Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Barış Akarsu - Showmax (26.01.07)
Özel Çalışmalar
Bülent Kayabaş Röp. / Vatan TV (29.01.07)
29. Bölüm Senaryosu (senem_89)
Dizifilm.com Forumundan İnciler :)
28. Bölüm (Videolar)
Replik ve Yorumlarla 28. Bölüm (Ebru Karaca)
Replikler (28. Bölüm)
Kamera Arkası Görüntüleri (Elmax)
28. Bölüm
 

29. Bölüm Senaryoları (tarik_naz) (1-4)

Ocak 29, 2007

Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarik_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.




1
Tarık ve naz son gülüşmelerinden sonra arabayla eve doğru yola çıkarlar.

naz, araba da hafiften güler.

Tarık: ne oldu
Naz: hiçç, pınar aklıma geldi
Tarık: komik mi?
Naz: kim
Tarık: pınar
Naz: yoo, niye öyle düşündün?
Tarık: canım, gülmeye başladın “ne oldu” diye sordum, “pınar aklıma geldi” dedin de.
Naz: yok canım, pınar’ın söylediklerine gülüyorum.
Tarık: ne demişti ki?
Naz: off tarık, yani iki dakika oldu ayrılalı hemen unutuveriyosun söylenenleri, sende bu unutkanlık varken işimiz var seninle.

Naz kafasını cama doğru çevirip

Naz: (kısık sesle) allah bilir daha neleri unuttun
Tarık: ne?
Naz: aman boşver.
Tarık: ee ne demişti pınar da bu kadar güldün.
Naz: benimle tarık tekelioğlu’nu birbirimize yakıştırmıştı ya, yok neymiş, ikisi de zengin ikisi de ukala, değil onlarla arkadaş olmayı aynı masaya bile oturmazmışmış. Hadi ben naz özkul’um aynı masa da oturdun,arkadaş oldun, sen de tarık tekelioğlu olsaydın –allah korusun-, tam olurdu yani.
Tarık: ne tam olurdu?
Naz: işte canım, pınar’ın söyledikleriyle uyuşurdu.
Tarık: peki olmamı ister miydin… o anda
Naz: tarık tekelioğlu mu?
Tarık: evet
Naz: saçmalama tarık. Yani sen de kendini sürekli tarık tekelioğlu yerine koymaya çalışıyosun. Kıskanıyo musun ne?
Tarık: ne açıdan?
Naz: yani hem meşhur, hem zengin, hem ismi güzel ve zengin kızlarla anılıyo, kıskanman doğal yani.

Tarık alaycı şekilde;

Tarık: onunla anılmaktan hoşlandınız yani, keşke sen de tarık tekelioğlu olsaydın dediğine göre.
Naz: (hemen karşılık verir) sen de benim onunla anılmamdan dolayı kıskandın heralde.
Tarık: niye kıskanayım canım, o beni kıskansın.

Naz, tarığın bu sözünden sonra ona yan gözüyle içli içli bakmaya başlar.


Tarık: ama itiraf et, hakkında söylenenler siniri bozmuyo değil
Naz: off evet yaa, ne kötü bişeymiş gizlenmek. Naz özkul’um ama değilim. Herkes yüzüme karşı bana hakaret ediyo, ama ben bişey diyemiyorum. Çünkü mecburum. Ümit bile bundan istifade edip ağzına geleni söylüyo. Bazen şeytan diyo “her şeyi itiraf et” Allah kimseyi o duruma düşürmesin
Tarık: (sırıtarak) amin

Naz: işte senin mutluluğun için katlanıyorum bu yalana. Ama durum iyice ciddiye biniyo haberin olsun. Pınar da aşık olmuş sana. Ömür boyu abi-kardeş kalacak değiliz heralde. Biran önce bitse de bizde yeni bi ilişkiye başlasak.
Tarık: ne?
Naz: (içses) ne dedim ben yaa. Yeni bi ilişki dedim. Ne anladı acaba? Hiii, bugün iki kere de “parayı veren gence aşığım” dedim. Yok yok aştım ben bugün kendimi. Hem dediysem de öyle değil mi zaten. İtiraf et artık naz, “ta-rı-ğa ,a-şık-sın” bundan kaçarı yok. Kaçarı yok da, çok da belli etmenin bi anlamı yok. Aşık ol, ama değilmiş gibi davran bi süre daha.

O sırada eve gelirler.

Tarık: geldik.
Naz:

Tarık naz’ın omzuna dokunur ve naz içses aleminden irkilerek çıkar.

Naz: nee!!, değilim.
Tarık: ne değilsin
Naz: ne
Tarık: “değilim” dedin ya
Naz: haa, eve geldik ya, şuandan itibaren kardeşin değilim demek istedim.
Tarık: bence şimdi hiç iyi değilsin, yüzün kıpkırmızı oldu. Kardeşim olmak o kadar utandırıyo mu seni.
Naz: (kısık sesle) ah bi bilsen beni şimdi ne utandırıyo.
Tarık: utandırıyo mu
Naz: yok canım niye utanayım, eve geldik ya babama falan bişey belli etmemek için öyle dedim.

Naz, arabadan iner ve eve doğru gider, tarık da iner arabadan. O sırada naz geri dönüp.

Naz: o parayı bağışladığını öğrenmeseydim, hiç söylemeyecektin değil mi
Tarık: evet
Naz: ben sonuna kadar mert’in verdiğini düşünsem de mi?
Tarık: sen hiç mert’in verdiğini düşünmedin ki
Naz: aa niye düşünmeyim ki.
Tarık: atma, bende senin 6 aydır şoförünüm, bakışlarından ve yüz ifadenden anlarım, ne düşünüp düşünmediğini
Naz: cidden.
Tarık: evet
Naz: cidden her bakışımdan ne düşündüğümü anlayabiliyo musun.
Tarık: evet
Naz: o zaman söyle şimdi hangi düşünceyle bakıyorum sana.

Naz, tarığa bakmaya başlar ve tarık da naz’a bakar

Tarık: “yalan söylüyosun”
Naz: inanmıyorum
Tarık: ne oldu
Naz: bildin.
Tarık: eee 6 ayda sayende her türlü bakışmayı yaşadık. Ezberledim artık.
Naz: her türlü, başka hangi tür bakışma yaşadık ki.
Tarık: bilmem, bakışma anında aklıma geliyo.
Naz: hem ezberledim diyosun, hem de o sırada aklıma geliyo diyosun. Sen de var unutkanlık var. hem söyle bakalım, tam olarak ne zamandan beri bakışlarımdan anlam çıkartıyosun
Tarık: aslında her zaman ama son 10-15 gündür daha bi anlar oldum.
Naz: 10-15 gün önce ne oldu ki, çok mu değişik baktım o zaman.
Tarık: ne olduğunu çok iyi biliyosun.

Naz’ın aklına tabiî ki dağ evi ve öpüşme gelir. Tarık da onu kasdetmiştir zaten. Ve iki aşık yine her zamanki içli bakışmalarını yaparlar.

Tarık: iyi geceler naz

Deyip naz’ın yanından müştemilata doğru gider. Naz da arkasından bağırır

Naz: sana da , unutma yarın okula gidecem, 10 ‘da hazır ol.
Tarık: emredersiniz
Naz: peki biraz önceki bakış ne bakışıydı

Tarık arkasını dönüp geri geri giderken

Tarık: 10-15 gün önceki bakıştı.
Naz: aynısı mı
Tarık: tek eksik dışında

Naz, yüzünde gülümsemeyle eve girer, tarık da mutlu bi şekilde odasına doğru gider.

2

Sabah olur.

Tarık, uyanmış ama gözleri açık bi şekilde yatağında uzanmakta ve dün gece yaşananları düşünmektedir.

Tarık: oğlum tarık, bu arkadaşlık oyununu yapmakla çok büyük hata yaptın, sonunda pınar’ı da kendime aşık ettim. Gerçekleri öğrenince kim bilir nasıl üzülecek.

O sırada tarığın telefonu çalar.
Tarık: alo, anne
Belgin: tarık, hiç itiraz istemiyorum ve bugün muhakkak yanıma geliyosun.
Tarık: ama anne bugün işlerim vardı.
Belgin: itiraz istemiyorum dedim, yanıma geliyosun o kadar, yoksa şoförmuş, abiymiş, arkadaşmış dinlemem her şeyi söyleyiveririm, biricik, artık patronun mu, kardeşin mi arkadaşın mı yoksa (sesini yükselterek) sevgilin mi olan naz’a.
Tarık: tamam öğleden sonra ordayım.

Tarık: işte korktuğun başına geldi tarık, hayatındaki en önemli iki kadından ilki fitili ateşledi. Ve ikisinin de suyunda gitmezsen her an bomba patlayabilir. Dikkatli ol. Saatte 9,30 olmuş. İkinci fitili de ateşlemek istemiyosan git erkenden kapıda bekle.

Tarık kapının önünde arabanın içinde naz’ı bekler. Bekler, bekler ama gelen giden yoktur. Saat tam 10 olmuş fakat naz hala yok.

Tarık: alla alla, neden gelmedi bu kız. Unuttu mu yoksa okula gideceğini. Bi 5 dakika daha bekleyim, gelmezse gider bakarım artık.

5 dakika da geçer ama hala naz gelmeyince, tarık endişelenir ve eve girer.

Tarık: alla alla nerde bunlar. Saat 10’u geçti ama kimse gözükmüyo. Aman tarık dikkatli ol. Geçen ki gibi her açtığın kapıdan beklemediğin şeyler çıkabilir.

Tarık, önce mutfağa bakar, ama kimse yoktur. Sonra ümit’in odasına doğru gider. Kapıya tıklatır ama içerden ses gelmez. Bi daha tıklatır ama yine ses yoktur. Sonra yavaş ve dikkatli bi şekilde kapıyı açıp içeri girer.

Ümit uyuyodur.

Tarık: ümit… ümit
Ümit: (uyku sersemiyle) naz git başımdan
Tarık: ümit
Ümit: ne var, sabah mı oldu yine.
Tarık: yok öğlen oldu.
Ümit: tamam o zaman sabaha daha varmış.
Tarık: ümit, ablana bi baksana, okula gidecekti hala yok, odasındaysa bi çağırsana.
Ümit: “filiz, şu testleri çözemedim, yardım eder misin.”
Tarık: neee?

Tarık, ümitten hayır gelmeyeceğini anlayınca odadan çıkar.

Tarık: iş başa düştü. Gidip kendim bakacam artık.

Tarık, naz’ın odasının önüne gelir.

Tarık: dikkatli ol, eğer uyuyosa önce buradan uyandırmayı dene.
Tarık: (kapıya tıklatarak) nazz, nazz

İçerden ses gelmez.
Tarık: nazz, yok bu böyle olmuyo mecbur içeri girecem.

Tarık önce arkasına bakıp yanlış anlama olmasın diye etrafı kolaçan eder. Sonra da yavaşça kapıyı açar, kapıyı açınca hafifçe gülümser, çünkü naz mışıl mışıl uyuyodur. Tarık yavaşça yatağa doğru yaklaşır.

Tarık: (içses) tarık oğlum iyi düşün. Uyandıracak mısın, yoksa uyumaya devam etsin mi. Uyandırmazsam “kapı önünde o kadar bekledin ve merak edip bu kız ne yapıyo diye bakmadın mı” diye bana ateş püskürür, uyandırırsam “sen ne cüretle odama girersin” diye ateş püskürür. Her iki durumda da sorumlu ben olacağıma göre. Bırakayım uyusun.

O sırada naz yatağında dönmeye başlar. Ve tarık hemen yere yatar görünmemek için.

Tarık : (içses) yok yok, uyandırmam lazım, odasına girdiğim için kızabilir ama, işimi yapmak zorundayım. Naz, bu ne yapacağı belli olmaz.

Tarık: (naz’ın omzuna dokunarak) nazz, nazz, okula geç kalıyosun.
Naz: ( oda uyku sersemi) ümit git başımdan,
Tarık: nazz, kalk artık saat 10,30 ‘a geliyo.
Naz: ümit, bugün filiz’i eve getirmek için ne numara yaptın.
Tarık: (içses) bunları duyduğum iyi oldu. Demek filizle ümit buluşmak için bana oyun yaptınız. Dur bakalım biraz daha konuşturayım.
Tarık: naz, kahvaltı hazır hadi
Naz: ihhh, kahvaltı bi kere olur, zaten götürdüğüme de pişman oldum.

Tarık, pınarla tanıştığı zamanki kahvaltının ümitin zoruyla olduğunu anlamış ve gülmeye başlamıştır.

Tarık: (hızlıca) naz kalk hadi..

Naz, birden yataktan fırlar. Birden kalkınca tarık la yüz yüze gelirler. Tarığı görünce birden telaşlanır.

Naz: ayy, ne oluyoo, tarıkkk, ne işin var odamda. Çık çabuk dışarı.
Tarık: geç kaldınız da merak ettim.
Naz: sana mı kaldı beni kaldırmak, başkası yok mu evde.

Tarık, naz’ın ters davranışından dolayı biraz suratı asılır. Ve arkasını dönüp köşede duran çelloyu kılıfına geçirip alır, naz’a manalı manalı bakarak, çello elinde odadan çıkar.

Naz: off yaa saat on buçuk olmuş. Geç kaldım okula. Çok mu kötü davrandım acaba tarığa. Ama ne münasebet canım evde o kadar kişi varken ona mı düşüyo beni uyandırmak. tamam, bu aralar baya yakınlaştık ama, bununda bi sınırı var. Yatak odasına falan girmeler…

Naz üzerini giyip aşağı doğru iner ama evde kimseyi bulamaz. Ve tarığın neden kendisi uyandırmak zorunda oluğunu anlar.

Naz: canım yaa, günahını aldım. evde kimseyi bulamayınca kendisi uyandırmak zorunda kalmış.

Naz, dışarı çıkar. Tarık arabada onu bekler ama naz dışarı çıkınca araban inmez. Naz da tarığın kızdığını anlayıp kendisi ön koltuğa oturur.

Naz: tarık kusura bakma.
Tarık: siz benim kusurama bakmayın,
Naz: ama..
Tarık: biliyorum hata ettim. Okula geç kalıyosunuz…

3
Tarık, naz’ın okula geç kalmaması için çok hızlı bi şekilde gelmiştir okula.

Naz: yavaş yaa, geç kaldıysam kaldım. bu kadar hızlı sürmene gerek yoktu.

Tarık, hiç oralı değildir. Çünkü gördüğü şey yüzünden ne diyeceğini şaşırmıştır.

Naz: alooo, kime diyorum ben. Tamam bi odadan kovdum diye ne bu surat. Bak, tamam hata ettim öyle davranmamalıydım, uyku sersemiyle bi anda ağzımdan çıkıverdi o sözler.
Tarık: onu boşverin de, şuraya bakın.
Naz: hiiiii, pınar değil mi o. Ne işi var onun burda. Çabuk gidelim. Bizi görürse her şey ortaya çıkar.
Tarık: asıl gidersek her şey ortaya çıkar.
Naz: nee?
Tarık: naz, anlamadın mı. Bu kız seni arıyo.
Naz: iyi de neden arasın ki beni?
Tarık: işten ayrılmayacağımı öğrenince, aramızda bişey olduğunu düşündü galiba.
Naz: sen ne dedin ki mert’e, işten ayrılmamak için.
Tarık: şimdi naz, sen hemen okula gidiyosun, işte “çelloyu getirdim” numarasıyla ve sonra da pınar’ın benimle gelmesi için bişeyler yapıyosun. Tamam mı
Naz: hayır. Ben de sizinle gelirim o zaman.
Tarık: yapma naz, şimdi naz yapmanın sırası değil. Durum ciddi diyorum. Pınar, seni arıyosa, mertte, beni arıyodur.
Naz: seni niye arasınki
Tarık: şeyy, iş teklifini reddettim ya, ondan. Hadi bak kız okula doğru gidiyo.
Naz : (içses) iyi düşün naz, her şeyi açıklayıp oyunu şimdi bitirebilirsin, ya da durrr, tarık pınarla baş başa kalmak için böyle bi numara çevirdi. Anladım şimdi. Benden kurtulmak için beni korkutmaya çalışıyo. Öyle olsun tarık efendi. Demek pınar’a sen de aşıksın.

Naz: (sinirli sinirli) tamam öyle olsun.

Tarık ve naz arabadan iner ve pınar’ın peşinden giderler. Pınar okula girmeden onu yakalarlar. Pınar da, aklında sinsice bi plan çevirmiştir. Önce okuldan çello bölümü öğrencilerinin isimlerini alıp, ardından naz’ların evine gidip küçük hanımın adını öğrenerek, elindeki liste ile karşılaştırıp, tarığın bi oyun yapıp yapmadığını öğrenmeye çalışmak ister.

Tarık: pınar, ne işin var burada.
Naz: (alaycı bi şekilde) ooo, ağabeymi evde bulamadın, buraya mı geldin.
Pınar: şeyy, ben de konservatuar mezunuyum demiştim ya. Bi kaç hocamı ziyaret için gelmiştim.
Naz: (içses) hımm iyi numara, dur hemen foyasını ortaya çıkarayım.
Naz: hangi hocalar, isimlerini söyler misin belki tanırım.
Tarık: naz şimdi sırası mı, sen git çelloyu yetiştir küçük hanıma, kızmasın sonra.
Naz: tamam gidiyorum.
Pınar: bekle ben de senle geleyim naz, beraber gidelim.
Tarık: pınar, hazır naz ve küçük hanım yokken gel bi yerlere gidelim. Bu fırsat bi daha bulunmayabilir.
Pınar: ama..
Naz: tabi tabi siz gidin, fırsatı değerlendirin, (kısık sesle) size de o yakışır zaten
Tarık: nee?
Naz: yok bişey gidin siz.
Pınar: ee naz sen nasıl eve gideceksin.
Tarık: o akşama kadar burada bekleyecek. Ben de naz’ı bırakmaya gelmiştim zaten.
Naz: yaa öyle, buraydım ben.
Pınar: yaa tarık, ağabeymin yaptığı iş teklifini neden kabul etmedin anlamadım, naz’a da yazık, burada bekleyecek o kadar saat.
Naz: (içses) bi de beni araştırmaya gelmişmiş, kızın hiçbişeyden haberi yok. Basbaya numara yapıyolar.
Naz: yok ben hayatımdan memnunum. Siz takılın.
Pınar: peki öyle diyosan.
Tarık: hadi gidelim o zaman.

Tarık ve pınar arabaya binip giderler. Naz da arkalarından

Naz: gidin bakalım gidin. Ben de bu oyunu bitirmezsem naz özkul değilim.

….

Tarık ve pınar arabada giderler. Pınar biraz sinirlidir.

Pınar: neden abimin iş teklifini kabul etmedin.
Tarık: sen neden okula geldin
Pınar: önce benim soruma cevap ver. Abime “onu çok sevdim, ondan işten ayrılamam” gibi laflar etmişsin. Söyle ne demek oluyo “onu çok sevdim”. Tarık bana doğruyu söyle, patronunla aranızda bilmediğim bişeyler mi var.
Tarık: nerden çıkarıyosun pınar. Yok öyle bişey.
Pınar : (sesini yükselterek) iyide “onu çok sevdim” ne demek oluyo. Tam da ben sana aşık olmuş, duygularımı sana nasıl açıklarım diye düşünürken. Şok oldum, o sözleri duyunca. Ben de “meşhur küçük hanımınızı” bulmaya geldim okula.
Tarık: (içses) pınar, naz’ı aradığına göre, mert kesin beni aramaya başlamıştır bile.

O sırada tarığın telefonu çalar.
Tarık: alo
Belgin: alo tarık, nerde kaldın, baban şimdi çıktı, hadi çabuk gel.
Tarık: tamam ümit bey, filiz hanımı alıp geliyorum.
Belgin: alla alla, niye böyle dedi bu çocuk, müsayit değildi heralde.
Pınar: ne oldu.
Tarık: ümit bey, çözemediği testler varmış da, filiz’i çağırıyo.benim gidip almamı istedi.
Pınar: kendi gidemiyo mu
Tarık: unuttun mu pınar, ben şoförüm. İstersen seni eve bırakayım, şimdi bitmez bunların istekleri.
Pınar: hayır ben de geliyorum. Bugün hep senin yanında olmayı istiyorum. Belki bu şekilde sinirim geçer.
Tarık: (içses) sabah ümit ve filiz hakkında duyduklarımın işime yarayacağı hiç aklıma gelmezdi. İnşallah annem, anlamıştır telefonda dediklerimi..

Tarık ve pınar, Hulusilerin evine gelmişlerdir.
Tarık: sen arabada bekle ben çağırıp hemen geliyorum.
Pınar: tamam.

Tarık koşarak eve girer.

Belgin: tarık, ne oldu , telefonda filiz falan deyince, ben de her ihtimale karşı filizi göndermedim .
Tarık: sen bitanesin anne.
Belgin: ne oluyo açıklayacamısın.

O sırada filiz aşağı iner.

Filiz: ne oldu abi ya
Tarık: hadi gidelim filiz. Anne hepsini sonra anlatacam
Belgin: iyi ozaman ben de derneğe gidecektim bugün oraya gideyim bari.

Tarık, dernek lafını duyunca, pınar’ın söyledikleri aklına gelir. Çünkü pınar’ın annesi de aynı dernekteydi.

Tarık: annecim, dernekte benim hakkımda sana soru soran falan olursa, hiçbişey bilmiyosun tamam mı? Sonra her şeyi anlatacam sana. Hadi filiz gidelim. Unutma seni ümit çağırdı.
Filiz: tamam tamam.

Belgin: hey allahım bu çocuk yine başına ne belalar açtı kimbilir.
.
.
.
Tarık, filiz ve pınar eve gelmişlerdir.

Filiz :saol tarık, bakalım hangi soruları çözememiş benim espiratör nişanlım.
Tarık: pınar gel bizde içeri girelim.
Pınar: yok, sen nerde kalıyosun, merak ettim.
Tarık: tamam o zaman oraya gidelim. (içses) hadi bakalım tarık, ilk engeli kolay aştın.
Tarık: tamam gidelim.

Tarık ve pınar müştemilata gelir.
Pınar: burada mı kalıyosun
Tarık: pınar sen burada biraz bekle ben hemen geliyorum.
Pınar: nereye
Tarık: ümit beye sorayım başka bi emri varmıymış.

Tarık, pınar’ın yanından ayrılınca, pınar odanın içinde gezmeye etrafa bakmaya başlamıştır. Tarığın baş ucundaki kitapları falan incelerken, bi tanesinin arasında kurumuş bi gül düşer. Daha sonra alıp o gülü alıp yerine koyar ama gülün kime ait olduğunu çok merak eder.

O sırada naz da, tarığa sinirlendiği için taksiyle eve gelmiştir. Kapının önünde tarığın arabsını görünce;

Naz: vay vay vay, işte yalanınızı ortaya çıkardım, hem pınar, benim kim olduğumu araştırıyomuş hem de bizim eve geliyolar. Ama dur naz, belki pınar yoktur, sabah ki gibi günahını alma. Eğer pınar buradaysa, ve beni arıyosa, tarık kesin kendi odasına götürmüştür. Şimdi anlarız.


Tarık da koşarak eve girer. Ümit ve filiz alt katta şaşkın şaşkın otururlar.

Tarık: hah ikiniz de buradasınız.
Filiz: abi ne oluyo anlatacakmısın
Tarık: pınar, naz’ın gerçek kimliğini öğrenmeye çalışıyo. Aman dikkat edin. Ağzınızdan bişey kaçırmayın. Gidin ders çalışın, ne yaparsanız yapın.
Ümit: bana uyar.
Filiz: bana uymaz.
Tarık: neee
Filiz: abi bu oyununuz nereye kadar sürecek. Sizin yüzünüzden biz de yalancı olduk çıktık. Sizin eziyetinizi biz çekemeyiz.

Tarık hafifçe gülümser.

Tarık: sen yapma bari filiz,
Filiz: yaparım abi. İşim var gücüm var benim.

Ümit bu lafa biraz bozulur.

Tarık: tamam tamam sizden iyilik isteyen de kabahat.

Der ve gider.

Ümit: eğer işin gücün varsa, şimdi gidebilirsin, şimdi ben de başına başka iş açmamayım.
Filiz: yaa ümit öyle deme. Ya sen, naz’ın seni elinde oynatmasından rahatsızlık duymuyomusun
Ümit: yoo.
Filiz: aa neden
Ümit: unuttun mu filiz, o şimdi hizmetçi ben onu elimin altında oynatıyorum, bu fırsat elime geçmişken biraz kullanayım. Ee gidiyomusun şimdi
Filiz: gitmemi istiyomusun
Ümit: (gözlerini kaçırarak) aslında bi kaç test vardı yapamadığımmm
Filiz: tamam tamam, önce testleri yaparız sonra çıkar gezeriz biraz.

Naz, tarığın odasının önüne gelince şok olur. Çünkü içerde pınar tek başına oturmaktadır. Ve naz hemen içeri girer.

Naz: pınar
Pınar: aaa naz, ne işin var burada.
Naz: aynı soruyu ben sana soracaktım.
Pınar: senden ayrıldıktan sonra, ümit aradı, tarığa filiz’i getirmesini söyledi. Tarıkla beraber gittik, sonra da ben de buraya geldim.
Naz: buraya gelmede başka bi amacın yok yani.

O sırada tarık gelir.

Tarık: naz ne işin var burada.
Naz: allah alllah, benim size sormam gereken soruyu ikide bir siz sorup duruyosunuz.
Tarık: biz..
Naz: tamam anlatmana gerek yok pınar anlattı.
Tarık: sen..
Naz: ben de küçük hanıma çellosunu verdim,” gidebilirsin” dedi, taksiye bindim geldim. Niye şaşırdınız anlamadım yani.. baş başa bişeyler planladınız heralde.
Tarık: yok canım, hem geldiğin çok iyi oldu. Pınarı yalnız bırakmamış olursun. Benim bir iki saat işim var. Pınar la ikiniz kız kıza konuşursunuz. Bi sakıncası yok demi pınar.
Pınar: yok canım.

Naz, tarık ve pınar’ın kendisini atlatmış olduklarını düşündüğü için biraz üzülmüştür. Ama hala kafasında şüpheler vardır. Ve bu şüpheleri öğrenmek için pınar’ın gitmesine izin vermez.

Tarık: naz?
Naz: nee.. yok canım pınar’la sohbet ederiz, bahçeyi falan gezdiririm pınara.
Tarık: naz, biraz gelirmisin

Tarık, naz’ın kolundan tutar ve dışarı çeker.

Tarık: aman naz, dikkat et. Dediğim gibi pınar seni arıyo. Ümit ve filize söyledim onlar içerdeler. Sen de bişey belli etmezsen bişey olmaz.
Naz: sen şimdi nereye gidiyosun
Tarık: sadriyle işim var biraz.
Naz: tamam

4
Tarık, annesinin yanına gitmek için yola çıkar. Mert’in kendisini araştıracağını düşünerek önlem almaya çalışır. Ve ilk olarak sadri’yi arar.

Tarık: alo Sadri
Sadri: alo
Tarık: Sadri sana işim düştü.
Sadri: ne oldu, yine bişeyleri mi çaldırdın yoksa,
Tarık: yok yok, bu sefer çaldırmadım ama, heran birileri tarık tekelioğlu olduğumu öğrenebilir.
Sadri: neee
Tarık: Sadri, her ihtimale karşı bankaya gitmeni istiyorum. Beni soranlar falan olursa sen orda bulun. Ayrıca bankada tüm magazin dergilerinin, gazetelerin numaraları yazıyo. Hangilerinde benim adımın çıktığını biliyosun sen. Onları tek tek arayıp, benim hakkımda hiçbişey bilmediklerini söyle. az çok hatırımız vardır, dinlerler bizi.
Sadri: tamam abi hallederim ben.
Tarık: allah senden razı olsun Sadri, bu iyiliği hiç unutmayacam.



Tarık: hadi Sadri, sen hallederim dediysen halledersin.

Tarık: alo anne, 10 dk sonra ordayım.evdesin değil mi? Gitmedin mi derneğe. Tamam hemen geliyorum.

Tarık: şu dernek işini de hallettin mi bi sorun kalmaz.

Tarık, eve gelir. Ve annesiyle konuşmaya başlar.

Belgin: tarık bak önce ben söyleyeceklerimi söyleyim çünkü hızına yetişilmiyo. Al şunu
Tarık: bu ne?
Belgin: içinde 20 bin lira var. Filiz her şeyi anlattı. Okula bağış yapmışsın, yarışmamak için geri vereceğin parayı. Al bu parayı ve git o adamlara ver.
Tarık: ama anne
Belgin: aması maması yok. Al dedin mi alacaksın. Yoksa her şeyi açıklarım biricik nazcığına. Kızın gözüne girebilmek için yarışmaya kendini mecbur bırakıyosun. O kız Bu kadar çok değerliyse senin için, beni gerçekleri söyletmeye mecbur bırakma.biliyosun dediğimi yaparım. Al şu parayı ve bi daha sakın yarışmak kelimesini aklının ucuna getirme.

Tarık, annesinin verdiği parayı alarak, hem başındaki beladan kurtulur hem de naz’a ne kadar değer verdiğini annesine belli eder.

Tarık: saol anne.
Belgin: şimdi söyleyebilirsin ne söyleyeceksen.
Tarık: pınar’ın annesi ile sen aynı dernekteymişsin.
Belgin: pınar kim
Tarık: uzun hikaye anne, sen şimdi dernekte benimle ilgili birileri bişeyler sorarsa, fotoğraf isterse, nasıl biri olduğumu falan sorarlarsa hiç cevap verme. Yoksa benim tarık tekelioğlu olduğum ortaya çıkar.
Belgin: valla hiç bişey anlamadım
Tarık: o zaman kısaca. Sen de benim gerçek kimliğimin ortaya çıkıp, benim başıma bela gelmesini istemiyosan, beni tanımıyosun tamam mı.
Belgin: anladım özel mesele yani. yine hangi numaraları yaptınız birbirinizi kıskandırmak için.
Tarık: ne kıskandırması
Belgin: saklama tarık, naz ile artık aşna fişne olduğunuz belli. Sarılmalar falan gördük yani. çok belli oluyosunuz.
Tarık: anladın demi anne, aman benim hakkımda bişey belli etme.
Belgin: sen de yarışmayacaksın tamam mı, unutma artık elimde bir değil iki koz var. Avucumdasın tarık.

Tarık eve geri gelirken. Naz ve pınar da bahçe de dolaşmaktadır.

Pınar: çok güzel bahçe, ama biraz bakımsız
Naz: evet ya, bi kaç önce çok kötü günler geçirdik. Yani vahi beyler. Bi ara banka kredileri iptal edilince iflas ettiler. Öyle olunca mecburen evde çalışanları işlerine son verildi.
Pınar: üzüldüm şimdi.
Naz: zaten küçük hanımın da biraz sinirli davranmasında bu olaylarında etkisi var. Zaten ufak yaşta annesini kaybetmiş, içine kapanık birisi. O yüzden sinirli olması normal.
Pınar: anlıyorum.
Naz: üşüdüm ben, içeri geçelim mi.
Pınar: olur. Tarığın odasına gidelim yine. Orası huzur veriyo nedense bana.

Naz, ters ters pınar’a bakar.

Pınar: ya bişey soracam, küçük hanım küçük deyip durdunuz. Bi adı yok mu bu kızın.
Naz: hımmm doğru. Var tabi adı, olmaz mı. Adııı… adııı. Berrak
Pınar: berrak, güzel isimmiş ama ismi karakteriyle pek uyuşmuyo heralde.anlattığınıza göre.
Naz: yaa öyle işte.

Pınar ve naz tarığın odasına girerler.
Pınar: naz, bilirsin senden bişey saklamıyorum.
Naz: evet biliyorum.
Pınar: şeyy. Bugün ben… aslında okula hocalarımı görmek için gitmedim.
Naz: ne için gittin peki.
Pınar: şu sizin küçük hanım yüzünden. Dün abim tarığa iş teklifi ederken tarık “ben onu çok sevdim” demiş. Duyunca çıldırdım. Tam aşık olmuşken bana bu yapılır mı dedim. Gidip bu kız kimmiş öğreneyim dedim.
Naz: onu çok mu sevdim demiş
Pınar: söylemedi mi sana.
Naz: yooo
Pınar: ben de önce okuluna gidip çello bölümünün öğrenci listesini alacaktım, sonra da buraya gelip ismini öğrenecektim.
Naz: (içses) eyvah, tarık haklıymış. Kızın tek amacı beni bulmakmış.
Pınar: naz, abinle , berrak arasında bişey mi var.
naz: valla hiç bilmiyorum, hiç belli olmuyodu. Aslında abim yapmaz öyle şeyler. İki kızı birden aynı anda idare etmek gibi
pınar: ayrıca bak kitaplara bakarken ne buldum

pınar, kitabın arasından kurumuş gülü çıkarır. Naz gülü görünce yüzünde kocaman bi gülümseme oluşur.

Pınar: allah bilir bu gül kimin içindi. Sakladığına göre.

O sırada tarık odaya girer ve o anda naz gülü eline alır ve göğsüne yaslayıp tarığa bakarak.

Naz: o güll…
Pınar: evet
Naz: benim.

Der ve tarığa gülümseyerek bakar. tarık ise şaşırmış halde önce pınara sonra da naz’a bakar. pınar ise her şeyi anlamış gibi, önce güle bakıp sonra tarığa bakar ve bölüm biter .


Dizifilm.com forumlarindan alıntıdır.