Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replik ve Yorumlarla 40. Bölüm (Ebru Karaca)
Replikler (40. Bölüm)
40. Bölüm (Videolar)
40. Bölüm
41. Bölüm Senaryosu (flower98) --11. kısım eklendi--
Fatih Üniversitesi "Ormanları Koruyalım" Söyleşisi
Alfonso'nun Dünyası (tarik_naz)
Barış & Merve İtalya'da (sinemim_g) --7. kısım ek...
40. Bölüm Senaryosu (flower98) --10. kısım eklendi--
39. Bölüm (Videolar)
 

41. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) --3. kısım eklendi--

Nisan 20, 2007

Aşağıdaki senaryo Dizifilm.com forumu üyelerinden tarik_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.




1
Tarık ve naz son kez bakışıp, son sözlerini söyleyip vedalaşmışlardır. Sonunda ayrılık olmuştur. Belgin’in pasaport yalanından doğan bu sahte ayrılık hem tarık’ı hem de naz’ı çok yaralamıştır. Bir gün önce İtalya’ya gitmek isteyen tarık, ile haftalardır tarık’ı italya’ ya yollamaya çalışan naz, belgin’nin sözlerini duyunca ne yapacaklarını şaşırmış ve ayrılmışlardır.

Hulusi de eve iyice yaklaşmıştır.

Hulusi: oğlum hulusi, kimseye bişey çaktırmadan şu İtalya gecesini atlattın ya aferin sana, şimdi bir de tarık zibisini görünce değmeyin keyfime.
Şoför: kusura bakmayın efendim, işinize karışmak gibi olmasın ama
Hulusi: karışma o zaman, ne var.
Şoför: şeyyy, dünn
Hulusi: lafı karıştırıp durma söyle ne söyleyeceksen, biraz da hızlı sür arabayı, belgin’imi kapı önünde fazla bekletme
Şoför: dün gazetede haberiniz çıkmış
Hulusi: (telaşla) ne, ne haberi, eyvah, ne diyosun oğlum sen, ne gazetesi

Şoför torpido gözünü açar ve gazeteyi hulusi’ye doğru uzatır.

Şoför: en arka sayfada

Hulusi heyecanla gazeteyi alır ve arka sayfasına bakar.

Hulusi: “tekbank’ın sahibi hulusi tekelioğlu roma’da ki türk gecesinde fena dağıttı” eyvah, bittim ben, mahvoldum. Belgin bu haberi kesin görmüştür. Dön hemen dön, gitmiyoruz eve, bankaya götür beni.
Şoför: emredersiniz efendim.
Hulusi: yandın sen hulusi, dün canım, cicim demişti telefonda demek ki kesin görmüş, yoksa hayatta demezdi. Şimdi de kapı önünde güler yüzle değil, elinde bavulla bekliyodur beni.


Tarık da salondaki kanepeye oturmuş, kafasını arkaya yaslayıp naz’la ayrıldığı için üzülür. Belgin de yanına gelir tarığın;

Belgin: gittiler mi?
Tarık: gittiler.
Belgin: üzüldün galiba italya’ya gidecek olmana
Tarık: belli olmuyo mu?
Belgin: yoksa naz’dan ayrıldığına mı?
Tarık: anne sen ne yapmaya çalışıyosun, söylesene bana.
Belgin: sana yardım ediyorum işte, italya’ya gitmen konusunda.
Tarık: yok yok, onu geçtim, bu kadar kısa sürede pasaport işini halledeceğini de sanmıyorum da. naz’la ne işler çeviriyosunuz.
Belgin: ne işler çevirecez tarıkcım.
Tarık: ikiniz de cidden benim gitmemi istiyo musunuz. Hadi naz istiyo diyelim, sen istiyomusun
Belgin: istemiyorum ama işte sen gitmek isteyince…
Tarık: o zaman bu akşam ki veda yemeği ne oluyo.
Belgin: işte son gününde sevdiklerin yanında olsun istedim, naz, ümit, vahi bey, netice hala
Tarık: Hadi ben gitmekten vazgeçersem
Belgin: vaz mı geçiyosun
Tarık: (dalgın bi şekilde) bi karar verebilsem.
Belgin: sen kararını çoktan vermişsin, italya’ya gideceksin belli. akşam çok güzel bi yemek olacak tarık
Tarık: anne yemek memek olmayacak.

Belgin tarığın yanından kalkıp giderken

Belgin: geç kaldın tarık, tüm siparişleri verdim bile.
Tarık: peki ya babam.
Belgin: gazetedeki haberi gördüyse, evin önünden bile geçemez. Merak etme.
Tarık: peki ya görmediyse
Belgin: o zaman biz gösteririz tarık.

Vahiler de eve gelmişlerdir. Naz hemen arabadan inip hızlı adımlarla eve doğru gider.

Kerem: benden başka isteğiniz var mı naz hanım?

Naz oralı bile olmadan eve girer.

Vahi: yok keremcim, saol.

Netice: kız bana bak. Bana bak diyorum, ne o surat beş karış. Babası kılıklı ne olacak, ah ah gözünü sevdiğimin evinden şu vahi’ye çekmeyen yok mu acaba.?

Naz hızla odasına doğru gider. Ümit de sesleri duyup odasından çıkar ve naz odasına doğru giderken.

Ümit: naz, ne oldu babam yaptırıyo mu, basket sahasını?

Naz da o an için tüm sorular yanıtsızdı. Ümit de naz’dan bir kelime kopartamadı ve naz üzgün bi şekilde odasına girer.

Vahi kapıdan salona, ümitten odasından aşağı iner.

Netice: vahi, vahi ne bu kızın hali, suratı beş karış
Ümit: yoksa okulun bahçesi çok büyüktü de asvalt yetmez diye vaz mı geçtin?
Netice: geçer valla, büyük olmasına da gerek yok ki, okula gitti mi bakalım, yoldan geri dönmüşlerdir kesin. Kız da ondan üzüldü tabi. Ah vahi ah. Cimrisin işte.
Vahi: yahu durun bi dinleyin. Basket sahasını yaptırıyorum. Hem de en iyisinden.
Netice: bu kızın hali ne o zaman, sevineceğine üzülüyo.
Vahi: sanırım tarığın italya’ya gidecek olmasına üzüldü.
Ümit: o biraz zor.
Vahi: zor mor değil, tarığın pasaportunda pürüz varmıştı, belgin hanım bugün o sorunu halletti. Yarın sabah yolcu tarık.
Netice: ah ah gitti, gül gibi alfonso gitti.
Ümit: baba gerçekten gidiyo mu tarık, yani sorunsuz?
Vahi: ümit sen beni dinlemiyo musun? Sorunu varmıştı halledilmiş. Gitmesi için hiç bi neden yok artık. (neticeye bakarak) O yüzden belgin hanım akşam tarık için veda yemeği veriyo. gideriz di mi ablacım. Bizi de davet etti.
Netice: bi de soruyo musun? Gidecez tabi ki, (üzgün bi şekilde )madem alfonso gidiyo, (gülerek) hulusi’yi görüp neşelenelim.
Ümit: o zaman benim gidip hazırlanmam lazım
Vahi: dur ümit yemeğe daha çok var

Ümit çoktan gitmiştir.

Netice: o kız da olacak ya heyecanlandı çocuk, akşama kadar ne giyeceğine karar veremez. Ah ah, ben ne giyinsem acaba hulusi’ye güzel görünmek için
Vahi: yalnız ablacım bi sorun var…
Netice: uff seninde sorunların bitmez hiç neymiş sorun.

Vahi “hulusi ile tarık” arasındaki dargınlığı netice’ye anlatır.


Naz: offf, tarığın italya’ya gitmesi için belgin teyze’nin ona yardım etmesine inanamıyorum, daha bi kaç gün önce, gitmesini istemiyorum demişti halbuki. Şimdi de kendi elleriyle yolluyo. Her zaman olduğu gibi bunda da tarık’la arama girmeyi başardı ya helal olsun. Şimdi alsın tarığı el üstünde tutsun. Halbuki ne kadar sevinmiştim, yurtdışı yasağı olduğunu öğrendiğimde. Şimdi ise… Off yaa off

Ümit de ilk olarak direk naz’ın odasına kapıyı vurmadan girer.

Ümit: (şarkı söyleyerek) aklım hayır dese de off deli gönül
Yine o'nun peşinden çekip gider misin?
Naz: ne diyosun ümit yaa
Ümit: ben demiyorum tarık diyo.
Naz: neyi?
Ümit: off deli gönülü
Naz: bizim tarık mı?
Ümit: yok şarkıcı tarık
Naz: nee?
Ümit: (naz’ın yanına oturur) boşver sen onu da, gidiyomuş bizim tarık İtalya’ya.
Naz: yaa evet, belgin teyze kaldırıverdi yasağı bi telefonla.
Ümit: ohh adamdaki şansa bak, bizim de yok ki arkamızı dayayacağımız bankacı tanıdığımız.
Naz: ee niye geldin sen? Başım çok ağrıyo müsaade edersen yalnız kalmak istiyorum.
Ümit: sen ne diyosun bu konu hakkında?
Naz: hangi konu?
Ümit: hangi konu olacak, yasağın kalkması ve tarığın yarın italya’ya gitmesi konusu
Naz: ne diyeyim, mutlu olur inşallah. Gitmeyi çok istiyodu, sonunda muradına erdi.
Ümit: saçmalama naz, o mu gitmeyi istiyodu yoksa sen mi?
Naz: bilmem git tarığa sor
Ümit: yeme beni naz, tarık, sen “gitme” desen gitmezdi. Şu zamana kadar senin sözünden çıktığını hiç görmedim.
Naz: off ümit tamam ben “git” dedim mutlu oldun mu?
Ümit: naz sen gerçekten tarığın gitmesini istiyo musun?
Naz: istiyorum tabi, gitsin mutlu olsun
Ümit: tabi tabi, ne demişler birinin mutluluğu birinin mutsuzluğu.
Naz: ümit git başımdan

Ümit naz’ın yanından kalkar ve ayakta durur.

Ümit: tamam tamam. peki akşam gidiyo musun veda yemeğine?
Naz: gitmiyorum
Ümit: neden?
Naz: bilmiyorum ümit tamam mı, hem bilmiyorum hem de gitmiyorum, şimdi çık git
Ümit: tamam canım ne kızıyosun, (sessizce) ben sanki bilmiyorum
Naz: ne dedin?
Ümit: yok bişey.

2

Netice: demek öyle, bizim alfonso, hulusi’nin eski şoförüydü
Vahi: aman ablacım, bizim yanımızda çalıştığını bilmiyo, sen de söylemezsen iyi olur.
Netice: desene akşam göremeyecem hulusi’yi.
Vahi: o gazetedeki haberden sonra belgin hanım onu zor eve sokar zaten.
Netice: aman o koca karı gibi karım olsa ben de her gece dışarılar da ping atardım. Hulusi de ne buluyosa onda. Hulusi yoksa ben de gitmiyorum o zaman
Vahi: ama abla.
Netice: gitmiyorum dedim mi gitmiyorum. Tabi siz de gitmiyosunuz.
Vahi: ama hulusi yoksa, kerem varr, tarık var.
Netice: ayyy kerem de gidecek mi?
Vahi: tabi ablacım o da davetli
Netice: baştan desene şunu, bi kere daha tarık ve keremi yan yana göreceksem ne duruyoruz burada hadi hemen şimdi gidelim.
Vahi: abla, saat daha 1 akşama çok var, hem hazırlanmamışlardır daha.
Netice: iyi tamam ne bağırıyosun
Vahi: ben bağırmadım ki abla
Netice: sus yalan söyleme…


Naz: kendine gel artık naz, son vedanı ettin bitti artık, “onu unutma” tamam ama hep böyle olacak değil ya. Bi karar verdin, cezasını çekeceksin ama etrafındakileri de üzmenin bi anlamı yok. Şimdi kalk yerinden, aşağı in ve hiç bişey olmamış gibi davran. Evet evet hiçbişey olmamış gibi davran.


Tarık da evin bahçesinde havuz başında derin derin düşünmektedir.

Tarık: yok canım, ne işim var benim İtalya’da gidip de ne yapacam. Evet evet gitmeyecem.
Filiz: aa ne yapıyosun abi, bu sefer de havuzla mı konuşuyosun. Abi bu alışkanlığından biran önce kurtulman lazım, yakında seni etrafında gördüğü her cansız varlıkla muhabbete dalan deli sanacaklar söylemedi deme.
Tarık: ah havuz ah bi tek kız kardeşim vardı konuşabileceğim onunla da artık konuşmuyorum.
Filiz: niye?
Tarık: filiz annem ne işler çeviriyo söyleyecek misin?
Filiz: aa sanki annemin sesini duydum. beni çağırıyo heralde.

Filiz hemen tarığın yanından uzaklaşır.

Tarık: bi daha benimle konuşma filiz
Filiz: bana uyar abi.
Tarık: sabret tarık, yakında ne iş çevirdikleri çıkar ortaya nasılsa, 9 ay nasıl sabrettiysen naz’a şimdi de sabret.

Akşam olmuştur. Her şey hazırdır. Vahiler Hulusilere gelmeden, hulusi eve gelmiştir. tarık babasının geldiğini duyunca hemen filiz’in yanına gidip arabanın anahtarını alıp bahçeden kaçmıştır.

Naz ise netice ve vahi’nin tüm ısrarlarına rağmen yemeğe gitmemiş ve odasında tek başına kara kara düşünür.

Naz: off, off kendini kandırmaktan başka bişey yapmıyosun naz. Hem hiçbirşey olmamış gibi davranmalısın diyosun, hem de veda yemeğine gitmiyosun. Şimdi gitmediğimi görünce nasıl üzülmüştür.

Tarık da geçen gece sofia ile vedalaştığı sahilde yürümektedir yine.

Tarık: ah baba ah, tam gelecek zamanı buldun. Aslında iyi oldu, zaten istemiyordum yemeği kaçmak için bahanem oldu. Ama, tüm sevdiklerimle son bir gece yaşayacaktım ne güzel. En önemlisi naz’ı son kez görecektim. Şimdi benim olmadığımı görünce nasıl üzülmüştür.

Tarık yürüye yürüye yine pilavcının olduğu yere gelmiştir.

Pilavcı: hıhıhıhıhıhıhıhıhı, ne oldu yine mi kovuldun? Hıhıhıhıhıhıh
Tarık: bu sefer kovulmadım, kaçtım
Pilavcı: yahu barışsana babanla
Tarık: versene bi tabak, bişey yemeden kaçtım zaten
Pilavcı: paran var mı hıhıhıhıhıh
Tarık: bu sefer var.

Naz: niye üzülsün ki canım, tüm sevdikleri yanındadır şuan. Gönlünce eğleniyodur. Gidişi şerefine şampanya bile patlatmışlardır. Ben de burada kafayı patlatıyorum.


Tarık: yaa işte böyle, babam yemeği basınca kaçmak zorunda kaldım. şimdi nereye gidecem bilmiyorum. Tüm sevdiklerim bizim evde ama ben buradayım
Pilavcı: o kız da var mı?
Tarık: büyük ihtimal
Pilavcı: bak sana abi tavsiyesi. Gönlünün gitmek istediği yere git. Kim olursa, nasıl olursa olsun.
Tarık: haklısın
Pilavcı: hıhıhıhıhıhıh

Tarık’ın gönlünde tabiî ki naz’ların evi vardır ve evin boş olduğunu bildiği halde yine o eve gitmiştir. Arabayı kapının önüne parkedip, müştemilata doğru gider.

Tarık: boşuna dememişler tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır diye. Eh vahi bey de tekstilci olduğuna göre tam duruma uygun oldu. Hadi bakalım tilki, dükkan seni bekler.

Tarık müştemilata doğru gider ama önce etrafına bakmaz, müştemilatın kapısını açıp içeri girer, kapıyı kapatırken birden naz’ın odasının ışığının yandığını görür ve çok şaşırır, hemen kapıyı açar.

Tarık: alla alla, naz’ın odasının ışığı açık. İyi de bize gitmedi mi bu kız? Işığı açık mı unuttu acaba? Bunu öğrenmenin tek yolu var

Tarık hemen telefonu çıkarır ve naz’ı arar.

Naz: (gülümseyerek) al işte arıyo, gelmediğimi gördü ya o yüzden arıyodur. Kesin. Geçen gün sen açmamıştın telefonu tarık efendi, bu sefer de ben açmıyorum. Hatta meşgule düşüreyim de gör.

Tam no tuşuna basacakken

Naz: ya da düşürmeyim, çalsın dursun. Anlasın konuşmak istemediğimi.

Naz, telefonu açmaz ama gözü sürekli telefondadır.

Tarık: hadi aç nazz, naz yapma, konuşmak için can atıyosun biliyorum.

Naz sonunda dayanamaz ve bi bahane uydurup telefonu açar.

Naz: ayyy şimdi gelmediğimi görüp, telefonu da açmazsam bişey oldu sanıp eve gelir valla. En iyi açayım ben.

Naz: alo
Tarık: alo naz, bişey mi oldu neden geç açtın telefonu?
Naz: şeyy (etrafına bakınır) şeyy, çello çalıyodum da duymadım telefonun sesini

Tarık naz’ın evde olduğundan emin olduğu için hafiften gülümser.

Tarık: neden gelmedin?
Naz: ya kusura bakma tarık, moralim bozuktu.
Tarık: neden?
Naz: bilmiyorum
Tarık: benim gidecek olmamın bunda etkisi var mı?
Naz: galiba, aman neyse siz ne yapıyosunuz şimdi, nasıl gidiyo eğlence.
Tarık: senin de geleceğini düşünmüştüm.
Naz: üzüldün mü?
Tarık: tüm sevdiklerim burada, bi sen yoksun.

Naz iyice hüzünlenir ve gitmediği için pişman olmuş bi ifadeye bürünür.

Tarık: ister istemez gözüm seni aradı.
Naz: üzüleceğini bilseydim gelirdim.
Tarık: gelmek istiyosan hemen gelip alayım seni istersen.
Naz: yok yok, geç oldu artık, birazdan gelirler bizimkiler de
Tarık: ne bitmesi daha yeni başlıyo her şey, hazırlan hemen geliyorum. 10 dk ya ordayım.

Der ve telefonu kapatır.

Naz: alo, alo tarık, (üzülerek) ya ben gitmek istemiyorummm.

Tarık: oğlum tarık tam tilki gibi adamsın. İki dakika da nerden aklına geliyo böyle kurnaz fikirler anlamıyorum. Ama kesin düşündüğüm şeyi yapacak.


3

Naz: eee ne yapacam şimdi ben, geliyo tarık. Şimdi gitmeyecem diye ısrar etsem de kolumdan tutup götürür beni.

Naz ne kadar kendi kendine konuşsa da yine en güzel kıyafetlerini giyer, makyajını da yapar. Hazırlanıp salona iner ve tarığı beklemeye başlar.. 10 dk olur ama tarık yoktur. 20 dk olmuştur hala tarık yok. Tarık da geldiği arabayı o sırada görünmüyecek bi yere çekmiş yine müştemilata gitmiştir.

Naz: off naz gelmeyecek işte. Kesin içkiliydi benimle kafa buluyodu.

Naz bir yandan evin içinde dolaşır, bir yandan da saatine bakar. tam 40 dk olmuştur. Ama hala tarık yoktur.

Naz: giderayak yine bana yalan söyledin ya tarık helal olsun.

Naz, üzgün bi şekilde odasına doğru gider.

Tarık: tam 40 dk oldu artık umudu kesmiştir.

Naz odasına girer ve çelloyu çalmaya başlar.

Tarık: evettt hadi tarık iş başına. Bu güzel hava varken kesin dışarı çıkacak.

Tarık müştemilattan bahçeye çıkar ve havuzun başına doğru gider.

Naz da çello çalarken gözlerinden bi kaç damla yaş akmıştır. Belki tarığın yanına gitmek istemiyordu ama aslında ne kadar çok istediğini anlamıştır. Naz çello çalmayı birden keser.

Naz: yok bu böyle olmayacak, geçmiyo işte, öyle bi sıkıntı soktun ki tarık içime çıkmıyo.

Naz odanın içinde bir tur atar ve çelloyu kaptığı gibi odadan çıkar. Işık söner.

Tarık: ışık söndü, ya düşündüğüm şeyi yapacak, ya da kendisi gidecek bize.

Ve tarığın beklediği an gelmiştir. Düşündüğü şey gerçekleşmiştir. Naz elinde çelloyla evin kapısını açmıştır. Naz ilk başta dışarı bakmamış kapıyı açacam, hem çello taşıyıp hem de bastığı yere bakacam derken başını kaldırmamıştır. Ve başını kaldırdığında karşısında birden tarığı görünce biran donakalmıştır kız. Ağzı açık kalmıştır. Tıpkı rüyalardaki gibi Tarığın saçları rüzgarda geriye doğru uçuşmaktadır. Naz da o an için kendisini rüya da hissetmektedir. Çello birden elinden düşer. Tarık, naz’a bakıp gülümserken, naz da yavaş yavaş tarığa yaklaşmaktadır. Naz giyindiği kıyafetlerle çok şık olmuştur ve tarık da gözünü ondan ayıramaz.

Naz: (şaşkın bi ifadeyle) tarıkkk, sen misin?
Tarık: başka birisini mi bekliyodun?

Naz iyice tarığın yanına yaklaşmış ve tarığın yanağına eliyle dokunmuştur. Tarık, naz’ın elini tutup.

Tarık: evet benim.

Tarık, bir eliyle naz’ın elini tutup diğer elini de naz’ın gözüne doğru götürmüştür.

Tarık: ağladın mı sen?

Naz birden geri çekilir. Elini tarığın elinden çeker.

Naz: ne işin var burda?
Tarık: seni bekliyodum. Sen neden gelmedin bu akşam yemeğe o kadar bekledim.
Naz: ben de seni bekliyodum. Ne zamandan beri buradasın sen?
Tarık: 1,5 saattir.
Naz: (sinirli bi şekilde) iyi de neden beklet…(birden durup) 1,5 saat mi?
Tarık: evet
Naz: o telefon konuşmasında, “10 dk sonra ordayım” derken buradaydın yani.
Tarık: evet

Naz hızla tarığın yanına yaklaşır ve sert bi tokat atar. Ardında elini birden çeker ve tarığa ağlamaklı gözle bakar. ve birden tarığa sarılarak ağlamaya başlar.

Naz: (ağlayarak) beni o kadar bekletmeye hakkın yok.
Tarık: (o da naz’a sarılarak) seni üzmek istememiştim.
Naz: yalancı, her şeyi ben üzüleyim diye yaptın, üzüleyim de çello çalayım diye oyun yaptın bana.
Tarık: onu da nerden çıkardın

Naz yine geriye çekilir.

Naz: o zaman niye burada bekliyodun beni.
Tarık: ne yapsaydım odana mı gelecektim
Naz: burada beklediğine göre “kesin bu kız bahçede çello çalacak” diye düşündün. Beni 40 dk beklettin üzülmemi sağladın.
Tarık: peki o zaman, telefonunu açana kadar seninle konuşmuyorum.
Naz: nee?

Tarık, telefonla naz’ı arar.

Naz: telefonum odamda

Tarık eliyle dudağını fermuar çeker gibi işaret eder.

Naz: gitmiyorum. Konuşmazsan konuşma.

Naz tarığa yan bi şekilde durur ve ters ters bakar. tarık da ona bakar ama naz omuzlarını ve kaşlarını yukarı kaldırarak gitmiyorum der.

Naz inat ettikçe tarık da inat eder ve telefon kulağında bulunduğu yere oturur.

Naz: yaaa ne söyleyeceksen söyle, çıkarma beni yukarı.

Tarık kaşlarını kaldırır.

Naz: offfff

Naz dayanamaz ve kollarını birbirine düğüm etmiş bi şekilde sallana sallana eve girer. Tarık da arkasında sırıtır.naz odasına gider telefonu alır ve camın önüne gidip telefonu açar. Bir yandan da tarığa bakar.

Naz: ne var söyle şimdi.
Tarık: 2 dk sonra ordayım
Naz: neee?

Tarık oturduğu yerden kalkar ve hızlı adımlarla eve girer. Merdivenleri çıkar naz’ın odasına doğru yürürken naz da odanın kapısındadır. Ve tarığın gelişini izler. Tam tarık kapıya yaklaşmışken tarığa gülümseyerek kapıyı suratına kapatıp, kitler ve sırtını kapıya yaslar.

Naz: (sessizce) madem öyle işte böyle
Tarık: nazz, açar mısın kapıyı?
Naz: açmıyorum
Tarık: sen böyle istemiyo muydun?
Naz: aaa ben ne istemişim.
Tarık: dışarıda “beni niye burada bekliyosun” demiştin.
Naz: illa odama mı gelmen lazım?
Tarık: ne bileyim, “odan da mı bekleyecektim” dedim ses çıkarmadın
Naz: ha yani ses çıkarmayınca, gel odam da bekle anlamı çıkıyo pes yani.
Tarık: açıyo musun kapıyı?
Naz: ne yapacaksın
Tarık: seni bekleyecem
Naz: açmıyorum
Tarık: tamam o zaman, ben de gidiyorum
Naz: nereye gidiyosun?
Tarık: e bekledim, bekledim gelmedin.

Naz kızar ve birden kapıyı açar

Naz: aaa yalana bak asıl ben seni bekledim bekledim gelmedin.

Naz kapıyı açtığını fark edince birden tarığın gözlerine bakar.

Tarık: şuanda burdayım, beklediğine değdi mi peki?

Naz önce tarığın suratına güler, tarık da gülümser ama naz yavaşça kapıyı yine tarığın suratına kapatır.

Tarık: (sessizce) peki sen istedin, söylememek için söz vermiştim ama başka çare bırakmadın.

Seninle bir dakika
Umutlandırıyor beni
Bir dakika siliyor canım
Yılların özlemini

Hasret tükenmez gibi
Kavuşmak bir dakika
Sevmek bir ömür sürer
Sevişmek bir dakika


Naz, tarığı sinirlendirmek için ona oyunlar oynar ama bu şarkıyı duyunca yine içinin yağları erir. Aklına ilk baş başa kaldıkları dağ evi gelir. Ve hayal meyal de olsa o öpüşmeyi hayal eder. Şarkı bitince kapıyı açar. Tarıkla uzun uzun bakışırlar. Ama bu sefer de tarık arkasını döner gider.

Naz: tarık nereye gidiyosun?

Tarık merdivenlerden aşağı iner, naz da koşarak üst kattan ona bakar. tarık dış kapıyı açmaya çalışır ama açamaz. Naz da üst kattan;

Naz: boşuna uğraşma kilitli?
Tarık: neden kilitli bu kapı?
Naz: oldu. Hem kız başıma koca evde tek başıma durayım hem de kapıları açık bırakayım.
Tarık: açar mısın kapıyı? Beni bekliyo (imalı bi şekilde) sevdiklerim
Naz: bahçe kapısından çık, orası açık
Tarık: haklısın

Der ve bahçe kapısına doğru giderken naz da aşağı inmiştir.

Naz: gitmesen olmaz mı?

Tarık birden durur ve naz’a doğru bakar. ve gülümser.

Naz: niye gülüyosun?

Tarık naz’ın yanına doğru gelir

Tarık: ne zaman bu lafı diyeceksin diye bekliyodum.
Naz: komik bi laf mı ettim.

Tarık iyice yaklaşmıştır naz’a, ve sürekli naz’a bakar.

Tarık: hayır
Naz: (çocuk gibi) ama hem gülüyosun hem de sözünde durmuyosun.
Tarık: (birden kaşlarını çatar) ne sözü?
Naz: unuttuğunu tahmin etmiştim.
Tarık: hangi söz naz?
Naz: hani sevgililer gününde belkıs teyze gittiğinde araba da bi söz vermiştin bana
Tarık: ne demiştim?
Naz: “istesen de gitmiyorum”
Tarık: ama hala burdayım
Naz: ama gideceksin ve sözünde durmayacaksın
Tarık: istersen sözümü tutabilirim.

Bakışlar iyice keskinleşmiştir.

Tarık: hatırlarsan o gün sen de bi söz vermiştin ama sen de sözünde durmuyosun
Naz: ne sözü?
Tarık: “bundan sonra kimseyi sevmeyecektin”
Naz: sözümde durmamı istiyomusun
Tarık: hayır. Peki sen?
Naz: evet

Artık duygular kabına sığmamış ve iki aşık tutkulu bi şekilde öpüşmeye başlamışlardır. Söz sözünde durup gitmemeye karar vermiş, naz ise sözünden vazgeçip, sevmeye karar vermiştir. Bu sevdiği kişi de elbette tarık’tır.

.