Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Fatih Üniversitesi "Ormanları Koruyalım" Söyleşisi
Alfonso'nun Dünyası (tarik_naz)
Barış & Merve İtalya'da (sinemim_g) --7. kısım ek...
40. Bölüm Senaryosu (flower98) --10. kısım eklendi--
39. Bölüm (Videolar)
Replikler (39. Bölüm)
Replik ve Yorumlarla 39. Bölüm (Ebru Karaca)
39. Bölüm (11 Nisan Çarşamba)
Yalancı Yarim İtalya Yolcusu / Vatan TV Eki (11.04...
Bunları Biliyor muydunuz?
 

41. Bölüm Senaryosu (flower98) --11. kısım eklendi--

Nisan 18, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1

Tarık Naz’ın arkasından hüzünle bakmaya devam etmektedir. Naz da bahçeden çıkıncaya kadar gözlerini Tarık’ tan ayıramaz. Son ana kadar bakar.....
Vahi: Kızım dön artık önüne.....Boynun kopacak...Akşama ablamı ikna eder geliriz. Tarık’ın yeri benim için de çok farklı.
Vahi yerinde yıkık oturan Naz’ın elini tutar. Naz , Tarık’ı düşünmektedir.
Naz( içses): Gidiyor....Bu kadar çabuk......
Tarık yaklaşan Hulusiyi görmez. Hulusi de Tarık’ı görmez..Oturduğu yerde bir önceki gecenin senaryosunun son rötuşlarını yapmaktadır.
Hulusi: Belgincim ben neden daha önce gitmedim ki İtalyaya.....Ne sermayeler kaybetmişiz......Offff offffff...
Tarık evin içerisinden geçerek havuz başına çıkar. Çizmelerini ve çoraplarını çıkarır ve bacaklarını havuza salarak oturur havuz’un kenarına......
Tarık (içses): Gidiyorum demek.....Bu kadar çabuk.....
Belgin içeriden Tarık’ın havuzun kenarına oturduğunu görünce dayanamaz, bahçeye çıkmaya karar verir....Hacer onu engeller......
Hacer. Bırak çocuğu.....Belli yüreği yanıyor....Serinlesin biraz....O üşüdüğünü mü bilir şimdi?
Belgin: Ayyy hasta olacak .....
Hacer: O zaman dua et de olsun......Yoksa gidecek.......
Belgin bir süre daha bakar Tarık’ın kambur oturuşuna.
Belgin: O zaman gidip ona üst baş getireyim......
Evin kapısı açılır birden.....
Hulusi: Belgiiiiiiiiiiin.....Hayatım ben geldim.......Belgiiiiiiin.....
Belgin: Aman Hulusi geldi.....Hacer abla söyle Ayşe’ye o getirsin Tarık’a üst. Ben Hulusi’yi odaya çıkartıp oyalayayım.....
Belgin telaşla Hulusinin yanına gider.
Belgin (Gülümseyerek): Hoş geldin Hulusiiiiii...Hemen odamıza çıkalım......
Hulusi: Biliyordum beni çok özlediğini hayaaaatıım.....Çıkalımmmmmm
Tarık havuzun durgun suyuna bakarken bir yandan eliyle su ile oynamaktadır....
Tarık: Kal bile demedi.......
Naz hala arabada ön koltuğu dalgın gözlerle izler....
Naz ( sessizce): Kal deseydim.....?
Vahi: Bir şey mi dedin Naz?
Naz: Bir şey mi dedim?.....Yooooo!
Tarık havuz başında ....
Tarık: Gitmiyorum deseydim.....diyemedim?
Naz arabada....
Naz( içses): Gitmiyorum deseydi.....demedi.
Tarık havuz başında.....
Tarık: Sarılsaydım veda ederken.......Son bir kez.....
Naz arabada.....
Naz(içses): Bari son bir kez sarılabilseydim....Kolları ile veda için bile olsa sarsaydı beni.....
Tarık havuz başında......
Tarık: Vahi bey’in yanında yaklaşamadım bile....
Naz arabada.....
Naz(içses) : Belgin teyzenin yanında nasıl sarılabilirdim ki......

Ayşe: Tarık!
Tarık duymaz.
Ayşe: Taaaaarıııık!!!!!!!!!
Tarık: Ne? Ayşe....... Bir şey mi oldu.....?
Ayşe: Baban döndü.
Tarık: Ne?
Hemen ayağa fırlar......pantolonundan sular akmaktadır....
Ayşe: Al bunları.....Hasta olacaksın......
Tarık kuru kıyafetleri alır ve giymek üzere alt kattaki banyoya gider. Giderken bir yandan temkinli hareket eder.
Ayşe: Merak etme.....Belgin teyze babanı uzun süre odada tutacak gibiydi.....
Tarık: Sanmıyorum.....Dünkü gazete haberinden sonra eline oldukça ağır bir bavul verir benim bildiğim annem........Şu an babam yalvarıyorken annem bavula eşyalarını atıyordur.
Hulusi: Ama Belginciiiiiim........Abartılı tepki veriyorsun......İş yemeği idi o.....
Belgin dudağı bükük öfkeyle bavulun kapağını açar.
Belgin: Bak Hulusiiiiii......!!!!!!
Hulusi bavulun iç kapağında gazeteden kesilmiş ve oraya iğnelenmiş iki resmi görür.....
Hulusi: Vallahi Paparazzilerin işi Belgiiiiin.....Kesin fotomontaj......
Belgin , Hulusi ye aldırmadan kıyafetlerini bavula atmaktadır.
Belgin: İyi o zaman.....sen de bu fotomontajı yapanları bul ve sana kalacak yer de montajlamalarını iste....Artık bu evde kalmıyorsun çünkü......
Tarık üstünü değişmiş evden çıkarken Ayşe onu kapıdan geçirir.....
Ayşe. Galiba cezan kalkmış İtalyaya dönüyormuşsun....
Tarık: Öyle olmuş.....
Ayşe: Dönüyor musun gerçekten?
Tarık: Bilmiyorum......Ayşe......Şu Kerem nasıl biri.....?
Ayşe: Neden soruyorsun?
Tarık: Hiç...
Ayşe: Çok fedakar biri.....Herkese yardım eder....Çok candan......sevgi dolu.....sosyal.....
Tarık: Demek sevgi dolu ve sosyal......O kadar sevgi dolu ki kardeşini bile tanıştırmış Nazla.
Ayşe: Kardeşi mi?
Tarık: Yaaaaa....Daha dün bir bugün iki.....Kız kardeşi ile tanıştırmış Naz’ı.....
Ayşe: Allah Allah....?
Tarık: Ne oldu?
Ayşe: Benim bildiğim Kerem tek çocuk.....Hep keşke benim de sizin gibi kardeşlerim olsa derdi......
Tarık: Biliyordum.....
Der ve aceleyle motoruna atlar , basar gider........
Naz eve gelmiş ve doğrudan odasına çıkmıştır. Yatağının üzerinde ağlamaktadır.
Naz: Ya sen neden ağlıyorsun ki?........İstediğin bu değil miydi?.......Kendin zorlamadın mı?........Aptal.........Aptal.........Aptal...... ..!!!!!!!!
Naz telefonunu eline alır. Tarık’ın numarasını rehberden bulur. Parmağı arama tuşunda numaraya bakar......
Naz: Ara........hadi Naz ara ve gitmeni istemiyorum de.....
Naz bu cümleleri ardı ardına söylerken bir yandan da ağlamaktadır......
Naz: Arayamam ki........Ne yüzle.....ne sıfatla arayacağımm......Açmaz ki ......Geçen gece açmadı......O şimdi sadece Sofia’ya kavuşmayı bekliyor......
Naz telefonu neredeyse çarparak komodinine ters bırakır....Telefonun arama tuşu komodinin üstündeki bir kaleme değer ve numara aranır.
Tarık motorsiklet üzerinde hızla gitmektedir......
Tarık: Düştün elime Kerem....Hele seni bir konuşturayım...Vahi bey duysun ne mal olduğunu bakalım......Belki güvenilir birini bulana kadar kalabilme ihtimalim olur......
Telefonu çaldığında kırmızı ışık yanmış o da durmak zorunda kalmıştır.Cebinden çıkarıp bakar......
Tarık: Naz......Naz arıyor.....Açsam mı?
Motorunu kaldırıma çeker. Telefonu cevaplandırır......
Tarık: Buyrun Naz hanım......
Naz’ın katıla katıla ağlama sesi gelmektedir......
Tarık: Nazzzzzzz....??????.....Naaaaaaazzzzzz!!!!!
Cevap gelmez, Naz ağlarken ağızından dökülen kelimeler Tarık’ın beyninde yankılanır.....
Naz: Nasıl içine siniyor beni bırakıp gitmek......Nasıl?.....Gitmeni istemiyorummmmmm.......istemiyorummmmmmm...Tarıkkk kkk
Tarık: ( Son derece dokunaklı bir ses tonuyla).....Naz......Beni duymuyor musun.....Nazzzzzz.
Naz artık hiç konuşmamakta , sadece ağlamaktadır.
Tarık telefonu kapatır ve motorunu aksi yöne çevirir, ve gaza basar gider........


2

Tarık Vahi beylerin evine vardığında Vahi Naz'ın odasında kendinden geçercesine ağlayan Naz'ın başındadır.
Vahi: Kızım ne oldu sana.......? Güzel kızım benim, halan bir şey mi söyledi......Hadi söyle.Hı?
Naz( Burnunu çeke çeke): Halam mı? Keşke halam bir şey deseydi......O zaman bir offffff çeker unuturdum......Ama bu.......Bu......
Vahi: Ne, bir tanem.....söyle....Bak üzme beni......
Naz: Ne diyebilirim ki baba.....Hani Belkız hanımın gidişi vardı ya.....Sen bana ancak benim sana o zaman yardım ettiğim gibi yardım edebilirsin......( hıçkırarak ağlamasına döner ve burnunu mendile siler?......Daha fazlasını söyleyemeyeceğim......
Vahi durgunlaşıp ayağa kalkar.Başı önündedir.......Odadan çıkar ve aşağıya yönelir.....
Vahi: Belkız hanım demek.....Tarık?.....Acaba ablam haklımıydı......? Bu olabilir mi?
Yüzü ciddi bir hal alır......Aşağıya vardığında....
Netice: Ne bu surat.....Sen de mi T.A.G 'a katıldın ?
Vahi: Neye?
Netice: Ya kafa yok ki. B.A.G var ya Barışı anlayanlar grubu....Ben de T.A.G dedim. Tarık'ı anlayanlar grubu.....Bak bir gitti evin havası küf koktu ağlamaktan......Bir de insanı heves ettiniz hemen gitmeyecek diye.......
Vahi: Ablacım ben odama gidiyorum........Bir de birileri benim için V.A.G 'i kursalar....Ah Naz ah........Tarık'a aşık mı oldun.....? Ahhhh ah!
Vahi odasına girdiği an Tarık eve girer.
Tarık: Düşündün durdun kapıda iki saat. Ne olacak görseler seni......Naz'ı görmeliyim......
Netice bahçe'ye dönük oturup ağladığı için Tarık'ın gelişini ve üst kata çıkışını fark etmez.
Tarık da Neticeyi görünce daha yavaş hareket edip üst kata süzülmüştür. Naz'ın kapısının önünde durur. İçerisi sessizdir.
Tarık: Oğlum boşu boşuna mı geldin yoksa.....Sen kesin o kızgınlıkla trafiğin uğultusuyla karıştırdın......
Tam arkasına dönmüştür ki banyonun kapısı açılır. İçeriden gözleri ağlamaktan şişmiş elinde mendil burnunu silen Naz çıkar. Tarık'ı görür ve .....
Naz: Tarık.....?
Tarık'ın bütün söyleyecekleri boğazında düğümlenmiştir. Gözleri dolarak karşısında duran Naz'a doğru adım atmaya başlar. Naz ise elindeki mendil ve mendil kutusunu elinden fırlatır ve koşarak Tarık'ın boynuna atlar. Tarık Naz'ı sıkıca kavrar ve birkaç kez etrafında döndükten sonra yere bırakır.
Naz: O şekilde gitmeyeceğini biliyordum.....Biliyordum.......
Tarık: O şekilde gitmek mi?
Naz: Evet.....Onca şey yaşadık......Öyle kapıda bir bakışla mı yolcu edecektim seni Sofia ya.....
Tarık: Tamam o zaman Naz......Yanağına bir öpücük kondurur ve merdivenlerden inmeye başlar aceleyle......
Tarık: Demek gitmememi değil....öyle gitmememi istiyormuş.........
Naz: Ya Naz.......ne yapıyorsun sen.....gidiyoooooooooooo.........
Naz bir an düşündükten sonra koşar adım merdivenlerden iner ve kapıya varmak üzere olan Tarık'a seslenir...
Naz: Tarıııııık!.......Tarık......dur ......
Tarık eli kapı tokmağında arkasını dönmeden durur ve düşünür. Sonra kapıyı açar........Karşısında Keremi arabayı yıkarken görür......Öfkeyle ellerini yumruk yapar ve dışarıya bir adım atar....
Tarık: Sen şimdi görürsün......!
Naz: Tarık ne olursun dur......gitme!
Tarık hızla durur ve arkasını döner......Naz yine boynuna atlar......
Tarık: Nereye gitmeyeyim.....?
Naz : Hiçbir yere.
Tarık yumruklarını çözer ve yine Naz'a sarılır. Gözü işe aşağıdan onlara bakan Keremdedir. Birden Naz'ın başını eliyle okşarken kavrayarak geriye çeker ve Naz'ı öper. Naz bir an için kendini kurtarır, şaşkınlıkla Tarık'a bakar ve Kerem' e aldırmadan bu sefer kendisi Tarık'ı öper........

3

Kerem. Wawwww işte bu......Ben de ne zaman olacak diye merak ediyordum........Artık gerginlikler de biter.....
Naz ve Tarık duydukları bu sözler ve alkış üzerine kendilerine gelirler ve ayrılırlar.....
Tarık+Naz: Ne??!!!
Kerem: Ben de nişan yüzüğünü takana kadar neler yaşadım.......Ama böylesi daha bir güzel oluyor....
Naz: Ne diyorsun sen Kerem?
Tarık: Nişanlı mı?
Kerem: Özür dilerim. Ben kendimi ortamın büyüsüne kaptırdım. Yoksa ben niye karışıyorum ki?
Tarık: Naz? Bu Kerem şimdi nişanlı mı?
Naz: Evet. Hani kız kardeşi ile tanıştırdı demiştim ya.....O nişanlısıydı.....
Tarık: Sen ........!!!!!!
Naz: Nişanlısı ile tanıştırdı beni diyeceğime kız kardeşi çıkı verdi ağzımdan.....yaaaa.. Beni takip ettiğin gece.....yanımdaki kızdı......
Tarık: Sen beni fark ettin mi?
Birbirlerine bakıp gülmeye başlarlar. Naz tekrar Tarık'a sarılır.
Naz: Lütfen gitme......
Tarık: Merak etme....Hiçbir yere gitmiyorum........
Bahçeye bir araba girer. Naz ve Tarık gelen aracın Hulusiye ait olduğunu görünce hemen eve kaçarlar. Tarık bir sağa bir sola manevra yapıp saklanacak bir yer arar kendine.
Naz: Müştemilat.....müştemilata kaç.
Tarık fişek gibi salona iner, bahçe kapısını açar ve müştemilata doğru koşar.
Netice: Ağlamaktan harap oldum. Kafam da harap oldu . Hayal görmeye başladım...Ama.......Böyle hayale can kurban ya.....Geçiverdi Alfonso önümden.......
Naz: Hala?
Netice: Ne var....Konsantrasyonumu bozacaksın....Git odana ağla sen de....Bak çok ağlayınca hayali dolaşıyor eskiden yürüdüğü yollarda.
Naz gülümser.
Naz: Gerek kalmadı......Acı anlar geçti......
Netice: Bak hala konuşuyor...Dağıtma dikkatimi...dağıtma....Git babana söyle birkaç saat odasından çıkmasın.....
Naz odasına çıkmak üzereyken kapı açılır ve Hulusi eve girer. Bir elinde bir takım elbisesini taşımaktadır. Diğer elinde ise bavulunu .
Hulusi: Naz, kızım baban yok mu?
Naz: Odasında. Çağırayım mı Hulusi amca......?
Hulusi: Gerek yok kızım ben yolu biliyorum. Hele bir yerleşeyim.......
Hulusi yürüyüş yönünü müştemilata çevirir. Naz panikler.
Naz: Eyvah telefonum odamda........
Naz son sürat merdivenlere yönelir.
Netice: Bak görüyor musun inancın gücünü.....Hulusi ' nin hayalini de görürmüyüm derken aslını ışınladım buraya.....
Hulusi: Hatice ablacım....saygılar......Ben yerleşeyim geliyorum yanına.....Atarız bir tavla yemekten önce.....
Hulusi bahçe kapısını açar.....
Netice : Dur.....Kıpırdama......
Naz tam odasına girecekken babası odasından çıkar ve kolundan onu tutar.....
Naz: Baba, dur.....yakalanacak yoksa.....
Vahi. Kim?
Naz: Tarık döndü......Hulusi amca da bize döndü......Tarık müştemilata zor kaçtı derken Hulusi amca da oraya gidiyor.....onu uyarmam lazım......
Vahi : Naz! Sen ve Tarık......?
Naz: Baba dur....n'olursun.....
Naz kendini Vahiden kurtarır, odasına girer ve Tarık'ı arar. Telefonu meşguldür.....
Naz: Olamaz.....olamaz......
Vahinin onu izleyen üzgün ve şaşkın gözlerinin önünden verandaya koşar.....
Naz: Ohhhhhhhhhh! Halamı geçememiş......Tavlaya oturmuşlar....
Vahi: Naz.....Sana bir şey sordum.......
Naz: Dur baba ya.....Sonra yine sorarsınnn......benim hemen müştemilata gitmem gerekiyor.....
Naz merdivenlerden aşağıya hoplaya zıplaya iner, onu fark etmeyen Hulusi ve Neticenin arkasından bahçeye çıkar ve müştemilata yollanır. Tarık şarkı söylemektedir......
Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine
Ne olur ıslak ıslak bakma öyle
Saçını dök sineme
Derdini söyle
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle
Sürerim buluttan tarlaları
Yağmurlar ekerim göğün....
Tarık: Naz?
Naz: Tarık kiminle konuşuyordun demin sen?
Tarık: Belgin hanımla. Neden?
Naz: Halam olmasaydı şimdi burada Tom ve Jerry oynuyor olacaktın Hulusi amca ile.
Tarık: Biliyorum. Belgin hanımı o nedenle aradım. Uzunca bir süre misafir edecekmişsiniz onu.
Naz: Sen? Sen ne yapacaksın?
Tarık: Beni Belgin hanım davet etti yine.....
Naz: Gideceksin yani.
Tarık Naz'ın eğdiği başını eli ile kaldırır.......
Tarık: İtalya değil ya. Ayrıca sık sık görüşürüz seninle. Kerem getirir seni oraya......
Naz: Ne bileyim.....Belgin teyzeye ayıp olmaz mı?
Tarık : Merak etme. Kerem nişanlıymış demek?
Naz ( gülümseyerek): Hı hı.
Tarık: Bir daha ne kendini ne de beni bu kadar üzme . Olur mu? Gözlerine yazık.....
Naz: Tarık, ya Sofia?
Tarık: Ne olmuş Sofiaya ?
Naz: Sen gitmeyince.....
Tarık: Evet doğru söylüyorsun.....gitmeyince İtalyaya sorun çıkarabilir.......
Naz: Ne yapacağız.....yani ne yapacaksın?
Tarık: Şimdi bilmiyorum......İki iş var önümüzde.....Birincisi Sofia meselesi.....
Naz: İkincisi?
Tarık: Belgin hanım ile Hulusi beyi barıştırmak.......
Naz: Eeeee bir iş daha var.....
Tarık: Neymiş o?
Naz: Kerem'i üzmeden seni yine........
Tarık: Naz.....bence de üzmeyelim çocuğu.......evlilik yakınmıymış?
Naz: Yazın. Peki seni nasıl burada tutacağız? Yani öylesine kalamazsın ki müştemilatta.
Vahi: Evet Tarık.....Kalmayacaksın da!!!!


4

Naz. Baba?
Tarık: Vahi bey?
Naz: Nerede kalacak peki? Söyler misin?
Vahi: Sen biraz eve git Naz. Hem Hulusiyi kollayacak birileri lazım. Buraya gelip Tarık’ı bulmasını istemeyiz sanırım.
Tarık: Şey, evet ,tabi.....
Naz , Tarık’a bakar sonra eve doğru gitmeye başlar.
Naz: Babam neden o kadar ciddi görünüyor acaba........? Kerem ağzından kaçırmış olabilir mi?...........Yok canım patavatsız birine hiç benzemiyoooo.......Yoksa bizi camdan mı izledi....?
Öfffff, neden böyle şeyleri hiç benim yanımda konuşmaz ki......
Müştemilatta
Tarık: Buyurun Vahi bey....Ayakta kalmayın.....
Vahi kanepeye oturur. Ayakta duran Tarık’ı süzer ciddiyetle.
Vahi: Sen de otur evladım.....Böyle sözlüye kaldırmış gibi durma ayakta.
Tarık: Nasıl isterseniz? .....Vahi bey.....sizi rahatsız eden bir durum mu var.
Vahi: Evet var.....Naz!
Tarık: Naz?
Vahi: Ve sen!
Tarık: Ve ben......
Vahi: Aslında ikiniz........yani ikinizin halleri.
Tarık: Sizi rahatsız edecek bir şey mi yaptım......ya da yaptık?
Vahi: Kaç aydır birlikteyiz Tarık?
Tarık: Dokuz ayı biraz geçti.
Vahi: Seni gördüğüm ve tanıdığım ilk günden bu yana sana en değerli varlığımı teslim ettim. Hem de hiç tereddüt etmeden.....
Tarık: Ona gözüm gibi baktım Vahi bey......Biliyorsunuz.
Vahi: Bilmez miyim......Naz ne kadar çok değişti......Ama bugün......
Tarık: Evet?
Vahi: Bugün anladım ki, benim biricik Naz’ım sana sırıl sıklam aşık olmuş......
Tarık kulaklarına inanamaz.
Tarık: Anlamadım?
Vahi: Ben de bu güne kadar anlamadım......Ama sen gittin diye.....nasıl kahroldu kızım anlatamam.....
Tarık : Aşk olduğuna eminsiniz yani.....Naz bana aşık.....
Vahi: Biliyorum Tarık.....Böyle bir şeyi beklemiyordun....Ama ne olur ona gücenme ve kızma.....
Tarık: Neeeee??????!!!!
Vahi: Seninle o kadar çok zaman geçirdi ki........Her anında yanındaydın.....Bir dost , bir arkadaş,hatta bir abi oldun ona.
Tarık (içses): Eyvah işte şimdi kapan kapanmaya başladı.....Hoş geldin anne.....sen mi konuşuyorsun yoksa Vahi bey kılığında?.
Vahi: Yani bu yaşlarda kızlar hemen kapılı verirler.....Allah şükür bu kişi sen oldun......
Tarık: Vahi bey......Siz devam etmeden.....ben....
Vahi: İzin ver de tamamlayayım sözümü.
Tarık mecburen susar.
Vahi: Kim senin gibi bir damat istemez ki. Her yönden eksiksizsin....Mükemmel yetiştirilmişsin...Avrupa da büyük bir ünün var...gurur duyardım.
Tarık(içses): Bu konuşma annemin yönünden çıkıyor gibi geldi bana....Umarım düşündüğüm yöne gitmez.....
Vahi: Ama Naz daha çok toy....Hayatına ciddi anlamda biri girmedi henüz.....Gerçekleri bir görebilse....Bir an için kendinden beklenmez bir olgunluk gösterdi ama sonunu getiremedi....
Tarık: Siz ne demek istiyorsunuz Vahi bey.....? Açık olun.
Vahi: Sen kos koca Alfonsosun.....Senin yerin burası değil.....İtalya.....Kalmanı çok istesem de mutsuzluğuna ne ben ne Naz ne de başkası sebep olsun istiyorum.....
Tarık(içses): Naz ‘ ın bu beni gönderme genlerini kimden aldığı şimdi belli oldu...
Vahi: İşte o yüzden burada kalmayacaksın.....Git kendini kurtar Alfonso......Sofiaya koş......kariyerini harcama......
Tarık (içses) Ağlamak istiyorum.....
Tarık: Vahi bey bakın.....Ben bir zamanlar Alfonsoydum......Yaklaşık on aydır değilim. Gerçek kimliğim bu, Ben Tarık’ım.
Vahi: Lütfen.....Alçak gönüllülüğü bırak artık....
Tarık: Ben Tarık’ım. T-A-R-I-K....! Eğer Naz hanım aşık olduysa Tarık’a aşık oldu.
Vahi: Diyelim öyle...ama senin gibi işinde namuslu biri.....
Tarık: Vahi bey, lütfen beni insan değilmişim gibi değerlendirmeyin.....Benim de duygularım var.....
Vahi: Ne diyorsun Tarık?....Sen.......sen de mi? ......Naz için......
Tarık: Gururlanırım derken bu Alfonso için miydi yoksa.....
Vahi: Şeyyyy......Şimdi sen bana ........sen bana ne demek istiyorsun Tarık?
Tarık: Açık konuşacağım.....Aylardır ne kendime, ne de Naz hanıma söyleyemediğim.....
Vahi ayağa kalkar. Tarık sözlerini tamamlayamadan peşinden ayağa kalkar........
Vahi: Söyleme Tarık......şimdi söyleme.....ben.........hiç o yönden düşünmedim.........bana düşünme fırsatı ver........
Tarık: Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem.....Eğer isterseniz hemen giderim......Sizi yanıltmak istemedim.....Görevim hep önce geldi........
Vahi: Biliyorum evladım......Gitme....bugün gitme ihtimalinin Naz’a neler yaşattığını gördüm....Ben kızımın mutluluğu için her şeyi yaparım oğlum....Yeter ki mutlu olacağını bileyim.....
Vahi müştemilattan çıkar. Tarık yerinden kımıldamaz bir süre ve ardından bakar....Sonra kendini cimdiklemeye başlar.....
Tarık: Annem dün sabah boşuna cimdiklememiş kendini......Bu konuşma gerçek miydi şimdi....Yok.....Ya oğlum Tarık senin hiç mi aklın yok ya da kalmadı.....Kız babasına denir mi bunlar......Offffff
Tarık kendini koltuğa bırakır ve ayaklarını masaya uzatır. Eline kumandayı alıp oynamaya başlar.....
Tarık: Ama naparsın oğlum Tarık .....daha önce hiçbir kız babası ile konuşmadın ki......
Birden içeri biri girer. Tarık döner bakar. Nazdır.
Naz: Ay çok merak ediyorum ne konuştunuz babamla....
Tarık: Çok önemli bir konuyu .
Naz: Yoksa işini mi geri verdi?
Tarık cevap vermez. Kumanda ile oynamaya devam eder.
Naz: Eee hadi söylesene.....Ne konuştunuz......Sen bana söylersen ben de sana söylerim...
Tarık: Neyi?
Naz: Önce sen.....
Tarık: Baban sana bir şey mi dedi Naz?
Naz: Olabilir.....Olmayabilir de....
Tarık ayağa kalkar ve Naz’a doğru yürür. Naz’ın yüzündeki gülümseme Tarık’ın ona doğru attığı her adımla artar......
Tarık: Rica etsem.
Naz: Bilmem.
Tarık: Peki çok rica etsem.
Naz kendisine sarılan Tarık’a bakar ve başını boynunun altına yerleştirdiğinde.....
Naz: Her durumda gururlanırım dedi.........

5

Hulusinin Evi
Filiz: Anne, sen gerçekten abime yemek mi düzenliyorsun bu gece?
Belgin: Evet Filiz. Bu gece abini muhteşem bir yemekle uğurlayacağız İtalya’ya.
Filiz: Babam ne olacak?
Belgin: Ne mi olacak? Baban artık bu evde oturmuyor. Bir şey olmayacak yani.
Filiz: Anne, ne yaptın yine babama?
Belgin: Aaaaaaa ne yapacağım. Asıl o yaptı. Görmedin mi gazetede çıkan resimleri?
Filiz: İyi de, sen mutlu olasın diye gitti İtalyaya.
Belgin: Ne yani. Ben mi suçlu oldum şimdi? Yeter Filiz. Oyalama beni. Çok işimiz var.
Filiz: Nasıl istersen...Ama içimden bir ses babam Vahi beylerde diyor... Biliyorsun ki asla otelde kalmaz...Parasına kıyamaz....Hacer annelerde bizde olduğuna göre...gidebileceği tek yer....
Belgin: Vahiler!!!!! Tarııııık !!!!!Kesin o da oraya gitti babasının döndüğünü görünce....Filiz hemen abini ara....
Filiz: A....aaaa neden ben arıyormuşum?
Belgin: Çünkü benim şarjım yok. Ayrıca olsa da baban aramasın diye telefonu kapattım.
Filiz. Faturayı sana yollarım ama.....
Belgin. Ver şu telefonu.....Babasının kızı ne olacak....Alo?....Tarık?
Tarık : anne.....Filiz’in telefonundan niye arıyorsun?....Valla faturasını şimdi sana ödetir biliyorsun....
Belgin: O biraz zor da.....Sen neredesin?
Tarık: Şeyyyyy.....Vahi beylerde...
Belgin: Tahmin ettiğim gibi......Tarık , baban her an oraya gelebilir......
Tarık: Geldi bile.......
Belgin: Geldi mi?.....Peki sen hala ne arıyorsun orada o zaman......
Tarık: Durum kontrol altında......
Belgin: Akşam yemek var unutma....
Tarık: Sen ciddisin değil mi....Göndereceksin beni?
Belgin: Sen de bunu istemiyor musun?
Tarık( duraksayarak): Bilmiyorum.....aslında artık istemiyorum.
Belgin: Onu bunu bilmem.....Akşama yemek var.
Tarık: Ben o yemeğe gelmeyeceğim.
Belgin: Nedenmiş o?!!....Yemek senin için düzenleniyor....
Tarık:Gelmeyeceğim çünkü babamla aynı masada oturamam...
Belgin: Oturmayacaksın ki zaten.....Baban gelmiyor.....
Tarık: Hayır, geliyor.....çünkü sen benim hatırıma onu affedip eve geri çağıracaksın..
Belgin: Asla.....Bana iş yemeği derken o İtalyan kızlarla tutti-frutti partilerine katılıyormuş...
Tarık: amman annecim yaaaaa.....Otuz yıllık eşin.....Adamın her şeyi ortada......o senin üstüne gül koklar mı..?
Belgin: Israr etme Tarık. Baban artık bu evde kalmayacak....O kadar.
Tarık : O zaman ben de başka yere gitmek zorunda kalacağım.....Çünkü her an müştemilata taşınabilir.....Belki de gerçekten İtalyaya giderim.....
Belgin: Tarııııııık!!!!! Burada kalırsın......
Tarık: O da ayrı stres....Sen bilirsin annecim....Hadi iyi günler.....
Belgin: Dur....kapama......Ama bu gece geçsin fitil fitil burnundan getireceğim onun.....
Tarık: Evine dönsün de babam gerisine artık karışmam.
Belgin : Eh Tarık yine tükürdüğümü yalatacaksın bana.....tamam......ben her şeyi ayarlarım.....Vahi beyleri de yemeğin amacı konusunda tembihlerim....
Tarık: Canım annem......Sen bitanesin.....
Belgin: Hadi....hadi..işin oldu ya....
Tarık: Olur mu?Sağ ol....
Tarık telefonu kapatır ve müştemilatın kapısına çıkar. Naz o kapıya çıkınca durduğu pencerede geriye çekilir.....Tarık gülümser ve içeriye dönüp kanepeye uzanır. Rahatlamıştır.Gözler kapanıverir .Gözünü açtığında her yer kap karanlıktır. Kalkar ve bahçeye çıkar. Evde her yer karanlıktır. Havuza doğru yürür.......
Dolunay ‘ ın havuza düşen yansımasına bakar.
Tarık: İyi geceler sevgili ay.....Bu gece anlaşılan tek dostum sensin......Ne konuşmak istersin?
Omzunda bir el hisseder.
Tarık: Sadri.....?
Arkasını döner. Karşısında Naz durmaktadır......
Tarık: Naz......sensin......aslında Sadri olmalıydı.....
Naz( bozulur): Eeeee ben gideyim o zaman....sen de Sadri’yi bekle....
Tarık onu bileğinden yakalar...
Tarık: Saçmalama.......Sen yemeğe gitmedin mi?
Naz: Seni uğurlama yemeğine mi?......Hayır......Gidemedim.
Tarık: Neden?
Naz: Ağlamaktan başım öyle ağrıyordu ki babama yatacağımı söyledim.....Beni uyandırmamışlar giderken.
Tarık:....Demek öyle....Ben de gidemedim derken içinden gelmedi de gidemedin sandım.....
Naz: Bozulma hemen.....Hem artık İtalyaya gitmediğine göre...
Tarık: Naz .....Aslında gitme ihtimalim yine oluşabilir.....
Naz: Ne?.......Hani gitmeyeceğim demiştin.....
Tarık: Öyle ama şu Sofia ve oradaki ödül meselesi......
Naz: Yine Sofia.......
Tarık Naz’ı kollarından kavrar....
Tarık: Naz bak....Sofia ile bir geçmişim oldu......evet.....ama o en az bir yıl öncesinde kaldı......Gözümü kapattığımda gördüğüm kişi o değil.....
Naz: Kim peki?
Tarık: Bunu artık sorma lütfen.......
Naz gülümser......
Naz: Peki o zaman onu ikna et.......yap bir şeyler ve gitme.....
Tarık: Yine de aklımda bir şey var.....
Naz: Anlaşıldı....Sen gideceksin.....yoksa neden böyle konuşasın......
Naz yine gitmeye yeltenir. Tarık onu tekrar engeller.....
Tarık: İki lafın başında kaçmaya kalkma......Gidersem o ödül için giderim......
Naz: Haklısın.....Çok yüklü bir miktar.....Ümit’in de aklını almıştı ilk duyduğunda.....ama sen o para olmadan da mutlu olamaz mısın?
Tarık: Mesele o değil......O para ile birine olan borcumu ödeyebilirim......
Naz: Kime?
Tarık: Hulusi bey ’e .

6

Naz , Tarık'a duyduklarına inanmayan bir kişinin ifadesi ile bakar.
Tarık: Bakma öyle Naz......
Naz: Ya ben sana inanamıyorum.....belliydi zaten bir araba çaldırmaktan öte olduğu aranızdaki meselenin......Dün gece de şüphelenmiştim .Sadri Hulusi amcanın peşinden İtalyaya gittiğini söyleyince....
Tarık: Açıklayabilirim......(içses) ne açıklayacağım ya?!!!!!
Naz: Amman kalsın....bak, gözlerime bak....görüyor musun senin yüzünden ne hale geldiler.....O yüzden şişleri inip , eski haline dönünceye kadar bana açıklama yapmanı istemiyorum.....Bir şok daha kaldıramam.......
Tarık( içses): Yırttın yine oğlum ....Şanslısın...
Tarık: Israr etsem.....
Naz: İyi madem ısrar ediyorsun anlat bakalım......Bu borç ne borcuymuş......Üç buçuk milyon Auro....
Tarık ( içses): Israr etsemmiş.....kaşındın sen oğlum.....
Naz: Ne sırıtıyorsun pişkin pişkin....Hadi bekliyorum.....
Tarık: Şeyyyyy........Bu arada şişmiş gözler sana çok yakışmış......hele şu sağ gözünün altındaki torbalanma daha fazla.....(bir eliyle yüzünün diğer tarafını kapatır)......müthiş bir manzara....
Naz: Yani sen simdi yüzümün orantısız göründüğünü mü söylüyorsun......?......Hem söylüyorsun hem de benimle eğleniyorsun demek.......
Naz geri döner ve müştemilata doğru gitmeye başlar.....
Naz: Hemen aynaya bakmalıyım.......Ya yüzüm böyle yamuk kalırsa......!!!!!!!
Tarık önünü keser.....Naz geçmeye uğraştıkça engel olur.....
Naz: Ne yapıyorsun....çekilsene önümden.....görülmeyecek kadar kötü mü yoksa.....
Tarık: Naz....Abartma ......neredeyse gözle görünmeyecek bir şişkinlik var.....hem sen her halinle güzelsin.
Naz gülümser. Tarık yanağını okşarken bahçeden bir çıtırdı sesi gelir........İkisi de irkilir.
Naz: Tarık! Orada biri var galiba.
Tarık'ın arkasına sığınır. Tarık da onu arkasında güvenceye alırken diğer elinin işaret parmağını ağızına götürür.
Tarık: Şııııııııııııh!....gel içeriye saklanalım.
Birlikte müştemilata süzülürler. Tarık Naz'ı elinden yakalayarak bilardonun olduğu odaya çeker. Eline bir ıstaka alır ve pusuya yatar......Odanın içerisine bir gölge düşer ve müştemilatın kapısı çekilerek kapanır. Tarık ıstakayı yere paralel karanlıkta odaya giren kişinin dizlerine gelecek şekilde savurur. Yabancı büyük bir gürültü ile yere yıkılır. Tarık hemen ışığı yakar....
Tarık: Tahmin etmeliydim......Sadri?
Tarık yerde kımıldamadan yatan Sadriyi sarsar. Sadri cevap vermez......Birden telefonu çalar. Tarık telefonu arkasından başını merakla uzatmış Naz'a uzatır.
Naz: Ayşe arıyo....Ne yapayım.....
Tarık: Ne yaparsan yap.....ama baygın olduğunu söyleme....Sadri.....Sadri....?
Naz: Alo?
Ayşe: Kimsiniz siz? Sadri nerede?
Naz: Ayşe ben Naz......Sadri ile konuşmak istiyorsun galiba....
Tarık omzu üzerinden Naz'a bakar....Naz telefonun mikrofonunu eliyle kapatır.......
Naz: Ne bakıyorsun.....ben mi yıktım çocuğu......
Tarık: Çabuk bul bir bahane......uyanmıyor Sadri......Offfff.....Sadri diyorum ya.....
Naz: Ay kusura bakma Ayşe....Sadri şu an konuşamaz.....
Ayşe: Nedenmiş o?
Naz: Çünkü......Çünkü Ümitle iddiaya girdiler, bilek güreşi yapıyorlar......
Naz bahaneyi söylerken, Sadriyi koltuk altından kavrayıp kaldırmış olan Tarık onu birden bırakıverir. Sadri tekrar yere kapaklanır.Ayşe telefonu kapatmıştır....
Naz: Ne yapıyorsuuuuuuuun......Gitti çocuk.....
Tarık: Asıl sen ne yapıyorsun.....Ümit şu an nerede?
Naz: Ayyyyyyyy......doğru ya Ümit ve Ayşe senin veda yemeğindeler.....
Naz Tarık'a Sadriyi kaldırıp kanepeye yatırmaya yardım eder.
Naz: Tarık......hala baygın......hastaneye mi götürsek?
Tarık: Merak etme.....Eskiden de böyleydi Sadri....Bir şey olduğundan değil...korktuğu için hafif şoka girdi....
Sadrinin telefonu çalar tekrar. Bu sefer Tarık açar ama ses vermez.
Ümit: Alo ben bilek güreşimizin sonucunu öğrenecektim....Ay tamam Ayşe dürtme.....Sadri?
Tarık: Ümit?
Ümit: Tarık?
Naz: Ümit?
Ayşe: Tarık?
Tarık: Ümit Sadri gayet iyi....Biz sizi sonra ararız......Hadi görüşürüz.
Naz: Kriz yönetimi diye ben buna derim işte.....Bravo.....Biz sizi sonra ararız.....Hadi görüşürüz.
Tarık: Eeeeee ne deseydim.....Sadriyi ıstaka ile knock-out ettim, kendinde değil, baygın halde yatıyor mu ?
Naz. Tarık? Eminsin değil mi iyi olduğuna......
Tarık: Merak etme dedim ya.....Hadi biz gidip çay koyalım.
Naz: Neden?
Tarık: Birazdan misafirlerimiz gelecek de ondan.
Naz: Ay......öylemi....Nasıl da unutmuşum.....Kim geliyor?
Tarık: Büyük ihtimalle Ümit Ayşe ve Filizle birlikte yola çıkmıştır bile....
Naz mutfakta çay koyarken Tarık salonda zapping yapar. Mutfaktan gelen seslere dayanamayınca da kalkıp mutfağa gider ve mutfağın kapısından içerisini keyifle izler.
Tarık: Naz? Sen ne yapıyorsun? Bütün dolapların kapaklarını çarparak yeni bir konçerto mu besteliyorsun.
Naz başını Tarık'a çevirir.
Naz. Çayı arıyorum. İnsan neden çay'ı saklar ki? Demlenmesin diye mi?....Yok işte yok...
Tarık mutfak'ın içerisine gülümseyerek ağır ağır ilerler.....tezgah'ın üzerinde duran ve üzerinde büyük harflerle 'ÇAY' yazan seramik kavanozu Naz'a uzatır.....
Tarık: Bak burada ne varmış.......hem de tam tezgahı ortasında duruyor.....
Naz bozulmuş halde üzerinde durduğu sandalyeden inmeye çalışırken birden Tarık'ın arkasında gördüğü bir şeyden korkar ve dengesini kaybeder. Tarık elindeki kavanozu ani bir refleksle yere fırlatıp atar ve Naz'ı tutmak için ileriye doğru atlar......

7

Yere saçılan çaydan ayağı kayan Tarık’ın ayağı bir de Naz’ın açık bıraktığı dolap kapısına takılınca Naz ile kafa kafaya çarpışıp aynı anda yere düşerler. İkisi de kendinden geçer. Üşüdüğü için bahçeyi başından aşağıya vücudunu örten battaniye ile geçen ve o görüntüsü ile Naz’ın bir an korkmasına sebep olan Sadri telaşa kapılır...
Sadri: Tarık....!!!!!!.....Naz!!!!!!......Naz!!!!!.....Tarık!!!!!!....Hangisine bakacam şaşırdım ya.....
Her ikisini de ara ara hafif tokatlarla uyandırmaya çalışır.
Sadri. Sadri çabuk hatırla....Ehliyet kursunda ilk yardım dersi almıştın.........Ehhhhhhhh dersi dinlemek yerine kız kesersen böyle kalırsın işte.....Hah hatırladım......Koma durumu......Demek hemen bunları uygun bir yere yatıracam......
Önce Naz’ı kucaklar. Dizleri titreyerek Naz’ı salondaki büyük kanepeye taşır. Bitkin halde mutfak’a geri döner......
Sadri: Kusura bakma Tarık. Seni kucaklayamayacağım.......Alfonso darbelere alışıktı nasılsa.....
Tarık’ı iki elinden tutarak yerde sürüyerek salona taşır......
Sadri: Eeeeeeeee seni nereye yatıracam......yer soğuk.....Mecburen Naz ile kanepeyi paylaşacaksın.........
Tarık’ı da Naz’ın yanına yerleştirir. Her ikisi hala baygındır.......
Sadri: Buraya kadar tamam....Şimdi ne yapacaz bakalım.......evet örtü......örtmek lazım bunları.....Ama nerede örtüler.........Hadi düşün Sadri bak yakında yuva kuracaksın.....bilmen lazım örtülerin yerini........E tabi ya .....yatak odasında.........
Merdivenlere yönelir ve üst kata çıkar. O anda kapı açılır ve Ümit, Filiz , Ayşe üçlüsü eve girer. Filiz Tarık’ı görür görmez yanına fırlar. Ayşe şok olmuş yerinden kımıldayamaz. Ümit de korkmuş bir ifade ile Filizi izler.
Filiz: Abi!!!!! Abi ne oldu sana......Ümit kendinde değil....Bir şey yap.....
Aynı anda Ümit Naz ile ilgilenmektedir......
Ümit: Naz......Naz.....uyan .....Naz......Su ......Filiz su getir.......
Filiz tökezleyerek yerinden fırlar ve mutfak’a koşar. Mutfak girişinde attığı çığlık üzerine Ümit yanına koşar.....
Ümit: Ne olmuş burda?
Filiz: Kesin intihar ettiler.....Abim!!!!!!!!......Baksana tüm dolap kapıları açık.....zehir içtiler bunlar.....Ah anne ah.....Ne girersin araya......
Ümit: Yok artık Filiz.....Romeo – Julliet mi oynuyoruz burada....
Filiz: Ümit bir şey yap ne olur.....kurtar abimi........
Ümit: Soluklarını ve nabızlarını kontrol edelim.
Tekrar salona dönerken üst kattan elinde battaniye ile dönen Sadri ile burun buruna gelirler....
Filiz: İşte kesin kanıt.....Sadriye vasiyet bırakıp intihar etti bunlar....Abiiiiii!!!!!!!!!!!
Sadri: Ne? Siz nereden çıktınız? Ayşe.....Bu ne hal?......Ümit?
Ümit: Sadri çabuk ambulans çağır......hala soluk ve nabız var......
Sadri: Ya bu ne telaş......Sadece düştüler.....Yani biraz sert düştüler.......
Filiz: İlaç içmediler yani.......?
Sadri: Yok daha neler......Romeo – Julliet mi oynuyoruz......
Ayşe: Sen neredeydin Sadri? Neden telefona çıkmadın? Öldüm meraktan?
Sadri: Ben mi.....Şeyyyyyy.........müştemilat.........sonra....eeeeeeeeee.........hatırlamıyorum......
Filiz: Sadri iyi olduğuna göre abim ve Naz ile ilgilenelim.......
Ümit: Su......su getirin......
Ayşe mutfaktan sürahi ile su ve bir bardak getirir.
Ümit : Sürahiyi alayım. Bardak sende kalsın......
Ümit elindeki sürahi içindeki suyu Naz ve Tarık üzerine boşaltır.......
Naz: iiiiiiiiiiiiiiiaaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhh?
Tarık:uğğğğğğğğğğğğğğğğğğğğ!
Ümit: İşte bu kadar.
Tarık ve Naz önce birbirlerine, sonra odadakilere, en son da Sadriye bakarlar.
Tarık-Naz: Sadri, iyi misin?
Sadri: Ben iyiyim de siz......
Yediği soğuk suyun etkisiyle kanepeden yere düşen Tarık ayağa kalkar. Filiz sıkıca sarılır ona.
Filiz: Bir an öyle korktum ki anlatamam.......Canınıza kıydınız sandım........
Naz (Nazca güler):Ayyyyy ilahi Filiz.....Romeo ve Julie mi oynuyoruz burda?
Tarık-Filiz-Sadri-Ayşe-Ümit:”Julliet”
Naz( bozulur): Julliet tabi.......Şuraya bak sırılsıklam oldum.....İzninizle....
Tarık yanından geçen Naz’ı ilgiyle izlerken Ümit araya girer....
Ümit: Anlatmayacak mısınız? Ne oldu burda? Mutfaktan kim geçti?
Tarık: Naz çay koyacaktı.......sonra.........
Ümit: Anlaşıldı. Burnunun dibindeki çay bulamadı.......Bizim Naz işte.....Hep aynı......
Naz üst kattan seslenir.......
Naz: Duymuyorum sanma.....duyuyoruuuuuuuuuum Ümiiiiiiit.
Hepsi güler.....

8

Filiz: Abi sen de çok ıslaksın.....İstersen üstünü değiştir....Hasta olursan İtalyada sana kim bakacak sonra?
Ümit: Sofia bakar.....Hem de seve seve....
Tarık: ( bozuk bir tavırla)Yaaaaaa.....aşk işte......
Hepsi güler, Tarık hariç.....
Tarık: Sadri iyisin değil mi?
Ayşe: Ne diye aynı soruyu sorup duruyorsunuz Sadriye.....Bir şey mi oldu?
Sadri: Evet? Ne oldu da bu kadar ilgileniyorsunuz.....
Tarık: Sadriyi hırsız sanıp bilardo ıstakası ile devirdim de.....kusura bakma......
Sadri: Bu gece daha çok horlarım.....Ödeşiriz.....
Hepsi güler.....Tarık müştemilata gitmek üzere bir adım atar, o anda üst kattan tıkır tıkır kendilerine doğru gelen bir ses gelmeye başlar. Hepsi bakışlarını merdivene çevirir. Önce bir çift topuklu kırmızı ayakkabı, sonra yavaş yavaş Naz'a ait diğer vücut kısımları belirir. Naz diz üstü şifondan boyundan bağlamalı siyah bir elbise ile karşılarında durmaktadır. Kırmızı ayakkabılarını dudağındaki ateş kırmızısı parlak ruj tamamlamaktadır.
Ümit: Ayşe su çok mu soğuktu?
Ayşe de şaşkın...
Ayşe : Yooooo!
Tarık: Naz.........Çok......
Naz: Evet?
Tarık: Çok......güzel olmuşsun....Güzel ötesi.....
Naz cilveli cilveli gülümser.....
Naz: Eeeee hadi....Madem Belgin hanım Tarık'a uğurlama yemeği veriyor....Biz de kendimiz dışarıda onu bir parti ile uğurlayalım.....Hadi klüp 84 'e gidelim.
Filiz: Olur da....Sen öyle....Biz böyle......
Ümit: Sorun değil ben sizi geri götüreyim, giyinin .Sonra Naz ve Tarık ile orada buluşalım....
Filiz: Ne dersin abi?.....Abi?
Tarık gözlerini Nazdan alamaz.
Tarık:Efendim.....Olur tabi.....Ben de üstümü değişeyim.....müsadenle Naz.....Yani müsadenizle arkadaşlar.....
Tarık telaşla evden bahçeye çıkar. Giderken sık sık arkasını dönerek gülümseyerek kendisini gözleri ile takip eden Naz' a bakar..
Ayşe: Haydi o zaman biz de gidelim....
Ümit: Tamam,siz arabaya çıkın ,ben de üstüme bir gömlek geçieyim gelirim.....
Filiz: Tamam....
Sadri: Ümit yaaa.....Bana göre bir gömleğin var mı.....
Ümit: Bakarım...
Sadri: Ama uzun kollu olsun.....
Ümit: Pişersin ama uzun kollu ile......
Sadri: Yok , o bana ancak kısa kol olur......
Hepsi güler.....
Tarık bavulundaki kıyafetlerini dağıtmış ne giyeceğini düşünürken telefonu çalar....
Tarık: Buyrun Naz hanım......
Naz . Naz hanım mı?
Tarık: Kusura bakma alışkanlık işte.....
Naz: O geniş yakalı beyaz gömleğini giysene.....Çok yakışıyor sana....
Telefonu kapatır.....
Tarık: Oğlum dikkat et ikinci kalen gidiyor elden.....Ama başka da yok ki şimdi giyebileceğim.
Tarık hızla giyinir, saçlarını önce toplar, sonra açar....Bir kulağına tek, diğerine iki halka küpe takar..parfümünü sıkar ve eve doğru koşmaya başlar. Birden durur.
Tarık: Niye koşuyorum ki....ter koacağım......
Tarık ağır ağır eve varır. Naz Tarık'ı görünce telaşlanır....
Naz: Ama bu gömlek çok kırışık......Böyle mi gideceğiz.....?
Tarık: Ben ütü yapmasını hiç bilmem.....Bavuldan böyle çıktı.....
Naz aceleyle elindeki çantasını bırakır.....Tıkır tıkır Tarık'ın dibine gelir.....Aceleyle gömleğinin düğmelerini açar ve onu hayran bakışlarla izleyen Tarık'ın üzerinden gömleği çıkartır.......Tıkır tıkır üst kata giden merdivenlere doğru koşuşturur....
Naz: Hemen bir ütü vurayım geliyorum.....
Tarık: Sen mi?
Naz: Ne sandın?
Naz onbeş dakika sonra elinde gömlek tıkırdayarak aşağıya iner.....
Naz: Kusura bakma.......gömleğin uçuna ütü yapıştı......
Tarık gömleği eline alır ve eteğine bakar......Eteği büzüş büzüş olmuş ve aralarda çizik çizik boşluklar oluşmuştur. Tarık'ın sinirlendiğini gören Naz gömleği alır ve Tarık'a giydirmeye başlar.
Naz: Bak içine sokarsın belli bile olmaz.
Tarık. Tarzım değil ama....işadamları gibi.....
Naz: Üfffff ya iyilik yap surat bul....
Naz gömleği ilikler ve birden kendini kaptırıp Tarık'ın pantolon düğmesine uzanır.....
Tarık sağ ol İlk okuldan bu yana kendim gömleklerimi içe sokuyorum.....
Naz: Ayyyyy pardon....
Naz kızarır ve arkasını döner. Tarık'ın sinirli ifadesi değişmiş, gülmeye başlamıştır.
Tarık: Gidebiliriz.
Kolunu Naz'a uzatır. O da koluna girer ve beraber evden çıkarlar......
Naz: En son böyle gidişimizi hatırlıyor musun?
Tarık. Hatırlamaz olur muyum hiç.....
Naz: Sanırım Belgin teyze bu gece karşımız çıkmaz.....
Tarık bir an durur.....
Tarık: İnşallah.....
Naz da düşüncelere dalar....Arabaya binerler ve Tarık arabayı çalıştırır.....Naz ile aynı anda elleri radyo düğmesine gider. Birbirlerine bakarlar ve Tarık düğmeye basar. Radyoda ' Yesterday' çalmaktadır.
Naz: Yesterday , çalıyor. Ne romantik bir parça........
Tarık: Biliyorsun değil mi milenyumun en güzel parçası seçilmişti.
Naz: Biliyorum ama İngilizcem olmadığı için sözlerinin anlamını bilmiyorum. Sadece yesterday , dün demek olduğunu biliyorum.
Tarık telefonunu eline alır.....
Tarık: Bekle Filiz bize çevirsin....
Tarık Filizi arar.
Tarık: Filiz.....Giyiniyorsun anlıyorummmmm......Ümit bekler seni merak etme.....Şu 'Yesterday' şarkısının Türkçe anlamını soracaktım......Ya ne yapacaksın.....Çevir yeter.....Hımmmm.......hımm........hımmmmmm....sağ ol.....
Naz. Ne dedi....Ne söylüyormuş.....
Tarık: Dünden bahsediyormuş işte.....Çok da önemli değil......
Naz: A aaaaa çatlatma beni yaaaaa......
Tarık: Sevgilisini terk edip giden bir kızdan bahsediyormuş.
Naz: Terk ediş demek....Neredeyse sen de gidiyordun......yani temelli.....
Naz hüzünlenir. Tarık elini kavrar......
Tarık: Ama gitmiyorum....Gitsem bile birkaç günlüğüne....tamam mı.....Hatta belki Vahi bey'i ikna edersek sen, ben Ümit ve Filiz hep beraber gideriz. Şimdi gecemize konsantre olalım......Çok güzel düşündün.....ben de devamını getirebilirimmmmm
Naz: Nasıl yani?
Tarık: Bekle göreceksin.....
Yola çıkarlar.....
Naz: Tarık klüp 84 geçtin.....
Tarık: Biliyorum.
Naz: Diğerleri ne olacak.....?
Tarık: Naz telefonunu alabilir miyim.
Naz telefonunu Tarık'a verir. O da telefonu kapatarak torpido ' ya koyar.
Naz: Kapatılması gereken asıl telefon seninki.......Sen de bana seninkini ver.....
Tarık kenara park eder. Telefonunda bir mesaj yazar ve yolladıktan sonra onu kapatır.
Naz: Kime ve ne yazdın?
Tarık: Filiz'e......Bizi idare edecek....
Yine yola koyulurlar.......Durduklarında...
Naz: İnanmıyoruuuuuuuuum ......Biz oraya mı gideceğiz.....
Tarık: Bu gece birlikte olacaksak, Kız Kulesinden daha güzel bir yer düşünemiyorummm.
Devam edecek.....



9

Tarık hemen bir sandal ayarlar.Naz' da yavaşça bindirdikten sonra sandalcıya bir miktar para verir ve oturup kürekleri eline alır.
Naz: Sen mi götüreceksin bizi kuleye ?
Tarık: Evet. Gecenin yönetimini elime alıyorum.
Tarık gözleri Naz'da kürek çekmeye başlar. Dolunay'ın denize düşen ışığında Kız kulesine doğru ağır ağır ilerlerler. Yolun yarısında kürekleri içeri alır ve Naz'ın yanına geçer. Ayağa kalkmasından dolayı sandal sallanmaya başlamıştır.Naz bir an için korkar ve sıkıca Tarık'a sarılır.
Naz: Devrilmez değil mi sandal?
Tarık: Merak etme.......Bak yakamozla bütünleştik. ....Denizin bir parçası olduk......Sadece sen ve ben.....
Naz: Sadece sen ve ben......Telefon da yok.....
Tarık: Yok.....Sadece sen ve ben.....nasılsın.....gözlerin sızlıyor mu hala?
Naz: Hatırlatmasana.......çok huzurluyum şu an......
Tarık Naz 'ın ellerini ellerine alır.....Onları baş parmakları ile okşayıp dudaklarına götürür......Nazikçe birkaç kez öper.....Naz eğik başının altından mahcup gülümsemektedir.....
Tarık: Sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki aslında......O kadar çok......İçimde kaynamakta olan .....bu günümüze kadar açıklayamadığım.....Bazen senin anlamış olduğunu düşünürken aslında farkında bile olmadığın yaşanmışlıklarımız......
Naz: Seni dinliyorum......Senin onları söylemek istediğin kadar inan ben de hep duymayı bekledim......Hep dilinin ucuna geldiğinde çalan bir telefonun sesinde yitip giden ya da kıskançlık öfkelerinde söylenmeden eriyip giden sözlerini......İşte şimdi tam zamanı....
Tarık: Tam zamanı ama .....
Naz başını koyduğu omuzdan kaldırıp şüpheyle etrafına bakar.....
Tarık: Ne oldu? Rahatsız olmuş gibisin.
Naz: Sen ama deyince yine biri geldi sandım.
Tarık: Merak etme....Belgin hanım şu an veda yemeğinde seninkilerle birlikte.....ama....
Naz: ama?
Tarık: Düşündüm de söylenemeyen sözlerde biz daha gizemliyiz......Bir büyü ile çevriliyiz.....Tarık 'Naz büyüsü.......Konuşarak bu büyüğü bozmak istemiyorum...
Naz'ın bir elini kalbinin üstüne koyar ve üzerine kendi elini örter....
Tarık: İşte söyleyeceklerimin heyecanı kalbimin atışında saklı.......
Aynı eli gözlerine götürür.....Gözlerini kapatır ve Naz'ın parmaklarını göz kapaklarına değdirir.....
Tarık: Söze dökemediklerimin ışıltısı gözlerimin sana her bakışında gizlenmekte......
Sonra Naz'ı ensesinden kavrayarak tutar ve nazikçe öper........
Tarık: Nefesimi kendim dışında kesen tek kişi de sensin......
Naz: Tarık...........
Aniden yüksek gürültülü bir ses ile irkilirler........Çok yakından bir motor geçmektedir.....Denizde oluşan dalgalar Naz'ın kesik kesik çığlıklar atmasına neden olur.....
Tarık hemen kürekleri eline alır ve sandalı dengelemeye uğraşır......Uzun bir uğraşıdan sonra Kız Kulesine varırlar......
Tarık: Hemen yemeğe geçmeyelim istersen.....Ama acıktıysan.....
Naz: Bekleyebilirim......Tarık şuraya bak......Işıklara bak........
Birden üstlerinde havai fişekler patlamaya başlar......
Naz: İnanılmazzz........şunlara bak......Bak arkadan fırlatılıyorlar.....
Tarık: Özel bir günde gelmiş olabiliriz......Neyse......Hepsi bizim için olsun sevgili Nazım....
Naz: Ne dedin.....?
Tarık: Nazım.......bir sakıncası mı var.....
Naz: Hayır.....İlk kez Nazım diyorsun bana......
Tarık elini uzatır Naz'a .......
Tarık: Gel kulenin etrafını gezelim.......Şehrin ışıkları buraya kadar uzanıyor........Işıktan bir çember hapsetmiş gibi bizi......
Naz: Işıktan çember.....Tarık duyuyor musun.....Arka taraftan klasik müzik sesi geliyor....Dışarıda canlı müzik yapıyorlar......Hadi dans edelim.......
Tarık: Vals bilmem ki ben.....
Naz. Olsun.....Bak...bak....orada bir çift var.....dans ediyorlar........Gel daha yakından bakalım.....
Tarık: Nasıl istersen......
Naz: Sanırım o motordakiler.....Herhalde bir şey kutluyorlar....Ayyyyyyy belki de evlenme yıldönümleri.........Ne romantik......Biz de böyle kutlarız belki.....
Tarık: Neyi?
Tarık gülümser.....
Naz: Şeyyyy.....Bak motorda ne yazı.........
Tarık birden bem beyaz olur....Naz da afallar ......
Naz: Kocaman yazıyor bak....B-E-L-G-İ-N
Tarık: Naz gel dönüyoruz.....
Tarık Naz'ı geriye doğru çekmeye başlar.....Naz direnir.....
Naz: İnanmıyorum yaaaaa.......İnanmıyorum......ya bizim üzerimizde alıcı falan mı var....?Ben bu sefer gitmiyorum Tarık......
Tarık: Nazzzzzzz, orada dans edenleri tanımadın mı?
Naz: Evet tanıdımmmmmm. Ama gitmiyorumm işte. Seninle burada yemek yemeden hiçbir yere gitmeyeceğim....
Tarık: Allahım.....Bu kader mi...baht mı.....şans mı .......şansızlık mı ?
Naz: Bence boşuna korkuyorsun......Bak çok mutlu görünüyorlar.......Ben sizi barıştıracağımmmmmm....Gel....
Tarık direnir bu sefer.....
Tarık: Hayır. Bu gece olmaz.
Naz: Sen şimdi gelmiyor musun...?
Tarık: Naz hadi dönelimmmmmm.....Daha güzel bir yere götüreceğim seni....
Naz: Hayır.....Ben artık bu kedi köpek oyunundan sıkıldımm.....Bu iş burada bitecek....
Tarık: Tek bu iş bitse......
Naz: Ne?????
Tarık: Söz çok yakında ben kendim gidip konuşacağım onunla.....Ama bu gece değil.....
Naz: Peki o zaman.....madem gelmiyorsun, günah benden gitti......
Naz Tarık'ın elini hızla bırakır ve birkaç adım öne koşarak yüksek sesle bağırır.....
Naz: H-U-U-S-İ-İ-İ-İ ........ A-A-A-A-A-M-C-A-A-A-A!!!!!
Dans eden çift birden durur.

10

Birden bir flash patlar.
Naz: Hakikaten az kalsın kriz geçirecektim.
Tarık: Ne?????
Naz: Sen de öyle sandın değil mi? Pes derdim pes.....
Tarık: Naz ? Hulusi Bey? Belgin hanım?!!!!!
Naz: Yani sen son zamanlarda acayip çok beyin durması yaşıyorsun.....Artık ne bileyim.
Tarık: Ne????Bir şey mi kaçırdım ben Naz?
Naz: Sen beni hiç dinlemedin değil mi? Haklısın ben de Belgin yazısını okuyunca şok oldum ama sen dalıp gittiğinde daha dikkatli baktım.....Eeeee sen de bak......Oku Tarık, bana değil oraya bak.....Gözlerini kısarak oku....Karanlık aldatıyor....
Tarık Naz'ın dediği gibi yapar. Gözlerini kısar ve konsantre olur........
Tarık: Ne kadar şartlamışsak kendimizi.....Kesinlikle 'B.ENGİN' yazıyor. N harfi silinmiş biraz o yüzden 'l' gibi gördük..... Hayal mi gördüm ben yani şimdi ....?
Naz: Hayal mi gördün sen? Eeeeee anlatsana ....
Tarık: Boş ver . Şu dans edenlerde benzese bari...Hay Allah ya.......Hadi biz yemeğimize gidelim.....
Tarık hala gördüğü gerçekçi hayali düşünür......
Tarık: Az kalsın......
Naz. Az kalsın ne? Belgin teyze karşımıza çıkacak mı sandın......
Tarık: Daha kötüsü.....Hulusi bey......
Naz: Sende de ne hayal gücü varmış.
Tarık: Neyse.....Önden buyur.....
Naz: Teşekkür ederim.....
Tarık Naz yanından geçerken gülümser......Denize karşı bir masa seçerler......
Naz: Çok şanslıyız ki yer bulabildik burada......Genelde çok kalabalık oluyor....İnsanlar dışarıda kuyruk halinde bekliyor......Aaaaaa o ne surat?
Tarık: Sen daha önce geldin galiba buraya.....
Naz: Eveeeeeet. Ne olmuş......?
Tarık: Merak ettim.....Kim getirdi seni buraya.....?
Naz yerinde biraz sağa sola sallanır ve yandan yandan gülümser....
Naz: Geldim işte....Ne önemi var....
Tarık: Hiç.....sadece merak ettim. Eeeeee? Kim getirdi seni buraya?
Naz: Çok ama çok yakışıklı biri.....
Tarık: Demek çok yakışıklıydı.....Özel bir gün olmalı.....
Tarık'ın kaşları iyice çatılmıştır. Hatta Naz'a değil dışarıya bakar.....Bu esnada sinirden elindeki bıçak'ı seri hareketlerle masaya vurur. Naz çıkan tıkır da tık tık seslerinden rahatsız olanları görünce eliyle Tarık'ın elini tutar....
Naz: Sen sinirlenmiş gibisin?
Tarık: Ne zaman?
Naz: Şimdi....
Tarık: Ne zaman getirdi seni buraya.....?
Naz: Hmmmmmm o mesele.....Üç buçuk yıl kadar önceydi sanırım......Neyse ki yazdı.....Sıcaktı dışarısı......İki saate yakın dışarıda taşların üstünde oturup mehtabı ve ışıkları seyrettik.
Tarık: Bu kıyafetle o taşlarda oturdun demek?......Çok hoş!!!!!!
Tarık yine camdan dışarıya bakar. Elinde masaya vurabileceği bir bıçağı kalmadığı için ayağını sallar sinirle.....Birden kalkar.....
Tarık: Yok....Benim iştahım kaçtı....gidelimmmmm
Naz: Ay inanmıyorum sen hakikaten beni kıskanıyorsuuuuun......ıııııııııııııhhhhhhhh ilahi Tarık....Otur bak herkes sana bakıyor.....
Tarık: Yok ....yok gidelim.....
Naz: Ya o çok yakışıklı dediğim babamdı , babam.....Hahaahahaha......Üniversite sınavını kazanınca kutlama yemeğine getirdi beni.....
Tarık oturur......Birbirlerine bakıp gülmeye başlarlar.....
Naz: İlahiiiii.....Zaten okul bahçesinde peşimizden geldiğini görünce de anladım beni kıskandığını........
Tarık: Sen hiç kıskanmadın yaniiiii.....?....Hiç izlemedin de beni.....?
Naz: Yoooooo!
Tarık: Belli......Sofia ile kabinde yakalayınca......hem de aynı kızla deyince.....
Naz: Onları konuşcaz sonra ......daha kapatmadım ben o sayfayı.....Öyle müştemilatta yarı çıplak sarılmalar......
Tarık tam cevap verecek iken.....
Garson: İyi akşamlar......Ne arzu edersiniz?
Tarık: Önce mönüyü lütfen.....
Naz: Önünde zaten.....
Tarık garsona sırıtır....
Naz: Kusura......
Tarık: Tamam Naz....gerisini getirip açıklama yapmana gerek yok.....Ne arzu edersin.....?
Naz: Biz karar verelim sizi çağırırız....
Garson gider.
Tarık: Ne oldu yine?
Naz: Ya sen bunları nasıl ödeyeceksin.....
Tarık: Ayarladım ben, sen hiç merak etme.....
Naz: Nasıl yaaaa? Sen işsiz değil misin şu an?
Tarık: Naz, tamam.
Naz: Bak beni rehin alırlar sonra.....
Tarık: Offf Allahım yaa....
Naz: Eğer söylemezsen ne var ne yok isterim.....
Tarık: Ya sponsorum, menajerimle bir iş yemeği yememe bir şey demez öyle değil mi?
Naz: Hımmmmmm....Demek sponsorun karşılıyor bu yemeği.....
Tarık: N'apalım.....Ben işsiz bir şoförüm....ama yakında albümüm çıkacak ve menajerimle sık sık toplanmam lazım. Sponsor bu günlerde işe yaramayacak ta ne zaman.....
Naz: Peki o zaman.....Madem yabancı değil, Belgin teyze ödeyecek o zaman çağıralım garsonumuzu da şöyle güzel bir yemek yiyelim......
Tarık: Garson bey!!
Naz: Keşke o da olsaydı....
Tarık: Kim.....? Belgin hanım mı?
Naz: Olmuyor yani böyle onsuz nasıl geçecek boğazımızdan.......
Tarık: Sorun değil....paket yaptırırız ona da.....
Her ikisi de gülmeye başlar.......

11

Garson yemek siparişlerini alır.
Garson: İçmek için ne arzu edersiniz?
Tarık ve Naz aynı anda.....
Naz. Kırmızı şarap.
Tarık: Vişne-Soda.
Birbirlerine bakarlar.
Naz: Yani sen şimdi Soda mı içeceksin? Burda.....? Bu gecede.........? Ay ilahi Tarık......hhahahahahaha?
Tarık: Soda değil....Vişne _soda....Ayrıca sadece ben değil , eğer başka alkolsüz bir içecek tercihin yoksa sende.....
Naz: Nedenmiş o?
Tarık: Çünkü burada sızdığında seni yatırabileceğim bir kanepe ve sabaha kadar tirtreyerek üzerinde üşümekten hasta olabileceğim bir koltuk yok.....
Garson kararsız çifti bırakıp gitmiştir.....Bu esnada enstrümantal olarak 'Seninle bir dakika' çalmaya başlar. Tarık ve Naz çalan parça boyunca susup birbirilerine bakarlar....Sonra Tarık Naz'ın elini tutar.....
Tarık: Yarın ne olacak bilemeyiz......Bu gecenin her anını hatırlamak istiyorum......
Naz gülümser.
Tarık: Garson bey!
Garson: Buyrun: Biz iki Vişne 'Soda alalım.....Kadehte olsun.....
Naz: Neden kadeh?
Tarık: Çünkü böyle bir gecede sadece sen , ben ve garsonumuz kadehlerimizdeki içeceğin şarap değil de Vişne-Soda olduğunu bilecek....
Naz gözlerini kısarak Tarık'a bakar......
Naz. Sen var ya sen......
Tarık gülümser. Birkaç dakika sonra içecekleri gelir. Masadaki mumun üzerinde kadehleri tokuştururlar......
Tarık: Sevgiye.....
Naz : Dürüstlüğe......
Tarık yutkunur ve gülümseyerek ilk yudumunu alır. Bu arada gözü garsonlardan birine takılır. Elindeki ilan tahtasında ' Tarık Bey ' yazarak restoranda turlamaktadır. Naz da görür ve şaşkın Tarık'a bakar......
Naz. Sen Filiz'e buraya geldiğimizi söyledin mi?
Tarık: Hayır.....
Naz: O zaman Filiz tahmin etti burada olduğunu......Hmmmmm....Demek ki sen kızları genelde buraya getiriyorsun....Pessss
Tarık: Naz lütfen saçmalama....
Naz: Yok yok ......yoksa nereden bilecek.......Bi de sevgiye diye kadeh tokuşturuyorsun....Pes....
Tarık: Sen bekle ben şimdi öğrenip geliyorum.....
Tarık Naz'ın meraklı bakışları altında salondan çıkar ve danışmaya gelir....Danışma kalabalıktır.....
Tarık: İzninizle......Benim adımı ilan levhasına yazmışsınız....Beyefendi!!! İzninizle...Yol verin lütfen......
Adam1 : Benim de.....
Adam 2: Benim de....
Adam 3: Benim de....
Adam 4 : Evet....benim de....
Adam 5,6,7,8: Benim de....
Görevli: Tarık Bey?
Hepsi: Evet.....?
Görevli: Şey bayan soyad belirtmedi......Kız-kardeşinizi arayacakmışsınız......!!!!
Tarıklardan beşi salona geri döner. Tarık ve diğer üç Tarık birbirine bakar....
Tarık: Sizin kızkardeşiniz var mı?
Tarıklar: Evet!
Tarık: Telefonlarınız kapalı mı?
Tarıklar. Evet!
Tarık (içses): Sen kesin değilsin oğlum Tarık......Filiz nereden bilecek burada olduğunuzu....Mesaj'a yazmadın ki.....
Bu arada diğer Tarıklar telefonlarını açmışlardır bile.....
Tarık 1: Gül.....Çocuklar mı durmadı.....?
Tarık 2: Emine.....Yoksa annem mi?
Tarık 3: Ya söyle anneme daha teklif etmedim....Ne meraklısınız ya.....
Tarık diğer Tarıklara gülümseyerek yerine geçer.....Naz kaşları kalkık merakla cevap beklemektedir.
Naz: Evet?????
Tarık: Bana değilmiş.....Bu gece burada telefonu kapalı en az sekiz Tarık saydım.......
Naz:İnanmıyorum......Tesadüfün böylesi?
Tarık: Belki de daha levhayı görmeyen birkaç Tarık daha vardır......
Gülerler......
Tarık. Eeeeeeee bana bir özür borçlusun şimdi.......
Naz : Anladııııımmmmmm....Hadi kadeh tokuşturalım.......
Yine kadeh tokuştururlar. Bu arada garson elinde tekrar levha ile salonda turlamaya başlar. Naz levhadaki yazıyı görünce yeni yudumladığı içeceği şaşkınlıkla yutmadan Tarık'ın üstüne fışkırtır. İkisi de meraklı bakışlar altında oturdukları yerden ayağa fırlarlar.
Naz: O da buradaymış demek.....Nerede acaba?.....Şu üstüme bak.......Iyyyyy!!!!!
Tarık: Kusura bakma ama......Üstü beyaz olan benim.....Senin belli bile olmuyor......
Elinde levha olan garson......
Garson: Tarık Tekelioğlu siz misiniz?
Naz: Değil.....Ama ben şimdi onu bulacağım.......Nereye gelir çağırılanlar.....
Garson şaşkın......
Garson : Dışarıdaki danışmaya......
Tarık: Naz....Nereye gidiyorsun......?
Naz: Karışma Tarık.......
Naz öfkeyle salondan çıkar......
Tarık: Cep telefonunuz var mı? Kusura bakmayın......Tarık Tekelioğlu benim....Bayan bilmiyor.....Ben gizli çalışıyorum.....O nedenle oraya gidemem......
Garson: Ajan mısınız.....James Bonda gibi.....007 Bond?
Tarık: Yaaaaa ne demezsiniz.....Ama 009 'um ben.....
Garson telefonunu verir......
Tarık: Lütfen bayan dönerse haber verin....Döneceğini sanmıyorum ya......
Tarık Filizi arar.....
Tarık: Filiz.....e oldu?....Rahat vermiyorsunuz insana......
Filiz: Deminden beri aramanı bekliyorum abiiii........mecburen soyadını söyledim....
Tarık: Nasıl tahmin ettin benim burada olduğumu?
Filiz: Geçmişin izleri abiii....Boşver onu da annem.....
Tarık Naz'ın döndüğünü görünce telefonu kapatmıştır.....
Naz: Bakıyorum hiç fırsatını kaçırmadan arayıp uyarmışsın kendisini.....
Tarık: Yok....Garson bey'in kardeşi Alfonso hayranıymış da onunla konuşuyordum......
Naz: Yeme beni Tarık.....Gidelim....Gecenin tadı kaçtı birden.....
Tarık ve Naz dönüş yolunda tek kelime etmezler. Tarık Naz'ı bıraktıktan sonra tekrar arabaya binip uzaklaşır.......
Naz: Belliydi ........Acaba Sofia mı döndü.......?
Tarık yolda telefonunu açar ve Filizi arar tekrar. Belgin ve Hulusinin kendisi yüzünden büyük bir kavga ettiklerini ve Hulusinin Neticelerle Vahilerin evine döndiüğünü, annesinin de fenalaştığını öğrenir. Belgin 'in yanına gider ve gecenin üstün körü ve gerçek olmayan açıklamasını yaparak eski odasına döner. Gitarını eline alarak 'Ayrılacağız ' parçasını söylemeye başlar.....fakat tamamlamaz.....Naz da odasında gözü çellosunda yatağında yatar....
Naz: Gece neden başladığı gibi bitmedi......Offffff Tarık......Çözemedim seni......
Ertesi sabah Tarık duşta iken Hulusinin sesini duyar.....Panikler ve banyo eviyesindeki telefonundan annesini arar. Belgin koşturarak odasından çıkar ve banyoya girmeye uğraşan Hulusiyi sahte bir sevinçle karşılar.....
Belgin: Hoş geldin hayatım....
Hulusi: Belgin, sen banyoda değilsen ve Filiz de değilse kim?
Belgin: Şoför.....
Hulusi: Şoförün benim banyoda ne işi var.....
Belgin: Onların banyosunda tadilat var....Ben izin verdim.....
Hulusi: Vallahi az kalsın dalacaktım içeri....
Belgin yüzünde gergin bir gülümseme ile......
Belgin: Aman......aman.......Gel hayatım.....Dün gece için özür dilerim.....Haberin gerginliğini atamadım bir türlü.......
Hulusi: Ben neyse de misafirlere ayıp oldu.....Bu gece yine yemeğe çağıralım onları....Affettirmeliyiz kendimizi.....
Belgin: Nasıl istersen hayatım.....
Odalarına girdiklerinde Tarık banyodan çıkar ve odasına kaçar. Hemen giyinir. Tam çıkacak iken Babasının salona indiğini görür. Mecburen odasının camından atlar. Ama ayağını burkar.
Motorla Vahilere gider ve müştemilata döner.Derken Naz gelir......
Naz: Neredeydin dün gece.....?
Tarık: Hesap mı soruyorsun.....
Naz. Hesap değil....Nerede olduğunu soruyorum......?
Kerem gelir.....
Kerem: Araba hazır Naz hanım....
Naz: Geliyorummmmm.....Söylemeyecek misin?
Tarık: Hayır.....Söylemeyeceğim......
Naz. Peki o zaman.....
Der ve hışımla müştemilattan çıkar.
Tarık: Peki o zaman.......
Der ve kanepeye oturur. Ayağı ağırmaktadır......
Naz birden geri döner ve......
Naz: Bu arada o siyah T-shirt'ü tanımadım sanma....Melis almıştı onu değil mi.....?
Der ve tekrar hışımşa çıkar....
Tarık: Değil!.....Melissa ' nın aldığı kolsuzdu.....Bu kollu.....
Tarık ağırayan ayağına rağmen kalkar ve t-shirt'ü çıkartarak üstüne bir beyaz gömlek geçirir.
Tarık: Kaleleri verdik nasılsa.....Bir de Fil verelim bakalım kendisine.....
Akşam olduğunda yine bavulunu toparlamıştır......Kimseye görünmeden bahçeyi geçer.....Naz'ın odasından kendisini izlediğini görür. Biraz durur ama sonra yoluna devam eder. Tam arabanın yanından geçerken Naz elinde bir şişe ve iki kadeh ile kapıdan çıkar...
Naz: Böyle mi gideceksin?...Dargın....?
Tarık: Sence?
Naz: Böyle gitme...Gel son kez birlikte bir şeyler içelim.
Naz müştemilata doğru gider. Tarık biraz bekler ve bavulunu yolun kenarında bırakıp Naz'ı izler.Birlikte şişeyi hızla bitirirler. Naz hızlı içmiş olmanın etkisi ile odasına gitmeye çalışırken cam kapıya çarpınca Tarık hafif aksayan ayağı ile ona yardımcı olmak için destek olur. Her ikisi de son derece keyifli ve sarhoştur.....Naz'ın odasına vardıklarında ayakta duracak halleri kalmamıştır. İçeri girerler ve yan yana Naz'ın yatağına düşüp sızarlar.
Ertesi sabah.....Naz'ın kapısı yavaşça çalınır.
Ümit: Nazzzzz?
Bölüm Sonu