Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replikler (45. Bölüm)
46. Bölüm Senaryosu (Kara İnci)
Alternatif Son + 46. Bölüm Başı - Senaryo (schmett...
45. Bölüm
Fotoğraflar - 5
Yalancı Yarim İmza ve Avatarları
Barış Akarsu'nun Dizide Söylediği Şarkılar (Audio)
Barış Akarsu Balans Konseri - Dans (Video)
Barış Akarsu'nun Dizide Söylediği Şarkılar (Video)
45. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) -- 6. kısım eklend...
 

46. Bölüm Senaryosu (flower98) --7. kısım eklendi--

Mayıs 31, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



Giriş


Naz Tarık’ın kollarında yığılır kalır.
Tarık: Bayıldı! Neden bayıldı bu şimdi?
Naz ‘ı kucağına alır. Yüzüne bakar. Naz’ın gözleri hala kapalıdır.
Tarık:Nazzzzzz! Nazzz!!!!!!
Naz hala baygındır. Tarık onu arabaya taşır ve arka koltuğa yatırır. Kendisi de direksiyona geçer. Dikiz aynasına bakmakta kararsızdır ve sonunda onu arkada yatan Naz’ı görecek biçimde ayarlar.
Tarık: Türk filmine döndü iyice bizim durum. YA öyle pat diye söylenir mi? Bak bayıldı. Eeeee söylemeyince de hiç söylenmiyor ki.......Ama rahatladım galiba.....En zorunu atlattık.....Daha kötüsü ne olabilir ki.....?
Naz eve varana kadar uyanmaz. Eve vardıklarında Tarık onu arabadan kucağında indirir. Bu arada Vahi tesadüfen kendisini araya Hulusiyi karşılamak üzere kapıya çıkar.Tarık’ı Naz kucağında müştemilata taşırken görür. Telaşlanır ve peşlerine takılır. O an taksi ile Hulusi varır ve acele taksiden inip Vahi’yi taksi ücretini ödemesi için kolundan yakalar. Vahi kurtulamayacağını anlayınca elini cebine atar. Gözü ise müştemilata varmakta olan Tarık ve Nazdadır. Tarık Vahi’nin kendilerini izlediğinden habersiz Naz’ı kanepeye yatırır.
Tarık: Naz yeter ama artık.
Naz’ı , uyuyan prensesi prensin öptüğü gibi Nazikçe dudağından öper. Naz yavaş yavaş gözlerini açar. Yüzü üzüntü ile şaşkınlık arasında bir haldedir.
Naz: Sen......sen demin ne dedin?
Tarık: Tarık Tekelioğlu benim dedim.
Naz yine hafifçe fenalaşır. Tarık Naz’ı kollarından tutar ve hafifçe sarsar.......
Tarık: Nazzzzz!!!!!!
Vahi: Ne yapıyorsun kızıma?.....Çekil!!!
Tarık: Şeyyyy.....Açıklamama izin verin.....
Vahi Tarık’ı Naz’ın yanından kaldırır.Naz gözlerini aralar ve durumu görünce aniden ayılır.
Vahi: Tarık evladım gitsen iyi olacak.....Git lütfen!
Tarık: Ama...Naz.....!!!!
Vahi: Naz? Kızım iyi misin?Ne oldu sana?
Naz Tarık’a bakar.
Naz: İyiyim baba. Ben iyiyim de Tarık......
Vahi Tarık’A bakar. Tarık Aynaya bakmaktadır ve.....
Tarık: Hep senin yüzünden.
Der aynadaki görüntüsüne. Naz babasının elini tutar.
Naz: Kendini Tarık Tekelioğlu sanıyor.
Vahi: Vah vah vaaaaaah....Demek kötüye gidiyor.
Tarık kendisine acıyan gözlerle bakan Vahi ve Naz’a döner.
Tarık: Ben Tarık Tekelioğluyum.
Vahi: Tamam evladım. Sakin ol. Sen Tarık Tekelioğlusun.
Naz: Baba , ne diyorsun sen.
Vahi: Dur kızım.
Tarık: Ispatlayabilirim.
Elini cüzdanına götürür. O esnada Hulusi ve Sadri müştemilata girer.
Hulussi: Vay vay vay......Bakın burada kim varmış.
Tarık şokla birlikte derin bir nefes alır ve kendi taraflarına bakan Naz ve Vahi’ye Hulusi’yi göstererek....
Tarık: İşte ispatı. İşte buradayım baba!


1

Tarık Hulusi’nin karşısında ben buradayım dercesine elleri iki yanında açık durmaktadır. Naz, Vahi bir yandan, Hulusi ile Sadri diğer yandan bakışları ile Tarık’a kilitlenmiş, hepsi bir süre kımıldamadan ve konuşmadan oldukları yerde durmaktadırlar. İlk hareket Hulusiden gelir.
Hulusi: Baba? Baba ha? Sen kimsin ki bana baba diyorsun?
Naz durduğu yerden Tarık’ın yanına gelir hızla. Tam karşısına geçer ve Hulusi’ye bakarak
Naz: Uyan artık Tarık. Duydun Hulusi amcayı. Daha fazla ileriye gitme istersen.
Hulusi Naz’ı kenara çeker kolundan. Tarık’a hiç hoş olmayan bir biçimde bakmaktadır. Etrafında yavaşça dönmeye başlar.......
Hulusi: Madem oğlumsun son onbir aydır neredesin?
Naz: Ne?
Tarık Naz’a kısa bir bakış attıktan sonra başını üzgün eğer.
Hulusi: Madem oğlumsun bu insanlara neden ispatlama ihtiyacı duyuyorsun? Evinin yolunu bilmediğin gibi , adını da mı unuttun?
Naz: Doğru mu bu? Hulusi amca? Sadri?
Hulusi: Madem oğlumsun bunca ayrı geçen zamana rağmen hala nasıl bu kadar yabancı durabiliyorsun karşımda?
Tarık Hulusi’nin yüzüne bakar. Gözleri dolmuş ama tek bir kelime edememektedir. Hulusi elini uzatır ve Tarık’ı kolundan tutarak kendine çeker.
Hulusi: Oğlum! Canım! Tarık’ım.
Tarık da babasına karşı koyamaz ve ona sımsıkı sarılır. Hulusi bir kolu ile Tarık’ı sımsıkı kavramışken, diğer eliyle sitemini anlatmaya çalışırcasına sırtına yumuşak yumruklar atar.
Hulusi: Neden hiç aramadın......?Neden hiç gelmedin......?Neden yerini gizledin......?yakındaymışsın be koçum......yakındaymışsın.....
Tarık: Haklısın......Çok hata yaptım......Çok!!!!
Tarık bunları söylerken gözlerini Naz’a çevirir.
Tarık: Çok insanı kırdım.......Üzgünüm.....Herkesten özür dilerim.....
Naz durduğu yerde ellerini yüzüne götürmüş, hıçkırarak ağlamaya başlamıştır. Vahi üzgün kızının yanına gelip ona sarılır.
Vahi: Gel kızım biz çıkalım.
Naz göz yaşlarını titreyen elleri ile siler.
Naz: Hayır......Hiçbir yere gitmiyorum....Bir çift sözüm var söylenecek....
Naz birbirine sarılmış halde duran baba oğul’un yanına gider.......
Naz: Yalanla yeni tanışmıyorum......Hayatımda çok yalancı gördüm.....Ama sizin gibisini ilk kez görüyorum......Hayaller yarattınız ve yıktınız......Bana sevginin yolunu gösterdiniz ama ona doğru koşacakken beni yoldan ittiniz.....Buna hakkınız yoktu Hulusi amca.
Hulusi Tarık’ı bırakır. İşaret parmağını kendine çevirerek
Hulusi: Bana mı söylüyorsun Naz kızım?
Naz: Evet size söylüyorum. Oğlunuzu bana öyle bir anlatınız ki ben ondan başka bir şey düşünemez oldum. Bu anın gelebileceğini hiç mi düşünmediniz? Yaptırdığı okullar, verdiği kanlar,hatta kredimiz için yaptığı mücadele........Vicdanınız hiç mi sızlamadı?
Hulusi: Naz kızım......Beni bu kadar ciddiye alacağını düşünemedim.....
Naz: Düşünemedim değil işte Hulusi amca....Düşünmeye değer bulmadınız......Şimdi lütfen kendinizi ve size ait olanları buradan götürün......
Hulusi: Oğlum Tarık bir şey söylemeyecek misin? Vahi sen söyle bak bana neler diyor....
Vahi: Hulusi.....Bu sefer gerçekten çok ileri gitmişsin......Naz asla bir büyüğü ile böyle konuşmazdı.
Tarık: Vahi bey.....
Vahi: Tarık, seni kendi evlatlarım gibi sevdim......Bu ana kadar hiçbir yanlışını görmemiştim.....Aynalarla konuşman bile önemli değildi....Ama burada olup ta on bir aydır beni ve ailemi bu denli yalanlara boğduğunu öğrenmeseydim keşke.....Yazık.....Gel Naz.....
Naz: Geliyorum baba....
Naz Tarık’a bakmadan yanından geçer gider.......Müştemilattan çıktıktan kısa bir süre sonra Tarık da müştemilattan fırlar.....
Tarık: Naz!Dur! Konuşabilir miyiz?
Naz durur. Vahi Naz’a bakar.
Naz: Tamam baba.
Naz Tarık’a döner.
Naz: Baban’a hissettiklerimi söylemekte zorlanmadım. Ama sana söyleyebileceğim hiçbir şey yok. Duygularımı anlatacak kelimeler yok. Hayal kırıklığımı anlatmama yetecek nefesim de yok.
Tarık: Nazzzzz!!!!!
Naz: Hoşça kal.
Naz Vahinin koluna girer ve yanaklarından akan yaşlarını silmeden Tarık’ın yanından uzaklaşır.
Hulusi: Kızı ne hale getirmişsin. Sen ne biçim Tekelioğlusun? Hiç mi benden bir şey öğrenmedin?
Tarık arkasına döner. Hulusi’nin gözlerine bakar.....
Tarık: En önemli özelliğini almışım , yetmiyor mu?
Hulusi: Neymiş o?
Tarık: Yalan söylemek.
Tarık önüne döner ve yürüyerek Hulusi’nin yanından uzaklaşır.

2

Hulusi: Tarık dur! Oğlum dur gitme. Bak sana kızdım mı, hakaret ettim mi?.....İnan tüm öfkem dindi sana sarıldığımda.....Çok özlemişim be zibidi seni......Gitme ha?
Tarık durur ve arkaya döner. Hulusi’nin ağladığını görür. Derin bir nefes alır.
Tarık: Ben de özlemedim mi sanıyorsun seni....aynı evi ve sofrayı paylaşmayı.....ama zamanlama çok kötü oldu baba.....hem de çok....
Son sözlerini söylerken Naz’ın odasına çevirir yüzünü. Odanın ışığı yanar. Tarık Naz’ın bahçeye düşen gölgesini fark eder. Onu camda göremese de pencereye yakın durduğunu fark etmiştir.
Hulusi: Belli ,sen kapılmışsın bu kıza oğlum.....Her halinden belli.
Tarık umutsuz bir biçimde başını sallar.....
Tarık: Ne fayda.....her şey bitti......Şu an eve dönebileceğimi sanmıyorum baba.....belki sonra....
Tarık yine ilerlemeye başlar. Bu sefer Hulusi koşar yanına ve omzundan tutarak durdurur onu.....
Hulusi: Ben buraya neden geldim biliyor musun?
Tarık geriye döner ve Hulusi’ye bakar.
Hulusi: Vahi ile dertleşmeye....Aslında Sadri ile birlikte içip dertleşmeye giderken cüzdanımı evde unuttuğumu fark edince yolumuzu buraya çevirdik....Bak şimdi ne Vahi var, ne de Sadri.
Sahi Sadri nerede?
Tarık ile beraber etrafına bakınır. Müştemilattan horlama sesi gelir. Birbirlerine bakarak gülerler.
Hulusi: Neyse. Annen beni terk edecekken ben patladım ona ve evden çıktım gittim. Yanımda şu an sadece sen varsın. Haydi gidiyoruz oğlum.
Tarık: Nereye?
Hulusi: Sıkıntılarımızı paylaşmaya. Haydi.
Tarık artık babasına direnmez. Hulusi kolunu Tarık’ın omzuna atar ve beraber bahçeden yürüyerek çıkarlar. Naz penceresinden Tarık’ın gidişini gözleri yaşlı izler.
Naz: Tarık!
Naz Tarık’a veda edercesine sağ elini cama dayar. Tarık babası ile uzaklaştıkça Naz da yavaş yavaş camdan geri çekilir. Önce avuç içi sonra parmakları camdan ayrılır. Kendini yatağına atar ve hıçkırıklara boğulur.Kapısı çalınır. Naz cevap vermez. Kapı açılır. Ama Naz geri dönüp bakmaz. Kapı yine kapanır. Naz hala kendinden geçmiş ağlamaktadır. Tek eli yatak örtüsünü kavramış ve onu avuç içinde sıkabildiğince kuvvetle sıkmaktadır. Biri yatağa oturur. Naz dönüp bakmaz.Bir el Naz’ın başını okşamaya başlar.
Naz: Yalnız kalmak istiyorum......Beni yalnız bırak.
Gelen kişi hala Naz’ın başını okşamaktadır. Naz kendini toparlar ve oturur pozisyona geçer.
Naz: Hala! Halacım.
Naz Netice’ye sarılır. Ağlamaya devam eder.
Netice: Kim üzdü benim kızımı bakayım?
Naz geri çekilir.
Naz: Biliyorsun.
Netice: Bir de senden duymak istedim.
Naz: Anlatacak bir şey yok. Neredeyse bir yıldır nefret ettiğim kişi ile zamanımın çoğunu geçirmişim.
Netice: Nefret ettiğin mi? Emin misin?
Naz: O Tarık Tekelioğluymuş. Kredimizi iptal eden ve beni kaç kez buluşacam diye eken o şımarık, züppe ve kendini beğenmiş Tarık Tekelioğluymuş.
Naz yine halasına sarılır.
Netice: Ama şu son birkaç gündür bana ondan hiç nefret ediyormuşsun gibi gelmedi.
Naz yine geri çekilir.
Naz: Hep Hulusi amca yüzünden. Neler anlattı bana onun hakkında.
Netice: Ah siz gençler ah.
Naz: Hiç onu savunmaya kalkma bana hala. Hayatımda artık ne şoför Tarık var, ne de Tarık Tekelioğlu.
Netice: Emin misin kızım. Bana hiç de öyle gelmiyor.
Naz başını pencereye çevirir. Bir süre camın ötesine bakar.
Naz: Aslında bana da. Çok üzgünüm halacım çoooook......Hayır! Kızgın ve öfkeliyim.......Üzgünüm!!!!Offffffff!!!!!
Naz yine yatağa kapaklanır ve ağlamaya devam eder.Netice yine başını okşar.
Netice: 24 Ekim 1958 günüydü. Yirmi beşinci doğum günümü kutlayacaktım. Rahmetli babam Kayserili olmasına rağmen çok modern görüşlüydü. Vahi ile birlikte olduktan sonra her yere gitmeme izin verirdi. Vahi ile aramızda yaş farkına rağmen arkadaşlarımız ortaktı. Yedi yaş ne ki zaten. İşte o gün arkadaşlar benim için bir parti düzenlemişlerdi. Süslendim püslendim. Eeeee o zamanlar böyle değildim tabi.
Naz yine oturur konuma gelir. Netice elini tutar.
Netice: Evden ayrılma zamanı geldiğinde çok heyecanlıydım. Partime gönlümü kaptırdığım genç bir doktor vardı, o da gelecekti. O da bana karşı boş değildi. Aslında konuşuyorduk gizli gizli.Çooook yakışıklıydı. Ama yeni mezun olduğundan daha refaha erememişti. Bana sabret diyordu. Yakında gelip seni isteyeceğim. Vahi bile bilmiyordu aramızdakileri. Anlamazdı o böyle şeylerden. Saf ya.
Naz: Ama hala!
Netice: İyi niyetli anlamında diyorum Naz....Korumasan olmuyor değil mi......? Ne diyordum ben unuttum bak....
Naz: Yakında isteyecekmiş seni...
Netice: Evet aynen öyle..... Yaş günümde de önce Vahiye açılacam diyordu. İşte o gün hepimiz Nuri’nin yerinde toplandık. Çok güzel bir çay bahçesiydi. Hava harikaydı. Herkes geldi. En son Erkan geldi. Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Bana tek bir gül getirmişti. Tam verirken bir arkadaş “ Nasılmış bizim doktor beyler “ demez mi. Ben Erkanı kastediyor sandım. Ama ne oldu beğenirsin? Erkan elimi nazikçe öptü ve gitti. Sonradan öğrendim ki kendisi doktor değil, bir doktorun yanında çalışan bir sağlık memuruymuş.
Naz: Çok üzüldüm halacım.....
Naz halasına sarılır. Netice devam eder.
Netice: Onu çok sevmeme rağmen bana yalan söylemesi gururuma dokundu. Çalıştığı yeri öğrendim. Oraya gitmem iki hafta sürdü.
Naz: Çok mu uzaktı?
Netice: Ah Naz ah senin kafa iyice gitmiş....Kendimi anca toparlamıştım. Gittim ve onu buldum. Kilo da vermişti. Beni görünce yüzü daha da asıldı. O yakışıklı genç gitmiş başkası gelmişti.
Naz: Hala sen ağlıyorsun.....? Ağlama ne olur...
Netice: Aslında orada boynuna sarılmak isterken açtım ağzımı yumdum gözümü. İçimdeki tüm öfkeyi hastaların içinde yüzüne haykırdım. Çektim eve gittim. Hiç kimseyle de ne evlenmeyi düşündüm ne de gelen teklifleri kabul ettim.
Naz: Erkan’ı bir daha gördün mü?
Netice: Çoooook!
Naz: Nasıl ?
Netice: Gazetelerde ve televizyonda. Aslında o doktorun yanına tıp fakültesini yarım bırakıp girmiş. Parası olmadığından okuyamamış. O günkü olaydan sonra doktor Erkan’ı iyice sıkıştırmış ve Erkan okuyamama nedenini ona anlatmış. Bunun üzerine o doktorun zoruyla okula geri dönmüş. Erkan çok ünlü bir kalp cerrahı oldu. Geçen yıl öldüğünde o da bekardı.
Naz: Halacım......Sen ne acılar çekmişsin....İnanmıyorum......Kimse bunu bilmiyor....
Netice: Vahi bile bilmez.....Bu kambur boşu boşuna mı oldu kızım. Ben öfkemle, gururumla hayatımı kararttım. Sadece kendiminkini bile değil. Anlıyor musun. Aşkımı koruyamadım. Aşkı korumazsan parçalanır......
Naz halasına sarılır......
Naz: Ama aylarca bana yalan söyledi.......Aylarca......Ben ona bir daha nasıl inanırım......
Netice: Öncelikle ona gerçek kimliği ile yeni bir şans vererek.....

3

Hulusi ve Tarık uzun süre konuşmadan yürürler. Hulusi Belgin’i, Tarık ise Naz’ı düşünmektedirler. Her ikiside elleri pantolonlarının ceplerinde yan yana gitmektedirler.
Hulusi: Acaba ne yapıyordur şimdi?
Tarık: Çello çalıyordur büyük ihtimalle.
Hulusi: Belgin? Benim karım çello mu çalıyor.
Tarık: Çello’ yu çalan Naz. Annem çalsa çalsa babasından kalma piyanosunu çalıyordur.
Hulusi: Yaaaaaa nasıl da buldum onu . Tek pedalı eksikti bulduğumda.
Tarık: Annem yinede güzel çalıyor ......
Hulusi: Yaaaaaa çalar benim Belginim.
Tarık: Naz da çello’yu güzel çalıyor. Hep aynı konçerto ama olsun....
Hulusi: Paran var mı? Cüzdanım evde kaldı.
Tarık cüzdanına bakar.
Tarık: 50 YTL var.
Hulusi: Tamam ver. Taksiiiiiiii!!!!!!
Taksi durur ve binerler.
Hulusi: Tekbank’a , ama çabuk.
Bankaya varırlar. Hulusi cam kapıyı yumruklar. Güvenlik elemanı koşturarak gelir.
Güvenlik: Hulusi bey? Bir şey mi oldu?
Hulusi: Yok bir şey. Oğlum ile olağanüstü toplantı yapacağım. Hemen git bize bir büyük rakı ve meze al gel. Ne duruyorsun?
Güvenlik: Şeyyyy......para.......
Hulusi: Al bu yirmi YTL ‘yi . Üstünü tamamla. Fiş getir yarın on katını sana geri ödeyeyim.
Güvenlik: Olur mu Hulusi bey?
Hulusi: Hadi hadi çabuk. Ben olur diyorsam olur.
İki saat sonra......
Hulusi: Ya ben bankayı kurtaracaaaam diye uğraşayım , sen gel beni terk etmeye kalk....Dinlemiyoooooor Tarık, dinlemiyoooooor. Altı ay önce bana söz verdin diyor. ......Takmış......resmen takmış......Ne altı ayı.....Bir yıl oldu .....bir yıl.....
Tarık: Sen onun en büyük aşkısın........senden başkasını gözü görüyor mu? Bak benimkine......benimki mi değil mi belli değil......Bir canım cicim .....bir cingil cingil zil neredesin Tarık? Ya daha dudağındaki öpücük kurumadan Tarık Tekelioğluna taktı ya.....Bankası var diye ya......
Hulusi: Sen dut oldun. İçme başka. Tarık Tekelioğlu sensin.....Sen....
Tarık: Değilim......Ben şoför Tarık’ım......Tarık Tekelioğlu aynada.......Giymiş Alfonsonun formasını.....O dediği muhteşem insan benim diyor ha bire......
Hulusi: Sus.....Alfonso deme bana.....Ne geldiyse başıma ondan geldi......
Tarık: Asıl benim başıma geldi......Sofia çıkmasaydı ortaya Naz beni Tarık Tekelioğluna değişmezdi.....
Hulusi: O sensin sen......Mertçe diyemedin mi .....Ben Tarık Tekelioğluyum diye....he?
Tarık: Mertçe mi? Sen Mert’i nereden tanıyorsun da onun gibi konuşmamı istiyorsun....Ben o Mert’i var ya......
Hulusi: Vay vay vay.....İşte benim oğlum....Hah şöyle er ol....Aşkın için cenk et......cenk!
Tarık: Ya baba sen kasten mi bahsediyorsun bunlardan.....Cenk’i ben erittim erittim.....Bak çıkamıyor aylardır karşıma....Yaaaaaa......Ah Naz ah.....Bir banka uğruna.....ah.....!
Hulusi: Tarık kalk.....Dayanamayacağım ben.......Gidiyoruz.
Tarık: Nereye? Naz’ı kaçırmaya mı?
Hulusi: Boş ver Naz’ı şimdi.....Eve gidiyoruz......Belginciğime......Aaaaaaaaa Tarıııık! Tarıııııık! Sızdı.....! Ben de şu bardaktakini bitireyim bari.....
Ertesi sabah sekreter Hulusinin ofisine girince Tarık ile Hulusi’yi Sadri ‘nin yattığı yerde uyurken bulur. Hulusi küçük çocuğuna sarılmış bir baba gibi Tarık’a sarılmıştır. Sekreter hemen Belgin’e telefon açar. Gece boyunca uyumamış olan Belgin yarım saat sonra bankaya gelir.
Belgin: Ay gözlerime inanamıyorum. Bu bir düş....Bu bir mucize.....
Gözü rakı şişesine ve artan mezelere takılır.
Belgin: Ayyyyy yok.......olamaz.....Ya şimdi uyanınca Tarık’ın boğazına sarılırsa......Önce Tarık’ı kaldırayım......Tarık, Tarık!
Tarık gözlerini açar ve annesini görür, sonra soluna bakar babasını görür. Hemen ayağa fırlar.....
Tarık: Anne?.....Baba?
Hulusi Tarık yanından fırlayınca uyanır. Önce Belgin’i, sonra Tarık’ı görür.....O da ayağa kalkar
Hulusi: Belgin? Tarık?
Belgin: Hulusi? Tarık? Neler oluyor burada?
Hulusi: Belgincim......Hayatımın anlamı.....Bak biz Tarık ile barıştık.
Belgin masaya bakar.....
Belgin: Görüyorum....Aferin size.....Sen beni bırak git gel oğlunu bul iç iç sız.....Zibidi Hulusi!!!!!
Hulusi: Ama Belgincim....
Belgin: Sen de dün o en kötü anımda bana destek olmaya gelme.....git babanı bul barış....sonra gel buraya iç iç sız....Zibidi Tarık!!!!
Tarık: Ama anne.......!!!!!
Belgin: Ay boş ver şimdi Belgin’i ,anneyi. Sarılın bakayım bana.......Hadi sarılın......
Üçü sımsıkı birbirlerine sarılırlar. Belgin’i aralarına alıp bankadan çıkıp evlerine doğru yola çıkarlar.Evde birden bir bayram havası olur. Herkes mutludur Tarık döndüğü için. Tarık hariç. Kahvaltı sofrasında hiçbir şey yemez ve .....
Tarık: İzninizle....
Filiz: Abi? Hiçbir şey yemedin sen. Neyin var.
Tarık: Yok bir şey.....Gidip odama bakayım......Size afiyet olsun.
Belgin: Nesi var benim oğluşumun bakayım?
Tarık: Yok bir şey dedim ya anne.
Tarık merdivenlerden yukarı çıkamaya başlar.
Belgin: Hulusi bir şey mi dedin çocuğa gelir gelmez? Kırgın bu....Belli halinden.
Hulusi: Ayy ne diyecem Belgincim.....Kırgın değil....Aşık....Aşık..
Belgin: Aşık mı.....Kime?
Filiz: Anne sende......kime olcak.....Şu dışarıdaki kediye sorsan o bile Naz Özkul der.....
Belgin: Bu ne saygısızlık Filiz!.....Naz Özkul deme bana......Abin bir yıl boyunca Kul köle oldu ona.....Kız zil çalıyor Tarık diye.....Hop Tarık burnunun dibinde.....Ben biricik oğlumu Pavlov deneyinde kullanılsın diye mi büyüttüm.....Bitti.....Naz Maz yok artık...
Ayşe: Yoktur zaten....Kesin.....
Hacer: Şııııııııt Ayşe ne oluyor sana?
Belgin: Bırak Hacer abla. Doğru söylüyor kız.....
Hulusi: Ben de gidip yatacam. Filiz ara Sadri’yi bir an evvel Bankaya gittin. Ben bir iki gün evde kalacam.
Filiz: Baba? İyi misin sen?
Hulusi: İyiyim ve mutluyum. Biraz aileme doymak istiyorum.
Yaklaşı iki gün boyunca Tarık evde hayalet gibi dolaşır. Ne doğru dürüst yemek yer ne de konuşur......Odasında gitar çalıp hüzünlü şarkılar söylemektedir.
Belgin: Hah......sıra seninle bir dakikaya geldi yine......Zehirlemiş bu kız oğluşumu.....Bak mecnun olmuş.....gidip konuşacağım.....
Hulusi: Belgin otur yerine!
Belgin: A...aaaa Hulusi? O nasıl konuşma öyle?
Hulusi: Otur diyorsam otur....Bırak çocuğu....Zamanı gelince o bizimle konuşur....
Akşamüzeri
Tarık: Anne, baba.....Sizinle konuşmak istiyorum.....Müsait misiniz....
Belgin: Ay tabi Tarıkçım. Söyle bakalım........Seni üzen bir şey mi var.....
Hulusi: Gel koçum. Otur şöyle yanıma....
Tarık: Yok ben ayakta iyiyim. Ben bir karar aldım.
Hulusi: Karar aldın demek.
Tarık: Evet. Eğitimime devam etmek istiyorum. İtalyaya döneceğim.
Hulusi ve Belgin aynı anda ayağa kalkarlar.
Hulusi+Belgin: İtalya mı?
Tarık: Evet. Burada kalamayacağım. Ben İtalyaya dönüyorum. Hem de en kısa zamanda.
Hulusi: En kısa zamanda demek. Yine paraları araba ve kız peşinde koşarak yemeğe mi?
Belgin: Ay Hulusi dur....Kızma....Heyecanlanma....Tarık?
Tarık: Araba ve kız yok. Ben ekonomi okumaya gideceğim. Hazırlıklara başlayın lütfen. Öncelikle cezamı hallet baba. Yani lütfen, edebilir misin?
Hulusi: Şeyyyy......Bak oğlum ne diyeceğim sana. Daha yeni bir araya geldik. Biraz doyalım sana. Sonra gidersin. Zaten yaz tatili başladı.
Tarık: Ben buralarda duramayacağım baba. Kusura bakma.
Hulusi: Tamam o zaman Bodrum’a gidelim. Tatil dönüşü İtalyaya gidersin.
Belgin: Ayyyyy harika bir fikir. Ne dersin Tarık? Yıllardır birlikte tatile çıkmadık. Hadi oğlum evet de.
Filiz: Bodrum mu? Harika......
Belgin: Sen bizi mi dinliyordun Filiz. Çok ayıp.
Tarık: Gizli değil ki konuştuğumuz anne. Ben Filizle konuştum daha önce. Madem herkes Bodrum diyor. Tamam.
Belgin Tarık’a sarılır. Tarık odasına çıkar. Öyle bir geçer zamanki şarkısını söylemeye başlar....
Belgin: Yine o şarkı.....Dönüp dönüp aynı şarkıları söyler oldu ....Sen kimi arıyorsun Hulusi?
Hulusi: Dur! Alo Vahi.....Can dostum......Yoksa hala kırgın mısın bana.....Bak valla darılırım.....Naz kızım nasıl.......Demek yemiyor,içmiyor......Çello çalıyor sürekli.....Ya zordur aynı konçertoyu dinlemek.....Vah vah......Bizim oğlan da yirmi şarkıyı dönüp dolaşıp söylüyor......tabi tabi......sesi güzel Allahtan......Bak Vahicim seni çellodan kurtaracak formülü söylüyorum sana şimdi......BODRUM!

4

Belgin: Ne Bodrum’u ne yapıyorsun sen Hulusi?
Hulusi eli ile telefonun mikrofonunu kapatır.
Hulusi: Belgincim Tarık İtalyaya gitsin mi istiyorsun? Dur karışma. İstersen genele alayım konuşmayı dinle.
Hulusi telefonunun hoparlörünü açar.
Vahi: Alo???Hulusi sustun birden.
Hulusi: Buradayım can dostum. Bodrum diyordum. Beraber bir tatil yapalım diyordum. Yeri ben ayarlarım. Sen yeter ki gel.
Vahi: Nasıl olur bilmem ki. Şimdi bizimkiler gönül koymasın ben Bodruma gidersem?
Hulusi: Neden gönül koysunlar ki? Onlar da geliyor.
Vahi: Yani ablam ve çocuklar da öyle mi? Peki sen beni çellodan nasıl kurtarmış olacaksın?
Hulusi: Vallahi Vahicim senin konçerto beynini ters çevirmiş. Çocukları barıştıracağız. Anla.
Vahi: Tarık’ı bilmem ama Naz barışmaz. Sahi Tarık nasıl? Çok emeği geçti bize. O gece teşekkür edemedim. Durumdan ötürü. Hala anlamış değilim nasıl bunca zaman saklanabildiğini senden. Belgin hanım da iyi oynamış yani. Tebrik ederim.
Hulusi: Eeeee kimin oğlu!
Belgin ters ters Hulusiye bakar.
Hulusi: Yani oyunculuk yeteneğini annesinden almış demek istiyorum.
Vahi: İyi mi Tarık? İnan öz evladım olsa bu kadar sevmezdim. Alındım ama kızamıyorum ona.
Hulusi: Bak Vahi ben düşündüm taşındım ve Tarık’ı yarın sabah size geri göndermeye karar verdim.
Belgin: Ne?
Vahi: Anlamadım!
Hulusi: Çok basit. Tarık ile barışmış olmamız onun cezasını kaldırmıyor. Bana hala borcu var. Birazdan gidip onunla da konuşacağım. Eeeee bugün ayın 2 si. Çalışmazsa maaşını nasıl alacak? Bana borcunu nasıl ödeyecek? Hem Naz onu resmen kovdu mu?
Vahi: Hayır.
Hulusi: Gördün mü. İki gün tatil yeter. Yarın iş başı yapacak. Sen de kızını ayarla terslemesin onu. Terslemeye hiç gelemez. Bak ben bir tersledim bir yıl kaçtı benden.
Vahi: Ama Hulusi....
Hulusi: Aması maması yok. Durumu kontrolüm altına alıyorum. İki gün sonrada ver elini Bodrum.
Vahi: Valla bir şey anladıysam Arap olayım.
Belgin: Ben de.
Hulusi: Sen ayarlamaları yap ben gerisini anlatırım sonra. Haydi öptüm seni ruh ikizim. Selam söyle Naz’a.
Hulusi telefonu kapatır. Belgin cevap bekler şekilde karşısında durmuş ona bakmaktadır.
Hulusi: Bakma bana öyle Belgincim. Bak Bodrumda nasıl mutlu edeceğim seni. Bodrum Bodrum..... Hahayt....Bodrum Bodrum.....
Hulusi Belginin yanağına bir öpücük kondurur ve ıslık çalarak merdivenlerden çıkmaya başlar.
Belgin: Hulusi!!!!! Nereye gidiyorsun !!!!
Hulusi: Oğlumuza bir işi olduğunu hatırlatmaya.
Belgin: İş miş yok Hulusi. Tarık geri döndü. Şoförlük bitti anlıyor musun?
Hulusi: Bitmedi. Baba borcu bitti mi? Hayır.....Demek işi de bitmedi.....Bodrum Bodrum...
Hulusi Tarık’ın kapısını çalar. Tarık , Bir Derdim var şarkısını söylemektedir. Susar.
Tarık: Kim o?
Hulusi: Ben. Alacaklın!
Tarık kapıyı açar.
Tarık: Baba?
Hulusi: Baba değil. Halen üç milyon Avro borcun olan Hulusi Tekelioğlu.
Tarık: Neden öyle birden o konuyu açtın anlamıyorum şimdi?
Hulusi: Anlayacaksın birazdan. Öncelikle ben o konuyu kapattığımızı hatırlamıyorum.
Tarık: Yurt dışı cezamı da kaldırmayacaksın değil mi?
Hulusi: Bir yılı gitti ,bir yılı kaldı. Cezanı doldur, borcunu öde özgürsün.
Tarık: Demek iş arayacağım kendime. O zaman Bodrum’ a gelemem.
Hulusi: Orasını bilemem. Ben ayın on-beşinde paramı isterim.
Tarık: Peki baba öyle olsun.
Hulusi: Eski işinden istifa ettin mi?
Tarık: İstifa etmek mi? Baba , Naz beni o evin elli metre yakınına bırakmaz artık.
Hulusi: Demek o kadar iyi tanıyorsun Naz’ı ?
Tarık: Şeyy.... Bir yıl oldu neredeyse.....Bilmiyormuş gibi yapma. Bu işin kurdusun sen. Hemen anladın durumu.
Hulusi oğlunun yanına gelir ve omzuna dostça iki kere dokunur.
Hulusi: Benden hatırlatması. Haydi sana kolay gelsin.
Hulusi odadan çıkarken Tarık’ın telefonuna bir mesaj gelir.
Tarık: Mesaj. Nazdan.
Hulusi: Ne yazmış?
Tarık: İki gün izinsiz işi kırdın. Maşından keseceğim diyor.
Tarık şaşkın babasına bakar.
Hulusi: İyi , demek bu ay bana olan borcunu düştükten sonra cep harçlığın biraz azalacak.
Tarık mutlu babasına sarılır.
Tarık: Güzel olan ne biliyor musun? Hem işime hem de aileme kavuştum bugün.
Hulusi: Yanılıyorsun. Ailen hep vardı zaten. Sen sana kızgınken bile seni düşünmediğimi mi sanıyorsun? Haydi iyi uykular sana. Yarın erken kalkacaksın.
Tarık: Sağ ol baba. Hafta sonu görüşürüz.
Hulusi: Dur bakalım. Belki daha önce de olabilir.
Ertesi Sabah Vahilerin Evinin Önü
Tarık saat altıda gelmiş, üzerinde üniforması arabayı temizlemektedir. Naz saat yedide kapıyı açar ve Tarık’ı görünce tekrar kapatır.Kapıya yaslanır ve ağır derin nefesler alır verir.
Tarık: Naz hanım? Oradasınız biliyorum. İki gün gelemediğim için üzgünüm. Eğer arzu ederseniz maaşımdan kesersiniz.
Naz gülümser. Ama cevap vermez.
Tarık: Araba hazır. Ne zaman isterseniz gidebiliriz.
Naz bir süre daha bekler kapıda. Daha sonra kapıyı açar ve arabanın başında beklemekte olan Tarık’ın yanına iner ağır adımlarla. Gözleri doğrudan Tarık’ın gözlerine kilitlenmiştir. Yanına varınca bir süre konuşmadan durup ona bakar. Tarık gülümsemektedir. Evin kapısı açılır yine.Ümit ve Vahi görünürler. Ümit koşarak Tarık’ın yanına gelir ve ona sarılır.
Ümit: Sen neymişsin be Alfonso. Bir de bankan varmış. Filiz anlattı her şeyi. Hiç öyle bakma. Naz’ın ağzını bıçak açmayınca ben de Filiz’ e sordum. Ya iyi ki döndün. Seniz olmuyormuş. Nazzzzz! Nazzzzzzz!!! Bu ne dalgınlık.
Naz: Sen kendi işine bak. Hadi gidelim.
Tarık: Emredersiniz.
Vahi memnun biçimde kapı önünden Tarık’a el sallar.
Tarık Naz’a kapısını açar ve oturunca kapıyı tekrar kapatır.
Tarık: İki dakika bekletebilir miyim sizi?
Naz: İki gündür bekliyorum zaten. Ne var?
Tarık: Elini öpmek istediğim biri daha var evde.
Naz: Tamam .
Tarık eve koşarak girer ve kısa süre sonra koşarak tekrar çıkar. Arabaya oturur.
Naz: Şapkan nerede?
Tarık: Şapka! ? Sanırım evde düşmüş. Gidip alayım.
Naz: Hayır. Ben daha fazla bekleyemeyeceğim. Boş ver . Gidelim.
Tarık dikiz aynasından Naz’a bakar.
Tarık: Okul için erken değil mi?
Naz: Okula gitmiyoruz. Bana geçen gece kimliğini açıkladığın yere götür beni.
Tarık bir kez daha aynadan Naz’a bakar. Naz bakışlarını kaçırır.
Tarık: Emredersiniz.
Sahilde
Tarık: Buyurun. Geldik.
Tarık arabadan iner ve Naz’ın kapısını açar. Naz Arabadan iner. Tarık hafif gülümser şekilde karşısında durmaktadır.Naz Tarık’a sert bir tokat atar. Tarık şaşkın elini yanağına götürür.
Naz: Bu bana son iki gündür yaşattığın tüm acıların karşılığı. Yalnız bana söylemeni istiyorum, beni kandırdığın süre boyunca iyi eğlendin mi? Buluşmalara gelmediğin her sefer dalganı iyi geçtin mi benimle......Ben bunları hak etmediğimi düşünüyorum Tarık.
Tarık: Benim de hak etmediğim şeyler geldi başıma.
Naz: Öyle mi? Ne mesela?
Tarık: Söylemek istemiyorum şimdi.
Naz: Hayır söyleyeceksin. Çünkü yarın Bodruma gidiyoruz ve de orada her şeye baştan başlamak istiyorum. Aramızda söylenmedik konular kalmasın oraya gittiğimizde.
Tarık: Pek hala. Duygularımla çok oynadınız.
Naz: Anlamadım. Ben mi senin duygularınla oynadım.
Tarık: Beni Sofia ile neredeyse İtalyaya gönderiyordunuz. Hem de Göl evi maceramızın hemen ertesinde. Onun için ne hissettiğimi hiç sormadan aşıkmışım gibi her durumda herkese anlattınız.
Naz: Değil miydin, değil misin?
Tarık: Hayır. Değildim ve hiç olmadım. Bu bir. İkincisi Tarık Tekelioğlu aklınıza takılınca yine beni kenara ittiniz. Ben de bunları hak etmemiştim.
Naz: Başka?
Tarık: Daha söyleyeyim mi. Bir yıl sonra bu üniforma ve zil. Çık aşağılayıcıydı.
Naz: Peki seni üzdüysem özür dilerim.
Tarık: Ne? Neden? Ardından bir tokat daha mı atabilmek için?
Naz: Onun için daha çok özür dilerim. Ama çok öfkeliydim.
Tarık: Anlamıyorum. Sana ne oldu Naz? Özür dilemesi gereken sen değil benim. Önce benim dilemem gerekirdi demek istiyorum.
Naz: Bunun bir öneminin olmadığının farkına vardım. Önemli olan bugünümüz ve yarınlar.
Tarık: Sana ne oldu anlamıyorum. Hiç Naz gibi değilsin.
Naz: Bak Tarık. Senin bu son iki günün nasıl geçti bilmiyorum. Ama ben bu iki günün sonunda arkadaşlığımıza ve bize bir şans daha verilmesi gerektiğine inandım.
Tarık: Tek başına mı.
Naz: Tamam, biraz destek aldım.
Tarık: Ceketimi kısa süreliğine çıkartabilir miyim?
Naz: Ne oldu şimdi?
Tarık: Lütfen.
Naz: Tamam.
Tarık ceketini çıkartır ve arabaya bırakır. Saçının bağını da açar. Etrafa bakar ve kimseyi göremeyince Naz’ın yanına gider ve onu havaya kaldırıp üç kez etrafında döndükten sonra indirir ve ona sıkıca sarılır. Naz da sım sıkı Tarık’A sarılır. Yüzü iki gündür ilk kez bu kadar gülüyordur.
Tarık: Teşekkür ederim.
Tarık arabaya döner,ceketini giyer ve Naz’a kapısını açar.
Naz: Bugün o formayı son kez giyiyor olacaksın. Şimdi bana bir şarkı söyler misin?
Tarık Naz’ı okula bırakırken Bodrum Bodrumu söyler.

5

Tarık arabaya döner,ceketini giyer ve Naz’a kapısını açar.
Naz: Bugün o formayı son kez giyiyor olacaksın. Şimdi bana bir şarkı söyler misin?
Tarık Naz’ı okula bırakırken Bodrum Bodrumu söyler.
Part5
Naz: Bugün okulun son günü. Saat beşte beni son kez alacaksın okuldan.
Tarık: Staj eksiği ne olacak?
Naz: Belgin teyzeye rica edecek babam. Belki Bodrumda bir staj ayarlayabilir.
Tarık: Evet Belgin hanımın çevresi geniş. Dekan ile de arası iyi.
Naz: Hala Belgin hanım diyorsun. Annem diye bahsedebilirsin artık ondan.
Tarık: Doğru. Zaman alacak kimliğime tekrar alışmam.
Naz: Benim için daha zor. Şimdi hem şoförümsün hem de......
Tarık: Hem de.....
Naz: Hem de .......Neyse, sen de pek meraklısın ağzımdan laf almaya.
Tarık: Şoförün olan ben mi yoksa Tekelioğlu olan ben mi?
Naz: Sen. Ayrım yok. Sen şoförüm Tarık Tekelioğlusun. Daha bir süre de öyle kalacaksın.
Tarık: Dur bakalım. Ben bir başka Tekelioğlu kokusu alıyorum sanki bu sözlerin ardında.
Naz: Hmmmm zekiyiz de.
Tarık: Dur tahmin edeyim. Babam ile mi konuştun?
Naz: Sabah erkenden aradı. Üç milyon Avro. İyi para.
Tarık: Eh işte.
Naz: Beşte görüşürüz.
Tarık Naz gözden kayboluncaya kadar bekler. Etrafına bakınır ve sonra arabaya binip kendi evlerine döner.
Belgin: Ne o bu saate? Naz hanım yok mu?
Tarık: Kızgın mıyız yoksa?Bu ne ciddiyet?
Belgin: Daha düne kadar zil çalıyordu peşinde.....Sabah altıda koşa koşa gittin. Askere giderken yataktan kaldıramamıştık beyfendiyi.
Tarık: Aman anne. Askerlik ile bir mi tutuyorsun bunu?
Belgin: Doğru söylüyorsun. Askerlik kutsal bir iş.
Tarık: Alışırsın. Hem artık Üniforma da yok zil de. Yarın sabah Bodrum’a gidiyoruz.
Belgin: İyisize mutluluklar dilerim Bodrumda.
Tarık: Anne. Siz de geliyorsunuz. Hem bak artık senin oğluşun olduğumu biliyor Naz.
Belgin: Eeeeee?
Tarık: E si bana senin yanında eskisi gibi bağırmayacaktır. Öyle değil mi? Neşelen şöyle biraz. Hazırlık yap. Ben gidip biraz yatacağım. Saat dörtte beni kaldır olur mu. Naz’ı alacağım. Kaç gündür uyumamıştım. Hadi görüşürüz.
Belgin: Tamam tamam.
Tarık odasına çıkar ve kendini yatağına atar. Bir süre uyuyamaz. Düşüncelidir.
Tarık: Naz bugün yine yarı Naz yarı başkasıydı. Bu kadar çabuk beni bağışlaması hiç onun yapacağı bir şey değil. Allah Allah. Dikkatli olmalıyım. Ama ne olursa olsun artık yalan yok.
Tarık yattığı yerde yan döner ve gözlerini yumar.
Birkaç saat sonra
Belgin: Hacer abla bir çay koy da içelim. Birazdan Tarık’ı kaldıracağım. Canım benim nasıl da uykusuz kalmış.
Ayşe mutfaktan çıkar.
Ayşe: Bir taksi geldi. Acaba kim?
Belgin: Ben biliyorum kim olduğunu. Siz durun. Ben kapıyı açarım.
Belgin mutlu bir yüz ifadesi ile kapıyı açar.
Belgin: Naz, hoş geldin.
Naz: Tarık nerde?
Naz sinirlidir. Sesini yükselterek içeriye seslenir.
Belgin: Şhıııı......Uyuyor. Zavallı oğluşum kaç gündür uykusuzdu.
Naz: Nedenmiş o? Yatağını mı yadırgamış?
Belgin kaşlarını çatarak Naz’a bakar.
Belgin: Sen gayet iyi gözüküyorsun bakıyorum. Hiç etkilenmemişsin olanlardan.
Naz tam Belgin’e cevap verecek iken Tarık üst kattan merdivenleri ikişer üçer atlayarak iner.
Tarık: Anne saat dörtte kaldır demiş.......Naz? Ben......Şey......Annem!
Naz: Anladım Tarık. Önce çok kızdım. Hemen tembelliğe başladığını düşündüm. Ama görüyorum ki elinde olmadan gecikmişsin.....Önemli değil......Madem olay çözüldü ben gidiyorum. Sabah altıda yola çıkıyoruz unutma. Filiz ve Ümit de bizimle gelsin. Eğlenerek gideriz.
Belgin: Valla ne güzel olur. Az yol değil. Ben de akşamdan kurabiye, börek kek yaparım. Geze geze gideriz.
Naz Tarık’a bakar. Anlamamış gibi yapar ve...
Naz: Yalnız Belgin teyze uçakta dışardan yiyecek getirmeye izin vermiyorlar. Haberin olsun.

6

Belgin: Valla ne güzel olur. Az yol değil. Ben de akşamdan kurabiye, börek kek yaparım. Geze geze gideriz.
Naz Tarık'a bakar. Anlamamış gibi yapar ve...
Naz: Yalnız Belgin teyze uçakta dışardan yiyecek getirmeye izin vermiyorlar. Haberin olsun.
Part6
Belgin Naz'ın sözüne çok bozulur. Dudağı aşağıya kıvrılıverir.
Belgin: Söylediğin iyi oldu Naz. Hatta çok iyi oldu. Hem nedense birden yapmam gereken çok önemli bir iş olduğunu hatırladım. İzninle....
Der ve mutsuzluk öfke arası bir suratla arkasını döner salona doğru ilerler. Tarık da merdivenin dibine inmiş Naz'a doğru gitmektedir.
Naz: Neden öyle bakıyorsun?
Tarık: Hiç. Böyle bir cevap beklemiyordum doğrusu. Biraz bozuldu annem.
Naz: Neredeyse bana kaynana muhabbeti yaptıracaksın yani Tarık. Ay özür dile annemden, öyle cevap verilir mi? O benim annem......
Tarık kollarını göğüs altında kavuşturmuş keyifle Naz'ı izler.
Naz: A aaa o da ne? İyice keyiflendin sen?
Tarık: Yani birden habideb kaynana muhabbeti yapıyor gibi oldun bana. Resmen annemi çekiştiriyorsun...
Naz: Ne?....Ay ...ay Allah korusun.
Tarık: Neden? Benim karım olmaktan mı yoksa annem hakkında kaynana muhabbeti yapmak mı....?
Naz: Sen var ya sen.....Gerçekten az değilsin.....Neyse bak yarın sabah tam vaktinde bizde olun. Filiz'i ben ararım. Yol için müthiş planlarım var.
Tarık ve Naz kapıda konuşurlarken Belgin salonda bir telefon görüşmesi yapmaktadır. Konuşurken bir yandan da Tarık ile Naz'ı izlemektedir.
Belgin: .....Çocuklar büyüdü tabi. Seninkiler nasıllar.........? Amman ne güzel...............YA Mukaddescim senden bir ricam olacak.Benim bir arkadaşımın kızının staj eksiği var da, sizin tatil köyünde ona yaz boyu staj ayarlayabilir misin? Ay sağ ol.....Mümkün olduğunca uzun olabilir....Yani üç ay staj eksiği var.....Oh oh.....çok sevinecekler.....Öpüyorum.....Tabi......Her an ben de gelebilirim.....Hulusiye sürpriz yapmayı düşünüyorum.....Ya balayı gibi....hahaha...!
Belgin telefonu kapatır. Bir kez daha başını uzatarak kapıda sohbet eden Tarık ile Naz'A bakar. Başka bir numara çevirir. Yüzü gülüyordur.
Belgin: Demek uçakta dışardan yiyecek getirmeye izin vermiyorlar Nazcım. Tüh ben de sana bir şeyler yapmayı düşünüyordum.....Alo? Dekan bey nasılsınız Ben Belgin Tekelioğlu.....
Tarık ve Naz bahçeye çıkmışlardır.
Tarık: Önce şu taksiyi göndereyim, sonra seni eve bırakırım.
Naz: Gerek yok diyorum Tarık. Adam hazır buradayken......
Tarık: Yani benden patronumu başka şoförlere emanet etmemi istiyorsun . Öyle mi?......Siz gidebilirsiniz. Buyurun ücretiniz. Üstü kalsın.
Naz: Ooooo beyefendi bol keseden mi harcıyor yoksa bunu maaşına mı ekletmeyi düşünüyor?
Tarık: Buyurun Naz hanım........Tabiki maaşıma eklettirmeyi düşünüyorum..Ayıp olurdu parayı sizin vermeniz.....
Belgin merakla kapıya çıktığında Tarık bahçeden henüz çıkmaktadır.
Belgin: Şuraya bak ya! Hazır taksi varken oğluşuma bıraktırıyor kendini. Neyse yarın bu sorun da kalmayacak....
Belgin yine bir numarayı arar....
Belgin: Alo? Vahi bey? Nasılsınız?
Vahi: Belgin hanım? Bu ne güzel sürpriz. Teşekkür ederim. Siz naılsınız.
Belgin: Sağ olun iyiyim. Size bir haber vermek için aradım. Dekan bey aradı beni. Naz'ın son bir staj tamamlama şansı doğdu.
Vahi: Öyle mi? Bize bir şey söylemediler ama.
Belgin: Son zamanlarda ben ilgilendiğim için Naz'ın stajı ile beni aradılar.
Vahi: Anlıyorum. Tüh yarın da Bodrum'a gidiyorduk.
Belgin: Ya ne tesadüf. Staj yapacağı tatil köyü de Bodrumda. Bir arkadaşımın tatil köyü. Çok şanslısınız.
Vahi: Öyle görünüyor Belgin hanım. Siz Tarık'a gerekli bilgileri verirsiniz. Malum Naz tutturdu biz gençler araba ile gideceğiz diye.
Belgin: Haklı kızcağız. Bizim gibi yaşı geçmişlerle gidecek değil ya.
Vahi: Aman efendim. O nasıl söz öyle. Niye yaşınız geçmiş olsun ki?
Belgin: Tevazu gösteriyorsunuz efendim. Yalnız önemli bir durum var.
Vahi: Buyurun? Neymiş o durum?
Belgin: Bu tatil köyünde staj yapmak öyle kolay değil. Şimdi oraya zar zor gelen öğrenciler ve gitmek isteyip gidemeyenler Naz'ın nasıl geldiğini öğrenirlerse sıkıntı yaşayabiliriz. Hatta stajını yaptırırlar, sonrada iptal ettirirler.
Vahi: yaaaaaa? Eeeeee ne yapmak lazım?
Belgin: Tek yol var o da Naz yalnız gidecek.
Vahi: Emin misiniz. Bodruma? Yalnız başına?
Belgin: Naz kızım artık yetişkin sayılır. Ben zorlanacağını sanmıyorum. Oraya sıradan bir öğrenci gibi gitmeli. Yani anlayacağınız şoför yok.
Vahi: Şoför yok demek........
Tarık Naz'ı bırakıp hemen eve döner. Belgin mutlu mutlu çay içmektedir.
Tarık: Anne? Ben de yüzünden düşen bin parça manzaraları bekliyordum eve geldiğimde. Ama görüyorum ki çok mutlusun.
Belgin: Neden üzgün olacakmışım ki?
Tarık: Naz'ın söylediği söz yüzünden.
Belgin: Ama haklıydı kızcağız . Öyle değil mi? Gel sana çay koyayım.
Tarık: Sağ ol. Arabayı bakıma götüreceğim. Az yol değil.
Belgin: Aman boş ver. Belki gerek bile kalmaz
Tarık: Neden öyle dedin şimdi?
Belgin: Ay ne bileyim ben. Şeyy.....Allah söyletmiş olmasın....
Tam o an Tarık'ın telefonu çalar.
Tarık: Efendim. Myomu alıp almadığımı soracaksan almak üzere odama çıkacağım......Ne? Onu sormak için aramadın mı?......Ne??......Nereden çıktı bu staj?.....Kim ayarlamış?......Dekan mı?......Anlıyorum........Tamam. Ben sabah seni havaalanına götürmek için gelirim.....
Tarık'ın ses tonu giderek üzüntü ifade etmeye başlarken, ona sırtı dönük olan Belgin keyiflenmektedir.
Tarık: Evet......Ben de üzüldüm........Ama okulun önemli.........madem havaalanına da sıradan bir öğrenci gibi gideceksin o zaman sabah evden seni uğurlarım......Tamam görüşürüz....
Belgin arkasını döner.
Belgin: Ne oldu Tarık? Üzgün görünüyorsun.
Tarık: Naz'a Bodrumda staj çıkmış.
Belgin: Ne güzeeeeeeel. Bir taşla iki kuş.
Tarık: Ne güzel'i anne? Taş geldi beni devirdi. Kesinlikle yalnız gidecekmiş.
Belgin: Yapma ya.....Eeeee biz de ailecek başka yere gideriz.
Tarık: Sanmıyorum. Benim çalışmam lazım. Siz gidersiniz artık.....Ben odama çıkıyorum.
Ertesi sabah Vahilerin evinin önü
Tarık: Şansa bak. Birlikte gidecekken şu taksi şoförü seni buradan götürecek.
Naz: Ne o? Şoförü mü kıskanıyorsun şimdi?
Tarık: Şoförü mü? Şoför Bodrum yanında ne ki?
Naz: Çok sahiplenici davrandığının farkındasın değil mi? Hem neden gittiğimi unutma.
Tarık: üç ay uzun bir süre.
Naz: Sen ne yapacaksın bu süre boyunca?
Tarık: Baban ne iş verirse. Zaman geldi.
Naz taksiye yaklaşır.
Naz: Seni ararım. Hem hala bizimlesin. Önemli olan da bu. Staj bitince , okul başlayınca yine yollara düşeceğiz beraberce.
Naz Tarık'ın yanağına bir öpücük kondurur. Tarık hüzünle birlikte gülümser. Naz taksiye biner ve el sallayarak uzaklaşır.
Tarık: Zormuş oğlum Tarık gitmesini izlemek. Gerçekten zormuş.
Tarık bir süre bahçede durur.Müştemilata doğru gidecek iken Ümit kapıya çıkar ve.....
Ümit:Tarık! Babam seni çağrıyor.
Tarık: Geliyorum.
Tarık eve girer. Vahi Tarıktan da üzgündür.
Vahi: Tarık, oğlum. Ne zormuş gitmesi. Acaba ne yapıyordur şimdi?
Ümit: Baba , daha on dakika olmadı. Hala yolda gidiyor.
Vahi: Sana sordum mu?
Tarık: Evet Vahi bey. Sizi anlıyorum.
Ümit sırıtarak....
Ümit: Eminim.
Vahi: Ümiiiiiiit!!!!!!!. Sen git ders çalış. Ben Tarık ile yalnız konuşacağım.
Ümit sırıtarak odasına çıkar. Ümit'in kapısı kapanınca Vahi birden Tarık'a bir zarf uzatır.Tarık şaşırır.
Tarık: Vahi bey.....Ben......Şaşırdım!
Vahi: Kusura bakma Tarık evladım. Bu koşullarda burada çalışmana izin veremem.
Tarık: Anlıyorum......Aslında anlamıyorum....Hangi koşullar.....
Vahi: Naz!
Tarık: Naz?
Vahi: Evet! Benim Nazlı kızım şimdi kim bilir nerelerde sahipsiz .....
Tarık saatine bakar.
Tarık: Takside. Şu an hala takside.
Vahi: Tarık evladım. Ben hala senden başkasına güvenemiyorum. Sanırım artık aynalarla da konuşmuyorsun?
Tarık gülümser.
Tarık: Yok. O ......neyse öyle bir dönemdi.
Vahi: Naz'ı izlemeni istiyorum.
Tarık: Nasıl yani?
Vahi: Seni farklı bir görevle işe alabilmek için şoförlüğümüzden çıkarmam gerekiyordu.
Tarık: Yani sizin için çalışıp Naz'ı izlememi istiyorsunuz.
Vahi: Ne diyorlar bu koruyuculara?Dilimin ucunda....
Tarık: Bodyguard.
Vahi: Tamam bodyguard. Ama Naz bilmeyecek. Farklı bir isimle aynı yerde kalmanı istiyorum.
Tarık: Yani bilmem ki? Bunu yapmak kolay olmayabilir.
Vahi: Belki annenden yardım alabiliriz. Naz'ın staj yapacağı tatil köyü arkadaşınınmış.
Tarık: Emin misiniz?
Vahi: Evet. Kendi arayıp söyledi dün.
Tarık: Dün? Anlıyorum. Madem öyle ben hiç vakit kaybetmeyeyim.
Tarık telefonunu açar ve bir numarayı arar.
Tarık: Anne?
Belgin: Tarık? Neredesin?
Tarık: Vahi beylerde. Vahi bey biraz önce beni işten çıkardı.
Belgin: Yaaaa öylemi? Sağlık olsun. Buluruz sana yeni bir iş.
Tarık: Bulduk bile. Vahi bey için çalışacağım.
Belgin: Vahi bey için mi?
Tarık: Evet. Naz'ı Bodrumda koruyacağım. Anlayacağın şu an Naz'ın bodyguardı ile konuşuyorsun.
Belgin:!!!!!!!!!!
Tarık: Alo?......Anne????......Aloooo?

7

Tarık: Evet. Naz’ı Bodrumda koruyacağım. Anlayacağın şu an Naz’ın bodyguardı ile konuşuyorsun.
Belgin:!!!!!!!!!!
Tarık: Alo?......Anne????......Aloooo?
Part 7
Vahi: Tarık evladım bir şey mi oldu yoksa?
Tarık: Yo hayır Vahi bey , hatlar. Sanırım hatlarda bir arıza var.
Belgin: Hiç yalan söyleme Tarık. Hatlarda değil senin kafanda arıza var. Çabuk beni rahat konuşabileceğin bir yerden ara.
Belgin telefonu kapatmıştır. Tarık gülümseyerek Vahi beye bakar...
Tarık: Siz o konuyu hiç merak etmeyin. İlk uçakla Bodruma gidiyorum. Naz’ın güvenliği benim için de çok önemli.
Vahi dikkat kesilerek.....
Vahi: Öyle mi?
Tarık: Şeyyyy tabi. Bir yıldır bana emanet değil miydi? O nedenle.....
Vahi: Tabi...tabi Tarık evladım. Haydi sana iyi yolculuklar....Bir şeye ihtiyacın olursa çekinme ara......Ümit’in sınavından sonra biz de geliriz. Aslında böylesi Ümit için daha iyi oldu. Son iki hafta sıkı çalışsın sonra tatilin tadını çıkarsın.
Tarık: Haklısınız efendim. İyi günler.
Vahi Tarık çıktıktan sonra telefonu ile Naz’ı arar.....
Vahi: Alo? Naz kızım? Nasılsın? İyi misin? Neredesin yavrum?
Naz: Ay baba rahat ol lütfen. Havaalanına varmak üzereyim. Tamam.
Vahi: Neden bu kadar uzun sürdü? Şoför nasıl biri?
Naz: Ay baba!!! Daha yarım saat olmadı evden çıkalı. Yani staj boyu sen beni beş dakikada bir ararsan ben rezil olurum. Çocuk muyum ben?
Vahi: Haklısın kızım. Babalık işte. Varınca beni ara olur mu?
Naz: Merak etmeeee! Şeyyyy .....Tarık ne yapıyor?
Vahi: İyi iyi maşallah. Ona fabrikada iş ayarladım senin staj sürende.
Naz: Fabrikada mı? Hangi bölümde?
Vahi: Hangi bölümde mi? Şeyy.....Final Check bölümünde....Rahat olsun istedim.....
Naz: Emin ol ki çok rahat edecektir baba. İnsan bir sorar ya. Sonuç olarak benim şoförümdü.
Vahi: Neden kızım?
Naz: Eee baba sende ürettiğimiz Kimonolar orada kızlar tarafından giyilip son kontrolü yapılmıyor mu?
Vahi: Evet, ne olmuş yani?
Naz: Ne anlar Tarık bu işten.
Vahi: Naz yani seni tanımasam kıskanıyorsun Tarık’ı diyeceğim..Hahaha!!!
Naz: Gülme baba. Oradaki kızlardan hoşlanmıyorum biliyorsun. Ayrıca Tarık’ı neden kıskanayım. Sıkılır diye düşündüm.....
Vahi: Tabi....tabi.....
Naz: Havaalanına vardık baba....Haydi görüşürüz.
Vahi: Görüşü.....Aaaaaa kapadı bile....
Tarık bahçeye çıkmıştır. Telefonu çalar.
Tarık: Anne?
Naz: Anne mi?
Tarık: Naz ?????
Naz: Vaktim yok . Git babama söyle seni o işten alsın.
Tarık: Hangi iş?
Naz: Bilmiyormuş gibi yapma. Hiç utanmadan da kabul ettin değil mi?
Tarık: Ama Vahi bey çok ısrar etti.
Naz. Onu bunu bilmem.....Git seni muhasebe bölümüne alsın seni.....Final Check sana göre değil....
Tarık sırıtır....
Tarık: Neden? Bence fabrikadaki en hareketli bölüm.Sakıncası mı var?
Naz: Evet var.....!!!!!!
Der ve telefonu kapatır.
Tarık: Neydi bu şimdi? Yoksa beni kıskanıyor mu?.....Yok canım.....
Yine telefonu çalar.....
Tarık:Naz?
Belgin: Naz mı? Gözünü kör etti tabi, telefondaki “Annem” yazısını bile okuyamıyorsun.
Tarık: Anne? Bu ne öfke.....?Hem kızacak biri varsa o da benim.
Belgin: Nedenmiş o?
Tarık: Staj’ı sen ayarladın değil mi? Hadi hadi......Doğruyu söyle....
Belgin: Beni babanla karıştırma Tarık! Sorsan söylerdim.
Tarık: Peki staj’ı ayarladın. Çok güzel. Bu tek başına gitme işi neden?
Belgin: Benden hesap sorma .......Sen neden ilk bulduğun işe atlıyorsun?
Tarık: Eeeee para kazanmam lazım.....Fırsat bu fırsat dedim......
Belgin: Sırıtarak konuşma benimle Tarık....Beni deli etme!!!!!!
Tarık: Anne, bu kadar kızma.....Sen babamla aranı tam düzeltemedin galiba?
Belgin: Nereden çıkardın bunu?
Tarık: Eskiden de babam sana ilgi göstermediğinde bize kızacak bahaneler bulurdun.
Belgin: Lafı değiştirme Tarık! Ne yapacaksın?
Tarık: İşimi. Başka isimle Naz’ın kaldığı tatil köyüne gideceğim. Oraya yerleşip Naz’ı gizliden izleyeceğim.
Belgin: Demek gizli izleyeceksin?
Tarık: Evet. Peşinde olduğumu öğrenirse çok kızar. Bu sefer kimse kurtaramaz beni.
Belgin: Çok kırıyorsun beni çok.
Tarık: Seni çok seviyorum canım annem. Bodrumdan ararım ......
Belgin Tarık telefonu kapattıktan sonra huzursuz odasında bir aşağı , bir yukarı yürümeye başlar.
Belgin: Şuraya bak ya! Ben ayırıyorum, mıknatıs gibi çekiyor oğluşumu. Düşün Belgin düşün!
Belgin daha hızlı yürümeye başlar.....Birden.....
Belgin: Buldum
Tarık’ın sesi duyulur.
Tarık: Evet. Peşinde olduğumu öğrenirse çok kızar. Bu sefer kimse kurtaramaz beni.
Belgin: Evet yaaa.....
Belgin telefonunu alır ve bir numara çevirir.....
Belgin: Mukaddesçim. Yine ben. Nasılsın?
Mukaddes: Sağ ol Belgincim. Sen nasılsın görüşmeyeli?
Belgin: Çok iyiyim.Bak sana ne haberim var. Bugün sizin tatil köyüne kim geliyor bil bakalım.
Mukaddes: Kim?
Belgin: Sizin için müthiş bir reklam. Ama iyi değerlendirirsen.
Mukaddes: Ay çatlatma beni Belgin söyle.
Belgin: Barış, Barış Akarsu.
Mukaddes: Ay inanmıyorum. Ama bana hiç haber gelmedi.
Belgin: Çünkü başka isim altında giriş yaptıracak. Dinlenmek istiyormuş. Ama sen beni dinle ilk gün bir şey belli etme.
Mukaddes: Ama tanımazlar mı onu?
Belgin: Valla pek ortalarda görüneceğini sanmıyorum. Uygun bir zamanda sen kimliğini açıklarsın.
Mukaddes: Ay tabi ya! Yarın akşam açık hava konserimiz var.....Sen gerisini bana bırak. Sağ ol Belgincim. Ben şimdi personel’e haber veriyorum . Kimseye belli etmesinler.
Belgin: Hatta ben senin yerinde olsam şöyle eli yüzü düzgün birini görevlendiririm ilgilenmesi için onunla. Ama sakın tanıdığını belli etmesin.
Mukaddes: Sen hiç merak etme Belgincim.....
Belgin: Eveeeeeet, demek peşinde olduğunu öğrenirse her şey biter. Haydi Belgin şimdi bavulları toplama sırası san geldi. Yarın akşam Bodrumda oğluşunu teselli etme görevi senin..Hahahaha!