Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Tüyo (16.06.07) YENİ!!!
47. Bölüm (Videolar)
Replikler (47. Bölüm)
Burhan Ayeri (Akşam Gazetesi) 15.06.07
47. Bölüm Özel (Video)
Sina Koloğlu (Milliyet Gazetesi) (14.06.07)
Mehmet Güler (Vatan Gazetesi) 14.06.07
12 Haziran Uğur Kedi Mesajı
Burhan Ayeri (Akşam Gazetesi) 13.06.07
Burhan Ayeri (Akşam Gazetesi) 12.06.07
 

Replik ve Yorumlarla 47. Bölüm (Ebru Karaca)

Haziran 17, 2007

Aşağıdaki yazı Dizifilm.com forumu üyelerinden Ebru Karaca'ya aittir. Güzel yorumu ve paylaştığı replikler için kendisine teşekkürlerimle:




1

Sonundaa...

Muhteşem bir bölüm izledik. Uzun süredir bu kadar zevkle izlememiştim diziyi.
Eve geldim. Kimse yok. Hemen laptop'u aldım, kuruldum koltuğuma. Sağ olsun arkadaşlar hemen aldılar platforma. Dizi başlamadan önce ve reklam aralarında coştuk da coştuk. Düşünsenize, harika bir bölüm. Eğlenceli, heyecanlı, kıpır kıpır, neşeli.. Oh be!

Tabi dizi başlayınca ve reklamlar bitince hepimiz sus pus. Gözler heyecanla dikilmiş ekrana, hiç bir şey görmüyoruz. Hulusi'li, Vahi'li kısımlarda yazışmalara devam

Yanlış anlaşılmasın. Onların kötü olduğundan değil. Ama bizimkilerin aşklarının bir saniyesini bile kaçırmaya tahammülümüz yok da, ondan

Neyse, laf lakırdıya kalırsa, ben bu yoruma hiç başlayamayacağım.

Gelelim, geçen hafta kaldığımız yere..


2

Tarık merdivenleri inerek başladı bu bölüme. Şaşkın, ne yapacağını bilmez halde. Bizler mutlu mesut, Barış'ın YAZ DEMEDİM'i söylemesini bekliyoruz

ORKESTRA ELEMANI: Valla oğlum biz söylemedik. Biz senin adının Barış olduğunu bile bilmiyoduk.
BARIŞ: Bana da sürpriz oldu!

Veeee, YAZ DEMEDİM!

Yaza girmişken, havada güzel bir güneş ve aşk kokusu varken, bu şarkıyı tekrar dinlemek çok güzel oldu. Hatırlarsanız, aynı şarkıyı 6. bölümde Lord Bar'da Melisa ve Naz ikilisine de söylemişti Tarık.

Barış şarkı söylerken Naz nasıl da bakıyordu ama.. O gözler neyi anlatmıyordu ki? Kızgınlık, şaşkınlık, öfke, hayranlık.. Her şeyi.. Bunu Dilek bile fark etti.

DİLEK: Senin şu çellocu kıza bak. Onu görür görmez dondu kaldı. Yakında onun gibi yüzlercesi buraları dolduracak.

Dolduruuuuurrr, dolduruuuurrr..




3

Doldurur demişken, Barış bu hafta 23 Nisan Cumartesi günü, İzmir Tepecik'deki Lösemili çocuklar yararına BODRUM KALE'sinde muhteşem bir konser verecek. Orayı da imkanı olan herkes doldursun olur mu?

Ben biletimi aldım Gerçi amaç gitmek değil, yarar. Çünkü o kadar mesafeye gitmek kolay değil bu kadar iş gücün arasında. Ama inanın çok uzun zamandır aklımda bu kadar kalan bir konser olmadı. Gitmeyi gerçekten çok isterdim. Hele de amaç bu kadar ulvi ve güzel olunca..

Neyse.

Barış şarkı söylerken harikaydı. Orada da Barış'lığını göstermiş. Göz teması, gülücükler falan. Halkla bir kaynaşmış, gözlerle konuşuyor. Bayılıyorum ben bu çocuğun sahnesine ya..

Şarkı sonrasında kızların imza alması (ve Naz'ın bunu izlemesi) da güzeldi. Gerçi o kadar az kişi olur muydu normalde, orası tartışılır.. Hah ha..


4

Tabi tüm bunlardan sonra Nesrin hanımın Naz'a "Hiç bir şarkıda hata yapmadı. Çünkü hiç birini çalmadı!" demesi kötü oldu. Ne yani, kız çalacaktı. Sanki kendi isteğiyle mi çıkmadı? Değil mi? Sizin Halkla İlişkiler Müdürünüz başka birini çıkarttı ortaya.. Allah Allah! (Yiğidi öldür, hakkını yeme. Burada Naz haklı )

Akşam Tarık ve Naz tam bir işkence yaşadılar gene. Tarık gelir, Naz yoktur, Tarık Naz bilerek açmadı sanır, Naz gelir, Tarık yoktur, Tarık'ın gelmesini ister ve hiç gelmediğini sanır.. falan da felan. Ve sabaha kadar süren uykusuzluk. Yazık bunlara yaaa..

Ama ertesi gün telefonun çalışıyla her şey düzelir

TELEFON: Zırrr
NAZ: Sen de uyuyamadın dün gece di mi? Bütün gece, ben ne halt yedim diye döndün durdun di mi yatakta?

Hah ha.. Ama karşısında Koray..
Sonrasında Tarık'ın araması. Ama onu da Koray sanıp, nezaket tavırları falan..

Orada da çok güldüm ben.



5

e sonunda Tarık'ın Naz'ı SÜRPRİZ bir yere, kahvaltıya götürmesi Hihi..

NAZ:
Hadi anlat!
TARIK: Önce kahvaltımızı edelim.
NAZ: Tabi tabi . Sen de bu arada bana uyduracağın yalanları düşün..
TARIK: (Yandan güler) Hıh! Nasıl da tanıyo beni..

Hah ha..

Bunlar çoktan olmuş arkadaşlar.. Olmuş da bitmiş. Bunlar çıkan insanları geçti. Resmen evli çift muhabbetlerindeler..

Kahvaltı başlar. Ve yalanlar da..

TARIK: Siz gidince babanız bana da izin verdi. Ben de tatil yapayım dedim.
NAZ: Sen de binlerce yer varken, benim olduğum yere geldin. Niye çok istesem de inanamıyorum buna?
TARIK: Sahi.. Niye?


6

NAZ: Barış bey..
TARIK: İsmim bilinsin istemedim.
NAZ: Niye? Tarık isminin, bilmediğimiz müstehcen bir anlamı mı var?

Hah ha.. Burada da çok güldüm

Geliş nedenini anlatırken ne güzel şeyler söyledi Tarık. Ah bir de yalan olmasaydı..

Aslında onların o kahvaltı masasındaki halleri çok güzeldi ya. O halde (yani okul ve hatta sınıf arkadaşı olarak) biraz daha sürebilirdi aslında o durum.

NAZ: Barış benim okuldan arkadaşım. Hatta aynı sınıftayız.
KORAY: Hadi ya! Siz ne çalıyorsunuz?
NAZ: Gitar, keman, org, davul.. Ne bulursa.. Ne bulursa çalır. On parmağında on çalgı.




7

Naz'ın Tarık'ın sözlerinden etkilenip, kendi duygularını açması (daha doğrusu açamayışı) da güzeldi. Şu peçeteye yazma kısmı da. Yahu, oralar toptan güzeldi işte.. Gerçi bu bölümün pek çok yeri öyle güzeldi

Kızların, gecenin etkisi ile her yerde VIYK VIYK "Barıııııııışşşş!" diye bağırışmaları çok hoştu. Komikti de. Tarık nasıl da bunaldı ama o kadar ilgiden.. Eee, asıl ilgi istediği başka olunca..

KIZLAR: Barııışş! Gelsene, beraber oynayalım.
RAŞİT: Oğlum, gitsene! Ben senin yerinde olsaydım, çoktan smaç şampiyonu olmuştum. Oğlum ananla her zaman konuşursun.. hadi!
TARIK: Ben seni birazdan arayayım mı anne?
RAŞİT: Hah, akıllanmaya başladın! (Kızlara dönüp) Bi dakka geliyor! Gidiyodu, ben ikna ettim.

Hah ha.. Aferin! Marifet sanki!

Tarık da istemeye istemeye (!!!) yanlarına gitti. Ama "Hadi bakalım, atın şu topu!" derken eline baktınız mı Tarık'ın. Hop hop!

Hah ha.. Yeniden izleme imkanı olanlar olursa bir baksınlar. Çok komikti. Serdar, oradan bir video çıkarsan ne güzel olur.. İyi gülerdik

Naz'ın oraya gelişi, Tarık'ın ona yönelişi ve babasını görünce son sürat denize kaçışı çok komikti.


8

Kaç kaç, nereye kadar? İlla ki bir yerde sudan çıkacaksın

TARIK: Benim kaderim de bu! Nerede olursam olayım, tüm yaptığım babamdan kaçmak!
KIZLAR: Barııış! Barııışş!!
TARIK: Ve de hayranlarımdan. Ve birine yakalanmayı tercih etmem gerekse, babamı tercih ederim.

Bak seeenn...

İlgiden bıkıp, odalara da kapanırmış. Aman da aman!

"Gün olur alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.."


Barış'tan şarkı dinlemek, hele de kendi şarkılarını dinlemek her zaman ayrı bir keyif veriyor.
İSTERDİM! İSTERDİM! İSTERDİM!

Acaba yapımcıları arayıp, "Barış dizide İSTERDİM'i söylemezse, ben o söyleyene kadar her gün telefon açıp, "aynı şarkıyı sabah akşam size söyleyeceğim!" diye tehdit mi etsem?

Bak, hiç fena fikir değil..



9

Neyse,

Biz gelelim peçetemize..

Tarık o peçeteyi, olabilecek en güzel sözlerle bezemiş.. Sağ olsun..

"İster çalışmak için olsun, ister tatil yapmak için.. Gideceğim ilk yer, senin yanın olurdu. Nedenini sorma. Bilsem, onu da yazardım. Hem peçetede de yer kalmadı. Dostun, arkadaşın, sırdaşın... Tarık. "

Daha ne desin? Daha ne desin Tarık?
Kazma olan anlar.. Odun olan bu romantizmin önünde saygı ile eğilir..

Hmm..

Naz da anladı elbette.. Ağladı..

NAZ: Ne yapıyorum ben ya? Hayatımda aldığım ilk romantik mektupla gözlerimi siliyorum.

Naz'ın güneşle anlaşması (tehdidi mi desem? ) ve koşarak Tarık'ı alıp gelmesi güzeldi. Romantikti.

NAZ: Neyse, sonuna yetiştik.
TARIK: Muhteşem.
NAZ: Bence de.

Her şey ne kadar da güzeldi. Değil mi?

TARIK: O ne?
NAZ: Bu şarap. Bunlar kadeh. Bu da türbüşon.
TARIK: Ne olacak bunlar?
NAZ: Kutlayacağız.
TARIK: Neyi?
NAZ: Bilmem.
TARIK: Bana uyar.


10

Manzara da çok güzel. Onların o manzaradaki halleri de çok güzel. Onlar AŞKA AŞIKLAR.. Ve, Bodrum'da aşk başka..

TARIK: Kusura bakma, güneşin batışına yetiştiremedim.

Olsun canım, bizim için fark etmez. Siz orada baş başa mutlu olun da..

TARIK: 1 saat sonra sahneye çıkacağız. Fazla içmesek?
NAZ: O zaman söyleyeceklerimi söyleyecek cesaret bulamam!
TARIK: Nesrin hanımın karşısına geçip, "Alın stajınızı, başınıza çalın!" mı diyeceksin?
NAZ: Hayır. Konuşacağım kişi, ............. sensin! .......... ve bunu söylemek için bile bir kadehi bitirmek gerekiyorsa, söyleyeceklerimi söyleyebilmek için bir kasa şarabı bitirmem lazım.

Ah ya! Ah!
Vahi bey de tam vaktinde aradı yani! Her şey ne kadar da güzeldi..

Ama o halleri de güzeldi bence. Hani Naz bir şeyler fırlatıyor Tarık'a. Tarık kafasını koruyor falan..



11

Naz haklı olarak çok kırıldı. Onun yerinde kim olsa, onun gibi düşünürdü. Duygularıyla oynandığını ve Tarık'ın aslında hiç düşünmediği şeyleri yazdığını zannetti. Ama sonrasında Tarık'a açıklama fırsatı bile vermeden söyledikleri çok ağırdı:

NAZ: Sen onun tırnağı olamazsın! Kimsenin tırnağı olamazsın! Kendi tırnağın bile olamazsın. Senin kim olduğun bile belli değil!

İşte bu! İşte bu sözler, bizim 1 yıldır beklediğimiz İTİRAF sahnesini de beraberinde getirdi. Bu itiraftan Tarık'ın bu kadar kolay kurtulacağını ummuyordum. İyi oldu. Yani ben hep, Naz öğrendikten sonra surat yapacak, kovacak, olaylar sonra çözülecek diye düşünüyordum. Ama hiç de öyle olmadı. Tarık hem gerçeği söyledi hem de peşinden koşan da Naz oldu.. İyi. İyi..

Ama bundan sonrası benim için tam bir şok oldu. Naz Tarık'a : "Sen Tarık Tekelioğlu'nun tırnağı bile olamazsın!" dedi ya, Tarık da Naz'a Tarık Tekelioğlu'nun tırnağını (gerçek yüzünü) gösterdi.

Ama ne gösteriş? İnanamadım. Kalakaldım. Yani bu Tarık Tekelioğlu önceden böyle miydi?
Hayır yani, eğer böyleyse, iyi ki biz onun o hallerin hiç görmedik. Berbat bir şeydi.

Naz ile o kadar ağır konuştu ki, her kelimesinde tüylerim diken diken oluyordu. Ama bir yandan da bunu Naz istedi diye düşünüyordum. Sahiden de öyle.

Ama ne olursa olsun, ŞOFÖR TARIK TÜM TARIK'LARA BİN BASAR!

Naz ve Dilek gidince ve Tarık kendi kendine kalınca, yine bizim bildiğimiz Tarık oldu. Nasıl da özlemişim 5 dakikada yemin ederim. Pek mutlu oldum.

TARIK: Oğlum Tarık! Sen neymişsin? Ama en azından, yalancı değilsin.

"Kayboldum tenimden
Ne gelir ki elimden?
Fırlattım tüm yalanları.
Çırılçıplak kaldım birden!"



Bir şarkı bir sahneye bu kadar mı uyar?

Ve bu kadar mı güzel söylenir?


12

Gelelim Diğer Hususlara:

1) Şu Raşit ne kötü bir arkadaş ya. Düzgün adamcağızı (Hulusi) nasıl da azdırıyor durduk yerde. O Nesrin buna az bile yapmış
Ama bu Raşit, ne kadar zamparaysa, o kadar da güzel jest yapıyor. O güller neydi öyle..?
Hulusi ile de iyi ikili oldular ama. Hah ha.. Kart zamparalar. N'olcak!

Ama Hulusi'yi akşam akşam satışı nasıldı?

RAŞİT: Çok beklersin daha! Ben Nesrin'imle aylar sonra yemeğe çıkmışım. Kim sallar seni?
Hah ha..

2) Belgin akıllı kadındı. Ne oldu da bu hale geldi, anlamadım. Bodrum çarptı herhalde.. Yoksa bu Hulusi'nin işlerini çoktan çakardı ya o..

BELGİN: Eee? Eski hizmetçimiz Aleksandra'yı aratmıyorum. Değil mi?
HULUSİ: Hangi açıdan?
BELGİN: Sen açıları tek tek say Hulusi!
--
BELGİN: Sen hele bi eve gel Hulusiiii! O zencefili senin burnundan fitil fitil getirmezsem!

(Tabi, ne demezsin? Fitil fitil getirdin! )

Korkulacak adam Hulusi, buna izin verdi mi ki? Hah ha..

3) Hulusi'de de iyi laflar vardı ama..

HULUSİ: Raşitcim haklısın valla. Bunların hepsini yan yana koy. sanırsın Artemis Tapınağı.

Kızlara bakıp bakıp, gazete ile yelpazelenmesi çok güldürdü beni

Ayrıca, bu adam, kaç yaşına gelirse gelsin.. muhteşem yalancıymış. Tarık en çok babasına çekmiş arkadaşlar. Yani şu dizide bu ikisi kadar yalan söyleyen başka kimse varsa ne olayım?

Demek ki neymiş?
Balık baştan kokar. Tarık'a kızmamak lazım.

TAKSİCİ: Hulusi Bey, Hulusi Bey! Sizin evin arkasındaki ormanda yangın çıkmış. Sizin eve sıçrama ihtimali de varmış.
HULUSİ: Yanlış kişi..

Orada Koray'ın hali de pek hoştu.

Ayrıca, Hulusi konusunda bir şey sormak istiyorum.
-- Zencefil ne ya? Neye konuyor?

4) Bu Dilek ve Koray ikilisini izlemek de hoşuma gidiyor. Bizimkilerin 1 yıl önceki hali sanki

5) Pilot SERDAR-MERDAR' a çok güldüm. Bu kadar olur yani. Platformda epeyce bu konuda kaynattık. O yüzden uzatmayacağım ama umutlanmadım değil, yakında Cansu Mansu için bir adet gül, Ebru Mebru için de bir adet İSTERDİM gelebilir mi acaba?

6) Vahi bey, Ümit ve Filiz'i azıcık gördük. Tadımlık.. Gelecek bölümde daha çok görmek umuduyla.. Duydun mu Miraaayy?

VAHİ: Bak, senin için Netice ablamı da evde bıraktım. Aklım hep onda!
ÜMİT: Sen, kapıdan çıkar çıkmaz demiyo muydun, "YAŞASIN ÖZGÜRLÜK!" diye?
VAHİ: KÜT! (Netice hala misali )


Yani arkadaşlar, uzun sözün kısası..
BU BÖLÜME BAYILDIM, BİTTİM. DOYAMADIM! DOYAMADIM! O kadar yani.

Haftaya tekne sahnesi var. Metin ağabey sevgili kaptanımız. Heyecanla bekliyorum. Ayrıca, şu odada kilitli kalmaları hususu da beni ayrıca cezbediyor. 33 ve 20 'den sonra belki de 3.'lüğe yerleşecek bölüm olur gelecek bölüm. Ne dersiniz?

Böyle harika bir bölümden sonra yorum yazmak çok zevkli oldu. Umarım siz de aynı zevkle okursunuz.

Hepinizi seviyorum.
Sevgiler..