Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replikler (40. Bölüm)
40. Bölüm (Videolar)
40. Bölüm
41. Bölüm Senaryosu (flower98) --11. kısım eklendi--
Fatih Üniversitesi "Ormanları Koruyalım" Söyleşisi
Alfonso'nun Dünyası (tarik_naz)
Barış & Merve İtalya'da (sinemim_g) --7. kısım ek...
40. Bölüm Senaryosu (flower98) --10. kısım eklendi--
39. Bölüm (Videolar)
Replikler (39. Bölüm)
 

Replik ve Yorumlarla 40. Bölüm (Ebru Karaca)

Nisan 20, 2007

Aşağıdaki yazı Dizifilm.com forumu üyelerinden Ebru Karaca'ya aittir. Güzel yorumu ve paylaştığı replikler için kendisine teşekkürlerimle:




1

Naz ile başlayan 40. bölümün ilk görüntüleri güzeldi. Etrafta selpaklar, mendiller..
"Şampanyalar, havyarlar böyle havada uçuşuyordur!" PUF!!! Güzeldi
O kadar üzüldü ki..

ÜMİT: Naz, konuşmamız lazım.
NAZ: Ümit yarın konuşsak, kafam çok karışık.
ÜMİT: Benim de.
NAZ: Hangi konuda?
ÜMİT: Seninle aynı konuda..

Heh hee.. Ve bir kere daha..

Yani sen o kadar ağla, ağla.. ondan sonra Tarık'ı bulunca gene, AYNI TAS-AYNI HAMAM..
Yuh ki, ne yuh! Yazıklar olsun Naz! Sen her şeyi hak ediyorsun.

Tarık'ın gidişi konusunda Netice'nin tepkisi çok hoştu.

NETİCE: Gittiiii, gittiii.. Karayip Korsanım! Evimizin eli yüzü düzgün tek adamı giittiiiii...

NETİCE: Sen çocuğun üstüne başka bir şoförü kuma diye getirirsen, ider tabi. Gittiiii, gittiiii... Biricik Alfonso'm gitti... Hah haa.. Hem suçlu, hem güçlü. Şuna bak ya..


2

Tarık'ın İstanbul sokaklarında dolaşması ve Hababam Sınıfının gülen adamı ile karşılasması da iyi oldu. Ne tatlı adamdı ya..

NOHUTÇU: Vereyim mi bir tabak?
TARIK: Parayla mı?
NOHUTÇU: Yok! Biz evde yiyoduk. Annem, git, hayrına dışarda dağıt dedi.

Eee, ama yufka yürek. Dayanır mı? Verdi Tarık'ımıza bir tabak. Nasıl sevindim o an. Sanki ben açtım da, benim karnım doydu.

TARIK: Senin gibi 8-10 kişi olsa, bu ülke batmaz.
NOHUTÇU: Senin gibi 8-10 kişi olsa, ben iflas ederim, iflaaaasss..

Sevgili nohutçumuzun, Tarık ve Naz'ın ilişkisindeki yorumlamaları da hoştu tabi

NOHUTÇU: Pardon abi, ben yanlış mı duydum? Sen, şoförlüğünü mü yapıyorum dedin, evlendim mi dedin? Hah haa..
Haydi Tarık, cevap versene..


3

NOHUTÇU: Demek, baban kovdu evden seni?
TARIK: Evet. Belki duymuşsundur adını. Hulusi Tekelioğlu.
NOHUTÇU: Duyma oluyor muyum? Babam az mı kredi aldı ondan iş kurarken? Belki sen de duymuşsundur..
TARIK: Kim?
NOHUTÇU: Vehbi Koç.. Hah haa.. Bir tabak nohut almaya paran yok, kalkmış Hulusi Tekelioğlu 'nun oğluyum diyorsun..


Bu arada fark ettiniz mi, Tarık küpe takıyordu. Yani Barış
Hiç takmazdı. Mesela kimse, parmağındaki kızılderili yüzüğünü çıkarttıramadı ona. Dizide de hep taktı. Ama çok sevmesine rağmen, dizi için küpelerinden vazgeçiyordu. Bu hafta kendine bir iltimas geçti herhalde


4

Tarık'ın gidişi Belgin'e de fena dokundu. Ama oh olsun ona. Sen misin Nazla ayrılsınlar diye uğraşan? Al! Ayrılıyorlar işte. Bu dizide yaptıkları şeylerin üstüne çektiği acılara en az acıdığım insanlar Naz ve Belgin hanım.
Ne yapıyorlarsa hak ediyorlar sonucunu.
Ama Belgin'in rüyaları çok güzeldi. Bayıldım. Güzel, küçük, şirin bir aile. Ve küçük BelginCİK
Senaristler sonunda onca konuşmalarımızın neticesini gösterdi bize. Gerçi biz ilk çocuğu erkek düşünmüştük.. HULUSİCA. İkincisi kız olacaktı: BELGİNNAZ. Ama onlar önce kızda karar kılmış Bize uyar. Ama o sahneyi ilk gördüğümde Sevim abla ve Asu geldi aklıma
Eee, rüyayı Belgin gördüğüne göre torunu da kız görecek tabi. En kendi ismini taşıyanından
Ne Mutlu Bir Aile Tablosu..
PATATEEEEEEEEESSS
Şak!


Belgin hanım o güzelim rüyadan onu uyandırdı diye Filiz'e kızdı ama onu çok daha güzel bir rüyaya çağırdı Filiz. Tepkisi de güzeldi

BELGİN: Bi an, bu da o rüyalardan biri zannettim.
TARIK: Hangi rüyalar?

(Heh hee.. Haydi Belgi, cevaplasana.. )
Bu kadın da bu rüyaları görmeye başladı ya, durumu hiç iyi değil. Ben size söyleyeyim


5

Belgin'in oğluyla kocasının fotoğraflarını tutup da, sevgiyle göğsüne bastırdığı yeri çok sevdim. Çok güzel bir sahneydi. Barış da fotoğrafta harika çıkmıştı. ( Laf arasında sıkıştırayım )
Oğlu geldi de, Hulusi'sini İtalya'lara yolladığıyla kaldı. Gerçi Filiz onu da delirtmek için elinden geleni yaptı ya. Tarık'ın dediği gibi : "Allah senin eline düşürmesin Filiz!"

Belgin'in de şu kıskanmaları yok mu? Ömürlük! Ömürlük! Tarık ve Naz'ın 30 yıl sonraki hallerini şimdiden görüyoruz. Ne hoş oluyor.

BELGİN: Ne işin var senin orada Hulusi? Hem de İtalya Moda Haftasında?
...
BELGİN: İlk fırsatta gelme Hulusi! İlk uçakla gel!

Neyse ama. Uğraşacak başka konuları olsun da Belgin'in, bizimkilerle uğraşmasın diye diye başardık sonunda. Şimdi susalım. Bırakalım, Belgin konuşsun :

BELGİN: Abinle Naz'ın arasına kimsenin girmesine izin vermem Filiz!

Hah haa.. Ne günlere kaldık?
Şimdi nasıl da aralarını yapmaya çalışıyor? Naz'ı aramalar, davet etmeler, şoförü eve çağırmalar falan..


6

Tarık'ın Kerem'e bakışları beni çok güldürüyor. Sahiden çok kıskanıyor ve bunu belli ediyor. Onun (Kerem) yanında, sanki kimse yokmuş etraflarında gibi, nasıl da didişiyorlar

TARIK: Patronu değil misiniz, emredersiniz. Nasıl olsa yapmayı en sevdiğiniz şey.

Orada Belgin hanımın da performansı güzeldi ama Doğruya doğru. Gerçi bir gaf yaptı ya, neyse. O kadar kusur, kadı kızında da.. Hani şu Belgin hanımın "Ya, evet Naz. Sen sponsor, ben menejer.." diye başladığı cümleden bahsediyorum

BELGİN: Bilseydik bu kadar yakışıklı öğretmenler olduğunu, biz de kitap götürürdük. Değil mi Hacer abla?
HACER: Ne?
BELGİN: Diyorum ki: Benimle gel sen de, kulaklarını yıkatmaya
..
HACER: Dikkat et, kızın da gözü kararmasın. Översin, översin, bir bakmışsın kız da inanmış.


7

Neyse, biz yine dönelim Tarık'ın kıskançlıklarına. Onlar daha eğlenceli..

FİLİZ: Şimdi burada konuştuklarımız, oradan duyulmuyor. Değil mi abi?
TARIK: Hayır.
FİLİZ: Ya Naz! Nereden buldun bunu? Çok yakışıklı!
TARIK: Ama buradan duyuluyor Filiz!

Hih hi..
Yani Tarık kısknıyor ama kıskandığını da inkar etmiyor ki be kardeşim! Delikanlı delikanlı belli ediyor işte

BELGİN: Ay Kerem çok stresli görünüyor. Sen deneyimlisin Tarık. Git biraz rahatlat!
TARIK: Ne yapayım Belgin hanım? Gidip de sırtına masaj mı yapayım?

Çok üstüne gidiyorlar bu çocuğun, çooookkk...

Bu arada bu Volkan Doğan 2. Burak vak'ası oldu. Hatta daha da beteri. Buna stüdyoda söylettiler şarkıyı. Gitti caaannıımm albüm


8

Neyse,
Belgin hanımın kurnaz oyunu sayesinde, stüdyo sonrasında Tarık gene Naz'ların evinde.
Vahi ve meleklerinin havuz başında ilerleyişi çok hoştu. Netice hala da benimle aynı düşüncedeydi. Gerçi ben Vahi beye onun sarf ettiği bir cümleyi asla sarf edemem. Kıyamam

NETİCE: Vahi! Çık ordan! Görüntüyü bozuyorsun.. Ümiiitttt.. Şunlara bak! AL BİRİNİ, ÖP ÖTEKİNİ..

Hah haa.. Harikasın be Netice Hala!
......................
NETİCE: Var mı?
TARIK: Ne var mı?
NETİCE: İtalya'ya gitme planın. Var mı?
NAZ: Var hala var. Pasaportunda sorun varmış. O hallolsun, YOLCUDUR ABBAS, BAĞLASAN DURMAZ!
ÜMİT: Öyle deme Naz. Bağlasan durur..

Eee Naz! Anlayana çok güzel laf! Helal sana Ümit! Alnından öpüyorum


9

..........
Gelelim, Vahi beyin yeni şoför Kerem'e güvenmeyişine..

Tarık'ı şoför olarak tutup da, Naz ve Kerem'in peşinden takip etmeleri hoşuma gitti. Eee, 2 gündür tanıdığı adama bu kadar güvenmemeleri çok normal.

VAHİ: Bunlar hızlanıyor mu?
TARIK: Evet..
VAHİ: Yetişebilir misin?
TARIK: Hıh.. (Yandan sırıtır)
VAHİ: Pardon. Bir an senin Alfonso olduğunu unutmuşum..
TARIK: Soırun değil. HATIRLATIRIM..
........
VAHİ: Naz her gün okula bu yoldan mı gidiyor?
TARIK: Yok! Bi de bunun düzü var.
Hah haa..


10

Bu sahnelerde ne geldi aklıma biliyor musunuz?
Ben şu CEM'in bu bölümde yahut gelecek bölümde bir görünmesini çok isterdim. Tarık'ın Alfonso olduğunu öğrense ne güzel olurdu.. Onun o dumur halini görmeyi çok isterdim. Ama o çocuk şimdi Fox'da Yemin diye bir dizide oynuyor. Bilmem ki, gelir mi?

Naz'ın yeni şoförü vesilesiyle yine arkadaşları pek çok laf etti de, uzun süredir konuştuğumuz "Bu kızın arkadaşları nerede?" sorusunun cevabını biraz olsun almış olduk

Kerem'in cüretine de ayrıca hayret ettim doğrusu..

KEREM: Akşam işiniz var mı? Sizi çok özel bir yere götürmek istiyorum.

Ya Naz'a ne demeli? Tarık böyle bir şeyi söylemiş olsaydı, bir kere "arkadaşlarımın yanında bana nasıl böyle bir şey söylersin, beni utandırıyorsundan" başlardı. Burnundan getirirdi. Ama Kerem'e "Akşama bakarız" dedi. Daha neler!


11

.........
Vahi beyin Tarık'ı onurlandırması da çok hoşuma gitti.

VAHİ: Şoförü başkası olabilir ama sen burada olduğun sürece KIZIM SANA EMANET!
.........
KEREM: Merak etmeyin Vahi bey, Kızınız bana emanet.
VAHİ: Bi kere benim kızım, Tarık'a emanet!

Burada çok güldüm yaaa.. Canımmm..
Vahi bey için ne kadar zor. 9 ay boyunca kendi oğlu gibi sevmiş, kızını gözünü kırpmadan emanet edecek kadar güvenmiş. Bir nev'i sorumluluk paylaşmış.
Ama kısa bir süre sonra olmayacak. Artık hiç tanımadığı bir adama güvenmek ZORUNDA. Aslında kalben hiç istemiyor.


12

Bir de ben şu, Kerem'in Maaşı konusuna taktım. 3 milyar. E yuh! Nerede 750 YTL, nerede 3.000 YTL? O maaşı bu kadar kolay veriyorlardı da, bu kadar güvendikleri ve sevdikleri Tarıklarına ne diye vermediler şimdiye kadar? Biraz da yararı olurdu çocuğa..

Maaşına gıcık oldum ama nişanlısını da görünce bir o kadar sevindim.
Naz istediği kadar KIZ KARDEŞİ desin. Biz gerçeği biliyoruz ya

Hem Naz'ın ne yapmaya çalıştığına da akıl erdirmeye falan çalışmıyorum uzun süredir. NAG; anladınız siz beni.

TARIK: Ne yapmaya çalışıyor bu kız? Arkama bakmadan gideyim diye mi uğraşıyor? Yoksa, arkama bakmadan bir türlü gidemeyeyim diye mi uğraşıyor?

Akıl erdirmeye çalışma Tarık. biz bıraktık kendi haline. Sen de bırak


13

Naz'ın o özlediğim panik ve üzgün durumunu tekrar görmek, dizinin sonuna kısmetmiş.
..
TARIK: Evet Belgin hanım, neder benim pasaportun durumu?
BELGİN: O iş tamamdır!
(Naz ve Tarık'ın suratları dumur! Çaktırmayın ama benim de öyle. Kalakalmışım öyle. Aylardır bu diziyi izliyorum, hala inanıyorum yaa.. hayret bana yani. Bir de Tarık'ın İtalya'daki Ravyoli abisinin anlatırken böyle saf bir şey olmuştum Neyse, ne zaman Sadri'yi aradı,o zaman ayıldım. )
TARIK: Ne?
NAZ: Ne?
BELGİN: Yani Tarık'ın yurt dışına çıkmasında bir problem kalmadı.
TARIK: Gidiyorum yani? (Yüreği çığlık çığlığa, kalmak istiyorum diye bağırıyor.)
NAZ: Gidiyorsun yani? (Neredeyse ağlayacak..)

Ama Naz'a üzülmüyorum. O değil mi ki, bölümün başında salya sümük, Tarık'a kavuştuğu kısımlarda uyuz olduğumuz tipleme! Acımıyorum işte! Ama, olan Tarık'a oluyor işte.


14

Genel olarak çok zevk aldım bölümden. Yorumumun sonunda birazcık da Sadri'den bahsetmek istiyorum.

Bu bölümde yine çok komikti. Horlayarak Tarık'ı gene dışarı atışı çok başarılıydı..
Naz'la konuşması güzeldi..

NAZ:
Burada mı kalacaksın?
SADRİ: Benim için fark etmez. Senin odan hangisi?
..
SADRİ: Hulusi amca da peşinden gitti. Havaalanına bıraktım.
NAZ: Hulusi amca neden Tarık'ın peşinden İtalya'ya gitti ki?
SADRİ: (Yaptığı hatayı anlamanın verdiği şokda... ) Bilmem..
(Gözler fırıl fırıl dönüyor ama.. Çok komikti.. )

Yaa, işte böyle..
Bu bölüm çok güzeldi. Her ne kadar Tarık ve Naz'ı, beni tatmin edecek derecede romantik göremesem de, güzeldi. Zaten Sevim ablanın da söylediği gibi, Relax Tv'den izlediğim için kolay kolay da negatif olamiyorum zaten

Neyse..
Haftaya İtalya'da görüşmek üzere..