Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

36. Bölüm Senaryosu (flower98) -- 10. kısım eklend...
6 Üstü Yarışma (Türkmax)
Fotoğraflar - 4
Replikler (35. Bölüm)
Barış & Merve'den Küresel Isınma Mesajı (Flash TV)
Anlat Bakalım Programı
Replik ve Yorumlarla 35. Bölüm (Ebru Karaca)
Televizyon Makinası (Temmuz '06)
35. Bölüm (14 Mart Çarşamba)
Fotoğraflar - 3
 

36. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) -- 8. kısım eklendi --

Mart 16, 2007

Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarik_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.




1

Naz, belgin’in söylediklerini düşündükten sonra, her ne kadar dalgınlığının, düşüncelerinin sebebi tarık olsa da, belgin onun burak’a aşık olma konusunda kafasını karıştırmıştır. Ve “cidden aşık oldum mu acaba” gibi çok tehlikeli bir düşünceyi dudaklarından söylemesine neden olmuştur.

Naz: naz saçmalama. Ne demek aşık oldum mu? Bu soruyu da kendine sordun ya pes yani. amaaa, belgin teyze bunları söylüyosa, belki de tarık da aynı şeyleri düşünüyo. Belki de o yüzden benim için burak’la mücadeleye girişmiyo. ve belki de benim burak’a aşık olduğumu düşündüğü için işten ayrılmak istiyo. Off yaa kafayı yiyecem, keşke müştemilatta burak’la şarkı söyleyeceğine, yüzüne indirseydin dirseği tarık.

O sırada tarığı düşünmeye başlar.

Naz: ne yapıyo şimdi acaba? Tarığın, benim hakkımda ne düşündüğü öğrenmem lazım. Yoksa çatlarım.

Hemen telefonunu çıkarır ve tarığı arar.

Naz: aman dikkatli ol naz, çaktırmadan öğrenmeye çalış.

Tarık: alo
Naz: alo tarık

Ekran yine ikiye bölünmüştür. Sol tarafta tarık, sağ tarafta naz vardır.

Tarık: ne oldu naz hanım, bişey mi oldu.
Naz: hiçç, ne yapıyosun diye arayım dedim. Üfff sıkıldım babamla hulusi amcanın, belgin teyzeden kaçışmasından. Hem belgin teyzede başımın etini yeyip duruyo.
Tarık: ne diyo?
Naz: yok iki gün içinde çok değişmişim de, yok dalıp dalıp gidiyomuşum da, yok elim yüzüm parlamış da.
Tarık: eee neye bağladı bu değişiklikleri
Naz: aşık olmuşum

Naz güya çaktırmadan söyleyecekti ama pat diye “aşık olmuşum” deyince surat ifadesi birden değişir. Tarık da bu sözü duyunca hafiften gülümser. Ve naz’ın burağı annesine anlattığını düşünerek, annesinin naz’ın kafasını karıştırmaya çalıştığını anlar.

Tarık: ne? Ne olmuşsun
Naz: yaa, şeyy, işte anla canım, iki gün içinde çok değişmişim, benim aşık olduğumu düşünüyo işte.
Tarık: hımm, haklı olabilir.
Naz: haklı mı? Yani sen de öyle düşünüyosun?
Tarık: benim de öyle düşünmemin, sizin düşüncelerinizde ne gibi bir etkisi olur ki?

Naz bu söze çok bozulur.

Naz: doğru söylüyosun? Sonuçta sen benim şoförümsün?
Tarık: bak naz, iki gün içinde çok değiştiğin doğru, ama orda dalıp dalıp kimi düşündüysen, elinin yüzünün ışıldamasında ki kişi kimse onu en iyi sen bilirsin. Benim düşüncemin, ya da belgin teyzenin düşüncesinin bi etkisi olmamalı… olmalı mı?
Naz: doğru olmamalı. Eee sen ne yapıyosun?
Tarık: hiçç, şarkı söylüyodum.
Naz: aa niye?
Tarık: yarına alıştırma yapıyorum, Burak telefon etti, yarın birisi ile tanıştıracakmış.
Naz: hımm (içses) yeme beni tarık, sanki numarasını biliyosun,
Tarık: (içses) off, numarasını bilmiyorum ki, kötü faka bastık. Anladı mı ki acaba?
Naz: (içses) anlamamış numarası yapayım da içi rahatlasın.
Naz: demek yavaş yavaş , ünlü olma çalışmalarına başladın, ne diyelim hayırlı olsun.
Tarık : (içses) yeme beni naz, anladın anlamamazlık numarası yapıyosun kesin.
Naz: bi şarkı da benim için söyler misin? Merak etme yakında en büyük hayranların birisi olacam.
Tarık: şimdi mi?
Naz: yok sen ünlü olduktan sonra? Şimdi niye hayran olayım, bi alemsin tarık, şoförüme niye hayran olayım?
Tarık: şimdi mi dediysem şarkıyı şimdi mi söyleyeyim diye sordum?

Naz yanlış anlayıp pot kırdığı için ifadesi surat değişmiştir.

Naz: evet şimdi?
Tarık: istek parçanız var mı?
Naz: hayır o sonra.

Tarık, naz’a yine kızmıştır ve naz’ı kızdıracak bir şarkı söyler.

Seninle bir dakika
Umutlandırıyor beni
Bir dakika siliyor canım
Yılların özlemini


Dıt dıt dıt dıt dıt …

Naz öfkeyle telefonu kapatmıştır. Tarık da telefonun kapandığını duyunca hafiften gülümser.

Tarık: işte böyle naz hanım, senin düşüncelerin, aslında benim düşüncelerim.
Naz: şuna bak ya utanmadan yalan söylüyo. Hem yalan söylüyo hem de o şarkıyı söylüyo. Burak aramışmış, sanki numarasını biliyo. Hani öyle bişey olsa önce beni arardı.

O sırada naz’ın telefonu çalar ve arayan da tahmin ettiğiniz gibi burak’tır.

Naz: inanmıyorum. Burak arıyo.
Naz: aloo,
Burak: naz, kusura bakma biraz önce söylemeyi unuttum, yarın ki dersi iptal edelim.
Naz: neden?
Burak: yarın, tarık ile birisini tanıştırmayı düşünüyorum. tarığa söyler misin yarın 12 gibi hazır olsun.
Naz: tamam söylerim.


Naz: inanmıyorum, korktuğum başıma geldi. adam bi yalan söyledi o da doğru çıktı iyi mi. Şimdi ben ne yapacam?

Belgin: nazzzz, naz kızım, 20 dakika oldu, bişey mi oldu geleyim mi yanına.

Naz, çok üzgün ve masum bir ifadeyle.

Naz: şimdi ben ne yapacam?


2

Naz, bi yandan burak’tan gelen telefonun şokunu yaşar. Bir yandan da belgin hanım’dan kurtulmanın yollarını arar.

Naz: yok belgin teyze geliyorum şimdi.

Salonda da belgin ve diğerleri konuşmaktadırlar.

Ümit: belgin teyze, elin yüzün parlamış dediniz ya kesin elini yüzünü yıkıyodur. Başkalarının kendisinde kusur bulmasına deli olur. Havalı biraz anlayın işte.
Belgin: yaaa
Ümit: ya dediniz de, o yağ gibi kremleri de yüzlerine sürüyolar, parıl parıl, hani şu şempaze yavrularının…

Filiz, ümit’in saçmalayacağını anlayıp, naz’a destek çıkmak için hemen lafa girer.

Filiz: eee, bence ablan çok haklı. Mesela ben de hiç sevmem başkalarının benim hakkımda bişeyler demelerine. (ümit’e ters ters bakarak ) Havalıyımdır biraz.
Ümit: eee ne diyoduk. Havalar da bi iyi bi kötü öyle değil mi. Dün parıl parıl yaz havası vardı, bugün şarıl şarıl yağmur.

Naz da salona gelir.

Belgin: hah naz kızım da geldi. Gel otur şöyle bakayım. Hani ümit, elini yüzünü yıkamıştır diyodun.
Ümit: kimm, ben mi?
Naz: niye yıkayayım ki elimi yüzümü
Ümit: naz, şu kullandığın kremlerin erkekler için de olanı var mı, cildim kurumuş mu ne?

Salonda bulunanlar hepsi gülmeye başlar. Naz, konudan habersiz olduğu için bişey anlamaz ama o da güler.

Naz: babamla, hulusi amca nerdeler? Gelseler de biz de kalksak artık. Malüm yarın ders var.
Belgin: acelen ne naz’cım. Dersin saat iki de
Naz: siz nerden biliyosunuz saatini?

Belgin istemeden de olsa pot kırmıştır.

Belgin: şeyy, dün tarık bize geldi ya, o söylemişti. Di mi hacer abla?
Hacer anne: yaa, tarık söyledi, popçu Burak, ders veriyo evde dedi.

Belgin, hacer’e burak’ın adını söylediği için ters ters bakar. çünkü belgin bilmeme numarası yapıyodu.

Belgin: popçu Burak demişmiydi yaa, bak ben onu hiç duymamışım, bi de naz’a soruyorum kimden ders alıyosun diye.
Naz: önemli değil unutkanlık hali.
Belgin: yaa, göl kenarındaki evde belimi incittikten sonra aklım hep başka yerlerde, belimin ağrısı bi yandan, hulusi amcan bi yandan, oğluşum bi yandan.
Naz: oğluşum?
Belgin: aman işte demiştim ya beni bu halde bırakıp kızlarla sürtüyo diye.
Naz: siz oğlunuza, oğluşum mu diyosunuz?

Naz kahkaha atmaya başlar ama belgin çok bozulur. Ve kızgın bi ifadeyle

Belgin: evet, çok mu komik
Naz: (gülerek) koskoca adama oğluşum demeniz bi garibime gitti. Ama çok güzel bişey, ne kadar büyük olsada hala onu küçükmüş gibi sevmeniz. Kıskandım valla.
Filiz: yaa ben de kıskanıyorum ama, bana da “kızışım” demesi yakışmıyo.
Ümit: kızışım demesin o zaman, filizim desin

Herkes bi anda ümit’e bakar.

Ümit: oğluşum, güzelmiş valla. Babama söyleyim bana da öyle hitap etsin bundan sonra. Oğluşum hehe
….
Belgin: yalnız naz kızım çok hamarat söylemeden geçemeyecem. Ben yatarken saolsun her şeyi naz kızım yaptı. Evleri süpürdü, odun taşıdı, böceklere ilaç sıktı, yemekleri yaptı.

Naz, bu sözleri duyunca hemen sırıtır.

Ümit: hayatta inanmam, naz bunları yaptı haa. Valla ben hiç görmedim
Naz: aaa ümit evde yapmıyomuyum
Ümit: valla sen hamaratlıklarını hep alfonso’ya yapıyosun. Özel yemek götürüyosun, hastalanınca çorba yapıyosun. Ben bi bardak su, bi tas çorba getir desem, su muslukta, çorba tencerede dersin.
Naz: ümittt.
Belgin: ee tarık nerde naz. O da gelseydi buraya diyecem ama biliyosun, hulusi amcanla arası iyi değil.
Naz: dışarıda arabada beni bekliyo.
Belgin: dışarıda… arabada… seni… bekliyo… tarık… dışarıda
Filiz: ay anneeee sen de babam gibisin yani, nerden buldunuz siz birbirinizi bilmiyorum ki.

Belgin tarığın dışarıda beklediğini duyunca yine sinirlenir ve hulusi gibi kelimeleri duraksayarak söyler. Sonra birden kendine gelir.

Belgin: Hulusi ile vahi bey nerde acaba?

Hulusi ile vahi de evin bi odasına geçip konuşmaktadırlar.

Hulusi: aman vahi bu gece beni yalnız bırakma, belgin boş bulduğu yerde beni lime lime eder.
Vahi: gene ne yaptın hulusi kadıncağıza
Hulusi: belginle evlenmeden önce başka birisi vardı, onunla evlenecektim ama… aman sanane benim özel hayatım, ne yaptıysam yaptım.
Vahi: tamam o zaman bananeyse ben gidiyorum.
Hulusi: aman vahiii, sen de her şeyi ters anlıyosun. İşte anla canım, hani evlenince erkekler ilk aşkım sensin derler de aslında hiç öyle değildir ya.
Vahi: anlamadım.
Hulusi: anlamazsın tabi, seni bu kategorinin içine sokmamak lazım.
Vahi: benim ilk aşkım cahidemdi ve hep öyle kalacak.
Hulusi: dedim ya seni bu kategoriden ayrı tutmak lazım diye. Bak haklıymışım
Vahi: nee?
Hulusi: boşver şimdi ilk aşkı falan. Sen bana bu gece burada kalır mısınız onu söyle.
Vahi: olur mu hulusi, burada kalmak falan. Zaten kalabalıksınız. Bi de bizim kalabalığımız . biraz daha oturur gideriz biz.
Hulusi: canım vahicim bir gecelik yahu. Bu günü atlattık mı tamam. yarın belgin yumuşar.
Vahi: amaaa.
Hulusi: ee fazla naz yaptın vahi. Kal dediysem kal işte. Kırk yılın başı bi biz de kalacaksın bin dereden bin laf getiriyosun.
Vahi: iyi de berrak evde tek başına, o ne olacak.
Hulusi: dert ettiğin şeye bak, söyle şoförüne onu da getirsin buraya.
Vahi: peki şoför?
Hulusi: hakkatten de bin dereden bin laf getiriyosun. Banane şoföründen eşek kadar herif kalır sizin evde işte. hadi hadi, bu iyiliğin karşılıksız kalmaz söyleyim, kredi faizlerinde yumuşamalar olabilir.
Vahi: öyle miiii? O zaman ben şoförü arayım da berrağı getirsin buraya.
Hulusi: hah şöyle yaa. Yahu vahi ne kadar paragözsün. Bilseydim baştan faiz derdim bu kadar laf ettirdin bana çenem yoruldu.


3

Vahi: alo, tarık evladım,
Tarık: alo numara mı nerden aldınız vahi bey
Vahi: biliyorum naz sana yeni telefon hediye etmiş, güle güle kullan, numaranı da verdi bize.
Tarık: saolsun, ne istemiştiniz benden.
Vahi: evladım, biz bu gece hulusi amcalarda kalacaz.
Tarık: niye?
Vahi: sorma hulusi tutturdu illa burada kal diye. Senden eve gidip berrak’ı da getirmeni istiyorum, yalnız kalmasın evde. Sen de burada kal diyecem ama aranız bozuk. Sen de evde kalırsın artık.
Tarık: tamam vahi bey, hemen gidiyorum.


Tarık: ohh, anneme gün doğdu, nazcığı yanı başında olacak bütün gece, rahat rahat uyur artık.

Vahi ve hulusi salona gelirler.

Belgin: nerdesiniz siz bir saattir.
Hulusi: nerde olacaz hayatım, vahiyle kredi ödemesi hakkında konuşuyoduk.
Naz: (babasının kulağına yaklaşarak) baba biz de kalksak mı artık
Vahi: şeyy kızım.
Belgin: amma bitmez kredi konuşmasıymış, gören de milyar dolarlık kredi anlaşması yaptı sanar.
Hulusi: öyle deme hayatım bu işler şakaya gelmez..hem daha bitmedi konuşmamız. Sabaha kadar sürecek gibi.
Belgin: (sinirli) ne?
Naz: (şaşkın) ne?
Ümit: (mutlu) ne?
Hulusi: niye hep bir ağızdan ne diyosunuz ki. bunda şaşılacak bişey yok. Vahicimle bu gece sabahlayacaz. Krediden konuşacaz, ondan konuşacaz, bundan konuşacaz.
Naz: ama bizim gitmemiz lazım
Hulusi: hiç bi yere gitmiyosunuz bu gece buradasınız. İtirazı olan var mı?
Ümit: (filiz’e bakarak) bana uyar
Vahi: eh bana da
Naz: iyi de berrak? Tarık?

Belgin sinirle hulusi’nin kolundan çeker. Tabi hulusi de vahi’nin kolundan

Hulusi: ne yapıyosun belgin dur, vahi beni bırakma.

Naz: (şaşkın bi ifadeyle) ne.. olacak.. ?
Filiz: boşuna uğraşma naz, babam kafasına bişey koydu mu yapar. Ne güzel işte bu gece hep beraber kaynatırız.
Ümit: evet hem de ne kaynatırız.
Filiz: aaa sana ne oluyo, kız kıza dedim. Ayşe, naz, ben.
Ümit: ya ben yabancımıyım, beni de katın aranıza
Ayşe: aaa ümit, belki senin hakkında konuşacaz, özel şeyler yani
Ümit: ben nerde yatacaktım.
….

Belgin: vahi bey bizi iki dakika yalnız bırakırmısınız?
Vahi: bırakmasına bırakacam da, hulusi bi bıraksa
Hulusi: vahi beni bırakma
Belgin: hulusi bırak
Hulusi: vahiii
Belgin: hulusii
Vahi: ee bırakıyorum valla.

Belgin: hulusi ne bu rezillik
Hulusi: ne var hayatım, adam kredilerle, faizlerle kafayı bozmuş, bu gece halledelim bu işi diyo başka bişey demiyo.
Belgin: vahi mi istiyo burada kalmayı
Hulusi: evet, inanmazsan çağırayım sor. Olmaz yarın yapalım dedim ama yok, bu gece olmazsa gözüme uyku girmez diyo. hatta şoförünü aradı berrağı bile getirtiyo. İstersen söyleyim gitsinler.
Belgin: yok hulusi yok, kalsınlar bu gece, nasıl olsa bu gecenin bi sabahı olacak.

Belgin, imalı imalı bu sözleri söylerken, hulusi de korkuyla belgin’e bakar. ve ardın koşar adım uzaklaşır.

Hulusi: vahi, vahiii.


Naz: ya size de zahmet verdik valla,

Naz, filiz ve hacer annelere karşı konuşurken arkadan belgin yaklaşır.

Belgin: ne zahmeti nazcım, koskoca ev bi gecelik burada kalmışsınız çok mu?
Naz: iyi de hem üzerimizde gece yatmak için kıyafette yok,
Belgin: dert ettiğin şeye bak, filiz’in bi dünya geceliği var giyersin bi tanesini. (kısık sesle) tabi denk gelirse
Naz: efendim
Belgin: yok bişey. Ümit yavrum sen de tarık’ın kıyafetlerinde giyersin. Hem de onun odasında yatarsın.
Ümit: tarık tekelioğlunun mu? Kıyafeti, odası?
Belgin: evet, bi sakıncası mı var?

Naz ümit’e bakar ve sırıtır, ümit istemeyerek de olsa mecburen kabul eder.

Ümit: yooo bi sakıncası yok.
Belgin: naz sen de misafir odasında yatarsın.

Belgin hizmetçiye bağırarak

Belgin: kızım, tarığın odasıyla, misafir odasındaki yatakların çarşaflarını değiştiriver.
Filiz: vahi amca nerde yatacak.
Belgin: onlar bu gece yatmaz filiz?


4
Herkes odalarına uyumak için çekilmiş ama Hulusi, belgin’in yanına gidemediği için vahi ile salonda oturmaktadırlar. Naz da filiz’in geceliklerini istemeyerek de olsa giymiş ve odasındadır. Ama hala tarığın dışarıda beklediğini düşünür ve onu arar. Tarık da berrağı almak için eve çok yaklaşmıştır.

Tarık: alo
Naz: alo tarık, sen bizi bekleme biz bu gece burada kalacaz, gidebilirsin.
Tarık: gidiyorum zaten.
Naz: neee?
Tarık: gidiyorum diyorum eve
Naz: ne demek gidiyorum. Benden izin almadan nereye gidiyosun.
Tarık: vahi bey senden önce aradı, biz burada kalacaz gidebilirsin dedi, ben de eve gidiyodum.
Naz: niye?
Tarık: berrak evde yalnızmış, onu…

Naz, berrak evde yalnızmış ifadesini duyunca birden irkilir.

Naz: bi kere ben izin vermeden hiç bi yere gidemezsin.
Tarık: iyi de…
Naz: nerdesin şimdi sen?
Tarık: eve gelmek üzereyim.
Naz: hemen buraya geri gelmeni istiyorum.
Tarık: neden?
Naz: çünkü, çünkü (naz etrafa sağa sola bakar, son olarak üzerine bakar) çünkü geceliğim yok. Madem eve gitmek üzeresin odama git, dolabımdan geceliklerimi al gel. Tamam mı?

Tarık, naz’ı sinir etmek için yine ters ters laflar eder.

Tarık: naz, çok yorgunum, filiz’in geceliklerinden giysen olmaz mı?
Naz: tamam o zaman, sen bilirsin, getirmezsen getirme. Bu hareketinden dolayı maaşını kesecem haberin olsun.
Tarık: (yalandan esneyerek) çok uykusu olan birisine uykumu paramı diye sormuşlar, para ama şuan uyku daha tatlı demiş, parayı reddetmiş.
Naz: iyi o zaman sana tatlı uykular.
Tarık: sana da (sırıtır ve naz’ın tekrar arayacağını düşünerek telefonu kapatır)

Naz: inanmıyorum ya, benden izin almadan gitmiş, bi de bir şey istiyorum yerine getirmiyo, uyku da bahane, berrak evde yalnız ya, fırsat bu fırsat gitti. Şimdi berrak da bi güzel çorba içirir. Yok yok tarık öyle şey yapmaz, hemen kötü düşünme naz. Ama ama berrak. Offf, sabah tarık şarkı söylerken de hayran hayran bakıyodu, akşam da “dur gidip bakayım, dur yemek götüreyim”. Yok yok benim tarığı kesin buraya geri getirmem lazım.

Tarığı aramak için telefona sarılır, arar ama ulaşamaz.

Naz: kapatmış yaa. İnanmıyorum.

Naz birden hayal görür. (Tarık eve gelmiş berrak da onu karşılamıştır. Berrak’ta güzel bi makyaj ve mini etek vardır. Tarık berrağı öyle görünce şaşırır)

Berrak: (işveli bi tarzla)hoş geldin tarıkk, ben de seni bekliyodum
Tarık: berrak hanım, bu gece vahi beyler gelmeyecekmiş. Haber vereyim dedim
Berrak: hımmm, çok güzel, demek bu gece baş başayız.
Tarık: berrak hanım, siz burada kalacaksınız, ben müştemilatta
Berrak: bence sen de burada kal tarık, ben çok korkarımmm, yanımda senin gibi güçlü, korkusuz, yakışıklı, çekici birisinin olması lazım.

Der ve tarığa doğru yaklaşmaya başlar. Tarığın elinden telefonu alır ve kapatır.

Tarık: berrak hanım ne yapıyosunuz. Telefonu niye kapadınız.
Berrak: şimdi o şımarık, ukala patronunuz arar. Bu gece kimse bizi rahatsız etmemeli.
Tarık: berrak hanım yapmayın. Berrak hanım.

Tık tık tık tık

Tarık: berrak hanım kapı, berrak hanım kapı,

Tık tık tık

Filiz: naz, naz
Naz: hıhh, ne oldu.
Ayşe: naz kapıya vurduk vurduk açmadın, biz de merak edip girdik. Ama dalmış gitmişsin.
Naz: yok, yok bişey. Eee hayrola bu saatte.
Filiz: kız kıza kaynatacaz demiştik ya, ee sen de misafirsin, sana gelelim burada kaynatırız diye düşündük.
Ayşe: iyi yapmışız di mi?
Naz: yaa çok iyi olmuş.
Filiz: eğer uykun falan varsa gidebiliriz.
Naz: yoo, uykum falan yok, aslında biraz önce vardı ama şimdi yok.
Filiz: neden kaçtı uykun, bizim yüzümüzden mi?
Naz: yok yok, sizinle alakası yok, aklım bi şeye takıldı.

Filiz ve ayşe aralarına naz’ı alırlar ve yatağın üzerine otururlar.

Naz: eee ne konuşacaz.
Ayşe: bilmem

Hep birlikte gülmeye başlarlar.

Naz: eee ayşe sen sadriyle olan anılarını, filiz sen de ümitle olan anılarını anlatırsın olur biter.
Filiz: sen?
Naz: ben de sizi dinlerim
Ayşe: aaa olur mu seninle anlatacak bir çok anın vardır elbet.
Naz: ümitle mi?
Ayşe: hayır tarık’la
Naz: nee?
Filiz: evet abimle, o kadar ay oldu yok mu hiç anınız.
Naz: aslında var.
Ayşe: iyi işte sen de onları anlatırsın bize.

Naz, ayşe ve filiz birbirlerine anılarını anlatarak neşeli dakikalar geçirirler. Bir ayşe anısını anlatır, bir filiz, bir naz. Her biri anısını anlattığında ya gülüşürler ya da hüzünlenirler. Filiz, sevgililer gününde ümit’in yaptığı pizzayı, kendisinin aldığı test kitabını anlatır. Ayşe, sadri’nin sürprizlerini anlatır. Naz ise tarık’la olan anılarını anlatırken çok neşelidir.

Bu arada tarık da berrağı getirmiş, evin hizmetçisine de naz’ın geceliklerini verir ve arabaya biner. Ama gitmez.

Naz: yaa işte böyle, tarığa çorba yapacam diye, elim yüzüm her tarafım un olmuştu. Sonra belkıs teyze beni öyle görünce bi şok oldu görmeniz lazım.
Filiz: eee çorba ne oldu.
Naz: tabi çorba falan yapamadım. Allahtan belkıs teyze yaptı da bi tas götürebildim. Yoksa tarık sabaha kadar çorba bekleyecekti.

Naz’ın anlattıklarına hep birlikte gülerler.

Ayşe: yaa ne çok anınız varmış tarık’la senin kıskandım valla.
Filiz: ayy valla ne yalan söyleyim ben de. Eee abim nerde şimdi
Naz: (burun kıvırarak) evde

O sırada filiz’in telefonu çalar.

Filiz: aa ümit arıyo. Çatlamıştır şimdi.

Filiz pencereye doğru gider konuşmak için. O sırada ayşe’nin telefonu da çalar.

Ayşe: aaa Sadri arıyo.
Naz: maşallah sanki haberleşmişler gibi peş peşe.

Naz bozuntuya vermek istemez ama gözü sürekli telefonuna kayar ve boynunu bükerek tarık’ın aramasını bekler.

Filiz, bir anda pencerede naz’ın arabasını görür. Ve daha rahat konuşmak için odadan çıkmak için yürürken

Filiz: iyi geceler naz, haa bu arada abim hala dışarıda haberin olsun.
Naz: nee, inanmam

Filiz kapıyı açtığında hizmetçi gelir.

Hizmetçi: naz hanım, şoförünüz istediklerinizi getirdi.

Filiz gördün mü gibisinden bi işaret yaparak odadan çıkar. Ayşe de onunla birlikte odadan çıkar. Naz da önce aceleyle hizmetçinin getirdiği poşeti açar ve içinden gecelikleri çıkınca, direk pencereye koşar. Arabayı görür ve çok sevinir.


5

Naz, tarığın yanına gidebilmek için hemen hazırlanır. Sessizce merdivenlerden aşağı iner. üzerine tarık’ın getirdiği gecelikleri giymiştir. Salona bakar, hulusi ve vahi uyuya kalmıştır. Yavaşça dış kapıyı açar, kapı kilitlenmesin diye de ayakkabılıktan bi ayakkabı alıp kapı arasına koyar ve tarığın yanına gider.

Tarık da koltuğa yaslanmış uyur haldedir. Naz arabaya doğru yaklaşır ve cama hafifçe vurur, ama tarık ilk başta duymaz, sonra naz, biraz daha hızlı vurur bu sefer tarık birden sıçrar.

Tarık: nazzz
Naz: açsana

Tarık camı açar.

Naz: camı değil kapıyı. Üşüdüm. Hadiii

Tarık kapıyı açar ve naz arabaya biner.

Naz: hani gelmiyodun sen?
Tarık: düşündüm, uykuyu her yerde uyurum, ama parayı her yerde bulamam. Dedim zaten arabada uyumaya alışkınım, boştan yere niye paradan olayım ki.
Naz: iyi, ben gideyim de uyu o zaman.

Naz gitmek için arabanın kapısını açar, ama tarık naz’ın elinden tutar.

Tarık: artık uyumama gerek yok.

Naz: hımmm. Peki o zaman gitmeyim. Ayrıca buraya geliş sebebin sadece para mı?
Tarık: hayır.
Naz: peki ne buraya gelişinin sebebi?
Tarık: berrak
Naz: nee, berrak mı? Ne olmuş berrağa.

Naz birden gördüğü o korkunç hayali hatırlar.

Naz: dur söyleyim ondan kaçtın di mi? Öyle di mi?
Tarık: niye kaçayım canım, beraber geldik.
Naz: ne ne ne? Beraber mi geldiniz?
Tarık: evet.
Naz: benim kafam karıştı, her şeyi baştan anlatsana.
Tarık: naz sen aradın eve gidiyorum dedim, tam vahi bey “berrağı da buraya getir” dedi diyecektim ama sen izin vermedin ki.
Naz: nasıl yani berrağı buraya mı getirdin
Tarık: evet. Evde yalnız kalmasın diye, vahi bey buraya getirmemi istedi.
Naz: bana niye baştan söylemedin.
Tarık: konuşmama izin vermedin ki
Naz: bana niye gelmiyorum dedin?
Tarık: ya naz çok uykum vardı ne dediğimin farkında değildim.
Naz: peki niye bu kadar geç kaldın?
Tarık: naz beni sorgulamak için mi geldin gece gece?
Naz: evet, soruyorum sen de cevap vermek zorundasın. Çünkü ben senin… patronunum. Ve her yaptığından haberim olması lazım. Ben seni arayalı 2 saat oldu, 2 saatte getiremedin mi berrağı.
Tarık: tamam, patronum naz. Her şeyi ayrıntılı olarak anlatıyorum, belki içiniz rahatlar.
Naz: iyi olur.
Tarık: evet gittim, içeri girdim

Bu arada naz da tarığın söylediklerini hayal etmeye başlar.

Tarık: berrak diye bağırdım, ses çıkmadı. Sonra odasına doğru gittim. Yine berrak diye seslendim ses çıkmadı. Meraklandım, odanın kapısını açtım ama berrak içerde yoktu.

Naz: sonra

Tarık: sonra yukardan su sesi duydum, banyodadır diye düşündüm. Önce senin odana gittim, istediğin gecelikleri aldım, odanın sessiz ve huzurlu havasını içime çektim.

Naz: ne demek şimdi bu.
Tarık: tamam tamam şaka yaptım. Devam edeyim mi?
Naz: hele bi etme.
Tarık: gecelikleri aldıktan sonra banyonun kapısına doğru yaklaştım. Kapıya tıklattım.

Naz bu sözden sonra kabusa başlar.

Berrak bornozlu ve ıslak bi halde kapıyı açar.

Tarık: berrak hanım, vahi bey sizi götürmemi istedi, hazırlanırsanız iyi olur.
Berrak: banyom yarım kaldı tarıkcım.
Tarık: biraz acele ederseniz? Naz hanım beni bekliyo
Berrak: beklesin biraz daha, o elindekiler ne
Tarık: naz hanım’ın gecelikleri.

Berrak tarığın elindekileri alır ve fırlatır.

Tarık: berrak hanım ne yapıyosunuz.
Berrak: tarık, küvetin su giden yeri tıkanmış, ben yapamadım önce bana yardım edermisin?
Tarık: ama berrak hanım, bu halde
Berrak: ne varmış halinde, istersen üzerindekileri çıkarabilirsin

Der ve tarığın montunu çıkarıp banyodan içeri sokar ve kapıyı hızlıca kapatır.

takkkkk

Naz: ayyyy
Tarık: ne oldu.
Naz: yok bişey. Anlat sonra
Tarık: anlattım ya, tabi belgin teyzenin dediği gibi yine dalıp gittin, hiç bişey duymadın di mi?
Naz: evet duymadım.
Tarık: en son nereyi duymuştun.
Naz: banyonun kapısına vurmuştun.
Tarık: banyonun kapısına vurdum, “berrak hanım, sizi hulusi amcalara götürecem, yarım saat içinde hazır olun” dedim ve arabaya gittim. Yarım saat sonra da berrak geldi ve buraya geldik.
Naz: yani daha erken geldiniz buraya
Tarık: evet, tam 1 saattir burayım.

Naz, göl kenarında tarık şarkı söylemeden önceki yüz ifadesiyle tarığın göğsüne doğru kafasını koyar. Tarık da eliyle naz’ın sarar.

Naz: off tarık yaaa.
Tarık: sen nelere daldın?
Naz: nelere dalmadım ki.
Tarık: sen de uyumamışsın bu saate kadar.
Naz: evet, filiz ve ayşe ile sohbet ettik, en komik anılarımızı anlattık.
Tarık: nelerden bahsettiniz
Naz: ayşe sadri’den, filiz ümit’ten
Tarık: sen?
Naz: kimden olacak senden. senden başka kiminle anım olacak ki benim.
tarık: ne bileyim, babanızla, ümitle
naz: oldu ama hiçbirisi komik değildi.
Tarık: hımm, hangi anılarımızı anlattın peki?
Naz: en komiklerini anlattım
Tarık: mesela
Naz: Tarzan, çita, sana çorba yapışım, yangın sonraki araba faciasını.
Tarık: peki ne tepki verdiler
Naz: kıskandılar
Tarık: komik anların dışındakileri de anlatsaydın ne yaparlardı düşünemiyorum
Naz: ben de. Heralde beni evden kovarlardı.
Tarık: bence ümit ve sadri’yi kovarlardı

Naz: doğru (ikisi de gülerler)

Sonra naz birden burağın tarığın şarkıcılıkla ilgili söylediklerini düşünür.

Naz: tarık, cidden şarkıcı olmayı düşünüyomusun.
Tarık: sen olmamı istiyomusun
Naz: istemiyorum
Tarık: neden?
Naz: o zaman şoförüm olmazsın.
Tarık: sence şuanda şoförün müyüm?
Naz: şuanda benim şarkıcım olur musun?
Tarık: nasıl?
Naz: mesela şuan sen çok ünlü bir şarkıcısın ve ben de senin tek hayranım ve benim için şarkı söylemeni istiyorum.
Tarık: memnuniyetle.

Nev-Sen Gibi

Suya yazı yazmak gibi seni sevmek
Yorgunum, üşüyorum
Yanındayım, ama yalnız ne çare
Suskunum huzursuzum

Gözlerinde uçurumlar korkup da yüzleşmeye
Bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye
Düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle
Sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar

Gece avutmuyor gönlüm unutmuyor
Dokunduğum hiç bir ten senin gibi kokmuyor


Şarkı boyunca naz, başını tarığın göğsünden kaldırmaz ve tarığın bir gün şarkıcı olup da ondan ayrılacağını düşünüp üzülür. Belki gözünden bir damla yaş akar, belki de o yaş aşkın vermiş olduğu mutluluk ifadesidir.

Şarkı bitince naz kalkar.

Naz: ben gideyim artık

Tarık, naz’ın yüzündeki yaşı fark eder ve eliyle siler.

Tarık: ağladın mı?
Naz: yoo, çok uykum geldi tarık belki ondandır.
Tarık: iyi peki
Naz: sen burada mı duracaksın?
Tarık: sana bağlı?
Naz: tamam eve gidebilirsin?
Tarık: istersen bekleyim sabaha kadar
Naz: yok yok, git sen. Sabah 9 gibi gelirsin bizi almaya.
Tarık: peki
Naz: ee ne bekliyosun
Tarık: seni

Naz daha arabadan inmemiştir

Naz: (gülümseyerek) aa pardon.
Tarık: geceliklerinizi hemen giymişsiniz.
Naz: evet, en sevdiğim geceliğimdir, nasıl buldun bunu
Tarık: valla o kadar çok vardı ki, gözüme en güzel bu gözüktü, senin bu geceliği giyerken ki halini düşündüm ve bunu götürmemin daha iyi olacağına karar verdim.
Naz: (gülerek) iyi yapmışsın, ee gitsene hadi, üşüdüm.
Tarık: ee sen git beni bekleme
Naz: sen gitmezsen ben de gitmiyorum.
Tarık: tamam tamam, iyi geceler.
Naz: sana da…

Tarık geri geri arabayla uzaklaşır ama gözler hala naz’dadır. Naz, tarığın gittiğinden emin olduktan sonra eve doğru gider. Ama tarık gitmiş midir acaba?



6
Sabah olur.

Hulusilerin salondan telefon sesi çalmaya başlar. Çalar, çalar ama açan olmaz. Telefon uzun uzun çalmaya devam eder. Vahi ve hulusi de L şeklindeki koltuğun iki tarafına da başları birbirine değecek şekilde uyuya kalmışlardır.

Telefon çalar ama ikisi de kalkmaya niyetli değildir ve uyku sersemi konuşurlar.

Hulusi: hımm, vahiii telefon
Vahi: sen açıver, seni arıyolardır.
Hulusi: benim telefonum değil
Vahi: inanmam kesin senin telefonundur.
Hulusi: inanmazsan inanma banane

Vahi bi kaç saniye daha uykulu halde bekler ve sonra birden yerinde sıçrar.

Vahi: evet benim telefon. Of of bu kadar çok çaldığına göre kesin bişey oldu. Ah hulusi ah, nerde bu telefon.

Vahi kısa bi süre telefonu aradıktan sonra telefonu bulur.

Vahi: heh buldum… aloo
Hatice: nerdesin sen?
Vahi: ablaaa?
Hatice: abla yaa, nerdesin sen, iki saattir bekliyorum burada.
Vahi: valla uyuyakalmışım, duymadım telefonun sesini, neee? Bekliyorum burada mı
Hatice: evet
Vahi: abla nerdesin sen şimdi?
Hatice: nerde olacak sizin evin bahçesinde.
Vahi: (sesini yükselterek) neee?

Hulusi de o sırada uyanır. Vahi’nin yüksek sesle konuşmasını duyan naz’da uyanmış aşağı inmiştir.

Hulusi: ne oluyo vahi yaa, kimmiş o
Vahi: yandım ben hulusi yandım.
Hulusi: ne oldu oğlum anlatsana.
Vahi: ablam gelmiş... Kusura bakma abla, bugün bi işimiz çıktı ve başka yerde kalmak zorunda kaldık. Hemen geliyoruz.
Hatice: çabuk gelin hadi bekliyorum
Naz: (esneyerek) günaydın baba, ne oldu sabah sabah, sesin ta yukardan duyuluyo.
Vahi: yandık kızım yandık, halan gelmiş.
Naz: hangi halam.
Vahi: kızım senin bi tane halan var oda Hatice halan.
Naz: doğruya uyku sersemi işte. (naz birden irkilir) neee, Hatice halam mı?
Vahi: yaaa

Hulusi: ya biri bana ne olduğunu kimin geldiğini söyleyebilirdi, Fransız kaldım burada.
Vahi: ablam geldi hulusi, hemen gitmemiz lazım.
Hulusi: geldiyse geldi, biraz beklesin
Vahi: hulusi ablam diyorum.
Hulusi: ne olmuş ablansa, hacer abla da benim ablam.
Vahi: hulusi hacer ablandan korkarmısın?
Hulusi: uff hem de ne korkma.
Vahi: hah işte Hatice ablam eşittir hacer ablan. Hatta eşittir değil, büyük eşittir deyim bilmem anlatabildim mi?
Hulusi: iyi de belgin, evlilik, ilk aşk ne olacak
Vahi: hulusi kusura bakma ama bu sefer cidden banane, sen burada evliliğini kurtarmayı düşünüyosun, ben evde kafama yiyeceğim bastonu.
Hulusi: onun da mı bastonu var.
Vahi: hem de ne baston. Naz kızım sen daha buradamısın hadi çabuk çabuk ben kapıdaya çıkıyorum.
Naz: üzerimizi falan giyseydik.
Vahi: olmaz, her geçen dakika benim için daha büyük zarar demek. Hem ne var halinde. Hadi hadi.
Naz: ümit, berrak?

Ümit de o sırada uyanmıştır.

Ümit: ne oluyo yaa.
Vahi: birazdan deprem olacak ümit deprem çabuk üstünü başını al gel.

Naz, normal kıyafetlerini elini almış, berrak uykulu uykulu, ümit de şaşkın şaşkın, hepsi evden dışarı çıkarlar.

Hulusi: vahi bu kötülüğünü hiç unutmayacam
Vahi: eeehh,
Naz. Ee nasıl gidecez. Taksi çağırdınız mı?
Ümit: gerek var mı? Baksanıza şu bizim araba değil mi?

Hepsi birden arabanın olduğu yere doğru koşarlar. Anlaşıldığı gibi tarık gece gitmemiş orda, araba da sabahlamıştır. Naz arabayı görünce çok şaşırır. Çünkü tarığı gitti biliyodu. Vahi ise sevincinden nerdeyse göbek atacaktır.

Vahi: hadi ne duruyoruz, gidelim arabaya.

Naz, birden arabayı görünce hem şaşkınlıktan hem de tarığın bütün gece onu bırakıp da gidememiş olmasının verdiği mutlulukla donup kalmıştır. Ümit’in kolundan tutup çekmesi ile kendine gelmiş ve o da arabaya doğru gitmiştir.

Tarık da araba da uyumaktadır. Ve vahi’nin cama vurması ile yerinden sıçrar.

Tarık: vahi bey.
Vahi: açsana.

Tarık yine camı açar.

Vahi: camı değil kapıyı tarık.

Tarık, etrafında birden vahi, ümit, naz ve berrağı görünce çok şaşırmıştır. Rüyadır gibisinden gözlerini uvuşturur. Vahi arabanın ön tarafına, naz ortada olmak üzere ümit ve berrak da arkaya oturur. Ve naz hemen aynadan tarığa hayran hayran bakar, tabi tarık da naz’a.

Vahi: hadi tarık doğru eve. Ve biraz hızlı.
Tarık: hayrola vahi bey bişey mi oldu?

Tarık arabayı çalıştırır ve yola çıkarlar.

Tarık: hayrola vahi bey bişey mi oldu.
Vahi: ablam gelmiş tarık, 2 saattir bahçede bizi bekliyomuş. Bittim ben bittim.
Tarık: niye bitiyosunuz ki.
Vahi: önceden tanısaydın niye bittiğimi anlardın.
Tarık: merak ettim valla
Ümit: bence hiç merak etme, ettiğine pişman olabilirsin.
Tarık: o kadar sinirli yani
Ümit: ve bir o kadar da asabi
Vahi: ve bi okadar da inatçı.

Naz birden lafa girer.

Naz: ve bi o kadar da sevecen
Ümit: naz sende illa sevecen kısmını eklemesen olmaz yani
Tarık: neden?
Ümit: (gülerek) naz’ın küçüklüğünden beri hep halana benziyosun, halana benziyosun deyip durdular, şimdi sinirli, asabi, inatçı deyip halamın yani aynı zaman da naz’ın özelliklerini saydık ya, bunları örtmek için hep araya sevecen kısmını katıyo.
Naz: ümitttt, ama halam sevecen değil mi baba.
Vahi: öyle öyle, dünya tatlısı kadın
Ümit: ama sen değilsin ki.
Naz: ümitttt

Ümit, naz’a sevecen değilsin deyince tarık aynadan naz’a bakar ve gülümser.

Tarık: peki adı ne? Eve gidince mahçup olmayalım

Naz ve ümit aynı anda

Naz: hatice
Ümit: netice
Tarık: (şaşkın) ne ce?

Vahi: ümittt
Ümit: yaa ikide bir ümit deyip durmayın, doğruları söylüyorum suç mu?
Naz: suç ümit, ayrıca da sus ümit.
Vahi: tarık evladım, ablamın adı Hatice, (biraz çekinerek) ama şimdiye kadar hiç evlenmediği için daha doğrusu evlenemediği için “hatice’ye değil netice’ye bak” diye diye. Hatice olmuş netice.
Tarık: peki berrak ve ben ne diyecez?
Ümit: siz mümkün olduğunca konuşmazsanız iyi olur. Sağlığınız açısından.
Berrak: sağlığımız.
Ümit: sağlığınız tabi. elinde bu (kollarını açar) kadar bastonu var ve kızdığındaaa (eliyle vuruyomuş gibi yapar).
Vahi: ümitttt
Ümit: tamam baba sustum. (berrağa döner, sessizce)
Ümit: birazdan bastonun tadını alacak ya, o yüzden heyecanlı anla işte.

Berrak korkuyla ümit’e bakar ve yavaş yavaş da eve yaklaşırlar.


7

Sonunda eve gelmişlerdir. Vahi daha araba durmadan kapısını açmış inmeye yelkenmiştir.

Naz: baba dur yavaş.
Vahi: duramam kızım
Naz: bi yerini sakatlayacaksın.

Tarık arabayı durdurur, vahi k oşar adım bahçeye doğru gider.

Ümit: boşver kızım, fark eden bişey yok ki ha şimdi sakatlamış ha biraz sonra.
Naz: bence sen de korkmaya başla ümit.
Ümit: “korkma korktukça sıra sana gelecek” diye boşuna dememişler.
Naz: korkmuyosun yani. ayrıca oradaki korkma “susma” olmasın
Ümit: tamam işte korkmuyorum çünkü “susma sustukça sıra sana gelecek” moduna girip susuyorum.
Naz: ay isabet olur. Bu sayede kafa dinleriz.

Ümit sessiz sessiz “susma sustukça sıra sana gelecek” diyerek o da arka tarafa doğru gider.

Berrak: ben de içeri girip bişeyler hazırlayım bari.

Naz, gece gördüğü kabuslar yüzünden berrağa iyi davranmaz.

Naz: (umursamaz bi tavırla) iyi tamam.

Tarık ve naz kapı önünde yalnız kalmışlardır.

Naz: sen de mi ümit gibi susacaksın?
Tarık: susmakla bi yere varılmaz ki
Naz: gece gitmemişsin?
Tarık: evet gidemedim.
Naz: neden?
Tarık: bilmiyorum, bu evde tek başıma olmak, bi garibime gitti. Yalnızlık hissi heralde.
Naz: iyi de müştemilatta hep yalnız kalıyosun. Nine yalnızlık hissi yaşadın ki?
Tarık: biliyorum, müştemilatta yalnız kalıyorum ama bu evde, içerde sizlerin olduğunu bilerek kalıyorum. Hiç biriniz evde olmayınca burada kalmak içimden gelmedi.
Naz: yine bize yakın olmak için hulusi amcaların kapısı önünde bekledin. Öyle mi?
Tarık: evet
Naz: sonsuza kadar hep böylemi olacak?
Tarık: işte içimi yeyip bitiren tarafı da bu ya
Naz: neymiş o?
Tarık: bi gün sizlerden ayrı kalacağımı düşünmek.

Tarık böyle deyince naz’ın aklına burak’ın tarık için söylediği sözler gelir. Şarkıcılıkla ilgili olan. Ve tarığa içli içli bakar.

Naz: neyse şimdi bunları düşünme zamanı değil, şimdi ümitin de dediği gibi susma zamanı.

Der ve eve doğru girer. Tarık da arkasından.

Tarık: (iç çekerek) susmakla bi yere varılmıyo ki naz.

Der ve o da eve girer.

Vahi ve ümit de hatice ablayı salona getirmişlerdir. Vahi hemen baş ucunda durur. Ümit ve berrak da karşısında sıra halinde bekler.

Naz: halacım hoş geldin.
Hatice: sus kız, geç bakayım şuraya.

Naz halasını öpmek için gelirken bu tepkiyle karşılaşınca çok şaşırır ve hemen ümit2in yanına geçer. Tarık da hiç sesini çıkarmadan berrağın yanına en sona geçer.

Vahi: ablacım tekrardan hoş geldin. Kusura bakma seni karşılayamadığımız için. Çok özür dilerim.
Hatice: kesss (bastonuyla vahi’nin ayağına vurur)
Vahi: ahhh
Ümit: (sessizce, naz’a) arabadan atlasaydı daha iyiydi gitti bacak
Naz: sus ümit susss
Hatice: nerdesiniz bakalım siz. Şunlara bi sürpriz yapıpı şaşırtayım dedim. bi geliyorum kimse yok evde. Çok kızdım çok.
Vahi: bizim hulusi bırakmadı…
Hatice: sen sus vahi.. naz
Naz: efendim halacım
Hatice: gel bakayım öp elimi. özledim seni valla
Naz: biz de seni özledik halacım.
Hatice: tamam kess, geç yerine

naz, ürkek bi ifadeyle halasını öper ve yerine geçer.

Hatice: ümit, kuzum

Ümit hiç sesini çıkartmaz.

Naz: (içses) ben de mi elimde bastonla gezsem acaba. Şuna bak çıt çıkıyo mu?

Hatice: ah ah, gençken güzeldim, alımlıydım, erkekler peşimde dolanırdı. hayattan tek bi ümidim vardı ama sadece ümit ettim gerçekleştiremedim.
Ümit: neydi o ümidin hala?
Hatice: (bağırarak) evlenmek ne olacak evlenmek. Gel bakayım buraya seni de çok özledim.

Ümit de halasının yanına gider ama bi gözü de bastondadır.

Hatice: sen tıpkı annene benzemeye başlamışsın?
Vahi: (pişkin pişkin) yaa geçen ben de aynısını dedim
Hatice: sen sus vahi
Vahi: tamam ablacım.

Ümit de halasını öptükten sonra yerine geçer.

Hatice: bu hanım kızımız kim?

Berrak araba da duyduklarından sonra süt dökmüş kedi gibi sesi soluğu çıkmaz. Vahi, naz’a, naz da ümit’e bakar konuşmak için ama bir türlü konuşmak istemezler çünkü korkarlar. Neyseki

Tarık: (berrağı göstererek) berrak evin işleri ile uğraşıyo efendim.

Berrak “memnun oldum” niyetine gülümseyerek başını eğer ama konuşmaz. Naz, ümit ve vahi “ne yaptın tarık” der gibi korkuyla tarığa bakarlar.

Hatice: vahi bu tipsiz oğlan kim?

Naz, ümit ve berrak gülmemek için kendilerini zor tutarlar. Ama tarık da baya bozulur.

Naz: benim şoförüm halacım.
Hatice: sana mı sordum kız? (naz fena bozulur)
Vahi: naz’ın şoförü abla
Hatice: tamam duyduk, ikinci defa söylemeye ne hacet. Hem böyle şoför mü olur. Saçlar, kıyafetler. Bizim zamanımızdaki şoförler kısa saçlı, takım elbiseli, traşlı olurdu. Şuna bak hani bi film vardı geçen gün fox muydu neydi o kanalın adı. Orda oynuyodu korsanlı falan. Ordaki çocuğa benziyo.
Ümit: karayip korsanı (ne yaptım der gibi birden susar ve halasının kızacağını sanır)
Hatice: hah o film aferin çocuğum
Ümit: ohh.
Hatice: adın ne bakayım?
Tarık: tarık efendim.
Hatice: ah ah,
bir tarık sevdim uzun boylu, kara kaşlı, kara gözlü (naz birden tarığa bakar)
Her daim doğru sözlü
Aşkımız eşsizdi, tekti (tarık da naz’a bakar)
Bir gün ansızın beni terk etti. (naz’ın gözleri kocaman olur)

Naz: aaa neden?
Hatice: nedeni var mı kız, karı dırdırını çekemedi de ondan. 7-8 ay gül gibi geçinip gittik, her şey yolundaydı, tam evlenecektik, terk edip gitti beni ardında bi not bırakarak.
Naz: peki ne yazıyodu notta
Hatice: dır dır

Naz’ın aklında tarığı kaybetme korkusu iyice yerleşmeye başlamıştır. Önce Burak, sonra tarığın lafları, şimdi de halasının sözleri aklında soru işaretleri bırakmaya başlar. Ve tarık da imalı imalı naz’a bakar “sen de beni dır dır” der gibi.

Hatice: eee dırdır edip durmayın. söyle bakalım sadece naz’ın şoförlüğünü mü yapıyosun
Tarık: genelde.., ama gerek vahi bey’in olsun gerek ümit’in olsun işleri olduğunda her zaman hazırım.
Vahi: tarık 8 aydır burada çalışıyo. Bizden biri oldu artık. Evladım gibi severim. Saolsun her bişeyimize koşar.
Ümit: (sessizce naz’a) aha gitti bacak
Hatice: vahiiii
Vahi: tamam abla
Ümit: tüh gitmedi.
Hatice: nerde kalıyosun geceleri falan.
Tarık: dışarıda müştemilatta.
Hatice: ne kadar maaş veriyo bu vahi
Tarık: 700 ytl
Hatice: pinti herif, 700 ytl maaş mı olur bu devirde. Oğlum iyi katlanmışsın sen bu delilere 8 ay.
Tarık: estafirullah efendim. çoğu kişi yaptığı işin karşılığını alamadığından şikayetçi olur. Hani hep “çalışıyorum çalışıyorum karşılığı bu mu”, derler. Ama benim parada falan gözüm yok. Buradaki güzel, samimi, sıcak ortam bana yetiyo. Kısacası hatice’ye değil, neticeye bak diyenlerden değilim yani.
Naz: eyvahhh
Ümit: eyvah kaç alfonso kaç
Vahi: gitti çocuk
Hatice: ne dedin sen biraz önce bakayım
Tarık: Buradaki güzel, samimi, sıcak ortam bana yetiyo dedim
Hatice: ondan önce

Tarık da ne dediğinin farkına varınca ister istemez suratı ekşir.

Tarık: (kesik kesik) hatice’ye değil, neticeye bak diyenlerden değilim demişim yanlışlıkla.
Hatice: gel bakayım yanıma. Gel gel
Naz: (sessiz) gitme tarık, kaç kaç
Tarık: geleyim mi?
Hatice: gel gel
Tarık: tamam geleyim o zaman

Tarık yavaş yavaş hatice’ye doğru yaklaşır. Naz, ümit, berrak ve vahi korku dolu gözlerle tarığı izlerler. Hatice eline bastonunu alır. Tarık’ta da aynı korku başlar.

Ümit: (naz’a) sence ne yapacak?
Naz: bilmem sence?


8

Ümit: bence o bastonu bi yerde kullanacak ama nerde bilmiyorum
Naz: ben de
Ümit: sende mi kullanacak, çabuk koş koş tarık da kullanmadan önüne atla sende kullansın.
Naz: saçmalama ümit ben de bilmiyorum demek istedim.
Ümit: gerçi öyle demene gerek kalmadan da önüne atlarsın ya sen hadi neyse..
Naz: ümit, sus yaa, şurda iki dakika gerilim yaşatmıyosun.
Ümit: dıdıdıdın

Tarık iyice Hatice hala yaklaşmış dibine kadar gelmiş ve önünde durmuştur. Hatice hala da elindeki bastonu yavaş yavaş kaldırır ve

Naz: ben bakamayacam.
Vahi: (içses) tarık kusura bakma

Hatice hala bastunun kıvrımlı olan kısmını tarığın boynuna geçirip ani bi hareketle kendine doğru çeker.

Naz: ne oldu ümit
Ümit: tarık şuan yerde, baygın ve başında da yıldızlar dönüyo.
Naz: neee?

Naz birden kafasını kaldırır ve tarığın Hatice halanın elini öptüğünü görünce çok şaşırır.

Hatice: el öpenlerin bol olsun evladım. Ne o bakışlar şaşkın şaşkın.
Tarık: ben, bana kızdınız sandım ve bastonla kafama..
Hatice: hahaha, niye kızayım yahu. Bu zamana kadar ne zaman benim haricimde birisi bana karşı “haticeye değil, neticeye bak” diyecek diye merak ediyodum.
Tarık: bastonun ağırlığından korkuyolardı sanırım.
Hatice: sen korkmadın mı?
Tarık: biraz desem
Hatice: hahahaha, ay vahi bu çocuk çok matrakmış yaa.
Vahi: yaa bizim tarık.


Ümit: yok ya ben cidden kıskanmaya başladım bu alfonsoyu.
Naz:
Ümit: ben de deme naz, sen zaten kıskanıyosun.
Naz: hiçte bile.
Ümit: ne diyecektin peki biraz önce
Naz: sus ümit.
Ümit: tabi tabi


Tarık: (acıyla) yalnız baston, boynum, acı
Hatice: ha tamam. Gel otur yanıma.

Tarık hatice’nin yanına oturur. Naz tarığın cesaretinden cesaret alarak söze dalar.

Naz: biz de oturalım yaa, ayaklarım ağrıdı.
Hatice: sizde gidin üstünüzü başınızı değiştirin, o ne öyle, gecelikle falan

Vahi de Hulusilerle takımları ile yattığı için buruş buruş olmuştur.

Hatice: vahi o kıyafet ne öyle buruş buruş git değiştir. Ay ne gevşeksiniz siz ya. Bilseydim daha önceden gelirdim. Kızım git sen de yiyecek bişeyler hazırla. Karnım acıktı size laf yetiştirecem diye.
Tarık: isterseniz ben de gidip odamdan bişeyler giyineyim.
Hatice: sen otur tarık, senin kıyafetin iyi. (sessizce) hem biraz dedikodu yaparız. Tuttum seni. Kıymetini bil. Ben öyle kolay kolay sevmem kimseyi.
Tarık: biliyorum zaten.

Naz, ümit ve vahi kıyafetlerini değiştirmek için arkalarına baka baka yukarı çıkarlar.

Naz: bittik biz bittik. Yapmadığını bırakmaz şimdi bize.
Vahi: aman kızım idare edecez artık, kırk yılın başı geliyo.
Naz: edecez artık.
Ümit: alfonso’ya kanı kaynadı hemen.
Vahi: iyi oldu iyi boşverin, tarık onu güldürür, o gülerse belki bize de iyi davranır.

Tarık: ee ne hakkında dedikodu yapacaz ıııı.. ya madem ben de vahi beyin evladı sayılırım, eğer mahsuru yoksa ben de size hala diyebilir miyim?
Hatice: tabi diyebilirsin tarık.
Tarık: (gülümseyerek) tamam, ne hakkında dedikodu yapacaz halacım.
Hatice: (gülümser) ilahi tarık. Bak ben nerdeyse 2 senedir gelmedim bu eve, şimdi bunlara sorsam ne var ne yok diye iyi iyi der geçerler. Madem 8 aydır buradasın az çok biliyosundur bazı şeyleri. Anlat bakalım ne var ne yok burada. Bu arada sana tipsiz dediğime falan bakma ben takılırım öyle. Kafa işte gelip gidiyo.
Tarık: yok canım unuttum bile. Ama, ekmeğimi yediğim kişiler hakkında konuşmak biraz arkadan konuşmak gibi olmaz mı?
Hatice: amannn boşver, bana anlatmayacaksın da kime anlatacaksın.
Tarık: peki o zaman.

Tarık, işe girdikten sonra evin durumunu anlatmaya başlar, kısa bi süre iflas eşiğine geldiklerini, zor günler yaşadıklarını falan anlatır. Bora’dan bahseder. Belkıs’tan bahseder. Ara sıra da konuşurken gülüşürler.

Gülüşmelerini duyan naz ümit ve vahi üst kattan onları izler.

Ümit: bu bizim alfonso da şeytan tüyü var sanki. Sevmeyen kişi yok, belkıs, belgin, şimdi de halam. Valla bi hulusi amca sevmiyo, sanırım birazcık ayşe, bi de naz.

Ümit konuşurken naz hayran hayran tarığa bakmaktadır ve ümit “naz” deyince naz birden cevap verir.

Naz: aa niyeyniş.

Naz, öyle deyince vahi ve ümit çok şaşırır. Ama naz kendinden hiç de beklenmeyecek bi soğukkanlılıkla cevap verir.

Naz: niye sevmeyim canım, sevmesen bu zaman kadar şoförüm olur muydu?
Vahi: naz haklı ümit, bir işi yaparken karşılıklı sevgi olmazsa, o işin ömrü de uzun olmaz.
Ümit: vayyyy, karşılıklı bi de.
Naz: ya baba yine saçmalamaya başlıyo şuna bişey dermisin
Vahi: boşver şimdi ümit’i, baya eğleniyo halanız ama.
Naz: evet, ne konuşuyolar acaba.
Ümit: boşveren derviş muradına ermiş. Siz muradınıza erin diye ümit de odasına gidermiş.
Vahi: bilmem ki
Ümit: ohooo

Hatice: ümit’i anlat biraz, ne yapıyo ne ediyo, 2 sene önce geldiğimde elinde dıp dıp dıp bişey vardı araba sürüp duruyodu. Şimdi yine onu mu oynuyo.
Tarık: yok, üniversiteye hazırlanıyo şimdi. Bıraktı araba yarışını falan uslandı.
Hatice: aman iyi iyi. Naz, naz kızım nasıl, yine inatçı, sinirli, asabi mi? Zordur naz’la geçinmek. Küçüklüğünde de şımarık, sinirli bi kızdı hala öyle mi?

Tarık naz’ın üst katta olduğunu görür ve ona bakarak anlatmaya başlar.

Tarık: ben işe girdiğimden beri inatçı, asabi ve sinirli burası kesin, ama geçinmek konusuna gelince, belli bi zamandan sonra alışıyo insan. Zaten alışmasam şimdi burada olmazdım heralde.
Hatice: valla kutlamak lazım. Bu zamana kadar naz’a katlanmışsın. Peki hiç ters düştüğünüz durumlar olmadı mı?
Tarık: oldu tabi, naz desin 5, siz deyin 6, ben deyim 7 kere koyulduğumu bilirim.
Hatice: hahahaha 7 kere mi?
Tarık: bilmiyorum ki unuttum sayısını.

Naz: kesin benim hakkımda konuşuyolar.
Vahi: nerden anladın.
Naz: halam 7 kere mi dedi
Vahi: ne olmuş 7 ye
Naz: tarığı daha önce 7 kere kovmuştum onu anlatıyo tarık. Sırıta sırıta.
Vahi: (gülerek) ilahi tarık, alem adamsın ya.
Naz: ya baba sen de ben den yanamısın, tarık’dan yanamısın anlamıyorum.

Tarık: neyse Hatice hala, ben odama gideyim. Sohbetiniz gerçekten çok güzeldi.
Hatice: müsaade senin tarıkcım. Yine beklerim sohbet için.
Tarık: tamam.

Tarık çıkarken naz’a doğru bakar ve sinirli olduğunu görür. Sırıtarak evden çıkar.

Naz: (içses) hah gidiyo, şimdi görürsün tarık, beni rezil etmek neymiş.

Naz da tarık çıkınca apar topar arkasından gitmek ister.

Hatice: nereye naz?
Naz: şeyy halacım, öğleden sonra tarık’la bi yere gidecez de onu haber verecektim.
Hatice: nereye gideceksiniz bakalım?
Naz: hem benim okulumun stajıyla alakalı, hem de tarığa yapılacak bi teklifle alakalı
Hatice: ne teklifiymiş bu?
Naz: ben de bilmiyorum.
Hatice: sen niye gidiyosun o zaman?
Naz: halacım, staj yaptığım yer ile teklif yapan yer aynı. Ayrıca tarığın patronu olduğum için benimle de görüşmek istediler.
Hatice: iyi hadi git bakalım.

Naz kurtuldum gibisinden bi off çekerek evden çıkar.

Hatice: patronmuş, patronluğunu yeyim senin.

Naz tarığın odasına doğru hızlı hızlı gider.

Naz: ay soru soru soru, cidden tam dır dır yani. Allahtan ben öyle değilim.

Tarık da müştemilatın kapısını açmış içeri girmiş, kapıyı kapatmak için elini uzatır ama bir anda vazgeçer. Ve kanepeye gidip oturur

Tarık: kapıyı kapatmak için boşuna yorulma tarık, biraz sonra naz ‘sen benim hakkımda ne konuştun” diye gelir nasıl olsa.

O sırada naz gelir. Ve sinirle içeri girer

Naz: sen benim hakkımda ne konuşuyodun öyle.

Tarık gülümser

Naz: ne sırıtıyosun
Tarık: yok bişey.
Naz: neydi o hahaha gülüştüğünüz komik şeyler.
Tarık: halanız bana başımdan geçen komik anıları anlatmamı istedi ben de onları anlatıyodum.
Naz: benim hakkımda
Tarık: evet.
Naz: bana sormadan nasıl anlatırsın onları.
Tarık: sen ayşe ve filiz’e anlatırken bana sordun mu?
Naz: ben sormadın diye, sen de sormamazlık edemezsin.
Tarık: kusura bakma naz, ama halanızın yanında, durun naz hanımdan izin alıp geleyim diyemezdim. Deseydim senin açından iyi olur muydu bilmiyorum.
Naz: halam 7 kere mi dedi, o neydi, seni 7 kere kovduğum mu?
Tarık: hayır, naz beni 7 kere öptü dedim
Naz: hayatta inanmam
Tarık: sen inan diye söylemiyorum zaten, itiraf et kıskandın di mi, halanla olan sıcak sohbetimizi

Naz’ın yelkenler yine iner ve gidip tarığın yanına oturur.

Naz: evet kıskandım.
Tarık: hımmm
Naz: dikkat ettin mi? Kıskandın mı diye sordun ve ben yalan söylemedim senin gibi?
Tarık: ben ne zaman yalan söyledim kıskanma konusunda
Naz: her zaman.
Tarık: uydurma
Naz: ne zaman doğruyu söyledin ki
Tarık: tarık tekelioğlu’ndan kıskandıklarımı niye söylemiyosun.
Naz: hayali bi adamı kıskandım demek kolay, somut örnek göster bana somut.
Tarık: saat kaç
Naz: 11
Tarık: iyi 3 saat kalmış
Naz: neye?
Tarık: somut örnek diyodun ya 3 saat kalmış işte.
Naz: ya tarık, dün geceden beri nasıl söyleyim diye düşünüyorum ama bi türlü nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum
Tarık: neyi?
Naz: ya dün sen beni aramıştım ya hani “Burak aradı yarın benimle birisini tanıştıracakmış diye”
Tarık: iyi de o
Naz: biliyorum uydurmaydı. Cep telefonun yeni ve burağın numarası yok sende
Tarık: sorun ne peki
Naz: sorun şu ki, senle konuştuktan hemen sonra Burak aradı ve seninle bugün buluşacağını söyledi.
Tarık: ne güzel
Naz: neresi güzel tarık yaa, sen cidden şarkıcı olmayı düşünüyosun galiba.
Tarık: düşünmüyo değilim yani

Naz bu sözün üzerine birden sinirlenir ve

Naz: peki beni düşünüyo musun tarık?

Der ve hızlı adımlarla odadan çıkacakken

Tarık: nazzz bi dakika

Naz durur ve tarığın güzel bişey demesini bekler.

Tarık: çıkarken kapıyı kapatır mısın?
Naz: ben girerken kapı açıktı.
Tarık: sen yorulma diye açık bırakmıştım.

Naz tarığa ters ters bakarak hızla odadan çıkar.

Naz: sen inatçıysan ben senden inatçıyım tarık ve o kaseti çıkartmana izin vermeyecem.

mecburen burada son. devamını yazmak isterdim ama yarın tüm gün okul var