Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Alternatif Son + 46. Bölüm Başı - Senaryo (schmett...
45. Bölüm
Fotoğraflar - 5
Yalancı Yarim İmza ve Avatarları
Barış Akarsu'nun Dizide Söylediği Şarkılar (Audio)
Barış Akarsu Balans Konseri - Dans (Video)
Barış Akarsu'nun Dizide Söylediği Şarkılar (Video)
45. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) -- 6. kısım eklend...
45. Bölüm Senaryosu (flower98) -- 15. kısım eklend...
Replik ve Yorumlarla 44. Bölüm (Ebru Karaca)
 

46. Bölüm Senaryosu (Kara İnci)

Mayıs 31, 2007

Aşağıdaki senaryo DiziFilm.com forumu üyelerinden Kara İnci'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



Olması muhtemel olmayan senaryo... :)

Tarık kollarına yığılan Naz'ı kucağına alır ve arabaya götürür.Telaşla arabayı çalıştırır ve Naz'ı hastaneye götürmek üzere yola çıkar.Fakat yolda kendine gelen Naz eve gitmekte ısrar edince çaresiz eve döner.Naz Tarık'a hiçbir şey söylemeden odasına çıkar.Tarık ise şaşkınlık ve pişmanlık dolu gözlerle tepkisiz bir şekilde giden Naz'ın arkasından baka kalır.Kafası karmakarışık olan Tarık müştemilata gider ve olanlara bir anlam yüklemeye çalışır.Fakat başarılı olamaz.Bu zaman içerisinde düşünceleriyle baş başa kalan Naz yarım kalan konuşmayı tamamlamak üzere müştemilata gider...

Tarık:Sen iyi misin?

Naz:İyiyim.Merak edilecek bir şey yok.Sadece tansiyonum düştü

Tarık:Beni çok korkuttun

Naz:Asıl sen beni korkuttun

Tarık:Ne?

Naz:Tarık sen hiç iyi görünmüyorsun.Artık kontrolden çıkmaya başladın.Daha öncede kendini başkalarıyla yarıştırıyordun.Ama bu yarıştırmalar hiç bir zaman bu gece ki gibi tehlikeli boyutlara ulaşmamıştı…

Tarık:Naz

Naz:Ben kimseyle yarışmıyorum palavralarına girme yine.Her şey apaçık ortada inkara gerek yok.Tarık Tekelioğlu'nu kıskanmanı bir şekilde anlıyordum.Ama onun yerine geçmeye çalışman,hatta kendini o zannetmen...Bu geceye kadar durumunun bu kadar vahim olduğunu kavrayamamıştım.Bir şekilde atlatacağını düşünmüştüm.Ama bu gece anladım ki senin yardıma ihtiyacın var Tarık.Hiçbir zaman ulaşamayacağın biri için kendine zarar veriyorsun.Bırak artık bu kompleksi.Başkaları gibi olmaya çalışma.Kendin ol yeter...

Naz'ın bu sözleri Tarık'ı derinden yaralar.O gece Tarık için de,karanlığa gömüp görmek istemediği gerçeklerin istemese de aydınlığa kavuştuğu bir gecedir...

Tarık:Söyleyeceklerin bitti mi?

Naz:Tarık amacım seni kırmak değil di.Ben sadece...

Tarık:Naz Hanım yeterince konuştuğumuzu zannediyorum.Eğer yanlış anlamazsanız biraz yalnız kalmak istiyorum

Naz:Tarık bak...

Tarık:Naz Hanım lütfen...

Naz arkasını dönüp giderken Tarık arkasından seslenir...

Tarık:Size sadece şunu söyleyeyim Naz Hanım... Kendi gibi olması gereken asıl sizsiniz...

Naz:Anlamadım

Tarık:Anlayabilseydiniz şuan bu konuşmayı yapmıyor olurduk zaten...İyi geceler Naz Hanım...

Tarık'ın ne demek istediğini anlamaya çalışan Naz odasına dönerken,Tarık da odasın da Naz'ın söylediklerini yüksek sesle düşünmektedir.Gözü birden aynaya kayar ve yüzleşmek üzere aynanın karşısına geçer.Bu kez aynada ne Tarık Tekelioğlu'nu ne de Alfonso'yu görür.Karşısında ki sadece Tarık dır...

Tarık:Kendini ne hallere düşürdüğünün farkında mısın sen?Nasıl bu duruma geldin?Eskiden hiç olmazsa kim olduğunu biliyordun.Şimdi onu bile bilmiyorsun.Sahi sen kimsin?

Aynada ki görüntüsüne uzun uzun bakan Tarık artık karşısında gerçekleri görmektedir...

Tarık:Ama artık kim olduğunu biliyorsun.Sen sadece Tarık'sın.Sadece Tarık...Ne iş yaptığın,soyadının ne olduğu hiç önemli değil.Sana yakışır bir şekilde davran ve kendini bul artık...

Ani bir hareketle komidinin çekmecesinden bir kağıt kalem alır ve bu zamana kadar yüzleşemediği gerçekleri bir bir kağıda döker...

Sevgili Naz
Seninle karşılaştığım ilk an hayatımın artık eskisi gibi olmayacağını anlamıştım.Sanki seninle doğdum ve seninle büyüdüm ben.Hayat benim için senin gözlerinle anlam kazandı.Hep o gözlerde kendimi görmeyi bekledim.O gözler sadece bana baksın istedim.Göl evinde yaşadıklarımızdan sonra artık o gözlerin bana ait olduğundan kuşkum kalmamıştı.Ama ne olduysa ordan dönüşümüzde oldu.Bana karşı o sıcacık bakışlarının yerini donuk bakışlar aldı.Sanki tutkuyla öptügüm kız sen değildin de bir başkasıydı.Ama yine de umudumu yitirmedim.Tavırlarında olan değişiklikleri duygularında yaşadığın karmaşaya verdim.Birgün duygularınla yüzleşeceğin ve gönül kapılarını korkmadan bana açacağın umuduyla sabrettim.Taki karşıma Tarık Tekelioğlu'nu çıkarana kadar.Ona karşı, anlam veremediğim ve kabullenemediğim bir davranış içerisine girmen beni şuan ki konumuma getirdi.Senin de belirttiğin gibi kendimi tanıyamaz oldum.Ama bunun sebebi senin zannetiğin gibi Tarık Tekelioğlu ile yarışmam değildi.Asıl sebep ölünceye kadar kendimi görmeyi umduğum gözlerinde onu görmeye başlamam dı.Belki seni kendine getiririm umudu ile bunca zaman çırpındım durdum.Bu çırpınışın içinde farkında olmadan kendime zarar verir konuma bile geldim.Ama bu gece şunu anladım ki bu artık bana acı vermeye başladı.Bana başka bir gecenin sonunda "Belki de gitme zamanı" demiştin.Şimdi bunu sana ben söylüyorum.Kendimi bulmak adına,sana olan sevgimi yitirmemek adına "Belki de gitme zamanı artık"... Yapmam gerekeni yapıyorum ve her ikimizin de daha fazla yaralanmaması adına kendimi azad ediyorum... HOŞÇAKAL


Tarık içini tüm içtenliği ile döktüğü kağıdı katlayıp zarfına koyar ve masanın üzerine bırakır.Eşyalarını toplar ve kimseye görünmeden mutluluğunu da arkada bırakarak karanlıkta kaybolur...Huzursuz bir gece geçiren Naz ise Tarık'a haksızlık ettiği ve onu kırdığı düşüncesiyle özür dilemek adına günün ilk ışıklarıyla birlikte müştemilata gider.Fakat orada bulduğu Tarık değil ondan geriye kalan bir mektup dur.Naz mektupta yazanları okudukça içini büyük bir acı kaplar.Tarık'ı gerçekten kaybetmiş olmanın etkisi ile kanepeye çöker ve ağlamaya başlar...

Tarık olamadan geçen haftalar Naz için aylara bedel dir.Bu zaman içerisinde Tarık Tekelioğlu'nu bir an bile düşünmediğini fark eder ve acı ile gülümser.Tarık’ı boş bir hayal üzerine kırmış ve kaybetmiştir.Vicdanında bu hesaplaşmaları yaparken birden telefonu çalar.Tarık'ın olmasını umut ederek telefonunu alır ama arayan Tarık değil,Belgin Tekelioğlu dur...

Belgin:Naz'cığım nasılsın?

Naz:İyiyim Belgin Teyze…Siz?

Belgin:İyi olmaya çalışıyorum.Tarık dan bir haber var mı?

Naz:Maalesef…

Belgin:Nerde bu çocuk*Neden aramıyor?Kendisini ne kadar merak ettiğimizi hiç düşünmüyor mu?

Naz: Beni arayacağını hiç zannetmiyorum Belgin Teyze.Ama yakın zaman içerisin de Filiz!i arayacağına eminim.Merak etmeyin…

Belgin:İnşallah…Aslında ben seni başka bir mesele için aramıştım…Bugün okulundan aradılar ve stajında eksik kalan kısmı tamamlamak için fazla zamanın kalmadığı konusunda beni uyardılar.Ben de bu sebeple kalan stajını tamamlaman için sana bir yer ayarladım…

Naz:Sağ olun Belgin Teyze.Benim için çok şey yaptınız.Nerede yapacağım stajı mı?

Belgin:Bodrum

Naz:Bodrum mu?

Belgin:Biliyorum biraz uzak ama şuan için yapabileceğimin en iyisi bu...

Naz:Aslına bakarsanız buradan biraz uzaklaşmak,bana da iyi gelebilir

Belgin:Böyle düşünmene çok sevindim.O zaman hafta sonu Bodrum da olacak şekilde hazırlıklarına başla.Ben gideceğin yerin tam adresini daha sonra sana bildiririm…

Naz:Çok teşekkür ederim Belgin Teyze...

Naz hazırlıklarını tamamlar ve evdekilerle vedalaşarak Bodrum'a doğru yola çıkar.Tarık'la geçirdikleri güzel zamanlar yolculuk boyunca zihnini meşgul eder.Vahi Bey de Naz'ı tek başına Bodrum'a yollamanın sıkıntısını yaşamaktadır.Naz Belgin Hanım’ın verdiği adrese gider ve kendisine gösterilen odaya yerleşir.Akşam vereceği ilk konser için hazırlıklara başlar.Bu hazırlıklar sırasında Tarık’la verdiği konseri ve o an ki heyecanını ve mutluluğunu düşünür.Ama şuan o heyecandan ve mutluluktan eser yoktur.Konser zamanı gelip çatar.Naz elinde çellosu,yüreğinde acısı ile sahneye çıkar ve çalmaya başlar.Naz’ın acısı notalara dökülür…Konser bitimin de kendisini izleyen insanlara selam vermek için ayağa kalkar.Selam verip başını kaldırmasıyla birlikte dona kalır.Çünkü karşısında bir daha göremeyeceğini zannettiği Tarık durmaktadır…

Tarık nihayet kendisiyle baş başa kalmak için kaçtığı yerde Naz’la göz göze gelince o da Naz gibi donar kalır.Gözleri Naz’a çakılmış bir halde bir an bu olayların rüya olup olmayacağı hususunda tereddüt yaşayarak büyük bir şaşkınlıkla yutkunur.Bumerang misali kaçmak istediği sevgili ve sevgisi bir hayal gibi önünde belirivermiştir.Bu karşılaşma ona üstüne sünger çekmek istediği aşkının ne kadar taze ve sıcak olduğunu tekrar hatırlatır.Ne kadar kaçmak isterse istesin asla kendinden ve duygularından kaçamayacağını anlamıştır.Yaralarının ne kadar derin ve çarelerin ne kadar uzakta olduğu bir kere daha acı bir şekilde yüzüne çarpar.Kelimeler boğazında düğümlenir.Söylenecek pek fazla bir şey de yoktur zaten.Konuşması gereken kişi Tarık değil Naz dır…