Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

41. Bölüm (Videolar)
Replik ve Yorumlarla 41. Bölüm (Ebru Karaca)
Replikler (41. Bölüm)
Yalancı Yarim Yazın da Devam Edecek / Vatan TV (26...
41. Bölüm
Barış Akarsu Röp. / Kral Dergisi (25.04.07)
Yaz Boyunca Çekimler Bodrum'da, Dönüşte İtalya
Barış Akarsu İmza Günü - Trabzon (22 Nisan 2007)
41. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) --3. kısım eklendi--
Replik ve Yorumlarla 40. Bölüm (Ebru Karaca)
 

42. Bölüm Senaryosu (flower98) --9. kısım eklendi--

Nisan 26, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1

Tarık polislerin eşliğinde bahçeden geçerek sinirli adımlarla Naz'ın yanından uzaklaşır. Naz arkasından bakmaktadır.
Kerem: Ne oldu acaba?
Naz: Şimdi öğreneceğiz.Hadi gidiyoruz.
Naz ve Kerem evin içerisine girmeden bahçeden arabaya ulaşırlar. Tarık onlar arabanın yanına geldiklerinde çoktan ekip arabasına oturmuş ve dalgın dalgın önündeki yola bakmaktadır.
Naz: Takip et şunları Kerem......
Kerem: Emredersiniz Naz hanım. Buyrun.....
Kerem arka kapıyı açmıştır ama Naz ön koltuğa oturur. Kerem de hemen yerine geçer ve yola çıkarlar.
Ekip Arabası
Polis 1: Neden geldiğimizi sanırım tahmin ediyorsunuz Tarık bey?
Tarık: Amman hiç önemli değil.....Tam zamanında geldiniz....Allah sizden razı olsun.....
Polis 2: Allah Allah.....Çok kişi götürdüm böyle ama sizin gibi memnun olanı görmedim....
Polis 1: Bende .
Tarık : Gelmeseydiniz elimden bir kaza çıkacaktı.....
Polisler arkada oturan Tarık'a başlarını çevirip soru sorarcasına bakarlar.....
Tarık: Yani.....Şeyyyy......Patlayacaktım......
Polisler birbirine bakar......
Polis 1: İşte şimdi klasikler başlıyor.....
Polis 2: Radyoyu mu açsam?....Hiç çekemeyeceğim yani.....
Tarık polisleri duymaz ve devam eder.....
Tarık: Bir insanın üzerine bu kadar gelinmez ki?......Dır dır da dır dır......Yok sen ikinci şişeyi istedin.....Yok Sofia ile birleşin diye yaptım.......Yeter kardeşim ya........İnsanda bir sınır olur.....
Polis 2: Kesin kız meselesi.....
Polis 1: Kesin.......
Polis 2: Aç şu Polis radyosunu......Bugün gerçekten çekemeyeceğim.....
Polis radyoyu açar. Barış Akarsu çalmaktadır:
İşte herşey bitti
Kapılar kilitlendi
Asla
Açılmayabilir unutma

Belki rüyan bitti
Uyanmak senin elinde
İstiyorsan devam etsene

Ama vazgeçme sevmekten vazgeçme
İstemekten
Umutları sönmez insanın

Ama vazgeçme gülmekten vazgeçme
Direnmekten
Anlamsız gelsede hayatın
Tarık hala sinirli sinirli kendi kendine konuşmaktadır......
Tarık: Ya bir insan bu kadar mı duygularla oynar......Babam yakalasaydı beni keşke dün de bu hale gelmeseydi........
Polis 1: Bak kardeş Barış Akarsu 'Vazgeçme' diyor....
Tarık: Ne?????
Polis 1 diğer arkadaşına bakar ve.....
Polis 1: Hep aynı dava......Şimdi kızı bul getir kimbilir neler sayar o da....
Naz'ın arabası......
Naz: Ya hem kendi içmek istedi ikinci şişeyi hem de suçu bana atıyor.
Kerem başını Naz'a çevirir bakar ve yandan gülümseyerek yine polis aracını takibe devam eder.....
Naz: Hayır yani iyilik yap......Tarık' tan bunu bul........Kaçmasaydı o zaman dün Hulusi amcadan.....
Kerem bir yandan Naz'ı dinler, diğer yandan gülümseyerek arabayı kullanır.....
Naz: Lafı ortaya at.......Sonra çek git......Duygusuz ne olacak.....
Ekip arabası
Tarık: Ben de öyle saf saf benim kalmamı istediğini sandım.......Uçağı kaçırıp onunla kalayım diye beni sarhoş etmek istediğini düşündüm......Ya o şekilde gelmeseydi sarılsaydı olmazdı değil mi.....Ha?
Polis 1 arkaya döner.....
Polis 1: Bilmem....
Tarık: Efendim?
Polis 1: Sorunuza cevap verdim.
Tarık: Hangi soru?
Polis önüne döner ve arkadaşına.....
Polis 1: Bu adam gerçekten fena kapılmış......Daha iki saniye önce ettiği lafı unutmuş......
Polis 2: Aşk işte arkadaş....Sen en son ne zaman aşık oldun
Polis 1:......Oooooooooo nereden bileyim....Hahahahahahahaha
Polis 2: Yazık.....Hahaahahahahaha
Tarık(içses): Aferim sana oğlum Tarık....Şu an iki polise rezil oldun birazdan tüm karakola rezil olacaksın........
Naz'ın arabası
Naz: Hem kendi içip içip sızıyor , hem de beni gördüğünde kalkıp ' Naz bak be gitmediysem senin için gitmedim ' diyeceğine beni azarlıyor.....Ben bunu hak etmiyorum ya.......Yoksa ediyor muyum ?
Kerem: Bilmem.
Naz: Efendim?
Kerem: Sorunuza cevap verdim sadece.
Naz: Hangi soru?
Kerem cevap vermeden gülümser.....
Naz(içses): Ya ben niye sesli düşünüyorum ki........Neler dedim kim bilir.....Rezil oldum.....Şimdi Kereme....Sonra kime anlatırsa.....Anlatır mı?
Naz: Bak burada duyduklarını.....
Kerem: Merak etmeyin. Geldik Naz hanım.
Beşiktaş karakolunun önü.....
Polis 1: Allahtan karakola yakın ev....Yoksa yandıydık.....
Tarık: Rahatsız ettim galiba......Kusura bakmayın......Sinirliyim biraz......
Polis 2: Yok kardeşim.....Sen bilemezsin.....Şu arka koltukta oturan sanki psikolog bulmuş gibi yol boyu içini döker hep bize......Bir yerden sonra çekilmiyor......
Polis 1: Hele hikayelerin çoğu aşk yaraları ise.....
Tarık: Yaaaaa öyle demek....Aşk......Demek aşk.....
Polis 1 arkadaşına doğru eğilerek.....
Polis 1: Aman kelimelerine dikkat et. Bak aşk deyince iyice çattı kaşlarını......
Polis 2: Hahahahahaha!
Polis1: Hahahahahaha!
Tarık(içses): Gülün bakalım........gülün.....Ah Naz ah.....
Tarık Polis memurlarının eşliğinde karakola girer. Naz Kerem'in yavaşlamasından yararlanarak arabadan atlar ve merdivenlerden yukarıya koşuşturur. Kapıdan girerken...
Naz: Bakalım neden buraya getirildin........Neler çeviriyorsan görecez şimdi.....
Komiser: Eveeeeeeeeet! Sayın Tarık Tekelioğlu.....Artık karakola kendi başınıza gelmekten usandınız herhalde.......Eskort ile geliyorsunuz..
Tarık: Yok komiserim....Rica ederim......Fırsatım olmadı bu hafta.....
Komiser:....Yalnız siniz eskort arkadan da devam ediyor sanırım.....Yoksa bize fırsat bırakmayan eskort bu mu?
Tarık: Ne?
Komiserin baktığı yöne bakar ve Naz'ı görür........
Komiser: Şu Tarık Tekelioğlu dosyasını getirin bakalım.....Çabuk!
Tarık: Aman komiserim soyadımı haykırmayın.....
Komiser: Ne?
Naz: Demek öyle......Tarık Tekelioğlu dosyası ha??!!!!

2

Belgin : Teesüffffffff ederim size komiser bey.
Komiser ayağa kalkar.
Komiser : Efendim?
Naz arkasını döner. Şaşkın görünmektedir.
Naz(içses): Asıl başkası olsaydı şaşardım.
Belgin Naz'a hiç aldırmadan yanından dimdik ve ciddi geçer ve ona sırtını dönerek komiserin karşısında durur. Tarık'a bir bakar ve Naz'ın duyacağı biçimde......
Belgin : Evet kırgınım size. Ben aramasam benim oğluşumun dosyasını hiç açmayacaksınız.
Komiser: Ama......
Belgin: Hiç ama demeyin.....Bu Tarık'ı bulup getirdiğiniz gibi , benim oğlanı da getireceksiniz.Sizden eşimle birlikte özellikle istemiştik.....
Naz durduğu yerden konuşmaları dinler. Arada Tarık ile göz göze gelmektedir. İkisi de son derece sinirli ve ciddidir.
Komiser: Bakın Belgin hanım......
Belgin: Hiç bahane bulmayın lütfen......Tarık, sen at imzanı kendi dosyana......Naz ile seni dışarıda bekliyoruz......Sizinle sonra baş başa görüşeceğim.
Belgin komisere cevap hakkı vermeden Naz'a doğru yürür ve koluna girer.
Belgin: Naz gel kızım biz Tarık'ı dışarıda bekleyelim.....İçim daraldı burada......Hiç güven olmuyor insanlara......
Naz: Katılıyorum size Belgin teyze.
Son bir kez Tarık'ı süzer ve Belgin kolunda karakoldan çıkar.......
Komiser şaşkın yerine oturur. Tarık'a bakar.....
Komiser: Neler dönüyor burada? Belgin hanıma saygımdan işlem yapmayacağım......Resmen görev başında bana hakaret etti.....
Tarık: Çok özür dilerim ben annem adına.....Bu günlerde biraz duygusal ve kafası karışık.....
Polislerden biri Komiser'e Tarık'ın duyacağı şekilde.......
Polis: Türk gecesi Komiserim.....Hatırlayın.....
Komiser: Her neyse.......Olmadı ama......Gelelim size.....Bu kez uyarılıyorsunuz. Bir kez daha tekrarlanırsa hapis cezası alacaksınız......
Tarık: Tekrar özür dilerim......Çıkabilir miyim?
Komiser: Buyrun.
Naz dışarıda Belgin hanımla konuşmaktadır......
Belgin: Hayırdır sen neden buradasın......?
Naz: Sabah Tarık'ı müştemilatta görünce bir an için öfkelendim....Tartıştık.....Biz fırsat yaratıyoruz gitsin, sevdiğine kavuşsun diye...Beyefendi içiyor, içiriyor sızıp gitmiyor......Polisler de o an gelince merak edip peşinden geldim.....
Belgin: Anlıyorum.....Huyudur.....
Naz: Ama bir an Tarık Tekelioğlu dosyası deyince komiser.....Böyle (eli ile göstererek) başımdan aşağıya kaynar sular boşaldı sanki......Ayyyy sandım ki.....
Belgin: Neyse ki sen haşlanmadan ben yetiştim.
Naz: Yaaaaaa.....Nedir sizin oğlunuzun meselesi?
Belgin: Sorma.....Senin şu hayta Tarık....
Naz: Benim mi?
Belgin: Lafın gelişi işte.....Senin şoförün olacak Tarık benim oğlanı da İtalyada ayartıyor....
Naz: Nasıl yani.....
Belgin: Benim oğluşum ekonomi okumaya gitmişti İtalyaya. Alfonso ile de aynı evi paylaşıyorlardı.....Gün geçtikçe bizim Tarık okumayı bırakıp Alfonso Tarıkla yarış müptelası olmaya başlamış.....Okul tabi bırakılmış....Bizim haberimiz yok......Sen birlikte Hulusinin üç buçuk milyon avrosunu araba peşinde yerler. Biz de onu tekrar İtalyaya dönmesin diye böyle takibe aldık....
Naz: Yapmıştır.....valla inanırım.....Dün gece de bana iki şişe şampanya içirtip sarhoş etmişti....
Belgin: Ne?......ne?
Naz: Yaaaaaa.....İçtik içtik sızdık.....Hem de benim yatağımda.....
Belgin: Ne?.....Ne?......Belgincikler mi gelecek ...inanmıyorum!....?Ah.....Belgin ah beğendin mi yaptığını?
Naz: Belgincikler mi? Belgin teyze sen iyi misin.....?
Belgin. Şu an hiç iyi değilim. Şu senin yeni şoför nerede?
Naz: İşte orada arabada.
Belgin: İyi tamam. Siz bir yol bulup dönün evinize.....Nasılsa sizin ev yakın.....
Belgin hızla merdivenlerden iner ve arabaya biner. Kerem Naz'a bakar ve Naz şaşkın başını onaylarcasına sallar. Kerem karakolun bahçesinden çıktığında Tarık da içeriden çıkar.
Naz: Demek öyle......Tarık Tekelioğlunun kanına da girmişsin.....pes!
Tarık: Ne?
Naz: Ne denmez. Efendim denir.....Belgin teyze anlattı......Ya ben de o gence söylemediğimi bırakmıyordum.....Asıl suçlu senmişsin ......
Tarık: Neeeee??????!!!!!!
Naz: Hiç şaşırma.....Kesin şoförümüz olduğunu öğrendiğinde krediyi kesmişti kendisi.....Ayyyy ben ne ayıp ettim......Meğer senden dolayı......
Tarık: Naz , Belgin hanım nerede......
Naz: Kerem evine bırakıyoooo.....Sen var ya........Saklayabileceğini sanıyordun değil mi.....Ama bak daha İtalyaya gidemeden ortaya çıktı gerçekler......Özür dilemeliğim......aaaaaaa? Telefonum arabada kaldı......Telefonunu ver......Sende vardır onun numarası....
Tarık: Naz, çekemeyeceğim şimdi.....Hem de hiç......Ben gidiyorum....
Tarık merdivenlerden ağır ağır iner....Ayağı yine aksamaktadır....
Naz: Çok kızdım sana çok......Hele saklamana daha çok kızdım......
Tarık: Sana iyi senaryo yazmalar.......Ahhhhh!
Naz: Tarık!!!!1
Tarık basamağa tam basamayınca son iki basamaktan yere yuvarlanmıştır......Tekrar ayağa kalkmaya çalışır ama acı çektiği bellidir.......
Naz: Offf ya offfffff. Tepki koyarken bu olur mu ya?
Tarık: Tepkinize soğuk su mu serptim hanımefendi......Ben bakarım başımın çaresine....
Tarık ceplerini yoklar. Para aradığı bellidir.....Ceplerden bir şey çıkmayınca sızlanarak ayağa kalkar ve yola doğru ayağını sürerek yürümeye başlar.....
Naz(içses): Bırak gitsin Naz.....Ne hali varsa görsün....Hak etti bunu....Evvet!!!!
Naz: Tarık dur......Böyle nereye gittiğini sanıyorsun sen!!!!!!!!!.

3

Tarık durur.
Tarık(içses): Bir kere de dinleme sözünü Tarık. Durma.....d-u-r-m-a......Bak hala duruyorsun....
Naz Tarık'ın yanına gelmiştir.....Gülümser ve Tarık'ın kolunu omzuna atar..... Birlikte yürümeye başlarlar....
Naz: Ya seninle ilişkimizde en çok ne hoşuma gidiyor biliyor musun?
Tarık: Hayır, ne?
Naz: Böyle durumlarda hemen yelkenleri suya indiriyorsun.....
Tarık: Nasıl yani?
Naz: Hatırlasana büyük kavgalarımızdan sonra....ya da seni kovduktan sonra......yanına gelip seni işe geri aldığım an hemen kabul ediyordun......Şimdide ciddi ciddi giderken hemen durdun......
Tarık: Yaaaaa....neden acaba?
Naz: Gerçekten sağ ol.......
Tarık: Ne için?
Naz: Beni işe geri dönmen için hiç yalvartmadığın için......
Tarık durup Naz'a bakar. Naz hala gülümsemektedir Tarık da dayanamaz gülümser. Yine de yüzünden ayağının acıdığı belli olur.
Naz: Anayoldan taksiye biner gideriz şimdi......Etrafta da hiç yok sanki?....
Tarık: Belgin hanım kendi aracı ile gelmemiş mi?
Naz: Gelmemiş ki benimki ile döndü.
Tarık: Sağ ol aydınlattığın için......Peki sen neden geldin buraya?
Naz. Neden olacak merakımdan.....
Tarık: Cevabını Belgin hanım verdi demek.
Naz: Kısa ve öz. Bir rallicinin anatomisi....hahahahaha
Tarık: Bunda gülünecek ne var ki?
Naz. Ne yok ki......İtalyada kalmak için Tarık Tekelioğlunu yoldan çıkarıp , okulunu bıraktırıp baba parasını çatır çatır birlikte yerken, dün gece de İtalyaya dönmemek için beni ayartıp içkiyi su gibi içirtip seninle birlikte sızdıran rallicinin anatomisi...
Tarık: Şimdi yine başa mı döndük yani....saydığın bu kadar çok şeyi yapan ben miyim?
Naz: Yok Tarık Tekelioğlu.....herhalde ki sensin....
Tarık: Tamam Naz......Biz en iyisi burada ayrılalım......
Naz: Yolların çılgın rallicisi konu tartışmayı sevmiyor demek......hmmmmmm.
Tarık: Bu bizim yaptığımız konu tartışmak değil....Yanlış hikayeleri doğru kişilere yamamak....
Naz:Iıııııııııhhhhhhh ilahi Tarık.....!!!!!!!! Sen beni güldürdün ...Allah da seni güldürsün.....Doğru kişi ha?......Bu doğru yalan söylemeyen anlamında değil sanırım.......?
Tarık: Yok....Bu böyle olmayacak....Bir kez daha söylüyorum....Burada yollarımızı ayıralım.....
Naz: Yooooooook öyle kaçmak.....Daha çözeceğimiz önemli bir mesele daha var.....
Tarık: Bak Naz ben sana bol düğümlü bir parça ip bulayım onu çöz.....
Naz: Lafı değiştirme.....Dün gece ne oldu.....?
Tarık: Offf Allahım.....Ya ben hakikaten bir yerde kocaman bir hata işlemişim ki bunları bana yaşatıyorsun....
Naz: Dün gece en son yan yana yatağıma düştük.......Sonra ne oldu?
Tarık: Sabah oldu!
Naz: Ciddi ol lütfen.....Ne oldu?
Tarık: Ben senin beni gitme diye geriye yatmama sebep olduğun an dışında hiçbir şey hatırlamıyorum....
Naz: Sence biz??????
Tarık: Ne?
Naz: Anla işte....Sen...ben....biz.....!!!!
Tarık meraklı gözlerle kendisinden cevap bekleyen Naz'a bir süre bakar.....Sonra gülümser....
Naz: Ne oldu?
Tarık: Bir şey olmadı.
Naz: Bu hangi sorunun cevabı?
Tarık: İlk.
Naz: Eminsin yani?
Tarık: Hıhı.
Naz: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
Tarık: Çok basit. Hiçbir şey hatırlamıyorum diyen sensin.
Naz kızarır ama çabuk toparlar....
Naz: Yani kesin hatırlardın demek istiyorsun.
Tarık sırıtır.
Tarık: Kesin.
Naz: Sırıtma!
Naz'ın yanakları yine kıp kırmızı olmuştur. Tarık'a bakar.....
Naz: dediğin gibi olsun........(içses): Offffff Naz ne yap ne et hatırla.....Ne oldu?....Ne?
Tarık: Sanırım burada kaldık.....Tek bir taksi yok........
O anda yanlarında bir ekip aracı durur. Tarık selam verir. Arabanın camı iner....
Polis1: Bakıyorum barışmışsınız......
Tarık-Naz: Ne?
Birbirlerine bakarlar......
Polis 1: Yine sizin evin yakınına gidiyoruz.....İsterseniz bırakalım.
Tarık( içses): ay bunlar çok geveze....şimdi yol boyu.....
Tarık. Sağ olun....Bizim araç gelmek üzere.....
Naz: Ne diyorsun sen Tarık?.....Omuzum çöktü......Biniyoruz tabi memur bey.....Sağ olun.....
Tarık : Offffffff.....Bir kez de.....
Naz: Hadi hadi bırak söylenmeyi de otur arabaya......Bekletmeyelim memur beyleri......
Tarık: Offffffff!!!!!
Radyoda yine 'vazgeçme' çalmaktadır. Polis 1 arkaya döner.....
Polis 1: Tarık bey, hatırladın mı bu şarkıyı......
Tarık: Hıııııı......
Polis 2: İlginç değil mi?
Aynadan Tarık sırttığını görür.
Naz: Ne o ilginç olan.....?
Tarık: Yok bir şey?
Naz: O zaman kesin vardır. Siz söyleyin memur bey?
Polis 2: Bizden laf çıkmaz yenge hanım.
Naz: Ne hanım.....?
Naz kızarır yine ve yol boyu konuşmaz. İki polis ise eve varana kadar sık sık arkaya bakıp gülümsemektedir........

4

Polis 1: Telsizden haber aldık. Zamanımız kalmadı yoksa sizi içeriye kadar bırakırdık.
Tarık : Sorun değil memur bey. Şurda iki yüz metre ya var ya yok. Yürürüz biz. Hadi Naz inelim.
Naz: Bu ayakla mı......?Yok olmaz yürüyemeyiz biz.....Olmazsa biz de gelelim.....rahatsız etmeyiz....Sessizce otururuz burada....Dönüşte bırakırsınız bizi olmaz mı?
Polisler birbirlerine bakıp gülerler.
Polis 2: Ahmet, anlaşılan yenge hanım kıyamıyor........Beş dakika gecikme payımız olur belki ne dersin....
Polis 1: Bilmem ki.....?Olur mu......?Sonra komisere sen cevap veririsin ama.....
Tarık: Lütfen benim yüzümden sıkıntıya girmeyin.......Nazzzzzz inelim.
Tarık Naz'a kaş göz işareti yapar ama Naz kararlıdır. O da kaşını gözünü ayrı yönde oynatır ve polislerden biri arkaya baktığında sakin sakin oturuyormuş gibi sırıtmaktadır.
Eve vardıklarında önce Naz sonra Tarık arabadan iner. Naz tez canla merdivenlere yöneldiğinde polislerden biri Tarık'a işaret eder. Tarık da açık araba penceresinden eğilerek içeri bakar.
Polis 1: Bak bizden sana abi tavsiyesi yenge hanımı üzme....Şu yolu yürütmedi o sana.....çok seviyor belli....değil mi Murat?
Polis 2: Didişmenizden belli....Haydi geçmiş olsun.
Tarık: Sağ olun......İyi günler.....
Tarık (içses): Acaba gerçekten de beni düşündüğü için mi inmedi......?
Naz: Bak gördün mü. Az kalsın bütün bu yolu yürüyecektik....Hiç de halim yoktu hani.....İyi kafaladım ama değil mi?
Tarık: Demek yürüyecek halin olmadığı içindi....Bilmeliydim.....
Naz Tarık'a bakar....
Naz: Nereye? Öğle yemeğine gelmiyor musun?
Tarık: Gelmiyorum....Gidip uzanacam.....Hiç halim kalmadı da.....
Naz: Aman iyi....Sen bilirsin......İylik de yaramıyor.....
Der ve eve girer. Tarık ayağını sürerek müştemilata doğru gider.
Tarık: Düşünse şimdi böyle bırakıp içeri girmezdi. Offfff oğlum Tarık sana acıyan da kalmadı bu dünyada.....
Naz evin içerisine girdiğinde kapıyı kapatır ve sırtını ona yaslar....
Naz: Yazık.....Nasıl da içim acıdı öyle giderken.....Ama olsun........sesimi çıkarmadım ama neydi o öyle yenge hanım lafları......Kim bilir neler anlattı giderken....Boş ver Naz. Önce karnını doyur , sonra hesabını daha rahat sorarsın...Evet.Aynen öyle......
Naz salona doğru ilerlemeye başlar. Netice geldiğini görünce....
Netice: Ohhhh ohhhhh ohh Naz hanımlar teşrif ettiler. Ne o müştemilatta battaniye bulamayınca çarşıya mı gittin almaya.
Naz: Dur hala yaaaaa........Sen biliyordun değil mi orada olduğunu.....Bile bile de gönderdin beni.....
Netice: Eeeeeee hasta olanın doktoru ayağına gelirmiş.....Biz de doktora hastayı gönderdik....Hatta doktorumuz o kadar iyimiş ki hasta olan olana....yanına giden gidene.....
Naz: Ne????? Kim var yanında şimdi? Bayan mı?
Netice: Ayyyyyy aaayyy korkulur valla senden.....Gel otur şuraya gel.....anlat bakalım neler oldu?
Naz: Ben bir bakayım geleyim....Sonra söz anlatırım....
Netice: Otur dedim.....Başkasına da fırsat ver......Allah Allah.....Var mı?
Naz: Ne var mı?
Netice: Tapusu.
Naz: Neyin?
Netice : Karayip korsanımın....ha?
Naz: Ya hala sen dalga geçiyorsun benimle yaaaaaa.
Netice: O zaman otur şuraya.....Zamanı gelince gidersin yanına.....Farz et kiraya verdin.....
Naz: Offfff hala yaaaaaaa. Bir başımı okşattırdım borçlu çıktım yaaaaa.
Netice: Gel gel. Bir kez daha okşatmak istiyor gibi duruyorsun orda.....
Naz bu sefer itiraz etmeden halasının dizine yatar ve düşünceli düşünceli bahçeye, müştemilatın olduğu yöne bakar.....Netice de sırıtarak saçlarını okşamaya başlar.
Müştemilat Kapısı
Tarık: Ümit?
Ümit: Geldin mi?
Tarık: ne o? Kötü görünüyorsun.
Ümit: Oluyo işte......İnsanın aklına gelmeyen şeyler olabiliyor.....
Tarık : İzin verirsen oturmak istiyorum......Ayağım kötü de.....
Ümit: Gel.....
Tarık: Filiz ile mi kavga ettiniz......?Normaldir......Ama merak etme.O birden patlar , birden söner....
Ümit: Yooooo.....İyiyiz. Hem de çok iyi.
Tarık: Ümit seni gerçekten iyi görmüyorum.
Ümit: Sana bir şey sormak istiyorum......Dün biz Filizlere gittik senin için......Sen neredeydin?
Tarık: O yüzdeeeeeen.Hay Allah,ben de daha kötü bir şey oldu sanmıştım.
Ümit : Neredeydin?
Tarık: Şeyyyyyy burada.
Ümit: Neden?
Tarık: Hulusi amca ge.........Dur bir saniye......Sen beni sorguluyorsun......Neden?
Ümit: Müştemilatta mı?
Tarık: Evet!
Ümit: Bütün gece mi?
Tarık: Şeyyyyy.....Evet.
Ümit: Yalnız mıydın peki?
Tarık: Yalnız mıydım..........Öyle olacağını umuyordum ama........
Ümit: ama?
Tarık: Naz da evdeymiş.......
Ümit kaşlarını iyice çatarak uzun süre Tarık'a bakar....
Tarık: Haklısın....Ne vasıfla burada kaldığımı merak ediyorsun....
Ümit: Hayır!!!!!!1
Tarık: Peki o zaman ne?
Ümit: Ne vasıfla ablamla aynı yatağı paylaştığını merak ediyorum!

5

Bu esnada Hulusinin evinde Belgin eve dönmüş ve mutfakta sağ elinin tersini sol eline vura vura bir aşağı, bir yukarı gezinip durmaktadır.
Belgin: Ah gördün mü Hacer abla gördün mü?
Hacer sadece oturduğu masadan bir aşağı bir yukarı gelip gitmekte ve dövünmekte olan Belgin'i izler....
Belgin: Her şey bitti........
Hacer izler.
Belgin: Belliydi bunların rahat durmayacağı
Hacer izler...
Belgin: ah Tarık ah.....yaktın başını......
Hacer bastonunu yere vurur.
Hacer. Yeter Belgin. Başım döndü.....
Belgin: Yetmez ....yetmez......Ah bütün planlarım boşa gitti.....ah Tarık....eh Naz.......
Hacer: Yeter hipnotize olacam birkaç kez daha gözümün önünde gidip gelirsen böyle.....
Belgin hiç aldırış etmeden turuna ve dövünmeye devam eder......
Hacer: Ay yeter dedim duymadın mı ( bastonu ile Belginin yolunu keser)....Ne oldu anlat....Ne yapmış bunlar....
Belgin: Nasıl diyeyim......
Belgin iki işaret parmağını yan yana birbirine sürter......
Hacer: Aaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!!!
Belgin: Yaaaaaaaaaaaaaaaaaaa.
Hacer: Sen nereden biliyorsun peki....Kamera mı yerleştirmiştin Naz'ın odasına?
Belgin: Yok artık daha neler.....Sapık mıyım ben?
Hacer: Eeeeeeeee nereden biliyorsun o zaman?
Belgin: Bugün Naz söyledi.
Hacer: Eeeee destur!!!!! Tövbe tövbe!!!! Biz Tarık ile ( parmaklarını Belgin gibi birbirine sürterek)dedi....? Bir yaşıma daha girdim.....
Belgin: Ay olur mu hiç Hacer abla ya.....Ağzından kaçırdı.....
Hacer: Ağzını açınca mı kaçtı hop diye.
Belgin: Benim içim yanıyor , sen dalga geç. Akşam Tarık ile içip,içip sızmış bunlar. Hem de Naz'ın yatağının üstünde.
Hacer: Haaaaaaaaaaaaaaaa. Eeeeee sonra ne olmuş?
Belgin: Olmuştur her halde. Naz hatırlamıyor.
Hacer: Aman Belgin sende. Sızdıysa bunlar ne olacak......
Belgin: Yok benim içim rahat etmeyecek.........Nasıl öğrenebilirim.....Ben daha babaanne olmak istemiyorum......Daha çok gencim ben Hacer abla.....Hele oğluşumun o Naz'ın elinde benden gün be gün uzaklaştırılmasına dayanmaz kalbim......
Hacer: o zaman biz de koca karı formülleri ile olup olmadığını öğreniriz.
Belgin: Ay var mı öyle bir formül.....Hemen hazırlayalım.
Hacer : Olmaz mı......Bana bir kalem kağıt getir......Ayşeyi de çağır........
Belgin Hacer'e bir not kağıdı ve tükenmez verir. Mutlu bir ifade ile Hacer'in yazdıklarını okur.....
Belgin (içses): Bu gün sona ermeden ben dün gece neler olduğunu öğrenmiş olacağım.....Sonra gerekli önlemleri almaya başlayacağım.....
Hacer kağıdı Belgine verir......
Belgin: Ruj mu? Neden?
Hacer: Hele Ayşe bunları alsın sonra anlatırım.......Nerde o? Çağırmadın mı?
Belgin: Dur çağırırım.....Ne yazıyor burada?
Hacer: Kanbertaze otu %3 'lük farzenitli.......
Belgin: Allah Allah.....Otları iyi bilirim ama bunları ilk kez duyuyorum......
Hacer: Gençsin ya....Bilmezsin sen........Neyse sen dur ben çağırırım Ayşeyi.
Hacer kağıdı Belginden alır ve mutfaktan çıkar. Ayşe'ye seslenir.....Belgin ise mutfakta oturmuş şevkle ellerini ovuşturmaktadır......
Hacer: Ayşe kızım gel......Seni bir yere göndereceğim....
Ayşe: Nereye Anneanne...(içses): Aman uzak olsun da Sadriyi çağırayım.
Hacer: Eski mahalleye......Bizim oradaki aktardan şuradaki yazılı ottan alacaksın.....Ama dikkat et farzenit'in yüzdesini fazla ilave etmesin.......
Ayşe: Tamam.....Hemen çıkıyorum......Ama bir iki saat sürer dönmem.
Hacer: Bir saat sonra evdesin......Karışmam yoksa.....
Ayşe: Mahalledeki arkadaşlara uğrasaydım biraz anneanne....
Hacer: Ben senin gözlerinde görüyorum o arkadaşları....Bir saat dedim.....Sakın yüzdeyi unutma.....Facia olur sonra.
Ayşe: Ruj ne renk olacak....?
Hacer: Hiç fark etmez. Belgin Naz'a ruj hediye etmek istedi....Sen al kafana göre....
Ayşe: İyi valla......Bana daha bir toka bile almamış.....Naz'a ........
Hacer: Hadi uzatma da çık biran evvel....
Ayşe: Tamam......Çantamı alayım çıkıyorummmmm.
Ayşe odasına çıkar ve hemen Sadriyi arar.....
Ayşe: Sadri , Filizi ayarla ve bizim eski mahalleye gel......Hayır beni alma....zaman kaybı olur......hayır alma........offffff Sadri ya.Tamam bahçe yolunda bekliyorum seni.....Çabuk ol.....
Ayşe Sadri ile buluşup Hacer'in tarif ettiği aktara gider......
Ayşe: İyi günler.....Ben bir ot almaya geldim...Şurada yazılı......Kağıt nerede ya......?
Sadri: Valla sen arabaya binerken rüzgar çoktu.......Belki uçmuştur..
Ayşe: Eyvah ben ne derim anneanneme şimdi.....sıkı da tembihledi.....
Aktar: Hatırlamıyor musun kızım istediği şeyi?
Ayşe : Ya garip bir şeydi......Kaburutaze mi, yoksa kandırmatazeyi mi?
Aktar güler.....
Aktar: Kanbertaze otu olmasın?
Ayşe: Tamam işte ondan. Ama yanında bit de başka bir şey vardı.
Aktar: Bu ot sadece farzenit ile karıştırılır. Yüzdesini hatırlıyor musun?
Ayşe: Şey....evvet.....Yüzde beş. Evet evet yüzde beş.
Aktar: Eminsin değil mi? Karışım fazla olursa kötü sonuç verebilir.......
Ayşe saate bakar......
Ayşe: Eminim .....Acele edin lütfen.....
Sadri : Başka iş var mı?
Ayşe: Var! Naz hanıma ruj alacaz.
Ayşe eve döndüğünde Hacer ve Belgin onu dört gözle beklemektedir.
Hacer. Tamam mı?
Ayşe: Tamam anneanne. Ben odama çıkıyorum....
Belgin: Hadi Hacer abla anlat ne yapacaz?
Hacer: Bak Belgin......Bunu sırf senin içini rahatlatmak için yapıyorum.....Şimdi bu otu kaynatacaz.....İçine bu tozu atıp soğuduktan sonra ruju bu karışıma batıracaz.....
Belgin : Eeeeeeeeee?
Hacer: Eeeee si eğer Naz kız oğlan kız değilse alt dudağı kuruyup çatlayacak.....
Belgin: Ayy sen birtanesin Hacer ablam......Seni bir kez daha öpmek istiyorum....
Belgin Haceri bir kez daha kucaklayıp öper. Hacer son sarıldığında yanakları acıdığı için buna fırsat vermeden geri çekilir.....
Belgin: Yalnız Hacer abla......Güvenilir mi bu?.....Kıza zarar vermeyelim.....
Hacer: Merk etme sen....Ben bu karışımı genç kızlığımda kaç kez hazırladım.....Rahmetli teyzem yapardı bunu.....Hep doğru sonuç verir. Önemli olan farzenit'in yüzdesi. Yüzde üçten fazla olursa dudakları balon gibi şişer ve en az üç gün öyle kalır.
Belgin: Desene bitkisel silikon bu.
Hacer: Silikon milikon bilmem. Hadi mutfak'a geçelim de hazırlayalım şunu.......

6

Tarık Ümit'in sorusuna cevap aramaktadır.
Tarık: Anlamadım?
Ümit: Bal gibi de anladın Tarık. Hadi dağ evinde hastaydın........Bakayım ( elini Tarık'ın alnına götürür)oysa şimdi gayet iyisin.....Her halde bir kardeş olarak açıklama beklemek hakkım.....
Tarık: Şeyyyy.....Sen tam olarak ne gördün Ümit.......?
Ümit: Sen dün geceyi hatırlamıyorsun değil mi?
Tarık: Doğru söylemek gerekirse en son koptuğu yerden sabah uyandığım zamana kadar olan boşlukta neler oldu bilmiyorum.
Ümit: Belliydi......Gece Filizlerden döndükten sonra Naz'ın yanına gidip olanlardan bahsetmek istedim. Odanın kapısı açıktı......İçeriye girdiğimde Naz ile sarılmış uyuyordunuz.
Tarık: Sarılmış?......Ne kadar sarılmış?
Ümit: Benim gözümle çok sarılmış......Naz'ın kafası senin göğüsündeydi ve senin kolların da onu sarmalamıştı.
Tarık: anlıyorum.....
Ümit: Hemen kapıyı kapattım çünkü babam ille de Naz'a iyi geceler diyeceğim diye tutturmuştu......Onu oyalayana kadar akla karayı seçtim.
Tarık: O arada biz.....
Ümit: Kıpırdayacak halinizin olmadığı odadaki alkol kokusundan belliydi .....Ben de herkes yatana kadar sizi öyle bıraktım......
Tarık: İnan hiçbir şey olmadı Ümit.....Yani seni üzebilecek anlamda......Naz bana emanet biliyorsun.....Gidene kadar da öyle olacak.......Dün veda gecesinde biraz kontrolden çıktık....Ama.....
Ümit: Biraz demek.....Kendini benim yerime koy.....Filiz ile beni böyle görseydin.....Bana ne derdin.....
Tarık: Haklısın.....kardeşlerin başladığı yerde modernlik ölüyor.....Ama şundan emin ol ki seninle bu konuşma yaşanmazdı Ümit......
Ümit Tarık ' a bakar.......
Ümit: Demek sen benden modernmişsin.....
Tarık: Ondan değil......Şu an hastanede olurdun......
Ümit: Mesaj alınmıştır.....Neyse.....Herkes yattı daldım odaya. Ben Naz'ı kenara çekiyorum , Naz Tarık gitme diye tekrar sarılıyor......Naz 'ı hallediyorum sen tamam gitmiyorum bak buradayım diye yanına çekiyorsun......
Tarık: Zaten en son hatırladığım nokta orasıydı.....Yoksa ben Naz'ı yatağında bırakıp dönecektimmmmm.....
Ümit: Binbir zorlukla seni buraya getirdim......Ama bütün gece de uyuyamadım.....
Tarık elini Ümit'in omzuna koyar......
Ümit: Sen çok iyi bir çocuksun......Seni gerçekten çok severim.....Kardeşimi emanet edebilecek kadar çok.......Eğer üzülmene neden olduysam senden tekrar özür dilerimm....Ama Naz bilmese bile sen benim onu......anla işte....biliyorsundur.......İçmek isteyince kıramadım.....
Ümit: Merak etme, farkındayım.Sadece bir kardeş olarak duyarsız kalmak istemedim.....Naz'a değer veren tek sen değilsin....
Birbirlerine sarılırlar.Tarık'ın sırtı kapıya dönüktür . Kapıdan bakıldığında birbirine sarılmış iki kişi görülür ama Ümit seçilmez. Birden bir alkış sesi duyarlar.....
Naz: Maşallah........Hiç boş durmuyorsun.....Sofia gider gitmez......Ümit?
Ümit: Naz......?
Tarık: Naz.....?
Hemen birbirlerinden ayrılıp tedirgin bir şekilde üstlerini başlarını düzeltirler.....
Naz: İnanmıyorummmmmmmm yaaaaa......İğrençsiniz!!!!!1
Tarık ve Ümit birbirine bakarlar sonra her ikiside arkasını dönüp giden Naz'ın peşinden koşarlar.....
Tarık: Nazzzzz durrr!
Ümit: Nazzzzz duuuuuuuuurrrrrr!
Tarık ayağından dolayı hızlı koşamadığı için Ümit Naz' ı durdurur. Naz tiksinmiş bir ifade ile Ümite sonra Tarık'a bakar......
Ümit: Kızım sen dün içki yerine beynini mi içtin.....? Ne saçmalıyorsun.....?
Tarık: Evet bu sefer gerçekten saçmaladın......Kardeşlerimiz hakkında konuştuk Ümitle....
Ümit: Evet.....O benim abim sayılır........Yani pes Naz.....
Naz : Özür dilerim.....Ne bileyim halam öyle şeyler dedi ki......aman ne bileyim ben yaaaaa.....Kafamı kaldı bende......Tarık! Hadi hazırlan Belgin teyze aradı....Bizi yemeğe davet etti.....Hulusi amca kesin yokmuşşşş. Öyle dedi.....Kerem bekliyor arabada.....
Ümit: Ya ben?
Naz: Ne olmuş sana?
Ümit: Beni çağırmadı mı? Hayır !!!!!
Naz: Hayır !!!!!....Adın bile geçmedi.....
Ümit: Görüyor musun Tarık!!!! Ben uykusuz kalayım ablam için o da güzel bir yemek yeme ihtimalimi bile düşünmesin.....
Tarık: Merak etme Ümit. Ben Belgin hanımı bilirim....O şimdi özel sayıya göre hazırlık yapmıştır. Yoksa önce ben seni götürürdüm.....ama belki gelirken bir şeyler getiririm...
Naz( içses) : Demek dönecek!!!!!!!
Ümit: Sağ ol Alfonso....Naz.......Hadi şekerim.....
Ümit kıvırtarak yanlarından uzaklaşır.....
Naz: Ümiiiiiiiit! Dalga geçme!
Ümit: Tamam şekercim......
Tarık hallerine güler.....
Naz: Hadi gel de bekletmeyelim Belgin teyzeyi......Yolda daÜmitle konuştuklarınızı anlatırsın.
Tarık: Ne?
Naz: Hiç duymamışlık numarası yapma....Ne konuştuğunuzu öğreneceğim......
Tarık ( derin bir iç çeker): Offffffffff......
Kerem arabada hazır beklemektedir. Tarık Keremin yanına oturmak için arabanın ön kapısını açmaya yeltenir ama Naz....
Naz: Benimle oturacaksın......ü
Tarık: Anlamadım.....Bu bir emir mi yoksa rica mı?
Naz: Sence?
Tarık: Artık sizin için çalışmadığıma göre emir değidir sanırım..
Naz : Eeeeee o zaman ne duruyorsun?
Tarık: Ama rica da değil......
Naz birden haykırır.....
Naz: Öffffff Tarık!!!!! Benimle arka koltuğu paylaşmak istermisin?
Tarık: Hayır! Teşekkür ederim....
Naz bozulur.....
Naz: Neden?
Tarık: Arkada araba tutuyor. Ayaklarımı da uzatamıyorum......
Naz: Lütfen.....Kerem'in arkasına ben otururum......
Tarık (içses): Hadi Tarık...kandırma kendini sen de istiyorsun....
Tarık: Tamam.....Bu seferlik öyle olsun......
Naz memnun bir ifade ile Kerem'in arkasına oturur.....
Naz: Evet Ümit ile ne konuştunuz.....?
Tarık: Kardeşlerimiz hakkında konuştuk dedim ya......?
Naz: Peki ne?
Tarık: Sana anlatamam.......
Naz: Ne konuştunuz?
Tarık: Kardeşlerimiz hakkında konuştuk........
Tarık sırıtır.....
Naz(içses): Demek öyle Tarık bey....... Ben bu bilgiyi senden alacağımmmmm
Naz Tarık cevap vermediği için Kerem'e sürekli tur attırır .......
Naz: Ne konuştunuz?
Tarık: Naz bak Belgin hanım bekletilmeyi sevmez.....
Naz: Ne konuştunuz.......
Tarık: Ümit beni affet.....Dayanamayacağım......Bak Naz dün gece için Ümitten özür diledim.......
Naz: aman bu muydu yaaaaa? İlahiiiiii Tarık.......
Tarık Naz'ın elini havada yakalar.........
Tarık: Amman ne olur vurma......
Naz: O zaman benden de özür dile......
Tarık: Nedenmiş o?
Naz: Yemeğe katılmadığın için.
Tarık: Hangi yemek?
Naz: Asıl sen beynini içmişsin......Ümit 'in senin için gidip senin gitmediğin yemek......
Tarık: Ben o yüzden özür dilemedim ki.......
Naz: Peki neden?
Tarık: Beni senin yanından alıp yatağıma kadar taşıdığı için....
Naz cevap veremez. Kerem 'e bir an evvel Belginlere gitmesini söyler. Beş dakika sonra....
Naz: Ne ince bir insan değil mi Belgin Teyze.....
Tarık:Yaaaaaa......
Naz: Ama gerçekten.....Dün gece yemeğe katılamadığımız için bizi bugün tekrar ağırlıyor.....
Tarık: Tabi ya......Ben de sandım.....
Naz: Ne sandın......
Tarık: Yok bir şey.....geldik.
Araba kapının önünde durur.....Tarık hemen kapıyı açar ve inmeye yeltenir......O anda Belgin telaşla evden çıkar.....
Belgin: İnme Tarık......Hulusi aradı eve geliyormuş.....Nerede kaldınız! Bekle bekle meraktan öldüm.....
Naz: Kusura bakmayın Belgin teyze......Tarık yüzünden geciktik.....
Belgin: Neyse......Naz bak sana ruj aldım kızım.......Bunu görünce tam senin rengin diye düşündüm....
Naz: Ay çok teşekkür ederim......
Belgin: Hadi sür de nasıl durduğunu göreyim.....
Naz: Burada mı?
Belgin: Neden olmasın.....Al bak aynada getirmiştim içeriden......
Naz ruj'u açar......
Naz( içses): Ayyyyyyyy bu ne renk böyle......Ama sürmezsem ayıp olacak......
Naz aynayı alır ve ruj'u sürer.
Belgin (içses): Ayyyy renge bak.......Neyse yarın belli olacak Hacer ablanın dediğine göre.....
Belgin: Harikkkkkkka! Bir ruj bir insana ancak bu kadar yakışabilir......Öyle değil mi Tarık?
Tarık usulen.....
Tarık: Yaaaaaa.
Belgin: AaaaaaaaaHulusi geldi.....Kerem sen bu yolu düz takip et, sağ'a dön çıkarsın....Yalnız dikkat et yol biraz bozuk.....
Kerem merak etmeyin Belgin hanım......
Naz: Hadi o zaman gidelim......
Yola çıkarlar.....Naz Tarık'a bakar.....
Naz: Sen de kibarlık olsun diye yaaaaa dedin ama bakmadın bile.....
Naz bir kat daha sürer ruj 'u . O esnada Belginin söylediği kötü yola girerler.....
Kerem: Çok özür dilerim ama mümkün oldukça az sarsmaya çalışacağım.....
Tarık: Sorun değil yolda çok çukur var.....Senin yapabileceğin bir şey yok....
Naz: Bak Tarık........Nasıl durdu ruj......?
Tarık( içses): Iyyyyyyyy....renge bak......
Tarık: Güzel......
Naz: Ne o beğenmedin galiba......yakından bak o zaman......Kokusu ve tadı çok güzel ama....
Naz Tarık'ın burnunun dibine kadar yanaşır. Dudaklarını öpecekmiş gibi uzatır . O anda büyük bir çukura girerler ve araba öyle bir sarsılır ki Naz'ın dudakları Tarık'ın dudaklarına yapışır......

7

Naz hemen toparlanıp elleri ile kendini Tarık' tan geri iter. Önce Kereme bakar....
Naz( hışımla): Ne yaptığını sanıyorsun sen?
Aynı anda....
Kerem: Ben mi?
Tarık: Ben mi ?
Naz şaşırır. Önce işaret parmağı ile Kerem'i işaret eder.
Naz: Evet sen!
Sonra Tarık'a çevirir parmağını.....
Naz: Yok.....Yok sen. Evet sen! Ne yaptığını sanıyorsun sen?
Tarık: Yani ben? Bak Nazzzzzz........!!!!!
Naz: Hiç bana Naz deme şimdi.....Rezil oldum......
Tarık: Ben mi dedim burnum ' un dibine gir de rujunu koklat diye.....
Naz: Hiç bahane bulma . Her fırsatı değerlendiriyorsun......Ayıp....Benden çekinmiyorsun .......Kerem den utan.
Tarık: Nazzzzzzz.....Gelme üstüme.....Geç şu kapının dibine.....bana en uzak noktaya.....Bakarsın kendimi Tazmanya canavarı sanıp üstüne atlarım.......
Naz cevap vermeden diğer kapının dibine oturur. Kerem camdan arkaya bir Naz'a bir de Tarık ' a bakar. Sonra arkaya bir kağıt peçete uzatır.
Naz: Sağ ol......(Tarık'a başını çevirir ve yüksek sesle)....Çok duyarlısın....
Der ve peçeteyi alır........Kerem bir peçete daha uzatır.....
Kerem: Kusura bakmayın......O peçete aslında Tarık bey içindi........
Tarık önce anlam veremez ama sonra birden yerinden fırlar ve aynaya bakar, hemen peçeteyi kapar ,hatta birkaç tane daha çeker kutudan ve sinirle dudaklarını silmeye çalışır.......Aniden başını Naz'a çevirir.....Naz gülümsemektedir......
Tarık: Çok mu komik.....?
Naz: Siz erkekler makyaj temizliğinden hiç anlamıyorsunuz......
Naz nazikçe ve edalı Tarık'ın elinden kağıt mendilleri alır ve küçük dokunuşlarla dukalarını siler. Tarık biraz sakinleşmiş Naz'ı gözleri ile izlemektedir.
Naz: Öyle silersen dudaklarına zarar verirsin......Şişer sonra......Big Mamma dudağı olur
Kerem dayanamaz güler. Tarık ise yine sinirlenir ve Kerem' e bakar.....
Naz: Tarık , sen istersen bir sıcak duş al......Hıhıhıhıhh....Hala mor dudakların.....
Tarık arabadan iner ve Naz'a.....
Tarık: Size iyi günler......Artık yarın sabah kahvaltıda görüşürüz.....Benim bu akşam Sadri ile buluşmam gerekiyor......
Naz: Neden.....?
Tarık ( Gülümser): Hadi size iyi günler.......
Naz(içses): İnşallah o dudakların şişer de gününü görürsün.....Ne işi var ki Sadri ile?
Ertesi sabah, müştemilatta.........
Tarık yüz üstü yastığına sarılmış yatmaktadır. Birden kapı açılır içeriye Naz girer. Tarık gürültüden gözlerini açmıştır. Başını yastıktan kaldırmadan gözlerini yukarı sola dikip Naz'a bakar......Naz karışsına geçmiş ellerini bellinin iki yanına dayamıştır.....
Tarık (içses): Şimdide mezdeke grubuna katıldı herhalde.....Peçesini göstermeye geldi kesin.....
Naz: alacağın olsun.....Ah'ı eden benim......ah seni değil beni buldu.....
Tarık yatakta dikilir......Naz'ın gözleri fal taşı gibi açılır......
Tarık: Ne dedin?.....Tek Kelimesi anlaşılmıyor.....Neye bakıyorsun sen öyle?
Tarık rahat konuşamadığını hissedince ellerini dudaklarına götürür ve hemen banyoya koşar.....Çıktığında dünkü halinden daha öfkelidir....
Tarık: Senin yüzünden oldu......
Naz: Ne diyorsun anlamıyorum?
Tarık: Ne?
Naz yüzündeki peçeyi kaldırır.Tarık Naz'ın dudaklarını görür ve ona sarılır.
Tarık: Çok üzgünüm......
Naz: Anlamıyorum seni.......Ne diyorsun.....?
Tarık: Anlamadım.....Ne dedin......?
Naz cep telefonunu çıkarır ve mesaj bölümünü açar .......
Naz'ın mesajı: Söylediklerinin tek kelimesini anlamıyorummmmmmmm
Belginlerin evi.....
Belgin'e mesaj gelir........
Belgin: Nazdan......Dur bakalım sonuç belli olmuştur.....
Naz'ın mesajı: Belgin teyze ruj bana allerji yaptı...Konuşamıyorum....Çok kötüyüm....Yardımcı olabilirmisiniz?
Belgin: Biliyordum......bak .......
Belgin hemen yatağından kalkar ve aşağıya mutfak'a Hacer'in yanına gider.
Belgin: Hacer abla bak tuttu senin iksir......
Hacer: Ne?
Belgin: Naz dan mesaj geldi.......Çok kötü olmuş......
Hacer: Olamaz........
Belgin: Olmuş işte.......Haklı çıktım ben......
Hacer: Olamaz çünkü o karışım aslında iyi bir nemlendiricidir.....Bu sabah dudakları daha yumuşak olmalıydı.....Kuruma olayını ben uydurdum .
Belgin: Yani beni kandırdın öyle mi? Alacağın olsun Hacer abla! Eeeee bu kız neden konuşamıyor o zaman?
Hacer: Ne konuşamıyor mu?......Eyvaaaaaaaaahhhh.........Ayşe!
Hacer mutfaktan çıkar ve Ayşenin odasına girer. Ayşe telefonda mesaj yazmaktadır......
Hacer: Çabuk söyle.....Yüzde kaçlık farzenit aldın dün?
Ayşe: Kızma anneanne......Kağıt rüzgarda uçunca.....
Hacer: Bırak şimdi rüzgarı......Yüzde kaçlık aldın?
Ayşe: Yüzde beş....
Hacer: Eyvah eyvah!Belgin de Ayşenin odasına gelmiştir.....
Belgin: Ne oldu Hacer abla?
Hacer: Gördün mü başımıza geleni? Yazık kıza.....!
Belgin: Ne oldu anlatsana.....
Hacer: Aç telefonu söyle hemen gelsin.....Hadi oyalanma.....
Belgin: Ay çatlatır bu insanı......Söylemiyor......Alo Naz......Hemen bize gel kızım....Hacer teyzen bir baksın......Anlar o böyle şeylerden.....Hadi çabuk ol.....
Yarım saat sonra.......
Belgin: Geldi......Ben açayım kapıyı........Hulusi kalkınca beni çağırın.....
Hizmetçi: Tamam Belgin hanım.
Belgin kapıyı açar. Karşısında Naz durmaktadır. Yüzünde peçe vardır......
Belgin: Gel kızım......Çok mu kötü......
Naz kafasını onaylarcasına sallar.....Elindeki bir kağıdı Belgine verir.
Belgin: Hulusi amca evde mi?......Evde ama uyuyor.....Merak etme göstermem seni bu halde ona.....
Naz arkaya doğru bir işaret verir. Çalıların arasından Tarık çıkar. Dudaklarını bir mendil ile kapatmıştır....
Belgin: Tarık? Senin ne işin var........Ne oldu ağzına......Çek bakayım şu mendili......!
Belgin eliyle Tarık'ın elini dudağından çeker......Dudaklarını görünce şok olur. Tarık düşen annesinin bedenini zor yakalar.........

8

Naz: Aaaaaaaaaaaaaaa.......Korkuttun kadını.....Napçaz şimdi?
Tarık: Boşuna konuşuyorsun anlaşılmıyor...
Naz: Sen beni anlamadın değil mi ? Ben de seni......
Tarık başı ile naz'a işaret eder hadi tut diye....Naz bir türlü anlamayınca yanına gider ve Naz'ın ellerini Belginin koltuk altına yerleştirir. Kendisi de ayaklarından tutar ve tam kaldıracak iken......
Hulusi: Günaydın herkeseeeeeeee.........Belgiiiiiin......Belginciii iiiiiiimmmm. Nerdesin hayatımın Turkish anlamı......?Yani tek anlamı.....
Tarık Belgini bırakır ve açık kapıdan kaçar........
Naz: Boşuna kaçıyorsun.....Seni yeni melez şoförüm Niko diye tanıtırdım....Annen zenci olabilirdi......
Hulusi merdivenlerden inmiş ve Belgini yerde görüp telaşla yanına gelmiştir...
Hulusi : Belginnn......Noldu......Belgiin.......????
Naz: Yok bir şey Hulusi amca. Beni böyle görünce şok oldu birden......
O an Hulusi yüzü peçeli Naz'ı fark eder. Fark eder ama tanıyamaz......Naz üstünde mini eteği , topuklu çizmeleri ve yüzünde peçesi ile kocaman gözlerle ona bakmaktadır.....
Hulusi: Ya Allahım ben en son ne zaman Mısıra gitmiştim........? ......Hadi Mısır'a gittiğimi unuttum diyelim no problem ama bu fıstığı nasıl unuturum bu çok problem.........Ohhhhhh be......Demek sen beni hiç unutmamışsın.....Gelmişsin buralara........
Hulusi Belgini tamamen unutmuştur ve Arapça konuştuğunu düşündüğü Naz'ı önce aşağıdan yukarıya, sonra yukarıdan aşağıya birkaç kez süzer.
Hulusi: Ne diyor acaba......ya ya yallah vallah maşallah......
Naz :Aa aaaaaaaaaaa?!
Belgin kendine gelmiş, fakat Hulusi fark etmemiştir.Naz 'ın kaş göz işaretini de anlamamaktadır.....
Hulusi: Amman hiçbir yere gitme....Ben bir Mezdeke koyayım Cd çalara geliyorum.....Şöyle evin havasını değiştirsin.....
Belgin: Hulusiiiii!!!! Ben burada can çekişiyorum sen benimle ilgileneceğine Mezdeke koymaya gidiyorsun......!!!!!
HulusiL Hulusi birden gerçeklere döner) Ayyyyyyyyyyy!!!!!!!!!Olur mu Belginciiiiiim.....Kızcaz bak taaa Mısırlardan gelmiş.....oyalansın diy.....
Belgin: Mısır dan değil Vahilerden geldi o.....
Hulusi: Bak alacağı olsun......Güya ruh ikizim....Ben de sadece Japonlarla iş yaptığını sanıyordum.....(yandan yandan Naz'ı süzerek) Meğersem o Giza dan ne gizler keşfetmiş....
Belgin: Saçmalama Hulusii! Naz o Naz......Rahatsızlandığı için peçe takmış......Seninle sonra Gez Göz Arpacık güm Giza yapacam......merak etme........
Hulusi: Aaaaaaaaa? Ben yüzümü yıkamamışım daha......Gideyim yıkayayım......Hacer ablam görmesin.....
Belgin: Hemen bankaya gidiyorsun Hulusi.....Sen arabaya bin ben kızla eşyalarını yollatırım...
Hulusi: Ama Belgin......!
Belgin : Gidiyorsun o kadar.....
Hulusi: Tamam Belgincim..Naz babana selam söyle kızım......Eğer bir gün Mısıra gitmek isterse beni de.....
Belgin: Hulussssiiiiiii!!!!
HulusiL yumuşak bir ses tonu ile) Tamam tamam çıktım....
Der ve çıkar......
Belgin: Tarık nerede?
Naz bahçeyi gösterir....
Belgin: Ne onun hali öyle......Hadi sana ruj alerji yaptı.....Tarık da empati mi kurdu öyle oldu.....?
Naz gözlerini Belginden çevirir.....
Belgin ( az anlaşılır bir sesle): Ben biliyorum size yapacaklarımı ya durun?
Naz: Anlamadım Belgin teyze......
Belgin: Hulusi amcan haklı.....Arapça konuşuyormuşsun gibi geliyor sesin.....
Belgin ayağa kalkar ve Naz ile salona geçerler.....Hacer ile Ayşe gelir......
Belgin: Ben az önce ayıldım bayıldım hiç mi duymadınız?
Hacer: Duyduk duyduk ama o an Tarık 'ı mutfak penceresinde görünce gelemedim.
Belgin: Gördün mü halini?
Hacer: Hmmmmmmmmm.....yazık.....Hep Ayşenin yüzünden.....
Naz: Ruj'u Ayşe mi seçti.....
Hacer: Tarık da bunun gibi Arapça konuşuyor......
Belgin: Eeeeeee? Napcaz şimdi.....
Hacer : Yapacak bir şey yok......Bakayım Naz?......Ayyyyy senin daha da kötü......Buz koyacağız geçmesini bekleyeceğiz.
Naz işaretle iki kat sürdüğünü anlatmaya çalışır......
Hacer: Olmuş bir kere artık bekleyeceğiz......üç günde mi, üç haftada mı iyileşir bilemem.
Üç hafta ifadesini duyan Naz deli olur. Başlar ağlamaya........O arada Tarık içeri girmiştir.......Naz'ın yanına gider ve ona tek koluyla sarılır. Diğer eli ile dudaklarını gizlemektedir.
Belgin: Tarık sen gel benimle yukarıya.....Belki Berrak zamanından kalma bir maske buluruz......Böyle gezilmez.....
Tarık: Sen beni burada bekle......Buluruz bir çözüm......
Naz: Ne dediğini anlasam......Ama sesin yumuşak geliyor kulağa.....
Tarık: Anlamadın ya.....Naz keşke bunu anlayabilsen......Seni seviyorum.....
Naz: hemen sevinme mi dedin........ya ne dedin......?
Tarık: Bak söyledim işte sonunda......Bunca kişi yanında hem de.....
Naz: Çabuk dön Tarık.....Burada beni türünün tek çeşidi misali bırakma.......
Tarık: kadere bak ki ne dediğimizi anlamadan kavgasız konuşabildik sonunda....
Naz: Bu arada şarabı içirmemin sebebi gidişine dayanamamamdan kaynaklanıyordu.....Seni sevdiğimi anlayınca bırakmak istemedim.....
Belgin: Tarık ......Orada durup yeni lisanınızı çözmeye çalışacağınıza buraya gel.......Gelen giden olur rezil olma elinde peçete ile öyle ......
Tarık bir kez daha Naz'a bakar ve Belgini izler.......
Belgin'in odası
Belgin: Aslında sen bu cezayı hak ettin ya.....İki dakika kızdan kopamıyorsun.....
Tarık: Anne....
Belgin: Anlaşılmıyor hiiiiiiç konuşma!!......Aslında buzu alıp yapıştırasım geliyor ya dudaklarınıza.....Dua et asabi bir yapım yok....
Tarık güler....
Belgin: Gülme valla çok fena yaparım......Al şu maskeyi........
Tarık annesine sarılır....Belgin hiç tepki vermez.....Bunun üzerine geri çekilir ve anlamlı bir şekilde annesinin gözlerine bakar.....
Belgin: Hiç uğraşma....Dargınım sana.......Ben daha önceki günlerde torun hayali kurarken bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim......Hele babanla barışmadan.......Naz'a gerçek kimliğini söylemeden.....Nasıl yaparsın bunu Tarık......?
Tarık anlam veremez......Cep telefonunu çıkartıp mesaj kısmına yazar.....
Tarık'ın mesajı: Ne yaptım ki ben?
Yaklaşık yarım saat sonra salona dönerler. Belgin rahatlamış görünmektedir....Hacer ve Ayşe de Naz ile oturmuşlar Naz'a ara ara buz poşetcikleri vermektedirler......
Belgin: Naz kızım sizi benim cildiye uzmanı bir arkadaşıma götüreceğim.....Belki iyileşme sürecini hızlandırırız ......Babanlara da kahvaltıya bana geldiğinizi ve yediğiniz bir sosun size alerji yaptığını söyleriz......Doğrusunu açıklamak sanırım daha zor olur.
Naz Tarık'a bakar.
Cildiye Muayenehanesinde
Belgin: Siz burada bekleyin. Ben bir konuşayım arkadaşımla.....
Belgin ayağa kalkar ve muayene odasına girer. Tarık hemen Naz'ın elini tutar. Naz da başını Tarık'ın omzuna yaslar.
Naz: İnsanın seninle hiç konuşmayası geliyor.....
Tarık: Neden?
Naz : Çünkü hiç tartışmıyoruz......
Tarık: Doğru söylüyorsun......
Naz: Tarık!!!! Ben dediğini anladım.....
Tarık: Evet ya bende.
Aynı anda biri peçeyi, diğeri maskeyi kaldırıp diğerinin dudağına bakar......Şişlik yarı yarıya inmiştir....Birden bekleme odasında bulunan küçük bir çocuk gördüğü dudaklar karşısında ağlamaya başlar....Ailesi onu kucaklar ve Tarık ile Naz'a garip garip bakarak odadan çıkarlar.
Tarık ve Naz birbirlerine bakarak gülerler......
Akşam olduğunda doktorun yaptığı iğne sonucu dudaklarındaki şiş nerdeyse görünmeyecek bir duruma gelmiştir. Saat dokuz gibi Naz müştemilata gelir.....Eliyle arkasında bir şey sakladığı bellidir.....
Tarık: Hayırdır......Bu saate.....?
Naz: Hayır......hayır merak etme.
Tarık: Sen ne saklıyorsun arkanda......
Naz: Sürpriz.....
Tarık: Ne süprizi?
Naz: Kutlama yapacaz........
Naz arkasında sakladığı iki kadehi çıkarıverir......
Tarık: Ciddi olamazsın!
Naz: Son derece ciddiyim.Üç hafta sürebilecek bir dertten bir iğne ile kurtulmanın şerefine..
Tarık: Bir iğne değil.....Çok acıtan bir iğne.....Hem geçen gece olanlardan sonra içmeye nasıl cesaret edeceksin?
Naz: Ne demek edeceksin? Benim yatağımda sızıp kalan sendin......
Tarık: Harika......Yani yine ben suçlu oldum! Nerede bu ruj? Alıp gönüllü sürecem bu sefer....
Naz: Mümkün değil yaktım.....
Tarık: Desene bu gece bol bol tartışacaz.....
Naz: Hayıııııııırr........Çünkü bunu içecez......
Naz kapının dışına bıraktığı bir şişe Vişne suyunu Tarık'a gösterir.
Naz: Sarhoş olup sızmak yok......Tartışma yok......
Birbirlerine bakıp gülerler.....

9

Naz kadehleri vişne suyu ile doldurur. Tam kadeh tokuşacakları sırada......
Naz: Eeeeeeee?
Tarık: Eee ne?
Naz: Neye içiyoruz?
Tarık: Hmmmm neye içiyoruz ? İyi soru. Neye içiyoruz?
Naz gülümser. O an Tarık’ın telefonu çalar.Naz merakla kadehini kenara bırakıp telefonunu açan Tarık’ı inceler.
Tarık: Efendim.......Öyle görünüyor ( Naz’a bakar).......Öyle......kararımı verdim.....Dur not edeyim......
Tarık Naz’a işaret ile kağıt kalem istediğini anlatır. Ama odada ikisi de yoktur. Naz telefonunu çıkartır ve Tarık’a söyle der gibi işaret eder....
Tarık: Tamam yazıyorum........Ayla......soyadı?.....tamam önemli değil.....Ayla....tamam.....telefonu.....0.....547 ....377..65......78.....tamam.....Yarın sabah...dokuzda.....orası sahilde sanırım tamam.... üniforma ile mi ?......tamam....Sağ ol......
Naz hemen numarayı kaydeder. Tarık telefon görüşmesini bitirir ve kadehini eline alır.
Tarık: Neye içiyoruz?
Naz: Neye?
Tarık: İki şeye.
Naz: Ooooooo ne çabuk iki şey oldu.
Tarık: Birincisi, İtalyaya gitmiyorum.
Sevinçle ve nazikçe kadehler tokuşur.....
Naz: İkincisi.....
Tarık: Yeni bir iş buldum.....Onun şerefine....
Naz telefonda yeni kaydettiği numaraya bakarak kadehini setçe Tarık’ın kadehine çarpar. Kadeh’in ağız kısmı kırılır ve üstüne vişne suyu sıçrar....
Naz: Ayyyyyyyy! Gördün mü bak......Neden normal insanlar gibi tek konu şerefine kadeh tokuşturmuyoruz ki......
Tarık: Ne o....Ben mi suçlu oldum şimdi? Hırsla kadehi çarpan benim sanki.....
Naz: Tamam tamam.....Çık bakalım üste.....
Tarık: Şurada büyük ihtimalle son gecem.....
Naz: Yine.....
Tarık: Yine olsun......Kavga ediyoruz....
Naz: Şu üstüme bak......İyi geceler!!!!!
Naz aceleyle müştemilattan çıkar......Tarık bir süre durur sonra arkasından fırlar....
Tarık:Nazzzzz!
Naz henüz havuza varmıştır ve Tarık’ın sesini duyunca önce gülümser, durur ve arkasını döner......
Naz(içses): İşte an bu an.....
Tarık emin adımlarla yanına yaklaşır........Tam karşısına gelince, durur, gülümser ve kolunu tutar.....
Tarık: Sanırım bir şeyi unuttum.....
Naz: Neyi?
Tarık: Ayla hanımın numarasını senden almayı....
Naz bozulur. Sinirle telefonunu çıkartır ve....
Naz: 0 5473776578.
Der ve arkasını döner gitmeye kalkışır......Tarık kolundan yakalar.....
Tarık: yavaş......Lütfen......
Naz: Peki! 0.........5...............................4....... .iyi mi böyle?
Tarık telefonu Naz’ın elinden çeker alır ve numarayı kendi telefonuna yazar......Tam Nazdaki kaydı silecek iken Naz telefonunu alır ve.....
Naz: Bu telefon benim......Ben kendim silerim......
Tarık koşturarak eve çıkan Naz’ın arkasından bakakalır......Saatine bakar......
Tarık: Saat çok geç olmuş.....Sabah buluşamazsam Ayla hanımı ararım......
Tarık müştemilata döner ve kumandayı eline alarak zapping ‘ e başlar......
Naz ‘ın Odası
Naz yatağında uzanmış düşünmektedir.....
Naz: Demek İtalyaya gitmiyor.......Eeeeeee Naz sen elinden geleni yaptın......Demek istemiyooooo.....İyi Hııhıhıhıhıhıhı.......Hoşuna gitti değil mi?.....Hmmmmmmm.....evet.....Gitti sanırırm........Ama .........Aması var......Başka işe girecek........Kesin Belgin teyzeydi arayan.......Nedense görev edindi kendine Tarık’a iş bulmayı......Önce Japon konsolosluğunda , şimdide Ayla denen kadında......Kadın!.......Ayla!......Offffff yaaaa! Şimdi de Ayla mı çıktı ya?.........Uffffffff! Ne kısmetli şoför bu ya.....Hemen tık iş hazır......
Naz yatağında bir sağa bir sola döner..........Birden aklına bir şey gelir ve dimdik yatakta oturuverir. Telefonunu alır ve......
Naz: Alo......Ayla hanım.....?
Ertesi sabah saat sekizde.....
Tarık: Ufffff.......saat sekiz oldu.....Hadi oğlum Tarık geç kalacaksın neredeyse.....
Tarık aceleyle hazırlanır ve müştemilattan çıkar.....Naz’ın odasının altından geçerken başını kaldırıp penceresine bakar......
Tarık: Aman iyi ki de yatıyorsun.....Ben de pusuya yatıp peşimden gelirsin diye korkuyordum.....Hani eski şoförümü kime emanet ediyorum bahanesi ile.....Ama görüyorum ki umurunda bile değil......Değerimiz buymuş demek.......
Tarık annesinin telefonda tarif ettiği çay bahçesine gelir. Bahçedeki banklardan birinde geniş şapkalı bir kadın görür.....Kadın denizi seyretmektedir......
Tarık: Herhalde o dur.......Umarım annem yaşındadır........
Tarık bayana yaklaşır.....
Tarık: Ayla hanım?
Kadın: Hı hı.
Tarık: Beni Belgin hanım gönderdi.
Kadın: Hı hı.
Tarık: Adım Tarık. Bir deneme sürüşü yapmak ister misiniz?
Kadın araba anahtarını sallayarak gösterir ve Tarık anahtarı eline aldığında ayağa kalkıp arkasını döner.
Tarık: Naz?
Naz gülümser....
Naz: Naz hanım.......Bu andan itibaren yine Naz hanım........
Tarık: Ayla hanıma ne yaptın?
Naz: Hiçbir şey.......Sadece akşam senin hakkında biraz sohbet ettik.....Sonra kendisi seni şoförü olarak artık istemediğini söyledi....Yaaaa.
Tarık: Allah Allah neden şaşırmadım acaba? Eeeeeee sen neden buradasın o zaman?
Naz: Şöyle, ....... senin işsiz kalmanı hiç istemem o nedenle .........
Tarık: Yeterince dinledim.....Sağ ol......Sana iyi günler.......Bak şuradaki taşlar denizde çok güzel kayıyor.....Biraz da onlarla oyna da beni oyuncak etme artık.....
Naz şaşkınlıkla uzaklaşan Tarık’a bakar. İleride iki Polis görür ve birden.....
Naz: İmdaaaaaaaattttttt.....Hırsız varrrrrrrrr......Arabamın anahtarını çaldı....!!!!!!!!!....
Tarık elindeki anahtara bakar ve ters dönüp koşar adım Naz’a doğru gider......
Tarık: Bak........Taş işini ciddi söyledim....Uğraşma benimle.....
Birden polisler Tarık’ı kolundan tutar ve eline kelepçe geçiriverir....
Polis 1: Tamam hanımefendi . Durum kontrol altında.....Gel bakalım......
Tarık: Durun.......hata yapıyorsunuz......
Polisler Tarık ‘ı götürmeye kalktıklarında Naz gülümsüyordur......Elinde minik bir çanı çalar birden....
Naz: İş teklifimi bir daha düşün.....
Tarık: Asla.....Gidelim memur bey.....
Naz arkasından baka kalır.....
Naz: A.....aaaaaaaaaa?
Sonra peşlerinden gider......
Naz: Ayyyyy memur bey......Çok pardon.....Nasıl da fark etmemişim......Bu bizim yeni şoför......
Polis: Hırsız var diye bağırıyordunuz ama arkasından......Adaleti yanıltmayın lütfen bayan.....
Naz: Çok özür dilerimmmm......Gözlüklerimi evde unutmuşum bu sabah......Seçemedim......
Polisler birbirine bakar ve.....
Polis: Emin misiniz......Yakından bakın isterseniz......Sonra.....
Naz iyice yaklaşır Tarık’a ve......
Naz: Hmmmmm.....ayyyy parfümünden tanıdım şimdi......Bu benim şoförrrrr
Polis: Madem eminsiniz......ama bir daha gözlüğünüzü unutmayın.....
Naz: Tamam.....Özür dilerim.....
Polisler Tarık ve Naz’ın yanından uzaklaşırlar.....
Naz: Bak ne hallere düştüm senin yüzünden.....
Tarık: Ya düşürürüm ben insanları zaman zaman böyle hallere.....
Naz: Tarık lütfen......Gitme......Ben başka bir şoför istemiyorum......Lütfen......Bak en baştan başlayalım....Sanki burada tanışmış gibi.......
Tarık: Neden?
Naz: Böylece ben hem senin Alfonso olduğunu unutabilirim, hem de ilk işe aldığım zamanki kötü davranışlarımı affettirebilirim......
Tarık: Yalnız bu nedenle mi?
Naz: Yani......Evet........Şimdilik......
Tarık: Tamam......Ne zaman başlıyorum.....
Naz: Başladın bile......
Tarık: Sizi nereye götürmemi istiyorsunuz.......?
Naz: Önce eve , sonra kahvaltıya.....daha sonra da okula.....
Tarık: Emredersiniz.
Naz: araba şurada.....
Tarık: Bu arada Kerem ne olacak.....?
Naz: O artık halam’ın bileceği bir şey......
Tarık arabaya vardıklarında kapıyı açar.....
Tarık: Buyurun.......
Naz’ı eve geri götürür ve üstünü değişmesini bekler.....Daha sonra Naz’ın istediği kafe’ye götürür onu.......
Naz: Burası çok güzel.....Özellikle baharda ağaçlar ve çiçekler daha da bir güzelleştiriyor burayı.....Ben hemen yukarıda olacağım......Bak buradan görebilirsin.....Orası benim özel yerim.....
Naz yukarıya çıkar ve masaya oturur. Biraz etrafı izler, sonra ayağa kalkar ve telefonunu çıkartır. Tarık’ı arar.....Bakışarak konuşmaya başlarlar....
Naz: Sen kahvaltı yapmış mıydın?
Tarık: Hayır......
Naz: Tamam, o zaman sana oraya kahvaltı hazırlatıyorum.....
Tarık: Buraya mı?
Naz: Evet.....Başka nereye olabilir ki?.....Arabada yemeği düşünmüyordun herhalde?
Tarık biraz bozulur.....
Tarık: Hayır hanımefendi .
Tarık kahvaltıdan sonra Naz’ı okula bırakır. Saat dört ‘e kadar da ayrılmaz bekler.......Naz okuldan çıkıp Tarık’ a doğru gelirken başka bir gençle çarpışır. Tarık ,Naz ve gencin düşen eşyalarını birbirlerinin gözlerine bakarak kaldırmalarını tedirgin izler.
Bölüm Sonu