey mi oldu.
Vahi: Hadi durma. On dakika sonra evde olmazsak hepimize olacak.
Tarık: Peki tamam. Ama on dakika da varabilir miyiz bilemem.
Naz: Dokuz dakikan kaldı.
Tarık öyle hızlı bir kalkış yapar ki, tüm ev halkı camlara koşar.
Vahi: Duuuuuuuuuuur.
Tarık hemen durur. Fren sesine yine her kes camlara koşar.
Naz. Ne oldu baba?
Vahi: Ümit. Ümit yok.
Naz: Valla baba üzgünüm. Her kes canını kurtarsın. Sen şimdiden Ümit için dualara başla.
Bas gaza Tarık.Çabuk.
Tarık yine gaza basar. Eve on iki dakikada varırlar.
Tarık: Geldik.
Naz ve Vahi alel acele kendilerini arabadan atarlar. Kapıya doğru koşarlarken Tarıkmerak ve şaşkınlıkla arkalarından bakar.Arabadan iner ve müştemilata doğru yürümeye başlar. Varınca kanepenin üstüne oturur.
Tarık: Eveeeeeeeeet. Burada bir şeyler oluyor. Ama ne. Offff Tarık daha özel hayatında neler olduğunu çözememişken bir de üzerine her kes sa........
Tarık sözlerini bitiremeden karşısında Berrak’ı görür.


2

Ümit Tarık’ın çıkardığı gaz ve fren sesine iki kez cama koşar. İlk koşuşunda
Ümit: Aslan Alfonso kaptın Naz’ı sonunda bassıyorsun gaza. İyi bak kardeşime, tıpkı benim seninkine bakacağım gibi.
Fren sesini duyar.....
Ümit: Eyvah , hemen pişman oldu Naz’ı bırakacak. Ama kusura bakma Alfonso ben Filiz den kolay kolay vazgeçmem.
Filiz: Demek öyle.Neden?
Ümit Filizin arkasında durduğunu ve onunla konuştuğunu fark edemeden.....
Ümit: Çünkü ben ona çok ama çok aşıkım.
Bunu duyan Filiz arkadan Ümite sarılır. Ümit döner ve birbirlerine sıkıca sarılırlar. Bu arada Filizin elindeki kutuyu fark eder.
Ümit: Filiz bu ne?
Filiz. Bu abimle benim çocukluğum dan günümüze olan geçmişimiz.
Ümit: Hangi abin.
Filiz: Tek abim.
Ümit: tek abin. O halde ikisinden biri abin değil.
Filiz cevap vermez. Kutuyu Ümit ‘e verir.
Filiz: Bu kutudakileri annemle babam bile görmedi. Lütfen sen de başkasının görmeyeceğinden emin ol.
Ümit odadan çıkar. O anda telefonu çalar.
Ümit: Alo Naz......NEEEEEEEEEEEEEEEE!!!!!! Hemen geliyorum.......Ne demek gelme.......Siz?........Tamam.......Yandın Ümit ki ne yandın. Şimdiden ruhuna bir Fatiha gönder........
Ümit çıktığı odanın kapısını çalar. Filiz kapıyı açar.
Filiz: A a? Ümit? Bu ne hal ve bu ne hız?
Ümit. Yok daha kutu aynen elimde. Benim bu gece kalacak bir yere ihtiyacım var.
Filiz düşünür.
Filiz: Gel benimle. Ama yavaş ol.
Tarık’ın odasının önünde dururlar.
Filiz: Burası abimin odası. Kimse onun odasına giremez. Annem hala her temizlik öncesi telefon ile izin alır içeri girebilmek için.
Ümit: Abini aramayacaksın herhalde şimdi.
Filiz: Hayır. Sana bir şey diyeceğini sanmıyorum. Hem kutumuz da evden çıkmamış olur böylece.
Ümit sevimli bakışlarla odadan içeri girer.
Ümit: Waaaaaaaaaw. Gitara bak. Hem de Admira.
Filiz: İşte ona dokunursan ölürsün.
Ümit: Anlaşılmıştır komutanım.
Filiz: İyi geceler.
Ümit :Sana da.
Filiz kapıyı kapatır. Daha iki adım atmamıştır ki gitarın sesini duyar. Gülerek başını sallar.....


3

Tarık: Berrak? Senin elinde yorgan yastık burada ne işin var?
Berrak. Bunlar benim değil.
Tarık: Kimin?
Berrak’ın ardından Naz ve Vahi bey ezik tavırlarla müştemilata girerler.
Naz Tarık’ı görünce üstüne atlar.
Naz: Senin yüzünden. İki dakika erken getiremedin bizi.
Tarık: Ama insaf. Siz yirmi dakikalık yolu o kadar kısa sürede gelebilen başkasını bulun , şoförünüz olarak ben işe alacağım.
Naz: Alla Allah. Hangi parayla?
Tarık: Albümün getirisiyle.
Naz: Başladın yine. Dua et ki şu an daha önemli bir konu var hayatımda, seninle uğraşamayacağım.
Tarık: O önemli konunun adı B.. ile mi başlıyor acaba?
Naz: Aynen öyle......
Tarık: Ne?(içses) oğlum sen hakikaten bu sefer yanlış hesap yaptın. Bu Burak’ı övdün, top 10 da top oldu.
Naz: Hem de kocaman bir B
Tarık ters ters bakar.
Naz: O kadar güçlü ki aynı mekana sığamıyoruz bu B ile
Tarık daha derin nefes almaya başlar.Hatta bir an almaz sanki
Naz: Her şeyimi ele geçirdi. Her şeyi.....
Tarık: Yeteeeeeeeer. Anlatma bari.
Naz: A aaaaaaaaaaaaa. Sana ne oluyor? Senin yüzünden senin.......
Bitkin vaziyette Tarık ve Naz’ın didişmesini dinleyen Vahi, kapıdan eve doğru seslenir.
Vahi: Ablacıııııııım. Kusura kalma. Affet. Bak al bizi eve , anlatayım.
Tarık: Abla mı?
Naz: Evet, sevgili şoförüm. Bedia halam geldi. End of Days anlayacağın.
Tarık: Neden?
Naz: Sabah olsun anlarsın. O zaman o iki dakikalık gecikmenin hayatını nasıl cehenneme çevireceğini göreceksin.
Vahi: Kızım Naz . Sen Tarık’ın yatağına yat. Biz de Tarık ile burada yatalım. Bir an evvel uyusanız iyi olur. Artık yatış kalkış saatleri değişecek.
Tarık: Neden?
Naz: Yaşa da gör.
Vahi: Ümit ‘i aradın mı?
Naz: Aradım. Filiz onu abisinin odasına yerleştirmiş.
Tarık: Neeeeee?!
Naz: Sana ne oluyo? Alla Allah.
Tarık: Yok bi şey. O odaya kimse alınmaz. Temizlik bile izinle yapılır.
Naz: Ay ne olacak. Tarık Tekelioğlu kıllığı işte. Ay Allahtan öyle takıntılı biriyle aynı çatı altında kalmıyorum.
Tarık: Ne demezsin.
Vahi : Hadi çocuklar, bir an evvel yatın da uykunuzu alın.
Naz: Evet evet. Hiç af yoktur halamda.
Tarık: Bastonu var mı halanın.
Naz: Var. Nereden çıktı bu şimdi?
Tarık: Çünkü bastonlu biri geliyor bu tarafa. Eğer halan değilse Hacer anadır. Eğer Hacer anaysa .........
O esnada bir bastonun ucu müştemilatın kapısında görünür. İçeri iki büklüm bir kadın girer.

4

Ümit Tarık’ın odasında gitarı ile oyalanmaktadır. Bir süre sonra gitarı bırakır. Odanın içinde gezinmeye başlar. Çalışma masasının üstünde bir sürü İtalyanca kitap vardır. Bir kenarda rasgele üst üste konmuş araba, motor ve motor yarışları dergileri görür. Odayı genel olarak gözden geçirir.
Ümit: Eveeeeeet. Sonunda sayın Tarık Tekelioğlunun odasındayım. İlk izlenimlerime göre kendisi ders kitaplarını motor tutkusunu kamufle etmek için kullanıyormuş. Odanın duvarlarında motor yarışları posterleri var. Kitaplığının raflarında da motorsiklet maketleri.O zaman şu dergilerde kesin Alfonsonun resimleri de vardır. Bakalım şöyyyyyle.....resimler.......motorlar........İtaly anca olmasa iyi olurdu ama.......ha işte......ALFONSO........hayret bir şey ya. Şu İtalyanların fotoğraf çekme kabiliyetleri sıfır. İnsan hiç mi tam portre yakalayamaz. Ya kaşı gözü gözüküyor.....ya da kasklı fotolar......amma da Tarık’a benziyor.......çaktırmadan şu sayfayı yırtsam ruhu duymaz Tekelioğlunun..........Şöyyyyyylle yavaşça yırtalıııııııım......oldu işte. Yarın bizim Alfonsoya gösteririm.
Bu arada gözü yatağın üstündeki kutuya takılır.
Ümit: Naz burada olsaydı bu kutu çoktan analiz edilmişti. Ben tadını çıkaracağım.....Umarım sonunda ağzım ya da midem yanmaz......Ya istemediğim bir şey öğrenirsem.....ya bu kutudakilerden dolayı Filiz ile aram bozulursa......?
Ümit odada bakınmaya devam eder. Gözü yine kutuya takılır.
Ümit: Ya belki bu Tekelioğlu ile iyi anlaşırız.....Motor sporlarında ortak noktamız çok......Gitar falan.......eeeeeeee en önemlisi Filiz........Hadi Ümit. Vakit nakittir.
Poşetten kutuya ait olan anahtarı çıkartır ve kutuyu açar.En üstte İtalya dan gönderilmiş mektuplar vardır. Onları kenara koyar. Birkaç özel parçayı da ayıkladıktan sonra, en alttaki foto albümü eline alır.
Ümit: .....ve hızlı dedektif Ümit Özkul büyük sırrı çözer.
Albümün kapağını açtığı anda elektrikler kesilir.....

5

Tarık kapıda duran sevimli bayana bakar. Bedia da Tarık’ı süzer. Baştan aşağıya.
Tarık: Hoş geldiniz Bedia Hanım.
Bedia: Kim sin sen?
Tarık sert sesin bu tatlı bayandan gelmesine şaşırmış halde Naz ve Vahi ‘ ye bakar.Her ikisi de omuzlarını silker. Baston yere hızla çarpar.
Bedia: Kim sin sen dedim?
Tarık: Şey....ben Tarık.
Bedia: Tarık......Tarık kim?
Tarık: Tarık Çelebi.
Naz Tarık’ın cevabına dayanamaz ve katılarak gülmeye başlar.( İçses): Tırstı soyadını karıştırdı hıhıhıhıh
Bedia: Terbiyesiz!
Naz: Affedersin halacım.
Bedia: Affedersin değil, affedersiniz diyeceksin.
Bu sefer Tarık güler.(içses): İşte bu ya........
Bedia: Kim sin sen dedim.
Vahi: Ablacım, Tarık Naz’ın şoförü.
Tarık: Evet ya. Şoförüm ben. Naz hanımın şoförü.
Bedia: Bu ne kılık böyle Vahi?At hırsızı gibi şoför mü olur? Yarın bir numaraya vurdur saçlarını. Sakal bıyık da gidecek. Parlamadan çıkmasın karşıma. Siz de.
Tarık Ne!!!!?
Vahi: Tabi ablacım. Hemen sabahleyin.
Tarık Vahiye şok olmuş bakar....
Tarık: Ne?
Naz sessizce Tarık’a..
Naz: Aman sus, sus. Yoksa bütün gece.....
Bedia: Naz! Kardeşin nerede?
Naz: Kim?
Bedia: Kardeşin . Neydi adı? Umut mu ne?
Naz: Ümit. Yok burada.
Bedia: Kaçtı demek sonunda evden. Bak Vahi bir bir çıkıyor dediklerim. Önlem almazsan çok pişman olursun demiştim. Ümit kaçmış. Naz da eğer gönlünü şu at hırsızına kaptırdıysa hiç şaşmam.
Naz, Tarık ve Vahi birbirlerine bakar.
Naz-Vahi-Tarık : Olur mu canım.
Naz-Tarık (içses): Oldu bile.
Naz(İçses): Oldu bile mi? Bak bilinç altımda Belgin teyze gibi düşünüyor.-Tarık’a içli içli bakar- Evvet oldu.
Tarık(İçses): Bu nasıl bakma öyle. Halası çakarsa yanarız.Bu halayı muhakkak Hacer ana ile tanıştırmak lazım..... Naz, kime benzediğini şimdi anladım. ...affedersiniz diyeceksin(vurgulu söyler)...Naz hanım diyeceksin( Naz’ın konuşma biçmini taklit ederek söyler).
Vahi. Biliyordum ablacım. Bizi burada yerde yatırmak içine sinmedi. Hadi Naz öp halanın elini de eve gidelim hep beraber.
Baston yine yere çarpar.
Bedia: Durun durduğunuz yerde. On dakika da evde olacaksınız dedim. Geç kalmasaydınız. Ben disiplinli ve prensip sahibi bir kadınım. Sabah beşte kahvaltı var. Ona göre.
Tarık: Ne?
Naz ( fısıldayarak): Beşte kahvaltı dedi duymadın galiba. Neyse yarın daha iyi duyacaksın zaten.
Tarık( fısıldayarak): Neden?
Naz (fısıldayarak): Kulaklarını örtecek saçların olmayacağı için.
Tarık yutkunur. Çekingen gözlerle Bedia ‘ ya bakar.
Bedia: Kahvaltıda parlayacaksın yoksa komam seni bu evde.
Tarık yine cevap veremez. Şoktadır. Bedia bastonu ile ışıkları kapatır.
Bedia: Yatın artık. Saat on oldu.
Naz: Of baba ya. Bir şey desene. Döndük yine ilkokul günlerine.
Vahi: Ne diyebilirim Naz. Döver Alim Allah. Döver.
Müştemilatta korkudan ışıkları yakamayan Naz-Tarık ve Vahi yatakları yapana kadar birkaç şeyi devirir, kırar ve yıkarlar.Tarık Vahi ile karşılıklı yerde yatmaktadır.
Tarık(İçses): Saçlarıma kimse dokunamaz. Falakaya da razıyım. Saçlarıma ellettirmem. Bir numara.Bir numaraya vur dedi. Allahtan dileğim saat beşe kadar huzurlu bir gece geçirmek.Tek bir şey düşünmek istiyorum. Naz’ı Burak tan, Burak’ı da Naz dan uzak tutmak.
O esnada Tarık’ın telefonu çalar.
Naz: Şıııııııııııııııı....
Vahi: Şıııııııııııııııı.....
Tarık (fısıldayarak). Ne oldu Ümit? Öğrendin mi istediğini.
Ümit: Alfonso ya.....tam fotoğraflara bakacaktım elektrikler gitti.
Tarık yattığı yerden kalkar ve yavaşa bahçeye çıkar.
Tarık: Şansına küs Ümit. Vardır bunda bir hayır. Olmazsa ışıklar gelince de bakma. Belki daha iyi olur.
Ümit: Ya jeneratörü çalıştırırlar her halde birazdan.
Tarık: Sanmıyorum. Bence elektriği Hulusi bey kesti.
Ümit: Neden böyle bir şey yapsın ki?
Tarık. Eski bir alışkanlık. Belgin hanım karanlıktan çok korkar. Ne zaman Hulusi beyi köşeye sıkıştırsa , Hulusi bey elektriği keser. Belgin hanımda çaresizlik içinde gece boyu ona sarılır ve sesini çıkarmaz.
Ümit: Sen yok musun sen. Neler de biliyorsun.
Tarık: Boş ver şimdi onu bunu. Ne şanslı ve ayrıcalıklı bir adamsın.
Ümit: Neden?
Tarık: Sen kaldığın odanın kime ait olduğunu unuttun galiba.
Ümit:N’olmuş yani oda işte. Dört duvarı ve bir pencere ile kapısı var. Sayayım mı daha?
Tarık: Deli misin oğlum sen?Amerika’ya yeşil pasaport almak daha kolaydır oraya girmekten.
Ümit: Tarık Tekelioğlu koruya dursun odasını kale gibi, hem gitarını çaldım hem de motor dergisinden Alfonsonun bir resmini sana göstermek için yırttm çıkarttım.
Tarık:!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Ümit: Tarık? Oradamısın?......Bu ne ses .......? Telefonunu mu yuttun?.....Alooooooooooooo?
Tarık telefonu öfkeyle havuza atmış, yer yatağına doğru yürümektedir.


6

Sabah beşte müştemilatta uyuyan iki kişi ve öfkeyle yattığı yerde bir sağa, bir sola dönen bir Tarık vardır.
Tarık(içses) : Filiz ölümlerden ölüm beğen. Ben senin aşkın için büyük olasılıkla kendiminkini tehlikeye attım, sen şu Colombo Ümiti inime soktun. Aşk aklını bulandırmış senin. Babam kesin jeneratörü de bozmuştur. Şansını kaybettin Ümit. O odayı karıştıracağına, kutuyu inceleseydin.
Tarık sessizce kalkar ve masanın üstünden Naz’ın telefonunu alır. Filiz’i aramadan evvel son arananlar listesine bakar. Burak’ın adını birkaç kez görünce daha da öfkelenir. Telefon rehberinden Burak’ın telefon numarası yerine yangında yanan telefonunun numarasını kaydeder. Sonra da Filizi arar.
Filiz: Ne oldu Naz? Bu saatte
Tarık sesini inceltir.....
Tarık: Ay Filizcim , sevgili kardeşimden bir şey geri almanı istiyorum...
Filiz: Naz sen iyimisin? Sesin feci abimin sesine benziyor. Yalnız daha dişi.....
Tarık: Beni deli etme Filiz. Zaten gece boyu üstümdeki battaniyenin yünlerini yoldum.
Filiz: N’oldu abi? Bu ne öfke böyle?
Tarık: Bir de n’oldu diye soruyor. Ümit sen orada uyurken odamdan ganimetler topluyor. Hemen git kutuyu geri al. Babam elektriği kesince bakamamıştır resimlere. Cezası çözemediği sır olsun.
Filiz: Ama abiiii!
Tarık: Eğer sen almazsan ben geliyorum. Öfkemle beş dakikayı geçmez oraya varmam.Yalnız bu arada Ümiti de kutuya koyarmıyım bilemiyorum.
Filiz: Off abi ya. Bir de tehdit etmesen olmuyo değil mi?
Tarık: Ettirme o zaman. Parçaladığı derginin aynısını istiyorum ona göre.
Filiz: Ya nereden bulacam ben bir yıl önceki dergiyi?
Tarık: O korsanı odama koymadan düşünecektin bunları.....
Naz: Korsan sensin.
Tarık arkasını döner.
Tarık: Sana da günaydın Naz’ım.
Naz: Kurtarmaz. Saçlarını bana yaptığın iltifatlar kurtarmaz.
Tarık: Gözünü seveyim Naz. Kıymayın bana.
Naz: Halam dediyse olacaktır. Onun sözü kanundur. Hem sen benim telefonumu nasıl alırsın izinsiz.Kullansana kendininkini.
Tarık: Yok ki.
Naz: Nasıl yani.
Tarık: Ben yerde yatarken dün gece bir şey gördüm odanın içinde.
Naz panikler.
Naz: Neeeeeeeeeeeeeeeee?
Tarık: Sanırım dev bir kanal faresiydi.
Naz: Neeeeeee fare mi?
Tarık’a sarılır. Tarık oyundan zevk almaya başlamıştır.
Tarık: Hem de kocaman. Hatta bir ara senin yatağının altına bile girdi.
Naz giderek daha sıkı sarılır Tarık’a.
Naz: Sen farenin yatağımın altına girmesine izin verdin yani? Pes!
Tarık: Olur mu? Elimi attım, cep telefonum geldi. Kalktım sana doğru geldim. Tam eğildim yatağın altına.....hapşu.....
Naz: Eeeeeeeeeeee?
Tarık: İnsan bi çok yaşa der.
Naz: Çok yaşa. Eeeeeee fare?
Tarık: Sen fırla oradan dışarı. Heme kapıyı açtım.O çıktı bahçeye ben peşinden.........
Naz: Eeeeeeeeeeee?
Tarık: Baktım yakalayamayacağım, attım telefonu peşinden.
Naz: Eeeeeeeeeeeee?
Tarık: Valla iki ses duydum. Biri cik , diğeri cuk.
Naz: Nasıl yani?
Tarık: Cik fareden geldi, cuk da suya düşen telefondan.
Naz inanmaz gözlerle Tarık’a bakar. Tarık bu minik yalanıyla biraz keyiflenmiş gülümseyerek Naz’a bakar. Derken Vahi bey çıkar müştemilattan.
Vahi: Günaydın çocuklar.
Tarık-Naz: Günaydın.
Naz bir adım geri kaçar babası Tarık’a yaklaşırken.
Vahi: Çok üzgünüm Tarık evladım. Gel benimle.
Tarık: Nereye?
Vahi: traş olmaya.
Tarık: Vahi bey saat beş. Nereden buluruz berber şimdi.
Vahi: Ben de malzeme var.
Tarık: Nasıl yani?
Vahi: Evladım. Kayseriliyim ben. Kim verir berbere para bizim memlekette. Ben yıllardır kendi saç tıraşımı kendim yaparım. Hiç fark edilmiyor değil mi? Sana da bir değişiklik olur. Yüzü gözün açılır.
Tarık: Amman Vahi bey ben almayayım.
Vahi: Olmaaaaaaaaaaaazz. Bedia ablam affetmez.
Tarık: Vahi bey,ben saçlarım olmadan yapamam. Sakallarımı keselim, saçlarımı da toplarız.
Vahi: Olmaaaaaaaaaaaaz.
Tarık: Naz, ben seni fareden kurtardım, sen de beni şu traştan kurtar.
Naz: Bir şartla.
Tarık: Ne şartı?
Naz: Buakla konuşup onu seni yapımcısıyla tanıştırma fikrinden vazgeçirteceksin.
Tarık: Tamam.
Naz: Tango.
Tarık: Ne?
Naz: Tango,tango.Halam tango hastasıdır.
Tarık: Eeeeeeeeeee?
Naz: Sen ona bir tango söyle, saçın da başın da kurtulur.
Tarık: Hay hay.
Tarık, Naz ve Vahi eve doğru ilerlerler. Bahçe kapısından içeri girdiklerinde esneyerek kahvaltı sofrasını hazırlayan Berrak’ı görürler. Bedia onlara sırtını dönmüş oturmaktadır. Geldiklerini duyduğunda.....
Bedia: Geldiniz demek. Traş işi tamam mı Vahi?
Vahi: Şeyyyyyy.
Naz Tarık’a şarkıya başlamasını işaret eder.
Tarık : Sevdim, bir genç kadını.Ansam onun adını......
Naz birden panikler ve Tarık’a kesmesini işaret etmeye başlar. Tarık ise gözlerini kapatmış söylemektedir. Şarkı bitince Tarık saçını , başını kurtarmış olmanın verdiği memnuniyetle gözlerini açar.
Bedia: Ben de öyle tahmin etmiştim......
Der ve ayağa kalkıp arkasını döner. Elinde bir makas onu açıp kapamaktadır.....
Bedia: Yanlış seçim oğlum......Bu tango’u bana beni bir başka kadın uğruna terk ettiği gece nişanlım söylemişti. Nefretle andığım tek parçayı söyledin.........Vahi sıkı tut şunu.......
Devam Edecek.......



7

Tarık: Vahi bey?
Vahi: Kusura bakma Tarık evladım.
Tarık: Naz, Vahi bey sizleri hiç üzmek istemem ama ben gidiyorum. Bedia hanım iyi günler.
Vahi Tarık’ı kolundan yakalar. Naz da diğer kolunu tutar.
Tarık: Siz ciddiysiniz.
Naz ve Vahi bakışlarını Tarıktan kaçırırlar. Tarık’a doğru yaklaşan Bedia...
Bedia: Berrak!
Der ve başıyla ona işaret eder. Berrak Tarık’ın boynundan omuzlarına doğru beyaz bir bez bağlar. Bez’in iki ucunu saçından çıkardığı siyah bir toka ile tutturur. Bunları yaparken süzgün gözlerle Tarık’ın gözlerine bakar. Sap sarı saçları yavaşça omuzlarına dökülürken başını oval hareketlerle oynatır. Naz dayanamaz bu görüntüye.
Naz (içses): Bu ne yaptığını sanıyor? Sanki şampuan reklamında. Nasıl da kesiyor Tarık’ı....Pes.
Berrak işini tamamlar tamamlamaz yavaşça geriye doğru bir adım atar. Atmasıyla yere yuvarlanır. Tarık kendi durumunu unutmuş, memnuniyetle gülümseyen Naz’a bakar.
Naz: Bir yerin acımadı ya Berrak? Böyle topuklu ayakkabılar giyersen düşmen çok doğal.
Berrak: Ben sizin ayağınıza takıldım Naz hanım....
Bedia: Kes...... Konuyu dağıtmayın........Sıkı tutun şu at hırsızı kılıklı şoförü.
Tarık işin ciddi olduğuna kesin olarak anladığında silkelenip kendini Naz ve Vahiden kurtarır.
Tarık: Buna izin vereceğimi düşünmediniz sanırım?
Naz ve Vahi yine ama daha sıkı yakalarlar Tarık’ı. Tarık kurtulacağından emin gülümser.
Başını Naz’a çevirir ve silkelenir. Ama birden yüz ifadesi bir klik sesi ile değişir.
Naz : Bak bu ne senin farenin cik , ne de telefonunun cuk sesine benzedi Tarık. Klik.
Tarık başını geriye çevirir ve Ümit’i görür.
Ümit: Günaydın Alfonso. Nasıl kelepçelerim gerçek gibi, değil mi?
Tarık: Senin burada ne işin var Ümit? Sen......
Ümit: Gece seninle konuştuktan sonra Naz bana mesaj çekti. Sabaha Tarık traşı var dedi. Eeeeeee kaçar mı bu Alfonso. Elimde ne var ne yok aldım gizlice geldim. Hem burada elektrik de vardı.
Tarık yutkunur. Naz Tarık’ı omuzlarından aşağıya bastırarak oturtur. Bedia elinde makas ile Tarık’ın önünde durmakta ve de makası büyükbir zevkle açıp kapatmaktadır.
Tarık: Tamam. Bu kadar yeter. Ben istifa ediyoruuuuum. Artık şoförünüz olmadığıma göre traşa da gerek kalmadı.
Tarık ayağa kalkmaya yeltendiğinde Bedia.....
Bedia: Otur oturduğun yere....
Tarık yerine çöker..
Tarık: Pek hala. Naz, Vahi bey size söylemem gereken bir şey var.(İçses) Ya sen gel gerçeği bin bir oyunla sekiz ay sakla , eli bastonlu şu şeker görünümlü ama eli maşalı teyzeye yenil.
Naz: Neymiş o son söz gibi.
Tarık( içses): Ya...aynen öyle ..Son söz.....
Tarık: Ben Tarık Teke....
Ümit: Tamam arkadaşlar bu kadar yeter.
Vahi- Naz- Bedia : Yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa Ümiiiiiiiiiiiiitt!!!!!!!!!!!!!!!
Tarık: Ne? (Tarık’ın dizi boyunca en sık kullandığı söz)
Bedia makası bir tarafa, bastonu bir tarafa atar. Naz ve Vahi ile el ele tutuşup dans edip sevinç naraları atarlarken, Ümit Tarık’ın ellerini çözmektedir.
Ümit: Bu kıyağımı unutma , Alfonso Tekelioğlu.
Tarık: Ne?
Ümit: Boşuna saklama gerçeği öğrendim. Bunu sonra konuşacaz. Benim şimdi acilen halama sarılmam gerekiyor.
Tarık olup biteni anlamaya çalışırken, Ümit Bedia halasına sarılmış onu hop hop ara ara hoplatıyordur.
Naz kenara çekilmiş, iki kolunu göğüsünün altında birleştirmiş dalgın dalgın ,şaşkın Tarık’ı izlemektedir. Vahi de ritmik hareketlerle alkış tutmaktadır.
Tarık: Ben de sadece bizim ailede arada kontak attığını düşünürdüm.
Bedia: Tarık evladım korkuttuk seni.
Tarık: Yaaa, biraz öyle oldu sanki.
Bedia: Ne yapayım işte eski bir huyum bu.
Tarık: Ne?
Vahi : Ablam emekli Tiyatro oyuncusudur Tarık. Çok da şakacıdır. Ne zaman bize gelse birine bir oyun oynar. Dün piyango sana çıktı. Kızmadın ya?
Tarık: Yok canım kızarmıyım hiç.
Naz: Ya kesseydik saçlarını?
Tarık: O zaman şu an bu evde benden başka beş parlak kafa daha olurdu .
Ümit: Atma Alfonso. Ellerin kelepçeliyken mi?
Tarık kelepçeleri elinde ikiye böler. Ümit ile birbirlerine bakıp sırıtırlar.
Bedia: Hadi hoşgeldim evinize. Madem her kes burada , e buyrun kahvaltıya.
Naz: Bir dakika.
Vahi: Ne oldu kızım?
Naz: Tarık’ın son sözü yarım kalmıştı.
Tarık: Şeyyyyyy.....O , o an içindi. Şimdi için gerçekten o anın son sözüydü....
Güvensizce sırıtır
Naz: Bana kelime oyunu yapma Tarık. Üstüne bastıra bastıra ağızından Teke.... çıktı.Ne diyecektin Tarık Tekelioğlu ile ilgili? Hem de o anda.....
Tarık: Hiiiiç.
Naz: Merak ettirme insanı Tarık.
Vahi: Evet.
Ümit: Evet.
Bedia: Açım.
Tarık: Bakın Bedia hanım aç. Yemeğimizi yi.....
Naz: Hayır Tarık emrediyorum sana. Söyle. Ne diyecektin.....!!!!!
Tarık: Şeyyyy. Size yalan söyledim. Gerçeği söyleyecektim.
Naz: Demek öyle?
Tarık: Yapmayacağıma söz verdiğim bir şey yaptım.
Naz: Pes. Ne ilgin var senin Tekelioğlu Tarık’ı ile?
Tarık: Ben ......Tarık Tekelioğlunun albüm sponsorluğu teklifini kabul ettiğimi söyleyecektim.
Naz: Ne!!!!!?????


8

Bedia: Sen albüm mü çıkaracaksın bakayım?
Tarık: Naz hanım izin verirse?
Bedia: Naz, yoksa şu pırlanta gibi gence engel mi olmak istiyorsun?
Naz: Ben mi? Olur mu halacım.
Bedia: Sen de bir sanatçı adayısın, bak ben tiyatroda yıllarımı harcadım. Sanata en çok bizim gibiler saygı duymalı.
Naz: Benim derdim o değil.
Tarık: Ne peki?
Vahi, Ümit, Tarık ve Bedia Naz’ın cevabını beklerler.....
Naz: Şeyyyyyy........benim derdim Tarık Tekelioğlunun sponsor olması.
Ümit: Duydun mu Tarık?
Tarık: Şııııııııı....! Sonra konuşalım Ümit.
Bedia: Kim Cebelioğlu?
Naz: Tekelioğlu halacım. Bu Tarık Cebeli (Tarık’ı göstererek)
Bedia: Kimmiş o Tekeli ?
Naz: Neyse....
Bedia dışındakiler birbirine bakarak güler.
Naz: Uzun hikaye.....hani oyunculuğa ilk başladığında bir yönetmen başrolü önce sana verip sonra senden alıp başkasına vermişti ya.....
Bedia: O adamın adını sakın anma. Bencil, kendini beğenmiş......
Naz: İşte benim için Tarık Tekelioğlu ö yönetmen gibi......
Bedia: Anladım canım.......Tarık evladım o sevmediğim şarkıyı öyle güzel okudun ki........Sen her şeyini ayarla senin sponsorunu ben bulacağım.
Tarık: Eğer Naz hanım da uygun görürse.....
Bedia: Ne demek uygun görürse. Ben ne dersem o olur.
Tarık bıyk altından sırıtarak Naz’a bakar. Naz sinirinden tırnaklarını kemirmektedir.
Vahi: Naz kızım. Sen ne zamandan beri tırnak yiyorsun?
Naz: Ben mi.....?
Bedia : Hadi çaylar soğuyacak.
Kahvaltıya otururlar. Naz keyifsizdir.Tarık maçta öne geçmiş olmanın verdiği keyifle Nazı ara ara izleyerek kahvaltısını yapar. Bu arada Ümit’in onu izlediğini fark etmez.
Ümit: Tarık?
Tarık: Efendim. Kahvaltıdan sonra beraber araba yarışı oynayalım mı?
Vahi: Ümit, hani sen onları kaldırmıştın?
Ümit: Doğru ya. O zaman Bilardo oynayalım müştemilatta.
Tarık: Üzgünüm ama ıstaka yok.
Ümit: Nasıl yani?
Tarık: Dün gece odada bir kanal faresi dolaşıyordu da, ıstakaları zıpkın gibi peşinden fırlattım kırıldılar.
Naz: Hani telefonu fırlatmıştın?
Tarık. Şey.....Vahi bey gelince devamını anlatamamıştım. İşte ben telefonu fareye attım, fare cik dedi sersemledi, telefon da.....
Naz: Cuk diye suya düştü......
Tarık: Aynen öyle.....Baktım fare sekiz çizerek kaçmaya devam ediyor ıstakaları kaptıııım......fıııjj fııııııj attım peşinden. Biri incir ağıcına çarptı kırıldı , diğeri betona.
Naz: Desene cin çarpmış ıstakayı.....( gözlerini büyüterek Tarık’a bakar)İçses: Yalancı....pes , oturduğu yerde tıkır tıkır uyduruyo....
Tarık( içses): Cin değil sen çarptın. Dün öyle üstüme gelmeseydin kırmazdım onları.
Vahi: Oğlum Tarık senin spor’a da yeteneğin varmış.
Ümit: Olmaz mı? Hangi babayiğit’in harcı ıstakayı öyle ağaca saplamak.
Tarık: Fare tam ağacın önüne gelince telefonun darbesinden ayıldı yana.....
Vahi: Fare dedin de Hulusi ne yaptı acaba? Bir arayayım bakayım.
Vahi telefonunu eline alır........
Naz: Baba saat altı. Ayıp olur şimdi.
Vahi : Doğru söylüyorsun Naz. O zaman biraz oyalanıp arayayım......Pek de erkenmiş gerçekten......Ablacım biz de gençlere uyduk ondan önce kalkmıyoruz genelde......
Bedia: Gençlik işte....Merak etme Vahi artık beşte tık ayaktayız.
Bedia dışındakiler birbirine eyvah yandık bakışlarıyla bakarlar.
Tarık: Hepinize afiyet olsun. Erken kalkan erken yol alırmış.(içses):Hazır her kes burada ben gidip biraz uyuyayım.
Bedia: Tarık evladım. Tiyatro ile aran nasıl.
Tarık pot kırmamak için....
Tarık: Çok iyi , çok severim .(içses): diyememki tiyatro ve tiyatro sohbetlerinden çok sıkıldığımı.Ayıp olur. Hele saçları kıl payı kurtarmışken.
Bedia: Ben de öyle tahmin etmiştim. Yaydığın enerjiden belli.
Tarık somurtgan somurtgan kendine bakan Naz’a bakar ve sırıtır.
Bedia: Gel sana biraz kendimden bahsedeyim. Ben 1955 yılında tiyatroya........
Tarık’ın yüzündeki gülümseme giderek küçülmeye başlar ve yavaşca yerine oturur.
Naz birden keyiflenmiş ve Tarık’a gördün şimdi gününü dercesine bakmaya başlamıştır. Tarık Ümit’e bakar. Ümit o an saatine bakıp iç çekmektedir
Ümit(içses): Saat 06:32. Hepimize geçmiş olsun........
Saat 07:42......
Bedia. İşte 1959 da ünlü eleştirmen.........
Saat 09:58.....
Bedia: Hiç unutmam 1964 yılında........
Saat 11:30.......
Bedia: Berrak kızım hadi birere kahve yap bize. Nerede kalmıştım Tarık evladım?
Tarık: Lüküs Hayat oyununda yaşadığınız bir trajediden bahsediyordunuz.
Tarık Naz’a, Naz memnuniyetle halasına, Ümit saatine bakmaktadır. Vahi ise oturduğu yerde uyuklamaktadır. Bedia ise daha anlatacak çok şeyin olması hevesiyle Tarık’a bakar.Tarık yeni raund öncesinde derin bir iç çeker ve Bedia’ya gülümser.
Saat 13:48, kapı çalar.
Bedia: Yani Tarıkcım 1977 yılı........aaaaa....kim bu bu saatte. Bir şey anlatıyordum......
Tarık: Burak........Burak geldi.Ben kapıyı açayım.
Tam hevesle ayağa kalkmışken......
Naz: Tarık, Berrak açar.
Tarık yerine oturur.
Bedia: Tanıdık biri herhalde. Gelsin,gelsin. Ona da bir özet geçerim çabucak.
Vahi zil sesine uyanmıştır.
Vahi: Ablacım Burak Naz’ın özel öğretmeni.İki saat dersi var Naz’ın şimdi.
Bedia: Madem öyle Naz, sen dersini yap.
Bedia dışında her kes rahatlamış ve bir oh çekmiştir.
Bedia: Tarık evladım tut elimi de kalkayım.
Tarık (içses): Saniyeler kaldı Tarık kurtuluyorsun.
Tarık: Tabi, gelin size odanıza kadar yardım edeyim.
Bedia. Boş ver benim odamı şimdi. Müştemilata bahçeden de gidiliyordu değil mi. Diğerleri hikayemi biliyorlar. Naz dersini yaparken ben sana orada tamamlarım.Hangi yılda kalmıştık?
Tarık: 2006.
Naz: Uydurma.1977 halacım......
Tarık şok vaziyette Naz’a bakar.
Ümit: Naz, sende dikkatli dinlememişsin.1967 de kaldınız halacım.
Ümit(İçses): Bu sana ilk ceza Tarık Tekelioğlu.
Bedia: Ya neyse Tarıkçım. Gel ben sana en baştan bir özet geçeyim. Yıl 1955.......


9

Tarık( İçses): Allahım bu kader mi? Ben nerede yanlış yaptım? Bir şekilde kurtulmam lazım Bedia hanımdan. Hadi oğlum Tarık sen Hulusi Tekelioğlunun oğlusun. Bul bir çare.....
Bedia: Evet Tarık evladım, hikayem hep böyle 1955 yılından başlar....
Tarık: Peki ne zaman biter?
Bedia: Efendim?
Tarık: Kariyeriniz diyordum. Oldukça uzunmuş.
Bedia: Evden yeterince uzaklaştık mı?
Tarık: Neden sordunuz?
Bedia durur ve Tarık’ın kulağına yaklaşır. Tarık meraklanmıştır ve başını eğer.
Bedia: Benim gerçek adım Bedia değil biliyor musun?
Tarık: Bilmiyordum. Ne dir?
Bedia: Hatice.
Tarık: Büyük annemin adı.
Bedia: Sen iyi birine benziyorsun Tarık evladım. Sana bir sır vereceğim.
Tarık : Bana güvenebilirsiniz.(içses) hem de sır konusunda güvenebileceğiniz daha iyi biri yok. Benim hayatım sır.
Bedia: Hiç kimse Bedia ‘nın ortaya çıkışının 1955 değil de , 1951 olduğunu bilmiyor. Ama şimdi sen öğreneceksin.
Tarık yaklaşan felaketi anlar.Gözlerini kapatır , derin bir nefes alır ve......
Tarık: Ya Bedia hanım , olur da bir dalgınlık anında ağzımdan kaçırırım , siz yine anlatmayın isterseniz.
Bedia: Başladım artık. Bak 1951 yılında çok sevildiğime inanıp , kalbimin kapılarını komşu oğluna açtım. Ama gel gör annesi beni bir türlü sevemedi. Oğlunu elinden aldığımı düşündü hep. Bir şekilde o dönemin meşhur bir tiyatro sanatçısı ile oğlunu tanıştırdı. Adı da Bedia idi.
Tarık: Siz Hatice , o Bedia idi demek.
Bedia bunları anlatırken Tarık hayalinde olayları canlandırır. Hatice Naz dır , kendisi komşu oğlu, Belgin yine annesi , ama asıl Bediaya bir türlü karar veremez. Bir Melissa ‘nın yüzü, bir Pınar’ın yüzü, birde Franchesca’nın yüzü yerleşir hayalindeki Bedia’ya.
Bedia: Aynen öyle. Komşu oğlu beni o Bedia için terk etti işte. Hem de bana söylediğin Tango ile bana anlattı ona olan aşkını. Yalnız annesi bir hesap hatası yapmıştı. Ben Kayseri de kalıcı iken, Bedia bir gün turneye çıktı. Komşu oğlu da peşinden. O turne tamamlanamadı. Bir yangında öldüler.Ölümlerini duyduğum gün , en yakınımdakilere artık bana Bedia demelerini söyledim.1955 te de mesleğime başladım. Bak bunu Naz ve Ümit bilmez. Sadece sen ve Vahi biliyor.
Tarık: Üzüldüm.(İçses) Ben asla Bedia ile kaçmazdım ama Naz Burakla........Hayır......hayır.....
Tarık’ın morali bozulur.Müştemilata varırlar. Bedia kanepeye oturur Tarık da yanına.
Bedia:Boş ver. Ben artık üzülmüyorum.
Bedia Tarık’a hikayesini tekrar 1955 den başlamak üzere anlatmaya başlar. Tarık ‘ ın acı çektiği oturuşundan , bakışlarına kadar bellidir.Tırnakları kanepenin kumaşını yırtar.Saat dörde beş kala........
Bedia: İşte Tarıkcım, Bedia’nın hikayesi 2003 yılına kadar aynen böyle.
Tarık: 2003 mü?
Bedia: 2003 yılında çok değerli bir doktor beni ikna etmeyi başardı.
Tarık: Neye ikna etti sizi?
Bedia: Bedia olmadığıma. Bedia ile ilgili anlattığım her şeyin hayal ürünü olduğuna. Düşünebiliyor musun Tarık, sana bir bir anlattığım her şey benim uydurmam.
Tarık elleri ile yüzünü örter. Birkaç kes yüzünü sıvazlar ve saate bakar.Saat dörttür.
Tarık(içses): Düşünebilsem. Bu sabah altıdan bu yana dinlediklerim hayalmiş. H-A-Y-A-L.
Bedia: Kusura bakma Tarık evladım. Umarım seni sıkmadım.
Tarık artık bittiğini düşünerek.......
Tarık: Yok olur mu hiç. Ama rica ederim artık netice’ye gelelim.
Bedia: Peki o zaman ben beni bu hayal dünyasına iten ve hayatımın 48 yılını işgal eden bu kimliği neden 2003 yılından önce üstümden atamadığımı sana anlatayım.
Tarık ayağa fırlar ve müştemilatın kapısına koşar. Kapının önünde Burak ile karşılaşır ve sevinçle ona sarılır.
Tarık: Gidelim Burak. Yapımcıya mı götürürsün yoksa yıkımcıya mı hiç fark etmez. Gidelim.
Burak: Ben de onun için geldim. Saat beşte seni bekliyor.
Tarık: Hadi saat beşe geliyor kaçalım......yani gidelim. Bedia .....pardon netice ......yok ....yok Hatice hanım ( (içses) kafa mı kaldı) önceden verilmiş bir sözüm vardı. Kusura bakmayın.
Naz da oradadır .Tarık’ın bu gitme hevesi Naz’ı deli eder.
Naz: Pes. Sana inanmıyorum. Saat daha yeni dört oldu. Ne meraklıymışsın meşhur olmaya.
Tarık: Çekemiyorsun değil mi?
Naz: Aman. Neden çekemeyecekmişim. Türkiye de her gün biri meşhur oluyor. Önemli olan yurt dışında tanınmak.
Tarık: Az kaldı Naz. İçime doğuyor birkaç haftaya kalmayacak yurt dışından bana insan yağacak.
Naz: Ne diye?
Tarık: Bak söyleyeyim.....Taaaaaaaaarik, Tarrrrrrrrrrik diye. I yerine i ‘leri de pek güzel söyleyen kızlar dolacak bu bahçeye.
Naz: Aman aman, senin içine doğduysa buraya yurt dışından kızlar değil, kene yağar.
Tarık: Ne alaka Naz. ....... Baksana senin halanın gerçek adı ne?
Naz: Napacaksın?
Tarık: Valla öyle olaylar anlattı ki kafam karıştı. Neticede Bedia hanım mı diyeceğim kendisine yoksa başka bir şekilde hitap edeceğim bilemiyorum.
Naz: Bak bizim bildiğimizi bilmiyor ona göre.
Tarık: Ya tamam.......
Naz: Netice hanım diyeceksin . Bu arada halamın tahtını da getirdiler. Kapının önünde. Onsuz hiçbir yere gitmez.
Tarık: Ne.....taht mı?
Devam edecek.


10

Tarık yapılması gereken birkaç işi tamamladıktan sonra onu salonda bekleyen Burak ve Naz’ın yanına gider. Naz yine kendinden geçmiş kahkahalar atmaktadır. Burak ise daha sakin tepkiler vermektedir Tarık , Naz’a bir süre bakar ve ......
Tarık: İstediğiniz her şeyi tamamladım. Eğer izin verirseniz biz artık çıkalım.
Naz: Halamın değerli koltuğunu istediği yere yerleştirdin mi?
Tarık: Evet.
Naz: Müştemilatın yedek anahtarlarının üstüne hangisinin hangi kapıyı açtığını işaretledin mi?
Tarık: evet.(İçses) Banyodaki ojelerinizle hemde . Kırmızı oje benim yattığım yeri açan anahtar için, beyaz oje de bilardo odası için.( gülümser)
Naz: Komik olan ne ?
Tarık: Hiç, gitmemem için verdiğiniz işleri düşünüyordum da.
Naz: Sen düşünme, yap.
Tarık: Saat beş’e çeyrek var.
Burak: Evet Naz. Başka acil işin yoksa biz çıkalım.
Naz: Odamdaki perdenin iki düğmesi çıkmış. Yerine taksın çıkarsınız.
Tarık: Gelince takarım. İzninizle. Burak çıkalım istersen.
Burak: Yarın aynı saate gelirim Naz. İyi akşamlar.
Naz: Durun. Ben de geliyorum.
Tarık: Bu sefer gelmeseniz?
Naz: Olmaz. Saçıma fön çektireceğim. Git gel yapma. Hem şoförümün marifetlerini görmek isterim.
Burak: Tamam o zaman.
Naz, Tarık’ın yanından geçerken ona sinsice göz kırpar. Tarık da arkasından sırıtarak bakar.
Tarık (içses). Gel bakalım. Bu gün sonunda kim hangi halde olacak çok merak ediyorum.
Stüdyoda
Tarık şarkısını seslendirmek üzere kapalı bölüme girmiştir ve kulaklıkları takmıştır. Diğer bölümde yapımcı, Burak ve Naz bulunmaktadır. Yapımcı Tarık’a start verir.Tam Tarık şarkıya başladığında......
Naz: Hapşuuuuuuuuu. Ay çok pardon. Dün gece evin dışında yatmak zorunda kaldık. Tarık’ın odasında yattım. Halam işte............Tarık ayrı yerde yattı tabi.........Bir de kanal faresi girmiş odaya.....demek açık bir yer bulmuş....üşüttüm tabiiiii......
Yapımcı kibarlığını bozmadan gülümseyerek Naz’ı dinler. Tarık’a ise “kes” işaretini yapar. Tarık susar.
Naz: ......ben bilseydim müştemi......
Burak: Naz, biraz sonra konuşsak bunları.
Naz: Ayyyyy pardon tabiii tabi.....(yapmacık bir şekilde yapımcıya gülümser)
Yapımcı yeniden Tarık’a başlamasını işaret eder.Müzik başlar ve Tarık şarkıya girer...
Naz: Tarık benim özel şoförümm......Çok özel.....her şeyden anlar.....
Yapımcı Burak’a bakar.....
Burak: Naz, buradaki zamanımız çok kısıtlı. Rica etsem.....
Naz: Ayyy tabi Burak....Buyrun.
Şarkısı yeniden bölünen Tarık sinirlenmeye başlamıştır.
Tarık(içses): Neler karıştırıyor bu kız yine? Şuna bak ne kadar da mutlu gözüküyor.
Yapımcı huzursuz tavırlarla üçüncü kez müziği başlatır ve Tarık’a start verir. Tarık şarkıya başlayacağı anda tutulur kalır. Naz elini Burak ‘ ın omzuna atmış ona hayran hayran bakmaktadır.
Yapımcı: Yine ne oldu. İşareti görmedin mi? Burak on dakikam kaldı. Bir ikinci şans da veremem.
Tarık cep telefonunu çıkartır ve Burak’ı arar.
Burak: Alo.......tamam.......
Naz: Hayırdır.Şurada bir cam var aranızda, siz telefonla konuşuyorsunuz.
Burak: Abi siz devam edin.....Naz, benimle biraz gelir misin?
Burak Naz’ı dirseğinden yakalar ve kapıya doğru itekler. Naz inatçı bir keçi gibi gitmeye direnir ve kocaman gözlerle omzunun üstünden Tarık’a bakar.Tarık ona gülümseyerek el sallamaktadır.
Yapımcı: Başla........
On dakika sonra Tarık dışarıya çıkar. Naz arabanın içinde kollarını kavuşturmuş oturmaktadır.
Burak ise arabanın dışında Tarık’ı karşılar ve Tarık’ın sözleri üstüne gülümseyerek onunla tokalaşır.
Burak: Naz, biliyordum. Çok beğenmişler Tarık’ı. Yarın saat ikide konuşmaya çağırmışlar. Bu kesin albüm demektir.
Naz: Yaaaaaa ne güzel........Gidebilir miyiz? Şaçlarımın acilen yatıştırılmaya ihtiyacı var.....
Tarık: Tebrik etmeyecek misin ?Az kalsın gak diyemeden şutlanıyordum. Burak sağ olsun.
Naz: Pes, beni şutladın ama guk diyebilmek için.
Tarık: Hangi kuaföre gidiyoruz?
Naz: Eve. Vazgeçtim kuaförden.
Tarık: Emredersiniz.
Burak: Ben burada kalacağım. Yarın görüşürüz.
Yol boyunca konuşmazlar. Eve vardıklarında , merdivenlerde oturan bir genç kız görürler. İyice yaklaştıklarında....
Tarık: Sophia...?
Bölüm Sonu