Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

26. Bölüm
26. Bölüm Senaryosu (tarik_naz)
Merve Sevi ("Kürşat Başar'la"dan Görüntüler)
Replikler (25. Bölüm)
5 Ocak tarihli Uğur Kedi mesajı
25. Bölüm (Videolar)
Replik ve Yorumlarla 25. Bölüm (Ebru Karaca)
İyi Bir Dizide Oynamakla Oyuncu Olunmuyor (Seda Ma...
3 Ocak tarihli Uğur Kedi mesajı
31 Aralık Tarihli Uğur Kedi mesajı
 

Replik ve Yorumlarla 26. Bölüm (Ebru Karaca)

Ocak 12, 2007

Aşağıdaki yazı Dizifilm.com forumu üyelerinden Ebru Karaca'ya aittir. Güzel yorumu ve paylaştığı replikler için kendisine teşekkürlerimizle:




1

Öncelikle, bu akşamki bölüm, geçen haftanın replik zenginliğine sahip değildi. Geçen hafta neredeyse iki cümlede bir gülüyordum. Çok eğlenmiştim. Bu hafta komedi yönü zayıftı. Ama elbette ki bu dizimizin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Her zamanki gibi yine çok güzeldi elbette.

Ama şunu da söylemeliyim. Bu akşam, büyük bir şok yaşadım. Neden mi? Tarık'ın sözlerinden dolayı. Biz 25 .bölüm boyunca son derece nazik, düzgün, anlayışlı bir Tarık izledik. Onu hiç bu akşamki kadar yırtıcı, acımasız görmemiştim. Aslında onu da anlayışla karşılamak lazım. 25 bölüm boyunca Naz o kadar acımasızdı ki, aslında Tarık'ın ona yaptıkları hiç bir şey. Ama ne bileyim işte, insan işin içinde aşk oldu mu, kötü anıları hemen unutuveriyor

Bu noktada şimdiye kadar pek katılmadığım bir fikre katılmak geldi aklıma. Pınar'ın her şeyi bildiği. Çünkü Pınar da, Tarık da bilerek-bilmeyerek, isteyerek-istemeyerek çok üstüne gittiler Naz'ın. O kadar ki, danışıklı döğüş mü dedirtti bana. Hele bir iki yerde, bu Pınar kesin her şeyi biliyor dediğim de oldu.

Sonunda Tarık'ın illaki Naz ile gitmek istemesini anlayamadım. Ne söyleyeceğini merak ettim açıkçası..
Yaaa, kendime inanamıyorum ama ben ilk defa bu bölümde "OH TARIK'A! İYİ OLDU! HAK ETTİ!" dedim.
Bu fikrime çok kafa yormayın, her an değişebilir. Çünkü kalbim Barış'tan yana ya, Tarık'ı da her an affedebilirim. Naz'ın geçmişte yaptıklarından bir iki tanesini düşünmem yeterli

2

Aaa, ben bir de şu noktaya parmak basmak istiyorum. Ben bu iç seslerden sıkıldım. Geçmişte çok olurdu, son zamanlarda yoktu. Sevinmiştim. Yazık ki geri geldi.

İçses derken, yanlış anlamayın, duygularını ifade etmelerinden bahsetmiyorum. Hani şu Tarık ile Naz'ın birebir, sürekli örtüşen içseleri var yaa, onlardan bahsediyorum. Ya hiç kimsenin, bu kadar da birbirinin aynı şeyleri düşünmesinin imkanı yok. Bu kadar da peşpeşe...
--Şunu yapma Tarık
--Bunu yapma Naz..

--Buraya gitme Naz,
--Buradan gelme Tarık...

falan...

Neyse, genel yorumdan sonra, şimdi dizinin başına dönelim..

Dizinin başında ilk güldüğüm cümle, "Ne oldu? Ne dedi de, beş defa BEN DE dedin?" oldu.. Canım Naz ya, nasıl da telaşlandı. Saymış. Saymış ya, kaç kez ben de dediğini.. İşte aşk bu! Bu kadar ayrıntıya başka nasıl dikkat edilir?

Tarıkla Belgin hanım konuşurken Hulusi beyin sesini duyunca Tarık'ın telaşı ve saklanayıp deyip de koltuğun önüne çöküşü çok komikti. Hele Belgin hanımın tepkisi: "Çok iyi! Hiç görünmüyorsun! Aferin!"

Yine Tarık'ın; "Metroseksüel oldu demiştin ya, hafiftir onun uykusu!" sözü pek bir hoştu.

Yine, şu babanın nalbur dükkanı, ben gündeliğe giderdim muhabbeti çok güzeldi. Şimdi hatırlayamıyorum replikleri . Ama çok güldüm Bu arada, Ayşe'nin parasını Belgin Hanım ödedi bence..

Hulusi aşağı inince Tarık hakkında konuşması ve Tarık'ın da bunu duyması çok hoşuma gitti. Bir iki yerde, sanki Tarık'ın orada olduğunu biliyormuş gibi konuştu. Yani bana öyle geldi. Bilmem, siz ne düşünürsünüz?

Belgin hanımın, "Gel, yukarı çıkalım. Yolda anlatırsın!", "Gel, yukarı çıkalım. Yolda anlatırım!", "Gel, yukarı çıkalım. Yolda nefeslenirsin!" leri çok güzeldi.

Senaristlerimiz Belgin hanıma son zamanlarda çok güzel replikler yazıyorlar. İzlemek keyif veriyor. Zaten Ayşe Kökçü de harika oynuyor, sağolsun.

--"Tarık! Söz ver bana, 70'in üstüne çıkmayacaksın!"
--"70? Kilometre mi?
--"Valla, bana kalsa metre!"


3

Eskiden Ümit'in espirilerine hayran kalırdık..

A sahi, o da bu akşam beni şeyde güldürdü. Hani Naz bunları evden yolladı ya, bunlar da sanki Naz hiç konuşmamış gibi Pınarla Tarık'ın ortasına daldılar Naz'ı da gıcık ettiler. Ama Naz da intikamını muhteşem aldı. Hem Tarık'tan hem de Ümit'ten. (Tarık'dan çekiniyor ne de olsa). Bu intikamdan en az etkilenen Filiz gibi görünüyordu

Pınar'ın abisi arayıp da, gitmeye karar verince, Pınar'ın odadan çıkmasıyla muhteşem dörtlümüzün kavgası nasıldı? Aynı anda! Çok güzeldi yaaa.. Hele Pınar gelince, hiç bir şey yokmuş gibi.. Kakara kikiri.. Çok güldüm!

Bu gece Tarık'dan da inciler vardı elbette. Azdı ama olsun..
--"Ah Naz! Ah! Ben iki dakikada senin sinirini alırım da, sen iki saniyede benim sinirimi tepeme nasıl çıkartıyorsun, anlamıyorum!"

.........
--"Ama işte, ya aklı yok, ya sevgisi. Ama ben hala anlayamıyorum, hangisi?" (Öncesini hatırlayamadım, kusura bakmayın. Aslında tamamıyla daha güzel olurdu.)

Ama Tarık'ın bu gece söylediği bir söze hiç gülemedim. Hak da veremedim. Ve eğer Pınar her şeyi bilmiyorsa, bu sözü söylediği için kızacağım da ona: "Ben o şarkıyı başka biri için söylemiştim. Ama sen daha çok hak ediyorsun.!

Yaaa, n'olur Pınar her şeyi biliyor olsun..

Neyse; bu gece Ayşe ve Sadri yakınlaşmasını daha işlevsel gördük. Güzel de oldu. Sadri'nin şüphelerinden sıkılmaya başlamıştım. Kendi adıma sevindim açıkçası.

Güzeldi yani.

4

Doktorun hastanede odaya girip. "Nasıl? Ağrımız, sızımız var mı?" sorusuna, "Var doktor bey. Çıktı galiba.." demesi komikti. "Omzum ne olacak doktor bey? Yaşayacak mı?" Hihi..

ŞAK! Lazer.. Bıııızzzııııtttt!

Hulusi beyin Samim'i Belgin hanımla tanıştırması, onun kalbine girmesini istemesi ve arkasından kıskanması komikti. Yani aynı şekerden hem karının, hem kocanın birbirini kıskanması da çok ilginç

--"Hulusi pek sevmez saçla oynanmasını.."
--"Hem de bu saçla? YUH!!!!!"


Yaa, aslında aklımda başka yerler de vardı yazacağım. Ama aklıma gelmiyor şimdi.

Hmm, bir de Vahi beyden bir kuple hatırlıyorum

Vahi bey, Naz'a hitaben: "Ne o, bizi otel odasında kaçamak yaparken yakalamış gibi?"

Bu arada, Belkıs hanımın diziden ayrıldığını düşünmüyorum. Onunla bir gelecek kuruyorlar gibi

Ya bu bölümde Naz duygularını ve kıskançlıkların çok belli etti. Hele şu söz yok mu? :" Yok! Ben bu ikisini yanlız bırakırsam, aklımı kaçırırım!" Ya da, "Allahım! Başıma daha fazla bundan kötü bir şey gelmesin!"

Naz akıllandı gibi. Şu sancılı dönemi atlatırlarsa, Naz daha fazla direnmeyecek sanki. Tabi şu İtalya'dan gelen abi ve Alfonso olayını atlattıktan sonra. Ya da atlatamayacaklar. Naz Tarık'ın Alfonso olduğunu öğrenecek ve bu sefer başka başka problemler yaşanacak..

5

Bir de final sahnesi hakkında konuşayım: Tarık'ın Naz ile ne konuşmak istemesini anlamadım. O kadar ısrar etmesi Pınar'a yapılmış bir ayıp oldu. (Her şeyi biliyorsa, anlıyordur tabi de.. bilmiyorsa yani). Sonunda Naz'a bıraktı kararı güya ama öyle bir ifadeyle söyledi ki, Naz en doğru kararı verdi. Üzgünüm, içim kan ağlıyor ama Tarık bu final kısımını hak etti. En azından bu geceki bölümle. Ama dedim ya, duygularım her an değişebilir. Yavaş yavaş Tarık lehine kaymaya başladım bile

Neyse, şimdilik aklıma gelenler bunlar. Bunları bile ne kadar zamanda yazdım. Hem ev ahalisiyle sohbet et, hem yazı yaz, ancak bu kadar zamanda yazarsın tabi. Ben sizi 109. sayfada bırakmıştım en son. Bakalım, ben gönderdiğimde yazım kaçta çıkacak? Sonra oku okuyabilirsen. Herhalde bu gün yetiştiremem

Neyse, hepinize iyi geceler diliyorum.. Sevgiler..

Dizifilm.com forumlarindan alintidir.