Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarik_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.
1
Tarık, mutfakta naz’a çay koyuyo, belgin, hulusi ve hacer anne eve doğru geliyolar. Naz ise hepimizin yüreğini ağzına getirecek bir davranışta bulunup tarığın kimliğine ve ya fotoğrafına bakmak için elini tarığın montunun cebine atmıştır.
Belginler evin bahçesine girdiğinde, belgin bahçede naz’ın arabasını görür. Ve tarığın evde olduğunu düşünüp hemen telaşlanır.
Belgin: ayyyy Hulusi: ne oldu hayatım. Belgin: evlilik yüzüğüm
(çaktırmadan yüzüğünü çıkartıp cebine koyar, hacer anne görür ve ne oldu der gibi belgine bakar belgin de naz’ın arabasını gözleriyle gösterir)
Hulusi: ne olmuş yüzüğe Belgin: yok, düşürmüşüm. Vahilerde düşürdüm heralde. Geri dönüp alalım Hulusi: belgincim, valla çok yorgunum, yarın alırsın. Ya da şoförü yollayalım o alsın gelsin. Belgin: yok yok, biz gidelim. O benim en sevdiği yüzük. Hulusi: hem bakalım orda mı düşürdün. Hacer: doğru ya orda mı düşürdün bakalım Belgin: o zaman bi arayım da öğreniriz orda mı düşürmüşüm
Belgin bu bahaneyle tarığı arar.
Naz, ise heyecanla tam cüzdanı çıkartmış, tarığın fotoğrafını görüp, tam ismine bakarken montun cebindeki telefon çalmaya başlayınca birden korkar ve elindeki cüzdanı yere düşürür.
Naz: eyvahhh,
Şans eseri cüzdan kapalı bir şekilde düşmüştür ve naz telaşla cüzdanı yerden alıp hemen montunun cebine koymaya çalışırken tarık mutfak kapısından çıkar.
Tarık: ne yapıyosun naz Naz: şeyyy, telefonun çalıyo
Tarık naz’ın yanına yaklaşır ve naz’ın elinin cüzdanının olduğu kısımdan çıktığını görür. Naz’a ters ters bakarak
Tarık: telefon orda değil naz, (montun yan cebine elini atar ve telefonu çıkarır) Tarık: burada Naz: ne bileyim ben, ses ordan geliyo sandım.
Naz, tarığa bakmadan yerine oturur.
Tarık: aloo Belgin: aaa merbaha vahi bey Tarık: aloo Belgin: kusura bakmayın, akşam akşam rahatsız ettim. Yüzüğümü kaybettim de, şimdi de HULUSİ’ yle eve geldik. Acaba sizde mi düşmüş diye aramıştım. Tarık: belgin hanım ben tarık? Belgin: ha demek sizde. Şimdi gelip alırdık ama HULUSİ uykum var yorgunum deyince. Artık yarın alırım. Eve giriyoruz şimdi. Tarık: (korkuyla) neeee?
Naz: ne oldu tarık?
O sırada evin kapısının önünden hulusi amcanın sesi duyulur.
Tarık: mahvolduk naz, hulusi amca. Naz: neee? Ne yapacaz şimdi?
Tarık çok telaşlanır ve hemen kendi montu ile naz’ın montunu ve çantasını bir eline alıp diğer eliyle de naz’ın elinden tutup naz’ı çekerek mutfağa götürür.
Naz mutfağa girdiğinde ayşeyi görünce birden korkar.
Naz: ayyyyyy Ayşe: (korkar) ayyyyy Naz: ne işin var senin burada. Tarık: naz, ayşe şimdi sizin mi korkmanız lazım benim mi. Hulusi amca geliyo. Ne işinin olup olmadığının ne önemi var. Naz: e o zaman benim ne işim var mutfakta. Tarık: saklanacaz işte burada Naz: ayyyyy, bilseydim arabayı da buraya park ederdim saklanmak için. Saçmalama tarık, biz saklanacaz da koskoca arabayı görmeyecekler mi? Tarık: (mutfakta dört dönerek) haklısın. O zaman gel.
Naz’ın elinden tutar ve konuştukları masaya oturtur. Naz da şaşkın şaşkın tarığın koşuşturmasını izler. Tarık naz’ı masaya oturttuktan sonra koşarak yine mutfağa gider ve ayşe’nin de elinden tutup çekerek
Tarık: ayşe sen de gell Ayşe: ayyyy, elimm
Ayşe de naz’ın yanına oturur. eli acımıştır. Ve elini ovar.
Naz: eee ne yapacaz. Tarık: ne bilim ne yapacaksınız. Yeter ki burda olduğumu söylemeyin. Hah kitap
Tarık koşarak mutfağa gider ve ayşenin kitaplarını hızlıca masaya atıp
Tarık: alın size yapacak bişey. Ben kaçtım.
Naz ve ayşe şaşkın şaşkın birbirlerinin suratına bakarlar. Tarık da mutfağa gidip saklanmaktan başka çaresi kalmamıştır.
O sırada da hulusi belgin ve hacer eve girerler.
Hulusi: yaa bu araba vahilerin değil mi? Ne işi var burada. Hacer: ayşe, naz ne yapıyosunuz siz Hulusi: aaa naz mı buradaymış. Ben de diyorum niye bu araba burada diye. Hoş geldin kızım Naz: hoş bulduk hulusi amca Belgin: hayrola nazcım bu saatte bizim evde. Ayşe: şeeyyy, bugün okulda hocamız bi ödev verdi, ben de o yüzden nazdan yardım istedim Hacer: ödev mi? Naz: (sessizce) yardım mı? Hacer: ne ödeviymiş bu çok merak ettim valla. Naz: vallahi ben de Ayşe: şeyyy, hocamız herhangi bir meslek dalının araç gereçlerinin fiyatları hakkında, o mesleği gören kişilerden yardım alarak liste çıkartın dedi. Hacer: dur tahmin edeyim sen de müziği seçtin? Ayşe: evet, aklıma da naz geldi. Dedim arayım, çello, gitar, keman onlar hakkında bilgi toplayayım dedim. Saolsun beni kırmadı geldi. Naz: yaaa aynen öyle oldu. (içses) tarık’la büyüdüğü nasıl da belli oluyo iki dakikada nasıl da buluverdi yalanı. Belgin: en iyisini yapmışsın ayşe. Her işi uzmanına sormak lazım Hulusi: tabi canım, ayşe kızım bankalar hakkında bilemediğin bişey olursa bana sorabilirsin. Ne de olsa koskoca tekbankın sahibiyim. İşin uzmanıyım Belgin: evet Hulusi uzmansın ama banka konusunda değil. Hulusi: hangi konuda hayatım Belgin: anladın sen onu anladın.
Hulusi belginin ne demek istediği anlamıştır ve hemen konuyu değiştirir
Hulusi: ee naz kızım şoförün nerde. Onunla mı geldin Naz: şeyyy, o bugün biraz yorgundu. Evde yatıyo. Hulusi: tühh göremeyecez desene. Hacer: hayrola Hulusi, ne yapacaksın şoförü Hulusi: :çok merak ediyorum hacer ablam. Hatice abla şoföre çok benziyosun dedi ya. Merak ettim kimmiş benim 30 sene önceki halim.
Tarık da mutfakta kapıya kulağını dayamış içerde konuşulanları dinler.
Tarık: bi bu eksikti Tarık. Babam hem oğlu olan beni, hem de şoför olan yine beni arıyo. Çember gitgide daralıyo Tarık dikkatli ol.
Naz: bir gün inşallah tanışırsınız. Hulusi: inşallah. Aman size iyi geceler çok yoruldum bugün. Belgin: hadi git yat sen. Hulusi: (cilveli bi şekilde) sen? Hacer: ıhı ıhı Belgin: aaa Hulusi ortalık yerde.
Naz ve ayşe birbirine bakıp gülüşürler.
Hulusi: tamam tamam gidiyorum.
Hulusi yukarı çıkar.
Belgin: sizin ne işiniz var burada?
Tarık da babasının yukarı çıktığını anlayınca mutfaktan derin bi oh çekerek çıkar.
Naz: alfonso’yu öğrenmeye geldim. Belgin: burası yeri değil Naz: ne yapsaydım, Tarık buraya gelmiş. Gel dışarıda konuşalım dedim eve çağırdı. Belgin: aferin Tarık iyi yapmışsın, az daha hulusi’ye yakalanıyodun. Hacer: bi dakika şimdi. naz, sen tarığın alfonso olduğunu öğrendin mi? Naz: hepiniz biliyodunuz di mi? Ve bana bilmiyomuş numarası yaptınız. Çok kırgınım size. Belgin: (içses) aman kırgınlığını yiyim. Tarık: naz hanım biran önce gitsek. Şimdi Hulusi amca geliverir falan. Belgin: sen tarığı kovmuyomusun, yalan söyledi diye Naz: hayır. Ama kendisi işe geri dönmek istemiyo. Tarık: şimdi geri dönmek istiyorum gidebilir miyiz? Naz: tamam gidelim.
Naz ve Tarık hızlı adımlarla evden çıkarken naz ve belgin birbirlerine yine sert bi bakış atarlar.
Hacer: sana söylemiştim belgin. Birbirlerini seviyolarsa her şey boş. Gördün mü kız alfonso olduğunu öğrendiği halde kovamadı oğluşunu. Belgin: galiba haklısın hacer abla.
2
Tarık ve naz arabayla eve doğru giderler.
Naz: iyi kurtulduk valla. Tarık: evet Naz: ikimizi baş başa görselerdi Allah bilir hakkımızda ne düşünürlerdi? Tarık: senin düşündüğünü düşünmeyeceklerinden emin olabilirsin Naz: ben ne düşündüm ki?
Tarık yan gözle naz’a bakar ve “hadi hadi” gibisinden başını sallar.
Naz: hem sen benim ne düşündüğümü nerden biliyosun? Tarık: ne yalan söyleyim aynı şeyi ben de düşündüm. Naz: senden de öyle bi düşünce beklenir zaten. Tarık: diyene bak.
Naz köşeye sıkıştığını anlar ve hemen lafı değiştirir.
Naz: hani evde kimse yoktu. Tarık: hangi evde? Naz: ayşe’yi diyorum. Tarık: nerden bileyim evde olduğunu. Naz: yalancısın işte, hem de her konuda Tarık: (sinirli) Allah Allah, eve geldim, filizle Sadri’nin işi vardı çıktılar, 2 dakika sonra sen geldin. 2 dakika da koca evde kim var nerden bileyim. Kız mutfakta ders çalışıyomuştu. Sen de kimse yok mu deyince, ben de yoktur heralde diye kimse yok dedim. Naz: iyi tamam tamam. İstemeden yalan söyledin ya nasıl da üste çıkmaya çalışıyosun. Tarık: ayrıca ayşe için ”iyiki evdeymiş” demiyosun da, “hani evde kimse yoktu” diyosun. Eğer ayşe olmasaydı ve bizi baş başa görselerdi işte o zaman senin düşündüğünü düşünürlerdi. Naz: (gülerek) ama helal olsun sana kızı iyi yetiştirmişsin. 2 dakikada nasıl da mantıklı bi yalan buluverdi. Ee ne de olsa beraber büyümüşsünüz.
Tarık arabayı durdurur.
Tarık: bundan sonra hep başıma kakacaksın di mi? Naz: neyi? Tarık: yalanı, ne desem yalan olduğunu düşüneceksin. yol yakınken bırak gideyim ben. Naz: saçmalama Tarık, şaka yapıyorum ben. Tarık: kırıcı oluyo ama. Naz: ayyy yalan söylediğini yüzüne vurdum ya kırıldın yani. Sen cidden son zamanlarda çok kaprisli oldun. Tarık: naz, sen de cidden son zamanlarda anlamak konusunda çok kaprislisin. Çin atasözünden başka bi söz de bilmiyorum ki başka bişeyler söylesem. Naz: bi şarkı söylesen belki de her şeyi anlarım. Tarık: bu kadar kolay mı, bilseydim çin atasözü yerine güzel bi şarkı söylerdim. Naz: şimdi de söyleyebilirsin.
Haluk Levent - Anlasana
Kendimi esir aldım Çalmadı yine telefonlar Alışırım sanmıştım Yüreğimde sancım var
Gel etme nazlı güneş Sensin gönlüme es Beni biraz anlasana
Ölürüm aşkına yar Ölürüm diyar diyar Beni biraz anlasana
Ooo sarıl bana Beni biraz anlasana
Şarkı bittiğinde eve gelmişlerdir. Tarık arabayı durdurur ve gülümseyerek
Tarık: özlemişim. Naz: neyi? Tarık: şarkı söylemeyi Naz: atma, daha sabah söyledin. Tarık: o zaman arabada şarkı söylemeyi özlemişim. Naz: ben de Tarık: şarkı söylememi mi? Naz: ne? Tarık: ben de dedin ya. Şarkı söylememi mi özledin? Naz: o da var Tarık: iki şeyi özledin o zaman Naz: evet Tarık: neler olduğunu öğrenme şansım var mı? Naz: tek şartla Tarık: ne şartı? Naz: bir daha bana yalan söylemeyeceksin. Gerçi kaç defa bu sözü vermiştin ama hiçbir zaman sözünde durmadın ve o yüzden söz vermeni beklemiyorum. Birincisi uzun zamandan sonra arabada şarkı söylemeni özlemişim, ikincisiii ... Naz: (içses) itiraf et naz ,lafı kıvırmadan itiraf et. Tarık: evet ikincisi? Naz: (tarığa bakarak) seni özlemişim Tarık: beni mi? Naz: Tarık bak, şimdiye kadar seni hep aşağıladım, fakirsin, şoförsün diye küçük düşürdüm ve sen alfonso olmana rağmen, ünlü olmana rağmen hiçbişey demedin. Biliyorum, şimdi “hepsi alfonso’yu unutmak içindi” diyeceksin ama değil. Belki en başından sadece bana alfonso olduğunu söyleseydin şimdiye kadar o kadar laf işitmezdin benden. Neden en başından bana alfonso olduğunu söylemedin? Tarık: korktum Naz: neden? Tarık: ünlü birisini yanında çalıştırmak istemeyeceğinden Naz: şimdi de çalışıyosun, şimdi korkmuyo musun? Tarık: şimdi de korkuyorum Naz: neden? Tarık: vahi bey ve ümit’ten Naz: o kısmı ben halledecem merak etme Tarık: yalnız dediğim gibi eğer vahi bey ve ümit benim alfonso olmadığıma inanmazlarsa, işte en büyük korkum o zaman olur. Ve maalesef burada çalışmam imkansızlaşır. Naz: tamam
Naz arabadan iner ve eve girerken.
Tarık: nazz Naz: efendim Tarık: sana güveniyorum. Naz: bence çok fazla güvenme, unutma yalan söyleyecem bizimkilere Tarık: olsun ben yine de güveniyorum.
Naz gülerek eve girer. Ve babasına, ümit’e ve Hatice halasına durumu anlatmak için kolları sıvar.
3
Ümit, vahi ve netice hala salonda oturmaktadırlar.
Naz: hah hepiniz buradasınız. Çok güzel.
Ümit naz’ı görünce hemen yerinden fırlar ve naz’a doğru koşarak
Ümit: alfonso geldi mi? Naz: hoş bulduk ümit Ümit: sen alfonso geldi de, ben sana 3,5 milyon euro ile hoş geldin deyim. Naz: geldi.
Ümit dışarı doğru koşacakken naz kolundan tutar ve gitmesine izin vermez ve naz çok ciddidir.
Ümit: naz bırak kolumu alfonso’yu görmem lazım. İtalyanın en ünlü adamı şimdi bizim müştemilatta ve sen kolumu tutuyosun. Naz: ümit bi dinle Vahi: naz bıraksana gitsin alfonso’nun yanına Naz: baba beni dinlemeniz lazım, ya hala şunlara bişey dermisin dinlesinler beni. Çok önemli. Netice: ümit, geç yerine dinleyin naz’ı.
Ümit yerine oturur ve hepsi naz’ı dinlemek için ona bakar.
Naz: size Tarık hakkında bişey demiştim ya. Ümit: evet, onun alfonso olduğunu söyledin Naz: yaaa kusura bakmayın ama, aslında Tarık, alfonso değil. Ümit: naz sen kendinde misin? 3 saat önce alfonso, şimdi değil. Bizimle dalga mı geçiyosun? Naz: ümit bi sus da dinle. Vahi: ümittt Naz: ya işte geçen gece tarığa sarılan kızı bugün alışveriş yaparken de gördük, geldi yine, tarığa alfonso alfonso falan dedi, Tarık yine kaçmaya çalıştı, belgin hanım da alfonso değil demeye çalıştı ama kız cebinden fotoğraflar çıkarmaya başladı. Ümit: eee, Naz: fotoğraflara ben de baktım ve bir an bizim tarığın, alfonso olduğuna inandım. Vahi: şimdi neden inanmadın? Naz: meğer fotoğraftaki kişi gerçek alfonsoymuş. Ümit: naz saçmalama. tarık, alfonsoysa tabi fotoğraftaki tarık olacak, tabi alfonso olacak. Naz: öyle değil işte. Tarık durumu izah etmeye çalıştı ama ben çok sinirlendim, çekip gittim. Meğer fotoğrafların alt tarafında tarih kısmında 14- şubat-2007 yazıyomuş. Belgin hanım kızdan fotoğrafları zorla almış ve tarığa vermiş. Ümit: şimdi anladım, 14 şubatta da Tarık senin yanındaydı Vahi: (hüzünlü bi şekilde) ya bana 14 şubat demeyin. Eski günleri hatırladım birden. Ah ah tam da açılacakken bırakıp gitti. Ya kusura bakmayın ben gidip yatacam. Netice: hayrola vahi. Kim bırakıp gitti Vahi: uzun hikaye ablacım uzun hikaye.
Vahi üzgün üzgün odasına gider.
Netice: eee anlat bakalım neler oldu sonra Naz: işte bizim tarığın alfonso olmadığını anladım Netice: onu demiyorum, 14 şubatta tarık’la neler oldu? Naz: (utanır) hiçç, hiç bişey olmadı. Ümit: tühh, gitti desene paralar. Naz: yani sen de ümit, çok sevdiğin tarığı para uğruna satacaktın öyle mi? Pes yani. Bi de kız kardeşiyle gelecekle ilgili planların vardı. Tarık bu söylediklerini duyarsa çok üzülür haberin olsun. Ümit: sen söylemezsin di mi? Naz: yok canım niye söyleyim, ama sen de alfonsoyla ilgili tarığın yanında espri yapmazsan iyi olur. Zaten bunun yüzünden işten ayrılıyodu. Ümit: tamam tamam, Netice: hadi git yat şamama, biz burada dedikodu yapacaz daha Ümit: tamam halacım derhal.
Ümit de odasına gider.
Naz: ben de yatayım artık halacım. Çok yoruldum bugün. Netice: otur şuraya konuşacaklarım var. Naz: ama halacım Netice: 14 şubatta tarık’la neler oldu. Naz: hiç bişey olmadı yaa. Tarık şarkı söylemek için bi otele gitti beni de davet etti. Bi kaç şarkı söyledi. Netice: sonra Naz: (utanarak) sonra da bi kere dans ettik işte. Netice: oh oh iyi iyi, tamam nazcım git yat uyu. Ben duyacağımı duydum. Naz: ama düşündüğünüz gibi bişey yok aramızda. Netice: o da olur nazcım, o da olur. Sen daha gitmedin mi?
Naz, fazla üstelemeden odasına doğru gider.
Naz: inandılar mı acaba bu yalana, inanmışlardır canım. Neyse yarın belli olur inanıp inanmadıkları.
Netice: (gülerek) ah ah, bu kız sırılsıklam aşık olmuş da haberi yok.
Tarık müştemilatın kapısından naz’ın odasına bakarak.
Tarık: naz alfonso olmadığıma inandırabildi mi acaba? Eğer inandırmasaydı ümit şimdi gelir boynuma sarılırdı.
O sırada naz’ın odasının ışığının yandığını görür ve ardından telefonu çalar.
Tarık: alo Naz: çalışmaman için bi neden kalmadı Tarık: inandılar mı? Naz: ya sen onlara bakma, bir dakika da inanırlar, bir dakikada da inanmazlar. Pek umurlarında bile olmadı gibi. Tarık: başaracağını biliyodum. Naz: ne yapıyosun şimdi? Tarık: odanın kapısından ne zaman senin odanın ışığı yanacak ve beni arayacak diye seni bekliyordum.
Naz, tarığın odayı izlediğini duyunca hemen cama doğru gider. Ve perdeyi açıp müştemilata doğru bakarak şirince el sallar. Birbirlerine bakarak telefonda konuşurlar.
Naz: geldiğimizden beri ordamısın? Tarık: evet. Naz: yalnız yarın dikkatli olursan iyi olur. Şimdilik inanmış gibi göründüler ama yarın ne olur bilemem Tarık: inandırıcı bi yalan söylemedin mi yoksa? Naz: kusura bakma o konuda senin kadar yetenekli değilim. Tarık: peki ne söyledin de inanmış gibi göründüler. Naz: sofia’nın bize fotoğraflar gösterdiğini, fotoğraftakinin gerçek alfonso olduğunu, benim seni dinlemeden çekip gittiğimi Tarık: ee yuh yani, resmen Tarık alfonso demişsin Naz: ayyy sende ümit gibisin. Sonunu bi dinle. Tarık: evet dinliyorum Naz: daha sonra fotoğrafların altındaki tarihte 14 şubat 2007 yazdığını söyledim. Tarık: bence çok yeteneklisin Naz: hangi konuda Tarık: inandırıcı yalan söyleme konusunda. Yani bu kadarını beklemezdim senden. Naz: inanmışlar mıdır sence? Tarık: nasıl inanmazlar. 14 şubatta ben seninle beraberdim yani doğal olarak sofia ile fotoğraf çektiremezdim. harikasın Naz: madem inanmışlar, ben sözümde durmuşum o zaman. Tarık: o zaman.. emrinizdeyim naz hanım. Bir şey sorabilir miyim naz hanım. Naz: sor bakalım Tarık: neden 14 şubat? Naz: o anda aklıma sadece 14 şubat geliverdi. Tarık: hımm, aklınızdan çıkmıyo heralde. Naz: yarım kalan günler hiç bi zaman aklımdan çıkmaz ki. Tarık: inşallah en kısa zamanda tamamlarsın o günü Naz: inşallah. Tarık: iyi geceler Naz: sana da
Tarık, naz’ın ne demek istediğini çok iyi anlamıştır, naz da belki ilk defa bu kadar açık Tarık’tan beklentisi olduğunu vurgulamıştır. İkisi de telefonu kapadıktan sonra uzun uzun birbirlerine bakarlar. Ve yatmak için yataklarına doğru giderler. Sabah ola hayrola.
4
Sabah olur.
Sofia derin uykusundan uyanır. Şaşkın şaşkın etrafına bakar. kalkar biraz odada dolaşır ve gözüne yattığı yatağın yanındaki sehpanın üzerindeki kağıt takılır. Kağıdı alır ve okur
“ sofia, kusura bakma bunu yapmak zorundaydım, senin iyiliğin için. 2 gün içinde buradan kurtuluyorum, senden tek ricam benden önce italya’ya gidip verdiğim adreste beni beklemen. Telefon numaram şu …”
Tarık da uyanmış yatakta yatılı vaziyette düşünmektedir.
Tarık: oğlum tarık, bi tarafı düzeltip, diğer tarafı bozmasan olmaz yani. ne diye sofia’ya 2 gün sonra italya’dayım dersin ki. Naz eninde sonunda affedecekti seni. Ama eninde sonunda sofia bi yerleri karıştıracak o kesin. Of alfonso of ilk defa bu kadar nefret ettim senden. Şimdi kalk ve ümit ile vahi bey beni alfonso sanmaya devam ediyolar mı onu öğren.
--
Vahi: ümit, ablanın söylediklerini duydun. Tarığa bir özür borcumuz var. Ümit: biz niye özür diliyoruz ki, naz dilesin. Ortalığı karıştıran o. Netice: (manalı bi şekilde) o çoktannn dilemiştir. Vahi: sen dilemezsen dileme, ama alfonso konusunda da zevzek zevzek espriler yapıp oğlanın canını sıkma. Ümit: ya baba son bi kez …
Ümit babasına bişey derken, naz da uyanır. Belki de kaç gündür ilk defa deliksiz bir uyku çekmiştir. Çünkü kafası rahat uyumuştur ilk defa. O yüzden ufak bir tebessümle uyanmıştır. Ellerini yukarı kaldırır ve gülümseyerek gerilir
Naz: özlemişim deliksiz bi uykuyu. Saat da 10 olmuş. Bakalım bizimkiler tarığı görünce nasıl tepki verecekler. Hiiii, belki de “sen alfonsosun” diye üzerine gittiler tarık da işi tekrar bıraktı.
Naz yataktan hızlıca kalkıp salona doğru gider. Naz üst kattan salona doğru gelirken, tarık da o sırada eve girer. Vahi ve ümit oturdukları yerden hemen kalkarlar.
Vahi: oooo alfonso uyanmış. Ümit koş alfonsonun yerini hazırla. Ümit: derhal baba Netice: gel alfonso benim yanıma otur.
Naz şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açılır. Tarık da naz’ın üst katta olduğunu görür ve “hani inanmışlardı” gibisinden sert bi bakış atar.
Vahi: ümit yer hazır mı? Ümit: alfonso, co pilot niyetine yanında kahvaltı yapabilir miyim, reçel nerde, peynir nerde tarif ederim. Tarık: vahi bey, ümit, benn Vahi: alfonso, maaşına 2000 ytl zam yaptım. Biliyorum İtalya da bunun kat kat fazlasını alıyodun ama ne yapayım elimden gelen bu. Ümit: baba ne yaptın sen yaa. 2000 ytl neye yeter. Naz’ın arabasını satalım eğer zor durumdaysan. Tarık: ama ben..
Naz: eyvahhh, kaçacak şimdi oğlan. Hemen duruma müdahale etmem lazım.
Naz tam inmeye niyetlenirken. Vahi’nin tarığa sarıldığını görür.
Vahi: şaka tarık şaka
Ümit ve netice hala da gülmeye başlarlar.
Tarık: şaka mı? Naz: şaka mı?
Ümit: şaka yaa. Vahi: vallahi ümit’in fikriydi. “Hazır tarık’ı alfonso sanarken ona bi kez olsun alfonsoymuş gibi davranalım da içimizde kalmasın” dedi. Ümit: nasıl, eğer alfonso olsaydın, hizmetimizden memnun kalırmıydın?
Ümit de tarığa sarılır.
Ümit: ya kusura bakma. sen naz’la telefonda konuşurken, 3,5 milyon euroluk alfonso falan dedim. İnan kötü bi niyetim yoktu. Bi anlık heyecan. Vahi: vallahi gerçek alfonso sen olacaksın diye ödüm koptu. Senin gibi birisini kaybetmek istemem açıkçası. İyi ki varsın Ümit: vallahi benim de ister istemez ödüm kopmadı değil. çünkü işin ucunda filiz var.
İçerdeki herkes ümit’in sözünden sonra gülüşmeye başlar. Naz da içerdeki mutlu görüntüyü görünce derin bi oh çeker ve yanlarına doğru gider.
Vahi: eee ne duruyoruz hadi kahvaltıya. Netice: tarık yanıma otur. Tarık: tamam efendim. Vahi: naz daha uyanmadı mı? Naz: uyandımmm, herkese günaydın. Ümit: naz bi daha bi konuyu anlamadan etmeden etrafa yayma olur mu? Naz: bana diyene bak, önce sen dinlemesini öğren. Dün tarık, alfonso değil diyene kadar canım çıktı. Ümit: eee kolay değil, öyle büyük bi yanlış anlamayı düzeltmek. Di mi alfonso. Vahi: ümittttt, hani alfonso yoktu. Tarık: bırakın vahi bey nasıl demek istiyosa öyle desin. Vahi: yok evladım sen rahatsız olursun diye demiştim Ümit: valla ağız alışkanlığı işte, çıkıveriyo ağzımdan.
Kahvaltıya başladıkları sırada.Birden tarığın telefonu çalar.
Tarık: müsaadenizle.
Tarık masadan kalkar ve bahçeye çıkar. Naz da telefonda kimin aradığını ve tarığın neden özel konuşmak istediğini merak eder. O sırada ümit’in telefonu da çalar.
Ümit: alo, burada, hemen veriyorum. Vahi: kim o ümit. Ümit: İtalya başbakanı, alfonso sizin evdeymiş, telefona vermezseniz tüm İtalya türkiyeye hucüm edecekmiş. Naz: ümittttt Ümit: Burak arıyo. Naz: ne işi var burağın numarasının sen de Ümit: geçen gün çağırmıştım ya. Seni çaldırıyomuş çaldırıyomuş açmıyomuşsun. Naz: telefonum yukarda. Ver telefonu.
Naz’ın fırsat ayağına gelmiştir. Telefonu alır ve o da bahçeye çıkar.
Sofia: beni kandıramazsın alfonso. Tarık: sofia, özür dilerim ama yapmak zorundaydım Sofia: ya benimle bugün italyaya gelirsin, ya da elimdeki fotoğrafları tüm italyaya dağıtırım Tarık: ne fotoğrafı. Sofia: seni kaçıranların fotoğrafları. Tarık: sofia yalvarırım, bırak peşimi. Alfonso bitti artık. Sofia: bitmedi. Sen bitirebilirsin ama İtalya bitirmez. Akşam 8 de yunanistana gitmek için vapur sahilde bekliyo olacak. orda bekleyecem. Gelirsen hiçbişey olmaz ama gelmezsen işte o zaman yer yerinden oynar.
Sofia telefonu tarığın yüzüne kapatır.
Tarık: sofia sofia.
Tarık: oğlum tarık işte şimdi yandın. İtalyaya gitmezsen ortalık yerle bir. İyi de nasıl gidecem.
Tarık tam arkasını dönüp eve gidecekken.
Naz: hayrola nereye gidiyosun. Tarık: şeyyy, hiçbi yere. Naz: tarıkk. Yine yalan söylüyosun bak. Arayan kimdi? Tarık: sofia. Naz: hala ne istiyo senden?
Tarık, sofia’dan kurtulmak için mecburen italyaya gitmek zorunda olduğunu bildiği için her şeyi açık açık naz’a anlatmaya karar verir.
Tarık: naz, sofia beni italya’ya götürmeye çalışıyo. Büyük ihtimal 3,5 milyon euronun peşinde. Naz: eee sen gitmezsen zorla götürecek hali yok ya. Tarık: elinde beni götürmesi için deliller varmış. Naz: ne delili Tarık: biliyorum çok kızacaksın bana ama bu işe galiba sizi de karıştırdım. Naz: ne demek bu şimdi. Tarık: sofia’nın gözü korkar da belki peşimi bırakır diye “beni sizin kaçırdığınızı söyledim. Sizin için çok tehlikeler” dedim. O da büyük ihtimal fotoğraflarınızı çekmiş. Sizi mafya zannediyo. Naz: (kızarak) aferin çok iyi yapmışsın. saçmalama tarık yaa. bizim evde mafya tipi olacak kim var?
O sırada vahi de bahçeye çıkar. Tarık ve naz’ın yanına doğru gelir.
Vahi: yahu çayınız buz gibi oldu gelsenize. Ablam dürtmeye başladı yine.
Tarık gözüyle vahi’yi gösterir.
Naz: neeee babam mı?
5
Naz: tamam sen git biz geliyoruz baba. Tarık: sadece vahi bey değil. büyük ihtimal hulusi amca, belgin hanım, filiz, ümit. Naz: nasıl böyle bişey yaparsın yaa. İnanmıyorum sana. Kendini kurtarma için bizleri nasıl tehlikeye atarsın. Tarık: naz, nerden bileyim böyle olacağını. Naz: tabi bilemezsin, işin ucunda alfonso’nun kimliği var. O ortaya çıkmasın da kime ne olursa olsun. Öyle mi? Tarık: naz öyle bi niyetim yoktu. Naz: niyetinin ne olduğu beni ilgilendirmez ama bu durumu düzeltmen lazım. Tarık: durumu düzeltmem için mecbur italya’ya gitmem gerektiğini biliyosun değil mi? Naz: nereye gidersen git. Yeter ki bize ve başkalarına zararın dokunmasın.
Naz sinirli bi şekilde tarığın yanından ayrılıp eve doğru gider. Tarık da naz’ı bi kez daha üzdüğü için morali bozulmuştur. Ama naz bu ne yapacağı belli olur mu?
Naz, kahvaltı masasına oturur. Ardından tarık da gelir ve yerine oturur.
Vahi: ee naz ne diyo Burak.
Naz, tarığın italyaya gidecek olmasına dalmıştır.
Vahi: nazzz Naz: hıh Burak mı? Şey dedi. Vahi: ne dedi kızım, niye aramış.
Naz, tarığa bakmaya başlar. Ve onun da moralinin bozuk olduğunu görür.
Naz: şey için aramış. Bugün akşam konseri varmış şehir dışında ve beni çello çalmam için çağırıyo.
Tarık bunu duyunca çok şaşırır ve naz’a bakar. naz da yan yan tarığa bakar.
Vahi: ne güzel. İşte aldığın derslerin faydasını göreceksin. Eee kaçtaymış konser. Naz: yer ve saat konusunu tarık’la konuştular. Bilmiyorum o söylesin. Tarık: ne? Naz: (kaş göz işareti yaparak) sana söyledi ya yer ve saati. Tarık: ha tamam, akşam sekizde, bursa’da. Naz: (tarığa bakarak) bana turne demişti sanırım. Tarık: evet , bursa’dan sonra Çanakkale ve İzmir konserleri de varmış. Vahi: ooo çok güzel. Biz de gideriz di mi ümit.
Naz birden telaşlanır.
Naz: yok babacım gelip de ne yapacaksınız. Hem ben konsantre olamam siz beni izlerken. Hatta beni izleyecek yer bile bulacağınızı sanmıyorum. Çok kalabalık olur çok. Ümit: seni izleyen kim naz, biz burağı izleyecez. Netice: hiç bi yere gidemezsiniz. Oturun oturduğunuz yerde. Ne konseriymiş Naz: halam doğru söylüyo. Hem turne olacak bu. biz 2-3 gün de anca döneriz. Vahi: sen öyle diyosan ablacım gitmeyiz. Naz: ben gidip hazırlanayım o zaman. Tarık sen de hazırlan hadi. Belki akşam sen de bi şarkı söylersin burağın yanında. O yüzden dün aldığımız kıyafetlerden de koy. Tarık: tamam.
Tarık odasına gidince hemen naz’ı arar
Tarık: ne yapmaya çalışıyosun. Naz: ben de geliyorum seninle Tarık: italya’ya? Naz: evet Tarık: naz saçmalama, sen ne yapacaksın İtalya’da Naz: ne yapsaydım. Evdekilere tarığın İtalya da bi işi varmış bi kaç günlüğüne oraya mı gidecek diyecektim. Bizimkilere bişey çaktırmadan gidebilmen için benim de gelmem lazım. Tarık: olmaz, seni götüremem. Naz: ne yani sen gideceksin, ben 2-3 gün oteller de tek başıma mı kalacam? Tarık: of naz of. Naz: oflama bana. ben de geliyorum o kadar. Tarık: ya işim 2-3 günden fazla sürerse. Naz: o zaman 2-3 günde işini halletmeye bak. Tarık: pasaportun var mı peki? Naz: olmasa ben de gelecem der miyim hiç (sesini yumuşatarak)Birazdan hazırlanırım. Tarık: daha erken değil mi? Naz: ayy tarık kafanı bi yerlere mi vurdun. Bursa’ya gidiyoruz bursa’ya. O kadar yol gidecez. Tarık: deniz yolculuğunu sever misin? Naz: bayılırım. Tarık: o zaman üzerine kalın bişeyler al. Akşam deniz havası soğuk olur.
Tarık, o kadar karışıklığın içinde naz’ın da onunla italya’ya gelmek istemesine çok sevinir. Naz da yine tarığı yalnız bırakmamak için çok güzel bir bahane bulup, tarık’la italyaya doğru gitmenin hayalini yapar.
--
Saat akşam 7 olmuştur. Tarık ve naz sofia ile buluşacakları yere önceden gelmiş ve sofia’yı sahildeki banklarda denize bakarak beklerler.
Naz: burada buluşacaktınız di mi? Tarık: evet Naz: daha bir saat var. Erken geldik. Tarık: gezmediğimiz yer kalmadı ki istanbul’da. Arabayla dön dön dön. Şurda güzel güzel denizi izliyoruz işte. Naz: haklısın. Tarık: üşüdün mü? Naz: yok, hava o kadar soğuk değil. Tarık: üşüdüysen arabaya gidelim. Naz: yok dedim yaa. Tarık: neden benimle gelebilmek için yalan söyledin sizinkilere Naz: seninle gelmeme sevinmedin heralde. Tarık: yoo, çok sevindim. İnsanın yalnız olmadığını fark etmesi çok güzel Naz: işte ben de yalnız kalmayayım diye seninle gelmek istedim. Tarık: sen yalnız değilsin ki Naz: sen de yalnız değilsin. Tarık: filiz’den başka kimsem yok ki Naz: ya ben.. bak şuanda yalnız değilsin mesela Tarık: ya sen, şuan yalnız mısın?
Naz, başını tarığın göğsüne koyar ve tarık da eliyle naz’ı sarar.
Candan ERÇETİN - SensizLik
bir garip hüzün çöker insana el ayak çekilince
tek başına kalırsın dünyada etraf sessizleşince
inan bu ev alışamadı hiçbir zaman sensizliğe
şimdi sensizlik oturuyor kalkıp gittiğin yerde
yalnızlığa elbet alışır bedenim yalnızlıkla belki de başa çıkabilirim
çok zor gelse bile yaşar öğrenirim sensizlik benim canımı acıtan
şarkı boyunca naz, tarığın göğsüne yaslanır. Aklına, tarığı hırsız sanıp yalnız başına onu beklediği, pınar yüzünden tarığa “artık git” dediğinde ertesi gün müştemilatı boş bulduğu günler ile dün gece ki ağlayışı gelir.
Şarkı bittikten hemen sonra bi tane büyük tekne onlara doğru yaklaşır. Naz doğrulur. Tarık da ayağa kalkıp tekneye doğru bakar.
Naz: bunlar mı? Tarık: büyük ihtimal Naz: eee kıza ne diyeceksin benim için. Tarık: sen sadece sofia sana baktıkça gülümse yeter.
Tekne iyice yanaşmıştır. Ve sofia eliyle gel işareti yapar.
Tarık: hadi gidiyoruz, bunlar onlar. Naz: arabayı kilitledin mi? Tarık: evet.
Tarık ve naz ellerinde bavullarla tekneye doğru giderler. Ve hemen tekneye binip hiç beklemeden uzaklaşırlar.
Sofia öpmek için tarığa yaklaşır ama bu sefer tarık izin vermez
Sofia: biliyodum geleceğini Tarık: ben senin dediğini yaptım. Şimdi de sen benim dediğimi yapacaksın. Sofia: ne istiyosun Tarık: fotoğrafları.
Sofia fotoğrafı duyunca eli birden omzundaki çantaya gider. Tarığın gözünden de bu kaçmaz ve fotoğrafların çantada olduğunu anlar.
Sofia: önce italya’ya gidelim, ondan sonra. Tarık: şimdi istiyorum Sofia: olmazzz. Tarık: tamam o zaman önce İtalya
Naz da hiçbişey anlamadan onlara bakar. sofia da naz’a bakarak
Sofia: bunun ne işi var burada?
Sofia, naz’a bakınca naz hemen gülümser.
Tarık: benim kaçmama yardım etti. kaçarken evdekiler yardım ettiğini görünce mecbur benimle gelmek zorunda kaldı. Sofia: aranızda bişey yok di mi? Tarık: (ciddi bi şekilde) o seni ilgilendirmez. Sen parayı istemiyo musun? Sofia: ne parası alfonsooo
Tarığa sarılmak ister ama tarık yine izin vermez. Ve her izin vermeyişinde naz ister istemez gülümser.
Tarık: italya’ya gidecez, sen bana fotoğrafları vereceksin, ben sana 3.5 milyon euro kazandıracam ve sonra sen yoluna ben yoluma. Anlaşıldı mı? Sofia: anlaşıldı. Tarık: çok güzel. Eee nereye koyacaz eşyaları?
Tarık sazı eline almıştır. Sofia’ya karşı baskın duruma geçmiştir.
Naz: ne oldu? Tarık: tamam, bi sorun yok. Naz: benim hakkımda ne dedi? Tarık: “bu o evin sahibinin kızı değil mi” dedi. Ben de “evet” dedim Naz: eee Tarık: “ne işi var” diye sordu. ben de “evden kaçarken bi sorun çıkmasın diye kaçırdım” dedim. Naz: atma, (bavulu göstererek) kaçırdığın kişinin bavulu olur mu? Tarık: o da aynısını sordu “bavulu var” dedi Naz: eee Tarık: ben de “ben ne yapayım kız dünden kaçmaya razıymış” dedim .
Naz gülmeye başlar ve
Naz: aptalll
Diyerek tarığın omzuna vurur.
---
Saatler ilerlemiştir. Tarık ve naz İtalya yolunda ilerlerken;
Vahi: konser bitti mi acaba? Bi arasak mı? Nasıl geçtiğini sorarız Ümit: saat daha 10 baba bitmemiştir. Vahi: inşallah güzel çalıyodur nazım, o kadar izleyicinin karşında. Ümit: yaa baba geçen geceki gibi çalıyosa izleyici olacağını tahmin etmiyorum. Belki Burak hatırına bi kaç kişi izliyodur. Vahi: o kadar da kötü çalmıyodu canım Ümit: çalıyo Vahi: çalmıyo Ümit: naz değil kapı çalıyo baba. Vahi: e git açsana bana niye diyosun.
Ümit kapıyı açar ve karşısındaki kişiyi görünce.
Ümit: inanmıyorum. Vahi: ne oldu ümit kimmiş.
Vahi de kapıya gelir. Ve kapıdaki görünce
Vahi: nasıl olur? Burak: yaa bugün yanıma tarık gelecekti. gelmedi. Sizin bi haberiniz var mı? Vahi- ümit: neeee?
---
Tarık teknenin güvertesinde gecenin karanlığında denizi izlemektedir. Ve tarığın dışarıda olduğunu gören naz da onun yanına gider. Ve biraz üzgündür.
Naz: daha çok var mı yaa? Tarık: acelen ne naz, daha türk sularını geçmedik. Sıkıldın mı? Naz: yoo sıkılmadım da. Böyle gizli gizli gidiyoruz ya, o canımı sıktı. Tarık: o zaman yıldızlara bak Naz: ne var yıldızlarda
İkisi de başını kaldırıp yukarı bakarlar.
Tarık: önlerde hep büyükleri oluyo, kocaman kocaman ve parlaklar. Arkalarında ise ufak tefek olanları büyüklerin sağından solundan gizli gizli bakmaya çalışıyolar dünyaya. Ama hiç sıkıntılı değiller. Naz: nerden anladın sıkıntılı olmadıklarını Tarık: çünkü onlar da parlıyolar.
Naz, birden tarığa bakar tarık da başını naz’a doğru çevirir.
Naz: o parıltı şuan ben de yok ama. Tarık: o küçük yıldızlar da önceden senin gibi düşünüyolarmıştı. ve hep sıkıntı çekmişler. Takii büyük olanlar onlara moral verene kadar. Naz: ne demişler peki? Tarık: “üzülmeyin siz her zaman parlıyosunuz, biz sizin parladığınızı görüyoruz.” demişler. Naz: yani
Tarık elleriyle naz’ın yanaklarını tutarak
Tarık: yanisi, sen de her zaman parlıyosun. Ben bunu sen de görüyorum.
Tarık ve naz göz göze bakışmaya başlarlar. Gözler daha sonra dudaklara doğru kayar. İyice yakınlaşırlar.
Ve tam öpüşecekken
Önce naz’ın telefonu, hemen ardından tarığın telefonu çalmaya başlar. Tarık ellerini naz’ın yanağından çekip doğrulurlar.
Naz: Burak Tarık: vahi bey
tarık ve naz konser yalanının ortaya çıktığını anlayıp birbirlerine korku dolu gözlerle bakarken ekran birden donar.
--BÖLÜM SONU--
|