Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replikler (34. Bölüm)
Ayşe Kökçü Röp. / Vatan TV (08 Mart 2007)
34. Bölüm (08 Mart '07)
Replik ve Yorumlarla 34. Bölüm (Ebru Karaca)
33. Bölüm (Videolar)
Replik ve Yorumlarla 33. Bölüm (Ebru Karaca)
Barış Akarsu Röp. / Hey Girl Dergisi (Mart 2007)
Replikler (33. Bölüm)
33. Bölüm
Barış Akarsu Röp. / In Style Dergisi (Mart 2007)
 

35. Bölüm Senaryosu (flower98)

Mart 09, 2007

7. KISIM EKLENMİŞTİR


Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.




1

Tarık: Naz hanım unuttunuz galiba, dersiniz var, dışarı çıkmıyoruz.

Naz: Ne demek istiyorsun?

Tarık: Kıyafetiniz… Pek derse uygun değil de...

Burak: Bence çok güzel olmuş Naz hanım.

Naz: Naz Hanım değil, Nazz! (Tarık'a döner) Bu ne saygısızlık. Sen kim oluyorsun da kıyafetime karışıyorsun?

Tarık: Doğru ya kim oluyorum.Benim işim var.Size iyi dersler.

Tarık sert bir ifade ile her ikisine bakar ve arkasını dönüp kapıya yönelir. Dönerken…

Tarık: Yazık!

Naz: Anlamadım. Bir dakika bekle, izin almadan nereye gidiyorsun? Burak bey izninizle....

Naz Tarık'ın peşinden koşturur.

Naz: Sana sordum, nereye gidiyorsun. Yazık demek, neymiş o yazık olan?

Tarık: Seninle ilgili hissettiğim her şey. Yazık oldu o şarkılara, güllere ve duygulara. İyi eğlenceler Naz Hanım.

Tarık kapıyı çarpar gider. Naz yerinden kıpırdayamaz bir süre......Burak'ın yanına döner.

Naz: Bugün için dersi iptal edebilir miyiz?

Burak: Ne oldu Naz hanım? Solgunlaştınız birden.

Naz: Evet kendimi pek iyi hissetmiyorum. Kusuruma bakmayın.

Naz gözyaşları içerisinde odasına koşar. Kendisini yatağa atar ve hıçkırıklara boğulur.

Naz: Ne yaptım ben? Ne yaptım......

Tarık bankaya gelmiştir. Filiz'in odasına girer.

Filiz: Abi bu ne hal? Ne oldu sana?

Tarık: Yok bir şey Filiz. Bana bir cep telefonu lazım.

Filiz: Neden?

Tarık: Uzun hikaye.

O esnada Sadri odaya girer.

Sadri: Oğlum bu ne hal? Darmadağın olmuşsun.

Tarık: İyiyim ben. Bana telefonunu ver.

Sadri: Ben çıkıyorum şimdi. Belgin hanımın isteği. Bana lazım.

Tarık telefonu Sadri'nin elinden kapar ve kapıya yönelir. Çıkarken.....

Tarık: Bak başının çaresine. Bana yeni bir telefon alın, vereyim seninkini....

Filiz: A aaaa? Ne oldu buna?

Sadri: Baksana dağılmış resmen. Ya ben ne yapacağım şimdi. Ayşe'ye nasıl ulaşacağım?

Belgin'in telefonu çalar.

Belgin: Ne oldu Sadri. Bak Hulusiyi evden akşama kadar uzak tutmazsan yeni bir iş bul kendine.

Tarık: Demek böyle avukatlık yapıyor Sadri size. Bravo. Anlamalıydım. Sen yaptın.

Belgin. Tarık?! Sen neden Sadrinin telefonundan arıyorsun beni? Neyi anladın bakayım?

Tarık: Oynama benimle annecim. O Burak denen popçuyu sen sardın başıma.

Belgin: Ay ne alaka oğlum. Sesin çok kötü. Seni bekliyorum bak saat ikiye geliyor. Neredesin sen?

Tarık: Bütün bunları beni kaybetmemek için yaptığını biliyorum.

Belgin: Tarık bak oğlum......

Tarık: Sus anne. Böyle mi yapar bir ana biricik oğluna?

Belgin: Ne diyorsun sen oğlum.

Tarık: Benim mutluluğum seni mutlu edecekken, benim mutluluğumun sendeki mutsuzluğu beni de mutsuz ediyor.

Belgin: Sen gerçekten iyi değilsin......

Tarık: Hiç değilim. Bir süre görüşmeyelim anne olur mu?

Belgin: Seni o kıza kaptırmayacağım.

Tarık: Merak etme onunla da görüşmeyeceğim. Kafamı dinlemem gerekiyor. Hoşça kal anne.

Belgin: Tarık! Tarık dur. Ayyyy kapattı.

Vahi Naz'ın hıçkırıklarını duyar ve dayanamaz odasına gelir.

Vahi: Naz, kızım.Neyin var?

Naz: Yalnız kalmak istiyorum baba. Beni yalnız bırak lütfen.

Vahi: Ama...

Naz: Lütfen baba. Sonra konuşuruz.

Vahi. Peki kızım........Bu arada Tarık aradı......Sana ulaşamamış......Sesi çok kötüydü....Bir hafta izin istedi......Sana soracaktım ama ısrar edince ben de verdim......

Naz: Ne....?

Naz yatakta doğrulmuştur bile. Babası odadan çıktığında cep telefonunu kontro eder.

Naz: Kapalı değil ki. Offffff ne yaptım ben ya.......ne yaptım ben.

Naz yine yatağına kapanır ve ağlamaya başlar. Aniden susar ve dikilir.

Naz: Araba! Arabayı getirecektir. Evet evet. O zaman özür dileyeceğim.

Yatağından atlar ve cama koşar. Kapı önündeki arabayı görünce coşkuyla aşağıya koşar. Müştemilata gider, Tarık yoktur. Arabaya döner ve motoru yoklar.

Naz: Buz gibi. Arabayı almadan gitmiş.

Naz arabanın kapısını açar ve anahtarı üzerinde görünce arabaya biner, çalıştırır ve bahçeden çıkar.

Naz: Bulacağım seni Tarık. Bulup konuşacağım. Sırf seni kıskandırmak için ve bir türlü söyleyemediğin kelimeleri duymak için yaptığımı söyleyeceğim. Ne olursa olsun.

Vahi Naz'ın arabayla ayrıldığını görünce çok kızar. Hemen telefona sarılır ve Naz'ı arar. Naz'ın telefonu evde kalmıştır. Sesi odasından gelir.

Vahi: Naz,Naz kızım. Neler oldu sana böyle........?

Tarık bankadan motorunu almış ve dağ evinin yolunu tutmuştur. Yol boyunca flashbackler halinde dağ evine varışlarını ve yaşadıklarını görür. Karanlıkta eve varır.İçeri girdiğinde şömine yanıyordur ve önünde onlarca mum dizilmiş evi aydınlatmaktadır.

Naz: Ben de artık umudumu kesmiştim.

Tarık: Naz?

Naz: Neden şaşırdın. Göl evi yandığına göre geriye gelebileceğin tek yer burası olduğunu düşündüm. Yanılmamışım.

Tarık: İyi. Sana iyi geceler o zaman. Kapıyı sürgülemeyi unutma.

Tarık evden çıkar. Kaskını takar ve motoruna oturur. Motoru çalıştırdığı an Naz evden fırlar.

Naz: Tarık! Gitme. Gitmeni istemiyorum.İstemezsen tüm gece konuşmam ama ne olur gitme. Benim için.........

Tarık Nazı dinlerken sık aralıklarla motora gaz verir. Naz susunca hareket eder.




2

Tarık Naz'ın etrafında geniş bir daire çizer ve önünde durur.

Tarık: Ben o gece hayatımın kadınını öpmüştüm.

Naz: (sessizce) Özür dilerim

Tarık: Sen bir anlık şaşkınlıkla şoförünü öptün.

Naz: (sessizce) Özür dilerim

Tarık: Beni bu güzel anın yaşanmış olmasından ikinci kez pişman ettin.

Naz: (sessizce) Özür dilerim

Tarık: Hadi bunları geçelim. Alıştım bir kere bu keskin dönüşlerine ama.....

Naz: (sessizce) Özür dilerim

Tarık: Ama şu Burak'ın hayatına girmesi.......onun yanında beni düşürdüğün durumlar......bilemiyorum Naz..... Naz hanım........ben sizin hakkınızda çok yanılmışım......

Naz: Tarık lütfen......yapma.......

Tarık: Haklısınız.Şoförünüzden bunları duymamalısınız......Sizin gibi zengin , güzel ve yetenekli bir genç bayana bu sözleri kendi ayarındaki gençler ancak söyleyebilir......Burak,.....popçu Burak gibileri......

Naz: Çok fazla olmadı mı sence......

Tarık: Dün geceden bu yana bana neler oldu biliyor musunuz.........?

Naz: Tarık gerçekten çok üzgünüm......

Tarık: Ben gidiyorum. Bence siz de burada kalmayın.....belki gerçek planınız geceyi Burak bey ile geçirmekti. Evet yaaaaa. Ben gelince böyle dönüş yaptın. Yoksa bir insan yirmi-dört saat geçmeden bu derece değişemez.......değil mi?

Naz: Acıtıyorsun ama......

Tarık: Acımaz Naz....Naz hanım......Sizden tek bir ricam var. Benim size söylediğim şarkıları söylemesin olur mu ?

Tarık kaskını tekrar takar ve motorunu sürer gider.

Naz: Ne desen haklısın. Ama affettireceğim kendimi. Ne pahasına olursa olsun.

Naz eve koşarak girer ve yatağın üzerine bıraktığı araba anahtarlarını hızla alır. Mumların üzerinden atlarken biri devrilir. Naz arabasıyla evi ardında bıraktığında ev çoktan alevler içindedir.

İbre giderek artan sayıları gösterir, 80- 90- 100-110-130

Naz: Neredesin? Bu kadar hızlı kullanılır mı motor ya. Ama yakalayacağım seni......İşte gördüm seni....hadi Naz yakala onu.

Araba daha da hızlanır 150-160 km bulur. Naz Tarık'a oldukça yaklaşmıştır. Bir araba mesafesinden korna çalmaya başlar. Tarık ağır ağır yavaşlamaya başlar, Naz da.Yarı yarıya hız kaybettiklerinde Naz gaz'a basar ve Tarık'ı geçerek ileride yolu keser. Tarık Naz'a çarpmak üzereyken kıl payı durur. Naz arabanın camını indirir. Tam karşısında duran Tarık'ın motoru kapısını açmasına engel olduğu için arabadan inemez. Tarık kaskını çıkartır ve öfkeyle Naz'ın yüzüne haykırır...

Tarık: Sen delirdin mi? İkimizde ölebilirdik.

Naz: 160 km nin üzerinde giden sendin. Ben sadece sana yetişmek istedim.

Tarık: Yani şimdi yine ben suçluyum. Öyle mi?

Naz: Sen söyle.

Tarık: İyi geceler. Boşuna yoruldun peşimden gelerek.

Naz: Seni çok kırdım. Farkındayım.

Tarık: Kırmak mı?

Naz: İyi kırılmadın yani.

Tarık: Naz, sen beni kırmakla kalmadın ,parçalarımı toplanmayacak şekilde etrafa dağıttın. Ben göl evinde hayatımın en güzel anlarını yaşamışken daha evden on km uzaklaşmadan beni bir kabusun içine çektin. Bu konuda keşke biraz Pınar'ı örnek alsaydın.

Naz: Pınar mı? (birden yüzü asılır)

Tarık: Evet ya Pınar. Ne güzel demişti , ailemiz bizi emek'e saygı duyacak kişiler olarak yetiştirdi diye. Sende bu saygı yok. Sanırım hiç olmayacak da.

Naz: Yanılıyorsun. Ben dünden bu yana ne yaptıysam korktuğumdan yaptım.

Tarık: Haklısın çok korkunç. Küçük hanım ve şoförü. Duyulsa......

Naz: Hala yanılıyorsun. Senin için yeterince iyi olamamaktan, seni mutlu edememekten ve en korkuncu aniden kaybetmekten korktuğum için.

Naz camı kapatır , arabayı çalıştırır ve U dönüşü ile geldiği yönde gözden kaybolur.

Tarık: Nazzzzzz! Off. Desene mekik dokuyacağız bu gece.

Derken telefonu çalar. Arayan Filizdir.

Filiz: Abiiiii. Daha iyi misin?

Tarık: Acelem var Filiz. Annem için aradıysan , boşuna nefes tüketme. Aylardır planladığım tüm güzellikleri yersiz kıskançlığı ile yıktı. Bir süre bensiz kalsın da seçimini yapsın.

Filiz: Onun için aramadım. Ümit burada. Her yerde Naz'ı arıyorlar. Vahi amca hasta evde yatıyor. Naz telefonunu evde bırakmış ve nereye gittiğini kimse bilmiyor.

Tarık: Söyle Ümit'e Naz iyi. Mekik dokutuyor bana.

Filiz: Ne diyorsun abi sen? Ne mekiki?

Tarık: Sen orasını kurcalama. Ümit'i ver bana.

Ümit: Tarık? Naz seninle mi?

Tarık: Henüz değil. Ama nerede olduğunu, daha doğrusu nereye gittiğni biliyorum. Ben şimdi yanına gideceğim.

Ümit: Sana güveniyorum Tarık. Ablamı sağ sağlim bize getireceğini biliyorum.

Tarık: Bana gerçekten güveniyorsun değil mi?

Ümit: Of Alfonso ya, güvenmesem......

Tarık: Bak o zaman beni iyi dinle. Naz ve ben......

Ümit: Tasarrufa geç Alfonso feci biliyorum. Ben ve Filiz misali....

Tarık: Aynen öyle. Bazı işlerin yoluna girmesi zaman alabilir. Vahi beye Naz'ın bir arkadaşında falan kalacağını söyle. Bana güven. Naz emin ellerde.

Ümit: Ne yani hemen dönmeyecek misiniz?

Tarık: Ben babandan bir hafta izin aldım. Ümit, buna ihtiyacımız var.

Ümit: Emanete hıyanet yok ama tamam mı?

Tarık: Kardeşime iyi bak.

Ümit: Sen de.

Tarık: Dönünce şu Tarık Tekelioğlu işini çözeriz seninle.

Ümit: O zamana kadar çözmüş olabilirim ama.....

Tarık günün ilk gülümsemesini yapar ve telefonu kapattıktan sonra kaskını takar, motoru çevirir ve Naz'ın gittiği yöne gaza basar.





3


Tarık tüm Alfonsoluğunu kullanarak Naz'a yetişmeye çalışır.

Tarık: Nerede bu kız ya? Bu kadar hızlı araba sürülmez ki....... İşte orada......Kenara çekmiş arabayı. Korkmuyor da dağ başında.

Tarık arabanın yanında durur. Naz direksiyona kapanmış hareketsiz durmaktadır.Tarık panikler.Arabanın kapısını alel acele açar ve Naz'ı sarsar.

Tarık: Naz! Naz! Bir şey mi oldu? Naz!

Naz: (boğuk bir sesle) Yok bir şey. İyiyim ben.

Tarık Peki o zaman bu ne hal?

Naz işaret parmağı ile tepedeki ateş topunu gösterir.

Naz: Orası neresi biliyor musun?

Tarık: Bir tahminim var ama söylemeyeceğim.

Naz: Biz ileride nasıl yuva kurup çocuk büyüteceğiz. Sosyal hizmetler koymaz vallahi çocuklarımızı yanımızda bunları bilseler.

Tarık: Ama bilmeyecekler.

Naz: Nasıl yani?

Tarık: Çünkü her iki mülk bize ait.

Naz: Ne?

Tarık: Bak göl evi kimindi?

Naz: Belgin teyzenin.

Tarık: Belgin teyze kim?

Naz: Offff Tarık, oyun oynama. Filiz'in annesi.

Tarık: Dağ evi kimindi?

Naz başını iyicene kaldırır direksiyondan ve Tarık'a bakar?

Naz: Kimin?

Tarık: Filiz'in. Yani kardeşimin.

Naz: Nasıl olur?

Tarık: Dağ gezimizden sonra Filizden orayı satın almasını istedim. Oradaki hatıralar başka hayatlara karışmasın diye.

Naz: Her geçen gün yeni sırlarını öğrenmeye devam ediyorum Tarık. Ne işin var senin burada?

Tarık: Bırak şimdi soru sormayı. Takip et beni.

Tarık motoru çalıştırır ve sürmeye başlar. Naz da onu takip eder. Birkaç km sonra büyük bir dinlenme tesisine gelirler.Araçlarından inerler. Tarık Naz'ı elinden tutar ve yemek salonuna girerler. Pek konuşmadan ama rahatlamış bakışmalarla yemek yerler. Daha sonra Tarık Naz'ı tesisin içindeki bir mağazaya götürür ve Naz'a bir pantolon ve mont alırlar. Naz gün içerisinde yaşananlardan yorgun düşmüş ve uysallaşmıştır. Tarık ne yöne çekse oraya gidiyor, sadece onun gözlerine bakmak için enerji harcıyordur.Fakat sonunda dayanamaz...

Naz: Tarık biz ne yapıyoruz. Bu kıyafetleri neden aldın bana?

Tarık: Üşüme diye.

Naz: Neden üşüyeyim ki. Arabada klima var.

Tarık: Çünkü araba ile değil, motor ile gideceğiz.

Naz: İstanbul'a kadar? Bu havada?

Tarık: İstanbul'a gideceğimizi de kim söyledi?

Naz: Gitmiyor muyuz yani?

Tarık: Hayır.

Naz: E başka nereye gidebiliriz ki?

Tarık: Dinle

Akdeniz akşamları bir başka oluyor

Hele bir de aylardan temmuz ise bambaşka

Sahilde insanlar kolkola sımsıcak

Coşmamak eldemi böyle bir akşamda

İşte ben böyle bir akşamda aşık oldum

Naz: Bak çok hız yaptın ne oldu.Tarıkçım, aylardan Temmuz değil Mart. O dediğin sahillerde buraya bir dünya uzak. Kedi gibi kudurdun sen Mart Mart.

Tarık: Naaaz! Başlama yine.

Naz: Tamam.Tamam. Ama ciddi değilsin değil mi?

Tarık: Hayır son derece ciddiyim.

Naz: Evdekiler.AAAAy evdekiler.......... Telefonum........Babam! Tarık çabuk babamı aramalıyım. Ay nasıl çıktıysam evden. Bak hayatımı ne hale çevirdin. Off Tarık ya.

Tarık: O iş tamam. Ümitten aldığım izinle seni bir haftalığına kaçırıyorum.

Naz: Bir hafta mı? Hayatta olmaz....Babam kahrolur......okuldan atarlar.......stajım.

Tarık: Naz,iki seçeneğin var ya şoförünle bir hafta tatil yapar defterimizde karaladığımız bazı sayfaları temize çekeriz, ya da satjım der evine yalnız dönersin. Şoförün de kendi yoluna gider.

Naz: Devamsızlık durumum ne olacak.

Tarık: Merak etme onu Belgin hanım seve seve halledecek.

Tarık Naz'a diğer kaskı uzatır ve motor'a biner giderler.



4

Naz: Nereye gidiyoruz?

Tarık: Bir şey mi diyorsun ? Anlayamadım?

Naz: Alanya mı yoksa Antalya mı dedin?

Tarık: Anlayamıyorum dedim ya.

Naz: Didim mi? O zaman neden demin Kalbim Ege de Kaldı yı söylemedin?

Tarık: Konuşup konuşup dikkatimi dağıtma.

Naz: Dağıtacaz yani. Pes.

Tarık: Asıl sen kes. Ben mi başlattım konuşmayı? Bozma kafamı yoksa bu gezi yatar.

Naz: Demek yatar. Durdur şu motoru......Sana diyorum.

Naz Tarık'ın saçını çeker.

Tarık: Aaaaaaaaaaaaah!!!!!

Naz: Ay ay dikkat et......gidiyoz....eyvah eyvah.

Tarık zar zor motoru durdurur.

Tarık: Ya sen bir dakika duramaz mısın. Ya çenen işliyor ya da elin. Dön bakayaım arkanı , dön dön.

Tarık Nazı çevirir ve saçını çeker.

Naz: Aaah! Bak ben daha az bağırdım.

Tarık: Çünkü ben daha az çektim. Ya sen ölmek mi istiyorsun?

Naz: Bak bak bak.Hem suçlu hem güçlü. Hem önce Akdeniz diye heveslendir sonra Didim'e çevir rotayı, hem de dağıtacaz yatarız matarız de.

Tarık: Ne?

Naz: Hiç boşuna anlamamazlık numarası çekme bana. Çok net duydum dediklerini.

Tarık: Hakikaten net duymuşsun. Tebrik ederim. Benim öyle bir niyetim olsaydı Didim'i beklemezdim.

Naz: Yok yani öyle bir niyetin?

Tarık: Naaaz!

Naz: Ne?

Tarık: Sus. Antalya, Kemerde bir tatil köyünde iki kişilik oda ayırttırdım.

Naz: Ne?

Tarık: Ne? İki kişilik mi dedim? Kafamı kaldı ya...İki tek kişilik oda ayırttırdım. Oraya gidiyoruz.

Naz: Peki sen nasıl ödeyeceksin bu odaların parasını.

Tarık kaskını takar ve motoru çalıştırır....

Tarık: Arabanı sattım.

Naz: Neeeeee?

Tarık: Hahahaa. Belgin hanımın jesti. Bize gölde çektirdiklerinden sonra bunu kendine borç bilmiş.

Naz: Demek seninle benim aramda gerçekten bir şeyler var sanıyor. Dün geceki rüyadan belliydi bunların olacağı......

Tarık: Sen Belgin hanımı rüyanda mı gördün?

Tarık motoru durdurur ve Naz'a döner.

Naz: Ne o? Rüyalarla ilgilendiğini bilmiyordum. Yorumlamayı biliyor musun?

Tarık: Saçmalama Naz. Ben de onu gördüm rüyamda. Böyle kocaman bir bahçede sen ve ben çiçeklerin arasında dolanıyorduk.

Naznlar portakal çiçeği idi. Kokusundan anladım. Portakal çiçeğinden parfümüm vardı benim.

Tarık: Sen seviyor sevmiyor oynarken bir çiçekle, ben de sana doğru süzülüp .........

Naz: elindeki çiçeği bana veriyordun. Sonra bana bir şey söyleyecektin............

Tarık: Aslında söyledim sen duymadın. Tam ben sana seni çok seviyorum Naz. Hem de her kes den çok dediğimde ........

Belgin (ses): Her yerde benim attığım çığlık duyuldu.

Naz-Tarık: Aynen öyle.

Tarık: Sonra birden karşımızda

Naz: Belgin teyzenin yüzü belirdi. Böyle kocaman.

Tarık: Yok o kadar da büyük değildi.

Naz: Olur mu ya! Dikkatli bakmamışsın. Yüzü kocamandı. Hele gözleri....ıııııııh......fal taşı fal taşı gibi.

Tarık: Ya sen benim rüyamda neyi nasıl gördüğümü nereden bileceksin.Ya orada bile rahat yok.

Naz: Demek rüya Belgin teyzeden bir Antalya tatili olarak döndü bize. İlginç.

Tarık: Ne o ilginç olan?

Naz: Rüyalarımız. Aynı gibi.

Tarık: Merak etme canım. Aynı değil. Ben küçük bir Belgin yüzü gördüm.....

Naz: Kocaman, kocaman. Bööööööyle, kocaman......

Naz kocaman, kocaman demeye devam ederken Tarık gülümseyerek motoru çalıştırmış yola devam ediyordur. Bir süre sonra Naz artık iyce üşümüş ve yorgun düşmüş, Tarık'a giderek daha sıkı sarılmıştır. Tarık bir motelde durur.

Naz. Ne çabuk geldik. Ama acayip soğudu hava. Sen üşümedin mi?

Tarık sırıtarak.....

Tarık: Üşüdüm. Geceyi burada geçirelim.

Naz: Hıııımm.Burası da mı Belgin teyzenin ikramı.

Tarık: Olur mu? Buralar Hulusi amcadan sorulur. Şifresini verdim mi odalarımız hazır.

Naz: Şifre demek. Neymiş o şifre?

Tarık: "Şifreyi kimseye söyleme" (güler)

Naz: Aman çok komik. Hadi hadi hallet şu oda işini de yatalım bir an evvel. (esner) dayanamayacağım. Çok uykum vaaaaaaaaaar.

Tarık: Tamam, sen şu koltuklarda bekle ben geliyorum.

Tarık resepsiyona gider ve beş dakika sonra döner.

Naz: Ben senden şunu bekliyorum , 'Naz, tek oda varmış. Tek yataklı tek bir oda'.

Tarık: Of, hep diyorum ya. Sen beni hiç tanımamışsın.(güler).Naz hanım iki kişilik ve iki kişilik yatağı olan odaları yokmuş.

Naz: Ne yani?

Tarık: Yanisi şu. Sen odada kalacaksın, ben de lobide.

Naz: Soğuk olmaz mı?

Tarık: O zaman birlikte yatağı paylaşacağız demektir.

Naz: Oooooooooo. Bakıyorum beyefendi jet hızıyla konuyu çözdü.

Tarık: Hayır.Uykum geldi ve bir an evvel bir şekilde uyumak istiyorum.

Naz: Sen odaya git ben geliyorum.

Tarık. Ayıp oluyor ama. Böyle karısına emir veren maçolar gibi.

Naz: Bugün dünya kadınlar günü. Anlayın biraz halimizden.

Tarık: Tamam tamam,gittim bile.

Tarık odaya girer ve elini yüzünü yıkamak için banyoya yönelirken........

Naz: Getirin, getirin. Şöyle bırakın.

Tarık: Naz bu ne?

Naz: Lobideki üçlü koltuk. Yatağı paylaşacağımızı düşünmedin her halde.

Tarık: Yok ben ayakta , meditasyonla uyumayı planlamıştım.

Naz:Teşekkürler. Bir de yedek nevresim takımı alabilir miyiz? Battaniyeyi unutmayın. Polar olsun. Diğerleri batar.

Görevli: Tabi hanımefendi.Hemen.

Tarık hayran hayran Nazı izler.

Tarık: Sen gün geçtikçe kendini aşıyorsun biliyor musun Naz?

Naz. Yerinde olsam, uykumu aldıktan sonra konuşurdum. Saçmalamaya başladın yine.

Tarık sırıtır.

Tarık: Dünya kadınlar günün kutlu olsun.......


5

Gecenin ilerleyen saatleri.......

Tarık: (içses) Oda kocaman, ama sen tut çek-yatı karşılıklı koydur. Yattığımızdan beri bir an bile gözünü ayırmadı benden. Konuşmuyor da. Hayır olsun.....Annecim senin bedelin ağır oldu ve olacak. Öyle olur olmadık kişilerden medet umarsan sonucuna da katlanırsın böyle..... Ya bu sabah az kalsın her şey bitiyordu. Ah Naz ah......

Naz: (içses) Hala uyumadı. Uyusa da ben de uyusam. Baktıkça bakıyor. Pek de şeker bakıyor ama. Kim bilir neler düşünüyor? Beni peşinden koşturdun ya Tarık. Pes......Staj işi de yattı. Ne diyeceğim ben babama. Nasıl da mutlu olmuştu tamamlanacak diye. Ben en iyisi Belgin teyze ile konuşayım. Beni sever.O bana aklı başında, yaşını başını almış, yamuk yumuk suratlı, Frankenstein tipli birini bulur. İstemez Tarık'ın üzülmesini.....hıhıhıh.

Tarık: Neden sırtıyorsun ?

Naz: Hiiiiiiiiiç. Bir şey düşünmüştüm, komik geldi.

Tarık: Bana da söyle ben de güleyim,yoksa böyle yatmaya devam edersem kendimi 5.Ramsesin mumyası sanacağım.

Naz güler. Tarık da.

Naz: Nedenmiş o?

Tarık: Sen hiç belgesel izlemedin galiba. Böyle gözleri açık yatar o mumyalar.Tek farkla.Onlar sırt üstü, ben yan yatıyorum. Onlar mezarlarının tavanına, ben Kleopatram’a bakıyorum.

Naz yine gülümser. Tarık da. Naz yorganının altından elini uzatır. Tarık biraz daha yatağının kenarına yanaşır ve kendine uzanan eli tutar ve baş parmağı ile okşar.

Naz: Uyusak fena olmaz gibi.

Tarık: Bence de Kleopatram. İyi geceler.

Naz: Sana da Cesar.

Tarık: Ne?

Naz: Boşver tarihi bir mesele.

Her ikisi de gülerek gözlerini kapatırlar.

Naz: Taaaaaaarık! Kal artık. Bak saat iki oluyor.

Tarık: Yapma ya.Sen ne zaman uyandın?

Naz: Şimdi.

Kahvaltıdan sonra yola çıkarlar.Gün batımına yakın Antalya' nın virajlı yollarından Kemer' e doğru devam ederler. Göynük ten geçerken bir Tarık korna sesi ile irkilir. Arkasına dönüp bakar. Bir ambulans. Motoru daha da sağa çeker ve ambulansın geçmesini bekler. Ambulans korna çalmaya devam etmektedir. Tarık yavaşlar ve durur. Ambulans da durur. Naz Tarık'ın sinirli sinirli kaskını çıkardığını görünce panikler.

Naz: Tarık dur, gitme.

Tarık: Karışma Naz. Dereye uçabilirdik. Kasten yaptı. Sen burada dur.

Ambulans şoförü aracından inmiş neredeyse koşar adım Tarık'a doğru gelmektedir.

Tarık: Sen iyi misin kardeşim? Kazaya sebep olacaktın. Bir de sürdüğün araca bak. Olur mu hiç böyle?

Şoför: Sana mı soracam olup olmayacağını? Manitayı atmış arkasına, oh keyfine diyecek yok.

Şoför Tarık'ı ittirir.

Tarık: Git kardeşim işine.İçkilisin sen. Benim seninle bir sorunum yok.

Şoför: Yok demek. Ama benim var.

Şoför Tarık'ın üstüne atlar. Dövüşmeye başlarlar. Naz yerde bulduğu bir ağaç dalını kapar ve onlara doğru koşar.

Ambulans bağlı olduğu özel hastanenin acil servisine girer. Hastane personeli inen araç sürücüsünü görünce afallarlar.

Hemşire: Şoför nerede?



6

Naz: İçeride. Şikayetçiyim ben bu şoförünüzden. Şoförümü dövmeye kalktı.

Hemşire: Şoförünüzü mü?

Naz: Evet şu kapıyı açan benim şoförüm.

Tarık Naza kızgın kızgın bakar. Ambulansın arkasını açar. Ambulans şoförü çarşaflarla bağlanmış sedyede debelenmektedir. Naz Tarıka yaklaşır ve eliyle başını yoklar. Tarıkın başından kan sızmaktadır. Tarık Nazın elini ittirir.

Naz: Çok acıyor mu?

Tarık: Acımak mı? Yok canım. Acır mı hiç.Kaşınıyor.

Naz: Çok özür dilerim.

Tarık: Tamam,tamam.İçeri girelim de bir baksınlar.

Naz: Gerçekten çok üzgünüm. Ben adamı o an çevireceğini nereden bilebilirdim ki. Çok hızlı oldu.

Tarık: Tamam,tamam.

Naz: Tarık.Lütfeeeeeeeen. Affettim de.

Tarık: Naz, koca dal.Ya insan nereye vurduğuna bakmaz mı.

Naz: Ya dalı indirirken başımı çevirdim.

Tarık: Tamam Naz. Boş ver.

Naz: Tarık?

Tarık: Ne var yine Naz?

Naz: İstersen Devlet hastanesine gidelim.

Tarık: Neden?

Naz: Burası özel. Ben yanıma hiç para almamıştım.

Tarık: Ben de var.Motoru almaya gittiğimde Filiz borç verdi.

Tarıkın başına üç dikiş atılır. Doktor hayretler içinde Tarıkın başını inceler.

Doktor: Sanırım saçlarınızı uzatmanızın nedeni bütün bu yara izlerini gizlemek.

Tarık: O da bir neden tabi.

Doktor: Hızlı yaşıyorsunuz sanırım.

Tarık Naza bakar.

Tarık: Sekiz ay öncesine kadar öyleydi. Şimdi bir kedi kadar uysalım.

Doktor: O zaman bizim şoförü azgın bir Mart kedisi haklamış olmalı. Şu an CT sini çekiyorlar.

Tarık Naza bakar yine. Naz kikirdemektedir.

Tarık: Durumu o kadar kötü mü?

Doktor: İyi değil. Ama görgü tanıklarının söylediğine göre hak etmiş.

Tarık: Görgü tanıkları mı?

Doktor: Yanınızdaki bayan.

Tarık Naza bakar.

Doktor: Zaten bu ilk kez olmuyor. Kendisine gelsin kovulduğunu söyleyeceğiz. Şikayetçi olmak isterseniz haklısınız.

Tarık. Sanırım kovulmak ona yeter.

Doktor: Geçmiş olsun. Bir hafta başınızı ıslatmayın, şu ilaçları da alıp düzenli kullanın.Saçınızı biraz kazıtmaya razı olsaydınız ilaç vermezdim.

Tarık: Saçlarım benim için çok önemlidir.

Doktor: Bir de tetanoz iğnesi vurulmanız gerekiyor.

Tarık: İğne mi? Şart mı?

Doktor: Şart. Hemşire hanım hasta hazır.

Naz: Yoksa iğneden korkuyor musun?

Tarık: Ben mi? Olur mu ya.

(FLASHBACK)

Tarık en son vurdurduğu iğneyi hatırlar. Babası hastaneye özel müzik seti kurdurmak zorunda kalmıştı.

Hulusi: Kocaman çocuk oldu hala minicik iğneden korkuyor.

Belgin: EEEEEE babasının oğlu.

Hulusi: Ne o beyefendi Rock müzik dinleyerek vurdururmuş ancak. Ya bankam olmasaydı?

Tarık: Ama var babacım.Yoksa iğneyi vurdurmam tetanoz olur ölürüm.

Hulusi: Kes zibidi. Şımarık şey. Belgin sen yaptın bunu böyle.

Belgin: Karışma oğluşuma Getirdin mi istediği Cdyi Hulusi?

Hulusi: Şu ayran madem miydi neydi?

Tarık: Iron Maiden onun adı baba.

Hulusi: Takın şu Cdyi. Hadi hemşire hanım. Hiç çekemem ben bu müziği.

Tarık: Bekleyin. Şarkının en sert yerinde vurun. Şimdi

FLASHBACK biter

Tarık: Hemşire hanım?

Hemşire: buyrun

Tarık: Müzik açabilir misiniz?

Hemşire: Tabi.

Naz: Özel bir isteğin var mı?(dalga geçerek söyler)

Tarık: Var. Burak çalmasın da ne olursa olsun.

Hemşire: O zaman radyoyu açayım.

Tarık dumur olur baka kalır. Hakikaten hemişrenin elindeki Cd üzerinde Burak yazmaktadır.

Tarık: Arkanı dönmeyecek misin?

Naz tarıkın elini tutar ve arkasını döner.

Naz - Tarık: AAAAAAAAAAAAAHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHH!!!!!!!!!!!!!!! !!!!!

Tarık: O ne iğne vurmaktı öyle(başını kaldırıp arkasına bakar ve Belgini elinde iğne ile kötü kötü sırıtırken görür.) Anne?

Naz: Elimi kırdın , elimi. O ne el sıkmak öyle ceviz kırar gibi.

Tarık: Hemşire nerede?

Hemşire: Buradayım.Kusura bakmayın ince uçlu iğnemiz kalmamıştı.

Tarık: (içses) Ohhhhh! Hayalmiş.Ben de bir an annem geldi sandım.

Tarık hazırlandıktan sonra sıra ödemeye gelir.

Tarık: Borcumuz?

Hemşire: Beş yüz YTL.

Naz: Yuh.

Tarık: Buyrun.

Naz Tarıka bakar.

Tarık: Sağ olsun Filiz........(gülümser)



7

Tekrar motora binerler. Kasklarını takarlar ve Tarık motoru çalıştırır.

Naz: Dur!

Tarık: Ben de zaten merak etmeye başlamıştım.

Naz: Neyi?

Tarık: Ne zaman sorgu sualin başlayacağını. Sadece tatil köyüne varmadan önce mi, yoksa vardıktan sonra mı olup olmayacağını bilemedim.

Naz: Çok komik.........Söyle bakayım, Filiz sana kaç para verdi?

Tarık. Erkeğin parası sorulmaz.

Naz: (dalga geçerek) Erkeğin parası sorulmaz. Erkek sahip olamayacağı parayı harcıyorsa sorulur.

Tarık: Valla beni kovmazsanız dört beş yılda Filiz e borcumu öderim.

Naz: Hani Belgin teyzenin jestiydi bu tatil? Şimdi de Filiz para verdi diyorsun.

Tarık: Madem bu kadar dikkatlisin niye yardın başımı?

Naz: Tamam Tarık efendi. Dönünce konuşacak çok şeyimiz olacak.

Tarık: Tamam o zaman. Haydi tatile.

Tatil köyüne varırlar. Tarık motoru garaja bırakır sonra resepsiyona çıkarlar.

Tarık: İyi günler. Filiz Tekelioğlu adıma iki oda ayırtmıştı.

Resepsiyon Görevlisi : Tabi. Kimliğinizi alabilir miyim.

Tarık: Bir saniye lütfen. Naz, şuradaki masalarda birer kahve içelim. Sen söyle ancak gelir. Bu iğneden sonra kötü oldum sanki.

Naz: Kötü müsün gerçekten?O zaman sen git otur ben de işlemleri halledeyim.

Tarık: Senin kimliğin yok ki. Evde kaldı.

Naz: Biliyorum. Seninki ile yaparım. Hem çok merak ediyorum, kimlikteki resmini ver de bir bakayım.

Tarık: Naazzzzz.Naz. Bir kez de dediğimi yap.

Naz: Peki tamam. Çabuk ol ama.

Resepsiyon Görevlisi: Kimliğiniz lütfen beyefendi.

Tarık kimliğini çıkartır verir. İşlemler yapıldıktan sonra.

Tarık: Soyadımın söylenmesini ve bilinmesini istemiyorum. Ben buraya dinlenmeye geldim.

Resepsiyon Görevlisi: Nasıl arzu ederseniz . Buyrun kartlarınız.

Tarık: Teşekkür ederim.

Tarık Nazın yanına gider.

Tarık. Naz ben çok yorgunum. Odalarımıza çıkalım, biraz yatalım. Akşam yemeğinden sonra Kemer turuna çıkarız. Sana ve bana bir şeyler alırız. Filiz sağ olsun.

Naz: kahveler?

Tarık: Odamıza getirtiriz.

Naz: Filiz sağ olsun.

Tarık: Ne?

Naz: Bak asansör geldi .Hadi binelim......

Tarık ve Naz asansöre binerler. Asansörün kapısı kapanır ve tam o sırada otelin kapısından Belgin ve Hulusi girer. Arkalarından Sadri, Ayşe ve Hacer onları takip eder.

Belgin: Ne gerek vardı tekerlekli sandalyeye Hulusi?

Hulusi: Olur mu hiç Belgincim. Zaten kötüydün bir de göl evimizin kundaklandığını öğrendikten sonra bayılı verdin ya. Yüreğime indi. Allahtan buraya gelmeye ikna edebildim seni. Filize yazık oldu. Özenmesin diye de söylemedik kıza.

Belgin: Ararız söyleriz sonra. O şimdi zaten Ümitle ilgili konularla meşgul. Biraz kafa dinlesin o da.

Hulusi: Peki Belgincim. Ne dersen peki. Hacer annem nasıl beğendin mi burayı? Bak kocaman.

Hacer: Sus Hulusi sus. Gelmezseniz bileklerimi keserim dediğin için geldim.

Ayşe: (kıkırdayarak) İyi ki biz de geldik Sadri.

Sadri: Talih yüzüme baktı Ayşem.

Hulusi: Sadri al şu kimlikleri odaları ayarla.

Sadri: Emredersiniz.

Belgin: Aaaaaa, Hulusi baksana bu bizim Gülten in kızı ve oğlu değil mi? Gültenler de buradaysa biraz avunabilirim.

Pınar: Belgin teyze? Bu ne tesadüf.

Mert: İyi günler.

Belgin: Merhaba çocuklar. Anneniz de burada mı?

Mert: Yok hayır. Pınar İstanbulda sıkıldı son zamanlarda biraz. Bir de sevdiği sanatçının konseri var bu gece otelde. O yüzden geldik. Bir hafta kalıp döneceğiz.

Belgin: Ne tesadüf . Biz de. Kimin konseri var?

Pınar: Burakın. Popçu Burakın.

Belgin: Popçu Burak. Hiç yabancı gelmedi.

Belgin ve takımının giriş işlemleri yapıldıktan sonra asansöre binerler. Pınar ve Mert de onlara katılır.

Mert: Ne tesadüf. Aynı katta odalarımız.

Belgin: Aaaa evet. Uğrarsınız ara sıra bana.

Pınar: Ya Belgin teyze. Kusura bakmazsan bir şey sorabilir miyim.

Belgin: Sor Pınarcım.

Pınar: Tekerlekli sandalye?

Belgin: Önemli bir şey değil. Düşmüştüm, Hulusi amcan abarttı biraz.

Hulusi: abartmak mı? Olur mu Belgincim.

Kata gelirler ve odalarına girerler. O sırada kattaki kapılardan biri açılır. Belkız hanım odasından çıkar ve karşı odanın kapısını çalar. Kapıyı Mehmet Tanver açar.

Belkız: Ben artık seninle bu oyunları oynamak istemiyorum.

Mehmet: Yine aynı noktaya geldik. Kardeşinin çocuğuna başka nasıl yardım etmeyi düşünüyorsun.

Belkız: Off.Offff.

Der ve odasına döner. O an asansörün kapısı açılır. Teo kata ayak basar ve odasına girer.

Resepsiyonda Burak kaydını yaptırırken telefon çalar.

Resepsiyon Görevlisi: Buyrun Heartbreak Remedy Tatil Köyü. Boş yerimiz var...... Evet.....isim alabilir miyim....Ümit Özkul...... Anladım. Sabah buradasınız. Evet.....tabi hemşirelerimiz var.....Evet.......Merak etmeyin babanıza iyi bakarız.....İyi günler.

Burak: Umarım odam sakin bir katta olur. Konser sonrası yorgun olacağım ve gürültü istemiyorum.

Resepsiyon Görevlisi: Tabi. Sizin katta sadece on iki odamız dolu. Hepsi de yetişkin ve bugün giriş yaptılar. Onlar da dinlenecektir.

Burak: Bu arada afişlerim henüz asılmamış.

Resepsiyon Görevlisi: Ben görevli arkadaşlarla konuşurum.

Burak: Teşekkürler.

Tarık boyundan aşağıya duş almış yatağında uzanmaktadır.

Tarık: Eveet Tarık. İstanbuldan ve bir sürü tanıdık yüzden uzakta, Nazınla karşılıklı odalardasınız. Sonunda. Şimdi güzel bir organizasyon yaptık mı geceyi ve tatilin geri kalanını olabildiğince romantik geçiririz. Bir düşünelim...

Naz da odasında duş almış uzanmaktadır.

Naz: Eveeeeeet Naz. İşte buradasınız. Sen ve Tarık. Allahtan tek dileğim başka yangın ve olay çıkmaması. Umarım plan yapıyorsundur Tarık efendi.

Akşam saat sekizde tatil köyü güvenlik kamerasına ilginç bir görüntü kaydedilir. On üç kişi aynı anda odalarının kapısını açar, sağlı sollu ve karşılıklı birbirine bakar, toplu bir AAAAAAAAA sesi duyulur ve geri adım hepsi odalarına dönüp kapılarını çarpıp gece boyu bir daha açmazlar.Kattaki telefonlar yoğunluktan kitlenir.

Bölüm ya da belki her şeyin sonu.......Flower98