Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

22. Bölüm Senaryoları (tarık_naz) 3-4
22. Bölüm Senaryoları (tarık_naz)
21. Bölüm Senaryoları (tarık_naz)
3 Aralık Tarihli Uğur Kedi Mesajı
2 Aralık Tarihli Uğur Kedi Mesajı
26 Kasım Tarihli Uğur Kedi Mesajı
24 Kasım Tarihli Uğur Kedi Mesajı
22 Kasım Tarihli Uğur Kedi Mesajı
9 Aralık Tarihli Uğur Kedi mesajı
19. Bölüm
 

22. Bölüm Senaryoları (tarık_naz) 5-6

Aralık 11, 2006

Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarık_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.



5


uğur kedi'nin 22. bölümle ilgili verdiği tüyoya göre yeni bir senaryo.

22'de ise tarık feci hasta. biriniz yazmıştınız, naz artık bir çorba yapar diye. yapar yapar da nasıl yapar? ne çorbası yapar? naz bu, hem deli gibi merak eder, hem merakını saklarken saçmalar.

senaryo

Naz odasına gittikten sonra tarığa söylediklerinin hepsini tek tek düşünmek ister fakat

Naz: Adama bak ya “senin de aklın hep başka şeylere gidiyo” diyorum, “hı hı” diyo, nerden alıyo ki bu cesareti de şoförlük dışındaki başka bişeye “hı hı” diyebiliyo. Kesin öptü beni öptü. Uff ya biraz önce keşke öpüşme gerçekmiydi değilmiydi söyletseydim, ne güzel söyleyecekti, ya yarın söylemezse, eline bi koz geçti ya şimdi ağzından laf almak için binbir türlü oyun yapar.

Tarığın son “hıhı” sı naz’ın aklındaki diğer tüm düşünceleri siler. Ve dayanamaz gerçeği öğrenmek için tekrar aşağı iner.

Naz: tarıkk ben dayanamayacam, şimdi söyle öptün mü öpmedin mi?

Ama Tarık çok yorgun olduğu için gerçekten uyumuştur. Naz, tarığın uyuduğunu görünce hemen kulaklarını kapatır

Naz: “hı hı” duymak istemiyorummmmm

Diye bağırarak odasına doğru koşar. Odasına girdiğinde eli hala kulaklarındadır.

Yatağına oturur
Naz: off ya ne vardı sanki uyanıkken söyletsem.

Yatağa yatar, uyumaya çalışır ama uyuyamaz ama sonra o öpüşme sahnesini hayal eder ve hayal ederken uyuyakalır.


Sabah olur. Naz, öpüşmenin cevabını alamadığı için merak içinde uyanmıştır. Ama biraz erken uyanmıştır. Çünkü uyandığında saat daha 7 dir ve evdekilerin hepsi daha uyunmamışlardır.

Naz: (esneyerek uyanır) (içses) saat daha 7. ymiş. İyiki erken uyandım kimse uyanmadan gidip tarıktan cevabı alayım. Yoksa Belkıs ve berrak rahat bırakmaz gün boyunca tarığı.

Naz geceliğinin üzerine bişey geçirip aşağı iner.
Tarık da uyuyodur ama üzerindeki yorgan yere düştüğü için bütün gece yine üzeri açık şekilde uyumuş ,elleri birbirine bağlı iki büklüm yatar, titremesi ve ateşi dağdaki gibi olmuştur.

Naz, tarığı öyle görünce telaşla hemen yanına koşar. Yerden yorganı alır, hemen tarığın üzerine örter, Ateşini kontrol eder.

Naz: (içses) üff ya yine mi. Tam da öptün mü öpmedin mi cevabını alacakken. Naz saçmalama, adam hasta, ölüyo senin düşündüğün şeye bak..

Naz: tarıkk
Tarıktan ses çıkmaz
Naz: tarıkk uyan yine ateşin çıkmış , hadi dağda ben üşümeyim diye her şeyi benim üzerime örttün, şimdi niye üzerin açık uyudun.
Tarık: (titreyerek) naz hanım, çok hastayımm. ,
Naz: görüyorum.

Tarığın sesi de çok kötüdür. Naz iyice telaşlanır. Ne yapacağını şaşırır ve aklına ilk gelen şeyi yapmaya gider.

Naz: çorba yapayım mı?

Tarık kafasını hafifçe “olur gibisinden” sallar

Naz: (içses) çorba yapayım mı dedim ama şimdiye kadar hiç çorba yaptım mı , televizyondan izlediğim kadarıyla sıcak suyun içine hazır çorbayı döküyosun ve biraz karıştırıyosun o kadar

Mutfağa gelir,su ısıtıcısında suyu ısıtmaya başlar. Sonra buzdolabını hazır çorba almak için açar ama hazır çorba bulamaz

Naz: eee çorba yok, şimdi ne yapacam.

Çorba bulamayınca iyice telaşlanır , mutfak dolaplarını sert bi şekilde açıp kapayarak hazır çorba bulmaya çalışır. Tabi ortalığı da baya dağıtır. Hazır çorba bulamaz ama bir poşetin içinde kırmızı mercimek görür.

Naz: ne yapalım hazırı yoksa biz de gerçeğini yaparız.

Der ve ocağın üstüne bi tencereye mercimekleri boşaltır, ısıttığı suyu da onun üzerine boşaltır, ocağın altını yakar ve karıştırmaya başlar.

Naz: oluyo galiba, biraz tuz, biraz da kırmızı biber attık mı tamamdır. Orjinali gibi olmadı ama bu kadar kısa sürede ancak böyle olur.

Mutfaktaki gürültüye evdekilerin hepsi uyanmıştır. Mutfağa ilk berrak gelir.

Berrak: (mutfağın halini görünce) olamazzzzz
Naz: oluyo oluyo. Hatta şimdiii bitti.
Berrak: naz hanım mutfağı ne yaptınız.
Naz: çorba yaptım.
Berrak : (içinden) o belli oluyo
Naz: ne dedin.
Berrak: yok bişey naz hanım.

Naz yaptığı çorbayı bi kaseye koyar. Suyun içinde yüzen mercimekler çok komik bi görüntü oluşturur.

Naz: berrak bi tepsi ile kaşık verir misin?
Berrak: hazır çorba vardı, niye onu yaptınız
Naz: bulamadım kii, Allah bilir nereye soktunuz.

Berrak mermerin üzerinde duran çorbaları gösterir. Daha sonra hazırladığı tepsiyi ve kaşığı naz’a uzatır.

Naz: (içses) naz kendine gel, telaş yapma, gözünün önündekini görmüyosun

Naz: sizin uyanacağınız yok, Tarık çorba istedi ben yapayım dedim.Görmemişim onları
Berrak : iyi de naz hanım o çorba… (güler)

Naz çorbayı tepsiye koyar ve hızla mutfaktan çıkarken, vahi, ümit ve, Belkıs da mutfağa gelmişlerdir.

Belkıs: a a a a a buranın hali ne böyle?
Vahi: kızım o ne?
Naz: (sinirli bi şekilde) bana soru soracağınıza tarığa bakın, ateşler içinde yanıyo.
Ümit: eyvahhh, tarık naz’ın elinden yapılmış olan ilk çorbayı içecek. Ben hemen ambulansı çağırıyorum.
Vahi: ümitttt
Ümit: olsun baba her halükarda çağıracaz zaten, gelirken baktım da gerçekten tarığın durumu iyi değil.

Naz heyecanlı heyecanlı tepsiyi taşırken birden sendeler ve elindeki tepsiyle birlikte yere düşer.

Ümit: oh bee,Allahın sevgili kuluymuşsun alfonso o çorbayı içmene izin vermedi.
Naz: zevzeklik edeceğine yardım et de kalkayım.
Vahi: berrak kızım koş sen bi çorba yapıver.

Tarık gürültüye uyanır.,

Tarık: naz hanım ne yapıyosunuz yerde
Naz: incilerim dağıldı onları topluyorum. Düştüm görmüyomusun.
Ümit: alfonso gerçekten şanslısın , naz sana çorba getiriyodu, sendeleyip düştü, şimdi de yerdeki mercimekleri topluyo.
Tarık: ne mercimeği
Ümit: sana mercimek çorbası yapmış, ama görmeliydin , içinde mercimekler 100 metre yüzme yarışı yapıyolar.
Naz: ümitttttt
Vahi: Tarık evladım hiç iyi gözükmüyosun, ambulans çağırdık şimdi geliyo, hastanede tedavi olsan daha iyi olur.
Tarık: saolun vahi bey.
Vahi: naz kızım neden berrağı uyandırmadın da kendin çorba yapmaya kalktın
Naz: tarığı titrerken görünce çok korktum, aklıma gelmedi sizi uyandırmak. Zaten daha öğrenemedim

( naz’ın aklında hep öpüşmenin merakı olduğu için lafları karıştırır)

Vahi: neyi öğrenemedin
Naz: şeyyyiii, mercimek çorbası yapmayı öğrenemedim. keşke dün öğrenseydim diye kızıyorum kendime.
Vahi: dün mü?
Ümit: baba ben bi ambulans daha çağırıyorum, bu kız gitmiş.
Naz: dün dediğim, çok önceden yani. Keşke çok önceden çorba yapmasını öğrenseydim şimdi size ve tarığa rezil olmazdım.

Tarık, naz’ın ne demek istediğini anlar

Tarık: üzülmeyin naz hanım, böyle giderse ben bir hafta daha yatarım, sizde o zamana kadar öğrenirsiniz.

6


Berrak çorbayı hazırlamış elinde tepsiyle getirirken, bir yandan da ürkek bakışlarla naz’a bakar. Sonuçta naz herkesin içinde rezil olmuş ve berrak karşısında mağlup duruma düşmüş gibi hisseder kendini. Berrak da bunun farkındadır. Berrak tarığın başına gelir elindeki tepsiyi naz’a göstererek “siz tutun” gibisinden göz işareti yapar ama naz o sinirli bakışlarını kaçırarak berrağın tutmasına izin verir.

Belkıs : ee berrak kızım ne duruyosun içirsene tarığa çorbayı.
Berrak: efendim, hee tamam tamam

Berrak tarığa çorbayı tutmaya başlar.
Vahi: berrak kızım çorbayı içirdikten sonra sen de üzerini değiştir de ambulansta tarığa sen refakat et.
Berrak : tamam vahi bey.

Naz , tarık ve berrağın aynı ambulansta gideceğini duyunca, berrağın mini etekli hemşire kıyafeti aklına gelir. Ve yine kıskançlığı tutar

Naz: (içses) naz ne yapıp edip o ambulansa sende binmelisin, ama ne yapsam, kafam durdu.
Naz: ben gidip üzerimi değiştireyim
Vahi: naz kızım senin bişey var mı?
Naz: ne?
Vahi: düştün ya bişeyin var mı diyorum
Naz: (içses) işte fırsat ayağına geldi naz, şimdi yap numaranı
Naz: yok bişeyim baba, biraz kolum ağrıyo o kadar, üzerine düştüm galiba.
Belkıs: aaa, nazcım hemen üzerini değiştir.
Naz: ne oldu ki?
Belkıs: ne oldusu mu var, ambulans gelince sen de gidiyosun?
Naz: yok yok ben iyiyim
Belkıs: kızıyorum bak, maazallah çıkık falan vardır, kolun eğri kalır.

Naz, ilk defa Belkıs hanıma içinde sevgi oluşmuştur onu da ambulansla yolladığı için. Elinde olsa koşup ona sarılmak ister.

Belkıs: dur ben sana yardım edeyim nazcım.

Naz ve Belkıs hanım beraber giderler.

Tarık: çok iyi geldi valla. Elinize sağlık berrak hanım

Tarığın söylediklerini naz duyar ve merdivenlerin başında durup tarığa çok sert bakar ve yukarı hışımla çıkar.

Ümit: tabi iyi gelecek alfonso, berrak yapıyo.
Berrak: abartmayın ümit bey, hazır çorba sonuçta suya koyup karıştırıyosun o kadar.
Ümit: öyle deme berrak, naz’ın çorba anlayışını gördük

Eliyle yerdeki mercimekleri gösterir. Ama Tarık bu lafa biraz kızar.

Tarık: sonuçta ablan düşünüp bişeyler yapmaya çalışmış, olmuş ya da olmamış, düşünmesi bile yeter ama senin ablanla böyle dalga geçmen çok ayıp.
Vahi: Tarık haklı, bi de sen çorba yap da senin marifetlerini görelim.
Ümit: marifet dediniz de birden aklıma öss geldi, çünkü marifetlerimi öss de göstermem lazım , alfonso sana geçmiş olsun, baba sana da iyi günler.

Berrak çorbayı içirdikten sonra, hemşire kıyafetlerini giyip salona gelir, naz da numaradan kolunu tutarak aşağı iner. o sırada ambulans da gelmiştir. Ümit de aşağı iner, tarığı sedyeyle ambulansa taşırlar. Berrak ambulansa biner, naz ilk başta binmek istemez.

Belkıs: nazcım binsene,
Naz: gerçekten önemli bişeyim yok, gitmesem olmaz mı?
Vahi: nazzz, inat etme bin işte.

Naz, çok iyi bi numarayla kimseye belli etmeden amacına ulaşmıştır ve ambulansa biner.

Vahi: biz demi gitseydik.
Belkıs: şimdilik gerek yok, eğer bişey olursa gideriz.

Ambulans ayrılırken, Hulusi de vahilere gelir.

Hulusi: hayrola vahi, bu ambulans kimin için?
Vahi: bizim şoför rahatsızlandı da onun için geldi.
Hulusi : önemli bişey varsa biz de gidelim.
Vahi: şimdilik bişey yok, saolsun berrak hanım da ilgileniyo.
Hulusi: heeee, tamam, iyi etmişsin berrak varsa gözün arkada kalmasın.
Vahi: neyse biz içeri geçelim.

Ambulansta tarık sedyede yatmakta, naz ve berrak yanında oturmaktadırlar. Naz gözünü tarıktan bi saniye dahi olsun ayırmaz. Öyle içten bakıyodur ki bi an dalmıştır.

Tarık: (boğuk bi sesle) naz hanım kolunuz nasıl?
Naz: heh, ne kolu? Haaa, şu ağrıyan kolum, şimdi biraz daha iyi, belki hastaneye gidene kadar geçer ağrısı.
Tarık: anladım

Tarık ve berrak, naz’ın ambulansa binmek için kolunu bahane ettiğini anlamışlardır ve birbirlerine bakarak hafifce gülerler.

Bu arada filiz abisinin durumu sormak için abisini arar ama tarığın telefonu evde kalmıştır cevaplayan olmayınca ümiti arar ve tarığın hastaneye kaldırıldığını duyunca durumu annesine de anlatır

Ambulans hastanenin acil servisine gelir, naz bi sedyede oturarak, tarık da bir yan sedyede yatarak tedavi olurlar. Röntgenler çekilir. Doktorlar röntgen sonuçlarına baktıktan sonra.

Doktor: hanımefendi, kolunuzda endişelenecek bişey yok.
Naz: demiştim hastaneye gidene kadar geçer diye.

Tarık kısık sesle
Tarık: doktor bey, rapora incinmiş yazıp, koluna da biraz sargı bezi sarın da inandırıcı olsun.

Doktor şaşırır.

Naz: şu halde de espri yapabiliyosun ya bravo yani. Siz bakmayın doktor bey, teşekkür ederim. Eee tarığın nesi var
Doktor: burada durum pek de iç açıcı değil
Naz: nee?
Doktor: aşırı şoğuk algınlığa bağlı olarak zaatüre başlangıcı var, hemen yoğun bakıma alınması lazım.
Naz: neee?

O an nerdeyse dünya naz’ın üzerine yıkılır. Olduğu yerde donakalır.

Hemşireler acilen sedye getirirler tarığı apar topar yoğun bakım odasına götürürler. Naz da peşlerinden gider.
Yoğun bakımın camekanından tarığa yapılan işlemleri izlerken gözünden içindeki acıyo gösteren bir damla yaş akar. Filiz ve belgin hanım da hastaneye gelmişlerdir, tarığın yoğun bakıma alındığını duyunca filiz ve belgin hanım koşarak yoğun bakımın olduğu yere gider.
Naz, filizi görünce koşarak ona sarılır ve hüngür hüngür ağlamaya başlar,

Naz: hep benim yüzümden , hep benim yüzümden…
Filiz: naz tamam ağlama.

Doktor odadan çıkar. Filiz naz’ı sandalyeye oturtturur ve doktorun yanına gider, naz ağlamaya devam etmektedir. Belgin hanım ise oğlunu öyle görünce olduğu yere çökmüştür.

Filiz: doktor bey abimin durumu nasıl?
Doktor: aşırı soğuk algınlığı , dolayısıyla zaatüre başlangıcı, fazla önemli bişey değil. Tedbir olsun diye yoğun bakımda tutuyoruz.

Ümit, durumu öğrenmek için berrağı arar, berrak da tarığın yoğun bakıma alındığını söyler.

Ümit: babaaa, alfonso’yu yoğun bakıma almışlar.
Belkıs: aaaaa
Hulusi : alfonso mu? Ne alfonso su?
Vahi: tabi ya ne alfonso su

Vahi, tarık ve hulusi’nin meselesini bildiği için ümiti susturmaya çalışır.

Ümit: alfonso yaa, haa Hulusi amca sen bilmiyosun demi, bizim tarık işte, İtalyan ralliciye benzediği için ben alfonso diyorum.

Hulusi : tarık mııı?
Vahi: ümitttt, ben sana sonra sorarım.
Ümit: ben ne yaptım şimdi ya.
Hulusi: vahiii, şoförün yoğun bakıma alınıyo sen daha buradasın, yürü hastaneye gidiyoruz. Ben merak ettim valla.
Belkıs: hadi hadi , çabuk gidelim.

Hulusi: (içses) alfonso, tarık. Umarım bu söylenen sen değilsindir tarık.

Vahi, naz’ı arar ama ulaşamaz. Artık iş işten geçmiştir. Hulusi de hastaneye gelir. tarık bir kaç iğne vurulduğu için onların etkisiyle uyumuştur. Belgin, naz ve filiz, tarığın durumunu izlerlerken, filiz biran arkasını dönünce gördükleri karşısında şok olur. Çünkü babası yaklaşmaktadır.

Filiz: anneeee, babammmm
Belgin: neee?
Naz: nee?

Belgin hemen hulusi’nin önüne koşar ve tarığı görmesine engel olmaya çalışır. Ama Hulusi’yi tutamazlar

Belgin: Hulusi durrrr
Hulusi: çekilin önümden

(yalancı yarim şarkısının melodisi çalmaya başlar) Hulusi, herkesi geçer ve camekandan oğlunun, tarığın yattığını görür, ama gördüğü manzara karşısında donup kalır, kalbi sıkışır. O an aklına hiçbişey gelmez. Belgin ve filiz de ağlamaya başlamışlardır, naz,vahi ve belkıs olup biteni şaşkınlıkla izler. Hulusi çok üzülmüştür oğlunu öyle baygın görünce , hiçbişey demeden kalbini tutarak ordan uzaklaşmaya başlar. Belgin de arkasından gider, Hulusi hastanenin önüne çıkar ama ağzını bıçak açmıyodur.

Belgin: Hulusi her şeyi açıklayabilirim.

Hulusi bi taksi çevirir.

Belgin: hulusiii

Hulusi taksiye binecekken

Hulusi: bana bunu da yaptınız ya, bana bu oyunu oynadınız ya helal olsun

Taksiye binip ordan uzaklaşır. Belgin olduğu yere oturur ve ağlamaya başlar.

Hulusi: (sadri’yi arar) Sadri, hiç soru istemiyorum, şu hastaneye gidiyosun hiç bi masraftan kaçınmadan tarık için ne gerekiyosa yapıyosun. Çabuk olll.

.




Dizifilm.com forumlarindan alintidir.