Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

39. Bölüm (Videolar)
Replikler (39. Bölüm)
Replik ve Yorumlarla 39. Bölüm (Ebru Karaca)
39. Bölüm (11 Nisan Çarşamba)
Yalancı Yarim İtalya Yolcusu / Vatan TV Eki (11.04...
Bunları Biliyor muydunuz?
Başka Yerde Yok (06.04.07)
38. Bölüm (Videolar)
Replikler (38. Bölüm)
Replik ve Yorumlarla 38. Bölüm (Ebru Karaca)
 

40. Bölüm Senaryosu (flower98) --10. kısım eklendi--

Nisan 13, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1

Tarık Sofia'yı oteline götürür. Otelin önünde....
Tarık: Sabah uçağın saat kaçta?
Sofia : Sekizde.
Tarık: Sanırım havaalanına gelemem. Burada vedalaşalım. Önümüzdeki hafta seninle tanıştığımız kafe de buluşalım.
Sofia: Hangi gün?
Tarık: Ben seni ararım. Şimdi odana çık ve uyu. Sabah erken kalkacaksın.
Sofia önce başını eğer , sonra Tarık'a sarılır.
Sofia: Bu gece nerede kalacaksın ? Benimle kal. Lütfen.
Tarık: Üzgünüm halletmem gereken işler olduğunu söyledim sana. Hemen şimdi gitmeliyim. (içses) Hatta çok geç bile kaldım. Naz kim bilir ne haldedir şimdi.......Bu kadarını kaldıramaz......
Bu esnada Naz hala Belgin ile salıncaktadır. Her ikisi de Tarık'ı düşünmektedir.
Naz: Belgin teyze.....?
Belgin: Söyle Naz....
Naz: Bunları sizinle konuşacağımı hiç düşünmezdim.
Belgin: Neleri ?
Naz: Tarık ve onunla ilgili konuları.
Belgin: Ben de. (içses): Hem de hiç...denize düşen oltaya sarılır misali, Naz can kurtaranım mı oldu acaba....?
Belgin:Ayrıca başka hangi konu var onunla ilgili?
Naz: Çoooook.
Belgin: Nasıl yani?
Naz: Konu çok. Sofia.....Albüm....Kerem.......bennnn
Belgin: Son konudan başlayabilirsin Naz.
Naz: Kerem konusundan mı?
Belgin: En son saydığın Kerem miydi? Bana sanki 'ben' dedin gibi geldi.
Naz: Ben, 'ben' mi dedim?.....dedim mi yani?......şeyyyyy
Belgin: Naz, gece bu gece.Bir daha bu konuları seninle konuşamayabiliriz. Eğer söylemek istediğin bir şey varsa......
Naz artık dayanamaz. Son iki gündür bastırdığı tüm duyguları boğazına dizilmiş , onun kontrolü dışında ağzından dökülmektedir. Hem de Belgin'in neredeyse takip edemediği bir hızla.
Naz: Belgin teyze....Yani ben kendimi anlamıyorum....İnsan kendine yapmak istemediği şeyleri nasıl yapar....gitmesini istemediği birini nasıl uzaklara yollar.....hatta o kişi sanki gitmek istemez ama o ısrar eder......ya da nasıl olur da sevdiğini başkasına yamamaya çalışır.....sevdiğinin aslında istemediğini bilerek....hem başkasına yamamaya çalışır hem de kıskandırmaya çalışır.....ya inanamıyorum kendime.......madem ben yolluyorum ,neden üzülüyorum.....madem ben aralarını yapıyorummmmm, neden içim acıyor.......
Belgin: Naz !!! Dediklerinden hiçbir şey anlamadım.
Naz başını Belgin 'e çevirir.
Belgin: Kusura bakma Naz. Aklım çok meşgul .....Tarık gidiyor elden ve ben bir şey yapamıyorum.....Yukarı tükürsem bıyık , aşağı tükürsem sakal.......
Naz: Belgin teyze. Anlayamadığım bir şey var. Siz ve Tarık....Onu sanki oğlunuz gibi.....
Hulusi bahçeye çıkar aniden...
Hulusi: Ama oluyor mu Belgin şimdi.....Hacer abla neredeyse bastonunu kırdı sırtımda gidelim de gidelim diye.....Sen burada salıncakta sallanıyorsun....
Belgin sinirlenir....
Belgin: Keyfimden Hulusi......Bizde yok ya salıncak, hasret gideriyorum....
Belgin Naz'a aldırmadan yerinden kalkar ve hızla arabanın olduğu yöne gitmeye başlar, Hulusi de arkasından yetişmeye çalışırken....
Hulusi: Belginciiiiiim, süprizin neydi.....merak ettim. Belgiiiiiiiiin!!!
Naz da Belgin 'in gidişini hiç umursamadan sallanarak gök yüzüne bakar.
Naz: Tarık.........neredesin?
Tarık , Naz'ın yanına oturuverir aniden.
Tarık: Buradayım......
Anlamlı bakışlarla şaşkın olan Naz 'a bakar.
Naz: Tarıkkkk? .....( etrafa bakınır).....Sofia nerede......?
Tarık. Otelinde.
Naz: Demek otele gittiniz.....Burada yalnız kalamadınız tabi....eeee haklısın.
Tarık: Ne alakası var .Hulusi bey gelince kaçmak zorunda kaldım.....Fırsat bu fırsat Sofia 'yı oteline bıraktım.
Naz: Fırsat mı dedin sen?
Tarık: Fırsat dedim......
Naz işveli işveli....
Naz: Aman Sofia duymasın..... kalbi kırılır valla......O ne aşk öyle Tarık.....Sen de fırsat diyorsun....kurtulmaya çalışıyormuş gibi....ilahiiii ( Tarık'ın omuzuna vurur)
Tarık önce omuzuna, sonra Naz'a bakar. Rahatsız olmuş bir hali vardır. Derin bir nefes alır.
Tarık: Evet üstüne bastın.....Kurtulmak istiyorum.
Naz anlam veremiyormuş gibi Tarık'ın yüzüne bakar.
Tarık: Bakma öyle. İki gündür yaptıklarına anlam veremiyorum......Ne istediğin belli değil.....Git diyorsun......tam gidecem.....kal diyorsun.....Sonra Sofia ile birleştirmeye çalışıyorsun....bir dakika yalnız bırakmıyorsunnnnnn.
Naz: Anladıııııım.......Sen sitem ediyorsun.....Dün gece için....Uyuyamadın tabi.....
Tarık: Ya ne alakası var Nazzzzzzzz!.....Sana ne oldu anlamıyorum......Otel odasında Sofia'yı görmeye gittiğinden beri garipleştin.
Tarık irkilir.
Naz: Bir dakika, sen nereden biliyorsun benim otele gittiğimi? Sadece ben ve Filiz........Filiz söyledi değil mi.....?
Naz ayağa fırlar. Tarık onu bileğinden yakalar gitmek üzereyken.
Tarık: Gitme. Biraz daha benimle otur.....Hem Filiz'e darılma. Abisiyim....Sen Ümit'e söylemez miydin...?
Naz düşünür ve Tarık'a bakar....
Naz: Haklısın galiba....Ben de olsam Ümit'e söylerdim.
Tarık Naz' ı yanına çeker ve Naz tekrar salıncağa oturmak zorunda kalır.
Tarık: Ne oldu Naz. Sofia ile görüştükten sonra sana ne oldu....?
Naz: Bir şey olmadı.....sana öyle geliyor.....
Tarık : Olur mu Naz.....Görüşme öncesi patronum Naz iken, görüşmeden sonra ben senin patronunmuşum gibi oldum......Ne değişti birden?
Naz: Aşk......aşkı gördüm.
Tarık'a döner. Gözlerine bakar.....
Naz: Sofia ile senin, İtalya ile Alfonsonun arasında kendimi gördüm.
Tarık: Ve benim fikrimi bile sormadan bir senaryo yazdın ve iki gündür de onu oynuyorsun.
Naz tam Tarık'a cevap verecek iken evden elinde battaniye ile Kerem çıkar.
Kerem : Üşürsünüz diye düşündüm. Battaniye getirdim.
Kerem getirdiği battaniyeyi Naz'ın üstüne örter. Naz gülümseyerek önce Tarık'a , sonra uzun uzun Kerem'e bakar. Kerem ise yan yan Tarık'ın tepkisine bakarken bir yandan Naz'a gülümsemektedir.
Tarık( içses): Yok....ben bu çocuğu dövecem.....


2

Tarık meraklı bakışlar altında oturduğu salıncaktan sakince kalkar ve Kerem'in karşısına dikilir. Kerem de iyice dikilir ve Tarık 'a bakar.
Tarık: Senin gibi kaç kişi ile uğraştım biliyor musun sen şu son dokuz ayda?Biiiiiiir.......Cenk....
Kerem'in sağ kulağındaki küpeyi çevik bir hareketle çeker çıkarır. Kerem elini kulağına götürür acı dolu bir ifade ile...
Kerem: Ahhhhhhhhh!
Tarık: İkiiiiiiiiii.........Bora.......
Diğer kulağındaki küpeyi de çeker çıkarır........
Kerem: Ufffffffffff!
Tarık: üüüüüüüüüç.........Mert
Tarık , Keremi boynundaki kravattan yakalar ve havuza doğru sürükler......Kerem cüsse olarak Tarık tan ufak olduğu için direnemez bile....
Tarık: Dööööööört........Burak
Der ve bir yumrukla Keremi havuza atar.
Naz. Tarıııııık?
Tarık Naz'ın kendisini sarsmasıyla kendine gelir. Kerem karşısında durmuş ona bakmaktadır.
Naz: Cevap versene.......
Tarık: Ne?????
Naz: Senin aklın kesin Sofia da....Görüyor musun Kerem dinlememiş bile.
Kerem: OlsuN Naz hanım.....Hoşgörülü olmak lazımmmmmm.
Naz: Naz, diyebilirsin bana ........ ben çok hoşgörülüyüm öyle değil mi Tarık .......
Tarık ters , ters Naz'a bakar. Naz anlar kızdığını.....
Naz : Neyse, Kerem seninle müştemilatta kalacak demiştim. Gerekli şeyler var mı yoksa Berrak'ı uyandırayım mı?
Tarık sinirli bir ses tonuyla.....
Tarık: Her şey var....Ben yatak takımlarımı toplamıştım bu sabah.....Berrak yenilerini bırakmış gündüz......Benim yatağımda yatabilir....
Naz: Sen?.....Ben arka odada yatar diye düşündüm.....
Tarık ( sessiz, duyulmayacak bir tonda) Ben yatmayacağım......Uykum yok.......
Naz: Neeeeee?
Kerem araya girer sırıtarak.....
Kerem: Sanırım otelde uyuyacağım dedi....
Tarık Kereme doğru bir adım atar.....
Tarık( içses): İşte şimdi elimde kaldın.....
Tam o an Ümit gelir......
Ümit. Naber millet.....Ne o ?....Bir şeyleri böldüm galiba......?
Naz Tarık'ın yumruğunu sıktığını görmüş ve paniklemiştir......
Naz: Aaaaaaaa Ümit ne iyi yaptın da geldin......Ya bu gecelik Tarık seninle kalabilir mi?
Ümit (şaşırır): Neden?
Kerem: Yatağını bana verdi de.
Kerem'in sırıtması Tarık'ı daha da rahatsız etmiş gerçekten görülebilir bir şekilde üzerine gitmeye devam etmektedir. Kerem ikinci adımını geriye attığında Ümit kolunu Tarık'ın sırtına atar ve kulağına....
Ümit: Hem bu gün gelen polisler hakkında konuşuruz.....
Tarık hızla başını Ümit'e çevirir ve durur.
Tarık: Tamam gidelim.
Naz bir baş işareti ile Kereme gitmesini söyler.
Naz (içses) : Offffff valla gidiyordu çocuk Ümit gelmeseydi.....Allah Allah? Sofiasını düşüneceğine Kerem'e sardırıyor......Çocuk işini yapıyor....Kendi nasıldı da Kereme kızıyor....
Bir flashback ile dağ evindeki öpüşmeyi.....başka bir flashback ile göl evindekini hatırlar.......
Naz(içses): Yaaa...... kesin o da bunları düşündü.....
Ümit: Naaaaaz! Daldın gittin....Boğulacaksın vallahi....Şuna bak Tarık, benim ablamda şoförlere karşı bir zaaf var. Baka kaldı Keremin ardından......
Tarık: Ne?
Naz: Ümiiiiiiiiit!
Ümit (içses): Oh , oh işe yaradı halamın planı....Tarık şimdiden kıl Kereme.....Daha durun siiiiiiz.
Ümit: Hadi Tarık, biz de yatalım artık. Hem de biraz sohbet ederiz.....oradan buradan.... Yurt dışına çıkmaktan.....polislerden.....
Naz. Ne saçmalıyorsun sen Ümit ya......Baksana adamın gözleri kan çanağı gibi....(Tarık'a döner)....Bütün gece kazanacam diye oyun oynayıp uymazsan böyle olur.....İtalyada böyle yapma bari......
Tarık başını sağa sola sallayarak Ümit'in peşine takılır. Odalarına girerken Naz.......
Naz: Ümit, kullanmayacaksan laptop'unu alabilir miyim bu gecelik?
Ümit. Kullanmayacağım da.....sen nasıl kullanacaksın.....Açmayı bile bilmiyorsun.....
Naz: Sana ne.....ver işte.
Ümit Tarık'ın da meraklı bakışları altında bilgisayarını Naz'ın kollarına bırakır.
Ümit: Hadi kolay gelsin.
Ümit odasının kapısını kapatır. Naz da odasına gider.
Ümit: Offff......Nihayet.......Tarık artık dayanamayacağım.....Sen yurt dışına neden gidemiyorsun....
Tarık, sırtını Ümit'e dönmüş, elleri ceplerinde, camdan dışarısını seyretmektedir......
Tarık(içses): Oğlum düşün de çabuk düşün bir yalan.......Neden çıkamıyorum.....?
Tarık cevap vermek için arkasını döndüğünde Naz üzerinde geceliği odaya dalar....
Ümit: İnsan bir kapıyı çalar Naz.....Misafirimiz var odada....ya soyunuyor olsaydı.....?
Naz kısa bir an için Tarık'ı giyinirken yakaladığı anları hatırlar....Ve mahçup gülümser. Tarık ise yan dönmüş elleri cebinde Naz'a bakmaktadır. Hala on kızgın olduğu bellidir.
Naz: Ümit.....çabuk odama gel.....Açılmıyor bu bilgisayar.
Ümit: Ben de merak etmeye başlamıştım zaten.....Açtığını düşünerek dumur oluyordum burada....hadi gelllll.
Odadan çıkarlar.
Tarık: Evet Tarık. Bir iki dakika daha kazandın......Hadi banyoya git bunu bir yarım saat daha uzat.....O arada bir yalan bul ve Ümit'e dök......Tabi eğer babandan aldığın yetenek duruyorsa.
Kendi kendine gülümseyerek banyoya doğru gider. Banyonun kapısını tam kapatmaz. Ümit Naz'ın odasından çıkar ve odasına girer.
Ümit: Tarıııık?
Banyodan seslenir....
Tarık: Duş alacağım Ümit.
Ümit: Hadi ya....Neyse ben yer yatağını hazırlayayım bu arada......
Tarık biraz bekler ve sessizce banyodan çıkar ve Naz'ın kapısına gider. Kulağını kapıya dayar.....
Tarık (içses): İster misin bu Keremle bilgisayarda chatleşsin.......Var o çocukta teknolojik bir hal....
Naz'ın sesi gelir odadan.....
Naz. Şu kolleksiyona bak....Esmer......kumral.......sarışın........ya bu fıstık gibi kızları bırakıp beni.......
Demesiyle Tarık odaya atar kendini. Naz korkmuştur. Ani bir hareketle bilgisayarın kapağını indirir.Tarık ise tam kapatmadan onu tutar ve bilgisayar'ı elinden alır.
Naz: Bu ne cüret?
Tarık: Artık şoförünüz olmadığıma göre.......
Naz. Çabuk onu bana ver......
Tarık: Şu esmer....kumral ....sarışın kolleksiyounu göreyim ....sonra....
Bu konuşmaları yaparken değişik manevralarla bilgisayarı Naz'a vermemeye uğraşmaktadır. Sonunda kapağı açar ve Naz'a dönüp bakar.....
Naz: Kapımı dinlemişsin ama ......
Tarık: Bu Angelina.....Maria......Helena ve....
Naz. Victoria......
Tarık: Sen ne yapıyorsun bu resimlerle.....
Naz sırıtarak.......
Naz: Ne olacak.....elbise diktireceğim kendime......İnternetten taradım ve en güzzel örnekleri bulup.....kes yapıştır ile bilgisayarıma yükledim.....yarın terzime göstereceğimmmmm
İşte Tarık o an dayanamaz ve kahkahayı patlatır.....
Tarık: Vallahi pes Nazzzzz.......Hulusi Tekelioğlunun tahtını bir anda devirdin.
Naz buna çok bozulur ve Tarık'a bir tokat atar......
Tarık: uffffffff.........!

3

Naz tepkisine hakim olamamış ve ani bir öfkeyle Tarık'a vurmuştur. Ama saniyeler içinde pişman olup elini Tarık'ın kızaran yanağına koyar.....
Naz: Ayyyyy çok özür dilerim......Ben........öfkelendim öyle birden.....niye güldün ki?
Tarık: Valla bu sadece anlık öfke tokadı gibi değildi Naz......Sen bayağı dolmuşsun....
Naz: Sürahi miyim ben dolayım.....Hem neden doluyormuşum ki?
Tarık: Bilmem. Onu sana sormak lazım......İki gündür kendinde olmayan sensin....
Naz: Bana haksızlık ediyorsun.....Bir arkadaş olarak .......
Tarık: Amman bir tokat da şu yanağıma at razıyım ama lütfen arkadaşlık konusunu açma.
Naz yatağına oturur ve derin bir nefes alır ve ağır ağır verir......Tarık onu bir süre izledikten sonra bilgisayarı göstererek......
Tarık: Bilgisayarı düşündüğümden iyi kullanıyormuşsun.....yaptığın araştırmaya bakılırsa....
Naz: Ben değil Ümit yapmış .......Ben sadece bakmak istedim.....
Tarık: Neden?
Naz: Alfonso 'yu tanımak için......
Tarık: Tanıyabildin mi peki......?
Naz: kafam daha da çok karıştı......Alfonso arabaları mı yoksa kızları mı daha çok seviyor karar veremedim....
Tarık: Alfonso çok az araba değiştirdi yarış kariyeri boyunca.....Ama kızlar....
Naz: Evet?
Tarık: Boş ver. Bazı şeyler de Alfonsonun geçmişinde kalsın.....İyi geceler...
Tarık kapıya yönelir....Naz birden ayağa kalkar ve onu kapıyı açamadan bileğinden yakalar.
Naz: Bana onu anlat......Lütfen......Onu, Sofia'yı ve diğerlerini......Yoksa bu gece de uyuyamam......
Tarık: Naz.....Burada sana anlatsam da anlayamazsın......bu ortamda olmaz....Alfonso İtalya da var idi. Onu tanımak istiyorsan seni oraya götürmem gerekir...onu tanıyınca da ya hayranlığın artar Alfonsoya, ya da şoför Tarık'a düşman kesilirsin.......
Naz: Anlamadım......
Tarık: Bak ben dokuz aydır yeni bir kimlik ile yaşıyorum. Taşımak zorunda bırakıldığım ama beni teslim alan bir kimlik......Şoför Tarık .....ben senin yanında doğdum ve yaşamayı öğrendim.....Ve bu kimlik içimdeki Alfonsoyu silmişti neredeyse.....
Naz: Sofia gelinceye kadar......
Tarık: Evet Sofia.......Ama Alfonsoyu yeniden canlandırmaya çalışan Sofia dan önce sen oldun.....Ben Alfonsonun geri dönmesini istemiyorum......O yaşantıyı......günü birlik sevdaları.....etrafa lüzumsuz para saçmalarrı....hayatımı her yarışta gereksiz tehlikelere atmak istemiyorum...
Naz: Ama Alfonso olarak daha gözde bir yaşantın varmış......Dünya sana akabilirmiş......Şu kızlara bak......Kaç erkek onlara bir kez bakabilmek için neler vermezdi.....sen ise parmağında oynatmışsın hepsini.......Şimdi bunları bir kalemde silip yedi yüz lira maaşla benim şoförlüğümü mü seçiyorsun.....? Anlayamıyorum Tarık.
Tarık: Anlayamadığını ben de görüyorum......İyi geceler......Ümit şimdi merak eder......Bu saatte burada yakalanmayayım...Uygun düşmez.
Birbirlerine bakarlar.Sessizlik kapının çalması ile bölünür.Tarık panik olur.Önce kendini yere atar, sonra yatağın altına girmeye çalışır, o da olmayınca perdenin arkasına saklanmayı dener......Ama nafile.
Naz: Bir dakika Ümit.....(Fısıldayarak)Ya saçmalama. En güzel yer kapının arkası.Kapı açılınca seni görmez.
Naz Tarık'ı kolundan yakalayarak kapının arkasına yerleştirir ve kapıyı açar.
Naz: Ümit? Ümit nerede?
Kerem: Bilemeyeceğim. Sen Ümit olduğumu düşününce sesimi çıkarmadım. Açınca olmadığımı görecektin zaten.
Naz: Evet gördüm......Bu saate?
Kerem: Pil.
Naz: Ne pil'i.
Kerem: Müştemilattaki televizyonun kumandasının pilleri bitmiş, çalışmıyor.....Canım sıkıldı....Baktım ışık yanıyor.......
Tarık kapının arkasından çıkar. Naz'ın arkasına geçer ve Kerem'e ters ters bakar.
Kerem: Şey.....yanlış zamanlama sanırım.
Tarık cevap vermeden ve Naz'ın cevap bile vermesini beklemeden kapıyı Kerem'in yüzüne kapatır.
Naz: Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ne düşünecek şimdi?
Tarık Naz'a ağır ağır yaklaşır. Naz geriye adım atar ve sırtı kapıya yaslanınca durmak zorunda kalır. Tark'ın yüzü bir nefes mesafesindedir. Tarık tek eliyle kapıya yaslanarak:
Tarık: Umurumda bile değil. O küçük beyni ile istediğini düşünsün. Ama yarın sabah ilk iş onu buradan göndereceksin. Yoksa.....
Naz: Yoksa?
Tarık: Yoksa önce onu güzelce bir döverim, sonra da hemen buradan ayrılırım ve beni bir daha göremezsin.
Tarık ' ın bu maço tavrı Naz'ı çok etkiler. Gözlerini Tarık'tan ayıramaz. Cevap ta veremez. Tarık da gözleri Naz'a kenetlenmiş yüzünü elleri içine alır. O an kapı çalar yine. Tarık öfkeyle Naz'ı kapının önünden hızla çekerek kolları arasına alır ve bu samimi görüntü ile kapıyı açar. Fakat düşündüğü gibi karşısında Kerem göremez.

4

Tarık şaşkınlıkla birlikte yaşadığı bu beklenmedik ziyaret ile Naz'ı sardığı kollarını iyice bedenine sarar. Naz ise vücuduna çapraz bağlanmış kolları olayın şoku ile açıp aralarından sıyrılıverir.Her ikisi kapıdaki kişiye bakarak.....
Naz+Tarık: Sofia??!!!!!
Sofia odaya sakin adımlarla girdikçe, Tarık ile Naz geriye adım atarlar. Tarık İtalyanca sorar....
Tarık: Ne işin var burada.
Sofia: Naz ile konuşmaya geldim.
Naz: Ne diyor? Nasıl girmiş içeri? Gördün mü şimdi yanlış anlayacak. Açıkla sen çabuk durumu.Yok öyle bir şey aramızda de.....Valla yüreğine oturacak kızın.....
Tarık: ( Sinirli): Bir izin ver de sorayım.


Bu arada Naz Tarık ile kendisini gösterip , kolları ile abartılı işaretlerle , aralarında aşk olmadığını anlatmaya çabalar. Tarık önünde dalgalanıp duran Naz'ın kollarını yakalar ve Naz'ı yatağına oturtur.
Tarık: Müsadenle.
Naz Sofia ya bakar.
Tarık :Bu saate eve nasıl girdin?
Sofia: Şoför kapıdan çıkarken karşılaştık. Naz dedim burayı gösterdi.
Tarık. Peki neden geldin buraya?
Sofia: Naz ile konuşmaya.
Tarık: Nasıl? Neden?
Sofia: Biz aynı dili konuşmasak da anlaşabiliyoruz onunla. Ortak bir konumuz var.
Tarık: Ortak konu mu?
Sofia: Evet sen, Alfonso. Seni ikimizde seviyoruz. Dün ve bu gün bunu anlamama yetti. O seni seviyor.
Naz anlamasa da iyice kulağını kabartmış ikisini dinlemektedir.
Naz: Gördün mü işte. Ti amo diyor da başka bir şey demiyor. Seviyor kız deli gibi.....Anlat da yanlış anlamasın giderayak....Yoksa tüm emeklerim boşa çıkar vallahi....
Tarık: Naz.....Müdahale etme biraz.
Sofia: Üç gün önce otel odama gelip seni bırakacaklarını anlatmaya çalıştığında da sezmiştim. Aşık bir kadının asil bir davranışını gördüm ben Naz da.
Tarık: Şimdi sen Naz otele mi geldi diyorsun. Burada oturan kız?
Sofia: Tarık ben seni bunca aydır unutmadım......Üç gün öncesi......Ben buraya seni ondan koparamayacağımı anlatmaya geldim......Senin burada olman ne kadar haklı olduğumu gösterdi bana.
Tarık: Sofia!
Sofia: Tarık , sen de saklama. Her şey çok açık. Bana sarılırken sarılmayışından bile belli......Kendine iyi bak.......ona da.....
Tarık: Bu kadar mı?
Sofia: Evet. Sen anlatırsın ona.....Mutlu olun.
Sofia yatakta oturan Naz'a veda edercesine bakar, Tarık 'a da sarılmaya niyetlenir gibi yaklaşır ama sadece kolunu tutarak biraz eliyle sıkar.
Tarık: Şu ödül ne olacak....?
Sofia: O ödül sorun olabilir işte....Vito dayım almak isteyebilir.....Ben istemiyorum.
Tarık: Sofia, benim yurt dışına çıkmam yasak..Seni ve bu insanları mafya ile karşı karşıya bırakmamak için bir yolunu bulursam İtalyaya geleceğim. Seni ararım......Sağ ol. Bu kadar anlayışlı olabileceğini bilseydim......en baştan.......neyse......Seni oteline bırakayım....
Sofia: Hayır Alfonso....Taksi kapının önünde duruyor.....elveda.....
Sofia odadan çıkar ve Tarık kapıyı kapatır.
Naz: Eeeeeee? Ne oldu şimdi? Neden gelmiş, neden gidiyor.....?
Tarık: Sana veda edemediği için gelmiş. Bizi birleştirdiğin ve beni azad ettiğin için teşekkür edecekmiş.
Naz: Bu saate?
Sofia: Işık görmeseymiş çıkmayacakmış odana. Kerem kapıyı açmış.
Naz: Tamam, tamam oraları geç. Ti amo kısmına gel......Doğru söyle yanlış anlamamış değil mi? Naz deyip durdu.
Tarık: Üzgünüm Naz. Seni benim kollarımda görünce hayalleri yıkılmış. Bunu senden beklemediğini söyledi.....Bu konunun burada bitmediğini ve intikamının acı olacağını söyledi?
Naz: Gördün mü ....işte bak dediğim çıktı......hayatını bir kez daha mahvettin Tarık......Neden öyle bir şey yok demedin?
Tarık: Demez olur muyum....Ama dinlemek istemedi......
Naz: Çok da sakin karşıladı durumu.....
Tarık. İtalyanlar böyledir işte.....Renk verip sır vermezler......
Naz: Ay İtalyanca özür nasıl dilenir. Çekil önümden de yetişeyim ardından.
Tarık: Çok geç Naz......Şimdi en iyisi gidip yatmak......Sofia gördüklerinden sonra uzun süre kendine gelemez......sonra bir çaresine bakarız.....
Naz.Üffffff üfffff ya. Gördün mü? Yine uyku yok bana bu gece.
Tarık: İyi geceler.....
Tarık Naz'ın odasından çıkar. Gülümsemektedir.
Tarık( yavaş sesle): Evet Naz....kafana göre bir şeyler yaptın.....Demek odasına gittin ha?.....Sofia haklı olabilir mi?.....Beni seviyor mu acaba......Anlayacazzzzz.....anlayacaz.
Tarık Ümit'in odasına girer. Ümit yer yatağını yaparken yerde uyuya kalmıştır. Tarık onu yavaşça dürter.
Tarık: Ümit.Ümiiiiiiiit!
Ümit: Ne? Neredeyim....Alfonso?.....Tarık nerede?
Tarık: Benim Tarık. Gel yatağına geç.
Ümit: Tarık?....Çıktın mı duştan........Pes (saatine bakar) bir saat olmuş....
Tarık: Küveti doldurdum da.......
Ümit: Söyle bakalım. Polis neden kapımıza geldi.?.....Sen neden yurt dışına çıkamıyorsun?
Tarık: Şeyyyyyy.........


5

Tarık: Ümit inan bu uzun hikaye....Zaten dün gece uyuyamadım......sabah anlatsam.
Ümit: Hiç kaçarı yok....Bak banyo da yaptın.......yarın söz sana dokunmayacağım.....kapının önünde nöbet tutup seni uyandırmaya çalışan her kim olursa( baş parmağı ile otostop çeker gibi Naz'ın odasının olduğu tarafı göstererek) engelleyeceğim.
Tarık(içses): Oğlum Tarık işte er meydanı.....anlat hikayeni.....
Tarık: Sana daha önce Hulusi bey'in şoförlüğünü yaparken arabasını o içindeyken çaldırdığımı söylemiştim ya........
Ümit: Sen değil, Filiz bir kez,Naz ise belki on kez anlattı....O yüzden Hulusi amca nerede ,sen çoktan gitmiş oluyorsun tersine....
Tarık: İşte Hulusi bey bulundu ama araba bulunamadı. Hulusi bey beni işten kovmakla kalmadı, mahkemeye de verdi. Arabanın mali değerini iki yıl boyunca çalışacağım bir sigortalı işten alacağım maaşın bir kısmıyla taksit taksit ödeme cezasının yanında, bu süre içerisinde yurt dışına çıkma cezası da aldım. Bir de her hafta Pazartesi günü burada olduğumu kanıtlamak için Beşiktaş karakoluna gidip imza atıyorum. Bu hafta imza atmadım henüz, o nedenle....
Ümit: Haydi iyi geceler Alfonso....gerisini biliyorum.....
Tarık Ümit'in bu tavrı sonucu derin bir oh çeker ve yatar. Uzun süre uyuyamaz .Çünkü Naz'ı düşünmektedir.
Naz: Ya senin hakkında öğrendiklerim giderek artıyor. Bu da beni çooooook üzüyor.....yok yok kızdırıııııııyorrrrrr. Kalk hadi.....
Tarık gözlerini aralar ama net bir görüntü alamaz. Yine kapatır gözlerini.
Naz: alooooooooo......UUUUuuuuuuuuuuuu......Uyansanaaaa aa....sabah oldu......kaaaaaaaaaaaalk .
Tarık: Hııımmmm?
Naz. Bırak numarayı da kalk. Konuşacaklarımız var.
Tarık yine gözlerini açmayı dener ama öyle ağırlaşmışlardır ki başaramaz. Gözü kapalı bir şeyler anlatmaya çalışır..
Tarık: üümmmmm......uy...ben.....hıımmm.giit......
Naz birden ayağa fırlar ve etrafına bakınır.
Naz: Demek öyle? Hımm hummmm git mit. Sen şimdi görürsün.....Ben bütün gece senin yüzünden uyuyamadım. Sen mışıl mışıl......Ümit sen de kes şunu.
Kapıya gider ve dışarıda çaresizce kapıyı açabilmek için kapı kolunu aşağı yukarı oynatıp duran Ümit'e seslenir.
Naz: Bana sabahın köründe müjde verir gibi anlatmasaydın durumu şimdi ben odamda çitten atlayan Sofia ları ....ay koyunları saymaya devam edecektim......sen de odanda olacaktın.....
Ümit dışarıdan.....
Ümit: İyi ki bir şey anlattık. Ben sevinirsin sanmıştım....YA ne gözü açık kızsın ya...Banyoya gittim kapıyı kilitledin.....Naz, yapma şunu bana....söz verdim Alfonsoya onu uyutacam diye.
Naz. Merak etme...henüz sözünü bozmuş değilsin......Bak mışıl mışıl uyuyor.....Ama birazdan.....( Naz'ın gözü sürahiye takılır).....Hatta şimdi uyanacak........
Ümit kulağını kapıya dayar.....Dökülen bir su sesi ve Naz'ın hafif çığlığını duyar.Kapı kolunu oynatmaya başlar yine....
Ümit: Naz!!!! Naz!!! Ne oldu....İyi misin.
Tarık: Ümit merak etme gayet iyi........
Tarık'ın üstü başı sırılsıklam olmuştur. Aniden uyanmış olmasına rağmen kendine gelmiştir. Naz'ı her iki bileğinden yakalamış , ona dik dik bakmaktadır.
Naz: Bakma bana öyle. Adam gibi uyandırmaya çalıştım kalkmadın.
Tarık: Böyle mi yapmak lazım ?
Naz: Bana yine yalan söyledin.....Bunu daha kaç kez tekrarlayacaksın?
Tarık: Ne yalanı?
Naz: yalan değil , yalanlar......
Tarık (içses): Hadi şimdi ayıkla pirincin taşını. Ümit buna kesin akşamkini anlattı. O biiiiiirrr ama diğeri ya da diğerleri.....Ne öğrendi bu kız ya?
Naz. Bu işten seni kurtaracak başka bir yalan arıyorsun değil mi? Bırak ellerimi.....canımı yakıyorsun.
Tarık farkında olmadan bileklerini sıkmıştır. Onları bırakır ve....
Tarık: Ben sana yalan söylemedim. Hikayenin hepsini anlatmadım. O kadar......
Naz: Neden bu seriyi bir kerede anlatmıyorsun bana da böyle taksit taksit geliyor hakkındaki gerçekler.....kaç taksit kaldı , çabuk söyle.....
Tarık Naz'ın bu ifadelerine gülümseyerek cevap verir.
Naz: Hadi kendinle ilgili gerçekleri saklıyorsun....sebebi neyse artık . Ama Sofianın abisi hakkında ne diye yalan söylüyorsun?
Tarık: Ne??!!!!!
Naz: Sofianın abisi....Paulo Raviolli.....!!!!!!!!
Tarık: Onun ne ilgisi var ki.....? Hikayeyi anlattım ya sana.....
Naz: O zaman bu ne?
Naz Tarık'a birkaç sayfa kağıt uzatır. Tarık onların internetten sayfalar olduğunu görür....
Tarık: Naz bunlar ne?
Naz: Dün Ümit ile şu Raviolli abiyi araştırdık internetten. Sayfalar hep İtalyanca olduğundan bir arkadaşına yolladık bulduğumuz sayfaları. O da çevirdi.....Al bak senin Raviolli kimmiş?
Tarık (içses): Evveeeeeet bitti. Adamın adam değil mantı olduğunu öğrendiler......
Tarık kağıtları inceler. Ciddi bir yüz ifadesi ile ayağa kalkar ve Naz'ın yanından geçip odanın kapısını açar. Ümit ile göz göze gelir ve aynı ciddiyetle banyoya doğru yürür.
Ümit: Naz, ne dedin adama da yıktın onu böyle?
Naz: Raviolli dosyasını verdim. ( fısıldayarak) Sanırım o da bu gerçeği bilmiyormuş.
Tarık banyodan içeri girer girmez önce havaya zıplar sonra sessizce gülerek oley, oley oley diye sevinçle fayansları yumruklar.
Tarık: Oğlum senin kadar şanslısını da görmedim. Çeviren kimse sağ olsun bana bilmeden iyilik yaptı. Şu çeviriye bak. Orijinalinde mantı tarifi verilmiş adam gitmiş nasıl çevirmiş.
Tarık sessiz sevincini biraz daha devam ettirdikten sonra banyodan aynı ciddi ifade ile çıkar.
Naz: Tarık, ben bildiğini düşünmüştüm. O yüzden kızmıştım sana. Böyle öğrenmeni istemezdim.Üzgünüm.
Tarık: Sen de haklısın Naz....Güvenin bir kez sarsıldı......Ama inan bilmiyordum.....Beni Alfonso yapan Paulo Raviollinin tüm dünyaya mantı paketlerinde uyuşturucu gönderdiğini inan bilmiyordum. Gözümü açtın sağ ol.


6

Naz: Tarık ‘a şüphe ile bakar.
Naz: Şimdi sana son bir kez soruyorum. Sen Raviollinin bu uyuşturucu ticareti yaptığını bilmiyor muydun gerçekten?
Tarık: Gerçekten. Bundan şüphen olmasın. (içses) hem de hiç.
Naz. Neyse, yakında belli olur.
Tarık: Tabi yaaaaaaa!
Naz: Ne?
Tarık: Şimdi anlaşıldı. Ben de bu Raviolli ile diğer Raviolli arasında bir ilişki olup olmadığını merak ediyordum. Demek ki bu mantı paketlerindeki uyuşturucu olayı çok eskiye dayanıyor.
Naz: Nereden çıkardın şimdi bunu?
Tarık: Eeeeee Raviolli aynı zamanda İtalya da mantıya verilen isim.
Naz: Doğru söylüyorsun galiba.....Bana da bu isim hiç yabancı gelmiyordu......hııııııııımm.
Tarık(içses): Ohhhhh.Sanırım kurtardım durumu.....
Naz: Bu arada Sofia şu an uçakta.......Hadi ben biraz uyuyayım......( esneyerek odasına doğru yürür)
Tarık: Ben de.....
O esnada Kerem yukarı çıkar. Tarık odaya girmek üzereyken durur. Sert bakışlarla Kereme bakar. Kerem ona hiç aldırmadan Naz’ın odasına doğru ilerler. Naz kapısını kapatmak üzereyken Keremi görür. Arkasında da onları dikkatli bakışlarla izleyen Tarık’ı.
Naz: Hayırdır, Kerem ? Seni çağırdığımı hatırlamıyorum.
Kerem: Şeyy. İki arkadaşım geldi beni ziyarete. Ufak bir işimiz vardı. Onu yapabilmek için bir-iki saat izninizi isteyecektim.
Naz: Olur. Ben de yatacaktım zaten. Ama arabayı alma.
Kerem: Arkadaşların arabası var zaten. Teşekkür ederim.
Naz: Hadi tamam, tamam.
Kapısını kapamadan son bir kez Tarık’a bakar. O da başı ile Keremi işaret eder ve sanki, “bu hala burada mı?” diye düşünmektedir.
Kerem merdivenlere yönelir. Tarık’ın yanından geçerken ise sinsice gülümser. Tarık hiç tepki vermez fakat Kerem merdivenlerden indikten sonra.....
Tarık: Oğlum Tarık, bu adamda bir iş var. Boş ver uyumayı.....Naz ‘ ı bu adama bırakacaksan temiz olduğuna emin olmalısın. Asıl emin olmazsan uyku sana haram......
Tarık merdivenlerden iner ve Kerem’in bahçeden müştemilata doğru yürüdüğünü görür. Kapıya yönelir ve birden bir kol onu yakalar.
Tarık: Vahi bey? Bir şey mi oldu?
Vahi: Tarık, evladım. İşin var mı?
Tarık müştemilata doğru bakar ve üç kişinin dışarı çıktığını görür.
Tarık: Şeyyyy...Var....Hem de şu an gözüme daha da önemli göründü.
Vahi kolunu bırakır ve başını eğer.
Vahi: Tamam o zaman.....Ben de şu Kerem ile ilgili konuşacaktım.
Tarık , gözü ile bahçeyi geçmekte olan Kerem ve arkadaşlarını izlerken....
Tarık: Kerem mi? Bir şey mi oldu sizi rahatsız eden?
Vahi: Ablam bir baktı işe aldı.....neyin nesi bile bilmiyoruz.....hiç içim ısınmadı.....mecbur kaldım işe almaya.....
Tarık: Vahi bey.....benimle gelin.....Ben de zaten onu izlemeyi düşünüyordum.....Benim de aynı endişelerim var......Naz’ı emin olmadan ona teslim edemem.....
Vahi: Ah oğlum ya.....Senin gibisini de bulamam ki.....Keşke gitmeseydin......
Tarık: Gelin .....Fırsat bu fırsat......belki bir şeyler öğreniriz bu gün?
Vahi ve Tarık , Kerem ve arkadaşları araçlarına bindikten sonra evden çıkarak onları takip etmeye başlarlar.
Hulusilerin Evi
Belgin Tarık konusunda huzursuzdur. Evde dört dönmektedir.
Belgin. Yok bu böyle olmayacak. Ne Tarık ne Naz ne de Vahi beye ulaşabiliyorum. Ne oluyor bitiyor...Bakalım Tarık Naz ile mi.....O da belli değil.....Ya İtalyaya kaçtıysa bu gün şu Sofia ile......Ah Tarık ah .........
Hulusi odaya girer. O da endişelidir.
Belgin: Ne oldu Hulusi.......? Düşüncelisin.
Hulusi: Yok bir şey Belgin......Senin neyin var?
Belgin: Yok bir şey......
Birbirlerine bakarlar bir süre. Sonra ikisi de oturup kendi düşüncelerine dalar.
Hulusi: Belgin.......! Tarık, hala imza atmamış.....Sadri aradı az önce........Polisler iş yerine de gidip haber bırakmışlar....
Belgin(telaşlı): Ah......ah ah.......gitti oğluşum.....gitti İtalyalara.....Gelmez artık.........Ahhhhhhhhh........ahhhhh
Hulusi: Dur Belgincimmmmmm.....telaş etme.....Gidemez ki......Yurt dışına çıkamazzzzzzz.......Tutuklanır.....
Belgin: Ne?......Tutuklanmak mı?........Ah......daha kötü ya........rezil olacaz....rezil......
Hulusi: Ne rezilliği Belgincim.......?
Belgin : Ne rezilliği olacak Hulusi.....Bu çocuk taktı İtalyaya gitmeyi.....yasal yollardan gidemezse.......kim bilir ne yapar.....nasıl gider.....
Hulusi: Yok canımmmmm bilmez o öyle şeyleri......O anca araba yarıştırır vınn vınnnnnnnnn
Belgin: Hulusiiiiii.....taktın sende yarışmasına....yoksa kıskanıyor musun........
Hulusi: Olur mu Belgiiiiin....ne kıskanması......nesini kıskanayım ben onun.........arabaları mı?
Belgin: Bilmem........belki de ünlenince peşini bırakmayan kızları.....
Hulusi: Amma yaptın karıcım......ben......kızları kıskanacam........senin üstüne gül koklar mıyım hiiiç?
Belgin iyice sinirlenir.
Belgin: Yeter Hulusi.......Bir şey yap yoksa ben de giderim......hem de dönmemek üzere......
Hulusi: Ne yapmamı istiyorsun Belgincim?
Belgin: Cezayı kaldırt.
Hulusi: Nasıl yaniiiiii? Mahkeme kararı var Belginciiiim.
Belgin: Ne yap ne et mahkeme kararını boz o zaman.....Tarık İtalyaya yasal yollardan giderse onu ne yapar ne eder bulurum......Ama kaçmaya kalkarken yakalanırsa.....işte o rezilliğe, o alnımıza sürülecek lekeye dayanamam.......
Hulusi: Of....Belgin ya. .....Sadece senin için Sadri ‘yi arayacağım ve ......Alo Sadri.....Bırak yaptığın işi de eve gel.....Hangi ev olacak buraya.....Ayşenin olduğu eve.....
Naz yatağında kımıldamadan uykusuz geçen iki gecenin acısını çıkarmaya çalışırken, Tarık ve Vahi Adım adım Keremi takip etmektedirler......
Vahi : Hala marketteler Tarık.....
Tarık: İçerisi çok kalabalık Vahi bey......Bu marketin kasaları da ağır işliyor.....işte bakın çıktılar........
Vahi: Hadi Tarık..... kaçırma onları gözden.....
Tarık: Merak etmeyin......Sahile iniyorlar sanırım........Siz kemerinizi bağlayın Vahi bey....Ben dün arabasına bindim Kerem’in......Biraz hızlı kullanmaya meyilli......gerçi şimdi o kullanmıyor ama gözüm tutmadı yanındakileri......
Vahi: Bu ses ne Tarık? Arabadan mı geldi?
Tarık: Kusura bakmayın....Akşam yemek yiyemedim, sabah ta malum......Midem guruldadı.....
Vahi: Ah oğlum....bir şeyler atıştırsaydın keşke.....Bak şuradaki simitçiden simit alalım sana......
Tarık: Sorun değil....şu meseleyi bir halledelim de.....Bakın tahmin ettiğim gibi sahile iniyorlar.
Vahi: Ah....bu neydi Tarık?
Tarık sinirlenir.....
Tarık. Bira kutusu Vahi bey.......
Vahi: Bunlar içiyorlar o zaman arabada.....muhtemelen de içmeyi sürdürecekler.....torbalar doluydu hatırlasana....
Tarık: Muhtemelen........Bakın duruyorlar. Ben buraya park edeyim......uzak değil nasılsa....Ağaçların arasından yaklaşırız yanlarına.......
Arabadan inerler ve ağaçların arasına dalarlar. Kerem ve arkadaşları büyük bir çınar ağacının altına otururlar. Vahi ‘nin tahmin ettiği gibi bira şişeleri torbalardan boşaltılır. Bu arada Tarık ve Vahi rüzgarda kendilerine kadar gelen konuşmaları çok rahat duyarlar.
Kerem: Yavaş oğlum....bağırmadan konuşun.....
Arkadaş 1: Kim duyacak bizi burada.....? Boşuna mı geldik buraya.....Ha......hahaha...
Arkadaş 2: Önce iş mi yoksa mangalı kurayım mı?
Kerem: Önce iş tabi.....hahhaaha.
Arkadaş 1: Nasıl, kolay girdin işe ha!
Kerem: Hala sağ olsun. Bir göz kırptım tamam.....yaşlı ama genç kız ruhu var....dayanamadı cazibeme...
Vahi sinirlenir ve gençlere doğru gitmeye kalkar.....Tarık engel olur....
Kerem: hahahahaha
Arkadaş 1: hahahahahahaa
Arkadaş 2: hahahahahahahahah
Kerem: Bakın. Evin iç ve dış resimleri. Dün gece çektim hepsini.....Kasa muhtemelen şu tablonun arkasında......
Arkadaş1: Ne zaman giriyoruz eve?
Kerem: Acele etmeyin. Biraz daha güvenlerini kazanayım.....sonra şu eski şoför.....O gitmeden olmaz.....
Arkadaş 2: Eski şoförün ne işi var daha evde....
Kerem: Valla karışık bir durum.....Adam şoför değil evin damadı sanki......
Vahi Tarık’a bakar. Tarık kızarır ve bakışlarını çevirir. Vahi ‘yi kolundan tutar ve geriye doğru çeker.
Tarık( Fısıldayarak): Bence yeterince dinledik. Gidelim.
Arabaya dönerler. Tarık cep telefonunu açar.
Vahi : Ne yapacağız Tarık. Duydun...Adam çeteymiş.....Evi soyacak bunlar.....ah abla ah.....neler getirdin başımıza...
Tarık: Merak etmeyin Vahi bey.....Hiçbir şey yapamayacaklar......Güvenin bana.....
O an Tarık’ın telefonu çalar....
Tarık: Sadri? Neydi o dünkü halin?
Sadri: Tarık, bırak şimdi dünü.....Müjdemi isterim....
Tarık: Ne o? Ayşe ‘ yi kaçırdın mı yoka?
Sadri: Olur mu ya? Baban mahkemeye dilekçe sundu.
Tarık: Ne dilekçesi.
Sadri: Kararın bozulması için. Yarın büyük bir ihtimalle yurt dışına çıkma iznin kaldırılmış olacak.
Tarık: Nasıl yani?

7

Sadri: Belgin teyzeye dua etmelisin......onun zorlaması ile razı geldi Hulusi amca.....Eeeeeebeni de unutma......Avukatlık vasfımızı henüz unutmadık.....Bir gün sonra Alfonso özgür.
Tarık: Demek bir gün.......Alfonsoya soran var mı acaba.....istiyor mu diye.
Vahi: Ne oldu oğlum Tarık? Canın sıkıldı birden.......Ya sen gerçekten şu Alfonso musun?
Tarık: Maalesef Vahi bey.....O olmaktan hoşlanmayacağımı hayatta düşünmezdim ama maalesef ben oyum ve onun hayatı benim hayatımı çıkmazlara sokmaya başladı.....Tamam Sadri sağ ol.......Ben seni sonra arayacağım ......
Vahi: Var mı yapabileceğim bir şey?
Tarık: Alfonso konusunda yok ama Kerem konusunda var. Şimdi önemli olan Kerem den sizi kurtarmak.
Vahi: Ne yapmayı düşünüyorsun?
Tarık: Öncelikle birkaç gece daha sizde kalmak için izin.
Vahi: Ne izni oğlum. Orası senin de evin sayılır. Keşke hiç gitmesen......
Tarık( içses): Keşke.....
Tarık: Sağ olun......Sizden ricam yarın akşam tüm ev halkını evden uzaklaştırmak.....Ailecek bir yere gidin.....Mesela Hulusi beylere.
Vahi: Olmaz! Konuşmuyoruz onlarla. Yani ablalarımız demek istedim....
Tarık. O zaman sinemaya gidin.....
Vahi: Hepimiz mi?
Tarık: Evet. ......Kerem sizi bırakacak sinemaya.......Bence romantik bir film seçin ki herkes isteyerek gelsin.....
Vahi: Ne bileyim........ablam gelir mi?
Tarık: Aşk konulu bir filmi kaçıracağını sanmam......Ben Filiz’e de söylerim....Böylece Ümit kesin gelir......Naz’a gelince........
Vahi Vallahi Naz hiç sevmez aile boyu sinemaya gitmeyi.....
Tarık: Onu da bana bırakın.....Yalnız sizin dışınızda herkes beni yarın sabah evden ayrılıyor bilecek......özellikle Naz ve Kerem.....
Vahi: Tamam.......şimdi gider gitmez olayı kurgularım ben.....Ama üzülecek bizimkiler.......Daha kalacağını düşünüyorlardı.........
Tarık: Mecburuz.....planımı ancak bu şekilde yürütebilirim....
Tarık Vahi’yi eve bırakır ve halletmesi gereken bir iş olduğunu söyleyerek arabayı almak için izin ister.
Tarık: Evveeeeeet, öncelikle Beşiktaş karakoluna gidelim. Bakalım bana yardımcı olacaklar mı?
Karakolda
Komiser: Eğer bugün de gelmeseydiniz tutuklama emri ile gelecektik çalıştığınız yere.
Tarık. Kusura bakmayın. Şimdiye kadar ilk kez aksattım. Ama imkanım olmadı.
Komiser: Bir de yurt dışına çıkacağınız duyumunu aldık. Mümkün değil biliyorsunuz.
Tarık: Evet biliyorum.......Komiserim şimdi sizden bir ricam olacak.....Çalıştığım eve yeni bir şoför alındı......Ben......Nasıl söyleyeyim onun farklı niyetleri olduğunu seziyorum.....Acaba onu yasa dışı bir şeyler çevirirken....yani ....yakalansa......uzun süreli ceza alır mı....?
Komiser: Öncelikle sezgi ile olacak bir şey değil bu.......Delil lazımm....ceza konusuda suça göre değişir.....
Tarık. Anlıyorum.....Teşekkürler.....
Tarık Karakoldan çıktıktan sonra şehir merkezindeki bir spor salonuna uğrar.
Tarık. Hocam, merhaba......
Spor eğitmeni: Ooooooooooo bizim karizma karatecimiz gelmiş.
Tarık: Aman hocam, sizde her seferinde.....
Spor eğitmeni: Hadi hadi eskiden bayılırdın sana böyle hitap edince. Çalışıyor musun bakayım.
Spor eğitmeni Tarık’a birkaç hamle yapar. Bir iki hareketten sonra Tarık’a ensesen sarılır....
Spor eğitmeni: İyi.....iyi hala formdasın....gerçi hafiften göbek bağlamışsın ama.....
Tarık: Yardımınıza ihtiyacım var.......
Akşam Tarık gün batımından önce eve döner. Naz evin önündeki merdivenlerde oturmaktadır. Canı sıkkın görünür. Tarık arabayı park eder etmez yanına koşar.
Naz: Doğru mu bu?
Tarık: Sana da merhaba Naz.
Naz. Doğru mu dedim.
Tarık: Ne duyduğuna bağlı.
Naz: Yarın sabah gidiyormuşsun.
Tarık: Doğru. Senin de istediğin bu değil mi?
Naz: Ben sadece hak ettiğin hayata ve insana dönmeni istiyordum.
Tarık kaşlarını çatarak Naz’a bakar.
Tarık: Yani istiyordun.......Ben yokken isteklerin mi değişti.
Naz cevap vermez. Sadece Tarık’a bakar. Tarık da Naz’a gülümser.
Naz: Çıkalım mı?
Tarık: Bana çıkma mı teklif ediyorsunuz?
Naz: Hayır....Yani evet......Aslında hayır......evet......
Tarık: Karar verebilir misiniz lütfen?
Naz: Önce sen karar ver. Sen mi siz mi diyeceğine.....Bir samimi bir resmi konuşuyorsun.....
Tarık: Ne yapalım. Eski bir alışkanlık olsa gerek.....Çıkma mı teklif ediyorsun bana?
Naz: Bu son gecemiz.......Belki uzun süre yada bir daha hiç görüşemeyeceğiz.....
Tarık: Kim bilir? Ümit ve Filiz ‘e bağlı........Bari onlar birleşseler....akraba oluruz....
Naz: Bari mi?
Tarık: Artık bunları konuşmak için çok geç.......hadi çıkalım o zaman......
Naz: İstemiyor gibisin......Zorla çıkmana gerek yok......
Tarık: Son olduğunu düşünmek gitmeyi zorlaştırıyor......yoksa seninle birlikte çıkmak her zaman zevk benim için.....
Naz gülümseyerek Tarık’A bakar ve elini ona doğru uzatır. Tarık elini tutar ve arabaya doğru Naz ‘ı çeker.
Naz: Unuttun mu? Artık şoförüm değilsin. Bu arabanın başka bir şoförü var.
Tarık: Unutmak mümkün mü......Hele böyle her dakika hatırlatılınca......Bu gece yeni şoförden bahsetmek yok.....
Açtığı arabanın kapısını tekrar kapatır.
Tarık: O nedenle de arabayla gitmeyeceğiz......Benimle yürür müsün?
Naz: Bir şartla.......
Tarık: Neymiş o......?
Naz: En çok sevdiğin şarkılarını söylersen bana.
Tarık: Zevkle.....
Ellerini birbirinden ayırmadan bahçe kapısına doğru yürümeye başlarlar......
Tarık: Seninle bir dakika.....
Güneş doğarken denizi seyretmektedirler. Naz başını Tarık’ın omzuna yaslamıştır. Esneyerek.....
Naz: Babam bizi bu akşam sinemaya götürüyor. Halam ve Ümit dünden razıymış gibi hemen kabul ettiler.
Tarık: Ya sen?
Naz: Ben gitmem öyle aile ile. Sinemaya özel kişilerle gitmeyi severim.
Tarık: Yani evde tek başına mı kalacaksın.
Naz: Tek olmayacağım.....Kerem de olacak.....
Tarık sinirli bir ses tonu ile....
Tarık: Aman ne güzel.....
Naz: Ne o kıskandın mı yoksa....?
Tarık: Kıskanmak mı?.......Neyse. Aslında gideceğiniz filmden Vahi bey bahsetti bana da. Yardımcı roldeki kadın aktris ile bir ay yaşamıştım İtalyada. Zamanım olsaydı ben de gelirdim....
Naz uyuklamaklı halinden birden kopar.....kocaman gözlerle Tarık’a bakar......Demek öyle....Bir ay demek......Bir ay.....
Tarık: Ne o rahatsız mı oldun.....
Naz. Yoooooo, neden olayım ki......Ama düşündüm de........ailemi yalnız bırakmazsam daha iyi olur.
Tarık Naz’a belli etmeden gülümser. Naz ise hüzünlenmiştir.
Tarık: Artık dönelim. Ben gecikmeden........
Yoldan geçmekte olan bir taksiyi çevirir Tarık. Eve vardıklarında Tarık Naz’a döner ve.....
Tarık: Sana veda etmeyeceğim.....Vedalar sondur........Ben seninle sonu görmedim henüz Naz......Sen şimdi yukarıya çık ve .........
Naz eliyle gözlerinden süzülen yaşları siler. Tarık tepki veremeden boynuna sarılır ve yanağına içten ve hızlı bir öpücük kondurarak koşarak merdivenlerden yukarı çıkar ve eve girer. Tarık da dolan gözlerini uzun süre kapıdan ayıramaz......Sonra müştemilata doğru yürümeye başlar. Kerem’i televizyon izlerken bulur.
Tarık: Ben gidiyorum......Naz hanımı üzecek herhangi bir şey yaparsan yakana yapışırım....
Kerem masaya ayaklarını uzatmış oturmaktadır. Tavrını hiç bozmadan.
Kerem: İyi tamam.
Tarık üzgün eve döner ve Ümit’in odasından eşyalarını alır. Ümit evde yoktur. Tarık’a bir not bırakmıştır.
Tarık: İkinci kez seninle vedalaşamadım Alfonso......Filiz ile düğünümüzde görüşmek üzere...
Tarık notu gülümseyerek gömleğinin cebine koyar ve odadan çıkar. Naz’ın odasından çellosunun sesi gelir.
Tarık: Çal......Benim için de çal.
Akşam Kerem tüm aileyi sinemaya bırakıp eve döner. Döndüğünde bahçede onu bekleyen iki kişi vardır. Kerem arabadan inince onlar da minibüsten inerler. Hep birlikte eve girerler. On dakika sonra sirenlerle polis gelir. Eve girdiklerinde üç kişiyi neredeyse baygın yerde bulurlar.
Komiser: Bakın burada kimler varmış? Sonunda sizi iş üstünde yakaladık.......Daha doğrusu yakaladılar.....İyi de benzetmişler sizi.......Haydi gidiyoruz.....
Polis üç hırsızı ekip arabalarına bindirip karakola götürürler. Tarık ve Spor eğitmeni bahçeden onları giderken izler.
Tarık: Size ve arkadaşlara çok teşekkür ederim.
Spor eğitmeni: Rica ederim. Benim için bir zevkti. Böyle şeyler hep filmlerde olur sanırdım.
Tarık saatine bakar......
Tarık: Film dediniz de..benim ikinci bölümüne yetişmem gereken bir film var hocam.....İzninizle....

8

Naz: Ayyyyyy bu kızla mı......? Ya bir saattir her açıdan gösterdi kızı, güzel desem güzel değil....Yetenek de yok.....Ağlıyor mu yoksa gülüyor mu belli değil.
Bir ses: Şıııııııı....
Naz: Ya ne oluyor ya.....yorum yapıyoruz.....
Başka bir ses: ...Üffff film bitti yorumunuz bitmedi....
İlk ses: Şııııııııııı.....
Naz: Aman . Tamam....tamam
Naz (fısıldayarak): Iyyyyyy.....dişlere bak.....(yüksek sesle gülerek) Ben bunları yan yana düşünemiyorum bile....
Sinema Görevlisi: Hanım efendi.....Şikayet var.....Sizi buradan da kaldırmak zorunda kalacağım.....Ya da filmden çıkartmak zorunda.....
Naz: Aman alın filminizi kendiniz seyredin.....Göz zevkimiz bozuluyor burada....
Naz kalkar ve tam çıkacakken.....
Tarık( Onu kolundan yakalar ve yanına oturtur): Daha en heyecanlı yeri gelmedi.....Bir de mayolu halini gör istersen......( karanlıkta beyaz dişleri parlar)
Naz: Sen burada mıydın........?...Duydun mu.....?
Tarık : Hı......hı.....
Naz: Ne kadarını.....?
Tarık: Hepsini......
Naz başını dizlerine gömer. Elleri ile de koltuğu yumruklar.....
Bir ses: Yeter ama yaaaa.....Bu ne rezalet......
Tarık Naz’ı bileğinden yakalar ve peşinden salonun dışına sürükler.
Tarık: Vahi beylerin yanına oturdum geldiğimde....Seni tanımadıklarını belirttiler( Güler)....Yerini değiştirmişler hiç susmayınca.....
Naz: Ne yapsaydım....Film yorum filmiymiş....
Tarık: Benim bildiğim yorumlar film bittikten sonra yapılır......
Naz: Sen çok biliyorsun zaten....Hem sen gitmemiş miydin?
Tarık: Gördüğün gibi buradayım.....Giden başkası oldu......
Naz: Kim.....?
Tarık cep telefonunu çıkartır cebinden ve Naz’a birkaç resim gösterir.....
Naz: Bunlar da ne böyle?
Tarık: Anlatayım......Bu elinde çuvalla olan Kerem, sevgili şoförünüz,hani on parmağında on marifet olan. Bu kaçıncı marifeti saymadım.....Neyse , bu da arkadaşları.....Bak sizin kasanın önündeler.....Şu arkadan yaklaşan beyaz melekler de beim birkaç eski arkadaşım.....Onlara temizlik meleği de diyebilirsin.....Şu son resim de Komiser Harun ve Kerem....Sizin evden çıkarken....
Naz: İnanmıyoruuuuuum......İnanamıyorum.....!!!!!!!!!
Naz telefonu Tarık’ın elinden kapar ve salona yönelir.
Tarık: Dur Naz nereye gidiyorsun?
Naz: Babama göstereceğimmmm.
O esnada telefon çalar......Naz ani bir refleksle acar.....
Naz. Alo? Belgin teyze.....Evet burada........Seni istiyor.....
Tarık: Alo?Yok.......Sinemadayız.......Ararım......İyi geceler.....
Naz: Ne o yüzün değişti ?
Tarık: Yok bir şeyyyyy.
Naz: Ver telefonu.....Babama göstereceğim resimleri.....
Tarık: Vahi bey biliyor dururmu......O nedenle sinemaya geldiniz zaten.....Ben de o yüzden gitme numarası yaptım....evde kimse yok sansınlar diye.
Naz hırsızlık olayını unutuverir.
Naz: Peki şu yardımcı kadın oyuncu meselesi?
Tarık: Yok öyle bi şey....Hem de o kadınla.....(Güler)
Naz: Demek beni buraya getirebilmek için öyle bir yalan uydurdun.....?
Tarık: Sırf birlikte yaşadığımı söylediğim kadın için mi geldin yani sinemaya?
Naz: Şeyyyy.....Neden sırıtıyorsun....
Tarık: Sırıtm.....( telefonu çalar)Alo?......Tamam arayacağım........
Naz: Her halde yine Belgin teyze.....Bir şey mi oldu......? Neyse ben filmi tamamlamaya gireyim....Sen rahat konuş.
Naz salon girişine, Tarık da sinema çıkışına doğru yürür. Tarık annesini arar....
Tarık: Alo, anne? Ne o telaş....?
Belgin: Sen hemen buraya gelmezsen telaş ne o zaman göreceksin.
Tarık: Ne oldu söyler misin ?
Belgin: Daha ne olacak? Komiser Harun bey aradı. Uzun zamandır aranan bir çeteyi yakalatmışsın..
Tarık: Bunun için seni mi aradı?...Bunun için?
Belgin : Hayır, imza attığını söyledikten sonra ekledi bunu.....Gurur duyun dedi.
Tarık: Sen de dediğini yap....Gurur duy.....
Belgin: Böyle gurur istemiyorum ben...Ya sana bir şey olsaydı.......Sadri seni aramadı mı?
Tarık: Öğlen aradı.....Şimdi cezam kaldırılacak mı yani?
Belgin. Tamamen olmuyor muş. On günlük özel yurt dışına çıkış izni alabildi ancak.
Tarık: Tamam o zaman ben de şu Alfonso işini gidip tarihe gömeyim.
Belgin: Ne zaman gidiyorsun?
Tarık: Ben seni arar bildiririm.....Sofia bu gün gitti......O sayfayı da kapama zamanı geldi....
Belgin: Naz ne olacak......?
Tarık: Bilemiyorum....aklı fikri beni Alfonso olarak görmekte......İtalyaya göndermeden rahat edemeyecek.....Oysa oradaki hayatımı görse.......(içses)Kesin prangalara vurur beni.
Naz: Ne olurmuş oradaki hayatını görsem....?
Tarık( şaşkın): Sen burada mıydın?
Naz: Görevli beni içeriye almadı......Eeeeeee ben de olsaydım beni içeri almazdım.
Tarık: Beni mi dinledin?
Belgin: Hesap ver sevgiline hadi.....
Tarık: Sonra yine görüşürüz. İyi geceler....
Belgin: Tarık.....Tarık diyorum.
Naz: Sen beni dinlememiş miydin.....? Ne varmış oradaki hayatta merak ettim şimdi....
Tarık: Anlatsam anlamazsın ki!
Naz: Anlatmanı isteyen mi var.....Göstereceksin (manalı manalı Tarık’a bakar)
Tarık: Neeee!!!!!

9

Naz: Evet. En güzeli İtalyaya birlikte gitmek. Viva İtalya......
Tarık: Şaka yapıyorsun herhalde? Ciddi olamazsın.....
Naz: Niye? Son derece ciddiyim.....Hem gezeriz de orada....Alfonsonun izinde gezisi.....Nasıl ama?.....Ne yaratıcıyım ya....
Tarık: Yaaaaaa....Ne demezsin........Korkarım bu yaratıcılıkla seni uçaktan da atarlar....
Naz bozulur......Nedenmiş o? Ne zararımı gördün?
Tarık: Ne bileyim...Bir lafımla şu fimde yaptıklarından sonra.....İtalyada Alfonsonun izinde olayı korkuttu beni biraz....
Naz gülerek Tarık�ın omzuna vurur...
Naz: Ay ilahi arkadaşım.......Ne oluyo yaaaaaa?
Tarık Naz�ın elini sert bir şekilde yakalamıştır.....
Tarık: Arkadaş olayını bitirelim dediğimi hatırlıyorum.....Vurma omzuma....rahatsız oluyorum....
Naz: Amaaaaaaaan......tamam be arkadaşım.....
Naz inadına boşta duran diğer eliyle de öbür omzuna vurur. Tarık bunu da yakalar ve bileklerinden tuttuğu Naz�ı kendine doğru çeker. Burunları birbirine değmek üzeredir. Birden.....
Filiz: Abiiiiii......!!!!!!!!
Hemen birer adım geri atarlar. Tüm aile yavaşca onlara doğru gelir.
Ümit: Naz, neydi o halin......Ayyyyy!!!!Hala ne yapıyorsun yaaaa?
Netice Ümit�i sertçe dürtmüştür.....
Netice: Naz yok burada.....Bu şahsı tanımıyoruz dedik yaa.....Yürü Ümit.....Yabancılarla konuşma.....Aaaaaa? Dur bu bizim Alfonso değil mi?Döndün mü sen küçük Hulusi? Ha?
Tarık: Henüz belli değil Halacım......Naz isterse.......
Tarık Naz�a bakar........
Netice: O zaman eve gel de Naz ile konuş......Şu yanındaki film düşmanından da uzaklaş.....gevezelik bulaşır.......
Naz: Ama halacım yaaaaa.........Ayyyyyyy....
Netice: Sus.....kimsin sen.....Tanımıyorum ben seni.......
Vahi: Yetmedi mi ablacım ya.....Ayyyyyyyy
Netice : Sen sus......!!!!!! Hadi gidiyoruz.
Netice ,Vahi ve Ümiti önden yürütür ve Tarık�ın koluna girer. Naz arkalarından baka kalır.....
Naz: Ama ben......
Tarık sinemanın kapısında Ümit ile yer değiştirir.Neticenin elini öper ve Vahi bey�in de onayı ile içeriye Naz�ın yanına döner. Hala arkalarından şaşkınlıkla baka kalan Naz�a yaklaştığında telefonu çalar.....
Tarık: Alo?
Belgin: Hesap kesim fişini aldın mı?
Tarık: Ne?
Belgin: Hesap verdin ya sevgiline......Ağzının payını aldın mı?
Naz: Kiminle konuşuyorsun sen? ( Naz geride bırakılmış olmanın öfkesindedir)
Belgin: Ooooooooo iş bitmiş Tarık......Ben annen olarak bu kadarını diyemiyorum......
Tarık: Şey.....İ.........Şarj bitti!!!!!!!!! Naz, telefonunu verirmisin......?
Naz: Veremem.
Tarık: Neden?
Naz: Film esnasında o dediğin kızı cep telefonuma kaydederken halam kızdı aldı telefonumu.....
Tarık: Çok güzel......Bunları yaptığına inanamıyorum yaaaaa......
Naz: Eeeeeeeee napalım.....Biz de bu sukuneti değerlendirelim.......Hadi gezelim......Hem İtalya provası olur bize.....
Tarık: Sen gerçekten ciddisin......
Naz: Arabaya son varan..........
Tarık : Yok ki.
Naz: Ne yok?
Tarık : Araba....Ümit sizinkileri götürdü.........
Naz : İyi......o zaman yürüyelim......Hem sana Kerem ile ilgili rüyamı anlatırım.
Tarık : Kapandı o mesele....Adam çıktı artık hayatımızdan.......
Naz : Anlatacam işte..Rüyamda sen Kerem�i kendine benzetiyordun.......Böyle stüdyolarda kayıt yapmalar.....Benimle gezmeler......kıyafetler müthiş spor........
Tarık : Nazzzzzzzz ! Bunları bana anlatma....Sana rüya bana kabus....Herkes rüya görür....Kim bilir kim hangi rüyayı görüyo şimdi.....
Belgin aniden kesilen telefonun şokuyla oturduğu yerde kala kalmıştır. Birden kendini yarattığı bir hayalin içinde bulur......
Naz: Öp bakayım babaannenin elini Nazlıcım.
Küçük kız Belginin elini öper. Belgin de ona sarılır.
Belgin : Canım yavrum......Gün geçtikçe babana benziyorsun......
Naz : Tarık ne diyor annen....... ?
Tarık. Annecim....sana öyle geliyor......Nazlı tıpa tıp Naz......
Naz : Tarık.....Annene İtalyaya döneceğimizi söyledin mi ?
Naz sırıtarak Belgin�e bakar.....
Belgin : Ne İtalyası.....İtalya geçmişte kaldı.....Tarık neler oluyor.... ?
Tarık : Burada geçinemiyoruz anne......İtalyaya dönüyorum.....Ralliye başlayacağım yine....Naz en iyisinin bu olduğunu söylüyor......
Belgin : Ne ??????? Oğluşum gidiyoooooorrr......Oğluşum İtalyada......ah Belgin ahhhhhh....Ne talihsiz insansın sen......Gitti Tarık İtalyaya gitti......
Belgin hayalini görürken son cümlesini haykırmıştır. Hulusi karısının sesine koşup gelmiş ve onu uyandırmaya çalışırken....
Hulusi( içses) : Merak etme Belginciiiiiim.....Ben yarın erkenden İtalyaya gidip o zibidiyi getireceğim....Büyük süprize hazır ol.....
Ertesi sabah Naz ve Tarık yataklarında gecenin yorgunluğunu derin uykularında atmaya çalışırken, Belgin Tarık�a ulaşamamanın hüznünü yaşamakta ve Hulusi de çoktan uçağa binmiş İtalyaya doğru uçmaktadır......
Günün ilerleyen saatlerinde .....
Hulusi: Şu sözlük te olmasa işim zor yani......Bakalım şu fstığa bir soralım....Ne diyecem....merhaba güzel kız. Ben Alfonsoyu arıyorum.....Yazalım bakalım şu kelimeleri yanyana, anlayacak mı......
Hulusi: per cortesìa. Come tu siete. Indagare Alfonso. Bellezza ragazza.......Kulağa hoş geldi.....
Telefonu çalar......
Belgin : Hulusi sen neredesin sabahtan beri. Ne aradın ne sordun....Bankayada uğramamışsın....
Hulusi : Hayatım. Bak dinle. per cortesìa. Come tu siete. Indagare Alfonso. Bellezza ragazza..
Belgin: Sen yine gündüz gözüne rakı mı içtin?
Hulusi: Aşk olsun Belgincim.....Ne rakısı.....İtalyanca , Beyfendi Alfonsoyu arıyorum diyorummmm.
Belgin: Ne? Sen neredesin Hulusi?
Hulusi boş bulunur ve bulunduğu gece klubünün adını masadaki peçeteden okur..
Hulusi: La İtalya Prima Donna Night Club
Belgin: Hem İtalyada hem de gece kulübündesin demek....Ne işin var orada?
Hulusi : Ne işim olacak....Tarık�ı arıyorum. Gittiği her yerin listesi var elimde....Bulacam onu getirecem sana....
Belgin (içses): Eyvaaaaaah....Tarık şimdi İtalyadaysa.........Asla karşılaşmamalılar orada....
Hulusi: Belgiiiin oradamısın.....Bak burada efendi bir bey var....ondan bilgi alayım hemen seni ararım....
Belgin: Bu bey�in saçları ne renk Hulusi?
Hulusi( baygın gözlerle ve yumuşak ses tonuyla) : Ateeeeeeşşşşşş kızılı.......
Belgin : Demek öyle....Birincisi boşuna İtalyadasın, çünkü Tarık şu an evde.....İkincisi ben oraya geliyorum ilk uçakla, o ateş kızılı saçları olan adamı görmeye........ !!!!!

10

(Son)
Tarık’ın yattığı odanın kapısı vurulur.
Tarık : Kim o ?
Naz ( sesini değiştirir): Alfonsoooooo!
Tarık yattığı erden gülümser.
Tarık ( içses): Yeni bir oyuna başladık demek.....tamammm
Tarık: Victoria ? Helena? Ornella?....No, no Veronica? Angelina?
Kapı birden sonuna kadar açılır.
Naz: Pes yani.....say say bitmiyor......
Tarık: Daha saymaya başlamadım ki.....(gülümser)
Naz: Kandıramazsın beni.....İtiraf et....
Tarık: Neyi?
Naz: Dokuz ay öncesine kadar bu kadar çok kızla birlikteyken burada çalıştığın sürede masum bir hayat yaşadığını......
Tarık: Doğru......masum bir hayat yaşamadım.......o kızları hiç aratmayacak dokuz aydı....dop dolu.....
Naz: İşte böyle.....O yok bir saat işim var, iki saat işim var dediğinde hep kızlarla buluşuyordun demek......
Tarık : Sayayım mı......Aslı,......... Gül, ........Neslihan,........Lale..........Sanem......
Naz arkasını hışımla döner ve odadan çıkar.....
Tarık: Şakaydı.......Gel sana gerçek bir isim vereyim.
Naz sanki hiç odadan çıkmamış gibi dibinde bitiverir Tarık’ın.
Tarık: Bu ne hız.....Alfonsoyu geçtin.....
Naz: Dalga geçmeyi bırak da söyle........Kim yada kimler......?
Tarık: Beni en çok ne üzüyor biliyor musun?
Naz: Ne?
Tarık : Bana bu soruyu bu kadar ciddi bir şekilde sorman.
Naz : Yani söylemeyecek misin ?
Tarık : Offf, Naz....Naz !!!!!
Naz : Hadi söyle......
Tarık gözlerini tavana diker.........Derin bir nefes alır.....
Tarık : YA sen duymak istemediğin için duymuyorsun galiba.....Söyledim ya.....
Naz : Offf Naz.........Nazzzz dedin ......
Tarık. Bak beni duyabiliyormuşsun.....
Nazın yanakları kızarır. Sonra gülümser.....
Naz: Yani İtalyada neredeyse her gün başka bir kızın kollarında iken , şu son ayda Naz.....
Tarık: Abartma Naz.....Her gün başka kız.....kolay mı......Alfonso işte.......bazen üç gün biriyle sonra bir ay başkasıyla.......
Naz: Yuh......Neredeyse derin bir iç çekeceksin......
Tarık: Ama sen öyle bir girdin ki hayatıma........
Naz: Eeeeeeeeeeeee?
Tarık: Eeeeeesi bu işte......Naz.
Naz ayağa kalkar ve aynaya bakar. Hareketleri edalanmaya başlamıştır. Her açıdan kendine bakar.
Tarık: Ne yapıyorsun sen?
Naz : Bunca kızın yerine geçen yönlerime bakıyorum.....Kaş .....göz.......yanak....
Tarık gülmeye başlar.....
Naz: Neden gülüyorsun?.....Komik olan ne?
Tarık: Yanlış yere bakıyorsun.....Cazibesi orada değil.
Naz bozulur......Öfkelenir......
Naz: Ayıp ayıp....Ben de seni farklı sanırdımmmmm.....Hepiniz aynısınız......
Tarık: Ne oldu şimdi.....Ne dedim ki ben?
Naz: Sen çok iyi bilirsin dediğini.....
Tarık: Benim demek istediğim derin noktalardaki etkileyiciliğin.......Dişiliğin değil.....
Naz: Yani beni güzel ve çekici bulmuyorsun.
Tarık: Offffffffffffffffff........
Hulusi Belgin telefonu kapattıktan sonra saatine bakar.
Hulusi: Oooooooooo Belgin buraya gelinceye kadar ben üç kez sarhoş olup on kez ayılırım.....Şu kızlara bak Hulusi........Offff ........offfff...Hellooooo senyorita.......Ben Hulusiiii......siz deyin Hulyo.
Kız: Hulyooooo?
Hulusi: Si madame. Hulyo.....Hulyo baba Alfonso....Father .......father......
Kız: Alfonsssoooooo.......Oooooo Alfonso....Lost.
Hulusi: Ya en azından şu İngilizceyi tam öğrenseydimmmmm.....Ah Mualla hocam , otuz yıl önce demiştin.”Bir gün öyle önemli bir anda diliniz sizi ylda bırakacak.İşte o zaman yabancı dilin kıymetini anlayacaksınız ve beni anacaksınız diye”.....Anıyorum seni hocamm......haklıymışsın....Neyse ben de vücut diliyle tamamlarım eksikleri......
Hulusi oturduğu masadan kalkar ve kızın yanağından makas alır.
Hulusi: Sit.......sit.....Hulyo....bank .....bank man.....Alfonso Father.........
Kendini gösterir ve...
Hulusi: Hulyo....big ......bank....Turkey.....
Derken kulaklarında Belginin sesi yankılanır.
Begin: Demek öyle Hulyo bey......Big..bank..Turkey demek......
Hulusi telaşa kapılır ve etrafına bakınır. Belgin yoktur.....
Hulusi: Boşver Hulusi....Gülümsemeye devam et....İç baskılardan kurtul....Ne işi var Belginin İtalyada....Işınlanmadı ya.....
Belgin: Hulusiiii!Batıyorsun Hulusi......Omuzunun üstünden arkaya bak.....
Hulusi arkasını döner ve gece kulübünün tavanından tüm klubü çeken kamerayı görür....
Belgin: El salla Hulusiiiiiiiii.....Bak internetin yararlarına......Sen kulübün adını söyleyince Sadriye arattırdım internete canlı yayın yapan İtalyan kulüpleri......El salla Hulyo......El salla.Çünkü artık ancak böyle irtibat kuracaksın benimle.....
Bölüm Sonu