Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replik ve Yorumlarla 44. Bölüm (Ebru Karaca)
Replikler (44. Bölüm)
44. Bölüm (Videolar)
44. Bölüm
"Bodrum Bodrum" - Mini Senaryo (flower98) -- 4. kı...
Setten Görüntüler - Cine5 "Dizi Magazin"
Replikler (43. Bölüm)
43. Bölüm (Videolar)
43. Bölüm
Anneler Günü Özel - Senaryo (schmetterling)
 

45. Bölüm Senaryosu (flower98) -- 15. kısım eklendi --

Mayıs 18, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1
Naz ‘ın bu alışılmamış tavırları Tarık’ın aklını iyice karıştırır. Bir süre mutfakta durur ve düşünür.
Tarık: Şimdi ne oldu çok merak ediyorum? Naz eve geldiğimde yemek servisi yapıyor oluyor. Bu bir. Bir de öğreniyorum ki yemeği de o yapmış. Bu iki. O da yetmezmiş gibi bir melek misali kalkıp bana yemek koyuyor. Yok bu kadarı da fazla.
Tarık kendi kolunu cimdikler.
Tarık: Eeeeee canım acıdı ama uyanmadım.
Naz içeriden seslenir.....
Naz: Tarııııııııııık! Ama olmuyor böyle. Yemeğin soğuyacak. Gelsene.
Tarık: Durum hala aynı. Ne oldu bu kıza. Offff Allahım çık işin içinden çıkabilirsen. Bir de ne dedi o biraz önce. Takdir ettiğim, örnek aldığım insan mı ne dedi.
Naz: Tarııııııık! Seni bekliyorum ,bak ben de yemeğe başlamadım....!!!!!
Tarık: Onu eve kim getirdi ise bu halinden de o sorumlu. Demek onu bulmam lazım öncelikle. Evet.
Tarık mutfaktan çıkar ve yemek salonuna geçer. Naz Tarık masaya oturunca gülümser ve yemeğe başlar. Şaşkın olan Tarık Neticeye bakar. Netice başı ile Naz’ı işaret eder ve eliyle de harika değil mi gibi bir hareket yapar. Tarık dudağını büker şaşkın ve düşünceli bir ifade ile ve yemeğine başlar.
Naz: Ne oldu? Beğenmedin mi? Kaldın öyle.
Tarık ağzındakini yutar. Sonra Naz’a bakar.
Tarık: Bu yemeği sen mi yaptın şimdi?
Naz: Evet.
Tarık: Tek başına?
Naz: Evet.
Tarık: Sofrayı da sen kurdun?
Naz: Kesinlikle.
Tarık başıyla taktir ettiğini ama neredeyse tam olarak inanamadığını gösteren bir hareket yapar. Naz boşalan tabakları mutfağa taşırken de arkasından bakar uzun uzun.
Vahi: Valla Tarık oğlum, ben de şaşkınım.
Ümit: Kesin bugünkü buluşmada Naz’ı uzaylılar kaçırdı ve yerine bu robotu bıraktılar.
Tarık güler.
Vahi: Ümiiiiiiiiit!!!! Ayıp oluyor ama.
O arada Naz mutfaktan gelir. Ümit koluna çatal batırır.
Naz: Ayyyyyyy!!!!! Ne yapıyorsun ya. Doymadıysan yemek var getireyim.....
Ümit: Tarık! Tut. Bu kesin Naz değil. Naz çoktan masayı tepeme devirmişti.
Naz yine cevap vermeden masada boşalanlardan mutfağa taşır. Vahi ayağa kalkar ve peşinden giderken....
Vahi: Bir şeyler olmuş benim Nazıma. İlgili bir baba olarak gidip sorayım. Ümiiit sen de gel. İlgili bir kardeş ol.
Ümit: Ama baba yaaaaa!
Ümit babasının ısrarı ile mutfak yolunu tutar.
Netice: Bak kız elden gidiyor demiştim ben sana Tarık. Hani bir şey yapacaktın?Bak bu ya gitti elden o yüzden böyle davranıyor yada gitme hazırlıkları yapıyor.......
Tarık: Valla dünden beri ne yaptımsa bana ters etki yaptı......
Netice: Sen vazgeçme Tarık.........
Tarık masadan kalkarken Netice ‘nin yanına gider ve yanağından öper.
Tarık: Asla!
Netice: Karayip korsanım benimmmmm.......Bul haritayı kap hazineyiiiii......heyt be gidişe bak......kurban olayım.....
Tarık bahçeye çıkarken Neticenin sözlerini duyacak durumda değildir.
Tarık: Sen şimdi görürsün gününü. Ne yaptın Naz ‘a . Üstelik onunla buluşamadan!!!!!
Tarık’ın müştemilata doğru giden adımları giderek hızlanır. Müştemilatın kapısından içeri adeta savrularak girer........
Tarık: Neredesin?......( Ellerini başının iki yanına çaresizlik içinde dayar).....Canlanıp gitmiş olamazsın herhalde.....
Tarık odanın içerisine girdiğinde hesaplaşmayı düşündüğü aynayı ve aynadaki görüntüyü bulamaz. Banyoya girer telaşla.......Oradaki ayna da sökülmüştür.......
Tarık: Neredesin?......Nasıl ?
Koşturarak müştemilattan çıkar ve eve döner. Herkes odasına çekilmiştir. Naz’ın odasından hint müziği duyulmaktadır. Tarık kapıyı çalar.
Naz: Kimsin?
Tarık: Ben.
Naz: Geeeeeel!
Tarık kapıyı açar.
Naz: Yani gir lütfen.
Tarık derin bir nefes alır.
Tarık: Naz hanım!
Naz: Naz! Söyle bakayım Naz! Naz!
Tarık: Naz . Senden bir şey isteyeceğim. Ama lütfen soru sorma.
Naz: Yardımcı olabilirsem tabi.
Tarık: Şeyyyyy......Aynan var mı?......Daha doğrusu aynanı ödünç alabilir miyim?
Naz: Anlamadım?
Tarık: Ayna dedim.....Alabilir miyim?
Naz: Senin odanda yok mu?
Tarık: Gitmiş.
Naz: Ayna? Gitmiş?
Tarık: Evet.
Naz: İtalya ‘ ya kaçmış olmasın......
Naz gülerek Tarık’a bakar.
Naz: Banyodakini kullan.
Tarık: Galiba beraber gitmişler......
Naz Tarık’ın espirisine gülerken Tarık Naz’ın aynasının önüne geçmiştir bile. Naz Tarık’ın aynaya garip bakışlarına daha da çok gülmeye başlar. Tarık bunu fark edince.....
Tarık: Neden gülüyorsun?
Naz: Valla sen aynaya böyle baktıysan kaçmıştır zavallı.
Tarık: Gün geçtikçe Ümit’e benziyorsun......
Tarık odadan çıkarken Naz kolundan yakalar.....
Naz: Yapabileceğim bir şey var mı?
Tarık: Var!!!!! Neden yemek yaptın, neden herkese birden hizmet ediyor, ve en önemlisi iyi davranıyorsun? Özellikle bana?
Naz: Bugün birinden çok önemli bir insanlık dersi aldım. Daha insan olmaya gayret edeceğim bundan sonra. Gözüm açıldı. Değişiyorum ben......
Tarık ( içses): Tarık bir şey yap yoksa Nazını kaybettiğin gün bu gündür.
Tarık. Naz. Bak senin değişmene hiç gerek yok. Sen her halinle bir tanesin. Değişmeni istemiyorum.
Naz: Tarık! Sağ ol. Ama kendimi geliştireceğim. Ve buna hemen yarın sabah kızılay da başlayacağım.
Tarık: Kızılayda mı?
Naz: Evet. Bundan sonra her gün 2-3 litre kan vereceğim.


2

İşte aşk veeeeeeee........
Tarık: Kan bankası mı satın aldın?
Naz: Hayır.
Tarık: O zaman el altından karaborsa kan bulup mu vereceksin o kadar kanı.
Naz: Tarık, iyi misin sen?
Tarık: Ben iyiyim de sen iyi misin. Nereden çıktı bu kan verme. Olayı.
Naz: İdolümü örnek alıyorum.
Tarık: Kimmiş senin idolün?
Naz: Her gün üşenmeden başka insanlara faydalı olabilmek adına üç litre kan veren Tarık Tekelioğlu. Zaten bugün buluşmaya bu yüzden gelmemiş.
Tarıkemek öyle. Kimden öğrendin sen bunu?
Naz: Kimden olacak. Babasından.
Tarık: Tahmin etmeliydim. Sen de inandın ona.
Naz: Kıskanma Tarık!!!!!
Tarık: Ne kıskanması? Sen bir insanın her gün üç litre kan verebileceğine inanıyor musun?
Naz: Tarık Tekelioğlunu tanıdıktan sonra evet.
Tarık: Bunu sen de duyuyor musun?
Naz: Neyi?
Tarık: Biri gülüyor sanki.
Naz: Aşağıdan halamın seyrettiği televizyon programından geliyordur. Ne kulak varmış sende ya. Ben buradan duyamıyorum. Gidip bir bakayım.
Naz odadan çıkar. Tarık gülme sesinin aynadan geldiğini fark eder. Aynanın karşısına geçer ve Tarık Tekelioğlu görüntüsünün güldüğünü görür.
Tarık Tekelioğlu : Daha tanımadan aşık oldu bana.....hhahahahahahahahah!!!!!!
Tarık tehdit edercesine işaret parmağını aynanın karşısına kaldırarak......
Tarık: Daha değil.......
O an Naz odaya girer. Tarık onu bileğinden yakalar ve odanın dışına çeker.
Naz: Ne oluyor Tarık? Bu arada aşağıda kimse yok......Ya nereye götürüyorsun beni?
Tarık: Soru sorma lütfen benimle gel. Bu akşam da ben istiyorum benimle gelmeni.
Naz: Böyle mi?
Tarık: Böyle tabi. Çok hoş görünüyorsun.
Naz: Böyle?
Tarık durup Naz'ın kıyafetine bakar. Üstünde pijama olduğunu fark eder.
Tarık: Pekhala. Ben aşağıda bekliyorum.
Naz odasına girer. Dolabını açar ve ne varsa kucaklar ,yatağının üzerine atar. Hızla kıyafet denemeye başlar. Bu arada kapısı tıklanır.
Naz: kim o?
Tarık: Yine ben. Balığa gideceğiz . Ona göre giyin.
Naz :Tamam.
Yaklaşık yirmi dakika sonra Naz evin kapısından çıkar. Tarık Naz'ın kapıdan çıkışını görünce arabadan iner. İkisi de birbirine şaşkın bakarlar.
Naz: Ben de şey sanmıştım.
Tarık: Farkındayım.
Naz ve Tarık aynı anda: Ben gidip üstümü değişeyim o zaman.
Birbirlerine bakıp gülümseler.
Naz ve Tarık aynı anda: Hayır ben değiştireyim.
Yine gülümserler.
Tarık cebinden bozuk para çıkartır.
Tarık: Madem öyle yazı tura atalım.
Naz: Tamam. Ben tura diyorum.
Tarık parayı havaya atar. Fakat öyle hızlı atar ki paranın nereye düştüğünü göremez ve duyamazlar. Naz avucunu açar.
Naz: Başka var mı?Ben atacağım.
Tarık cebinden bir başka kuruş çıkartır.Naz onu eline alır. Paraya , sonra Tarık'a bakar. Tarık'ın elini alır eline ve avucu yukarıya bakacak şekilde tutar. Gülümser ve parayı avucuna bırakır.
Naz: Yazı. Sen kazandın.
Tarık: Ama......
Naz: Ama ne? Yanlış anlayan benim. Ben şimdi gidip üstümü başımı değiştireceğim. Herhalde bu şifon elbise ile balık tutamam. Donarım denizde. Sen de sandviçleri hazırla.
Tarık: Bir şartla.
Naz: Neymiş o?
Tarık: Yarın akşam yine bu elbiseyi giyip benimle güzel bir yemeğe çıkarsan.
Naz: Hmmmmmmm.......Bir şartla.
Tarık: Neymiş o?
Naz: Tarık Tekelioğlu hakkında bana bildiklerini anlatırsan.
Tarık: Naaaaaaaz! Onu sana yeterince anlatan biri var zaten. Ben öyle kahramanlaştıramam onu.
Naz: Zaten bu yüzden senden dinlemek istiyorum. Bu kadar sinirleniyorsan adı geçtiğinde bir sebebi olmalı.
Tarık: Elimden geleni yaparım. Ama bu gece değil. Mesai saatlerinde.Haydi seni arabada bekliyor olacağım.
Naz balık tutmaya uygun kıyafetlerle evden çıkar ve Tarık'ın yanına biner. Tarık arabayı çalıştırır ve yola çıkarlar.
Naz: Eeeeeeee nerde tutacağız balıkları?
Tarık: Benim çocukken sık sık gittiğim bir yerde. Küçük bir iskele. Bekle. Çok beğeneceksin.
Yaklaşık yarım saat sonra iskeleye varırlar. Tarık arabanın bagajından iki katlanmış sandalye çıkartır ve iskelenin ucuna açar. Naz da orada durmuş etrafa bakmaktadır. Tarık bir de küçük bir masa getirir ve iki sandalyenin arasına kurar. Tekrar arabaya gidip döndüğünde masayı sandalyelerin arasında değil sağdakinin yanında bulur.
Naz: Bence böyle daha iyi.
Tarık: Sen öyle diyorsan.
Tarık termos , bardak ve diğer hazırladıklarını da getirir. Oltaları da hazır hale getirdikten sonra yanyana oturup balık beklemeye başlarlar.
Tarık: Üşüyor musun?
Naz: Hayır. Hava fazla serin değil. Burası çok güzelmiş. Kurbağa sesleri de harika.
Tarık: Kurbağa seslerini dinlemeği ben de çok severim. Bu kadar sert seslerin aşkı anlattığını düşündükçe senfoni gibi gelirler bana.
Naz: Demek aşkı anlatıyorlar. Senin de aklın fikrin aşkta.
Tarık: Hı hı. Elimde değil. Bana aşkı anlatan o kadar çok şey var ki. Düşünmemek mümkün değil.
Naz: Sen bu kurbağalardan biri olsaydın nasıl anlatırdın aşkını sevdiğine?
Tarık: Nasıl mı? Çok basit. Şarkı ile başlardım.
Naz: Eeeeee başla o zaman.
Tarık önce Naz'ın sandalyesine biraz daha yaklaşır. Sonra oltasını düzeltir ve tekrar suya atar. Kendi oltasını sağ eline alır ve sol kolu ile Naz'ı sarar. Şarkısına başlar:
Endamın yeter gözlerin yeter
Uğramasın sana ne hüzün ne de keder
Kalbim senden senden vazgeçmeyecek
Korkma içimde aşkın hiç bitmeyecek
Eğer istersen bu sonsuza dek sürecek
İnan bu adam hep seni seni sevecek
Gönlüm senden senden vazgeçmeyecek
Korkma içimde aşkın hiç bitmeyecek
Eğer istersen bu sonsuza dek sürecek
İnan bu adam hep seni sevecek
Endamın yeter gözlerin yeter
Uğramasın sana ne hüzün ne de keder
Bir gün gelir geçer yüzündeki çizgiler
Ne aşkım son bulur ne içimde o düşler
Naz başını Tarığa yaslamıştır. Oltasına vuran balığı bile fark etmez.
Naz: Kurbağaların hepsi susmuş.
Tarık: Ben benim gibi tüm kurbağaların adına söyledim.
Naz: Sen kurbağa prensinin hikayesini biliyor musun?
Tarık: Kısmen. Daha doğrusu en güzel yerini.
Naz: Neresiymiş orası?
Tarık: Sonu.
Naz doğrulur. O anda oltanın ucundaki balığı fark eder.
Naz: Balık!
Tarık ise Naz'ı incelemektedir. Naz Tarık 'ın bakışlarındaki anlamı ve niyeti görünce oltasını yere elinden yere bırakıverir. Oltanın ucundaki balık olta yere bırakıldığında oltayı denize doğru çeker. Naz ani bir refleksle oltayı suya düşmekten kurtarmak için onu yakalamak üzere öne eğildiğinde dengesini kaybeder. Ne olduğunu fark etmeden olta, onu tutmaya çalışan Naz ve Naz'a sarılmış olan Tarık birlikte denize uçarlar. Su yüzeyine ilk çıkan Tarık olur.
Tarık: Nazzzzz!!!!......Naaaaaaaazzzzzz!!!!!!
Tarık birden aşağıya çekilir.

3

Denizin yüzeği sakindir. Etrafta hiç kimse yoktur. Denize düştükleri yerin üzerinde sadece dolunayın sebep olduğu yakamozlar vardır. Fakat aşağıda büyük bir can pazarı yaşanmaktadır. Oturdukları sandalyelerden biri de onlarla birlikte denize düşmüştür. Nasıl olduğu bilinmemekle birlikte sandalyenin bir ayağı deniz altındaki eski bir çapanın bir koluna takılmıştır. Sandalyeyi taşımak için kullanılan kuşak da düşme esnasında Naz’ın kemerinin çengeline geçmiştir. Tarık su yüzeğine çıktığında ,Naz bir şeylere takıldığını hissetmiş ve çırpınmaya başladığında denizin karanlığında Tarık’ın ayağını tesadüfen yakalamıştır. Naz can havliyle Tarık’ı aşağıya çekmiştir. Tarık da hemen Naz’ın şiddetli çırpınışlarından yerinden kımıldayamadığını anlamıştır. Naz onu sürekli daha dibe çekmektedir. Olay neredeyse kontrolü imkansız bir haldedir. Her yer kapkaranlık göz gözü görmüyordur. Olaylar çok hızlı gerçekleşmektedir .Tarık anlaşamadığı Naz’ın elini güçlü bir şekilde sıkar. Naz Tarık’ı elini sımsıkı kavramış neredeyse tırnakları etine geçmek üzeredir. Tarık Naz’ı serbest olan diğer eliyle baştan aşağıya yoklamaya başlar. Pantolonunun bel kısmına geldiğinde , Naz’ın kemerine takılmış olan deri kayışı fark eder. Birden Tarık Naz’ın kemerini görür. Bu tesadüfen o an çalan ve çalarken ışığı yanan Naz’ın ön cebindeki telefonu sayesinde olur. Fakat telefon sudan etkilendiği için çok kısa bir an sürer bu ve her yer yine kararır.O bir anlık ışık sayesinde Tarık ancak Naz’ın pantolonunu çıkartırsa kurtulabileceğini anlar. Naz’ın hareketleri yavaşlamaya başlamıştır. Tarık da nefese ihtiyaç duyar. Naz’ın elini bırakır, hızla su yüzeğine çıkar. Deriiiiiin bir nefes alır ve aşağıya iner. Ay’ın sudan geçen ışıkları Naz’a kadar ulaşamamakla birlikte Tarık’ı Naz’a doğru yönlendirir. Naz sanki hareket etmiyor gibidir artık. Çevik bir hareketle pantolonunun kemerini ve düğmesini açar. Üst kısmını aşağıya sıyırır ve tüm gücüyle hareketsiz kalan Naz’ı su yüzeyine çeker. Sudan çıktıklarında nefes alış verişi bir borudan çıkan seslere benzer.
Tarık: Allahım, Allahım.........Nazzzzz! Nazzzzzz gözlerini aç!!!!!......
Tarık ard arda derin nefesler almaktadır. Diğer yandan Naz’ı göğüs altından sımsıkı tutmuş tek eliyle kıyıya yüzmeye çalışmaktadır.
Tarık: İmdaaaaaaaaat! ........İmdaaaaaaaaaaaaat!!!!!! Yardım edin.............!!!!!!!!
Etrafta hiç kimse yoktur. Uzaktan anayolda seyahat eden arabaların dışında doğada hiçbir hareket yoktur. Naz ile birlikte karaya çıktığında kurbağaların sesini duyar. Sanki onlar da birleşmiş yardım çağrısında bulunuyorlardır.
Tarık: İmdaaaaat!....Yok mu kimse?....Nazzzzzzzz !!!!! Naz !!!!!!
Naz hala hareketsizdir. Tarık onu çimlere, gecenin karanlığında çiçek yapraklarını kapamış papatya tarlasının üstüne yatırır. Kendisi de bitkin haldedir. Bildiği ilk yardım tekniklerini en doğru biçimde uygulamaya çalışır. Naz’ın göğsüne bastırır. O bastırdıkça Naz’ın ağzından su çıkmaktadır. Ara ara ona kendine gelmesi için tokatlar atmaktadır. Eliyle nabzını yoklar.
Tarık: Yok!!!!!Nabız yok....!!!!Nazzzzzzz!!!!!! Bırakma beni. ...!!!!!Naz.......!!!!Yok nabız yok......Allahım !!!!!......Tarık!!!!!......yanlış bakıyor olabilirsin.......!!!!
Kulağını Naz’ın göğsüne yaslar. Yüzü güler.
Tarık: Biliyordum beni bırakmayacağını......Zayıf olsada atıyor işte.......Nazzzzzzzzz!!!!!
Naz’ın nefes alamadığını fark eder. Hemen suni tenefüse başlar. Tekrar kalp atışını kontrol eder......
Tarık: Hayırrrrrr! Hayırrrrr! Kurtaracam seni.........Bir ......iki........üç.....
Tarık artık kalp masajına da başlamış, uygun aralıklarla suni nefes ile kalp masajını sırayla uygulamaktadır. Naz bir türlü kendine gelmez. Artık Tarık’ın da gücü kalmamıştır. Naz’ın bedenini sırtından tutarak kendine çeker. Sol eli ile Naz’ın ıslak ensesini kavramış başını kendi göğsüne bastırır. Geceye kurbağaların aşk şarkıları ile birlikte Tarık’ın acı haykırışları eşlik etmeye başlar......Naz hala hareketsizdir.......

4

Her yer kapkaranlıktır. Kapkaranlık ve sessiz. Naz üzerinde beyaz bir elbise ile karanlıkta koşmaktadır. Ara ara ayağı takılsa da onu takip eden şeyden kaçmaktadır. Nefesi neredeyse kesilmek üzeredir. Sonunda çığlık atarak yere kapaklanır. O an nereden geldiğini bilmediği biri beyaz atının üzerinde yanında duruverir. O Tarıktır.
Tarık: Güzel bayan, nedir bu telaşınız ? Neden kaçıyorsunuz?
Naz: Kurtarın beni ! Bir adım bile atamayacağım........Yardım edin........!
Tarık Naz'ın geldiği yöne bakar. Uzaktan başka bir atlı yaklaşmaktadır. Atının nalları yerdeki taşlara çarptıkça adeta kıvılcımlar göğe yükselmektedir. Yabancının yaklaştığını gören Naz kendini Tarık'ın kollarına atar.
Naz: Beni ona vermeyin.......!!!!! Kaçırın beni buradan........
Yabancı atlı artık görüş mesafesine yaklaşmıştır. Naz yüzüne bakar ve çığlık atar. Siyahlar içindeki yabancının yüzü yoktur.
Tarık: Bırakmam sizi. Sarılın bana.
Yüzsüz yabancı onlara yetişemeden Tarık Naz'ı atına bindirmiş, oralardan götürmektedir. Naz , kurtarıcısına sımsıkı sarılır.......
***
Naz: Bırakma beni........Asla bırakma.......bırakma.......
Tarık Naz'a daha sıkı sarılır........
Tarık: Naz.......! Nazımmmmmm! Allahım.....Döndü........Bana döndü.......!!!!!
Naz'ın yüzünü avuçlarının içine alır.....
Tarık: Beni öyle çok korkuttun ki?
Naz: Ne oldu bana?
Tarık avucundaki yüzü öpücüklere boğar. Tekrar tekrar sarılır kaybettiğini sandığı aşkına......
Tarık: Ölmedin!!!!!Ölmedin!!!!!Yaşıyorsun!!!!!!
Naz: Neden ölecekmişim ki? Yalnız çok bitkinim ve üşüyorum.......Çok ama çok üşüyorum.....
Tarık yüzünü bir kez daha okşar ve Naz'ı kucağına alarak yerden kaldırır. Naz'ın Tarık'a sarılacak hali yoktur. Bedeni tir tir titremektedir.
Naz: Bizi yakalayamadı değil mi?
Tarık: Kim?
Naz: Yüzü olmayan adam.
Tarık: Merak etme. Kimse bizi yakalayamaz. Ben seni kimselere vermem. Bırakmam. Asla. Hele bu andan sonra hayatım pahasına olsa bırakmam seni.
Naz gözlerini kapatır. Vücudu hala şok'un etkisinden çıkamamıştır.....Tatlı bir uykuya dalar Tarık'ın kollarında......
***
Her yerde sis vardır......Naz kolları onu artık taşıyamayacak hale gelmesine rağmen dağın zirvesine ulaşmaya çalışır. Arada bir aşağıya bakmaktadır. Yer artık sislerin gerisinde kalmış, çıktığı yüksekliği tarif edemez olmuştur. Hava iyice soğumuştur. Arkasından yukarıya doğru yükselen korkutucu bir ses duyulur. Bir kahkahaydır bu. Bir kez daha bulunduğu kayaya sıkıca tutunup ardına , aşağıya bakar. Diplerden bir karaltının artan kahkaha ile ona doğru yükseldiğini görür.....Bu bir insan yüzüdür. Hatları silinmiş olan, kimliksiz bir yüz.....
Naz: İmdaaaaaaaat! Yardım ediiiiiiin!
Birden sisin içerisinden bir el uzanır ona. Eli tutar. Sım sıcaktır. El onu yukarıya çekmeye başlar. Sonra elin sahibini görür.
Naz: Taaaaaarık! Bu sensin. Beni sen kurtardın.........Tarık!.......Tarık!......Tarık!
***
Tarık eliyle yüzünü okşar....
Tarık: Buradayım canım. Yanındayım.
Naz gözlerini açar ve gülümseyerek kendisine bakan Tarık'ı görür.
Naz: Sensin.
Tarık: Evet benim. Ve de hep ben olacağım.
Tarık Naz'ı arabaya taşımış ve üzerindeki ıslak kıyafetleri çıkartıp onu battaniyeye sarmış , arka koltukta bacaklarını ona yastık yapmış ısıtmaya çalışmaktadır. Araba çalışıyor ve klima içeriye sıcak hava veriyordur. Naz hala neler olduğunu tam olarak bilememektedir.....
Tarık: Biraz ısındın mı?
Naz: Evet. Ne oldu bana......?
Tarık: Sonra anlatırım.
Naz: Saat kaç?
Tarık: Seni ben geçiyor......Yada beni sen geçiyor. Ne fark eder.
Naz yavaşça gülümser. Gözleri yine kapanır...........
***
İçeride oryantal müzik çalmaktadır. Ayağında hal hal dans eden kız Nazdır. İnce vücudu müziğin ritmiyle ahenkle kıvrılmaktadır. Fakat çok mutsuzdur. Karşısında oturan Siyah maskeli şah onu zorla tutmaktadır. Amacı onunla evlenmektir. Müzik biter. Naz dansının sonunu şahın karşısında eğilerek ve selam vererek getirir. Şah maskesini indirir. Naz gördüğü boşluktan dolayı korkar ve çadırdan bağırarak kaçar.....
Şah: Yakalayın onu........
Naz çadırdan çıkınca kendisini bir Pazar yerinde bulur.......Her yerde insan vardır. Koşar........koşar......Bulduğu her boşluğa girer.......Arkaya bir kez daha baktığında şahın atıyla peşinden geldiğini görür......Daha hızlı koşmaya başlar......Fark etmeden çıkmaz sokağa girer. Şah yaklaşmaktadır ......Derken onu görür. Kapı gibi karşısına dikiliverir. Kendini güvende hisseder. Durur. Tarık onu güçlü kolları ile sarar. Sonra onu arkasına alır ve kılıcını çekerek şahın gelişini bekler.....
Naz: Beni ona verme......
Tarık: Asla!
***
Naz birkaç saat uyuduktan sonra güneşin ilk ışıkları ile gözünü açar......
Naz: Aman Allahımmmmmmm!!!!!!
Kendinden yeni geçmiş olan Tarık birden uyanıverir.
Tarık: Naz? Bir şey mi oldu?
Naz: Beni sen mi soydun? Bu ne cüret?
Tarık: Nazzzzz........Benn.....Şeyy....hatırlamıyor musun?
Naz battaniyeye sıkıca sarılarak koltukta doğrulur. Düşünerek Tarık'a bakar. Belli ki olayları hatırlamaya çalışır.
Naz: Oltamın ucundaki balığı kendi kovana attın değil mi?

5

Tarık gülümser. Naz’ın yüzüne dökülen saçlarını eliyle geriye atar.....
Tarık: Şu an bana ne söylesen sesimi çıkarmam. Hatta yarın, hatta yarından sonra, hatta daima.
Naz bir kez daha üstündeki battaniyeye ve arabanın üzerinde serili kıyafetlerine bakar.
Naz: Bak hatırlamadığımı sanma ama eğer fırsat bu fırsat dediysen......
Tarık: Yuh! Ben senin kollarımda can verdiğini düşünerek hayatımın en azaplı dakikalarını geçirdim dün gece. Seni kurtarabilmek bahasına her şeyi , hatta bir an için seni sudan çıkaramasam diye seninle birlikte ölümü göze aldım, senin yaptığına bak. Bunun için fırsat kollamama gerek yok......
Tarık çok sinirlenmiş, sinirinden daha çok da Naz’a alınmıştır.
Tarık: Dün gece beni korkutamadığın kadar korkuttun. Şimdide üzemeyeceğin kadar çok üzdün.
Naz: Tarık!
Tarık Naz’ın sözlerini söylemesini beklemeden arabadan iner ve sabah güneşinde artık tamamen kurumuş olan kıyafetlerini alıp yanına bırakır.
Tarık: Giyin istersen. Evden merak etmişlerdir iyice. Dönelim artık.
Tarık’ın sesi son derece kırgındır. Arabadan uzaklaşır ve iskeleye yürür. Akşamdan kalan eşyaları arabaya taşımaya hazır vaziyette bir araya toplar. İskele üzerinde bulduğu küçük taşları toplayıp denize atmaya başlar.Naz üstünü giymiş arabadan inmiştir. Battaniyeyi beline dolamış Tarık’a seslenir.
Naz: Tarııııııık! Pantolonum?
Tarık elindeki son taşı denize atar ve dönüp Naz’a bakar. Bakışları hala hiç hoş değildir.
Naz: Pantolonum dediiiiiim. Pantoloooooooooon!
Tarık: Duydum . Bağırmana gerek yok. Yedim pantolonunu!.
Naz: Anlamadıııııııım. Ne diyooorsuuuuuuuun? Pantolonumuuuuuu diyorum.......
Tarık sırtındaki montu çıkartır. Sonra T-shirtünü ve çoraplarını......Naz onu şaşkın izler.
Tarık: Nasılsa daha pantolonum tam kurumadı......Demek pantolonunu istiyorsun.....Getireyim küçük hanım.......
Tarık Naz’ın ardından bağırmasına aldırmadan iskeleden denize atlar. İskelenin dibine dalar. Yaklaşık iki adam boyu dipte Naz’ın pantolonunu görür. Metal gümüş rengi kemeri denizin dibine vuran güneş ışınları altında parlamaktadır. Pantolonu sandalyeye takılı olan kısımdan kurtarır. Hızla yukarı çıkar. İskelenin atladığı tarafından değil iç tarafından sudan çıkar. Çıktığında......
Naz: Aman Allahım neredesiiiiiin??????? Taaaaııııııık?!!!!
Naz iskelenin altında olan Tarık’ı görememektedir ve iskelenin ucunda durmuş bağırmaktadır.
Naz: İmdaaaaaaaaaat!!!! Yardım edin!!!!!! Tarıııııııık!!!!! Ben naaaaaaptım....Taaaaaaaarıııık!
Tarık iskelenin altından önceki halinden daha keyiflidir.
Tarık (içses): Nasıl bir duygu anlarsın işte. Bunu hak ettin Naz.
Birden başka birinin sesini duyar........
Yabancı: Ablaaaaam bir şey mi oldu?
Naz: Yetişin! Boğulacak!Yardım ediiin lütfen!!Tarıııık neredesin.
Tarık iskelenin alt kısmndan sahile dönmeye başlar.....
Yabancı: Farzet ki sadece seni kurtarabildim. Yavruuuum be!!!!! Şu güzelliğe bak. Duuuuuur kaçma.
Tarık hızla sahile yüzer. Denizden çıkarken Naz’ın çığlık atarak yabancıdan kaçmaya çalıştığını görür. Üzerindeki battaniye koşmasını engellemektir. Adam sonunda battaniyenin ucuna basar. Naz yere düşer. Adam da üzerine atar kendini.....
Yabancı: Dur diyorum sana.....!!!!!!!!!
Tarık yanlarına ulaşamadan adam Naz’a bir yumruk atar. Naz bir yana devrilirken Tarık hışımla adamın üzerine atlar.....
Tarık: Allahın cezası! Sen kime vuruyorsun ha? Kime vurduğunu sanıyorsun?
İkisi yumruk yumruğa dövüşmeye başlar. Adam eline geçirdiği herşey ile Tarık’a vurmaya başlar. Tarık ise öfkesinden var gücüyle adamı dövmektedir. Adam son hamlesinde yerden bir avuç taşlı kum alır ve Tarık’ın yüzüne atar. Tarık diz üstüne çökerek gözüne kaçan kumların yarattığı geçici körlükten kurtulmaya çalışır. Fırsattan yararlanan yabancı kaçar.
Naz: Tarıııık! Tarıııık! Yaşıyorsun!!!!!!! Tarık?
Tarık gözlerini açmaz ama elleri ile Naz’ı yoklayarak kendisine çekerek sarılır.
Tarık: Affet beni. Böyle olacağını düşünemezdim.
Naz: Ne diyorsun sen? Asıl sen beni bağışla. Çok kortum çok. Bir an için boğulduğunu düşündüm..........
Bir süre birbirlerine sarılmış sahilde otururlar. Tarık denizde yüzüne ve saçına yapışan kumları temizlerken Naz Tarık’ın telaşla denizden çıkarken kıyıda bıraktığı ıslak pantolonunu giyer. Daha fazla oyalanmadan arabaya binip dönüş yoluna geçerler. Yolda Vahi Tarık’ı arar.
Vahi: Oğlum Tarık Naz seninle mi?
Tarık. Evet, Vahi bey. Eve geliyoruz.
Vahi: Neredeydiniz? Sabahtan bu yana sizi arıyorum. Çok merak ettim. Ama yapmayın böyle. Benim güvenimi sarsmayın.
Tarık: Eve varmak üzereyiz. Gelince size her şeyi ben açıklayacağım.....

Vahi ve Ümit merdivenlerde karşılarlar onları. Naz darmadağın hali ve üzerinde battaniye ile arabadan indiğinde Vahi bayılacak gibi olur.
Vahi: Naz???Noldu sana yavrum.......????? Bu halin ne böyle????
Naz: Sorma babacım. Balığa gittik Tarıkla........Sonra anlatırım. Şu an banyoya gitmem lazım. Ümit bana yardımcı olur musun?
Ümit de endişeli bakışlarla Naz’ın koluna girer ve birlikte eve girerler. Tarık arabadan inmemiş başını direksiyona yaslamış durmaktadır. Vahi yanına gelir.
Vahi: Tarık! Neler oluyor.
Tarık başını kaldırıp Vahi bey’e bakar.
Tarık: Naz’ın dediği gibi balığa gittik.
Vahi: Av olarak mı avlanan olarak mı? Bu ne hal böyle?
Tarık: Sanırım ikiside.
Tarık arabadan inip eve girer. Vahi aklında yeterince aydınlatılmamış olmanın verdiği soru işaretleri ile arabanın yanında kalır.
Akşam yemeği son derece sessiz başlar. Tarık ve Naz Neticenin karşısında yan yana oturmaktadır. Vahi ve Ümit onları incelemektedir.
Vahi: Ben daha fazla dayanamayacağım. Neler oldu hemen öğrenmek istiyorum.
Naz: Balığa gittik baba söylemiştim.
Ümit: Her balığa giden böyle dönmüyor ama. Hem neden bize söylemediniz?
Naz: Ne o? İzin mi alacaktım bide senden.
Vahi: Ondan değil ama benden alacaktın.
Tarık: Özür dilerim Vahi bey. Tüm suç benim. Balığa gitmek benim fikrimdi. Sanırım saat geç olduğu için rahatsız etmedi sizi Naz.
Naz: Tarık açıklama yapmak zorunda değilsin.
Vahi: Zorunda! Aynaya baktınız mı siz?
Bunu söylerken önce Tarık’a, sonra kendisine bakan Ümite, sonra Ümitle birlikte Tarık’a bakarlar.
Tarık: Müştemilatta ayna yok.
Vahi: Öööööööööö........şey.....balık tuttunuz mu bari?
Naz masadan hışımla kalkar......
Naz: Yeter! Bırakın işte!!! Balık tutarken suya düştük, Tarık beni zor kurtardı. Sabah ta beni soyduğu için ona kızınca suya atladı denizde kalan pantolonumu almak için. Sonra da sudan çıkmadı. Ben de onu kurtaracak birileri gelmiş sanırken adam üzerime atladı ve Tarık beni yeniden kurtardı.......Tamam mı? Başka sorusu olan var mı?!
Naz koşarak odasına doğru kaçar......Tarık da masadan kalkıp aynı yöne gider. Vahi ise duyduklarının etkisiyle şok olmuş artlarından baka kalır.
Ümit: Baba iyi misin?
Vahi: Hayır! ........Ümit ne olmuş?......Sen anladın mı bir şey?
Ümit: Sanırım anladım baba ama sana anlatabileceğimi sanmıyorum.
Netice: Ne olmuşsa olmuş. Böyle yapıp hem kendinizi hem de Naz’ı üzüyorsunuz görmüyor musun?
Vahi: Kızım! Tarık!Kızım......!
Ümit: Baba ben yarın Nazla konuşur sana durumu anlatırım. Hadi seni şimdi odana götüreyim.
Ertesi sabah Ümit Naz ile görüştükten sonra Vahinin odasına gider.
Ümit: Ben Naz ile görüştüm baba. Sana bir mesajı var. Tarık sayesinde iki büyük tehlike atlattığını söyledi. Bir süre buradan uzaklaşmak istiyor. Okulu kapanır kapanmaz Bodruma gitmek istiyor.
Vahi: Yani bu hafta sonu......
Ümit: Bir de başka bir isteği var.
Vahi: Neymiş o?
Ümit: Ona soru sormamamızı ve Tarık ile birlikte senin güvenini sarsacak hiçbir şey yapmadığını söylüyor.
Vahi: Tamam o halde. Ben de şimdiye kadar yaptığım gibi çocuklarımın sözüne güveniyorum yine.......Ümit,.....Koş halana, Naz’a ve Tarık’a haber ver.....Hafta sonu Bodrum’a gidiyoruz. Hazırlıklara başlasınlar......

6

Tarık müştemilatta yatağında yatmaktadır. Bir kolu başının altında , diğeri ise midesinin üzerinde tavanı seyretmektedir. Bir önceki gece Naz ile yaşananları düşünmektedir.
.......Naz yemekten kalkıp odasına koşunca , Tarık dayanamayıp peşinden gitmiştir.
Odasının önünde Naz’ı kolundan tutup yakalamış ve o sakinleşinceye kadar sıkıca ona sarılmıştır. Naz ağlamaya başlayınca da gözyaşlarını silmiştir.
Tarık: Babana biraz fazla sert çıkmadın mı?
Naz cevap vermemiştir. Tarık ellerini tutmuş ve baş parmakları ile onları nazikçe okşarken.....
Tarık: Naz. İkimizin de yaşadıkları kolay şeyler değildi. Korktuk ve yıprandık. Bu yıpranış birkaç saat içerisinde oldu . Haklısın yaşanmamış olmasını isterdim bende ama yaşandı ve bitti.
Naz başını yana çevirmiş ve Tarık’a bakamamaktadır.
Tarık: Neden başını çeviriyorsun? Gözlerime bak.
Naz: Utanıyorum.
Tarık: Ama neden?
Naz yine Tarık’a bakamamış ama bu sefer ellerini de ellerinden çekip , başını eğip kendi parmaklarıyla oynamaya başlamıştır.
Tarık: Dün gece yaşananlarda çok hızlı kararlar vermem gerekiyordu. En doğrusunu yaptım her birinde.
Naz başını kaldırıp Tarık’a soru soran gözlerle bakmış ve bu sefer o onun ellerini tutup parmakları ile oynamaya başlamıştır......
Tarık: En doğru kararları verdim derken bu anları da göz önünde bulundurdum. Sonradan benim senin, senin benim karşıma rahat çıkabilmen için.....
Naz: Hepsini benim için yaptığını biliyorum. Sana da güvenim sonsuz ama hatırlayamamak.....Bu çok kötü......
Tarık: Naz, bak sen kendine geldikten sonra, seni arabanın arka koltuğuna yatırdım ve arabadaki battaniyeyi üzerine örttüm. Pantolonunu zaten denizde çıkartmıştım. Hırka ve bluzunu da battaniye üzerinde örtülüyken çekip çıkardım. Korku, heyecan ve üzüntüden aklımdan zaten herhangi bir düşünce geçmedi ve de geçemezdi o an. Tek hedefim seni ısıtmak ve sonradan hasta olmanı önlemekti. Bana inanmalısın.
Naz: Özür dilerim Tarık. Bunları sana tekrar anlattırarak yaşattığım için. Ama anla işte.....Geldiğimizden beri aklım olanlarda. Bir de babamların üzerime gelişi.........Benim buradan uzaklaşmam gerekiyor. Bir süre İstanbuldan ayrılmam gerekiyor.....
Tarık: Haklı olabilirsin. Ama ne zaman ve nereye gideceksin?
Naz: Gidecek miyim? Sen?
Tarık: Ben mi?
Naz: Sensiz hiçbir yere gitmem. Ben senden uzakta kalacaksam gitmem, burada kalırım.....
Naz Tarık’a sarılmış , Tarık da başını okşamaya başlamıştır.
Tarık: O halde sanırım beraber gideceğiz. Ben de eski Naz’ımı görmek istiyorum. Neşeli ve nazlı.
Naz Tarık’a bakıp gülümsemiştir.
Naz: Keşke şoförüm olmasan.......
Tarık: Olmamamı istiyorsan olmam.....Bu senin elinde.....
Naz: Onu da biliyorum.....ama şoförüm olmadığında da keşke olsan diyorum.....
Tarık: O zaman kovmazsın ben de şoförün olarak kalırım.....
Naz: Söylemesi kolay. Seninle ne olduğumuzu bu yüzden bilemiyorum bir türlü.....
Tarık: Bak kendin söyledin....türlü.....biz bir türlüyüz.
Naz: Anlamadım.
Tarık: Hem patron- işçiyiz hem de......
Naz: Hem de......
Tarık: Öbür türlü işte.....
Naz: Ne türlü?
Tarık: Bir türlü işte....
Naz: Off Tarık. Yine kelimeleri oynatmaya başladın.....
Tarık: Eeeeeee napalım. Öyle gerekiyor.....
Naz: Neden?
Tarık: Bir türlü olduğumuz için....
Naz gülümsemiştir sonunda. Derken merdivenlerden yukarıya çıkan Ümit ve Vahinin sesi gelince Naz tek elini Tarık’ın dudaklarının üzerine koymuş ve Tarık onu öpünce odasına çekilmiştir.....
Ümit ve Vahi Naz’ın odasının önünde Tarık ile karşılaşınca Vahi durmuş ve Ümit Tarık’ın yanından geçerek Naz’ın odasına girmiştir. Ümit Tarık’ın yanından geçerken kısa bir süre Tarık’ın yüzüne ciddi bir ifade ile bakmıştır. Tarık Vahiye doğru yürümeye başladığında.....
Vahi: Tarık! Seninle görüşebilir miyim.
Tarık: Tabi.
Vahi: Odama gel lütfen.
Tarık ile beraber Vahinin odasına girmişlerdir.Tarık Vahinin isteği üzerine her şeyi anlatmıştır. Olayları gerçekleştiği gibi anlatmış fakat o esnada yaşadığı özel duygularından bahsetmemiştir.
Tarık: İşte böyle. Eğer bana işimden kovulduğumu söylerseniz anlayışla karşılarım.
Vahi: Tarık, bak evladım. Naz ile patron –çalışan ilişkisini aşalı uzun zaman oldu biliyorum. Bir başka baba olsa seni şuracıkta cezalandırır ve kovardı. Ama bu ailedeki herkes seni seviyor. Ablam bile bir aydır burada olduğu halde sana hayran. Ben sana belki Ümitten fazla güveniyorum. Bu sabah siz eve döndüğünüzde başka sebeplerle birlikte acaba dedim kendi kendime. Acaba yanılmış mıyım ben Tarık hakkında diye sordum kendime. Ta ki sen herşeyi kovulma korkusu yaşamadan bana bir bir anlatıncaya kadar.
Tarık: Size karşı bu konuda yalan söylemeyi göze alamam ki.Konu Naz.
Vahi: Benim içinde öyle. O nedenle bizimle kalmaya devam etmeni istiyorum.
Tarık: Teşekkür ederim.
Tarık yattığı yatağında gülümser.
Tarık: Oğlum Tarık bir de kendi babanla oturup sorunlarını konuşabilsen.
Tarık bir önceki gecenin yaşananlarından kapının açılıp Ümit’in içeriye girmesi ile tsamamen kopar.....
Ümit: Hadi Alfonso.....Hazırlıklara başla. Haftaya bu zamanlar Bodrumdayız......

7

Tarık yatar pozisyondan oturur konuma geçer. Kambur, kolları dizlerinin üzerinde oturur ve ellerini ovalarken düşünür.....
Ümit: Ne o? Bodruma gidiyoruz.....Bodruma......Aşkların en güzel yaşandığı yerlerden birine.....Güneş.....Deniz......Sahil partileri.......Kızlar......Aşk....
Tarık başını kaldırır ve Ümit’e biraz ciddi bakar.....
Ümit: Yani senin için.....Benim içinse.......Güneş.....Deniz.....Sahil partileri.....Filiz ....Aşk....
Tarık hala ciddi bakmaktadır.....
Ümit: Ya yine seninkiyle karıştı. Güneş.......Deniz......Sahil Partileri.....Filiz yok......Aşk yok.....Ders var.....
Tarık’ın ciddi hali değişmemiştir.....
Ümit: Tamam baştan sayalım.....Gü....
Tarık ayağa kalkar ve dur işareti ile Ümit’in karşısına dikilir.....
Tarık: Dur Ümit......Yeter!
Ümit: E o zaman ben gelmeyeyim.......
Tarık: Yok senin söylediklerinle ilgisi yok olayın. Naz! Naz’ı düşünüyordum.
Ümit: Neden?
Tarık: Dün buralardan gitmek istediğini bana söylediğinde sabah’a kadar unutacağını düşünmüştüm. Ama ciddiymiş......Demek gerçekten kötü halde.....
Ümit: Tarık dert etme....Ablama mekan değişikliği çok iyi gelecek.....Hem sanırım farklı nedenleri de var.
Tarık: Farklı nedenler mi?
Ümit: Bir konuda daha kafası karışık gibiydi.
Tarık: Hangi konu?
Ümit: O mu , o mu? O niye.....o niye gibi bir şeyler söyledi.....
Tarık: O kadar mı sadece......?
Ümit: Hayır........o olursa ne olur.....o olursa ne olur .......da dedi birkaç kez.
Tarık: O kim....O kim acaba?
Ümit: Valla bilemiyorum ama bu kız iki kişi arasında kalmış gibi.....
Ümit manalı bir şekilde Tarık’a bakmıştır bunu söylerken ve genişçe sırıtmıştır....Çıkarken Tarık’ın omzuna vurur.....
Tarık: Ahhhhhh! Naptın?
Ümit: Vallahi çok hafif dokundum.......Yoksa kolun da yüzün gibi mi?
Tarık: Nesi var yüzümün?
Ümit: Aynaya bakmadın mı?
Tarık: Yok ki!
Ümit: Şeyyy.....Hadi sana kolay gelsin ben kaçtım.....
Tarık: Ümit dur! Aynalarıma ne oldu?
Ümit: Şeyyyyy....Sanırım silerken düşüp kırılmış.....
Tarık: İkisi de mi?
Ümit: Onu babama sor......Ya, Filiz de gelir mi Bodruma......?
Tarık düşünceli Ümit’e bakar.....Ümit karşısında pişmiş kelle misali otuz-iki dişi meydanda sırıtmaktadır.....
Tarık: Onu kendine sor......
Ümit yine Tarık’a vuracak gibi bir hamle yapar.....
Tarık: Aman dokunma.....
Ümit: Tamam Alfonso.......Balık tutma işi araba kullanmaya benzemiyor anlaşılan.....
Tarık Ümit gittikten sonra yerine yatar....
Tarık: İyi dövmüş adam seni....Ya da iyicene hamlamışsın oğlum Tarık......
Eliyle yüzünü yoklar. Belli ki birkaç yerinde çizikler ve morluklar vardır. Özellikle göz çevresi çok acımaktadır......
Tarık: Annem beni böyle görmemeli........Görürse elveda Naz’ın şoförlüğü.....Ahhhhhh.....çok acıyor ya.....
Derken kapıdan Naz girer. Elinde bir leğen ve koltuk altında bir paket pamuk vardır.
Naz: Sen daha yatıyor musun?
Tarık hemen oturur vaziyete geçer......
Naz yaklaşır ve elindekileri masaya bırakır. Tarık kendisine bakarak doğrulan Naz’ın yüzünü görünce ayağa fırlar.....
Tarık: Çenen......Acıyor mu? Çok şişmiş.
Naz: Sağ ol. İdare eder. Ümit söyledi. Yüzü çok kötü dedi.....ben de geldim......Bakayım......Ya akşam hiç kimse fark etmedi mi bunları.....Halam bile mi?
Tarık: Sana kilitlenmişti herkes. Ben de......
Naz eliyle Tarık’ın bere ve çiziklerine dokunur....
Tarık: Ahhhh! Yapma......Uffffffff ......acıyor......Yapma!!!!!!
Naz: Bak bu kaç?
Naz parmağı ile üç işareti yapar.....
Tarık: Dört!!!!!
Naz. Aman Allahım.......Giyin çabuk çıkar şu pijamaları.....
Tarık: dur noldu şimdi.....?
Naz: Seni hemen göz doktoruna götüreceğim......
Tarık Naz’ı bileklerinden yakalar ve pijamasının üstünü çıkarmasına engel olur.....
Tarık: Dur.....Telaşlanma......Şaka yaptım.....ikiydi.....
Naz: Dalga geçme benimle...... Bu kaç.......
Tarık’a bir işareti yapar.....
Tarık: Naz!
Naz: Bu kaç bu?
Israrla bir parmağını gösterir.
Tarık: Naz! Dedim ya.....
Naz: Tarıkkkkkk !!!!!! Bu kaç?
Tarık Naz’ın bir işareti yapan ve neredeyse gözüne girmek üzere olan parmağını yakalar.....
Tarık: Biz çocuken arkadaşlarla bir oyun oynardık. Bu oyunda bu parmağı bu şekilde gösterdiğimizde gönlümüzün bir tanesini söylerdik.....
Naz: Hmmmmmm demek öyle......O zaman önce bana bu bildiğin oyunları öğretmelisin.....Bak anlamıyorum sonra....
Tarık gülümseyerek Naz’a bakar.....
Naz: Gel otur buraya da yüzünü temizleyeyim.....
Tarık: Ben duş alayım önce.....
Naz: Ben gidince alırsın duşunu.....Bak sıcak suyum soğuyacak.
Tarık leğeni Naz’ın eline verir.
Tarık: Sen bunu böyle tut , soğumaz.....
Naz: Bak sen.....Az da romantik değilmişiz.......
Tarık göz kırparak banyoya geçer.......
Naz leğeni masaya bırakır ve kapının yanına gelir.......Tarık duş’u açmıştır.....Naz sesini yükseltir.....
Naz: Beni duyabiliyor musun oradan?
Tarık da yüksek sesle cevap verir....
Tarık: Duyuyorum!
Naz: Ümit söyledi mi? Bodruma gidiyoruz haftaya......Babam otel ya da tatil köyü ayarlayacak......
Tarık: Bana uyar.....
Naz: Harika bir tatil olacak........Deniz....Güneş......Sahil partileri......
Tarık: Aşşşk!!!!!
Naz: Ne dedin sen????
Tarık: Ümit sana da Bodrum hayallerini anlatmış demek.....
Naz: Evet.....Çok hevesli......Ama ben babama söyleyecem , o sınavdan sonra gelsin.....
Tarık’ın duş altındaki kahkahalarını duyar.....
Naz: Hoşuna gitti galiba? Babam az önce Hulusi amcayı aradı. Onları da davet ediyor......
Birden duş sesi kesilir.......
Naz: Tarık?........Tarık bir şey mi oldu?
Tarık cevap vermez.
Naz: İçeri geliyorum!

8

Naz’ın banyoya girmesi ile Tarık’ın belinde havlu duşakabinden çıkması aynı anda gerçekleşir. Yine yüz yüze birbirlerine bakmaktadırlar. Naz’ın yüzünde merak, Tarık’ın yüzünde ise kızgınlık görünmektedir.
Naz: Niye cevap vermiyorsun? Bir şey oldu sandım!
Tarık: Duşta mı? Sende panik atak mı başladı yoksa balıktan sonra?
Naz: Hatırlatma şu olayı. Hem ne bu surat? Su mu çarptı?
Tarık: Hayır Hulusi amca. Babanın başka arkadaşı yok mu çağırsın?
Naz: Doğru ya , Hulusi amca senin Elm sokağı kabusun. Ama napalım aynı zamanda babamın can ciğer arkadaşı......Buluruz bir yol.
Tarık: Bulun o zaman. Bak ben bir yol söyleyeyim sana. Hulusi amca ile birlikte Tarık Tekelioğlunu da çağırın. Orada şoförlüğünü yapar belki.....
Naz: Yok sen gerçekten kıskanıyorsun onu.
Tarık boynuna attığı havluyu çevik bir hareket ile Nazın Boynuna geçirir ve Naz’ı kendine çeker. Gözler birbirine kenetlenmişken......
Tarık: Bak son kez söylüyorum. Ben........
Ümit: Alfonso bak.....Alfonso?
Naz hemen eliyle banyonun kapısını kaptır. Gözleri kocaman olur. Tarık da parmağı ile sus işareti yapar ona.......
Tarık: Duştayım Ümit. Sonra gel istersen.
Ümit: Olmaz. Kapıda işçiler var. Sana yeni banyo aynası almış babam, onu takacaklar.
Tarık: Ben duştayken mi?
Ümit: Kusura bakma Tarık ama aceleleri var. Sen kabindesin nasılsa.
Naz iyice panikler. Tarık onu sakinleştirmeye çalışır. Banyoda etraflarına bakınırlar. Ama çıkacak pencere olmadığından Tarık başını sallar yok anlamında.
Ümit: Bu arada Naz nerede. Telefonu burada. Pansuman malzemeleri de burada. Eeeee evde göremedim onu?
Tarık: Ben duşa girince oksijenli su almaya gitti.
Ümit: Biz içeri geliyoruz Tarık.
Naz olamaz dercesine başını tutar elleri ile. Tarık da paniklemiştir.
Tarık: Ümit saçmalama. Saygılı olun biraz. Sonra gelsinler.....
Ümit: Sen bilirsin. Ben bir babamı çağırayım o söylesin adamlara. Zaten zar zor getirdi onları. Dışarıda söyleniyorlar bile......
Tarık Ümit’in müştemilattan çıktığını kapı aralığından görür. Kapıdaki işçilere elleri ile bekleyin hareketi yapar ve eve doğru koşmaya başlar. Tarık Naz’ı kolundan tuttuğu gibi banyodan çıkartır.Naz cam kapının dışından kendisine bakan iki işçiyi görür. Elleri ile saçlarını düzeltir ne yapacağını bilemediği için ve yanlarından geçerek ev tarafına değil müştemilatın arkasına giden yola sapar. Adamlar arkalarından bakar. Tarık da aceleyle giyinmiş banyodan çıkar. İşçileri içeri çağırır......
Tarık: Buyrun. Takabilirsiniz.
İşçi 1 : Tamam abi........
İşçi 2: Hadi geç kaldık zaten. Kötü zamanda gelmişiz.
İşçi 1: Hahhahahaha!
İşçi 2: Hahahahahha!
Tarık Vahi ile Ümit ‘in müştemilata doğru geldiğini görür.
Tarık: Gördüklerinizi kendinize saklayın!
İşçiler omuz silkerek banyoya girerler.
Vahi: Tarık evladım, kusura bakma sana haber veremedim.
Tarık: Tamam Vahi bey. Ümit, Naz’ı gördün mü. Olmazsa bu iş bitince gelsin.
Ümit: Tamam ben gidip söyleyeyim kendisine.
Tarık: Dur olmazsa ben oraya gideyim . Naz ‘ın getirdiği su da soğmuş zaten.
Ümit: Tamam. Çalı savaşından çıkmış gibi yüzün.
Vahi: Doğru söylüyorsun Ümit. Dün hiç dikkat etmemişiz.
Tarık: İlginize teşekkür ederim.
Tarık pamuk, Leğen ve kendi telefonu ile birlikte Naz’ın telefonunu yanına alıp eve doğru yürümeye başlar. Naz mutfaktadır.
Tarık: Ben de burada olabileceğini düşünmüştüm.
Naz: Neredeler?
Tarık: Müştemilatta.
Naz: Nasıl korktum anlatamam. İşçiler bir şey derler mi sence?
Tarık: Bilmiyorum. Hafif yollu uyardım ama......Gerçekten kötü yakalandık. Artık gerçekler de beni kurtaramazdı herhalde.
Rahatlamış olarak karşılıklı gülerler.
Naz çaydanlığın altına su koyar. Tarık da onu izler.
Naz: Yarım kalan bir işimiz var. Onu tamamlayalım.
Tarık: Ama acıtmak yok.
Naz: Koskoca Alfonso birkaç sıyrığın acısından mı korkuyor yani?
Tarık: Alfonso İtalyada unuttun mu? Ben şoför Tarık’ım ve acıdan hoşlanmam.
Naz : O zaman dua edelim de elim hafif olsun.
Naz Tarık’ı biraz bağırttıktan sonra beraber bahçeye çıkarlar. Naz pansuman işini abartmış ve Tarık’ın yüzüne neredeyse bir paket yara bandı kullanmıştır.
Tarık: Yani dünkü yaraya bu kadar bant yapıştırmaya ne gerek vardı?
Naz: Olur mu? Doku yenileyici kremin üzerinde yarayı kapatın yazıyordu.
Tarık: Mumyaya döndüm. Yarım saat sonra hepsini sökerim ama....Beni böyle gören olursa korkar.....
Gülerek müştemilata doğru yürürler. Müştemilatın kapısında onları biri beklemektedir. Belgin.

9

Belgin: Tarık!.........Tarık bu ne hal? Ay aman bana bir şeyler oluyor......
Tarık: Belgin hanım! Naz çabuk kolonya getir.
Naz müştemilata koşar ......
Tarık: Bende kolonya yok.......Evden.....Evden getir.....
Naz: Tamam.....
Naz ayağındaki topuklu terliklerle tıkır tıkır eve doğru koşar. Belgin tek gözünü açar ve Naz’ın uzaklaştığını görür. Hemen kendini Tarık’ın kollarından kurtarır, ayağa kalkar ve Tarık’ın kulağına asılır......
Tarık: Ahhhhhh! Anne acıtıyorsun......Ahhhh aaahhhhhh durrrr!!!!!!
Belgin: Bu ne hal? Stunt’a mı başladınız Naz’la?
Tarık: Anne sen nereden biliyorsun stunt’ı.......Ahhhhhhh çekme artık..........!!!!!
Belgin : Sus...... Yeter artık.....Ben seni sokakta bulmadım.....Hemen şimdi gerçek kimliğini açıkla eve dönüyoruz......
Tarık: Kulağımı bırak artık.....Ayrıca olmaz.
Belgin: Ne demek olmaz!!!!!
Belgin boşta kalan eliyle yara bandlarını çekmeye başlar.....
Tarık: Yeter ama! Offff sakalım.......!
Belgin: Ne bu yüzünün hali? Nasıl oldu bunlar?
Tarık: Anlatırım. Bak Naz geliyor.
Naz’ın tıkırtıları giderek yaklaşmaktadır. Belgin Tarık’ın kulağını bırakır ve kanepeye uzanır.
Naz: Geldim.
Tarık: Nihayet!
Naz: Nihayet mi? Çok mu geciktim?
Tarık:Tam zamanında geldin. Peçeteyi uzatır mısın?
Tarık peçeteye biraz fazla kolonya döker ve Belginin burnuna dayar. Belgin keskin alkol kokusundan fırlar yattığı yerden.
Naz: Yavaş napıyorsun Tarık?
Belgin: Ay......Ay.......!!!! Yandııııım !!!!!
Tarık: kendinize geldiniz mi Belgin hanım?
Belgin ters ters Tarık’a bakar.
Belgin: Naz ne bu hal? Muhteşem ikiliye dönmüşsünüz. Onlar da her bölümden sonra böyle darmadağın olurlardı.....
Naz: Şeyyyyy......Biz Tarık ile balığa gittik geçen gece. İşimiz biraz ters gitti de.
Belgin: Biraz.......Biraz ters gitti.....Yani sen buna biraz ters gitti diyorsun......Hadi Tarık. Söyle söyleyeceğini gidiyoruz.
Tarık: Ben bir şey mi söyleyeceğim?
Naz: Nereye gidiyorsunuz?
Belgin: Eğer sen söylemezsen ben söyleyeceğim. Bak Naz . Senin şoför olarak bildiğin.....
Naz’ın telefonu çalar.
Belgin: Şoför olarak bildiğin Tarık......
Naz: Ay kusura bakmayın.....Hulusi amca arıyor.....
Belgin telefonunu çıkartıp kulağına dayar.....
Belgin: Alo Hulusi? Ses yok!
Naz: Hayır! Sizi değil beni arıyor.
Belgin: seni mi? Hulusi..........? .....Hulusi seni arıyor......!
Tarık: Aç istersen Naz.
Naz telefona cevap verir.
Naz: Alo? Size de iyi günler.......Evet o günkü buluşmamızı hatırlıyorum tabi....Anlattıklarınız beni büyüledi......Kim olsa büyülenir.....Aaaaaaaaaa Belgin teyze?
Belgin bu sefer gerçekten kendinden geçmiştir......Tarık kollarına düşen bedeni hemen kanepeye yatırır.....
Naz: Ben sizi sonra arayabilir miyim Hulusi amca.....? Yok yok Belgin teyze gayet iyi......Evet beni ziyarete gelmiş........Görüşmek üzere.
Naz telefonu kapatır ve Belgini uyandırmaya çalışan Tarık’a yardım etmeye çalışır. Belginin telefonu çalar. Arayan Hulusidir. Naz Belginin ellerini ovmayı bırakır ve Tarık’a....
Naz: Bak Hulusi amca arıyor.......
Tam o an Belgin telefonu Naz’ın elinden alır.....Naz Belginin hiçbir şey olmamış gibi ayılmasına şaşırır.....
Belgin: Hulusi!!!!! .....Bunu da mı yapacaktın bana........Hem de en yakın arkadaşımızın kızı ile.....
Naz: Ne???????
Belgin: Sakın eve gelme.
Der ve telefonu kapatır.
Tarık: Belgin hanım yanlış anladınız.
Naz: Evet....Hem de çok.......Teessüf ederim yani.....
Belgin: Her şeyi gayet doğru anladım ve görüyorum. Bunu Hulusiden beklerdim ama senden asla! Yürü Tarık gidiyoruz.
Tarık: Bir saniye dinleyin. Hem yardımınız da olur bize.
Belgin dudağını büker ve dinlemiyormuş gibi başını çevirir.
Naz: Belgin teyze. Hulusi amcanın tek amacı oğlunuza ulaşıp onu eve geri döndürmek.
Tarık: Bunun için de Naz’ı kullanıyor.
Naz: Ne demek kullanıyor?
Tarık: Kullanıyor tabi. Sana Tarık Tekelioğlunu ilahi bir varlık, eşi benzeri olmayan, mükemmel biri olarak gösterip etkilemeye çalışıyor.....
Naz: Kıskanma Tarık. Belgin teyze. Tarık, yani oğlunuz olan Tarık bizim kredi kesildiğinde ne yaptı.
Belgin hala Naz’a bakmamaktadır ve cevap vermemektedir.
Tarık: Cevap verir misiniz lütfen.
Tarık’a ters ters bakar.
Tarık: Lütfen!
Belgin: Çok direndi.
Naz: E tamam işte. Hulusi amcada bana direndiğini söyledi.
Tarık: Offfffff!!!!!! Tamam.......Peki söyleyin Belgin hanım......Tarık sırf kendini mi düşünür yoksa yardıma ihtiyaç duyanlara yetişir mi......?
Belgin: En son bir okula yirmi milyarlık yardımda bulundu....
Tarık annesine kaşlarını kaldırarak yapma sus anlamında işaretler yapar ama Belgin aldırmaz.....
Naz: Yani.....Yani Hulusi amcanın da bana anlattıkları bunlar......Ben de o nedenle oğlunuz ile tanışıp, hakkında söylediklerim için özür dilemek istiyorum. Ayrıca ondan eve dönmesini de Hulusi amca için rica edeceğim......
Tarık annesinden istemediği sözler duyduğu için kanepeye çökmüş elleri başında oflamaktadır.....
Naz: Geçen gün az kalsın buluşuyorduk.....Ama kan vermeye gittiği için Tarık buluşmaya gelmeyince Hulusi amca gelip bana her şeyi anlattı......İnanılmaz bir oğlunuz var.....
Belgin önce Tarık’a bakar.....
Belgin: Kim kan vermeye gitmiş?
Naz: Tarııııık. Her gün yaptığı gibi.
Belgin: Tarık? Tarık kan vermeye gidiyormuş her gün.
Naz: Hem de üç litre......İnsanlığı görüyorsunuz değil mi? Sizi böyle bir evlat yetiştirdiğiniz için kutlarım......
Belgin: Tarık haklı. Hulusi seni kullanıyor Naz.
Naz: Anlamadım.
Belgin: Bak kızım. Evet oğlum Tarık krediniz iptal edilmesin diye çok uğraştı ama imzalamaya mecbur kaldı. Fakir bir okulun öğrencilerine parasal yardım yapabilmek için verdiği çok önemli bir sözü bozmaya kalktı. Ama inan Tarık’ın yapmayacağı bir şey varsa, o da her gün kan vermek. O hasta olduğunda kalçadan iğne bile yaptıramaz.
Naz: İnanmıyoruuuuuuuum..
Tarık perişan oturduğu kanepeden kalkar ve Belgin’e sarılıp onu içten bir şekilde yanağından öper....
Naz: Ooooooo bu ne sevinç, bu ne coşku.
Tarık hemen toparlanır. Belgin ise mutlu olmuş sevecen bakışlarla Tarık’a bakmaktadır.
Belgin: Madem durum açıklığa kavuştu, ben gideyim. Merak etme Naz , Zamanı gelince oğlum ile tanışırsın. Belki bugün , belki de daha sonra. Ama mutlaka tanışacaksın. Hatta sana şunu söyleyeyim onu sanki uzun zamandır tanıyormuş gibi hissedeceksin . Ama doğru zaman gelince. Öyle değil mi Tarık?
Naz: Tarık mı?
Naz Belgin’in manalı bir şekilde Tarık’a bakmasından rahatsız olmuştur.
Tarık: Şey sanırım öyle.
Belgin: Hadi sana da geçmiş olsun Naz. Gidip Hulusiyi bir ziyaret edeyim.
Belgin müştemilattan çıkar.
Naz: O ne çoşkulu öpücüktü öyle ya? Maaşallah!!!!
Tarık gülümseyerek Naz’a bakar.
Tarık : Ne o? Kıskandın mı?
Naz: Ne?
Tarık Naz’a aniden sarılır ve daha Naz ne olduğunu anlamadan yanağında tutkuyla öper.....
Naz: Hiç boşuna sevinme. Tarık Tekelioğlu ile eninde sonunda tanışacağım.
Tarık Naz’a yine sarılır ve bu sefer diğer yanağından öper.
Naz: Hem söyle bakalım.Senin bana söylemek istediğin şey neydi. Hani şu söyleyip sonra Belgin teyzenin peşinden gideceğin şey.....?

10

Tarık (içses): Yok oğlum Tarık mest olacağına daha da üzerine geliyor. Yap bir şey de nutku tutulsun.
Tarık Naz’ı ani bir hareketle kendine çeker ve daha Naz ne olduğunu anlamadan öpmeye başlar. Naz direnir gibi olur ama sonunda o da Tarık’ın tukusuna cevap verir. Tarık Naz’ı bıraktığında.....
Naz: Bu.....Bu.......Bunu neden daha önce yapmadın?
Tarık zafer elde etmiş bir komutan edasında dimdik , gururla Naz’a bakar.....
Naz: Tarıııık!......Tarık sana diyorum.......Ay başladı yine bu dalıp gitmeler.....Ne diyecektin bana?
Tarık: Ne???.....Şeyyy .....diyecektim ki......Ahhhh bak baban ile Ümit geliyorlar.....
Naz arkasına bakar.....
Naz: Ne güzel ya.....Tam zamanında....Hiç boşuna sevinme....
Vahi ile Ümit yanlarına gelirler.....
Vahi: Nasıl Tarık evladım.....Yeni aynayı beğendin mi?
Tarık: Aynayı mı.....? Evet doğru yeni ayna.......Henüz bakamadım Vahi bey....
Vahi: Nasıl olur......? Ben de seni aynasız bıraktım diye üzülüyordum.....
Ümit: Benim de yüzüm bu halde olsa ben de bakamazdım herhalde......
Tarık: Gerçekten o kadar kötü mü?
Naz: Bence değil.
Vahi ve Ümit: Naz’a dönerler. Tarık da gülümser Naz’ın cevabına.
Vahi: Kızım Naz sen nasıl oldun?
Naz.: İyiyim baba.....Belgin teyze buradaydı az evvel.....Henüz gitti.
Vahi: Biliyorum....Bodrum olayını açtım kendine.....Biraz düşündü ,sonra olabilir dedi. Halletmesi gereken önemli bir mesele varmış hemen çıktı.......
Naz: Ben de Tarık ile plan yapmayı düşünüyordum.....Gezilecek yerler.....Güzel plajlar gibi. Madem Tarık da geliyor gezmedik yer bırakmayacağım bodrum ve çevresinde.
Vahi: Çok iyi düşünmüşsün kızım. Ben de küçük bir ofis bulabilir miyim diye araştırıyorum. İşleri oradan yürütebilirim yaz için.
Naz: Yani baba inanmıyorum sana. Oraya iş mi götüreceksin?
Ümit: Götürmeyecek Naz. Oradan yönetecek işleri.
Naz: Kesinlikle olmaz. Ben tatil istiyorum. İş miş yok orada. O kadar.
Vahi: Olur mu yavrum. Hulusi ‘ye olan borcum ne olacak?
Naz: Onu da Hulusi amca düşünsün biraz.
Tarık dayanamaz Naz’ın cevabına güler.
Naz: Çok mu hoşuna gitti Tarık efendi?
Tarık ciddileşir.
Tarık: Özür dilerim. Bir an Hulusi bey canlandı sanki gözümün önünde. Böyle parasını alamayacak diye koştura koştura geliyormuş.
Ümit: Eeeeeee zaten öyle bak kim geliyor.
Tarık birden karşıdan kendilerine doğru koşarak gelen Hulusi’yi görür. Kaçabileceği hiçbir yer yoktur. Müştemilata girer ve banyoya kilitler kendini.
Naz: Baba çok üzülüyorum ben bu Tarık’a. Çözemez miyiz Hulusi amca ile olan meselesini?
Vahi: Dur bakalım düşünürüz onu. Bak Hulusi de çok telaşlı.
Hulusi yanlarına varır ve Vahinin koluna yapışır.
Hulusi: Vahicim......Bodrum teklifini düşündüm ve hemen geldim. Hadi gidiyoruz.
Vahi: Anlamadım nereye?
Hulusi: Bodruma tabi. Nereye olacak.
Vahi: Hemen mi?
Hulusi: Durduğumuz kabahat. Hadi , hadi......
Naz: A..a... bu ne acele Hulusi amca.....Okulum bir tatile girsin.....Biz öbür haftasonu gitmeyi düşünüyoruz....
Vahi: Doğru söylüyor Naz Hulusi. Bu ne acele. Hem sen bir içeriye gel. Seninle konuşmak istediğim çok mühim bir mesele var. Oğlum kadar sevdiğim biriyle ilgili.
Tarık Vahinin sözlerini duyar ve iyice panikler. Aynanın karşısına geçer ve ........
Tarık: Buraya kadarmış. Gururlu ol Tarık ve çık banyodan dikil karşısına. Vahi bey’i de oyununa daha fazla ortak etme.
Bu arada müştemilat girişinde......
Hulusi (fısıldayarak): Vahi bırak şimdi .....Olmuş bil o meseleyi.....Hemen gitmemiz lazım......
Hulusi Vahi’yi müştemilat dışına, Vahi de içeriye doğru çekiştirmektedir......
Hulusi: Sen istedin bunu Vahi. Beni burada tuttuğu her dakika için faiz puanını bir puan arttıracağım.
Vahi , Hulusinin kolunu bırakır ve derin bir nefes alır. O esnada banyonun kilidinin açıldığı duyulur. Hepsi başlarını çevirip banyoya bakarlar.
Naz: Olamaz!
Ümit: Vay!
Vahi: Bravo!
Hulusi: Eyvah.....Belgin! Gelmiş bile....!!!!!!
Tarık kapıyı açar ve dışarı çıkar.
Tarık: İşte buradayım. Ne istiyorsan yap!
Ümit: Üzgünüm Tarık bir daha sefere.
Tarık: Ne???
Gerçektende karşısında Naz, Ümit ve Vahi den başkası yoktur.
Naz: Seni Belgin teyze sandı ve kaçtı.
Vahi: Şimdi anlaşıldı neden acele ettiği bodruma gitmek için. Kim bilir Belgin hanımı kızdıracak ne yaptı?
Tarık Naz’a bakar.
Tarık: Kim bilir?
Naz gülümseyerek Tarık’a bakar.
Naz: Demek ki daha yüzleşme zamanı gelmemiş.
Tarık: Sanırım.
Ümit: Baba , halam.
Vahi: Eyvaaaaah. Bodruma mı kaçsam ben de. Yarım saat oldu.
Naz: E hadi o zaman siz halamın gönlünü alın biz de Tarık ile yarım kalan meselelerimizi konuşalım.
Ümit: İyi de halamın gözü Tarık’ı görmek istedi. Biz aslında onu almaya gelmiştik buraya.
Naz’ın sorularından kurtulabilmenin yolunu arayan Tarık.....
Tarık: E....Ne duruyoruz o zaman.....Halamızı bekletmeyelim daha fazla......

11

Tarık Naz’ın sorularından kaçmak için gecenin geç saatlerine kadar Neticenin yanından ayrılmamıştır. Naz ‘ın sabrı taşmak üzeredir.
Naz: Ya ne rahat insanlarsınız ya.....Hazırlık yapacağız diyorum saatlerdir oyalanıyoruz. Bu saatten sonra iş miş olmaz.
Netice: Kızım ne acelen var. Daha neredeyse iki hafta var önümüzde.
Naz: On gün.
Netice: İki hafta sayılır o. Hem Karayip korsanımı yakalamışken tadını çıkartayım biraz.
Naz: Biraz mı? Saat beşten beri buradayız.Sekiz saat olmuş.
Tarık: Valla zaman nasıl geçti anlamadım.
Netice: Demek ki keyifli geçmiş ki anlamamışsın.
Naz: Ben anlatayım isteseniz.....İlk iki saat tavla turnuvası ile geçti......Sonra Dama’ya oturdunuz. Bu da bir buçuk saat sürdü.....Damadan sonra Tarık Scrabble’ı getirdi....Halam anlayıncaya kadar yarım, oyun bitinceye kadar iki saat daha geçti.
Netice: Naz!!!!! O ne demek o ? Halam anlayıncaya kadarmış....
Tarık: Siz ona bakmayın halacım.....Şaka yapıyor.....
Naz: Hiç lafı değiştirme Tarık.....Şaka maka yapmıyorum......Son iki saattir de borsa oynuyorsunuz.....Offff yaaa!! Patladım sıkıntıdan burada......Hele zavallı babam ve Ümit de sıkıntıdan uyuya kaldılar.
Netice: Aaaaaa gerçekten uyuyor bu....
Bastonu ile Vahiyi dürter.....
Netice: Vahiiii...!!! Kalk, kalk diyorum sana.....Ayıp denen bir şey var......
Vahi panik içinde uyanır....
Vahi: Dürtme abla ya.....Zaten bunaldım burada otura otura....
Netice: Ne varmış bunalacak. Mis gibi oyunlar oynuyoruz şurada.
Ümit de uyanmış lafa girer.....
Ümit: Oynamıyoruz halacım.....Sen saat beşten beri Tarık ile oynuyorsun.....Biz oturuyoruz.....
Netice: Eeeeee sizinle oynanmıyor ki.....Bak Tarıkçım nasıl centilmence oynuyor....Zarımı beğenene kadar attırıyor tavlada.....Şimdide alacağım yer 100 YTL ise 25’e bırakıyor.....
Tarık Naz’a bakar ve gülümser. Naz da seni seni , görürsün sen der gibi başını sallar.
Netice: Kız o ne hareket o? Gir bakalım bastonumun menziline.....
Naz : Hiç niyetim yok hala. Ben yatıyorum......Size iyi geceler......
Naz, ardından Vahi ve Ümit odalarına çıkarlar.....
Netice: Gittiler......Hadi kurtuldun.
Tarık: Efendim?
Netice: Anlamamazlık yapma. İkimizde geceyi uzatmaya çalıştığını biliyoruz......Ben sen bu yolları giderken kaçıncı kez dönüyordum bir bilsen....
Tarık Neticenin elini tutar ve gülümser.
Tarık: O zaman teşekkür ederim.....Naz’a henüz söyleyemeyeceğim şeylerin açıklamasını yapmaktan kurtardın beni halacım.....
Netice: Ah gençlik ah.....Sırlar olmadan yaşayamıyorsunuz. Oysa tüm kartlarınızı açık oynasanız daha iyi olmaz mıydı.....?
Tarık: Çok doğru söylüyorsun halacım. Ama bir kez yan yoldan yürür olduk.....
Netice: Ne saklıyorsun sen Nazdan?
Tarık: Şeyyyyy.....
Netice: Söyle bana söyle.....Bak benden laf çıkmaz.......
Tarık: Senden laf çıkmaz biliyorum da.....Yerin kulağı var.....
Netice: Demek öyle....E....napalım......Hadi git sen de o zaman.....
Tarık oturduğu yerden kalkar ve Neticenin yanina gelir. Eğilir ve kulağına bir şeyler fısıldar....
Netice: Ne?????
Neticenin yüzü güler. Tarık hala kulağına fısıldayarak konuşmaktadır.....
Netice: Oh.......ohhhhh.....ohhhhhh.....Tahmin etmiştim zaten....HARİKA!!!!!!
Tarık dikilir ve işaret parmağını dudaklarına götürür......
Tarık: Şşşşşşıııt!
Netice: Tamam.....tamam.....Hay Allah.......
Tarık gülümseyerek bahçeye çıkar......Müştemilata doğru yürürken Naz’ın odasına bakar. Karanlıktır.....
Tarık: Güzel uyu zeytin gözlüm.....
Tarık gülümser ve eliyle bir öpücük yollar Naz’ın odasına doğru.......
Naz: Kurtulduğunu sanıyorsun Tarık efendi. Öyle bir öpücük yollamakla af yok....Yarın sabah görüşeceğiz.
Tarık Naz’ı karanlıkta fark etmemiştir. Bir süre havuz başındaki salıncakta oturup bir dolun ay’a , bir Naz’ın odasına bakmış , hayallere dalmıştır. Ara arada yavaşça şarkılar söylemiştir. Oturacak hali kalmayınca müştemilata geçmiş ve yatmıştır.
Tarık: O ne??????
Tarık bir düdük sesiyle yatağından fırlar. Karşısında eşorfmanlı bir genç görür. Durup dururp düdüğü öttürmektedir.
Tarık: Kimsin sen kardeşim?
Düdük sesi.....
Tarık: Saat daha sabahın altısı......
Naz: Demek kalkma saati çoktan gelmiş.....
Tarık Naz’ı yeni fark eder.....
Tarık: Naz!!!! Bak daha arkadaşda da güneş doğmamış. Kendisi hala karanlık.....
Ali: Hop yavaş ol.....Ten rengime laf yok....
Tarık: Şeyyyy pardon....Ben öyle demek istemedim......Benim için daha sabah olmadığını söylemeye çalışıyordum.....Siz.....Siz Ali siniz.....Şu Nivea body programından....
Naz: Tanıyorsun demek.....
Tarık: Filiz programı hiç kaçırmazdı da....
Ali: İyi o zaman......Önümüzdeki on sabah sen de kaçırmayacaksın ......
Tarık yatağından fırlar.....
Tarık: Nee????
Naz: Evet Tarık......Dün duşta fark ettim....Kışın göbek bağlamışsın....Saçlarından da gıdığın belli olmuyor ama maaşallah.....
Ali ve Tarık Naz’a bakar......
Naz: Yani duştan çıktığında.....
Hala bakarlar.....
Naz: Ya sana bir şey oldu sanıp girmiştim ya banyoya.....Neyse....Açıklamak zorunda değilim.....Ben bikinilerimi rahat giyebilmem için, sen de yanımda fit durabilmen için Bodrum öncesi kampa giriyoruz.....
Tarık: Ben yeterince fitim.
Ali: Onu şimdi anlayacağız. Haydi bahçeye....Koşarak ısınacağız.....
Tarık: Hemen mi?
Naz: Hocamızı duydun....Hadi hadi.
Tarık: İzin verin de giyineyim.
Naz: Tamam Ali sen bizi bahçede bekle.....
Tarık: Bizi mi?
Ali: Tabi.....
Naz: Yani biz seni bahçede bekliyoruz diyecektim......Hadi çıkalım.....
Tarık sinir olmuş bir şekilde sırıtarak.....
Tarık: Giymemi istediğiniz özel bir kıyafet var mı?
Naz: Spor’a uygun bir şeyler olsa yeter....
Tarık: Ali beye sormuştum....
Ali: Sadece Ali lütfen....Naz hanımın dediği gibi....Spor’a uygun olsun yeter.
Naz Tarık’a manalı bakarak....
Naz: Naz......Sadece Naz......
Naz ve Ali müştemilattan çıkarlar. Tarık arkalarından bakar ve Naz sık sık arkasına dönüp Tarık’a sırıtarak el sallar.....Tarık hazırlanıp bahçeye çıkar.....
Tarık : Hazırım.
Ali her ikisine ayrı ayrı sorular yöneltip notlar alır.
Ali: Evet size bu on gün içinde farklı kişisel programlar uygulayacağız. Bu fiziksel çalışma ile beslenme programı olacaktır. Tarık , tespitlerime göre daha çok çalışman gerekecek. Şimdi havuzun etrafında yirmi tur koşu ile ısınarak başlayacağız. On yedinci turda Naz hanım sana katılacak.
Tarık: Ne??? Neden o sadece üç tur koşacak.....?
Ali elindeki hesap sonuçlarını gösterir.....
Ali: Buyrun başlayalım....Zamanım kısıtlı.....
Tarık derin bir nefes alır ve koşusuna başlar.....
Ali: Daha ağır koş lütfen.....Yoksa üç tur sonra koşacak halin kalmaz.
Tarık Ali’nin Naz’a göz kırptıpını görmez.

12

Ali: Evet size bu on gün içinde farklı kişisel programlar uygulayacağız. Bu fiziksel çalışma ile beslenme programı olacaktır. Tarık , tespitlerime göre daha çok çalışman gerekecek. Şimdi havuzun etrafında yirmi tur koşu ile ısınarak başlayacağız. On yedinci turda Naz hanım sana katılacak.
Tarık: Ne??? Neden o sadece üç tur koşacak.....?
Ali elindeki hesap sonuçlarını gösterir.....
Ali: Buyrun başlayalım....Zamanım kısıtlı.....
Tarık derin bir nefes alır ve koşusuna başlar.....
Ali: Daha ağır koş lütfen.....Yoksa üç tur sonra koşacak halin kalmaz.
Tarık Ali’nin Naz’a göz kırptıpını görmez.

Part12
Tarık on yedinci turun sonunda Naz hala koşuya katılmayınca yanlarından geçerken durur.
Tarık: Ali, on yedinci turu tamamladım.
Ali: Demek daha üç turun var Tarık .
Naz: Tarık duydun Ali’yi. Hadi....Hadi.....
Tarık: Naz ne zaman koşuya başlayacak?
Ali: Ben uygun gördüğümde. Mesela sen şimdi çalışmanı böldüğün için, beş ceza turu koşacaksın.
Tarık: Ama.....
Ali: Altı oldu.....
Naz: Bir ceza turu da ben ekliyorum. Yedi......
Tarık: Peki.....Öyle olsun.....
Tarık yine koşusuna döner....
Naz: Ali ne içersin?
Ali: Meyve suyu.....Sabah kahvaltı öncesi en güzeli taze sıkılmış meyve suyu......
Naz: Hemen geliyorum.....Senin gözün Tarık üstünde olsun. Kaytarır maytarır........
Ali: Sen hiç merak etme....
Naz eve doğru gider. Tarık Naz’ın peşinden bakar.....Ali’nin yanından geçerken .....
Ali: Biliyor musun Tarık.....?Sen birine çok benziyorsun.........
Tarık Ali’nin yanında durur. Sırıtıyordur.......
Tarık: Alfonso mu?
Naz yaklaşık on dakika boyunca mutfakta portakal suyu sıkmaktadır. O da sırıtıyordur.....
Naz: Evet Tarık efendi.....Dün sen beni, bugün ben seni.......Koş bakalım.......Daha dur bak bu on gün boyunca neler başaracaksın......Van Damme gibi gitmezsen Bodruma ne olayım......
Naz düşüncelere dalar. Hayalinde Bodrum sahillerinde müthiş vücudu ile turist kızların hayranlıkla izledikleri Tarık yoğun ilgiden dolayı sıkıntılı anlar yaşamaktadır. Naz ise bir köşede yalnız Tarık’ın elden gidişini izlemektedir......
Naz: Olamaaaaz!......Bu hale gelmemeli......Koş Naz .....Koş .....El koy duruma.....
Naz meyve sıkmayı bırakıp telaşla bahçe kapısına doğru koşar ve oradan bahçeye çıkar.....
Naz: Yok.......Yani yoklar......
Havuz ve çevresi boştur......Ne Ali , ne de Tarık vardır meydanda.......
Naz: Aliiiii!!!!!........Tarıııııııııık!!!!!!
Naz müştemilata doğru gider. Müştemilattan içeriye bakar ama kimse yoktur.
Naz: Nerede bunlar yaaaaa........Fırsattan istifade edip ........Evet ya......Tarık koşudan kaçtı ve Ali onu geri getirmeye çalışıyor......
Naz kanepeye oturur. Beklemeye başlar. Ama ne gelen vardır, ne de giden.....
Naz: Şuraya bak Naz. İki gündür bekleye bekleye bir hal oldun. Bu Tarık kan vermeye gitmiş olmasın.......Kıskanıyor zaten......Ne yapsa yeridir.....
Naz telefonunu çıkartır ve Tarık’ı arar. Tarık’ın telefonu odanın içinde , gece lambasının üzerindeki sehpada çalar.
Naz: Neden almazsın ki telefonunu yanına.......
Naz oflaya, puflaya beklemeye devam eder. Yine telefonunu eline alır. Mesaj bölümüne gelir ve mesajını yazar.
Mesaj: Keşke ben de en az sizin tırnağınız kadar olabilsem......
Naz: Çok mu havaya sokarım onu bu mesajla?
Naz telefonunu masanın üzerine bırakır. Bir süre ona öylece bakar.....
Naz: Niye şımarsın ki.......Şımaracak biri olsa bunca iyiliği gizlice yapmazdı.....
Telefonunu eline alır. Mesaj’ı yolla butonuna basar.
Birden oda içinde mesaj alındı sesi duyulur. Naz şaşırır....
Naz: Tarık’ın telefonu burada.....ama buna mesaj gelmemiş........Naz, inanamıyorum sana yaaaaa.....Sana ne........Ya özelse.......?
Naz yine arkasına yaslanır. Yan gözle ise etrafı inceler.....
Naz: Ama ya önemli bir şeyse? ......İyide gelen mesaj hangi telefona geldi?......Demek ki odada bir telefon daha var.....Ama nerede?
Naz ayağa kalkar ve iyice etrafa bakar......Görünürde başka telefon yoktur.....
Naz: Düşün......Hatırlamaya çalış, hangi yönden gelmişti ses........
Naz bilardo odasına geçer. Orada bilardo masasının üstünde bir cep telefonu bulur.
Naz: Hay Allah......Bu Tarık’ın telefonu değil ki........O zaman Ali’nin mi acaba? Ama o da niye bıraksın telefonunu burada?
Naz telefondaki mesaj’A bakıp bakmamakta kararsızdır.....
Naz: Baksam mı.....Bakmasam mı?......Offfff yaaaaa.......Ya önemli bir şeyse.....
Sonunda kararını verir. Telefonun tuş kilidini açar ve düğmeye basar.....
Naz: İnanmıyoruuuuum! Bu benim Tarık Tekelioğluna yolladığım mesaj.......
Naz’ın kafası karışmıştır. Sonra birden.......
Naz: Aman Allahım......O burada.......Daha doğrusu buradaymış.......Ama şimdi yok........O yok ama telefonu burada.....
Naz sesli düşünmeye devam eder......
Naz: Bir insan hangi durumda telefonunu yanına almadan gider......? Telaş durumunda.
Birden.....
Naz: Aman Allahım.....Tarık!........Aliiiiii!!!!!!!......Tar ıııııık!
Naz koşarak müştemilattan çıkar ve ön bahçeye çıkar......
Naz: Size inanamıyorum......
Tarık ve Ali arabanın bagajını telaşla kapatırlar ve yakalanmış olmanın verdiği şaşkınlıkla birbirlerine bakarlar......
Tarık: Naz?
Naz : Ali ‘yi de suç ortağı mı yaptın?
Ali: Ne?
Tarık: Ne?
Naz: Çabuk söyleyin. Ona ne yaptınız.
Ali ve Tarık: Kime?
Naz bu esnada yanlarına gelmiş ve bagajı açmaya çalışmaktadır....
Naz: Tarık Tekelioğluna......
Naz bagajı açar ve.....
Naz: Olamaz........!!!!!!!!!!!!

13

Naz : Tarık bu ne?
Tarık: Şeyyyyy.....!
Naz: Bu ne dedim?
Ali: Naz kusura bakma.....Ben ısrar ettim.
Naz: Peki siz bunu neden bagaja koydunuz.....
Tarık ve Ali birbirine bakar fakat cevap vermezler......
Naz: Bir şey sordum ve cevabını hemen istiyorum.
Ali : Yine benim ısrarım sonucu Naz!
Naz: Demek ben içeride bu sıcakta perişan biçimde portakal sıkarken siz arkadaşlığınızı ilerletip beni burada bırakıp , yarış pistine gidecektiniz.
Tarık: Özür dilerim....
Ali: Gerçekten ben çok ısrar ettim. Hatta Tarık yarışmayacağı konusunda asla üzmek istemediği kişilere söz verdiğini de söyledi ama ben son bir gösteri rica ettim kendisinden.....Alfonso ‘yu canlı izlemek en büyük hayalimdi......
Naz: Peki nasıl razı oldu sözünü bozmaya?
Tarık başını çevirir......
Naz: Tarık?
Tarık: Sabah sporlarının iptal sözü üzerine.....
Naz: Harika! Ama maalesef planlarınızı gerçekleştiremeyeceksiniz. Çünkü ben bu şeyi arabamın bagajından alıp çöpe atacağım.....Hatta yakacağım......
Tarık: Bunu yapamazsın....Hatırası var......
Ali: Bence de Naz.....Alfonso bu ralli forması ile kim bilir kaç yarış kazandı?
Tarık: Kazandığım tüm yarışların tarihleri forma üzerinde yazılı. Bak .....
Naz Bir Tarık’a , bir Ali’ye bir de elindeki formaya bakar....
Naz: Dün söylediğim gibi....Alfonsoluk İtalyadaydı.....Sen Türkiye de benim şoförümsün.....Bunu da eğer bir daha görürsem yakarım.
Tarık : Tamam.
Naz: Gelelim diğer konuya.
Tarık: Diğer konu mu? Sen portakal sıkarken ders planı mı yaptın?
Ali: Çok iyi ya! Çak!
Tarık çakar.....Naz her ikisine ters ters bakar.....
Naz: Tarık Tekelioğlu......Nerede?
Tarık: Yanlış kişiye soruyorsun. Ben nereden bileyim. Benimle değil, seninle mesajlaşıyor.
Naz: Peki o zaman bunu nasıl açıklıyorsun?
Naz cebinden Tarık Tekelioğlunun kendisine mesaj gönderdiği telefonu çıkartır ve Tarık’a gösterir.
Tarık ne diyeceğini bilemez. Bir Naz’a , bir de telefon’a bakar.
Naz: Belli ki senin yanına gelmiş. Yoksa telefonunun müştemilatta işi ne.
Tarık: Doğru ya işi ne......
Naz: Tekrar soruyorum nerede?
Tarık: Kim?
Naz: Tarık Tekelioğlu dedim ya....
Ali dayanamaz müdahale eder....
Ali: Arkadaşlar madem çalışmıyoruz ve de yarış pistine gitmiyoruz ben gideyim......Naz bu arada ben buradayken kimse gelmedi....
Naz: Peki.....O zaman gece geldi......
Tarık: Olabilir.....
Naz: Yani gece geldi ve telefonunu burada unuttu diyorsun ?
Tarık: Olabilir diyorum.....
Naz: Hiç tatmin edici değil Tarık....Senden bir açıklama bekliyorum hem de şimdi....
Ali: Hadi ben kaçtım.....Yarın sabah geliyor muyum.....?
Ne Tarık ne de Naz Ali’yi duymuştur. Birbirlerine bakıp kalmışlardır....
Ali: Neyse ben sonra ararım.....
Ali arabasına doğru yürür ve biner gider. Tarık arabanın sesine döner bakar......
Naz: Bak senin yüzünde gitti....Ayıp oldu çocuğa.....
Tarık anlamlı anlamlı Naz’a bakar ve arkasını dönüp müştemilat yoluna sapar....
Naz: Duuuuuur! Nereye gittiğini sanıyorsun? Durrrr diyorum sana....
Tarık son derece ciddi bir ifade ile saçları yürüyüş hızından savrula savrula müştemilata doğru yürür.....
Tarık ( içses1): Yeter artık Tarık doğruyu söyle ve kurtul......Daha ne kadar yalan söylemeyi düşünüyorsun?
Tarık(içses2): Sakın ha oğlum Tarık.....Doğruyu öğrenirse anında kovulursun....Naz’ı bir daha rüyanda göremezsin.
Tarık (içses1): Her zamanki gibi seni yanlış yönlendiriyor. Alfonso olduğunu öğrendiğinde tepkisi beklediğinden az olmadı mı?
Tarık(içses2): Az mı? Az kalsın seni İtalyaya gönderiyordu.....
Tarık: Yeteeeeeeeeeeeer!!!!!!!!
Tarık durur. Arkasına döner. Naz arkasında durmuş tepkisinden dolayı şaşkın ona bakmaktadır.
Naz: Tarık......İyi misin?
Tarık: Değilim......Şu an hiç iyi değilim....
Naz: Tamam.Sonra da konuşabiliriz......Nasılsa şu an burada değil......Telefon bende kalsın.....Onun gibi önemli bir şahız telefonsuz yapamaz herhalde.....Almaya gelince neler olduğunu öğrenirim nasıl olsa.....
Tarık ellerini sinirden yumruk yapar açar, yumruk yapar açar. Ama Naz bunu fark etmez.Tarık ısrarla cevap vermez.....
Naz: Sen en iyisi git yat. Spor sana yaramadı.....Tarık Tekelioğlu gelirse beni ararsın , ben de telefonu getiririm.....
Tarık cevap vermeden yoluna devam eder.....Naz da sırıtarak elindeki telefona bakar ve .....
Naz: Evet Tarık Tekelioğlu......Artık tanışmamız an meselesi.......

14

Tarık ellerini sinirden yumruk yapar açar, yumruk yapar açar. Ama Naz bunu fark etmez.Tarık ısrarla cevap vermez.....
Naz: Sen en iyisi git yat. Spor sana yaramadı.....Tarık Tekelioğlu gelirse beni ararsın , ben de telefonu getiririm.....
Tarık cevap vermeden yoluna devam eder.....Naz da sırıtarak elindeki telefona bakar ve .....
Naz: Evet Tarık Tekelioğlu......Artık tanışmamız an meselesi.......
Part14
Tarık müştemilata varır. Hala çok sinirlidir. Odanın içinde volta atar gibi dolaşır.
Tarık(içses1): Doğruyu söyle Tarık. Artık gerçekler açıklansın.
Tarık(içsses2): Sakın , sakın böyle bir şey yapma......Kaybedersin. Hayatının en acı yenilgisi olur bu.
Tarık(içses1): Seni baban kılıklı içses seni. Daha iyi yönlerini alamadın mı babanın ?Aynı onun gibi yalancısın.
Tarık(içses2): Sen karışma. Ben gerektiğinde durum kurtarıyorum. Doğruları söylesin de görelim sonucu..Hah!
Tarık: Yeter! Yeter ya! İsterseniz ben çekileyim siz aranızda çözün meseleyi. İkinizin sesini de duymak istemiyorum.. Az kaldı gerçeklerin söylenmesine....Hem de çok az.
Tarık oda içersinde bir aşağıya, bir yukarıya yürümeyi sürdürür. Bu arada sesli düşünür.......
Tarık: Şimdi Filizi arasam ve ondan Tarık Tekelioğlu adına bir buluşma ayarlamasını istesem. Bu buluşmada Filiz ve Ümit de olsa. Sonra ben de gidip hiçbir şey olmamış gibi kendimi tanıştırsam........olur mu?........OLMAAAAAAAZ!!!!! Naz buluştuğumuz yeri yıkar , masraf babama gider , o da bir kat daha kinlenir bana........
Birkaç tur daha atar.
Tarık: Peki......Onun yerine odasına gitsem. Naz seninle bir özelimi paylaşmaya geldim desem ve bana çok yakın birine içinden çıkılması neredeyse imkansız hale gelen bir yalan söyledim desem. Sonra ondan tavsiye alsam durumu düzeltmek için....Olur mu.....?.....OLMAAAAZ.....Ya beni dinlemez, ya da özelim dediğim anda Sofia dan bahsetmeye başlar.....
Tarık kanepeye oturup ellerini ensesinde birleştirip sesli düşünmeye devam eder......
Tarık: Tamam o zaman gidip Netice hala, Ümit ve Vahi bey’i bir araya toplayayım ve gerçeği önce onlara söyleyeyim......Olur mu?.........Tabi ki OLMAAAAZ.....Tam Vahi bey beni bağrına basacakken Ümit olmayacak bir espri yapar, Vahi bey sinirini benden çıkarmaya çalışırken Netice hala da Vahi beye sardırır ve Naz gürültüye gelip gerçeği öyle bir karışıklıkta öğrenir......
Tarık yine ayağa kalkar. Televizyonu açar ve elinde kumanda kanalları tarar........
Tarık: Şuraya bak.....Yerli yabancı onca kanal var....Ben yalan söyledim dönemiyorum kanalı yok.....
Tarık birden televizyona kitlenir.....Yerli kanallardan birinde bir tartışma programı vardır....
Televizyonun sesini açar......
Televizyondaki kız: Ben bu adamdan şikayetçiyim Gönül hanım. Tanıştığımız günden beri bana yalan söyledi ve hala da söylüyor........
Tarık: Aha! Tam aradığım program.
Televizyondaki kız: Yazık değil mi bana..Ne hakkı vardı duygularımla oynamaya.....
Gönül: Yalanlar dediniz.....Nasıl yalanlar söyledi size?
Televizyondaki kız: Her türlü......Kendi kimliği.....Ailesi......Geçmişi......Mesleği.....G özümün içine baka baka beni kandırdı....Aylarca da bekletti aşkını itiraf edinceye kadar.....Anlıyor musunuz?
Gönül: Evet.
Tarık: Vay be.....Dünyada ne adamlar var.....Oğlum Tarık ,onlardan biri de sensin.....
Tekrar televizyona kulak kabartır......
Gönül: Gördüğünüz gibi sayın seyirciler......Ahmet Aykan , Gül isimli bu bayanı yalanları ile tam on ay kandırmış ve gururuyla oynamıştır. Sizin bu konudaki görüşlerinizi almadan önce, ekranlarından bizleri izleyenlere telefon numaramızı hatırlatalım........0 216 343 43 43 .....Evet bizlere ekranlarınızın karşısından da katılabilirsiniz.
Tarık: Güzel programmış valla....Sorunları çözüyorlar demek....Adam da bir şey olmamış gibi sırıtarak oturuyor yerinde....Helal olsun.....Naz olsaydı orada atlamıştı adamın üstüne......
İzleyici 1: Böyle insanlar toplumun değerlerini hiçe sayıyor.....!!!!!!
İzleyici 2: Evet.....Katılıyorum....Bunları toplum yaşantısından uzaklaştırmak lazım.....
İzleyici 3: Tüüüüüü sana, senin gibi adama yazıklar olsun.....
Tüm izleyiciler: Yuuuuuuuuh......Yuuuuuhhhhhhhhh!!!!!!!
Tarık: Hoppala.....Belki adamın sebepleri var....Neydi numarası programın?
Tarık üst üste numarayı çevirir. Yarım saat sonra numara düşer......
Tarık: Alo! İyi günler......
Gönül: İyi günler .......Adınız neydi?
Tarık: Şeyyy ben adımı vermesem olmaz mı?
Gönül: Peki.Yorumunuz nedir beyefendi?
Tarık: Ben izleyicilere katılmıyorum..Belki kendisine göre sebepleri vardı.....Kim bu kadar yalanı isteyerek söyler ki......Ona da hak vermek lazım. Çok tepki gösteriyorsunuz....
Gül: Ne sebebi olursa olsun...... On ay......On koca ay......Ben nasıl güvenebilirim ki ona bu aşamadan sonra.....
Tarık: Haklısınız ....Güven duygusu bir kez yitirildi mi , kolayca yeniden gelişmez.....Ama bir şans daha verebilirsiniz kendisine....Bu kadar acımasız olmaya hakkınız yok demek istiyorum......
Gönül: İsimsiz izleyicimize teşekkür ediyorum....Bir başka izleyiciye bağlanıyoruz...İyi günler.Siz adınızı bizimle paylaşacak mısınız?
Naz: Tabi.....Ben o bey gibi değilim..Adım Naz Özkul. İstanbul dan arıyorum.
Tarık: Ne?????
Naz: Evet arkadaşımız adını vermedi ama bir sürü saçma şey söyledi....
Tarık: Ne???
Naz: Bana on ay yalan söyleyecek, ben de ona bir şans daha vereceğim.... Zor kardeşim zor.....On ay bu.....On ay.....On saat bile sürse ben bahane mahane dinlemem.....
Seyirciler Naz ‘ın sözlerini alkışlar.......
Gönül: Naz hanım siz de çok katıymışsınız.....
Naz: Katı değil, dürüstüm.....Yazık değil mi Gül’e....Belki o adamı çok sevdi..Koskoca bir yalanı sevmiş meğerse.....Ben olsam bir daha yüzüne bile bakmazdım.....
Gönül: Bir de Gül hanıma soralım. Naz hanım bir daha yüzüne bakmazdım diyor......Siz ne dersiniz.
Gül: Naz hanım. Siz hiç gerçekten aşık oldunuz mu? Aşkınız için kendi prensiplerinizi çiğnediniz mi.......?
Dııt dııt dıııııt dıııııııııt......
Tarık: Kapadı.
Gönül: Hat düştü sanırım....Başka yorum yapmak isteyen var mı?
Tarık: Hat düşmedi.....Kapadı.
Tarık televizyonu kapatır.........
Tarık: Ne oldu şimdi......Kafam daha çok karıştı.....Demek şans vermezsin.........Peki o zaman aynen devam......
Tarık telefonunu eline alır.
Tarık: Alo Filiz?
Filiz: Abi? Nasıl gidiyor....?
Tarık: Gidiyor mu görecez bu akşam. Senden bir şey isteyeceğim.
Filiz: Ne?
Tarık: Bana verdiğin telefonun hattını kapatmanı istiyorum.
Filiz: Neden ki?
Tarık: Çünkü telefon Naz’ın eline geçti.
Filiz: Yapma ya? Eeeee nasıl açıkladın durumu.....?
Tarık: Açıklamadım......Bir şey söylemedim.
Filiz: Ve de Naz peşini bıraktı ha.....?
Tarık: Bıraktı sayılmaz........Tarık Tekelioğlunun gelip telefonunu alacağını umuyor.....
Filiz: Ama o telefonu almak yerine hattını kapatıyor.....Abi! Naz delirir yine...Gelip bankayı basmasın.....
Tarık: Merak etme. Ancak müştemilatı basar o.....Ben başımın çaresine bakarım.....
Filiz: Ya abi....Bitir artık bu oyunu.....çok uzamadı mı.....?Belki düşündüğün kadar sorun etmez.....
Tarık: Televizyondaki ses tonuna bakılırsa , asla affetmez.
Filiz: Ne televizyonu.....
Tarık: Boş ver....Ben de hala inanamıyorum duyduklarıma....Acayip bir tesadüf işte....Neyse....
Filiz: Abi yine karıştırdın kafamı.....
Tarık: Filiz dediğimi unutma. Hemen kapat hattı....Hadi görüşürüz....
Filiz: Tamam abi.Annemi aramayı unutma.
Tarık : Tamam...
Birkaç saat sonra....Naz telaşlı ve sinirli müştemilata gelir.....
Naz: Tarık.....Kalk gidiyoruz......
Tarık: Hayırdır.....Nereye?
Naz: Tekbank ‘ a......
Tarık: Neden?
Naz: Bu telefonu Tarık Tekelioğlunun kafasında parçalayacağım da ondan......
Tarık: Bak sabah sen spor yapmadın ya......Seni çok stresli görüyorum.
Naz. Tarıııık! Ben telefonunu almaya geleceğini beklerken.....Hattını iptal ediyor beyefendi.....
Tarık: Demek öyle.....Artık sende peşini bırak onun.....
Naz: Peşini bırak mı? Yani ben onun peşindeyim..Ben?
Tarık: Yani lafın gelişi.....Bir daha buluşma teklifini kabul etme demek istedim.....
Naz: Bana akıl fikir vereceğine hazırlan.......
Tarık: Bankaya gidiyoruz yani....
Naz: Evet.
Tarık: Ama o zaten bankaya dönsün diye uğraşıyor ya Hulusi bey..
Naz: Doğru ya. O zaman evine gideriz.....
Tarık: Oraya da uğramıyor aylardır.....
Naz: Offf ya offffff!!!!!!
Naz elindeki telefonu yere atar ve üzerine basarak parçalar.
Tarık: Ben seni en iyisi mi köfte yemeğe götüreyim. Ben giyinirken sen de televizyon seyret.
Naz’a televizyonu açar. Haber bülteni vardır.
Naz: İnanmıyoruuuuuuum!!!!
Tarık: Ne oldu........?
Naz: Ben bugün bu programı izledim. Hatta katıldım......Şu kız ......Adamı vurmuş.......
Tarık: Ne?!!!!!!!

15

Naz’a televizyonu açar. Haber bülteni vardır.
Naz: İnanmıyoruuuuuuum!!!!
Tarık: Ne oldu........?
Naz: Ben bugün bu programı izledim. Hatta katıldım......Şu kız ......Adamı vurmuş.......
Tarık: Ne?!!!!!!!

Part15
Naz: Vurmuş ama kurşun omzunu sıyırmış geçmiş. Ben olsam şöyle iki kaşının arasından.......
Tarık: Sen gerçekten çok streslisin Naz. Adamcağız ne yapsın......Belki gerçek kimliğini açıklasaydı kız yüzüne bile bakmayacaktı......
Naz şüpheli bakışlarla Tarık’a döner.
Naz: Sen kimliğini gizlediğini nereden biliyorsun?
Tarık: Şeyyyyyy......Altta öyle yazıyordu. Dikkat etmedin mi.....Yalancı Yarini kurşunladı......
Naz: Öle yazıyor olabilir ama kimliğini gizlediğini nereden biliyorsun....?.Aaaaaaaa sen bilirsiiiiin.....Bilirsiin sen.....!!!!!!
Tarık: Ben......
Naz: Alfonso olduğunu aylarca nasıl da gizlemiştin benden....!
Tarık: Çıkmıyor muyuz?
Naz: Çıkmıyoruz.....!!!Lafı çevirdin hemen.....Bu akşam düşünmek istiyorum......
Tarık: Neyi?
Naz: Neyi olacak Tarık Tekelioğlu ile nasıl buluşabileceğimi....Kendimi nasıl affetirebileceğimi.....
Tarık: Demek öyle......!İyi ben de yatayım o zaman....Yorgundum zaten.....Hadi sana da iyi düşünmeler....
Tarık Naz’ı kolundan yakalamış ayağa kaldırıp kapıya doğru çeker.....
Naz: Sen beni kovuyor musun şimdi?
Tarık: Kovmak mı?....Hayır......!Hayır sevgili patronum...Bir an evvel düşünmelerinize başlamanız için size yardımcı oluyorum.....
Naz ardına baka baka eve doğru yürür. Tarık da eve girmesini bekler.
Tarık: Nasıl buluşabileceğimiymiş. Nasıl buluşabileceğimiymiş.......Harika! Oğlum sen ne yapsan boş....Boş......
Bu arada gözü yine aynaya takılır.
Tarık: Ne işin var senin yine burada......?Sen yoksun..Yok!
Aynadaki Tarık üstünde ralli forması ile sırıtarak Tarık’a bakmaktadır.
Tarık: Neden sırıtıyorsun ki?
Tarık2: Bilmiyor musun?
Tarık aynanın karşısında volta atıp yine eski atışmalarına başlar. Naz eve girdiğinde mutsuz göründüğü içinse Vahi Ümit’i Tarık’a bakması için müştemilata gönderir.Ümit Tarık’ın ayna sohbetlerini izler.
Ümit: Demek yine kendi kendine konuşuyor? Zavallı Tarık. Babam bundan hiç hoşlanmayacak.
Ümit Tarık’a görünmeden yine eve döner. Vahi ile Netice tavla oynamaktadırlar.
Vahi: Eeeee? Napıyor Tarık?
Netice: Bana bak Vahi! Sen Karayip korsanımı mı izletiyorsun şu şamamaya?
Vahi: Şeyyyyy!!!!....Dur abla yapma....!!!!!!.Müsaitse bir tavla atarız diye....
Netice: Hmmmmm....Müsait miymiş?
Ümit başını durum vahim der gibi sallayarak......
Ümit: Valla......Hiç sanmıyorum.....
Vahi: Yapma ya?....Geçen günkü gibi mi?
Ümit: Daha şiddetli.....
Netice o anda....
Netice: Heyyyyt be.....!!!!!Altı altı ve Maaaaaaaaars.....Git öğren de gel....Hahahaaaaaa!
Vahi ayağa kalkar.....Tavlayı koltuğunun altına koyar.....Ümit’e beni izle işareti yapar ve üst kata giden merdivene doğru hızla gider.....
Netice: Ne o tabakhaneye tabak mı yetiştiriyorsun.....Bu ne acele ayol!
Vahi cevap vermez bile......
Ümit: Öğren de gel dedin ya hala.....Öğrenmeye gidiyor......
Netice bastonunu sallayarak.....
Netice: Hadi oradan....Şamama aptal mıyım ben.....O eskiden de birine laf yetiştirmeye giderken böyle aniden kaçardı.
Vahi yukarıda Ümit ‘i kulağına fısıldayarak konuşabilmek için yanına çeker.
Vahi: Artık bu işi Naz’a açmanın zamanı geldi. Bilsin.....Gerekirse.....
Ümit: Ne? Gerekirse ne baba?
Naz da kapıya çıkar.....
Naz: Neyi bana açacaksınız bakalım....gerekirse de ne?
Vahi: Naz?.....Maşallah...gerçekten de iyi kulak varmış sende..... Fısıldadığımı duymuşsun.
Naz: Ne fısıldaması baba....Neredeyse Tarık duyacak!
Vahi: Tarık.....Ah...Tarık...Vah Tarık.....
Naz: Neden?
Ümit: Kulaklarına inanamayacaksın.....
İçeriye girerler. Naz endişeli ve meraklı....
Naz: Ne olmuş Tarık’a çabuk söyleyin....Baba?......Ümit?.......Ben gidip bir bakayım.....
Vahi ayağa fırlayan Naz’ı kolundan yakalar....Ümit’e bakar.....
Ümit: Kısacası....Alfonso....Kafayı yemiş.
Naz: Neeeee!!!!!
Vahi: Ümiiiiiiit! Böyle mi söylenir....!
Ümit: Nasıl söylenecekmiş ?
Vahi: Alıştıra alıştıra.....Bak.
Vahi Naz’ı karşısına alır. İki kolunu tutar. Gülümser....
Vahi: Naz,....Kızım.....
Naz: Dur baba ya .....O aşama geçildi.....Nesi var Tarık’ın.....?
Vahi: Bak kızım......Bazı şeyleri kabullenmek.....
Naz : Sağ ol baba....Ümit?
Ümit. Aynayla konuşuyor.....
Naz iki gece öncesini hatırlar. Tarık odasına gelip ayna sormuştu o gece ve kendi aynasının karşısında garip davranmıştı....
Naz: Peki ne konuşuyor?
Ümit: Açıkçası konuşmuyor tartışıyor.....Çift cam olunca anlaşılmıyor....Ama bu gece sanki Tarık Tekelioğlu deyip aynayı gösteriyordu.....
Naz: Yapma yaaaa!!!....Benim yüzümden oldu kesin....Onun yanında Tarık Tekelioğlunu o kadar çok övdüm ki.....
Ümit: İster misin bu yakında kendini o sansın?
Naz: Yok artık!
Vahi: Kızım yine de tedbirli olalım...Belki eski bir rahatsızlıktır ama biz yeni öğrendik...
Naz: Ya daha kötü olursa?
Vahi: O zaman.....Mecburen....İşine son veririrz.....Benim için önce sizin güvenliğiniz gelir....Tarık gider.....Hem de sorgusuz sualsiz!
Naz yerinde donar kalır.....
Naz ( içses): O giderse ben ne yaparım?.....Onsuz nasıl kalabilirim.........?
Müştemilatta
Tarık da aynadaki yansımasına demediğini bırakmamıştır. Sonunda......
Tarık: Ne kadar gözünde büyütmüş olursa olsun seni....Dördüncü kez buluşmaya gitmezsen artık bunun affı olmaz....Naz için olmaz......olmaması lazım...hah.....
Tarık görüntüsüne bir zarf gösterir......
Tarık: Bak buraya Naz’ı ben götürecektim.....
Zarfı açar ve okur.....
Tarık: Geçmişten günümüze yaylı müzik aletleri sergisi......
Tarık2 hiç tepki vermez.....Tarık masaya diz çöker ve davetiyenin üzerine bir not alır.....
Not: Bu sergide bana eşlik ederseniz, beni çok mutlu edersiniz. Sergiden önce eski yerde eski saate buluşalım.....Tarık Tekelioğlu......
Zarfın üzerine de Sayın Naz Özkul yazar......

Naz gece boyu sık sık uyanır.....Tarık’ı düşünmektedir.......Zaman zaman da gözyaşlarını tutamaz......
Naz: Benim yüzümden böyle oldu....Ona etmediğimi bırakmadım....Acı çektirdim.....Bak babam kararlı göndermeye......Filiz ve Belgin hanımlara da bir şey deme diye tembihledi....Hassas konuymuş.....Hassas tabi.....Hem de ne hassas......Onu göndermesine izin veremem.....Belki Bodrum iyi gelir.....Evet ....Bodrum......Önemli olan durum değişikliği olursa babama belli etmemek.....Offffffff!!!!
Ertesi sabah
Ertesi sabah Naz’ın kapısı vurulur....Naz zor uyanır......Fakat onun uzun süre ses vermemesi üzerine Tarık odaya giriverir....Naz hemen çarşafı üzerine çeker....
Naz: Tarık! Ben gir demeden böyle.....
Tarık: Ses vermeyince.....
Naz: Ne olabilir ki bana evde.....Neyse....Ne var sabah sabah?
Tarık elindeki zarfı Naz’a uzatarak......
Tarık: Tarık Tekelioğlunun şoförü getirdi bunu bu sabah.....Acil dedi....
Naz yataktan fırlar.....
Naz: Bakmasana öyle!....Çevir başını.....Hatta ver git.....
Tarık Naz’ın bu telaşına bozulur....Naz bunu fark ettiğinde merdivenlere varmıştır Tarık.
Naz: Taaaarık! Sağ ol.....Beklemediğim anda beklemediğim bir şeydi de bu.
Tarık üzgün Naz’a bakar ve aşağıya iner......
Naz: Yaaaa ne yapıyorum ben yaaa!! Offff ki offfffff!
Naz davetiyeyi açar ve saatine bakar......
Naz: Bir saat var. Saat dokuzda taksi yollayacakmış. Ben de Tarık’ı oraya sürüklememiş olurum.......Taksi mi? Neden kendi gelip almıyor ya da Şoförünü yollamıyor ki?......Aman Naz adam meşguldür belki.....
Tarık üzerinde şoför üniforması elinde telefonu Müştemilattaki kanepesinde oturmaktadır.
Tarık: Bakalım taksi teklifini mi kabul edecek yoksa benden mi isteyecek....?
Telefonu çalar. Arayan Nazdır.....
Tarık: Alo?
Naz: Tarık ben bir arkadaşla buluşacağım bugün......Sen de izinlisin.....Bodrum için hazırlık yapabilirsin istersen.....Sen alış-verişini yap babama ....yok bana bildir ben ödeme işini hallederim......
Tarık: Emredersiniz.....
Telefonunu kapatır.....
Tarık: Evet Tarık Tekelioğlu bey......Şimdiden Naz’ı sergiye kadar dört saat bekleteceğin için çok kaba, küstah ve şımarık olduğunu söyleyebilirim......
Tarık gün boyu müştemilatta Nazdan haber bekler. Ama haber gelmez. Birkaç kez Naz’ı aramak ister ama arayamaz.....Sonunda akşam sekizde Naz onu arar.
Naz: Tarık?
Tarık mutlu ve umutlu telefona cevap verir.....
Tarık: Buyrun Naz hanım....
Naz: iyi.....iyi.....sesin keyifli geliyor....Yaptın mı alış-verişini?
Tarık: Yok ben dinlendim bugün. Geçen gün yeterince yapmıştım. Siz nasılsınız?
Naz: Aslında sıkıcı bir gündü.....Tarık Tekelioğlu yine gelmedi.....Ama eminim çok önemli bir işi çıkmıştır.....Bana haber iletmesi an meselesidir.....
Tarık kanepeye öfkeyle bir yumruk atar.
Naz: Tarık?
Tarık: Buyurun.
Naz:Senden bir şey isteyeceğim.
Tarık: Buyurun....
Naz: On ay önce Babama yaptığın bir yardımı bana yapmanı.
Tarık: Neymiş o?
Naz: A dan Z ye Tarık Tekelioğlunu bana anlatmanı.
Tarık derin bir nefes alır........
Tarık: O zaman ben sizi alırım dışarıda konuşuruz....Yarım saat sonra.....Üzerinize rüzgarlık giyin.
Naz: Yine resmisin bak.
Tarık: O zaman ben seni alırım dışarıda konuşuruz....Yarım saat sonra.....Üzerine rüzgarlık giy.
Naz: Tamam. Görüşürüz.
Tarık yerinden kalkar ve aynanın karşısına geçer. Ralli üniforması ile Tarık Tekelioğlu ona bakmaktadır.
Tarık: Artık ne olursa olsun.....Bu gece her şey ya yeniden başlayacak.....Ya da bitecek.....
Tarık motorunu bankanın garajından alır ve tekrar eve döner. Dönüş yolunda arka cebinden cüzdanını düşürür ama far etmez. Naz onu kapıda beklemektedir.
Naz: Yarım saat dedin, kırk-beş dakika oldu. Ben de acaba bugün tüm Tarıkların kız ekme günümü diye düşünüyordum.....
Tarık: Ben seni asla ekmem! Hadi bin......
Naz: Demek motor yüzünden rüzgarlık aldık...İyi.....Gidelim.....
Birlikte Çamlıca tepesine giderler.....
Naz: Gece burası büyülü bir hal alıyor.....
Tarık: Yaaaa.....At pisliklerinin kokusundandır...
Naz güler.....
Naz: Nerede oturalım?Bana uzun uzun onu anlatmanı istiyorum......Tarık Tekelioğlu kim?....Nasıl biri.....?Nelerden hoşlanır......?
Tarık: Sana onları da anlatacağım ama.....Öncelikle benimle ilgili söylemem gereken bir şey var.
Naz meraklanır.
Naz: Neymiş o?
Tarık elini cüzdanına atar ama yoktur...
Tarık: Herhalde evde kaldı....Neyse.....
Tarık derin bir nefesi alır......İşte bu dercesine kollarını iki yana açar ve.....
Tarık: Buraya kadar.....Tarık Tekelioğlu benim!
Naz donar kalır. Kulağında babasının sesi yankılanır:
Vahi: O zaman.....Mecburen....İşine son veririz.....Benim için önce sizin güvenliğiniz gelir....Tarık gider.....Hem de sorgusuz sualsiz!
Tarık gülümser. O an Naz kendinden geçer. Tarık onu zar zor yakalar.