Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Televizyon Makinası (Temmuz '06)
35. Bölüm (14 Mart Çarşamba)
Fotoğraflar - 3
Haftaiçi Her Gün Nilgün Belgün (13.03.07)
35. Bölüm Fragman Senaryosu (flower98)
20. Bölüm (Veoh)
Özel Sahneler (Videolar)
Yalancı Yarim Röp. / More Dergisi (Mart '07)
10 Mart Tarihli Uğur Kedi Mesajı
34. Bölüm (Videolar)
 

Replik ve Yorumlarla 35. Bölüm (Ebru Karaca)

Mart 15, 2007

Aşağıdaki yazı Dizifilm.com forumu üyelerinden Ebru Karaca'ya aittir. Güzel yorumu ve paylaştığı replikler için kendisine teşekkürlerimle:




1

Herkese iyi akşamlar..

Eee, bu hafta nasılsınız? Geçen haftaya oranla daha relax izlemişsinizdir herhalde. Bence aynı doğrultuda, çok benzer bölümlerdi. Ama geçen haftanın üstüne bu hafta için olumsuz yorum göreceğimizi pek sanmıyorum.

Başlamadan önce söylemek istediğim bir şey var. Dizide, yakın tarihe ilişkin hatırlamaları sevmiyorum. Bu hafta, şömineli sahne, geçen hafta otel odasında kapıdaki sahne.. Yani, zaten bu kadar yakın zamanda izlemişiz, hem de kaç kere, ezberlemişiz, daha unutmadık ki, o kadar dakikayı o sahnelerle geçiştiriyorsunuz.. Değil mi ya?

Neyse, yine güzel bir bölümdü. Yine anlatmaktan zevk duyacağım

Öncelikle ilk hoşuma giden sahne, Tarık'ın şömineli sahne konusundaki konuşmasıydı.

TARIK: Fazla yağa bulamışım.. Bu bana ders oldu. Bir daha hayatta elimi sürmem!

Yani Naz'ın ne yaptığını anlayabilmiş değilim. Göl kenarındaki o yaşanan harika şeylerden sonra, hala kıskandırmak adına böyle basit oyunlara girmesi çok komik.

Ama Tarık'ın sözünü çok sevdim. Oh olsun Naz'a. Nasıl da bozuldu..

Aynı zamanda da onu kıskandırmaya çalışırken, kendi ne kadar kıskandı. Biriyle buluşacağını duyunca..
Ümit'in telefonunu bir kapışı vaaaarr.. Hah haa..

Güya burun hala havada ama arabada Tarık'a söylediği şey ile açık verdi o da

NAZ: Bakma öyle! Şoförüm romantik bir gece planlamıştı. Birbirimize bakarken, şömineden odun düşmüş, evi yaktık mı diyecektim?

Aslında bu cümlede de ne anlamlar gizli..


2

Aslında birbirlerine itiraf ettirmeyi istedikleri her şeyi, kendi içlerinde en uç noktada yaşıyorlar..

NAZ: Sen, hani bir arkadaşınla buluşacaktın?
TARIK: Vazgeçtim.
NAZ: HIII, İYİ! (Güzel bir örnek )
TARIK: Bunun için mi aradın?
NAZ: Yoooo, evde süt bitmiş. Gelirken süt al. Geç kalma.. (Alın size, klasik bir karı-koca muhabbeti )

Şu müştemilatta kapıyı kapatma ve açmama muhabbeti de güzeldi. Tarık'ı ilk defa bu kadar kararlı gördüm açıkçası. Hoşuma da gitti. Sıkılmıştım artık, yok yapmam dedikten sonra hemen vazgeçmesinden.

TARIK: Ne var?
NAZ: Asıl sana ne var?

Kıskançlıklarını seviyorum. Çok eğlenceli oluyor. Ama 33. bölümdeki yaşananlardan sonra tekrar bu günlere dönmek geri adımmış gibi geliyor. Yoksa çok komikler

Bütün bir günü didişme ile geçirdiler. Ama sonunda Naz'ın Tarık'a yemek getirmesi çok hoştu. Taaa ki, konuşana kadar.. Tarık tv başında ne de tatlıydı öyle. Yahu uzun zamandır yazmamıştım, unuttum sanmayın, bu Barış ne yakışıklı çocuk.. İzlemek keyif veriyor. Merve çok güzel, Barış da çok yakışıklı. Onlar keyif vermesin de kim versin? Levent ile Ela mı? (Adlarını doğru mu yazdım, emin değilim. Ama siz anlamışsınızdır )

Tarık da, orada çok güzel laf etti. Anlayana tabi..

TARIK: Üçünün de ortak yanı, kompleks değildi Naz hanım.
NAZ: Neydi peki?
TARIK: Onu da siz bulun..

ve şu filmlerdeki çıkışlar -girişler- sarılışlar üzerine yaptıkları konuşma. Daha doğrusu Tarık'ın konuşması. Çok güzeldi. Ama Naz çuvalladı yine. Caaaanım konuşmayı berbat etti.

Neyse, öyle işte.


3

Ya TARIK CEBELİ'ye ne demeli? Duyunca bana bir tuhaf geldi. Cık cık.. Hiç olmadı..

Naz'ın Tarık'ın tepsiyi getirişini beklemesi de güzeldi. Bu kız, Tarık'ın da dediği gibi, iyi başlıyor da devamını getiremiyor.

Oradaki dirsek muhabbetini sevdim. Çok güldüm.
Hele de sonunda Tarık'ın sözlerine bir kahkaha kopartmışım..

TARIK: Anlaşıldı. Sen yarın o dirseği at diye yalvaracaksın. Farkında değilsin. Hihi..

Gelelim, Barış'ımızın şarkı söylediği kısımlara...

1)

NAZ:
Sana şarkı söylemeni emrediyorum!
TARIK: Uykusuz her geceeeeeeeee
Bu soğuk kahvedeeeeeee

.

Çok güldüm yahu. Oh olsun Naz'a.
Aaa, Vahi ve Ümit'in halini de es geçmemek lazım. Kulaklarında o pamuklarla onlar da çok komik görünüyorlardı.


2)


Bir gün belki hayattan
Geçmişteki günlerden
Bir teselli ararsın
Bak o zaman resmime

Ah ah, yine bir Cem Karaca klasiği ve yine Barış müthiş söyledi. Siz de kendinizi Akademideymiş gibi hissetniz mi? Ben bayıldım. Doyamadım.

Burak da ne güzel söyledi ama..

BURAK: Dün seni dinlerken kendi kendime demiştim. Ya bir insan bu kadar mı iyi, kötü şarkı söyler diye..

Çok tuttum bu sözü


Burak'a geçen hafta sinir olanlar sanırım bu hafta fikirlerini değiştirmişlerdir. Valla ben kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim ki, geçen hafta da gıcık olmamıştım,ama bu hafta bayıldım. Hele o Naz'ın burnundan getirdiği sahneler yok mu, bittim resmen. BİR DAHAAA.. BİR DAHAAA.. BİR DAHAAA..

BURAK: Tarık'ın elinden bir tutan olsa, ikinci bir BARIŞ AKARSU olur.
TARIK: Niye 2. Barış? Belki geçer, 1. Barış olurum

Bu Tarık Cebeli'nin, Tarık Tekelioğlu ile yarışması yetmiyormuş gibi, şimdi de Barış AKARSU ile yarışması çok zor olacak. E kolay mı öyle insanın kendi ile üç farklı kişi yerine yarışması?

3)

Gelelim, üçüncü parçaya..

Son pişmanlık neye yarar?
Her şeyin bedeli var.
Olmadı yar..


Olmadı Tarık.
Olmadı Barış...

Yani arkadaşlar, belki bazılarınız bana kızacak ama söylemeden geçemeyeceğim. Ben bu şarkıyı ve yorumu sevmedim. Orada herkes ayakta alkışladı ama ben ilk defa Barış'ın dizide söylediği bir parçayı yorumlamasını beğenmedim. Sanırım çello ile söylenebilen bir parça ve o tarzda olsun istediler. Bilemiyorum.

Neyse, fazla söze gerek yok.


4

Naz Burak'ın yanında nasıl da saçmaladı öyle. Hatta artık çıkabileceği son raddeye erişti diyecektim. O kadar yani. Tarık ben eşyalarımı toplayayım dedikten sonra da daha da abarttı tabi. O yükselişler sırasında Tarık'ın arkadan arkadan usul usul kayboluşları ne güzeldi. Tabi devamın gelse daha iyi olurdu. Mesela gerçekten gitse.. Dizinin gidişatı açısından Tarık'ın gidişi pek uymazdı elbette ama ortama çok iyi uyardı


Naz'a anca kapılar kapandı.

Gerçi Naz onun da yolunu buldu ya..

Arabadaki muhabbetleri güzeldi. Zaten uzun zamandır bunlar en iyi muhabbetlerini hep arabada yapıyorlar.

NAZ: Ya ne iş? Siz bir anda iki rakipken, nasıl bir elmanın iki yarısı oluverdiniz?

Oh olsun sana Naz!

.......
NAZ: O zaman BEN konusunda. Hani rakip dedim ya, BEN konusunda.
TARIK: Evet, sizce hangimizin daha çok beni var..


İğrenç bir soğuk espiri. Ama bayıldım.

Sonracığıma, Tarık'ın Burak'ı övdüğü yere de bayıldım. Naz'ın suratı nasıl da şekilden şekile girdi ama?

TARIK: Zordur bana kendini sevdirmek. Başardı da..
NAZ: Harika ya müthiş! Utanmasan, ikinizi çok yakıştırıyorum diyeceksin.
TARIK: Ama utanıyorum işte. (Hah haa)
NAZ: Hani bu da, diğerleri gibi evlilik, çıkma falan teklif etse, başımdan aşağı güller dökeceksin.
TARIK: Ya, masrafa sokma beni. Zaten 700 lirayla kıt kanaat geçiniyorum. Böyle, yerimde duramayıp ZIPLASAM olur mu? (Buyrun ikinci darbe! Hih hii..)

Naz'ın dumur olması çok güzeldi. Ama sonrasında sıra yine Naz'a geçince hiç hoşuma gitmedi. Naz bunu zaten sürekli yapıyor. Biraz da Tarık'ı izleyelim gıcık ederken. Değil mi?

En sonunda Tarık ne yapsın? Yoruldu artık.

NAZ: İnanmıyorum. Savaşmıyo. Herkesle savaşan Tarık, bu sefer savaşmıyo. Pes etti!

E eder yani. Sen adama daha neler edersin Naz!..!

Hem yeri gelmişken, şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, Son sahnedeki o aile yemeğinde, o bütünün içinde Tarık'ın olmayışı içimi acıttı adeta. Herkes bir arada, mutlu, gülüyor, sıcak aile ortamında. Ama Tarık dışarıda, arabada ve yalnız. Kötü oldum


5

Tarık ve Filiz'in konuşmaları güzeldi.

FİLİZ: Ümit naber? (Ümit'in telefonu Tarık'dadır)
TARIK: (Döner ve) İyidir, senden naber?
..

FİLİZ: Ümit yalan söylediğimi anladı. Bozuştuk, konuşmuyoruz.
TARIK: Ya nasıl konuşmama bu? Daha yeni aradın!

Hah ha...

Tarık'ın annesiyle yeni telefon alma muhabbeti nasıldı ama?

BELGİN: Demek numaram ezberindeydi, kaydettin?
TARIK: Hatta hızlı arama diye bir özelliği var, 2 numarada sen varsın.
Hah hah.. daha bu 2'yi duyar duymaz anladım Belgin'in cıngarı çıkartacağını..


BELGİN: Bir daha asla affetmeyeceğim!
AYŞE: Belgin teyze, hızlı aramada 1 numara tuşu yok. 2'den başlıyor.
BELGİN: Ah canım oğluşummmm! Nasıl özledim!

Anında dönüş diye buna denir

Bu bölüm Belgin hanımın da performansı pek bir iyiydi canım.

BELGİN: Benim derdim Tarık'ın kendini kıza kaptırması değil! Benim Tarık'ı kıza kaptırmamam!

Da da da daaaaaaaaaaammm!!!
İşte budur yahu! KISKANÇ ANNE İŞBAŞINDA!..... İTİRAF ETTİ!

Oğlunu Naz'dan kurtarmak uğruna onu övdü de övdü.. O överken Tarık'ın yüz ifadelerine dikkat ettiniz mi? Hih hi..

Tüm bölümü düşündüğünde işi abarttı tabi Neredeyse kilometre kare hesabına döndü. Belgin hanım bölümün her kilometrekaresinde Naz'ın övdü de diyebiliriz Ama beni kopartan yine son sahnedeki Hacar anne oldu

BELGİN: Yaa, bayılıyorum ben Naz'a.
HACER: Oğluna alıver o zaman..

(CUK!)

VAHİ: Rahatsız etmiyoruz, değil mi?
BELGİN: Yok! Biz zaten rahatsızız.

Hah hah ha..

Bazı sahnelerde, anlık bir kahkaha basıyorum. Bu da onlardan biriydi


6

Bu bölümde Hulusi bey de formundaydı yani. O da beni çok güldürdü

HULUSİ: Sen burada manav manav dolanırken, Belgin'im evde kahrından ölüyor!

Tabi tabi..

.........
HULUSİ: Filiiiiiz, sen kız kıza muhabbet demiştin deeee, ben bu hanım kızımızı çıkartamadım!

Koptum resmen.. Kızııımm...!!

Tabi sonrasında Sadri'nin Ayşe'yi sevdiğinden bahsetmesi Hulusi'nin çok işine yaradı. Belgin ve sorularından kaçışlarda kem kümlerin arasına "Sadri Ayşe'yi seviyomuş" u nasıl sıkıştırdı ama

Hulusi ve Vahi'nin çocuk gibi kavga edişleri çok güzeldi. Bayıldım. Çok eğlenceliydi.
Biricik ruh ikizleri.
Nasıl da aynı şekilde kavga ediyorlar..

--Fare sensin!
--Hayır, sensin!


HULUSİ: Sana sormayacağım da, kime soracağım? Bizim evden kim çıkıyorsa, size geliyor zaten. Belgin'im evden kaçtı, bi baktım sizde! . ... Filiz evden gitti, sizden çıktı. Berrak'ı da zaten elimden aldın.
VAHİ: Berrak'ı sen kendin, zorla getirdin Hulusi!
HULUSİ: Yakında şu benim kayıp oğlum Tarık da sizin evden çıkar bak. Görürsün!
VAHİ: Abartma Hulusi!

Vahi de artık hiç Hulusi'den aşağı kalmıyor yani. Aferin ama. Hoşuma gidiyor. Nedir o öyle sürekli, kredi işi bozulacak korkusuyla sus puslar? Böyle birbirleriyle doyasıya dalaşsınlar. Çok güzel oluyor

VAHİ: (Naz'a hitaben) Duymuyor musun kızım? Hulusi Amcanla kavga ediyoruz!

Hihi..

VAHİ: (Naz'a hitaben) Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmış anlaşılan.
ÜMİT: Baba, Naz'ın yatağının iki tarafı da ters!

Hah işte! Budur! Huysuzsun kızım! Huysuuuuuzz!!!!

Mutlu olduğum, güzel bir bölümdü. Henüz hiç yorum okumadım. Artık başlayabilirim.

Herkese iyi geceler...
Sevgiler..