Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Televizyon Makinası (RapidShare Linkleri)
37. Bölüm
36. Bölüm (Videolar)
Replikler (36. Bölüm)
37. Bölüm Senaryosu (tarik_naz)
Replik ve Yorumlarla 36. Bölüm (Ebru Karaca)
21 Mart Tarihli Uğur Kedi Mesajı
36. Bölüm (21 Mart Çarşamba)
Vatan Gazetesi Haberi (21.03.07)
Suna Pekuysal (Netice)
 

38. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) -- 5. kısım eklendi --

Mart 29, 2007

Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarik_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.





1

Tarık, mutfakta naz’a çay koyuyo, belgin, hulusi ve hacer anne eve doğru geliyolar. Naz ise hepimizin yüreğini ağzına getirecek bir davranışta bulunup tarığın kimliğine ve ya fotoğrafına bakmak için elini tarığın montunun cebine atmıştır.

Belginler evin bahçesine girdiğinde, belgin bahçede naz’ın arabasını görür. Ve tarığın evde olduğunu düşünüp hemen telaşlanır.

Belgin: ayyyy
Hulusi: ne oldu hayatım.
Belgin: evlilik yüzüğüm

(çaktırmadan yüzüğünü çıkartıp cebine koyar, hacer anne görür ve ne oldu der gibi belgine bakar belgin de naz’ın arabasını gözleriyle gösterir)

Hulusi: ne olmuş yüzüğe
Belgin: yok, düşürmüşüm. Vahilerde düşürdüm heralde. Geri dönüp alalım
Hulusi: belgincim, valla çok yorgunum, yarın alırsın. Ya da şoförü yollayalım o alsın gelsin.
Belgin: yok yok, biz gidelim. O benim en sevdiği yüzük.
Hulusi: hem bakalım orda mı düşürdün.
Hacer: doğru ya orda mı düşürdün bakalım
Belgin: o zaman bi arayım da öğreniriz orda mı düşürmüşüm

Belgin bu bahaneyle tarığı arar.

Naz, ise heyecanla tam cüzdanı çıkartmış, tarığın fotoğrafını görüp, tam ismine bakarken montun cebindeki telefon çalmaya başlayınca birden korkar ve elindeki cüzdanı yere düşürür.

Naz: eyvahhh,

Şans eseri cüzdan kapalı bir şekilde düşmüştür ve naz telaşla cüzdanı yerden alıp hemen montunun cebine koymaya çalışırken tarık mutfak kapısından çıkar.

Tarık: ne yapıyosun naz
Naz: şeyyy, telefonun çalıyo

Tarık naz’ın yanına yaklaşır ve naz’ın elinin cüzdanının olduğu kısımdan çıktığını görür. Naz’a ters ters bakarak

Tarık: telefon orda değil naz, (montun yan cebine elini atar ve telefonu çıkarır)
Tarık: burada
Naz: ne bileyim ben, ses ordan geliyo sandım.

Naz, tarığa bakmadan yerine oturur.

Tarık: aloo
Belgin: aaa merbaha vahi bey
Tarık: aloo
Belgin: kusura bakmayın, akşam akşam rahatsız ettim. Yüzüğümü kaybettim de, şimdi de HULUSİ’ yle eve geldik. Acaba sizde mi düşmüş diye aramıştım.
Tarık: belgin hanım ben tarık?
Belgin: ha demek sizde. Şimdi gelip alırdık ama HULUSİ uykum var yorgunum deyince. Artık yarın alırım. Eve giriyoruz şimdi.
Tarık: (korkuyla) neeee?

Naz: ne oldu tarık?

O sırada evin kapısının önünden hulusi amcanın sesi duyulur.

Tarık: mahvolduk naz, hulusi amca.
Naz: neee? Ne yapacaz şimdi?

Tarık çok telaşlanır ve hemen kendi montu ile naz’ın montunu ve çantasını bir eline alıp diğer eliyle de naz’ın elinden tutup naz’ı çekerek mutfağa götürür.

Naz mutfağa girdiğinde ayşeyi görünce birden korkar.

Naz: ayyyyyy
Ayşe: (korkar) ayyyyy
Naz: ne işin var senin burada.
Tarık: naz, ayşe şimdi sizin mi korkmanız lazım benim mi. Hulusi amca geliyo. Ne işinin olup olmadığının ne önemi var.
Naz: e o zaman benim ne işim var mutfakta.
Tarık: saklanacaz işte burada
Naz: ayyyyy, bilseydim arabayı da buraya park ederdim saklanmak için. Saçmalama tarık, biz saklanacaz da koskoca arabayı görmeyecekler mi?
Tarık: (mutfakta dört dönerek) haklısın. O zaman gel.

Naz’ın elinden tutar ve konuştukları masaya oturtur. Naz da şaşkın şaşkın tarığın koşuşturmasını izler. Tarık naz’ı masaya oturttuktan sonra koşarak yine mutfağa gider ve ayşe’nin de elinden tutup çekerek

Tarık: ayşe sen de gell
Ayşe: ayyyy, elimm

Ayşe de naz’ın yanına oturur. eli acımıştır. Ve elini ovar.

Naz: eee ne yapacaz.
Tarık: ne bilim ne yapacaksınız. Yeter ki burda olduğumu söylemeyin. Hah kitap

Tarık koşarak mutfağa gider ve ayşenin kitaplarını hızlıca masaya atıp

Tarık: alın size yapacak bişey. Ben kaçtım.

Naz ve ayşe şaşkın şaşkın birbirlerinin suratına bakarlar. Tarık da mutfağa gidip saklanmaktan başka çaresi kalmamıştır.

O sırada da hulusi belgin ve hacer eve girerler.

Hulusi: yaa bu araba vahilerin değil mi? Ne işi var burada.
Hacer: ayşe, naz ne yapıyosunuz siz
Hulusi: aaa naz mı buradaymış. Ben de diyorum niye bu araba burada diye. Hoş geldin kızım
Naz: hoş bulduk hulusi amca
Belgin: hayrola nazcım bu saatte bizim evde.
Ayşe: şeeyyy, bugün okulda hocamız bi ödev verdi, ben de o yüzden nazdan yardım istedim
Hacer: ödev mi?
Naz: (sessizce) yardım mı?
Hacer: ne ödeviymiş bu çok merak ettim valla.
Naz: vallahi ben de
Ayşe: şeyyy, hocamız herhangi bir meslek dalının araç gereçlerinin fiyatları hakkında, o mesleği gören kişilerden yardım alarak liste çıkartın dedi.
Hacer: dur tahmin edeyim sen de müziği seçtin?
Ayşe: evet, aklıma da naz geldi. Dedim arayım, çello, gitar, keman onlar hakkında bilgi toplayayım dedim. Saolsun beni kırmadı geldi.
Naz: yaaa aynen öyle oldu. (içses) tarık’la büyüdüğü nasıl da belli oluyo iki dakikada nasıl da buluverdi yalanı.
Belgin: en iyisini yapmışsın ayşe. Her işi uzmanına sormak lazım
Hulusi: tabi canım, ayşe kızım bankalar hakkında bilemediğin bişey olursa bana sorabilirsin. Ne de olsa koskoca tekbankın sahibiyim. İşin uzmanıyım
Belgin: evet Hulusi uzmansın ama banka konusunda değil.
Hulusi: hangi konuda hayatım
Belgin: anladın sen onu anladın.

Hulusi belginin ne demek istediği anlamıştır ve hemen konuyu değiştirir

Hulusi: ee naz kızım şoförün nerde. Onunla mı geldin
Naz: şeyyy, o bugün biraz yorgundu. Evde yatıyo.
Hulusi: tühh göremeyecez desene.
Hacer: hayrola Hulusi, ne yapacaksın şoförü
Hulusi: :çok merak ediyorum hacer ablam. Hatice abla şoföre çok benziyosun dedi ya. Merak ettim kimmiş benim 30 sene önceki halim.

Tarık da mutfakta kapıya kulağını dayamış içerde konuşulanları dinler.

Tarık: bi bu eksikti Tarık. Babam hem oğlu olan beni, hem de şoför olan yine beni arıyo. Çember gitgide daralıyo Tarık dikkatli ol.

Naz: bir gün inşallah tanışırsınız.
Hulusi: inşallah. Aman size iyi geceler çok yoruldum bugün.
Belgin: hadi git yat sen.
Hulusi: (cilveli bi şekilde) sen?
Hacer: ıhı ıhı
Belgin: aaa Hulusi ortalık yerde.

Naz ve ayşe birbirine bakıp gülüşürler.

Hulusi: tamam tamam gidiyorum.

Hulusi yukarı çıkar.

Belgin: sizin ne işiniz var burada?

Tarık da babasının yukarı çıktığını anlayınca mutfaktan derin bi oh çekerek çıkar.

Naz: alfonso’yu öğrenmeye geldim.
Belgin: burası yeri değil
Naz: ne yapsaydım, Tarık buraya gelmiş. Gel dışarıda konuşalım dedim eve çağırdı.
Belgin: aferin Tarık iyi yapmışsın, az daha hulusi’ye yakalanıyodun.
Hacer: bi dakika şimdi. naz, sen tarığın alfonso olduğunu öğrendin mi?
Naz: hepiniz biliyodunuz di mi? Ve bana bilmiyomuş numarası yaptınız. Çok kırgınım size.
Belgin: (içses) aman kırgınlığını yiyim.
Tarık: naz hanım biran önce gitsek. Şimdi Hulusi amca geliverir falan.
Belgin: sen tarığı kovmuyomusun, yalan söyledi diye
Naz: hayır. Ama kendisi işe geri dönmek istemiyo.
Tarık: şimdi geri dönmek istiyorum gidebilir miyiz?
Naz: tamam gidelim.

Naz ve Tarık hızlı adımlarla evden çıkarken naz ve belgin birbirlerine yine sert bi bakış atarlar.

Hacer: sana söylemiştim belgin. Birbirlerini seviyolarsa her şey boş. Gördün mü kız alfonso olduğunu öğrendiği halde kovamadı oğluşunu.
Belgin: galiba haklısın hacer abla.



2

Tarık ve naz arabayla eve doğru giderler.

Naz: iyi kurtulduk valla.
Tarık: evet
Naz: ikimizi baş başa görselerdi Allah bilir hakkımızda ne düşünürlerdi?
Tarık: senin düşündüğünü düşünmeyeceklerinden emin olabilirsin
Naz: ben ne düşündüm ki?

Tarık yan gözle naz’a bakar ve “hadi hadi” gibisinden başını sallar.

Naz: hem sen benim ne düşündüğümü nerden biliyosun?
Tarık: ne yalan söyleyim aynı şeyi ben de düşündüm.
Naz: senden de öyle bi düşünce beklenir zaten.
Tarık: diyene bak.

Naz köşeye sıkıştığını anlar ve hemen lafı değiştirir.

Naz: hani evde kimse yoktu.
Tarık: hangi evde?
Naz: ayşe’yi diyorum.
Tarık: nerden bileyim evde olduğunu.
Naz: yalancısın işte, hem de her konuda
Tarık: (sinirli) Allah Allah, eve geldim, filizle Sadri’nin işi vardı çıktılar, 2 dakika sonra sen geldin. 2 dakika da koca evde kim var nerden bileyim. Kız mutfakta ders çalışıyomuştu. Sen de kimse yok mu deyince, ben de yoktur heralde diye kimse yok dedim.
Naz: iyi tamam tamam. İstemeden yalan söyledin ya nasıl da üste çıkmaya çalışıyosun.
Tarık: ayrıca ayşe için ”iyiki evdeymiş” demiyosun da, “hani evde kimse yoktu” diyosun. Eğer ayşe olmasaydı ve bizi baş başa görselerdi işte o zaman senin düşündüğünü düşünürlerdi.
Naz: (gülerek) ama helal olsun sana kızı iyi yetiştirmişsin. 2 dakikada nasıl da mantıklı bi yalan buluverdi. Ee ne de olsa beraber büyümüşsünüz.

Tarık arabayı durdurur.

Tarık: bundan sonra hep başıma kakacaksın di mi?
Naz: neyi?
Tarık: yalanı, ne desem yalan olduğunu düşüneceksin. yol yakınken bırak gideyim ben.
Naz: saçmalama Tarık, şaka yapıyorum ben.
Tarık: kırıcı oluyo ama.
Naz: ayyy yalan söylediğini yüzüne vurdum ya kırıldın yani. Sen cidden son zamanlarda çok kaprisli oldun.
Tarık: naz, sen de cidden son zamanlarda anlamak konusunda çok kaprislisin. Çin atasözünden başka bi söz de bilmiyorum ki başka bişeyler söylesem.
Naz: bi şarkı söylesen belki de her şeyi anlarım.
Tarık: bu kadar kolay mı, bilseydim çin atasözü yerine güzel bi şarkı söylerdim.
Naz: şimdi de söyleyebilirsin.

Haluk Levent - Anlasana

Kendimi esir aldım
Çalmadı yine telefonlar
Alışırım sanmıştım
Yüreğimde sancım var

Gel etme nazlı güneş
Sensin gönlüme es
Beni biraz anlasana

Ölürüm aşkına yar
Ölürüm diyar diyar
Beni biraz anlasana

Ooo sarıl bana
Beni biraz anlasana


Şarkı bittiğinde eve gelmişlerdir. Tarık arabayı durdurur ve gülümseyerek

Tarık: özlemişim.
Naz: neyi?
Tarık: şarkı söylemeyi
Naz: atma, daha sabah söyledin.
Tarık: o zaman arabada şarkı söylemeyi özlemişim.
Naz: ben de
Tarık: şarkı söylememi mi?
Naz: ne?
Tarık: ben de dedin ya. Şarkı söylememi mi özledin?
Naz: o da var
Tarık: iki şeyi özledin o zaman
Naz: evet
Tarık: neler olduğunu öğrenme şansım var mı?
Naz: tek şartla
Tarık: ne şartı?
Naz: bir daha bana yalan söylemeyeceksin. Gerçi kaç defa bu sözü vermiştin ama hiçbir zaman sözünde durmadın ve o yüzden söz vermeni beklemiyorum. Birincisi uzun zamandan sonra arabada şarkı söylemeni özlemişim, ikincisiii ...
Naz: (içses) itiraf et naz ,lafı kıvırmadan itiraf et.
Tarık: evet ikincisi?
Naz: (tarığa bakarak) seni özlemişim
Tarık: beni mi?
Naz: Tarık bak, şimdiye kadar seni hep aşağıladım, fakirsin, şoförsün diye küçük düşürdüm ve sen alfonso olmana rağmen, ünlü olmana rağmen hiçbişey demedin. Biliyorum, şimdi “hepsi alfonso’yu unutmak içindi” diyeceksin ama değil. Belki en başından sadece bana alfonso olduğunu söyleseydin şimdiye kadar o kadar laf işitmezdin benden. Neden en başından bana alfonso olduğunu söylemedin?
Tarık: korktum
Naz: neden?
Tarık: ünlü birisini yanında çalıştırmak istemeyeceğinden
Naz: şimdi de çalışıyosun, şimdi korkmuyo musun?
Tarık: şimdi de korkuyorum
Naz: neden?
Tarık: vahi bey ve ümit’ten
Naz: o kısmı ben halledecem merak etme
Tarık: yalnız dediğim gibi eğer vahi bey ve ümit benim alfonso olmadığıma inanmazlarsa, işte en büyük korkum o zaman olur. Ve maalesef burada çalışmam imkansızlaşır.
Naz: tamam

Naz arabadan iner ve eve girerken.

Tarık: nazz
Naz: efendim
Tarık: sana güveniyorum.
Naz: bence çok fazla güvenme, unutma yalan söyleyecem bizimkilere
Tarık: olsun ben yine de güveniyorum.

Naz gülerek eve girer. Ve babasına, ümit’e ve Hatice halasına durumu anlatmak için kolları sıvar.


3


Ümit, vahi ve netice hala salonda oturmaktadırlar.

Naz: hah hepiniz buradasınız. Çok güzel.

Ümit naz’ı görünce hemen yerinden fırlar ve naz’a doğru koşarak

Ümit: alfonso geldi mi?
Naz: hoş bulduk ümit
Ümit: sen alfonso geldi de, ben sana 3,5 milyon euro ile hoş geldin deyim.
Naz: geldi.

Ümit dışarı doğru koşacakken naz kolundan tutar ve gitmesine izin vermez ve naz çok ciddidir.

Ümit: naz bırak kolumu alfonso’yu görmem lazım. İtalyanın en ünlü adamı şimdi bizim müştemilatta ve sen kolumu tutuyosun.
Naz: ümit bi dinle
Vahi: naz bıraksana gitsin alfonso’nun yanına
Naz: baba beni dinlemeniz lazım, ya hala şunlara bişey dermisin dinlesinler beni. Çok önemli.
Netice: ümit, geç yerine dinleyin naz’ı.

Ümit yerine oturur ve hepsi naz’ı dinlemek için ona bakar.

Naz: size Tarık hakkında bişey demiştim ya.
Ümit: evet, onun alfonso olduğunu söyledin
Naz: yaaa kusura bakmayın ama, aslında Tarık, alfonso değil.
Ümit: naz sen kendinde misin? 3 saat önce alfonso, şimdi değil. Bizimle dalga mı geçiyosun?
Naz: ümit bi sus da dinle.
Vahi: ümittt
Naz: ya işte geçen gece tarığa sarılan kızı bugün alışveriş yaparken de gördük, geldi yine, tarığa alfonso alfonso falan dedi, Tarık yine kaçmaya çalıştı, belgin hanım da alfonso değil demeye çalıştı ama kız cebinden fotoğraflar çıkarmaya başladı.
Ümit: eee,
Naz: fotoğraflara ben de baktım ve bir an bizim tarığın, alfonso olduğuna inandım.
Vahi: şimdi neden inanmadın?
Naz: meğer fotoğraftaki kişi gerçek alfonsoymuş.
Ümit: naz saçmalama. tarık, alfonsoysa tabi fotoğraftaki tarık olacak, tabi alfonso olacak.
Naz: öyle değil işte. Tarık durumu izah etmeye çalıştı ama ben çok sinirlendim, çekip gittim. Meğer fotoğrafların alt tarafında tarih kısmında 14- şubat-2007 yazıyomuş. Belgin hanım kızdan fotoğrafları zorla almış ve tarığa vermiş.
Ümit: şimdi anladım, 14 şubatta da Tarık senin yanındaydı
Vahi: (hüzünlü bi şekilde) ya bana 14 şubat demeyin. Eski günleri hatırladım birden. Ah ah tam da açılacakken bırakıp gitti. Ya kusura bakmayın ben gidip yatacam.
Netice: hayrola vahi. Kim bırakıp gitti
Vahi: uzun hikaye ablacım uzun hikaye.

Vahi üzgün üzgün odasına gider.

Netice: eee anlat bakalım neler oldu sonra
Naz: işte bizim tarığın alfonso olmadığını anladım
Netice: onu demiyorum, 14 şubatta tarık’la neler oldu?
Naz: (utanır) hiçç, hiç bişey olmadı.
Ümit: tühh, gitti desene paralar.
Naz: yani sen de ümit, çok sevdiğin tarığı para uğruna satacaktın öyle mi? Pes yani. Bi de kız kardeşiyle gelecekle ilgili planların vardı. Tarık bu söylediklerini duyarsa çok üzülür haberin olsun.
Ümit: sen söylemezsin di mi?
Naz: yok canım niye söyleyim, ama sen de alfonsoyla ilgili tarığın yanında espri yapmazsan iyi olur. Zaten bunun yüzünden işten ayrılıyodu.
Ümit: tamam tamam,
Netice: hadi git yat şamama, biz burada dedikodu yapacaz daha
Ümit: tamam halacım derhal.

Ümit de odasına gider.

Naz: ben de yatayım artık halacım. Çok yoruldum bugün.
Netice: otur şuraya konuşacaklarım var.
Naz: ama halacım
Netice: 14 şubatta tarık’la neler oldu.
Naz: hiç bişey olmadı yaa. Tarık şarkı söylemek için bi otele gitti beni de davet etti. Bi kaç şarkı söyledi.
Netice: sonra
Naz: (utanarak) sonra da bi kere dans ettik işte.
Netice: oh oh iyi iyi, tamam nazcım git yat uyu. Ben duyacağımı duydum.
Naz: ama düşündüğünüz gibi bişey yok aramızda.
Netice: o da olur nazcım, o da olur. Sen daha gitmedin mi?

Naz, fazla üstelemeden odasına doğru gider.

Naz: inandılar mı acaba bu yalana, inanmışlardır canım. Neyse yarın belli olur inanıp inanmadıkları.

Netice: (gülerek) ah ah, bu kız sırılsıklam aşık olmuş da haberi yok.

Tarık müştemilatın kapısından naz’ın odasına bakarak.

Tarık: naz alfonso olmadığıma inandırabildi mi acaba? Eğer inandırmasaydı ümit şimdi gelir boynuma sarılırdı.

O sırada naz’ın odasının ışığının yandığını görür ve ardından telefonu çalar.

Tarık: alo
Naz: çalışmaman için bi neden kalmadı
Tarık: inandılar mı?
Naz: ya sen onlara bakma, bir dakika da inanırlar, bir dakikada da inanmazlar. Pek umurlarında bile olmadı gibi.
Tarık: başaracağını biliyodum.
Naz: ne yapıyosun şimdi?
Tarık: odanın kapısından ne zaman senin odanın ışığı yanacak ve beni arayacak diye seni bekliyordum.

Naz, tarığın odayı izlediğini duyunca hemen cama doğru gider. Ve perdeyi açıp müştemilata doğru bakarak şirince el sallar. Birbirlerine bakarak telefonda konuşurlar.

Naz: geldiğimizden beri ordamısın?
Tarık: evet.
Naz: yalnız yarın dikkatli olursan iyi olur. Şimdilik inanmış gibi göründüler ama yarın ne olur bilemem
Tarık: inandırıcı bi yalan söylemedin mi yoksa?
Naz: kusura bakma o konuda senin kadar yetenekli değilim.
Tarık: peki ne söyledin de inanmış gibi göründüler.
Naz: sofia’nın bize fotoğraflar gösterdiğini, fotoğraftakinin gerçek alfonso olduğunu, benim seni dinlemeden çekip gittiğimi
Tarık: ee yuh yani, resmen Tarık alfonso demişsin
Naz: ayyy sende ümit gibisin. Sonunu bi dinle.
Tarık: evet dinliyorum
Naz: daha sonra fotoğrafların altındaki tarihte 14 şubat 2007 yazdığını söyledim.
Tarık: bence çok yeteneklisin
Naz: hangi konuda
Tarık: inandırıcı yalan söyleme konusunda. Yani bu kadarını beklemezdim senden.
Naz: inanmışlar mıdır sence?
Tarık: nasıl inanmazlar. 14 şubatta ben seninle beraberdim yani doğal olarak sofia ile fotoğraf çektiremezdim. harikasın
Naz: madem inanmışlar, ben sözümde durmuşum o zaman.
Tarık: o zaman.. emrinizdeyim naz hanım. Bir şey sorabilir miyim naz hanım.
Naz: sor bakalım
Tarık: neden 14 şubat?
Naz: o anda aklıma sadece 14 şubat geliverdi.
Tarık: hımm, aklınızdan çıkmıyo heralde.
Naz: yarım kalan günler hiç bi zaman aklımdan çıkmaz ki.
Tarık: inşallah en kısa zamanda tamamlarsın o günü
Naz: inşallah.
Tarık: iyi geceler
Naz: sana da

Tarık, naz’ın ne demek istediğini çok iyi anlamıştır, naz da belki ilk defa bu kadar açık Tarık’tan beklentisi olduğunu vurgulamıştır. İkisi de telefonu kapadıktan sonra uzun uzun birbirlerine bakarlar. Ve yatmak için yataklarına doğru giderler. Sabah ola hayrola.


4


Sabah olur.

Sofia derin uykusundan uyanır. Şaşkın şaşkın etrafına bakar. kalkar biraz odada dolaşır ve gözüne yattığı yatağın yanındaki sehpanın üzerindeki kağıt takılır. Kağıdı alır ve okur

“ sofia, kusura bakma bunu yapmak zorundaydım, senin iyiliğin için. 2 gün içinde buradan kurtuluyorum, senden tek ricam benden önce italya’ya gidip verdiğim adreste beni beklemen. Telefon numaram şu …”

Tarık da uyanmış yatakta yatılı vaziyette düşünmektedir.

Tarık: oğlum tarık, bi tarafı düzeltip, diğer tarafı bozmasan olmaz yani. ne diye sofia’ya 2 gün sonra italya’dayım dersin ki. Naz eninde sonunda affedecekti seni. Ama eninde sonunda sofia bi yerleri karıştıracak o kesin. Of alfonso of ilk defa bu kadar nefret ettim senden. Şimdi kalk ve ümit ile vahi bey beni alfonso sanmaya devam ediyolar mı onu öğren.

--

Vahi: ümit, ablanın söylediklerini duydun. Tarığa bir özür borcumuz var.
Ümit: biz niye özür diliyoruz ki, naz dilesin. Ortalığı karıştıran o.
Netice: (manalı bi şekilde) o çoktannn dilemiştir.
Vahi: sen dilemezsen dileme, ama alfonso konusunda da zevzek zevzek espriler yapıp oğlanın canını sıkma.
Ümit: ya baba son bi kez …

Ümit babasına bişey derken, naz da uyanır. Belki de kaç gündür ilk defa deliksiz bir uyku çekmiştir. Çünkü kafası rahat uyumuştur ilk defa. O yüzden ufak bir tebessümle uyanmıştır. Ellerini yukarı kaldırır ve gülümseyerek gerilir

Naz: özlemişim deliksiz bi uykuyu. Saat da 10 olmuş. Bakalım bizimkiler tarığı görünce nasıl tepki verecekler. Hiiii, belki de “sen alfonsosun” diye üzerine gittiler tarık da işi tekrar bıraktı.

Naz yataktan hızlıca kalkıp salona doğru gider. Naz üst kattan salona doğru gelirken, tarık da o sırada eve girer. Vahi ve ümit oturdukları yerden hemen kalkarlar.

Vahi: oooo alfonso uyanmış. Ümit koş alfonsonun yerini hazırla.
Ümit: derhal baba
Netice: gel alfonso benim yanıma otur.

Naz şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açılır. Tarık da naz’ın üst katta olduğunu görür ve “hani inanmışlardı” gibisinden sert bi bakış atar.

Vahi: ümit yer hazır mı?
Ümit: alfonso, co pilot niyetine yanında kahvaltı yapabilir miyim, reçel nerde, peynir nerde tarif ederim.
Tarık: vahi bey, ümit, benn
Vahi: alfonso, maaşına 2000 ytl zam yaptım. Biliyorum İtalya da bunun kat kat fazlasını alıyodun ama ne yapayım elimden gelen bu.
Ümit: baba ne yaptın sen yaa. 2000 ytl neye yeter. Naz’ın arabasını satalım eğer zor durumdaysan.
Tarık: ama ben..

Naz: eyvahhh, kaçacak şimdi oğlan. Hemen duruma müdahale etmem lazım.

Naz tam inmeye niyetlenirken. Vahi’nin tarığa sarıldığını görür.

Vahi: şaka tarık şaka

Ümit ve netice hala da gülmeye başlarlar.

Tarık: şaka mı?
Naz: şaka mı?

Ümit: şaka yaa.
Vahi: vallahi ümit’in fikriydi. “Hazır tarık’ı alfonso sanarken ona bi kez olsun alfonsoymuş gibi davranalım da içimizde kalmasın” dedi.
Ümit: nasıl, eğer alfonso olsaydın, hizmetimizden memnun kalırmıydın?

Ümit de tarığa sarılır.

Ümit: ya kusura bakma. sen naz’la telefonda konuşurken, 3,5 milyon euroluk alfonso falan dedim. İnan kötü bi niyetim yoktu. Bi anlık heyecan.
Vahi: vallahi gerçek alfonso sen olacaksın diye ödüm koptu. Senin gibi birisini kaybetmek istemem açıkçası. İyi ki varsın
Ümit: vallahi benim de ister istemez ödüm kopmadı değil. çünkü işin ucunda filiz var.

İçerdeki herkes ümit’in sözünden sonra gülüşmeye başlar. Naz da içerdeki mutlu görüntüyü görünce derin bi oh çeker ve yanlarına doğru gider.

Vahi: eee ne duruyoruz hadi kahvaltıya.
Netice: tarık yanıma otur.
Tarık: tamam efendim.
Vahi: naz daha uyanmadı mı?
Naz: uyandımmm, herkese günaydın.
Ümit: naz bi daha bi konuyu anlamadan etmeden etrafa yayma olur mu?
Naz: bana diyene bak, önce sen dinlemesini öğren. Dün tarık, alfonso değil diyene kadar canım çıktı.
Ümit: eee kolay değil, öyle büyük bi yanlış anlamayı düzeltmek. Di mi alfonso.
Vahi: ümittttt, hani alfonso yoktu.
Tarık: bırakın vahi bey nasıl demek istiyosa öyle desin.
Vahi: yok evladım sen rahatsız olursun diye demiştim
Ümit: valla ağız alışkanlığı işte, çıkıveriyo ağzımdan.

Kahvaltıya başladıkları sırada.Birden tarığın telefonu çalar.

Tarık: müsaadenizle.

Tarık masadan kalkar ve bahçeye çıkar. Naz da telefonda kimin aradığını ve tarığın neden özel konuşmak istediğini merak eder. O sırada ümit’in telefonu da çalar.

Ümit: alo, burada, hemen veriyorum.
Vahi: kim o ümit.
Ümit: İtalya başbakanı, alfonso sizin evdeymiş, telefona vermezseniz tüm İtalya türkiyeye hucüm edecekmiş.
Naz: ümittttt
Ümit: Burak arıyo.
Naz: ne işi var burağın numarasının sen de
Ümit: geçen gün çağırmıştım ya. Seni çaldırıyomuş çaldırıyomuş açmıyomuşsun.
Naz: telefonum yukarda. Ver telefonu.

Naz’ın fırsat ayağına gelmiştir. Telefonu alır ve o da bahçeye çıkar.


Sofia: beni kandıramazsın alfonso.
Tarık: sofia, özür dilerim ama yapmak zorundaydım
Sofia: ya benimle bugün italyaya gelirsin, ya da elimdeki fotoğrafları tüm italyaya dağıtırım
Tarık: ne fotoğrafı.
Sofia: seni kaçıranların fotoğrafları.
Tarık: sofia yalvarırım, bırak peşimi. Alfonso bitti artık.
Sofia: bitmedi. Sen bitirebilirsin ama İtalya bitirmez. Akşam 8 de yunanistana gitmek için vapur sahilde bekliyo olacak. orda bekleyecem. Gelirsen hiçbişey olmaz ama gelmezsen işte o zaman yer yerinden oynar.

Sofia telefonu tarığın yüzüne kapatır.

Tarık: sofia sofia.

Tarık: oğlum tarık işte şimdi yandın. İtalyaya gitmezsen ortalık yerle bir. İyi de nasıl gidecem.

Tarık tam arkasını dönüp eve gidecekken.

Naz: hayrola nereye gidiyosun.
Tarık: şeyyy, hiçbi yere.
Naz: tarıkk. Yine yalan söylüyosun bak. Arayan kimdi?
Tarık: sofia.
Naz: hala ne istiyo senden?

Tarık, sofia’dan kurtulmak için mecburen italyaya gitmek zorunda olduğunu bildiği için her şeyi açık açık naz’a anlatmaya karar verir.

Tarık: naz, sofia beni italya’ya götürmeye çalışıyo. Büyük ihtimal 3,5 milyon euronun peşinde.
Naz: eee sen gitmezsen zorla götürecek hali yok ya.
Tarık: elinde beni götürmesi için deliller varmış.
Naz: ne delili
Tarık: biliyorum çok kızacaksın bana ama bu işe galiba sizi de karıştırdım.
Naz: ne demek bu şimdi.
Tarık: sofia’nın gözü korkar da belki peşimi bırakır diye “beni sizin kaçırdığınızı söyledim. Sizin için çok tehlikeler” dedim. O da büyük ihtimal fotoğraflarınızı çekmiş. Sizi mafya zannediyo.
Naz: (kızarak) aferin çok iyi yapmışsın. saçmalama tarık yaa. bizim evde mafya tipi olacak kim var?

O sırada vahi de bahçeye çıkar. Tarık ve naz’ın yanına doğru gelir.

Vahi: yahu çayınız buz gibi oldu gelsenize. Ablam dürtmeye başladı yine.

Tarık gözüyle vahi’yi gösterir.

Naz: neeee babam mı?



5

Naz: tamam sen git biz geliyoruz baba.
Tarık: sadece vahi bey değil. büyük ihtimal hulusi amca, belgin hanım, filiz, ümit.
Naz: nasıl böyle bişey yaparsın yaa. İnanmıyorum sana. Kendini kurtarma için bizleri nasıl tehlikeye atarsın.
Tarık: naz, nerden bileyim böyle olacağını.
Naz: tabi bilemezsin, işin ucunda alfonso’nun kimliği var. O ortaya çıkmasın da kime ne olursa olsun. Öyle mi?
Tarık: naz öyle bi niyetim yoktu.
Naz: niyetinin ne olduğu beni ilgilendirmez ama bu durumu düzeltmen lazım.
Tarık: durumu düzeltmem için mecbur italya’ya gitmem gerektiğini biliyosun değil mi?
Naz: nereye gidersen git. Yeter ki bize ve başkalarına zararın dokunmasın.

Naz sinirli bi şekilde tarığın yanından ayrılıp eve doğru gider. Tarık da naz’ı bi kez daha üzdüğü için morali bozulmuştur. Ama naz bu ne yapacağı belli olur mu?

Naz, kahvaltı masasına oturur. Ardından tarık da gelir ve yerine oturur.

Vahi: ee naz ne diyo Burak.

Naz, tarığın italyaya gidecek olmasına dalmıştır.

Vahi: nazzz
Naz: hıh Burak mı? Şey dedi.
Vahi: ne dedi kızım, niye aramış.

Naz, tarığa bakmaya başlar. Ve onun da moralinin bozuk olduğunu görür.

Naz: şey için aramış. Bugün akşam konseri varmış şehir dışında ve beni çello çalmam için çağırıyo.

Tarık bunu duyunca çok şaşırır ve naz’a bakar. naz da yan yan tarığa bakar.

Vahi: ne güzel. İşte aldığın derslerin faydasını göreceksin. Eee kaçtaymış konser.
Naz: yer ve saat konusunu tarık’la konuştular. Bilmiyorum o söylesin.
Tarık: ne?
Naz: (kaş göz işareti yaparak) sana söyledi ya yer ve saati.
Tarık: ha tamam, akşam sekizde, bursa’da.
Naz: (tarığa bakarak) bana turne demişti sanırım.
Tarık: evet , bursa’dan sonra Çanakkale ve İzmir konserleri de varmış.
Vahi: ooo çok güzel. Biz de gideriz di mi ümit.

Naz birden telaşlanır.

Naz: yok babacım gelip de ne yapacaksınız. Hem ben konsantre olamam siz beni izlerken. Hatta beni izleyecek yer bile bulacağınızı sanmıyorum. Çok kalabalık olur çok.
Ümit: seni izleyen kim naz, biz burağı izleyecez.
Netice: hiç bi yere gidemezsiniz. Oturun oturduğunuz yerde. Ne konseriymiş
Naz: halam doğru söylüyo. Hem turne olacak bu. biz 2-3 gün de anca döneriz.
Vahi: sen öyle diyosan ablacım gitmeyiz.
Naz: ben gidip hazırlanayım o zaman. Tarık sen de hazırlan hadi. Belki akşam sen de bi şarkı söylersin burağın yanında. O yüzden dün aldığımız kıyafetlerden de koy.
Tarık: tamam.

Tarık odasına gidince hemen naz’ı arar

Tarık: ne yapmaya çalışıyosun.
Naz: ben de geliyorum seninle
Tarık: italya’ya?
Naz: evet
Tarık: naz saçmalama, sen ne yapacaksın İtalya’da
Naz: ne yapsaydım. Evdekilere tarığın İtalya da bi işi varmış bi kaç günlüğüne oraya mı gidecek diyecektim. Bizimkilere bişey çaktırmadan gidebilmen için benim de gelmem lazım.
Tarık: olmaz, seni götüremem.
Naz: ne yani sen gideceksin, ben 2-3 gün oteller de tek başıma mı kalacam?
Tarık: of naz of.
Naz: oflama bana. ben de geliyorum o kadar.
Tarık: ya işim 2-3 günden fazla sürerse.
Naz: o zaman 2-3 günde işini halletmeye bak.
Tarık: pasaportun var mı peki?
Naz: olmasa ben de gelecem der miyim hiç (sesini yumuşatarak)Birazdan hazırlanırım.
Tarık: daha erken değil mi?
Naz: ayy tarık kafanı bi yerlere mi vurdun. Bursa’ya gidiyoruz bursa’ya. O kadar yol gidecez.
Tarık: deniz yolculuğunu sever misin?
Naz: bayılırım.
Tarık: o zaman üzerine kalın bişeyler al. Akşam deniz havası soğuk olur.

Tarık, o kadar karışıklığın içinde naz’ın da onunla italya’ya gelmek istemesine çok sevinir. Naz da yine tarığı yalnız bırakmamak için çok güzel bir bahane bulup, tarık’la italyaya doğru gitmenin hayalini yapar.

--

Saat akşam 7 olmuştur. Tarık ve naz sofia ile buluşacakları yere önceden gelmiş ve sofia’yı sahildeki banklarda denize bakarak beklerler.

Naz: burada buluşacaktınız di mi?
Tarık: evet
Naz: daha bir saat var. Erken geldik.
Tarık: gezmediğimiz yer kalmadı ki istanbul’da. Arabayla dön dön dön. Şurda güzel güzel denizi izliyoruz işte.
Naz: haklısın.
Tarık: üşüdün mü?
Naz: yok, hava o kadar soğuk değil.
Tarık: üşüdüysen arabaya gidelim.
Naz: yok dedim yaa.
Tarık: neden benimle gelebilmek için yalan söyledin sizinkilere
Naz: seninle gelmeme sevinmedin heralde.
Tarık: yoo, çok sevindim. İnsanın yalnız olmadığını fark etmesi çok güzel
Naz: işte ben de yalnız kalmayayım diye seninle gelmek istedim.
Tarık: sen yalnız değilsin ki
Naz: sen de yalnız değilsin.
Tarık: filiz’den başka kimsem yok ki
Naz: ya ben.. bak şuanda yalnız değilsin mesela
Tarık: ya sen, şuan yalnız mısın?

Naz, başını tarığın göğsüne koyar ve tarık da eliyle naz’ı sarar.

Candan ERÇETİN - SensizLik

bir garip hüzün çöker insana
el ayak çekilince

tek başına kalırsın dünyada
etraf sessizleşince

inan bu ev alışamadı
hiçbir zaman sensizliğe

şimdi sensizlik oturuyor
kalkıp gittiğin yerde

yalnızlığa elbet alışır bedenim
yalnızlıkla belki de başa çıkabilirim

çok zor gelse bile yaşar öğrenirim
sensizlik benim canımı acıtan


şarkı boyunca naz, tarığın göğsüne yaslanır. Aklına, tarığı hırsız sanıp yalnız başına onu beklediği, pınar yüzünden tarığa “artık git” dediğinde ertesi gün müştemilatı boş bulduğu günler ile dün gece ki ağlayışı gelir.

Şarkı bittikten hemen sonra bi tane büyük tekne onlara doğru yaklaşır. Naz doğrulur. Tarık da ayağa kalkıp tekneye doğru bakar.

Naz: bunlar mı?
Tarık: büyük ihtimal
Naz: eee kıza ne diyeceksin benim için.
Tarık: sen sadece sofia sana baktıkça gülümse yeter.

Tekne iyice yanaşmıştır. Ve sofia eliyle gel işareti yapar.

Tarık: hadi gidiyoruz, bunlar onlar.
Naz: arabayı kilitledin mi?
Tarık: evet.

Tarık ve naz ellerinde bavullarla tekneye doğru giderler. Ve hemen tekneye binip hiç beklemeden uzaklaşırlar.

Sofia öpmek için tarığa yaklaşır ama bu sefer tarık izin vermez

Sofia: biliyodum geleceğini
Tarık: ben senin dediğini yaptım. Şimdi de sen benim dediğimi yapacaksın.
Sofia: ne istiyosun
Tarık: fotoğrafları.

Sofia fotoğrafı duyunca eli birden omzundaki çantaya gider. Tarığın gözünden de bu kaçmaz ve fotoğrafların çantada olduğunu anlar.

Sofia: önce italya’ya gidelim, ondan sonra.
Tarık: şimdi istiyorum
Sofia: olmazzz.
Tarık: tamam o zaman önce İtalya

Naz da hiçbişey anlamadan onlara bakar. sofia da naz’a bakarak

Sofia: bunun ne işi var burada?

Sofia, naz’a bakınca naz hemen gülümser.

Tarık: benim kaçmama yardım etti. kaçarken evdekiler yardım ettiğini görünce mecbur benimle gelmek zorunda kaldı.
Sofia: aranızda bişey yok di mi?
Tarık: (ciddi bi şekilde) o seni ilgilendirmez. Sen parayı istemiyo musun?
Sofia: ne parası alfonsooo

Tarığa sarılmak ister ama tarık yine izin vermez. Ve her izin vermeyişinde naz ister istemez gülümser.

Tarık: italya’ya gidecez, sen bana fotoğrafları vereceksin, ben sana 3.5 milyon euro kazandıracam ve sonra sen yoluna ben yoluma. Anlaşıldı mı?
Sofia: anlaşıldı.
Tarık: çok güzel. Eee nereye koyacaz eşyaları?

Tarık sazı eline almıştır. Sofia’ya karşı baskın duruma geçmiştir.

Naz: ne oldu?
Tarık: tamam, bi sorun yok.
Naz: benim hakkımda ne dedi?
Tarık: “bu o evin sahibinin kızı değil mi” dedi. Ben de “evet” dedim
Naz: eee
Tarık: “ne işi var” diye sordu. ben de “evden kaçarken bi sorun çıkmasın diye kaçırdım” dedim.
Naz: atma, (bavulu göstererek) kaçırdığın kişinin bavulu olur mu?
Tarık: o da aynısını sordu “bavulu var” dedi
Naz: eee
Tarık: ben de “ben ne yapayım kız dünden kaçmaya razıymış” dedim .

Naz gülmeye başlar ve

Naz: aptalll

Diyerek tarığın omzuna vurur.

---

Saatler ilerlemiştir. Tarık ve naz İtalya yolunda ilerlerken;

Vahi: konser bitti mi acaba? Bi arasak mı? Nasıl geçtiğini sorarız
Ümit: saat daha 10 baba bitmemiştir.
Vahi: inşallah güzel çalıyodur nazım, o kadar izleyicinin karşında.
Ümit: yaa baba geçen geceki gibi çalıyosa izleyici olacağını tahmin etmiyorum. Belki Burak hatırına bi kaç kişi izliyodur.
Vahi: o kadar da kötü çalmıyodu canım
Ümit: çalıyo
Vahi: çalmıyo
Ümit: naz değil kapı çalıyo baba.
Vahi: e git açsana bana niye diyosun.

Ümit kapıyı açar ve karşısındaki kişiyi görünce.

Ümit: inanmıyorum.
Vahi: ne oldu ümit kimmiş.

Vahi de kapıya gelir. Ve kapıdaki görünce

Vahi: nasıl olur?
Burak: yaa bugün yanıma tarık gelecekti. gelmedi. Sizin bi haberiniz var mı?
Vahi- ümit: neeee?

---

Tarık teknenin güvertesinde gecenin karanlığında denizi izlemektedir. Ve tarığın dışarıda olduğunu gören naz da onun yanına gider. Ve biraz üzgündür.

Naz: daha çok var mı yaa?
Tarık: acelen ne naz, daha türk sularını geçmedik. Sıkıldın mı?
Naz: yoo sıkılmadım da. Böyle gizli gizli gidiyoruz ya, o canımı sıktı.
Tarık: o zaman yıldızlara bak
Naz: ne var yıldızlarda

İkisi de başını kaldırıp yukarı bakarlar.

Tarık: önlerde hep büyükleri oluyo, kocaman kocaman ve parlaklar. Arkalarında ise ufak tefek olanları büyüklerin sağından solundan gizli gizli bakmaya çalışıyolar dünyaya. Ama hiç sıkıntılı değiller.
Naz: nerden anladın sıkıntılı olmadıklarını
Tarık: çünkü onlar da parlıyolar.

Naz, birden tarığa bakar tarık da başını naz’a doğru çevirir.

Naz: o parıltı şuan ben de yok ama.
Tarık: o küçük yıldızlar da önceden senin gibi düşünüyolarmıştı. ve hep sıkıntı çekmişler. Takii büyük olanlar onlara moral verene kadar.
Naz: ne demişler peki?
Tarık: “üzülmeyin siz her zaman parlıyosunuz, biz sizin parladığınızı görüyoruz.” demişler.
Naz: yani

Tarık elleriyle naz’ın yanaklarını tutarak

Tarık: yanisi, sen de her zaman parlıyosun. Ben bunu sen de görüyorum.

Tarık ve naz göz göze bakışmaya başlarlar. Gözler daha sonra dudaklara doğru kayar. İyice yakınlaşırlar.


Ve tam öpüşecekken

Önce naz’ın telefonu, hemen ardından tarığın telefonu çalmaya başlar. Tarık ellerini naz’ın yanağından çekip doğrulurlar.

Naz: Burak
Tarık: vahi bey

tarık ve naz konser yalanının ortaya çıktığını anlayıp birbirlerine korku dolu gözlerle bakarken ekran birden donar.


--BÖLÜM SONU--