Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

30. Bölüm
30. Bölüm Senaryosu (flower98)
Oyun Senaryoları
Haftaiçi Her Gün Nilgün Belgün (Video)
Replik ve Yorumlarla 29. Bölüm (Ebru Karaca)
03 Şubat Tarihli Uğur Kedi Mesajı
Replikler (29. Bölüm)
29. Bölüm (Videolar)
Gözde Mukavelat (Berrak)
29. Bölüm
 

Replik ve Yorumlarla 30. Bölüm (Ebru Karaca)

Şubat 09, 2007

Aşağıdaki yazı Dizifilm.com forumu üyelerinden Ebru Karaca'ya aittir. Güzel yorumu ve paylaştığı replikler için kendisine teşekkürlerimizle:




1

Herkese iyi akşamlar..
Öncelikle bu bölümün güzel bir bölüm olduğunu ama benim çok fazla beklentilere sahip olmam nedeniyle tam olarak tad alamadığım bir bölüm oldu. Muhtemelen ikinci kez izlerken daha fazla zevk alacağım..
Ama sıcağı sıcağına duygularımdan biraz arındırdım ruhumu. Dizi yorumunu, beklentilerim olmasaydı nasıl olurdu, neler hissederdim diye düşünerek yazacağım.. O zaman bölümün hakkını verebilirim sanırım.
İlk sahnede Mert gittikten sonra Naz'ın Tarık'a karşı tavırları çok komikti.
NAZ: Gir içeri!
TARIK: Rahatsız etmiyim. (İçses: Kimin odasına, kimi davet ediyorsun? )
NAZ: Gir! Otur!
TARIK: Naz, böyle gir-otur! Birbirimize bir sirk ortamındaymış gibi davranmasak?
NAZ: Otur dedim!
TARIK: Sen sirki geçtin. Ormana..
NAZ: Sus!
......
NAZ: Seni şu anda delicesine dövmek istiyorum..
Oradaki bakışları ne güzeldi, değil mi?
Şu FENA OLUR BAK lar güzeldi..
*****
NAZ: Çek kendini naza!
TARIK: Benim Naz'dan çektiğim yeter! Bir de naza çekmekle uğraşamam! Hihi..
Ben bu dizinin bu sunu seviyorum işte İnce ince öyle güzel laflar var ki, dinlerken bayılıyorsunuz
Buralar çok komikti. Sonradan nasıl oldu da, o kavga ettikleri yere geldi, anlamadım. Oraya kadar çok gülüyordum. Ne olduysa, Tarık'ın sözlerini duyunca oldu. Afalladım. Kaldım öyle. Ne diyor bu çocuk diye kaldım ortalarda.
Keşke olay, "YARIN BAMBAŞKA BİR TARIK - NAZ DİYALOĞUNDA BULUŞMAK ÜZERE"de kalsaydı.

2

Gerçi o zaman Tarık'ın Naz'ın kolunu düzelttiği yeri göremezdik.
Hani Naz, "Sen benim geleceğimi düşünüp o parayı alacağına, o şımarık, kendini beğenmiş kızın çellosunu taşımama göz yumuyosun" lu bir sözü söylerken elini eve doğru uzattı da, Tarık da elini o yönden alıp, Naz'ın kendini göstertti ya.. Hah haa.. Ne güldüm yaa..
Tabi, Tarık'ın her söylediklerinden sonra,
"Deminki de hiç bi şeymiş. Asıl şimdi seni dövmek istiyorum!lar..
Ay bu güzel ortam.. bu kadar güldüğüm yer, nasıl o duruma geldi yahu? Tarık nasıl, her şeyi Pınar için yaptığını söylemeye başladı? Hem de o kadar nezaketsiz şekilde?
Açıkçası ben o sahnelerde Naz'a çok hak verdim.. Kız ne kadar üzüldü. Tamam, Tarık'ın üstüne gitmiş olabilir. Ama ne bileyim, ağır geldi işte.. (Yani kendime inanamıyorum. Naz'ı tutuyorum resmen. Allah sonumuzu hayır etsin.. )
Tarık da hatasını anladı ama.. geç oldu işte. Eve bahçe kapısından girememesi komik oldu tabi
BELKIS: Aaa Tarık! Neden bahçe kapısından girmedin?
TARIK: Kapı vardı da , ben mi girmedim Belkıs hanım?
Hih hiii..
O kadar şeyden sonra Naz yine de kendini suçladı. Eski Naz olsa, bunu yapmazdı. O çok yol kat etti aslında. O yükseklerdeki burnunu yere düşürmesi büyük olay bence.
Tarık'ın Naz ile hemzamanlı yaptığı içses konuşmaları da güzeldi. Özellikle de, "Büyük Aşk" tartışması.. Hani kendine "bir şey yapar mı? Yok canım! Niye yapsın ki böyle bir şeyi? Ancak deli gibi aşık olanlar yapar.." falan.. o konuşmalar işte.
Güzeldi.

NAZ: Bu benim Tarık'ım olamaz! Ben bunu bi de onun yüzüne söyledim.
Kim bilir ne anladı?
Belki de doğru anladı..
Bu itiraf mesela. Naz kendi kendine, açık açık itiraf etti işte. Ama bu itiraf kesmiyor beni artık. Ben, karşılıklı itirafı görmek istiyorum. İşte sırf bu neden, bu bölüm ne kadar güzel olursa olsun, muhteşem bir bölümdü, şöyle zevk aldım, böyle mutluyum, dememi engelliyor.

3

Evet, güzel bir bölümdü. Gerçekten. Ama benim için çok geç. Ben kendimi başka şeye motive etmişim.. Bu yazdıklarımdan sonra bölümün çok güzel olduğunu düşünen arkadaşlarım bana aksini ispatlamaya çalışmasın. Çünkü; bölümün iyi olduğunu zaten biliyorum. Bunun ayrımını anlatabildiğimi umuyorum.
Bölüm güzeldi. Çok güzel diyaloglar vardı. Hatta hiç tüyosuz ve beklentisiz izlemiş olsaydım, "Vaaaay be! Şunlara bak! Neler söylediler? Harika! İtiraf da yakındır." der, sevinirdim. O kadar güzel nüanslar vardı.
Mesala;
Tarık'ın telefonu çalınca, bir an Naz sandı ya, yüzündeki ifadeyi yakaladınız mı? Öyle mutlu oldu ki. Bir an.. bir an.. Aşk bu işte yaaa..
Ama arayan Sadri idi. Onların şey diyaloğu da iyiydi..
SADRİ: Dediğim oldu.
TARIK: Ne oldu?
SADRİ: Çok fena olur dedim, çok fena oldu.
TARIK: Senin bi dişin mi eksik?
SADRİ: Eksik değil. Cebimde.
////
SADRİ: Ayşe'nin karşısına bu şekilde çıkamam.
TARIK: Bence çıkarsın. Bu şekilde tanımaz seni..

Tarık Ayşe'yi nasıl kandırmaya çalıştı ama.. Dikkat edin, çalıştı diyorum. Çünkü: KADINLAR KÜL YUTMAZ! ve ÇOK KONUŞUR! (Bknz: Tarık Sadri'nin telefonunu açtığında Ayşe'nin haline )
TARIK: Yemiyolar Tarık! İlk bir kaç taneden sonra yemiyolar!
Buralar komikti. E tabi, bir de Sadri Tarık'ın yatağında yatmasaydı daha iyi olacaktı ama..
Çünkü, bu sıralarda Naz kızımız da pişmanlık ayaklarındaydı..
NAZ: Çocuğu ezdin, ezdin, ezdin.. Napacaktı? Yarabbi Şükür mü diyecekti? Patladı işte!


4

Naz'ın Tarık'a (Daha doğrusu Sadri'ye ) yapmış olduğu itiraf (ki o itirafın da yeterli olduğunu düşünmüyorum. Ben, daha bir içi dolu laflar beklerdim. Sadece, "öpücüğü ben de senin kadar istedim" demek yetmez kanımca..
İtirafını yapıp da, Tarık'dan cevap beklemesi çok hoştu. Mimikleri falan.. Gözleri fıldır fıldır.. Bu kız da çok güzel rol yapıyor. Bazen dalıyorum gdiyorum..
Nasıl da, ŞOKTA olduğunu sandı ama? Bekledi bir de.. "Hadi ama Tarık" Dondum burada!" Giderken, arkasına baka baka yürümesi çok şirindi. Ayağının takilması.. Kapı önündeki tüm muhabbeti çok güzeldi
Ama neden şokta olduğunu düşündü de, uyuduğunu aklına bile getirmedi, anlamadım. Yani oradaki sahiden de Tarık olabilirdi, uyuyor olabilirdi. Neden, bu ihtimal hiç yokmuş gibi davranıldı, anlamadım.
Neyse,
Neticiede Tarık arabada uyudu. (Ne de güzel uyuyordu. Mışıl mışıl.. Ne tatlıydı.) Olan Naz'a oldu. Sabaha kadar gözüne uyku girmedi.
Bu arada Naz yine eski kötü tavırlarını takındı Belkıs hanıma.. Sanırım senaristler de unutmuştu ne zamandır bunları takıştırmıyorduk diye..
Sabah Vahi bey Tarık'ı kaldırmaya gittiğinde Tarık'ın tepkisi çok komikti. Adını hatırlayamadığım o aleti aldı eline.. sanki dövecekmiş gibi Vahi bey kapıyı açınca, aynen geri çekti falan..
Yok yok.. Çok güzel sahneler vardı ya..
VAHİ: Gece döndüm Japonya'dan.
TARIK: Daha tam dönmüş sayılmazsınız Vahi bey?
VAHİ: Vahi bey yok.. Bu günlük, VAHİSAN..
Naz sabaha kadar bekleyince, ister istemez sinirlenidi tabi Tarık'a ve eski patron haline dönüştü Ben size bir şey söyleyeyim mi, Naz'ın o hallerini görünce, biraz özlediğimi fark ettim. O zamanlar ona çok kızıyorduk. Şimdi de bu saf hallerine. Ne doyumsuz insanlarız
TARIK: Ne güzel. Eski günlerimize geri döndük desenize!
NAZ: Doğru konuş! Karşında arkadaşın yok! Patronun var!
TARIK: Senin gibi kardeşim olacağına, Naz Özkul gibi patronum olsun, daha iyi!


5

Pınar ve Mert ile yaptıkları kahvaltı sırasında Tarık'tan hoş bir itiraf gördük. Tam hatırlayamıyorum. Hatırladığım kadarını yazacağım. Ama çok hoştu o an. Tam kıymetini bilemedi iki taraf da ama olsun.. Güzeli öldür, hakkını yeme
TARIK: Evet, bir zamanlar vardı aramızda bir şeyler. Hatta çok uzun bir zaman önce de değil. Hiç bir güç, beni ondan koparamaz sanıyordum. Hatta birlikte yaptığımız bir dağ yolculuğundan sonra aramızda bir şeyler olur sanıyordum. Ama yanılmışım. O öyle bir şekilde bitirdi ki her şeyi, artık içimde hiç bir şey kalmadı.
Pınar da bunun üzerine dürüstlüğünü kutladı yine.
Yok arkadaşlar, yok. Bana bunların iyiliklerinden fenalık geldi. Bence bunlar da bir çete. Zenginleri ağlarına düşürmek isteyen bir çete. O yüzden Bora gibi, hemen hiç bir şeye muhalefet etmiyorlar.. Fazlasıyla anlayışlılar. Yahu ne bileyim, gıcık oldum işte..
Pınar'ın sözüne karşılık, Tarık'ın o ünlü olacak sözü:
Seni kaybedeceksem, gerçeği söylediğim için kaybetmek isterim. Yalan söylerek kazanmak değil.
Tarık'ın oradaki konuşması çok etkileyiciydi

Çok güzel bir yerde, çok güzel bir şarkı girdi. ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ..
Elbette Barış müthiş seslendirdi Çok güzel bir şarkı ve çok güzel bir yorumdu..

6

Kimono partisinde çok güldüm. Herkes sürmeli kekliğe dönmüştü. Tabi Barış'a ayrı bir yakışmıştı. Ne de olsa, kendi doğl hali Çokyakışıklı olmuştu, çookk..
Ama partinin sonunda Hulusi'nin konuşması da bir o kadar etkileyiciydi. Orada kim olsa, içi acırdı.. Hem niye onu da davet etmediler ki?
Sonrasında Naz odasının camındayken, Tarık'ı aradı ya.. O sahneye bayıldım. Çok ama çok etkileyici bir sahneydi.
NAZ: Belki de gitme zamanı artık.
TARIK: Belki de..
NAZ: Hazır iyi bir teklif de varken, sevdiklerinin yanında...
TARIK: Kovuyo musun?
NAZ: Serbest bırakıyorum.
TARIK: Siz nasıl isterseniz.
NAZ: Gidecek misin?
TARIK:İstediğim zaman..
İşte buradaki konuşma harikaydı. İkisinin de içi parçalanıyor ama... ah ah!

Belkıs hanımın dişi bulması meselesi saçmay gibiydi ama önemli değil. Neticede o diş Naz'ın gerçeği anlamısını sağladı. Müştemilata gidip de , çarfların toplandığını görünce ne kötü oldu.
Aslında illaki sözle söylemeye gerek yok. Naz'ın orada koltuğa kapaklanmış, ağladığını görenler durumu hemen anlarlar.. Aşık bu kız , derler..
TARIK: Ne oldu?
NAZ: Boşver ne olduğunu? Sarıl bana sadece.. Sarıl! Şu anda, burada olduğunu hissetmek istiyorum.

7

Neyse;
Hulusi'nin Tarık'ı rüyasında gördüğü haller..
Filiz'in, horlamanın gürültüsüne, saç baş rağılmış halde odaya dalışı..
Hulusi'nin vasiyetname hazırlayışı..
falan yani..
Ama Hulusi beyle Belgin Hanımın da şu diyaloğuna bayıldım:
BELGİN: Hulusi nerdesin?
HULUSİ: Arabadayım.
BELGİN: Araba nerede?
HULUSİ: Yolda.
BELGİN: Hangi yolda?
HULUSİ: Otoyolda..
BELGİN: E istikamet nere?
Çok güldüm ya..

Hem sen haklısın.. var o Belkıs'da bi ahtapotluk!
Yazdıklarımdan, aslında güzel bir bölüm olduğu sonucu çıkıyor. O yüzden ayrıca bir şey yazmaya gerek yok. Sadece bir son söz eklenebilir:
--BEKLENTİYE SON. BİTTİ GİTTİ!