Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replik ve Yorumlarla 47. Bölüm (Ebru Karaca)
Tüyo (16.06.07) YENİ!!!
47. Bölüm (Videolar)
Replikler (47. Bölüm)
Burhan Ayeri (Akşam Gazetesi) 15.06.07
47. Bölüm Özel (Video)
Sina Koloğlu (Milliyet Gazetesi) (14.06.07)
Mehmet Güler (Vatan Gazetesi) 14.06.07
12 Haziran Uğur Kedi Mesajı
Burhan Ayeri (Akşam Gazetesi) 13.06.07
 

48. Bölüm Senaryosu (flower98) -- 8. kısım eklendi --

Haziran 18, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1


Naz Tarık gözden kayboluncaya kadar arkasından bakar. Bu arada iki kız aralarında konuşmaktadır.
Kız1: Ne kadar yakışıklı değil mi?
Kız2: Yakışıklı ve karizmatik.
Kız1: Çok da zengin. Koskoca Tekbank 'ın varisi.
Kız2: Yalnız şu çalgıcı kıza nasıl sert davrandı gördün mü? Belli ki işçi sınıfına karşı temkinli. Üstünlüğünü hemen belli edenlerden.
Kız1: Sen magazin haberlerini hiç takip etmiyordun herhalde. Tarık Tekelioğlu İtalyaya gitmeden evvel kız kız üstünde bırakmıyordu. İstanbul sosyetesinde koklamadığı gül kalmadı desem yeridir. Hiçbir kadın ona karşı koyamazdı.
Kız2: Doğru ya öyle şeyler hatırlıyorum ama uzun zaman önceydi.
Kız1: Bizim paparazziler İtalyaya pek uğramadıkları için son dört yılda oralarda neler yaptı bilmiyoruz.
Kız2: Ah ahhhhh !!!!! Biz şimdi bu adamla tekne turuna mı çıkacağız yani? İnanılır gibi değil.
Kız1: Yalnız şu çello işi oldukça sıkıcı olacak gibi. Ben onu Rock sever biliyordum.
Kız2: Belki Rock müzik çalacak ne biliyorsun?
Kız1: hahahahahahaha!
Kız2:hahahahahahahah!
Naz 'ın yüzü kızları dinledikçe iyice asılır. Dilek Naz'a döner.....
Dilek: Canını sıkan bir şey var galiba?
Naz: Yoo hayır. İyiyim.
Dilek: Senden değil Tarık Tekelioğlundan bahsediyorum. Geldiğinde ne kadar mütevaziydi.
Sanki o adam gitmiş başkası gelmiş.
Naz hiçbir şey söylemez. Gözyaşlarını tutmaya çalışarak artık gözden kaybolan Tarık'ın gittiği yöne bakmaya devam eder.
Dilek: Yalnız sana karşı farklı davranıyor sanki.Sen varken başka biri, sen yokken başka.
Naz sessizce Dilek'e döner bakar. Sabah güneşinde dudakları kurumaya başlamış ona daha perişan bir görünüm kazandırmıştır. Bir telefon çalar.
Dilek: Alo? Buyurun Tarık bey?......... Henüz buradayız..........O da burada........Emin misiniz.....?.....Eminsiniz......Hayır tabi ki kararlarınıza müdahale edemem.....Hemen....
Kızlar hala Tarık ve kendi şansları hakkında gülüşmektedirler.
Dilek: Kızlar çabuk. Limuzin gelmiş. Otel'in çıkışında bizi bekliyor. Bekletmesinler dedi.
Naz ,kızlar onu geçtikten sonra ağır adımlarla peşlerinden yürümeye kalkıştığında Dilek onu kolundan tutar ve durdurur.
Dilek: Tarık bey odana teknede çello çalarken giyeceğin kıyafetleri yollatmış. Onları giymeden gelmesin dedi. Sana uygun bir araç da yollayacakmış.
Naz cevap vermez. Dilek'in arkasından bakar.....
Naz:Çok tanıdık bir senaryo bu Tarık . Ne yapmaya çalıştığın o kadar belli ki. Demek dişe diş. Öyle olsun. Görelim bakalım varlıklı bir ailenin çocuğu ne kadar mecburiyetten böyle davranışlara katlanabiliyor.Sen dokuz ay dayandın.
Naz son söylediği üzerine yüzünü ekşitir.
Naz: Dokuz ay mı?
Tarık kızların Limuzine gelmesini bekler. Kızlar ve Dilek Limuzine bindikten sonra .....
Tarık: Dilek hanım Naz'a isteklerimi ilettiniz mi?
Dilek: Tabi.
Tarık: Teşekkür ederim. Gidelim.
Limuzin kapının önünden ayrıldığında Koray oradadır. Dilek Limuzin'in camından başını çıkartıp ona bakar. O anda Naz gelir.
Koray: Naz bu ne kıyafet böyle.
Naz: Tarık Tekelioğlunun isteği. Ona ve yanındakilere teknesinde çello çalacağım.
Naz'ın üzerinde uzun kollu beyaz gömlek ve siyah pantolon vardır. Yanlarında bir fayton durur.
Fayton Sürücüsü: Naz Özkul?
Naz: Evet benim. Bununla mı gideceğiz?
Fayton Sürücüsü: Hoşunuza gitmedi mi?
Koray: Siz gidebilirsiniz.
Fayton gider. Naz Koray'a bakar.
Naz: Ben bir taksi çağırayım.
Koray: Gerek yok. Ben seni götürürüm.
Koray ve Naz marinaya vardıklarında Tarık çoktan kızlarla birlikte yat'a binmiştir.Her yanında kızlardan biri duruyordur. Tarık da onları bellerinden kavramıştır.
Tarık: Geciktin. Beni bekletmen son derece kaba bir davranış. Görgü kuralları konusunda biraz gerisin galiba.
Naz sadece Tarık'a bakar fakat cevap vermez. Çellosu ile birlikte yat'a biner. Koray o arada gözlerini dikmiş Dilek'e bakmaktadır. Naz Tarık'ın durduğu alt güverteye gelir.
Tarık: Sen burada çalacaksın. Biz yukarıda olacağız. Çalacağın konçertoların listesini yaptım. Hata istemiyorum. Aynen staj dosyasına işletirim haberin olsun.
Naz yine susar.
Tarık: Uzun zamandır susacağın günü bekliyordum Naz Özkul. Meğer o gün bugünmüş.
Kıyafetini beğendin umarım. Her işin bir klas'ı var. Yalnız gömlek biraz dar olmuş sanırım. Yarın bir iki beden büyüğünü yollarım. Haydi kızlar siz üstünüzü değişin yukarıya yanıma gelin.
Naz elinin tersi ile gözünde akmak üzere olan bir damla gözyaşını Tarık'a belli etmeden siler.
Naz: Gücünü topla Naz . O seni üzgün görmek istiyor.
Koray Naz'ın yanına gelir.
Koray: Ben de gelmek isterdim ama Halam ikimizin de otel dışında olmasını istemiyor.
Naz: Tamam . Sağ ol.
Koray: Al bu şapkayı. Güneş altında şapkasız oturamazsın.
Naz: Sağ ol.
Naz Koray gidene kadar arkasından bakar. Bu arada kızlar bikinilerini giymiş kıkırdayarak Tarık'ın yanına çıkarlar. Yat hareket eder. Naz Tarık'ın kendisine bıraktığı listeyi inceler.
Naz: Evet Naz. Bu staj bitecek. Bitireceksin. Sonra çeker gidersin.
Naz tam ilk esere başladığında....
Tarık: Nazzzzzz! Aşağıda bir şişe Viski var. Onu ve dört içki bardağını yukarıya getir. Yanımıza hizmetkar almayı unutmuşuz. Ama nasılsa sen varsın.
Naz itiraz etmeden şişeyi alır ve bardaklarla birlikte yukarı güverteye götürür. İçki servisini yapıp aşağıya inmek üzereyken......
Tarık: Sence kıyafetine o şapka yakışmış mı? Yakışmış mı kızlar? Siz anlarsınız bu işten.
Kız1: Uymamış ki.
Kız2: Hem şapkayı o genç verdi başından çıkarıp ona. O da çekinmeden taktı. İğrenç bence.
Tarık: Bence de. Şapkasız çalacaksın.
Dilek: Ama güneş.
Tarık: Dilek hanım. Şoförler açık havada şapka takarlar. Naz şoför değil çellist. Çello çalarken kep takan çellist olur mu? Ön kısımdaki üstü kapalı yerde çal madem.
Naz şapkayı çıkartıp yere atar. Merdivenlerden inerken.....
Tarık: Düşürdüğün şeyi almayı unuttun.
Naz tekrar yukarı çıkar ve şapkayı sert bir biçimde yerden alır.Aşağıya inerken.....
Kız1: Tarıkçım bize İtalyayı anlat.
Tarık: İtalya mı?Kasırgaydım ben orada. Adım da Alfonsoydu. İtalyanın en ünlü rallicilerinden biriydim. Ama size daha eğlenceli bir hikaye anlatayım. Şoför Tarık'ın hikayesini. Önce bir çello başlasın.....
Naz yerine geçer ve yayı çelloya değdirir....
Naz: Evet Naz.....Şu an bu yat'tan atlamak ve İstanbul'a kadar yüzmek istiyorsun. Yukarıda az kalsın hayatının en önemli sırrını açmak üzereyken elinden kayıp giden şahsiyeti senin hayatın ile dalga geçiyor.......Ne yapalım........Böyle olacakmış.......Çellonu al eline ve çalmaya başla......Bu arada bu hakaretleri hak edip etmediğini düşünürsün.....
Naz çalmaya başlar.......
Tarık: Ne o yeterince çalışmamışsın? Ben bu eserlerin her notasını biliyorum. Yani beni kandıramazsın. Şimdi baştan al. Bir de ders verecez şuraya bak.
Tarık ve kızlar bol kahkahalı sohbetler ederken Naz aynı parçayı dört kez baştan almak zorunda kalır.
Üç saat sonra
Tarık: Yaaaa Mert denen o genç bana tam 150 YTL lik çek vermeye kalkmaz mı?
Kız2: Ne yaptın o çeki.
Tarık: Yırtıp attım. Ne yapacağım.Hahahaha. Nihayet ikinci parçaya geçebildi.
Kız1: Ya Tarık neden çello dinliyoruz ki? Sıkıldım ben. Biraz da sen söylesen.
Tarık yukarıdan yüzünü göremediği Naz'a seslenir yine.
Tarık: Naz duydun. Sen de beş dakika mola ver.
Tarık Dilek'e döner.
Tarık: Ne dinlemek istersin?
Dilek: Ne bileyim. Islak Islak şarkısını çok severim. Onu biliyor musun?
Tarık: Harika bir seçim. Benim de en sevdiğim parçadır o.
Gecenin nemimi düşümüş gözlerine
Ne olur ıslak ıslak bakma öyle
Saçını dök sineme derdin söyle
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle

Sürerim buluttan tarlaları
Yağmurlar ekerim ğöğün ğögsüne
Güneşte demlerim senin

Tarık şarkının ortasında birden susar. Duyduğu çellonun sesi onu susturmuştur. Naz çellosu ile Naz'ın Gözyaşları şarkısını çalmaktadır. Ayağa kalkar ve Naz'ı görebileceği yere ilerler. Naz yüzünü denize dönmüş çellosunu çalmaktadır. Rüzgarda uçuşan saçları yüzünü örtmektedir fakat bedeninden hıçkırarak ağladığı bellidir.
Kız2: Saygısız ne olacak. Gidip haddini bildireyim.
Kız ayağa kalkığında Tarık onu tek eliyle sandalyesine geri iter ve işaret parmağı ile tehdit edercesine alçak ama sert bir ses tonu ile.....
Tarık: Bir daha asla onun hakkında yorum yapmaya kalkma.

2

Kız ayağa kalkığında Tarık onu tek eliyle sandalyesine geri iter ve işaret parmağı ile tehdit edercesine alçak ama sert bir ses tonu ile.....
Tarık: Bir daha asla onun hakkında yorum yapmaya kalkma.
Part2
Tarık: Dilek hanım burada biraz kalalım. Siz kaptan’a söyleyin motor’u durdursun.
Dilek: Nasıl isterseniz.
Dilek kaptan’ın yanına gider. Motor durur. Naz’ın çaldığı çello ‘nun sesi artık daha net duyulmaktadır. Tarık sesin geldiği yöne başını çevirir. Sonra yüzlerini asıp oturan kızlara bakar ve tekrar Naz’ı görebildiği noktaya döner. Naz aynı pozisyonda çalmaya devam etmektedir.
Tarık: Kes şunu. Sana verdiğim listede bu parça yok. Asıl programına uymazsan geçer not alamazsın. Hatta hemen akşama ilişiğini kestiririm.
Tarık’ın öfkeli tavrı artık Naz için dayanılmaz olmuştur. Başını çevirip Tarık’a bakar.
Tarık: Bir şey mi söyleyeceksin? Söylemeyeceksen işinin başına dön.
Naz ayağa kalkar. Çello’nun yayını ellinden yere bırakıverir. Çello’yu da yavaşça yat’ın yan duvarına dayar.
Tarık: Sana söylüyorum. Ben sözümün ikiletilmesinden hoşlanmam. Artık anlamışsındır.
Naz başını çevirip sahile bakar. Dilek de o sırada Tarık’ın yanına gelmiştir. Tarık kibarca Dilek’e gülümser.
Tarık: Burası çok güzel. Karşısı neresi oluyor?
Dilek: Tam otel’in karşısındayız.
Naz başını çevirip Tarık ve Dilek’e bakar.
Tarık: Dilek, şu güzelliği klasik müzik eşliğinde seyredelim dedik ama gördüğün gibi Naz hanım da manzaraya dalıp gitmiş. Benim hatırlatmalarıma kulak asmıyor. Bir kez de siz görevini hatırlatır mısınız?
Naz ayağındaki ayakkabıları çıkartır, bir kez daha yukarı bakar ve kendini yat’tan Egenin derin sularına bırakır.
Dilek: Olamaz! Naz!
Tarık: Küçük hanım iyi yüzüyormuş meğer. Zor geldi çalışmak. Bırakın gitsin.
Dilek: Ama karaya çok uzağız.
Tarık: Gözü kesmeseydi atlamazdı.
Tarık bu sözleri söylerken ellerini sinirli biçimde ovuşturmaktadır. Gözleri de ışıltısını kaybetmiş donuk ve üzgün bir ifadeyle sahile doğru yüzen Naz’a bakmaktadır.
Dilek: Tarık bey! Bakın!!!!!
Tarık başını diğer tarafa çevirir. Eğlence amaçlı turist gezdiren bir balıkçı teknesi onlara doğru yaklaşmaktadır. Naz teknenin geçeceği hat üzerinde yüzmektedir.
Tarık: Nazzzzzzz! Geri gel.
Naz bir an için durur. Panikler. Fakat geriye yüzeceğine ileriye doğru ilerler. Balıkçı teknesinin kaptanı sahile seslenmektedir.....
Kaptan: İzzet kaptan tüm otel ve site sakinlerini selamlar. Haydi el salla el salla.....El salla el salla......Mualla hanım yine komşuları toplamışsınız......Evet hep beraber el salla el salla......İzzet Kaptan çok yaşa....Bodrum halkı çok yaşa.....
Tarık üst güverteden çevik bir hareketle balıklama denize atlar. Hedefi Naz’a yetişmektir. Naz ise üzerindeki kıyafetlerin ağırlığından yorulmuş olduğu yerde çırpınmaya başlamıştır. Tarık kollarını hızlı hızlı birbiri ardına suya daldırıp çıkarmaktadır. İzzet kaptan ise sahile baktığından hala dümeni kırmadan üstlerine doğru gelmektedir.
Dilek: Aman Allahım! Aman Allahım!
Dilek’ın korku dolu gözleri ,İzzet Kaptanın teknesinin ön kısmı Tarık ve Naz’ın görüntüsünü artık kendisine göstermediğinde yaşlarını yüzüne boşaltır. Yattaki diğer kişiler, kaptan dahil Dilek’in yanına gelmiş meraklı gözlerle İzzet kaptanın önlerinden çekilmesini beklemektedirler.
Kız1: Kurtulamazlar.
Kız2: Bence de.
Kaptan: Yazık oldu. Kızın aptallığı. İnsan buradan suya atlar mı?Hadi atladın sahile yüzmeye kalkar mı? Hem de bu kadar dikkatsizce.
Dilek: Ben ne yapacağım şimdi? Nasıl ve kime hesap vereceğim?
İzzet kaptan artık anons vermiyor ama aynı hızla yoluna devam ediyordur. Yolcular teknenin sahil tarafına doğru biriktiği için tekne biraz sağa yatmıştır ama durmamıştır. Yat’ın görüşü açılır.
Dilek: Allahım yoklar.
Kaptan: İyice bakın şurada dalgaların arasında beyaz bir şey var sanki.
Kız: Kumaş parçası belli.
Dilek: Yoklar!!!! Mahvoldum ben. Yazık oldu .
Kız2: Meşhur olduk kız!
Kız1: Ne diyorsun sen Allah aşkına?
Kız2: Kızım Tarık Tekelioğlunun son dakikalarında yanında biz vardık. Haberlerde anlatırız nasıl olduğunu.
Kız1: İğrençsin.
Dilek: Vicdansız! Az önce iki insan hayatını kaybetti.
İzzet Kaptan: Haydi Bodrumlular yine eller havaya. El salla el salla.....El salla ......En büyük balıkçı İzzet Kaptan’a el salla el salla......

3

İzzet Kaptan: Haydi Bodrumlular yine eller havaya. El salla el salla.....El salla ......En büyük balıkçı İzzet Kaptan’a el salla el salla......
Part 3
İzzet Kaptan’ın coşkusu sahilden de yaşanır. Her gün aynı saatlerde aynı şekilde sahil boyunca bir bayram havası estirmektedir. Yatta ise matem havası vardır. Dilek başını kaldırıp kendilerinden uzaklaşmakta olan balıkçı teknesine bakar. Biri sanki onlara el sallamaktadır.
Dilek: Kaptan dürbün var mı?
Kaptan: Olmaz mı?
Dilek: Çabuk getirin onu, çabuk!
Kaptan kendisini toparlayıp kamarasından dürbünü getirir. Dilek dürbünü İzzet Kaptan’ın teknesine çevirir.
Dilek: Evet.....evet. Bu o . Tarık Tekelioğlu.......yüzü gülüyor....Kurtulmuşlar......Kurtulmuşlar......!!! !!!
İzzet Kaptan Teknesinde
İzzet Kaptan: Geçmiş olsun. Umarım yaralanmadınız. Sizi içeriye alalım . Ne dersiniz? Hanımefendi....? İyi misiniz?
Tarık teknenin diğer ucundan gelir.İzzet Kaptan Tarık’a yaklaşır.
İzzet Kaptan: Sanırım şokta. Hiçbir soruma cevap vermedi.
Tarık Naz’ın önünde diz çöker. Elini omzuna koyar.
Tarık: Naz......İyi misin?
Naz önce irkilir ve anlamsız bir ifade ile Tarık’a bakar. Sanki baktığı yerde kimse yokmuş gibidir.
Tarık: Nazzz! Bir şey söyle.......Bu duruma geldiği için çok üzgünüm. Ben.......ben kendimde değildim........inan.
İnan kelimesinden sonra Naz’ın gözünden iki damla yaş süzülür yanağına. Tarık Naz’ı kendine çeker ve yüzünü kendi yüzüne bastırır. Naz ise hala pike ile sarılı oturduğu konumunu korur. Hiçbir tepki vermez.
Tarık: Tamam. Sen biraz sakinleş. Kendine gel. Sonra konuşuruz.
Tarık ayağa kalkar.
Tarık: Kaptan sağ ol. Eğer ona bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim. O suçluluk ile yaşayabilir miydim bilemiyorum.
İzzet Kaptan: Merak etme eğer o boğulsaydı sen de boğulmuş olurdun. Dursun sizi birlikte çekti. Sen ona sarılmıştın simidi attığında.
Tarık: Mucize gibi bir kurtuluş bu. Ben hala nasıl bizi yakaladınız hatırlamıyorum.
İzzet Kaptan: Eeeee Dursun bu. İzzet Kaptan’nın adamı. Ben onu Karadeniz den getirdim buralara. Yaman bir balıkçı. Attığı ağ balık kaynar. Olta ver eline herkesten beş kat fazla tutar. Baktım ki Dursun hazır olda elinde simitle duruyor. Anladım sorun olduğunu ama bu hızda nasıl durabilirim. Ama aslanım ilk atışında size geçirdi simidi. Sonra el birliği ile çektiler sizi tekneye.
Tarık: O zaman ben Dursun’a da teşekkür edeyim.
İzzet Kaptan: Tabi tabi. Ula Dursun uşağum cel buraa.....
Dursun: Kaptan benden daha iyi konuşur şivemizi.Aslında atıyor, bazen tutturuyor. Hahaha.
Tarık: Teşekkür ederim. Hayatımızı kurtardın. Dile benden ne dilersen.
Dursun: Lafı mı olur. Kim olsa yapardı.
Tarık: Denerdi belki ama sen başardın. Ne istiyorsun hemen söyle.
Dursun: Yok abi....
Der ve yanından gider.
Tarık durduğu yerden Naz’ı sessizce izler bir süre. Sonra arkasını döner Naz’a ve yat’ın olduğu tarafa bakar. Başını sağa sola ağır ağır sallar.
Tarık: Oğlum Tarık sen Tarık Tekelioğlu olmayı bile unutmuşsun. Tarık Tekelioğlu çok şeydi ama senin kadar zalim değildi.
Başını yine Naz’a çevirir. Naz başını dizlerinin üzerine yaslamış öylece durmaktadır. Hüznü anlaşılmayacak gibi değildir.
Yaşlı bir kadın Tarık’a yaklaşır.
Bayan: Çok korkuttunuz bizi evladım. Maazallah .Kıl payı çektiler sizi yukarı.
Tarık: Sağ ol teyzem.
Bayan: Karın herhalde?
Tarık: Değil.
Bayan: Nişanlın mı?
Tarık: O da değil.
Bayan: Olur olur....Hele olacağı varsa bu günden tez yok daha çabuk olur.
Naz kımıldamadan sadece gözlerini bayana çevirir.
Tarık: Olur mu dersin teyzem? İyi hoş dersin de ancak kendince dersin. Bir bilsen. Arap saçından daha beter dolanmışız birbirimize. Düğüm öyle büyümüş ki......Korkarım saçı kökünden kesip atmak gerekecek.
Bayan: Size bağlı o evladım. Başınıza kötü şeylerin gelmesine izin verirseniz gelir. Güçlü olun.....Sahip çıkın sahip olduklarınıza......duygularınıza.
Yaşlı bayan Tarık ve Naz’ın yanından uzaklaşırken her ikisi de birbirinden habersiz kadının arkasından gülümseyerek bakmaktadır. Tarık Naz’a bakmadan yanına çöker. O da dizlerini kendine çeker. Sol kolu Nazınkine değdiğinde ise Naz’ın irkildiğini fark eder. Naz bedenini biraz daha sola yatırır. Tarık bunun üzerine kalkar ve Nazdan uzaklaşmak için ileriye bir adım atar.
Naz: Gitme!
Tarık durur. Arkasına döner.
Tarık: Naz? Ne olur konuş benimle. Bağır çağır, ne dersen de. Ama bu kadar seesiz kalma.
Naz : Karşımda kim olduğuna bağlı bu. Kimsin sen?
Tarık: Senin tanıdığın Tarık.
Yaklaşık bir saat sonra Tarık ve Naz , Naz’ın odasına doğru yürümektedir. Naz hala pikeye sarılıdır. Ağır adımlarla ilerlemektedirler. Naz bitkin bir halde yürürken Tarık ona omuzu üzerinden sarılmış halde destek olmaktadır. Onların fark etmediği biri onları izlemektedir.
Tarık: İşte geldik. Sen şimdi güzel ve sıcak bir duş al , sonra hemen yat. Hazır olduğunda beni çağır. Sonra konuşuruz.
Naz: Hıhı.
Tarık Naz’a odasından içeriye girmesinde yardımcı olur. İçeri girerler, Tarık Naz’ı yatağına oturtturur. Sonra kapının perdesini çeker ve duşu ayarlamak üzere banyoya gider. Tam banyodan çıkarken birinin kapıyı dışarıdan kilitlediğini duyar. Naz da aynı anda başını kaldırıp kapı tarafına bakar. Tarık hemen perdeyi kenara çeker ama hiç kimseyi göremez. Odaya hapis olmuşlardır. Baş başa.

4

Tarık Naz’a odasından içeriye girmesinde yardımcı olur. İçeri girerler, Tarık Naz’ı yatağına oturtturur. Sonra kapının perdesini çeker ve duşu ayarlamak üzere banyoya gider. Tam banyodan çıkarken birinin kapıyı dışarıdan kilitlediğini duyar. Naz da aynı anda başını kaldırıp kapı tarafına bakar. Tarık hemen perdeyi kenara çeker ama hiç kimseyi göremez. Odaya hapis olmuşlardır. Baş başa.
Part4
Tarık kapı kolunu birkaç kez hızlı hızlı bastırıp kaldırır. Kapı açılmaz. Daha da hızlandırır bu işi. Kapı açılmaz. Tarık iyice sinirlenir ve artık kapıya asılır. Sonunda bırakır ve sağ ayağı ile kapıya bir tekme atar.
Naz: Yavaş!!!!!
Tarık tekmeyi çıplak ayağı ile atmış , bu arada ayak baş parmağını incitmiştir. Elleri ile ayağını tutarken tek ayağı ile zıplayarak Naz’ın yatağına acıdan kıvranarak kendini atar.
Naz: Yavaş!!!!
Tarık:Nazzzz!!!! Bak zaten canım yanıyor bir de sen başlama “yavaş,yavaş” diye.
Naz: Yavaş tabi. Sen belki buraya yeni kapı taktırabilecek paraya sahipsin ama ben basit bir öğrenciyim. Stajımı düşünmek zorundayım!
Tarık ters ters Naz’a bakar.
Naz: Bakma öyle. Kimse fabrikatör kızı olduğumu bilmiyor.
Tarık: Bakıyorum kendine geldin. İnsan bir geçmiş olsun der.Parmağım ters döndü burada.
Naz: Yavaş olsaydın sende.
Tarık: Bak ! İnadına mı yapıyorsun yoksa beni kızdırmak hoşuna mı gidiyor. Artık karşında eski uysal, iş kaybetme korkusu olan Tarık yok hatırlatırım.
Naz: Ay tamam. Eline fırsat geçtikçe hatırlat kim olduğunu. İzin verirsen üstüme bir şey giyeceğim. Gömleğim denizin dibinde kaldı hatırlarsan.
Tarık: Ne yapayım yatağın altına mı gireyim ? Kapıyı kilitlediler.
Naz: Banyoya git o zaman. Hem birazdan burayı su basarsa hiç şaşırmam çünkü su akıyor hala.
Tarık yataktan kalkar. Ayağına yan basarak banyoya gider ve duş’u kapatır.
Tarık: Giyindin mi?
Naz: Dur ! Daha yeni kalktım.
Tarık: Burada buhardan nefes alınmıyor. Çabuk ol.
Naz: Tamaaaam. Gelebilirsin.
Tarık banyodan çıkar ve tekrar yatağa oturur. Naz’a bakar.
Tarık: Aramayacak mısın?
Naz: Kimi?
Tarık: Kimi olacak. Gelip kapıyı açacak birini.
Naz: Ben aramam. Arayamam.
Tarık: Neden?
Naz: İşte. Laf olur.
Tarık: Çekil o zaman ben arıyorum.
Naz: Bana sürekli emir verdiğinin farkında mısın?
Tarık elinde ahize, parmakları telefon tuşlarında Naz’a bakar.
Naz: Ne var? Arasana.
Tarık: Düşündüm de benim aramam hoş kaçmaz.
Naz: Neden?
Tarık: Laf olur. Koskoca Tekbank’ın varisi çello stajerinin odasında kilitli kaldı derler sonra.
Naz: Sahi? Bizi kim kilitledi acaba buraya?
Tarık: Kim ve neden?
Tarık telefon ahizesini yerine bırakır. Yine yan basarak yatağın kenarına oturur. Sırtı Naz’a dönüktür.
Naz: Acıyor mu daha?
Tarık: Biraz. Merak mı ettin?
Naz: Karşımda topallıyorsun. Kim olsa merak eder.
Tarık: Naz Özkul da herhangi biri mi oluyor yani?
Tarık sorusunu yatakta yan dönüp Naz’a bakarak sormuştur.
Naz: Bilmiyorum. Dün ve bugün aynı değerde olup olmadığımı. Dünkü Naz daha farklı davranırdı sanırım.Bilmiyorum işte......Neyse.......bizi kim ve neden buraya kilitledi?
Tarık: İskelede tekneden indikten sonra bizi gören biri olmalı.
Naz: Sadece gören değil. Görüp buraya kadar izleyen.
Tarık: Evet. İzlemiş olmalı. Çünkü biz odaya girdikten az sonra kapı kilitlendi.
Naz: Tamam ben olayı çözdüm.
Tarık: Ne çabuk.
Naz: Bunu hakaret kabul ediyorum.
Tarık yine dönüp Naz’a bakar. Tarık Naz’ın küskün halini görünce sırıtır.
Tarık: Çocuk gibisin. Hadi söyle bakalım kimmiş.
Naz: Tabi ki odaların anahtarlarına sahip olan biri.
Tarık bu sefer güler.
Tarık: Bravo. Yani ya Koray, ya Dilek , yada Nesrin hanım.
Naz: Nesrin hanım mı?
Bu sefer gülen Naz olur.
Tarık: Haklısın o neden kilitlesin ki?
Naz: Diğerlerinin sebebi olabilir.
Tarık: Neymiş sebep sence Colombo Naz.?
Naz: Kıskançlık tabi ki sayın Sherlock Tarık.
Tarık: Kıskançlık demek. Peki olayı buraya kadar çözdünüz madem. Söyleyin bakalım kim kimi kıskanıyor?
Naz: Hmmmm ya Dilek beni Koraydan kıskanıyor, ya da Koray seni Dilekten kıskanıyor.
Tarık: Ne dediğinin farkında mısın sen? İlişkiler çarpıklaştı sanki.
Naz: Anla işte. Ya Dilek Koray’ı benden yada Koray Dilek’i senden kıskanıyor.
Tarık: Ya da......
Naz: Ya da ne?
Tarık: Sen beni kıskanıyorsun.
Naz: Ben? Ben seni kıskanıyorum?Kimden?
Tarık: Dilek ve peşime düşen tüm kızlardan. İster Barış olarak isterse de Tarık Tekelioğlu olarak.
Naz: Ne demek istiyorsun sen Tarık?
Tarık: Deminden beri çok güzel hafiyelik yaptın. Anlamış olmalısın.
Naz yataktan kalkar ve Tarık’ın karşısına geçer. Elleri belinde sinirli bir ses tonu ile.....
Naz: Yani ben şimdi birini tuttum ve bizi odaya kilitle mi dedim?
Tarık: Olabilir. Hatta bence olma ihtimali yüksek.
Naz: Bunun böyle olmadığını bal gibi biliyorsun. Hangi vakitte ben adam tutacam ki ? Sabahtan beri yanımdasın.
Tarık. Doğru.
Naz memnun bir yüz ifadesi ile Tarık’a bakar.
Tarık: O zaman geriye ilk senaryom kalıyor.
Naz: Hayır. Benim senaryom o.
Tarık Naz’ı bileğinden tutup yatağa çeker.
Tarık: Sonuç olarak buradayız. Ve konuşacak çok şeyimiz var. Ben olduğunu düşünüyorum.
Naz yanında oturup kendine bakan Tarık’ın gözlerinin içine merakla bakar.
Naz: Dün buraya geldiğini öğrendiğimde de konuşacak çok şeyimiz vardı. Büyü bozulmadan önce.
Tarık: Büyü mü?
Naz: Evet fabrikatör kızı ile şoför genç arasındaki büyü.
Tarık: Açık konuşalım artık. Büyü dediğin aşk olmasın.
Naz: Evet fabrikatör kızı ile şoför genç arasındaki aşk. Tamam mı?Yeterince açık mı?
Tarık: Biraz daha anlaşılır. Demek arada aşk vardı?
Naz: Sen söyle. Yok muydu?Gizliden gizliye yaşanan temiz bir aşk.
Tarık önüne bakar. Dalıp gitmiş gibidir.
Naz: Ne düşünüyorsun?
Tarık: O dediğin fabrikatör kızı ile şoför genci. Türk filmi gibi. Tam mutluluğa ulaşacakları anda her şey biter.
Naz: Bitti yani?
Tarık: Efendim?
Naz: Yok bir şey. Fime daldım birden.
Tarık: Ne filmi?
Naz: Ne filmi olacak Türk filmi.
Sessizlik olur. Her ikisi de önlerine bakıp düşünmektedirler.
Tarık ve Naz aynı anda: düşündüm de.....!!!!
Tarık: Önce sen söyle.
Naz: Hayır sen söyle.....
Tarık ve Naz aynı anda: Belki.....
Gülerler. Naz eli ile Tarık’ın ağzını kapatır.
Naz: Belki doğru kişi özür dilese yaptıkları için, yine mutluluğu yakalamak üzere oldukları ana dönebilirler.
Naz elini çeker.
Tarık: Belki.
Yine susarlar.
Tarık ve Naz aynı anda: Hadi özür dilesene.

5

Tarık ve Naz aynı anda: Ben özür dileyeceğim?
İşaret parmakları ile birbirlerini işaret ederek.
Tarık ve Naz aynı anda: Evet sen!
Tarık: Bir yıldır senden işitmediğim azar kalmamış. Bilmem kaç kez haksız yere iftira etmişsin. İnsanların yanında, özellikle annem ve kız kardeşimin, asıl kimliğime hakaret etmişsin. Yetmiyormuş gibi bir de benden özür bekliyorsun. Tam Naz Ökulluk bir davranış.
Naz: Eğer sen en baştan kimliğini gizlemeseydin, bunların hiç biri olmazdı.
Tarık: Tabi ya! Ben kimliğimi gizleme kararı alarak işe girdim. Vahi beyin tesadüfen babamdan kredi alacağını ben nereden bilebilirdim. Bu da yetmiyormuş gibi babam hastalanıp annem bankanın vekaletini bana verdi. Bunları ben mi istedim? Her şey yolunda giderken kredi başvurunuz ben bankanın başında iken geri çevrilmek zorunda kaldı. Çok mu isteyerek o kağıda imza attım sanıyorsun?
Naz: Sesini alçaltır mısın lütfen?
Tarık: Ne o hanımefendi rahatsız mı oldu? Bana bağırdığınız günleri ne çabuk unuttunuz?
Naz: Sen de öyle bir zamanda girdin ki hayatımıza. Tepki göstermeyip de ne yapacaktım?Babam arabamı elimden alıp bana özel bir şoför tuttuğunu söyleyince çok bozuldum. Üstelik bir de aykırı bir şoför.
Tarık ters ters Naz’a bakar.
Naz: Yani aykırı deyince böyle uzun saçlı, her şeyde yeteneği olan demek istedim. Sonra daha sana tam alışmak üzereyken kredi olayı oldu. Eğer seninle bankaya görüşmeye geldiğimde karşılaşsaydık belki gülüp geçerdim bu duruma. Ama her seferinde beni ya beklettin ya atlattın.....Ne yapsaydım yani?
Tarık: Yine de daha çok hakaret gören taraf bendim.
Naz cevap vermez. Tarık Naz’a döner tekrar.
Tarık: Bu iş böyle olmayacak. Anlaşamıyoruz. Anlaşamayız da. En iyisi her şey burada bitsin. Bu odadan birbirimizi bir daha görmeme sözü ile çıkalım.
Naz: Biten bir şey olabilmesi için önce başlaması gerekir. Hiç başlamadı ki.
Tarık. Kelimeleri boşuna dans ettirme Naz. Bitti. Şimdi buradan çıkmam lazım benim.
Tarık aynanın önündeki tabureyi alır ve onunla kapıya doğru yürür. Belli ki camı kırmak niyetindedir.
Naz: Duuuuuuur! Yapma! Gitme! Lütfen! Özür dilerim. Duyuyor musun özür dilerim. Lütfen böyle gitme!!! Beni bırakma.
Tarık arkasını dönmez ama tabureyi yavaş yavaş indirir. Naz devam eder.
Naz: Haklısın , seni çok kırdım. Çok üzdüm. Ama inan bunlar hep kendimi ve duygularımı gizlemeye çalışırken oldu.
Tarık arkasını döner ama aynı yerde durur.
Naz: Cenk kaza yapmana neden olduğunda hastaneye nasıl vardığımı hatırlamıyorum. İçimde bir şeyler koptu sanki. Tek isteğim bir an evvel iyi olduğunu görmekti. Ama Ayşe ‘ yi elini tutarken yanında görünce çok öfkelendim. O an yanına gelemedim, elini tutamadım ya. Aslında her şey o gece başladı. Seni aklıma hapsettiğim gece oydu. Sonra ne yaptıysam seni kıskandığım için yaptım. Bunu ilk kez şimdi, burada kendime de itiraf ediyorum. Seni çok kıskandım ben Tarık. Seni çok sevdim ve çok kıskandım. Hayatıma öyle girip beni öyle bir esir aldın ki şu an buradan çıkıp gidersen hayatımı da yanında götürmüş olursun.
Naz durduğu yere çöker. Tarık daha fazla dayanamaz ve yanına koşup oturduğu yerden hızlı bir hareketle onu kaldırır ve kollarına çeker.
Tarık: Nazzzzz!
Birbirlerine bakıp bakıp sarılırlar uzunca bir süre. Naz bir yandan ağlıyor bir yandan da .....
Naz: Gitme olur mu? Bırakma beni......!
Sözleri ile Tarık’a sıkı sıkı sarılıyordur. Birden....
Naz: Tarık? Sen ağlıyorsun?
Tarık çok duygulanmış ve gözyaşlarını tutamamıştır. Naz elleri ile Tarık’ın gözlerinden yavaşça süzülen gözyaşlarını siler.
Naz: Lütfen bunu bana yapma. Ben erkeklerin ağlamasına dayanamam. Hele bu sensen, hiç.
Tarık gülümser.
Tarık: Aslında özür dilemesi gereken benim. Yalan yalanı doğurdu bir yıl boyunca.Eğer senden bu kadar etkilenmiş olmasaydım daha en başta giderdim. Bana her hakaretin, beni yanından her kovuşun seni kalbime daha çok bağladı. Zaten beni geri çağırmasaydın bile asla senden kopamazdım. Bir şekilde yine ve yine hayatına girerdim.
Tarık Naz’ı öpmek için ona yaklaşırken bir ses duyarlar. Kapı açılır. Tarık hemen kapıya koşar. Odadan koşarak uzaklaşan kişiyi görür. Çok şaşırır.

6

Naz: Kimmiş? Tarık söylesene kimmiş?
Tarık: Şimdi görürsün .
Der ve kendini odadan dışarı atar. Naz da merak etmiş yataktan kalkıp kapıya gelmiştir. Tarık’ı zigzak çizerek koştuğunu görür. Sonra gözden kaybeder Tarık’ı.
Naz: Kesin Koray. Dilek olsa Tarık çoktan yakalardı. O daracık ve kısacık eteklerle koşamaz ki bu kadar hızlı.
Naz yatağa oturur yine.
Naz: Zavallı Koray , belliydi sabah ne kadar üzgün olduğu. Bir de gelemedi ya. Ayyyyy inanmıyorum!!!Ya fotoğraflarımızı çektiyse? Stajım ne olacak?
Naz’ın telefonu çalar.
Naz: Alo baba? Nasılsın?
Vahi: Çok iyim güzel kızım. Sen nasılsın bakalım? Staj nasıl gidiyor?
Naz: İyi iyi. Tarık’ı peşimden sen yollamışsın baba. Aşk olsun hiç mi güvenin yok bana.
Vahi: O nasıl söz öyle kızım. İnsanlara güvenim yok. Sana güvenim sonsuz. Hem Tarık ile iyi arkadaş olduğunuzu bildiğim için sevinirsin diye düşündüm.
Naz: Yaaaa babacım. Ne çok sevindim bilemezsin.
Vahi: Oh oh,oh. Eeeee akşama konser var mı konser?
Naz. Olmaz olur mu Baba. Neden geldim ki ben buraya. Her gece saat onbir de sahneye çıkıyoruz.
Vahi: Maşallah , maaşallah. E hadi görüşürüz o zaman.
Naz: Ne zaman?
Vahi: Laf’ın gelişi işte Naz. Selam söyle Tarık’a.
Naz: Tamam tamam.
O sırada Tarık kapıdan girer ve yatağın üzerine bir dijital kamerayı atar.
Naz: İşte anladım ben resmimizin çekildiğini. Ama bu kolundaki Koray değil.
Tarık: Bravo. Demek Korayı diğer erkeklerden ayırabilecek kadar tanıyorsun.
Naz ters ters Tarık’a bakar.
Naz: Adam mı tutmuş Koray? Sen mi kilitledin bizi?
Genç: Şeyy evet.
Naz: Sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın. Hem kilitledin hem de görüntüledin demek.Bunu Koray’ın burnundan fitil fitil getireceğim.
Genç: Koray kim? Öbür dergiden mi?
Naz: Hangi öbür dergi?
Genç: Bizimle birlikte bir magazin dergisi daha bu otelde konumlanmış. Tekelioğullarının geldiğini onlar da öğrenmişler.
Tarık: Biri bu arkadaşı aramış ve benim İzzet Kaptan teknesinden yanımda henüz tanınmamış genç bir bayanla iskelede ineceğimizi söylemiş.
Naz: Sen muhbir misin?
Genç:Muhabir.
Naz: Muhabir tabi. Sinirlendim dilim sürçtü. Göster bakayım kimliğini.
Genç kimliğini göstermek için elini cüzdanına atar.
Tarık: Ne gerek var buna? Kamerası orada işte.
Naz: Neme lazım. İnsanlara hiç güven olmuyor bu zamanda. Şoförüm diyo bankacı çıkıyo.
Genç:Bankacı neden şoförüm desin ki?
Tarık kaşlarını çatmıştır.
Tarık: Rahat çapkınlık yapabilmek için.
Naz: Demek öyle. Bunu unutmayacağım.
Genç kimliğini gösterir.
Naz: Amam gazetecisin. (Bağırarak) PEKİ NEDEN BİZİ ODAYA KİLİTLEDİN! YA BENDE KAPALI YERDE KALMA KORKUSU OLSAYDI?
Tarık: Yok ki?
Genç: Yokmuş.
Naz: SAYGISIZLIK BU. BİR DE FOTOĞRAFLARIMI ÇEKİYORSUN HABERSİZ.
Genç: Az kalsın onu da yapamayacaktım. Tarık bey odaya girince önce perdeyi kapatmıştı. Zaten o yüzden kilitledim sizi.
Tarık: Perdeyi kapattığım için mi?
Genç: Kapıyı açabilmek için perdeyi açacağınızı düşündüm.
Naz: Boşuna gazeteci olmuyor bunlar. Akla bak.
Tarık yine dönüp Naz’a bakar.
Naz: Ne bakıyorsun. Haklı çıktı bak. Ayağını kapıya vurduğunu da çektin mi bari?
Genç: Çektim.
Naz: Ya sonrasını?
Genç sırıtır.
Genç: Kavganızı ve sonradan barışmanızı da çektim.
Naz: Harika. Gitti stajım.
Tarık: Merak etme hepsini sildireceğim.
Genç: Silmek mi? Bakın zaten sizi şimdiye kadar böyle yakalayan olmamıştı. Ben de elime geçen fırsatı değerlendirdim. Anahtar kapının üstünde kalınca....
Naz: Anlaşıldı. Senin yüzünden olmuş işte.
Tarık: Sen öyleyken anahtarı düşünecek değildim herhalde. Duşu ayarlayıp çıktığımda kapıdan çekip sana verecektim. Nereden bilebilirdim peşimizde paparazzilerin olduğunu?
Naz: Alışkın olduğunu sanıyordum onlara sayın Tarık Tekelioğlu.
Tarık: Onlara değil, onlardan kaçmya.
Genç: Doğru söylüyor. İtalyada da hep kaçmayı başardı.
Tarık: Sen de yakaladın.
Genç: Aynen öyle. Babanızın görüntüleri ile birlikte bastıracağım.
Naz , Tarık’ın yüzünün değiştiğini görünce keyiflenir.
Naz: Baba – Oğul Tekelioğulları Bodrumu feth etti.
Genç: Harika! Benim düşündüğüm başlıktan da iyi.
Tarık: Ne?
Naz: Ben ciddi değildim ki. Tarık lütfen bir şeyler yap. Babam o resimleri görürse adama inme iner.
Tarık: Merak etme. Ben de anneme inmesinden korkuyorum.
Genç: Güzel diyorsunuz da yapacak bir şey yok. Ben sizlere rahatsızlık verdiysem özür diliyorum ve kameramı alıp gidiyorum.
Naz:Öyle kuru bir özürle gidemezsin kardeşim. Ver bakayım şu kamerayı.
Genç: Lütfen bayan. Hem odaya nasıl girip nasıl çıktığınızı bir düşünün. Sayemde buzdağları eridi.
Tarık: Bir saniye. Buzdağları kapalı kaldığımız için eridi , doğru. Ama sen buradan bu kamera ile çıkarsan sonumuz ne olur düşünmek istemiyorum.
Genç: Üzgünüm. Ben işimi yaptım.
Naz , muhabir arkasını dönüp çıkarken Tarık’A kaş göz işareti yapar.
Tarık: Tamam. Haberin sende kalsın. Ama bari çektiklerini görmemize izin ver.
Genç: Olur.
Tekrar odanın içerisine döner. Yatağa oturur ve kamerayı açar. Tarık sağına, Naz soluna oturur.
Tarık: Vr modunda mı çekiyorsunuz yoksa video mu?
Genç: Vr tabi. Yoksa filmi bölmek kolay olmuyor. Bakın bunlar dün plajda çekilen resimler. Hulusi bey gazete arkasından voleyball oynayan kızlara bakarken. Burada da yakaladığı topu verdikten sonraki bakışları.
Naz: Nasıl da yakalamışsınız. Kamera da güzelmiş. Ekran dokunmatik galiba.
Tarık: Japon üretimi. En iyisinden.
Naz: Bizim resimler nerede?
Genç: Onlarda şimdi başlıyor işte. Bakın.
Naz: Yuh! Ne biçim bakmışsın bana burada. Sanki kanlın karşında.
Tarık: Yorum yapmasak. Sen kendine bak.
Genç: Birkaç tane daha var. Bakın. Barışma anı. Çok romantik.
Naz: Ben tam göremiyorum. Ekran net görünmüyor buradan.
Tarık: Bende. Çok özel bu pozlar. Kimse görmeden yakından bakabilir miyiz?
Genç: Tabi. Siz bakın sonra ben hemen çıkayım. Baskıya yetiştirmem lazım.
Muhabir kamerayı Tarık’a verir ve aralarından kalkar.
Tarık: Bze az izin verir misin?
Muhabir kapıya doğru ilerler. Arkasını döner.
Naz( fısıldayarak): Resme mi bakacaz yoksa bir şey mi yapacaz?
Tarık: Beğeniyormuş gibi yap.
Naz: Ay bakar mısın? Ne güzel çıkmışız. Hele senin saçların. Bak buradada benim gözlerim biraz baygın ama olsun. İnsanlar bu resimleri görünce bayılacaklar. Kesin ben ünlü olacağım. Sen zaten ünlüsün. Beni gösterip , işte Tarık Tekelioğlunun sevgilisi diyecekler.....şey....yani odada kilitli kaldığı kız diyecekler. Ben de senin beni denizde kurtardığın için sana böyle sarıldığımı söyleyeceğim....
Tarık( fısıldayarak): Abartma Naz! Sadece beğeniyormuş gibi yap dedim.
Naz( fısıldayarak): Tamam ya ! Yaranamıyoruz. Ok mi? Bitti mi.
Tarık: Ne yapalım. Yakalanmasaydık iyi olurdu. Şarj bitmek üzere kapatalım ki baskıya verdiğinde işi yarım kalmasın.
Muhabir döner ve kamerayı eline alır.
Tarık: Bir kez daha şansımı denemek isterim. Bunları yayınlamasanız. Babam karşılığında size bir servet verebilir.
Genç: Üzgünüm. Her şey para değil. Ben arkadaşlar arasında prestij kazanacağım. Sizin bir bayanla çekilmiş en yakın görüntüler bunlar.
Tarık: Ne yapalım. Biz de birdaha sefere daha dikkatli oluruz.
Genç: Teşekkürler Tarık bey. Beni yakaladığınız halde çok centilmence davrandınız. Teşekkür ederim. Bunu da yazıma ekleyeceğim.
Naz: Harika. Ama büyük puntolarla olsun. Öyle değil mi Tarıkçım?
Tarık hafif rahatsız olmuş bir halde Naz’a bakar. Muhabir odadan çıkar.
Naz: Ne yaptın?
Tarık: Hepsini sildim. Bir de fotoğraf çektim.
Naz: Beni mi?
Tarık: Hayır, kapıda sırtı bize dönük bekleyen ailemizin gazetecisini.

7

Tarık: Hepsini sildim. Bir de fotoğraf çektim.
Naz: Beni mi?
Tarık: Hayır, kapıda sırtı bize dönük bekleyen ailemizin gazetecisini.
Part7
Naz: İnanmıyorum Tarık! Ne vakit çektin resmini?Sen ne Alfonsosun sen.
Tarık: Alfonsoların en hızlısıyım. Her konuda.
Tarık çapkın, Naz ise çocuksu bir ifade ile diğerine bakar.
Naz: Fark edince ne olacak?
Tarık: Hiçbir şey.
Naz: Hiçbir şey. Emin misin?
Tarık: Eeeeee bir şey olabilecek bir kanıt var mı ki?
Naz: Yok.
Gülerler.
Tarık: Bodrumu keşfe çıkalım mı? Geldiğimizden beri buradayız. Dışarıda da hayat var.
Naz: Nesrin hanım bir şey demesin?
Tarık: Yanında ben varken mi?
Nesrin: Doğru, bazen kim olduğunu unutuveriyorum.
Tarık: Unutma!
Naz dalga geçercesine başını sallayarak.
Naz: Unutma! Bir yıldır kendin miydin ki ara sıra kim olduğun unutulursa tepki koyuyorsun?
Tarık: Sen de hemen parlamaya hazır fitil gibisin. Şoför Tarık baştan sona yalandı. Ben ben olarak yalandan uzağım.
Naz: Tam olarak değil.
Tarık: Sana hakkımdaki gerçekleri anlattım. Şu an artık sakladığım bir şey kalmadı.
Naz: Doğru. Benden kalmadı. Ama ya baban?
Tarık: Evet, babam. Haklısın. Onunla da bir araya gelmenin bir yolunu bulmam gerekiyor.
Naz: Bir yol düşündün mü hiç?
Tarık: Çooook. Neredeyse her gün. Ama her seferinde babam önce kucak açıyor sonra.....
Naz: Sonra?
Tarık: Söylemesem daha iyi. Hadi çıkalım. Hem bizim paparazzi birazdan hesap sormaya gelebilir.
Naz: Hani bir şey yapamazdı?
Tarık: Yapamaz ama hesap sorabilir. Ve artık günün geri kalanını sakin ve huzurlu geçirmek istiyorum.
Naz: O zaman ben de iznini istemek zorundayım.
Tarık:Nedenmiş o?
Naz: Çünkü sen, ben, sakinlik ve huzur pek olası görünmüyor.
Tarık: O zaman işimizi biraz kolaylaştırayım. Sakinlikten vazgeçtim. Biraz huzur için ikimiz de çaba harcarız olur biter.
Naz: Bak bu kulağa daha makul geliyor. Ama bir önerim var. Güneş batacak birazdan. Otel'in arkasındaki tepeye çıkalım. Oradan günbatımını izleyelim.
Tarık: Sen önerirsin de ben hayır diyebilir miyim?
Tarık Naz'a elini uzatır. Birlikte odadan çıkarlar. İkisi de rahat ve mutlu gözükmektedirler.
Naz: Şimdi arabada olsaydık bana şarkı söylerdin.
Tarık: Burada da söylerim. İstemen yeter.
Naz: Sonra tüm kızlar Barıış Barııışş diye toplansınlar etrafına değil mi?
Tarık: Rahatsız mı olursun?
Naz: Yoooo neden olayım ki?
Tarık: Bilmem. Buradaki kızlar sadece etrafına toplanmakla kalmıyor çünkü. Dün beni zorla denize sokup voleybol oynattılar. Babamı görüp yüzerek kaçtığım sahilden çıkarken de iki genç kız beni yanlarına çağırdılar.
Naz: Eminim koşarak gitmişsindir. Hem o voleybol maçı hiç zorla oynatılmıyormuş gibi geldi bana.
Tarık: Nazzzz! Hatırlatırım sakinlik kısmını dileğimden çıkarmıştık. Sen onunla birlikte huzur'u da attın galiba?
Naz: Öfffff sadece görüşümü söylüyordum neyse. Gel şu yoldan çıkalım. Bak zamanımız azalıyor.
Naz hızlı hızlı yokuş yukarıya koşmaya başlar.
Tarık: Duuuur! Sonra nefesin kesilir kalakalırsın.
Naz: Bana bir şey olmaaaaaz!
Beş dakika sonra
Tarık bir taşın üzerinde oturup kendine bakan Naz'a seslenir.
Tarık: Hani sana bir şey olmazdı.
Naz: Anlamıyoruuuum!!!!!!
Tarık koluyla gel işareti yapar Naz'a. Naz oturduğu taştan kalkar ve ağır ağır Tarık'a doğru tırmanmaya başlar. Tarık daha fazla ilerlemiyor, o da bulduğu yüksek bir taşa oturmuş Naz'ı bekliyordur.
Tarık: Maalesef güneş battı sevgili Naz . Çok yoruldun belli . Umarım konserde uyuklamazsın.
Naz birden durur. Elleri ile gözlerini kapatır. Naz kendi gözlerini elleri ile kapattığı anda birisi arkadan Tarık'ın gözlerini kapatır.
Tarık: Kimsin sen?
Ellerini gözlerini kapatan ellerin üzerine getirir. Parmaklar tombul ve kıllıdır.
Tarık: Baba?

8

Naz birden durur. Elleri ile gözlerini kapatır. Naz kendi gözlerini elleri ile kapattığı anda birisi arkadan Tarık’ın gözlerini kapatır.
Tarık: Kimsin sen?
Ellerini gözlerini kapatan ellerin üzerine getirir. Parmaklar tombul ve kıllıdır.
Tarık: Baba?
Part8
Tarık: Sağ ol Naz. Demek beni şaşırtmak lütfunda bile bulunmaya çaba göstermedin. Evet baba işte buradayım. Naz’ın sana vaat ettiği yerde. Issız bir yer olmasını sen mi istedin yoksa Naz’ın fikri miydi?
Raşit: Üzgünüm evlat ama baban değilim ben.
Tarık gözlerini kapatan ellerden kurtulup arkasına bakar. Karşısında Raşit durmaktadır.
Tarık: Siz?
Raşit: Evet ben. Ben Raşit. Pet shop zincirleri sahibi.
Tarık: Memnun oldum. Ben Tarık Te....
Naz: Taaaaaarıııııııık! Daha fazla çıkamayacağım. Güneş battı geeeeeeel!!
Tarık: Hayırdır siz burada?
Raşit boynunda sallanan dürbünü gösterir.
Raşit: Manzara seyretmeye çıktım buraya. Ben arka yoldan arabayla geldim. Siz bilmediğiniz için tırmandınız.
Tarık: Böylesi daha zevkli.
Raşit: Hadi oradan. Sen ne biçim erkeksin. Şu güzelim kızı bırakıp tırmanma zevkleri peşinde koşuyorsun.
Tarık: Sizde plajdaki kızları bırakıp manzara seyretmeye gelmişsiniz ama buraya.
Raşit: Sen öyle san. Saat ondan önce anfi tiyatroya kimseyi almıyorlar. Ben de buradan provaları izliyorum. Erkekçe yaşıyorum. Sen saçlarını da uzatmışsın anlamazsın bu işlerden.
Tarık: Bence biraz peşin hükümlüsünüz. Yaşınıza saygımdan cevap vermeyeceğim.
Raşit: Aman vermezsen verme. Bu dünyada kadın işlerinden anlayan ilk erkek benim. Benden epeyce sonra Hulusi Kılıbıkoğlu geliyor.
Tarık: Kılıbıkoğlu mu?
Raşit: Arkadaşlar arasında öyle deriz ona.
Tarık kulak kesilmiştir. Naz ise eli belinde ara ara gel aşağıya dercesine işaretler yapmaktadır.
Tarık: Kaç arkadaş arasında?
Raşit: Sana ne?Neyse delikanlı sevdim seni. Bana tanıdığım birini anımsatıyorsun.
Tarık: Kimi?
Naz: Tarıııık ben gidiyoruuuuuum .....
Raşit: Aman koş kız gidiyor. Konuşuruz yine.
Tarık eli ile vedalaşma hareketi yapar ve yan yan çıktığı tepeden aşağıya inmeye başlar.
Naz: Ay.....Ay.....Dur! peşinden sürüklediğin taşlar düşürecek beni şimdi....
Tarık. Abartma Naz taş bunlar. Kaya değil.
Naz: Haklısın. Beni orada bırakıp gittiğinde korkudan beynim döndü. Taşı kaya sanıyorum.
Tarık:Korkudan mı?
Naz: Evet. Adam öyle birden ağacın arkasından çıkıverdi elleri böööööyle öne uzanmış sana doğru gelirken....
Tarık: Ben de onu babam sandım.
Naz: Kesin benim seni ihbar ettiğimi de düşünmüşsündür.
Tarık Naz ‘a cevap vermez ama cevabı bakışları ile çoktan Naz’a ulaşmıştır.
Naz: İnanmıyorum .....Pes.....Demek gerçekten seni ispiyonladığımı düşünmüşsün. Sen beni hiç tanımamışsın Tarık Tekelioğlu bey!
Tarık: Öyle. Ben değil de şoförün seni iyi tanımış olmalı.
Naz: Çok komik
Der ve Tarık’ın önüne geçer.
Tarık: Alınma hemen. Kim olsa aynı şeyi düşünürdü.Nazzzz!
Naz durur ve arkasını döner.
Naz: Yine yanılıyorsun. Ben düşünmezdim.
Tarık: Saat dokuz buçukta provan başlıyor unutma.
Naz yoluna devam eder ve arkasına bakmadan odasının yoluna sapar.
Tarık: Hıh. Kelle koltukta babasından kaçan benim ve burada olduğumu tek bilen o. Şüphelenirim tabi. Ne var bunda kızacak. Sanki o beni hiç üzmedi bir yıl boyunca. Provada görüşeceğiz Naz hanım. Bir saat sonra.
Naz odasına girmiş yatağının üzerine oturmuş düşünüyordur. Şimdi fitil fitil burnumdan getirmese bari provada bırakıp gittim diye......
Naz yatağına uzanır ve bir iki kere sağa sola döner.
Naz: Öffff ya! Şimdi grup elemanlarının yanında neler der kim bilir.......
Naz yatakta dizlerinin üzerine oturur.
Naz: Olsun Naz sakın üzülürsen belli etme. Yoksa daha da çok yapar.
Naz yine yatağa yatar yüzüstü ve ayaklarını makas şeklinde sallar.
Naz: Ya biz nasıl yine bu hale geldik? Ne de güzeldi her şey!
Tarık da yatağına uzanmıştır. Bir eli başının arkasında diğeri ise midesinin üzerindedir. Ayaklarını ise asabi bir şekilde sallamaktadır.
Tarık: Yine bu haldeyiz. Aferin bize. Hangi vakit oldu bu?
Tarık’ın oda kapısının camı sinirli bir şekilde vurulur. Tarık çektiği perdeden dolayı kim olduğunu göremez.
Tarık: Demek provayı bekleyemedin Naz hanım. Peki.....
Der ve yataktan kalkar. Kapıya gider fakat perdeyi çekmez. Sırtını kapıya yaslar.
Tarık: Seni kızdırmak istememiştim. Sadece dürüst olmak istedim. Artık yalan söylemek istemiyorum.
Muhabir: Dürüst mü? Bumu dürüstlük. İşimi bozdunuz ve benimle dalga geçtiniz. Davacı olacam sizden!
Tarık ‘ın yüz ifadesi değişir.....
Tarık: Şimdi ayıkla pirincin taşını Tarık efendi. Adam haklı. Dava açarsa hiç iyi olmaz. Bunlar davalarını da sansasyonel açtıkları için babam yarın akşama kalmaz burada olduğumu öğrenir.
Tarık kapıyı açmaya karar verir. Kapıyı açar fakat muhabiri göremez.
Tarık: Nereye gitti bu şimdi?
Tarık sağa sola bakar muhabiri göremez. Odasına geri döner.
Tarık: Ne kadar çabuk davayı açarsam o kadar çabuk haberime kavuşurum diye düşündü sanırım. Pek hala sayın paparazzi. Sen daha Tarık Tekelioğlunu tanımamışsın.
Tarık’ın gözleri iyice kısılmıştır bunları söylerken. Fakat sonra yüzüne şaşkın bir ifade yerleşir.
Tarık: Oğlum Tarık yine rolleri karıştırdın. Sen Tarık Tekelioğlu iken böyle kötü değildin. Şoförlük yaramadı herhalde? O da ne?
Tarık kulağını duvara yaslar.
Tarık: Şimdi anlaşıldı muhabirin aniden nereye kaybolduğu.
Muhabirin sesi çok net gelmektedir.
Muhabir: Anlaştık Naz hanım. Ben davadan vaz geçeceğim sizde bana Tarık Tekelioğlu hakkında bilmek istediklerimi anlatacaksınız. Tarık şok olur.
Tarık: Ne??????