Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

38. Bölüm (4 Nisan)
39. Bölüm Senaryosu (flower98) --8. kısım eklendi--
Replik ve Yorumlarla 37. Bölüm (Ebru Karaca)
Barış Akarsu Trendy Posteri (02.04.07)
Passaparola
Barış Akarsu 30 Mart Van Konseri Görüntüleri
Oyun Bozan - Fox TV (29.03.07)
38. Bölüm Senaryosu (flower98) --8. kısım eklendi--
37. Bölüm (Videolar)
Replikler (37. Bölüm)
 

Replik ve Yorumlarla 38. Bölüm (Ebru Karaca)

Nisan 04, 2007

Aşağıdaki yazı Dizifilm.com forumu üyelerinden Ebru Karaca'ya aittir. Güzel yorumu ve paylaştığı replikler için kendisine teşekkürlerimle:




1

Bu gün yine çoook mutluyum!
Yine çok güzel bir bölümdü. Yorum yazmak sahiden çok zevkli olacak. Çoookk!!

Çok etkileyici bir bölümdü. Hem romantik, hem duygusal, hem hüzünlü..
Bayıldım..
İzlemekten zevk duydum, herkese de şiddetle tavsiye ederim.

Bölüm, çok heyecanlı bir yerde kalmıştı. Tam düşündüğümüz gibi Naz bir şey göremeden, Hulusi'lerin gelişi engelledi. Ama orada asıl komik olan Naz'ın cüzdanı yere düşürmesi ve kapı açılınca da korkuyla toparlamasıydı..

Naz durumu komikti ama kırdığı pot daha da komikti

NAZ: Bize de misafir gelecekti. Hiç de hazzetmem misafirden.
BELGİN: Bizdik o misafir..
Naz DUMUR! Kaşlar kalktı gene hayretle

Yazık, iki kadın Hulusi'yi ne hale getirdiler. Başını yediler adamın!

HULUSİ: Duble! Tek tek değil, duble dule geliyorlar üstüme.

Belgin Hacer'in bastonuyla vurdu ya Hulusi'ye bir de, Neticevari..

HULUSİ: Sen dubleyi boşver Ayşe. Direkt şişeyi getir!

Daha dizinin başında kahkahalara başladık anlayacağınız. Tarık'ın az kalsın evi yakıyor oluşu da bir başka tabi. Boş buldukça ev yakıyor bunlar da


2
Neyse, neticede Tarık babasına yakalanmadan kurtuldu evden. Hem de babasının, onun varlığını bilmem kaç metre öteden hissedebilme yeteneğine rağmen Hah haa..

Sevgili üçlümüz arabaya geçince rahatladım. Hani birine yakalanma sıkıntısı kalmadı ya Yazık, Sadri'ye.. Hem işsiz, hem de kız arkadaşının yanına yaklaşamıyor E tek dostu olarak da Tarık'a yazılması çok normaldi Hafif sitemle başlasa da

SADRİ: Eh beni de yolda giderken, kapıyı açıp itersiniz artık! Felek vurmuş zaten.

TARIK: Ben en iyi dostumu böyle zor gününde yanlız bırakır mıyım? Bu akşam misafirimsin.
SADRİ: Rahatsız etmeyeyim!
TARIK: İstesen de edemezsin!
....
Sen öyle san!

HOOOOOOOORRRRRRRR.........

TARIK: (Müştemilatın kapısını kapatırken) Öyle bir edermişsin kii...
Çok güldüm..

Benim bile hemen aklıma geldi, Tarık nasıl unutur Sadri'nin horlamalarını?

Müştemilata tekrar girince horlamaları önlemek için Sadri'nin yastığını düzeltmesi, hele de Filiz ile konuşurken bir yandan yastığı ucundan tutuşu çok komikti.

......
FİLİZ: Tamam, ben yarın müştemilata gelirim.
TARIK: Müştemilat olmaz!
FİLİZ: Neden?
(Tarık telefonu Sadri'nin horultularına tutar)
FİLİZ: Ayyy...
AYŞE: Aaaa, Sadri'nin horlaması değil mi o?

İğreennnççç... Hah haa..


3

Ertesi sabah iki kardeşin buluşmasında en hoşuma giden diyalog da, hemen herkesle aynıydı sanırım.

TARIK: Filiz, sen hiç Ravyoli'yi duydun mu?
FİLİZ: Duymakla kalmadım. Hem duydum, hem yedim.
TARIK: Ondan bahsetmiyorum. Bana ralliyi öğreten, İtalya'da kollayan, gözeten Ravyoli..
FİLİZ: Yooo.
TARIK: Doğrudur. Çünkü kendisini dün uydurdum.

Allah seni kahretmesin Tarık! Şimdi bunları söylerken nasıl da pişkin pişkin gülüyorsun ama Naz ile beraber ben de inanmıştım sen orada anlatırken.. Utanıyorum ama öyle..

Naz'ın Tarık'ın ses kayıdı almasından sonra yaptığı konuşma çok güzeldi. Tam arkadaş gibi. Sana uyarsa, müsaitse, sen ne dersin gibi sözler Naz'ın ağzına ne kadar da yakıştı öyle! Bu konuşma şimdiye kadar olması gerektiği gibiydi. Ama nedense Naz, Tarık'ın Alfonso olmasını öğrendikten sonra ancak böyle olabildi. Ondan önce hep EMİR KİPİnde konuşan cadı bir patron olabildi sadece

Geçmişe yönelik olarak Tarık'a yaptıkları aklına geliyordu ya, benim de içimin yağları eriyordu. Çünkü diziyi izlerken, hep düşünürdüm, Naz gerçekleri öğrenice bu sahneler hep arada kaynayacak diye. Ama sağ olsun senaristler, her şeyi bir bir düşünmüşler. Üç bölümdür, hep tam yerinde geçmişe dönüşler yapıyorlar


4

Sahildeki manzara harikaydı. Güneşli, canlı, güzel bir hava.. İki güzel insan.. Oradaki hallerini sevdim

Arkadaşlar, biliyor musunuz, ben Naz'ın sevgisini bunca bölümdür ilk defa bu gün bu kadar yoğun gördüm. Gerçek ve içtendi. Kendini değil, sahiden sevdiği adamı düşünüyordu. Konuşmaları o kadar içtendi ki. Sahiden Tarık için iyi olanı istiyordu. Kendini hiçe sayıyordu. Çünkü ona daha fazla değer veriyordu.

Kesinlikle Naz bu bölümde tüm zamanların en yoğun aşkını, sevgisini hissettirdi bana. Bu öyle bir şey ki, dokunmaktan, öpüşmekten daha etkileyiciydi. Naz kendinden vazgeçti. Yetmez mi? .)

TARIK: Beni kovuyor musun?
NAZ: Hayır. Azad ediyorum.

Tam o sırada uzaktan çekim, kuşlar havalanıyor, onlar karşılıklı olarak birbirlerine bakakalmışlar..
Muhteşem bir sahneydi.
Hemen ardından ALDIRMA başladı ya..

Zor Günler, bu zor günlerde şimdi nerdeler....

Sonrasında gelen içten bir sarılma..

Yok arkadaşlar, yok. Kesinlikle bölümün en romantik sahnesi buydu. Boğazımda bir düğüm oluştu. Hele şarkı da başlayınca tam oldu. Çok sevdim.


5

Onları arabadayken arka çekimden hiç görmemiştik. Değişik bir açı olmuş. Ama beni asıl etkileyen, öyle bir çekim olmuş ki.. ayrılığı, hüznü tam yansıtmış. İkisi de susuyor, sessizce birbirlerine bakıyorlar, içleri kan ağlıyor, sessizlik..

Çok güzel yansıtmışlar. Çookk.. Eve geldiklerinde ikisinin de gözleri nemliydi..

TARIK: Sensiz hiç bir anlamı yok ki!

Haftanın sözü olmaya aday, harika bir cümle.

Sonrasında Tarık'ın Ümit ve Vahi beyle vedalaşması da güzeldi. Ya çok hüzünlendim ben bu bölümde. Ümit'le vedalaşmaları çok komik ve güzeldi. Vahi beyle vedalaşma da bir o kadar etkiledi beni. Özellikle Vahi beyin sarılması ve bırakmayışı..

VAHİ: Hayır! Bırakmayacağım işte! Gitmeyeceksin! Gitmeyeceksin!

Orada gözlerim doldu, burnumun direği sızladı. Gerçekten.
Zaten sulugözün tekiyim. Böyle şeyler olunca da hemen döküveriyorum yaşları.
Çok etkilendim.

TARIK: Var mı?
NETİCE: Ne var mı?
TARIK: Zamanı geri almanın bir yolu..

Çok anlamlı..
Ve oradaki bakışma.. Hmm..


6

Hem aferin de Tarık'a. Ne güzel idare ediyor Netice halayı. Her bakımdan.
Baksanıza, Sadri'ye kız istemeye bile ikna etti onu

....
NETİCE: Hem gider, hem alır gelirizi kızı Sadri'ye şipşak! Hem de Sadriye.... .............. Sadri kim? Hah ha..

Bu bölümde hüzün peşimizi hiç bırakmadı. O sahnelerden biri de Naz'ın Sofia ile konuşmasıydı. Gözleri dola dola, çok önemli cümleler sarf etti Naz. Sofia anlasın ya ada anlamasın. Ne dedi Sofia'ya? -- SENİN YERİNDE OLMAK İSTERDİM!..

Ama Alfonsonun özgür olduğunu anlatırken kanatlarını çırptı ya, ben orada koptum. Çok güzeldi
Hele parmaklarını ALFONSO ve SOFIA diye sayıp, birleştirmesi de eklenince, o sahneye bayıldım. Merve sahiden de çok iyi bir oyuncu. Zaman ilerledikce de daha iyi oluyor..

Dizide çok sevdiğim sahnelerden biri de şuydu:

NAZ: Yok artık! Koskoca Avrupa Şampiyonu Alfonso'ya, beni getir-götür diyeceğim.
TARIK: Getir-götür demenize gerek yoktu. Siz bana, "arkadaşımla buluşacağım" derdiniz, ben de "ben sizi götürür getiririm" derdim. Siz de "olur" derdiniz.

.......
TARIK: Şunu baştan söylesenize!
NAZ: Neyi?
TARIK: E dürümü..


7

Onları izlemek çok keyifliydi bu akşam.. İki duyguyu bu kadar bir arada yaşamak.. Keyif ve hüzün..

NAZ: Anlıyorum ne yapmaya çalıştığını. Dost olmaya çalışıyorsun. Ama olmaz. Bütün bunların üstüne ben beceremem.

Eee, Naz Hanımefendi.. Anladın mı şimdi?
Bu sözü çok çok önceleri etsen ne olurdu sanki?

...

Tarık'ın evden ayrıldığı hava, çevre.. çok güzeldi.
Tıpkı, bu eve geliş zamanlarındaki gibi güzel, güneşli bir havaydı..
Dizimizle yazın tanıştık biliyorsunuz..

Uff.. Çok etkilendim ben yaa..



8

Bu bölümde Hulusi'ye sahiden acıdım. Her zaman, Belgin'de biraz fazla hak bulurdum. Ama bu bölümde Belgin ve Hacer'in fazla üstüne geldiklerini düşünüyorum.. Yani sahiden, ileri sürdüğü bahaneler gibi..Netice hala ona hitap ettikçe, güzel şeyler söyledikçe, kızsa mıydı? Kabul etmese miydi? Hayret bir şey yani..

Gerçi Tarık konusunda hala kızıyorum ona ama, olsun

Gelelim, Hulusi'nin en sevdiğim sözlerine.. , diyaloglarına..

HULUSİ: ... Bunlardan beklemeyeceksin de, kimden bekleyeceksin? Biri Tarık'ın kız kardeşi, biri beraber büyüdüğü..


HULUSİ: Saçmalama Belgin! Ben seni 80 yaşındaki bir kadın için terk eder miyim?
BELGİN: Hulusi! Limitin kaç?
HULUSİ: Otuuzz,,..... NE?
Hah ha..

Belgin de ona kızıyor kızıyor, lafı söyleyip gidiyor da, bir de odada bekliyor ya.. Çok gülüyorum. Kardeşim, madem bekleyeceksin, ne diye o kadar naz yapıyorsun? Değil mi ama?
Ondan sonra, adam gelmeyince bozuluyorsun .)

HULUSİ: Açıklayabilirim Belgin.
BELGİN: Sus!
VAHİ: Açıklayabilir Belgin Hanım.
BELGİN: Sus!

Bu Belgin bir süredir azıtmıştı zaten, Netice hala geldi geleli daha da çekilmez bir hal aldı bazıları için...


9

Gerçi ona hak vermemek elde mi? Yahu bu Vahi beye yaptıklarından bana fenalık geldi. Nedir o öyle SS Subayı gibi. Yuh yani.. Yazık adama.. Belgin hanım biraz hak ediyor. Ona şimdilik üzülmeyelim..

VAHİ: Alo.. Belgin hanım..
BELGİN: Buyrun Vahi bey..

(Netice'nin KAPA TELEFONU cazgırları..)

VAHİ: Hadi, ben kapatıyorum.
HACER: Neden açmış telefonu?
BELGİN: Kapatmak için..

Hih hii...


BELGİN: Hulusi, sen Münir'i terfi mi ettirdin?
HULUSİ: Nereye?
BELGİN: Ne bileyim, Padişahlığa falan..

Hah ha.. Burada koptum, koptum.. Hani, yanlış da değl..

Kız isteme faslında, Netice hala Burak ve Naz'dan bahsedince Belgin nasıl mutlu oldu, gördünüz mü?
Çok komikti ya.
Anında çark etti. Pek sevdi Neticeyi.. İşine geliyor ya..
Coştu, coştu..


10

Netice halanın da hakkını yememek lazım ama..
Suna Pekuysal, sahiden harika bir performans çıkartıyor.
Hem bu kadar nemrut hem de tatlı olmayı nasıl başarıyor? O kadar da güldürerek..

FİLİZ: Büyükbabasıyla büyük aşk yaşamışsınız. Öyle söylüyor.
NETİCE: BEEEENNN??? (Öyle bir ben dedi ki, duyduklarına kendi bile inanamıyor. O kadar yani.. )

Ama şaşkınlığı çabuk attı. Sonradan uydurduğu yalanlara bakılırsa..

Neyse ama yaşadığı, daha doğrusu yaşayamadığı onca şeyden sonra affediyorum onu.

Amaaaaaaaaaaaaaa...

Ona nasıl bir kız istemeydi öyle?
Koparttı adamı yaaa.. Hah haa...

Netice hala durumu mahvettikçe Sadri yerinde duramıyordu garibim

SADRİ: Netice teyze, ben evde kalıyorum şu an. Hihhihih

Bir de ben şeye çok güldüm. Hani Netice halanın lafı birden bire Ümit ve Filiz'e getirdiği sahne var ya, ona. Oradan oraya! Hooopp!!


11

Ve arkasından,

NETİCE: Benim Sadri'me kız mı yok?
SADRİ: Yok!

Dizide beni çok güldüren sahnelerden biri de herkesin etrafta kamera olduğunu sanıp da, etrafa -köşeye, ulu orta el sallamalarıydı. Önce Naz, sonra Ümit ve en sonunda da Tarık. Zaten Tarık'ın sahnesinde kahkahayı basmışım Onunki bir başka güzeldi. Ama bu arada o çocuğa, ANNEMİN SPONSOR OLMASI dedi, duyurulur..

NAZ: Nerede kamera? El sallayalım.
TAKSİCİ: Abla, parayı ödememek için böyle yapıyorsan, yemezler.! Hahahaha..

Peki, dizide bir şeyi fark ettiniz mi?
Eskiden arabadan inip, ZINK diye evin kapısını itip, içeri girerlerdi. Birisi MANTIK HATALARI bölümüne mi yazdı nedir, şimdi bölüm boyunca Naz kapıyı anahtarla açtı.
Eh, olsun o kadar..


12

ALDIRMA:

Biraz da şarkımızdan bahsedelim değil mi?
Çok güzel ve yerinde bir seçimdi. Hem dizinin dokusuna, hem anlatılanlara nasıl da uydu..
Fragmanda bu şarkıyı duyunca o kadar çok yorum yaptım ki, onların üstüne yazacak daha fazla sözüm yok.
Ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz.

Yine değinmek istediğim bir konu, REKLAMLAR. Ne çoklardı bu bölüm. Eskiden başlangıçta o kadar çabuk koymuyorlardı. Şimdi bir başladı reklam koymaya, sürekli devam etti. Neyse, olaya iyi tarafından bakmak lazım. Demek ki, bu kadar çok reklam aldı. Bu da güzel ve önemli. Tabi, bir de bu kadar kısa sürmesiydi diyeceğim.. Bir kaç bölümdür saat 22:00'lere kadar izliyorduk neredeyse. Şimdi böyle buçukta bitince, insan üzülüyor tabi. Kendimi rahatlatmak için onun da iyi tarafından bakmaya çalışıyorum. En azından, maç günü dizimizi izleyebildik. Bunu sağlayan herkese çok teşekkürler..


13

Sanırım yorumlarımı bitirebildim sonunda.

Bölüm çok güzel yerde bitti. O sahneyi, ışığı, çok sevdim. Diziyi ilk izlediğim güne, Sarımsaklı'ya gittim sanki. Her gördüğümde de aynı hisse kapılacağım. Dediğim gibi, Tarık'ın gidişi, geldiği güne benzedi.

Yine yürekten söylüyorum: Yayında ve yapımda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler..

BİZE BİR KAMERA ŞAKASI YAPIYORSUNUZ DEĞİL Mİ? DOĞRU SÖYLEYİN! HANİ KAMERA? EL SALLAYALIM!

Herkese sevgiler..
Ebru