Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

46. Bölüm (Videolar)
46. Bölüm Özel (Video)
6 Haziran Tarihli Uğur Kedi Mesajı
Replikler (46. Bölüm)
Replik ve Yorumlarla 46. Bölüm (Ebru Karaca)
46. Bölüm
Replik ve Yorumlarla 45. Bölüm (Ebru Karaca)
Suna Pekuysal & Merve Sevi Röportajı (Video)
45. Bölüm (Videolar)
46. Bölüm Senaryosu (flower98) --7. kısım eklendi--
 

47. Bölüm Senaryosu (flower98) --8. kısım eklendi--

Haziran 08, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1

Naz gözlerine inanamaz. Tarık karşısında durmaktadır. İnsanlar tanımadıkları halde Tarık’ı alkışlamaktadırlar. Tarık da şaşkın gözlerini Naz’dan ayıramaz. Sonra etrafına bakınır ve....
Tarık: Naz!!!!!.
Naz çellosunu bırakır ve sahneden iner. Aklı çok karışmıştır. Yüzü şaşkındır. Neredeyse ağlamak üzeredir. Tarık sahneden inen Naz’a seslenir.
Tarık: Naz!!!!!! Dur!!!!!!
Nesrin: Süprizin bu muydu? Dayısının yeğeni ne olacak?
Koray: Hala ama Naz’a sürpriz oldu galiba.
Dilek: Şimdi durumu düzeltirim.
Nesrin: Görecez!
Dilek Naz’ın peşinden gitmek için sahneye gelmiş olan Barış’ı kolundan yakalar.
Dilek: Kusura bakma , rahatsız olacağını düşünemedim. Bir şarkı söyle en azından
Barış bir an için durdurulmanın şaşkınlığı ile ne yapacağını bilemez. Sandalyenin yanında duran çelloya, sonra Naz’ın gittiği yöne bakar. Çıkışa yönelirken gruba seslenir.
Tarık: Arkadaşlar, introsunu uzun tutarak bir şarkıya girin. Hemen geliyorum.
Tarık tiyarodan çıkar. Naz dışarıda duvara dayanmış elleri yüzünde kapak olmuş ağlamaktadır. Tarık ellerini geri çeker. Naz’ın yaşlı gözlerini görür.
Naz: Neden.......Neden......Git burdan.....Git!!!!!
Tarık: Naz dinle lütfen. Baban gönderdi beni hemen peşinden. Yalnız kalmanı istemedi. .....
Naz Tarık’ın göğüsünü yumruklamaktadır....
Naz: Barış kim? Neden Barış......Yine mi yalan.....Yine mi kıskançlık....????
Tarık: Naz! Sakin ol şimdi. Sil şu gözünün yaşını.....Sil.....
Tarık elleri ile Naz’ın göz yaşlarını siler.....Naz biraz sakinleşmeye başlamıştır.....
Tarık: Yine yağmur yağdığını düşün.....
Naz dikmiş gözlerini Tarık’a bakar......
Naz: Sadece babam istediği için mi geldin?
Tarık: Sadece onun için değil....Gelmeseydim ayrıldığın yere beş haftalığına kamp kurmayı düşünüyordum......
Naz: Yani kapımızın önüne?
Naz gülümser.....Tarık da. Naz Tarık’a sarılır.....
Naz: Aslında en çok istediğim şey oldu.....
Tarık: Neymiş o?
Naz: Senin burada olman.....Ama......
Tarık: Ama ne?
Naz: Şimdi şoförümün geldiğini öğrenirlerse.....Stajım?
Tarık: Bilmeleri gerekiyor mu?
Naz: Söylemeyecek miyiz?
Tarık: Hayır.
Naz: Peki seni kim olarak tanıtacağız?
Tarık: Barış. Bir ay sonra kaseti çıkacak olan Barış.
Naz: Dilek nereden biliyor peki bunu?
Tarık: Adımı senin yanında ağzından kaçırmasın diye ona öyle söylemek zorunda kaldım.
Naz: Hmmmmm.....Demek Dilek’i yemekte eken sendin.
Tarık: Ve de şu an sahnede. Bak grup üçüncü kez baştan alıyor introyu. İzleyiciler çıkmadan gidelim.....Stajına başlamalısın.....
Naz: Ama.....
Tarık Naz’ın sözlerine kulak asmadan elinden tutar ve onu yine tiyatroya çeker. Sahneye çıkarlar.
Tarık: İyi akşamlar. Gördüğünüz gibi hepimiz bir sürpriz yaşadık. Öncelikle sizi beklettiğimiz için özür dileriz Naz hanım benim eski ama bir o kadar da değerli bir arkadaşım. En son kırgın ayrılmıştık ......Birden birbirimizi görünce şaşırdık.....
Naz Tarık ‘ın sözleri üzerine önce şaşkın sonra sırıtarak bakar kendisini izleyenlere....
İnsanlar arasından sırıtanlar, alkışlayanlar, sizi sizi der gibi başlarını sallayanlar ve tabi tabi inandık gibi sözler söyleyenler vardır. Tarık Naz’a başı ile işaret eder ve Naz yerine oturup çellosunu eline alır. Çalmakta olan parçaya eşlik etmeye başlar. Tarık da şarkıya girer....
Tarık: Ben yürürüm yane yane......
Şarkı bittiğinde alkış sesleri ve ıslıklar yeri göğü inletir.
Nesrin: Bu çocuk harika!
Dilek: Türkiye’nin yeri starı demiştim. Yanılmamışım değil mi?
Koray: Ama şarkıya asıl etkiyi yapan çelloydu. Naz da çok iyimiş hala.
Dilek ters ters Koray’a bakar.
Nesrin: Atışmayı bırakın da şu çocuğu benim ofisime getirin. Naz ile birlikte....Bekliyorum.
Nesrin tiyatrodan ayrılır ve ofisine doğru yürür. Resepsiyonda perişan halde Tarık’ın odasını öğrenmeye çalışan Belgini görür.
Belgin: Ne demek oda numarasını veremeyiz......Aaaaa ....Nesrin tam zamanında geldin.....!!!
Nesrin: Hayırdır Belgincim bu ne hal?
Belgin: Tarık burada ve bana oda numarasını söylemiyorlar. Onun onayı olmadan olmazmış. Telefonu da kapalı.
Nesrin: Tamam arkadaşım....Merak etme ...Gel ofisime gidelim ben sana yardımcı olurum.
Belgin resepsiyon görevlisine.....
Belgin: Seni attırırım demiştim ya....Kork benden.....Hıh.....
Belgin ve Nesrin ofise geçerler.
Nesrin: Kim bu Tarık?
Belgin: Kim olacak benim akılsız zibidi oğlum. Aşık oğlum.....Aşık ve aptal ve zibidi oğlum Tarık.
Nesrin: Sakin ol Belgincim.....Demek bizim Tarık o kadar büyüdü de bunca şey oldu....
Belgin: Ah....Nesrincim....ah.....Neler çekiyorum bir bilsen......Yok kesin seneye bu zamanlar küçük Belginle buraya geleceğiz.....
Nesrin: Sen önce bir otur bakalım şu koltuğa. Sana bir içki koyayım sakinleş.....Sonra Tarık’ı da buluruz, sorun varsa onu da buluruz.....Ama önce sakinleş.
Bu arada Nesrin’in telefonu çalar.
Nesrin: Söyle Koray ne var?.......Tamam gelin....Belgincim bak ben bu akşam bir star, daha doğrusu bir star adayı keşfettim.......Geliyorlar.....Toparla kendini ,hadi ama....
Belgin kapıdan giren Tarık ve Naz ‘ı görünce olduğu yerde bayılır.......
Nesrin: Aman yetişin....Belgin!!!!!!

2

Nesrin: Söyle Koray ne var?.......Tamam gelin....Belgincim bak ben bu akşam bir star, daha doğrusu bir star adayı keşfettim.......Geliyorlar.....Toparla kendini ,hadi ama....
Belgin kapıdan giren Tarık ve Naz ‘ı görünce olduğu yerde bayılır.......
Nesrin: Aman yetişin....Belgin!!!!!!
Part2
Herkesten önce Tarık koşar. Belgin’i güzelce koltuğuna yerleştirir. Hafifçe sarsar.
Tarık: Belgin hanım! Belgin hanım!
Nesrin: Siz tanışıyor musunuz?
Tarık: Evet, İstanbuldan.
Nesrin kapıda kendilerini izleyen Dilek ve Koray’a döner.
Nesrin: Hemen bir oda ayarlayın. Belgin Tekelioğlu adına.
Dilek: Tekelioğlu mu? Siz akraba mısınız?
Naz: Kim?
Dilek: Tarık ile Belgin hanım.
Tarık kaşları çatık, endişeli bir Naz’a , bir de Dilek’e bakar.
Dilek: Soyadları aynı da ondan merak ettim.
Koray: Sana ne?
Naz Tarık’a bakmaktadır. Yüzü asılmıştır. Tarık ise Belgin’e dönmüş , Naz ile göz göze gelmemeye çalışmaktadır.
Dilek: Yalnız bir şey mi söyledim?
Tarık: Siz değil ben.
Naz sert bakışlarını Tarık tan Dilek’e çevirir.
Naz: Sen dert etme Dilekçim. Ben bazı şeylere alıştım artık. Biz bunu Tarık ile birazdan hallederiz. Ama akraba değiller. Bu kadarını ben söyleyebilirim.
Nesrin: Bırakın şimdi aile ağacı oluşturmayı da kadıncağızı odasına götürelim.
Tarık: Bence de. Kendisini çok kasmış. Kasları taş gibi baksanıza.
Koray: O zaman önce masaj yaptıralım. Bizim Rus masör’ün elleri harikalar yaratıyor. Hemen gevşeyecektir.
Dilek: Demek öyle Koray bey. Siz de mi masaj yaptırdınız kendisine?
Koray Dilek’e sardırmaya devam eder.
Koray: Evet canım. Nişanımızın bozulduğu gece gittim. Hem de sabaha kadar.
Tarık ve Naz birbirlerine bakarlar.
Tarık( içses): Demek bunlar eski nişanlı. Nişan bitmiş ama belli ki gerisi daha bitmemiş.Rahatladım şimdi.
Naz(içses): Bunlarda bizi aratmıyor hani. Demek Tarık ve benim gibi sürekli didişenler de varmış. Bakma bana öyle Tarık efendi. Soracam bu Tekelioğlu soyadını kullanmanın hesabını.....
Koray Tarık’a Belgin’i taşımak için yardımcı olur. Birlikte Belgin’i masaj salonuna götürürler. Orada onu yatağa yatırırlar ve çıkarlar. Naz ve Dilek Belgin’nin üzerindekilerini çıkarmak için salonda kalırlar. Nesrin ise resepsiyona gider.
Nesrin: Bu akşam masaj için başka randevu alma. Seans dolu.
Resepsiyonist: Emredersiniz efendim.
Nesrin: Belgin Tekelioğluna ait oda hazırlandı mı?
Resepsiyoist: 309 no’lu oda. Hemen arıyorum.
Nesrin: Dur arama. Ben şahsen bakacağım. Arkadaşımın odası eksiksiz olmalı.
Nesrin odaya doğru yola çıkar. Bahçe kapısından dışarı çıktığında ana giriş kapısından Hulusi içeriye girer. Resepsiyonun yanından aldırmaz bir tavırla geçer.
Resepsiyonist: Beyefendi nereye gidiyorsunuz?
Hulusi: Sana ne!!!!! Tutma beni. Zamanım dar.
Resepsiyonist: Ama siz otel müşterisi değilsiniz. Böyle elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz buraya.
Hulusi elini cüzdanına atar ve içinden bir kartvisit’ini çıkartır . Resepsiyon görevlisinin önüne fırlatır.
Hulusi: Otel sahibine söyle beni arasın. Numaram kartta. Oteli satın alayım da gör. İlk iş seni kovacam.
Hulusi durmaz ve yoluna devam eder. Resepsiyonist elinde kart arkasından baka kalır.
Hulusi: İkinci olarak da masör kızları arttıracağım. Masajda çığır açtıracağım çığır.
Hulusi masaj salonuna girer. Belgin hala yarı ayık yarı baygındır. Yüz üstü yatmış kendine gelmeye çalışıyordur.
Hulusi: Haydi kardeş. Süren doldu. Naş naş.Benim zamanım yok.
Hulusinin sesini duyan Belgin hemen doğrulur.Hulusinin ağz açık kalır Belgini görünce.
Belgin: Naş naş demek! Naş naş!!!!!
Hulusi: Belgin? Ne işin var senin burada?
Belgin elinde tenis raketi ile gelen topa geri vurur gibi yapar. O kadar gerçekçi yapar ki Hulusi kendisine doğru gelen hayali topu tutar.
Hulusi: Yakaladım işte.
Belgin: Evet madem topu tuttun sen söyle neden burada olduğunu Hulusi!!
Hulusi hemen toparlanır.....
Hulusi. Deli etme beni kadın! Hesap mı vereceğim sana. İstanbuldan buraya sırtımda taşıdığım kas ağrılarımı hafifleteceğim......Senin kastığın kaslarımın ağrılarını.....
Belgin: Demek öyle. Yat bakayım şuraya. Yeter bana kafa tuttuğun. Seni yeterince tanıyorum ben Hulusi. Öyle maço erkek numaraları sökmez bana.Yat şuraya.
Hulusi Belginin çıkışı üzerine kedi gibi uysallaşır. Belginin istediğini yapar ve Belginin kalktığı yere yatar.
Belgin: Alexandra , yok mu bir Boris. Masör.....Masör.....
Belgin pazularını gösterir masör kıza.
Alexandra: Evet......Bir dakika .....Alo ?...Markus?.....Masaj va....
Belgin: Maşallah Türkçe biliyorsunuz.
Alexandra: Biraz......Markus yok bilmek.
Belgin: Ben anlatırım...merak etme .
Markus salona girer:
Hulusi: Amanin Belgin....Gevşedim ben.Senin yattığın yer beni iyileştirdi.....Hadi evimize gidelim.
Belgin daha değil Hulusicim....Daha değil.
Belgin Markus’a belli yerleri gösterir Hulusinin bedeninde ve salondan çıkıp lobiye gider.Lobi’ye ara ara derinden sesler gelmektedir ve resepsiyonist ara ara aranarak etrafına bakınır sesleri duydukça ama onları konumlandıramaz.
Tarık ve Naz iskeleye doğru yürümektedirler. Naz iskelenin başında durur.
Naz: Tarık? Bak anlıyorum. Tarık Tekelioğlu sende saplantı olmuş. Ama otel’e onun adınla giriş yapman hiç doğru değil. Demin sana çok kızmıştım ama şimdi senin için endişeleniyorum. Daha ne kadar devam edecek bu durum.
Tarık( içses): Aman dikkatli ol oğlum Tarık. Ne yap ne et durumu lehine çevir.
Naz: Tarık? Sana bir şey sordum,dalıp gittin.
Tarık: Bu durum beni de çok rahatsız ediyor. İnan bu otel’e seni izlemeye geldiğimde kendi soyadımı kullanmak istemedim. Yakıştıramadım kendime ve mekana. Tarık Cebeli......
Naz kendini tutamaz ve güler.
Tarık: Bak sen de güldün.
Naz: Hayır, söyleme tarzın komikti.Ama sende bu alışkanlık yapmaya başladı. Bir çözüm bulmalıyız Tarık.
Tarık: aslında bir çözüm yolu var.
Naz: Neymiş o?
Tarık:Yıllar önce beni götürdükleri psikolog daha fazla sevgi gösterin demiş Belgin hanımlara. Filiz anlattı bunu bana bir keresinde.
Naz: Yani sevildiğini hissetmen gerekiyormuş.
Tarık: Hıhı.
Tarık Naz’ın gözlerinin içine sımsıcak bir gülümseme ile bakmaktadır.
Naz: Demek hıhı.
Naz Tarık’ın elini tutar iki elinin arasında.
Naz: Her ne sebeple olursa olsun burada şu an benimle olduğun için çok mutluyum Tarık. Ayrıca burada şoförüm olarak da bulunmuyor olman çok ama çok güzel.....
Naz yine Tarık’ı yanağından öper.
Tarık: Bu ne içindi?
Naz: Beş haftalık yeni beraberliğimizin hayırlı olmasını diledim ikimiz için......Hem birbirimize anlatacak çok şeyimiz var eski arkadaşım.....
Tarık: Eski arkadaşım mı?
Naz: Ay Tarık, sen değil miydin anfide insanlara iki eski arkadaş olduğumuzu söyleyen?
Tarık: Doğru.....
Naz Tarık’ ı iskelenin ucuna doğru çeker.
Naz: Yarın akşam kimseye söz vermeyeceksin. Seninle buradan güneşin batışını izleyeceğiz.
Tarık: Emredersiniz Naz hanım.
Naz: Şıııııht!!!!Duymasın kimse. Naz diyeceksin artık. Unutma! Sadece Naz.
Tarık: Nazzzz!
Tarık son derece yumuşak bir ses tonu ile adını geceye söylemiştir. Naz memnun bir ifadeyle başını Tarık’ın göğsüne yaslar. Tarık da Naz’ı tek koluyla omzundan sarar ve kendine çeker. Ay’ın denize döktüğü ışınlarını izleyen Tarık ve Naz, Bodrumdaki ilk romantik anlarında iskelenin diğer ucundan iki kızgın göz tarafından izlendiklerinin farkında değillerdir. Tarık’ın cep telefonu çalar.

3

Ay’ın denize döktüğü ışınlarını izleyen Tarık ve Naz, Bodrumdaki ilk romantik anlarında iskelenin diğer ucundan iki kızgın göz tarafından izlendiklerinin farkında değillerdir. Tarık’ın cep telefonu çalar.
Part3
Naz: Bazı şeyler hiç değişmiyor. Buna artık alışmalıyız sanırım.
Tarık: Hayır. Yanılıyorsun. Arayan Filiz.
Naz: Filiz mi? Bu saate?
Tarık: Alo Filiz? Saat gecenin ikisi, hayırdır?
Filiz: Abi sen neredesin? Bak Ümit de merak etmiş. Sadece Ümit olsa iyi, Naz da Bodrumdan arayıp seni sormuş, hatta azarlamış Ümit’i yerini öğrenemeyince.
Tarık telefonun mikrofonunu kapatır eliyle.
Tarık: Sen Ümit’i azarladın mı yerimi bilmiyor diye?
Naz: Şeyyy......Yoksa yine evden mi kaçmış.....?
Tarık: Öğreniriz şimdi.
Filiz: Alo ??Abi cevap versene? Duymuyor musun?
Tarık: Seni gayet iyi duyuyorum Filiz. Tatile çıktım.
Filiz: Oh oh maşallah . Biz de İstanbul da sıkıntıdan patlayalım.
Ümit’in sesi duyulur.
Ümit: Nerdeymiş Filiz?
Filiz: Tatile çıkmış.
Ümit: Aslanım Alfonso. Naz’a söylerim ha!
Filiz: Neredesin abi?
Tarık: Bende kalsın. Sen neredesin? Müzik sesi de geliyor.
Ümit: Bizim evde havuz başında parti yapıyoruz.
Naz: Ne diyor duyamıyorum?
Tarık yine mikrofonu kapatır eliyle.
Tarık: Bizim evde havuz başında parti yapıyorlarmış.
Naz: Aman ne güzel.....Belgin teyzenin haberi var mıymış?
Tarık: Haberleri var mı?
Filiz: Kimin?
Tarık: Kimin olacak, annenin?
Filiz:Yok! Onlar Bodruma gitti.
Tarık: Kim kimsiniz?
Filiz: Ben, Ümit, Ayşe ve Sadri.
Tarık: Demek sadece dördünüz. Hacer anneyi naptınız? Zehirlediniz mi?
Filiz: Abiiiiii!!!!!
Tarık ve Naz Filiz ile konuşmaya devam ederken iskelenin ucunda duran birinin hızla otel’e doğru koştuğunu duyarlar. Naz tedirgin olur ve Tarık’ın koluna sarılır. Tarık Filiz’i dinlerken Naz’ın kendisine yaklaşmasından memnun onu yine tek koluyla sarar ve eli ile kolunu sıkıca kavrar. Naz gülümser ve Tarık’a iyice sokulur.
Tarık: Ben artık yatacağım Filiz. Coşmayın.....
Filiz: Tamam abi yaaaa! Çocuk muyuz biz.Ayyyyy!!!!
Tarık: Noldu?
Naz: Noldu!!!!!
Filiz: Üfff Ümit yaaaaa!!!!! Sadri’yi havuza itti ben ıslandım yaaa!!!!
Tarık: Coşmayın!!!Haydi iyi geceler.
Naz: Yatacak mısın gerçekten?
Tarık: Sana güzel bir şarkı söylemeden asla!!!!
Tarık ve Naz iskelenin nemli tahtalatının üzerine otururlar. Tarık hemen şarkısına başlar.
Ellerim gözlerim kelepçelerde
Sevda çöllerinde
Geçiyor aylarım , yıllarım , gecelerim
Sevda zindanlarında
Yeter ki sen sev beni
Yeter ki inan bana........
Belgin Nesrin’in kendisine açtırdığı odaya henüz varmıştır. Hemen telefonuna sarılır.
Belgin: Alo? Filiz?
Filiz: Hayırdır anne bu saate? Çok sinirli geliyor sesin?
Belgin: Ne o uyandırdım mı?
Filiz: Bu saate başka ne yapmış olabilirsin ki? İyi misiniz?
Belgin: Ben hiç iyi değilim Filiz. Siz hepiniz ortak olmuş beni öldürmeye çalışıyorsunuz!!!!!
Filiz: Anne nasıl söz o öyle?????
Belgin: Hiç laf yapma bana Filiz. Yarın sabah hemen buraya geliyorsunuz. O kadar.
Filiz: Geliyorsunuz derken?
Belgin: Sen, Ayşe ve Hacer abla.
Filiz: Ama neden?
Belgin:Soru sorma bana. Sabah ilk uçakla geliyorsunuz o kadar!
Belgin öfkeli telefonu kapatır. Odasında dört dönüyordur. Telefonu çalar.
Belgin: Ne var Hulusi?
Hulusi: Ihhhhh.....iiiiii.......UUUuhhhhhhhh.....Beeeeelll l!!!!!!
Belgin: Doğru dürüst konuş benimle.
Hulusi: Uuuuuuu......Ahhhhhhh!
Raşit: Alo? Hürmetler hanımefendi!
Belgin: Siz kimsiniz?
Raşit: Ben saygı değer eşinizin eski bir arkadaşıyım.
Belgin: Hulusi ile görüşebilir miyim?
Raşit: Vallahi ne diyeyim hanımefendi. Hulusi off.
Belgin: Ne demek off.
Raşit: Bu Markus......Biraz fazla hırpalamış galiba. Kımıldayacak ve konuşacak hal bırakmamış kendisinde.
Belgin: Oh olsun! Az bile. Söyleyin ona yarın sabah ikinci seansı var. Kaçırmasın.
Raşit: Aman yapmayın Belgin hanım. Yazık değil mi adamcağıza.
Belgin: Siz ne vasıfla karı koca arasına giriyorsunuz. Söyleyin ona bu gece beni boşuna beklemesin. Arkadaşım bana otelde bir oda verdi. Burada kalacağım.
Raşit: Tabi. Ben ilgilenirim onunla.
Belgin: Umurumda değil ne yaparsanız yapın.
Belgin odasının cam kapısından el ele yürüyen Tarık ve Naz’ı görür. Telefonunu kapatır.
Belgin: Ay bunlar beni çıldırtacak.
Bu arada Raşit.
Raşit: Kapadı telefonu. Vah Hulusi vah. Acıdım valla sana.
Hulusi: Ne dedi?
Raşit: Ne yaparsanız yapın dedi. Hadi yaşlı kurt. Önce discoya gidiyoruz.
Hulusi: Oğlum eve hiç almaz beni Belgin sonra.
Raşit: Sen harbiden ultra Kılıbıkoğlu olmuşsun. Karın bu gece arkadaşının ona otelde verdiği odada kalacakmış.
Hulusi: O arkadaşı kim biliyor musun sen?
Raşit: Nesrin mi yoksa?
Hulusi: Tam üstüne bastın. Liseden arkadaşıymış.
Raşit: Şimdi hapı yuttun sen Hulusi. Nesrin beni boşadığı gibi seninkini de ikna eder boşanması için.
Hulusi: Belgin mi beni boşayacak? Hadi canım sende. O bana masaj yaptırdı ya ,,, cezamı verdim sanıyor.
Raşit: Ama az kalsın gelmeseydim Markus seni Cezar yapmıştı.
Hulusi: Hadi bırak dalga geçmeyi de beni nereye götüreceksen götür.
Belgin saklanır ve Tarık ile Naz odasının önünden geçtikten sonra bahçeye çıkıp arkalarından bakar.
Belgin: İlahi adalet diye buna derim işte. Odalarımız bitişikmiş. Sen şimdi görürsün Tarık.
Tarık , Naz’ı odasının önüne kadar getirmiştir.
Naz: Demek odalarımız yan yana. Sen mi ayarladın?
Tarık: İlahi adalet işte. Birileri bizi ayırmak istedi ama başaramadı.
Naz: Yani okul yönetimi mi demek istiyorsun?
Tarık: Yani öyle diyebiliriz.
Naz: Duş alacağın zaman haberim olsun. Belki yağmur sesinde başka nameler dinlerim.....
Tarık: Belki.
Naz: Kahvaltıya beraber gideriz herhalde.
Tarık: Tabi ki. Biz bir yıldır birlikte kahvaltı yapmıyor muyuz zaten?
Naz: Yapıyoruz.
Tarık: O zaman düzenimizi değiştirmeye gerek var mı?
Naz: Ama Koray ve Dilek de bizimle kahvaltı yapsınlar.
Tarık: Koray mı?
Naz: Ve Dilek. Onlara yardım etmek lazım.
Tarık: Yardım? Biz mi yardım edeceğiz?
Naz: Neden olmasın. Nasıl didiştiklerini görmedin mi?
Tarık: Gördüm ama......
Naz: Pes yani Tarık. Aşk kokusunu almadın mı? Ancak kör kütük aşıklar öyle didişir.
Tarık: Hmmmmm!!!!!
Naz: Ne o bakışların değişti. Sırıtmasana öyle!
Tarık: Elimde değil.
Naz: Ne demek elimde değil. Ne düşünüyorsun sen bakayım.
Tarık: Koray ve Dilek gibi didişmeden duramayan başka bir ikiliyi.
Naz saatine bakar.
Naz: İnanmıyorum saat üç oluyor. Hadi hadi sırıtmayı bırak da odana git. İyi geceler.
Naz cam kapıyı kapatır ve ardından hala sırıtmakta olan Tarık’a sevimli bir gülümsemeyle bakar.
Tarık: İyi geceler Naz.
Tarık elleri ceplerinde ağır ve daireler çizen adımlarla ıslık çalarak odasına doğru yürür.
Tarık: Biz Koray ve Dilek’e yardım edeceğiz demek. Ah Naz ah....Bize kim yardım edecek.
Birden karanlıktan çıkan bir el Tarık’ın koluna girer ve onu geriye doğru hışımla çeker.
Belgin: Ben!!!!!

4

Tarık elleri ceplerinde ağır ve daireler çizen adımlarla ıslık çalarak odasına doğru yürür.
Tarık: Biz Koray ve Dilek’e yardım edeceğiz demek. Ah Naz ah....Bize kim yardım edecek.
Birden karanlıktan çıkan bir el Tarık’ın koluna girer ve onu geriye doğru hışımla çeker.
Belgin: Ben!!!!!
Part 4
Tarık: Anne?
Belgin: Yaaaa!Sürpriz Tarık. Bak ben de Ölü Deniz’e geldim. Otel’in de pek güzelmiş. Miami den Flamingolar getirmişler. Her yerdeler. Şurada da özel bir dişi Flamingo varmış. Eminim görmüşsündür. Adını da Naz koymuşlar.
Tarık: Anne!
Belgin: Sözümü kesme ! Bir de ona bir eş bulmuşlar. Bil bakalım adını ne.
Tarık: Anneee!
Belgin: Bilemedin: Tarık!
Tarık: Anne abartmıyor musun?
Belgin: Demek abarttığımı düşünüyorsun Utanmıyor musun bana yalan söylemeye?
Tarık: Sadece seni üzmek istemediğim için .
Belgin: Evet bravo Tarık! Üzmemek için kahrediyorsun. Hepinizin bana kastı var.
Tarık: Hepiniz derken başka kimler?
Belgin: Demek kabul ediyorsun. Yarın hemen İstanbul’a dönüyorsun.
Tarık: Yapma anne ya.Hayatımı bu kadar kontrol etme. Bak nefes aldırmıyorsun bana.
Belgin: Ne? Ne!!!!! Bir de bu parlayan yeni star olayı var. Demek Türkiye’nin yeni yıldızı Barış sensin.
Tarık: Açıklayabilirim.
Belgin: Açıklama istemiyorum. Yarın İstanbul’a dönmeni istiyorum.
Nesrin: Belgin? Belgin sen ne yapıyorsun bu saate dışarıda? Barış?
Tarık: İyi sabahlar Nesrin hanım.
Belgin: Şeyyyy.....Ben.....
Nesrin Belgin’in kulağına fısıldar.....
Nesrin: Belgin yoksa bu çocuk......
Belgin çıldırır....
Belgin: Kendine gel Nesrin.....Bu gördüğün benim öz ve öz oğlum Tarık. Kendini star sanıyor ama değil.....
Tarık’ın yüzü kızarmış Nesrin ve Belgine bakmaktadır....
Nesrin: Ayyy çok özür dilerim Belgin! Hoş gör beni. Etrafımda neler olup bitiyor bir bilsen. Bak benim Raşit, yani rahmetli eşim Raşit kendine bir zampara ortak bulmuş, dico’yu birbirine katmışlar kız avlayacağız derken.
Belgin: Ne? Raşit mi dedin? Zampara ortak mı dedin?
Tarık: Anne sakin ol.
Belgin: Sakin makin olamam. Çekil yolumdan Tarık. Nesrin çabuk beni olay yerine götür. Çabuk.
Nesrin: Dur Belgin nereye böyle?Yanlış yöne gidiyorsun.......!!!!!
Tarık annesinin ve Nesrin’in arkasından bakar. Eski neşesi kalmamış yüzü asılmıştır.
Tarık: Umarım babam değildir.
Der ve odasına doğru yürür. Odasına girmeden başını uzatıp Naz’ın tarafına bakar. Işıklar sönmüştür. Odasına doğru yürür ve kapıyı açar. Dalgınlıkla anahtarını taktığı kilitten çekmeyi unutur. İçer girer ve kapıyı kapatırken.....
Naz: Anahtarı unuttun!!!!!
Tarık bir an boş bulunur eli ayağı birbirine karışır ve başını arkadan gelen sese çevirirken kapıyı hızla kapatır. Anahtar yerinden çıkar ve yere düşer.
Naz: Naaaaaaptın?
Tarık: Naz , ödümü kopardın karanlıkta. Nasıl girdin sen içeriye?
Naz: Duştan ses gelmeyince merak ettim. Kapın da aralık duruyordu ben de içeriye girdim.
Tarık: Madem içeriye girdin ışıkları neden açmadın?
Naz: Beni kimse görsün istemedim bu saate senin odanda.
Tarık: Kapı otomatik kilitlendi. Resepsiyonu ara da gelip açsınlar.
Naz: Ben mi? Senin odandan mı? Arayamam.
Tarık: O halde ben ararım.
Tarık karanlıkta yatağa doğru yürür. İçerisi çok karanlıktır. Dışarıdan odayı aydınlatan hiçbir ışık içeri girmiyordur. Tarık yatağın yanında duran Naz’a çarpar aceleyle. Birlikte yatağa düşerler.
Naz: Önüne baksana.
Tarık: Sen neden uyarmadın beni?
Naz: Beni devireceğini nereden bilebilirdim. Tarık?
Tarık: Efendim.
Naz: Nefes alamıyorum. Rica etsem üstümden kalkar mısın?
Tarık: Pardon!Ben.....
Naz: Sen çok kilo almışsın.
Tarık: Resepsiyonu arayayım.
Tarık yatak ucunda duran abajur’un ışığını yakar. Telefon ile arasında yatakta yan uzanmış olan ve kendisine bakan Naz vardır. Naz’ın üzerinden telefona uzanır. Ahizeyi kaldırır, bir kez daha Naz’a bakar ve ahizeyi yerine koyar.
Naz: Neden aramadın?
Tarık: Senin için.
Naz: Benim için mi?
Tarık: Şimdi gelip seni bu saate burada görüp ........
Naz: İşte ben de o yüzden ışık açmadım. Kapa şunu da.
Tarık abajur’u söndürür.
Tarık: Saat üçbuçuk. Güneşin doğmasına daha iki saat var.
Naz: Demek ki yaklaşık altı saat buradayız.
Tarık: Altı saat mi?
Naz: Saat dokuzbuçuktan önce ne desek inandırıcı olmaz. Stajım tehlikeye girsin istemiyorum. Kahvaltı için buluştuğumuzu söyleriz. Koray ‘ın yanlış anlayacağını sanmıyorum.
Tarık: Hemen samimi olmuşsunuz bakıyorum Koray ile.
Naz: Kıskanıyorsun sen yine .......Ya Koray Dilek’e aşık. Ben de....
Tarık: Sen de....
Naz: Hiçbir fırsatı kaçırmaz mısın sen ya......?
Tarık: Artık kaçırmamalıyım diye düşünüyorum.
Naz: Tabi ya......Sen yok musun sen.....
Tarık: Ne oldu yine....Aklına ne geldi?
Naz: Sen biliyorsun ne geldiğini.....Bir de bilmemezliğe vurmuyor musun pes yani Tarık. Artık bırak bu oyunları.
Tarık: Ne oyunu? Ben oyun moyun oynamıyorum.
Naz yatakta oturur pozisyona gelir. Hissettiği hareketten Tarık’ın da oturduğunu anlar.
Naz: Beni odama bıraktıktan sonra odana gittiğimi düşünmemi istedin. Benim duşta yağmur sesi eşliğinde şarkı söylemeni bekleyeceğimi biliyordun tabi. Odanın kapısını açtın ve kapatmadan karanlıkta saklandın. Sonra benim buraya girmemi bekleyip anahtarı kasıtlı dışarıda bıraktın ve işte buradayız.....Pes!
Tarık: Asıl sana pes. Sen senarist olmalıymışsın. Nasıl da kurguladın hemen.
Naz: Öyle. Bunu ilk kez yapmıyorsun. Dağ evinde de yaptın, göl evinde de.
Tarık Gerçekten!!!! Ben de ne zaman bu konuları açacağını düşünüyordum.
Naz: Açarım tabi. Her ikisinde de benim boş anımı yakalayıp beni ö.....
Tarık: Bitirsene cümleni. Öptün desene.
Naz: Öptün......Evet öptüüüün.
Tarık: Bil bakalım şimdi ne olacak.
Naz:!!!!!!!!!!!
Tarık:
Tarık: Bitirsene cümleni. Öptün desene.
Naz: Öptün......Evet öptüüüün.
Tarık: Bil bakalım şimdi ne olacak.
Naz:!!!!!!!!!!!
Tarık: Yanına geleceğim, seni kollarımla sımsıkı saracağım ve üçüncü kez öpeceğim.
Naz: Sakın ! Uyarıyorum seni!
Tarık: Ne yapacaksın?
Naz: Bağırırım.
Tarık: İddiaya girerim ki bağıramazsın. Stajını düşün. Geliyorum.
Naz: Tarık dur! Tarık bunu yapamazsın......!
Naz karanlıkta odada kaçmaya başlar. Tarık onu aynanın yanında yakalar ve bileklerinden tutarak kendine çeker.
Naz: Tarık yapma.....Her şeyi bozma.....Lütfen!
Tarık: O halde itiraf et.
Naz: Neyi?
Tarık: Burada kilitli kalmamızı isteyenin sen olduğunu.
Naz: Ne?????
Tarık: Odama geldin , kapı aralıktı. Karanlıkta saklandın ve ben gelince dikkatimi dağıttın. Ben de kapıyı kapadım ve işte buradayız.
Naz kendini tutamaz ve gülmeye aşlar......
Tarık: Çok mu komik?
Naz: Ben de az kalsın beni zorla.....Hiç sen değildi zaten.
Tarık derin bir nefes alır.
Tarık: Evet yaptın mı yapmadın mı?
Naz: Tabi ki yapmadım. İnan.
Tarık: Ben de yapmadım. Sen de bana inan o zaman.
Naz: Tek bir şartla
Tarık: İnanmanın şartını ilk kez senden duyuyorum. Peki neymiş şartın.
Naz: Hazır baş başa kalmışken....Bu saate telefonunun çalma ihtimali düşükken......Yarım kalmış bir şeyi tamamlamanı istiyorum.
Tarık: Neymiş o?
Naz: Göl evinde yangından önce söylemeye başladıkların.
Tarık: Sen senarist değil, savcı olmalıymışsın.
Naz: Evet seni dinliyorum.
Tarık: Ama ortam müsait değil.
Naz: Bu konuda yardımcı olamam. Ne istiyorsun mesela?
Tarık: Yanan bir şömine.....mum ve şarap.
Naz: Müzik?
Tarık: Onu kendim de yaparım.
Naz:Vallahi üzgünüm Tarık. Şömine işi zor.....Mum ve biz yan yana çok tehlikeli oluyor. Ama eğer senin mini dolabında benimkilerden varsa, içecek ayarlayabilirim.
Naz yoklayarak buzdolabını bulur. Kapağını açar ve içinden küçük bir şişe kırmızı şarap çıkartır.
Naz: Varmış. Kadehlerde şurada olmalı. Eveeeeeeet.
Tarık Naz’ın yanına gelir. Naz bu arada diğer eline bir kadeh almıştır bile. Önce şarabı elinden alır ve buzdolabının üzerine bırakır. Sonra kadehi alır . Fakat karanlıkta dolabın üzerine koyacakken onu yere düşürür ve kadeh kırılır.
Naz: Bu durumda sen şişeden içersin.
Tarık: Hayır. İçmeyeceğiz. Madem sözlerimi tamamlamamı istiyorsun. İçmeden tamamlayacağım.
Naz:yani sabaha her şeyi hatırlıyor olacağız.
Tarık: Her şeyi.
Tarık Nazı kendine yaklaştırır. Ellerini birleştirir ve onları Naz’ın başının üzerinden birleşmiş halde geçirip Naz’ın beline yaslar. Naz da kendi ellerini Tarık’ın enseinde birleştirir.
Tarık: Naz. Sana söyleyeceklerimin provasını kaç kez yaptım bir bilsen. Araba ile her evden ayrılışımızdan önce, seni okulunun önünde her karşılayışımda, akşam yemeklerinden sonra odama gelişlerinde ve hatta her konuşmamız ve her tartışmamız esnasında kendi kendime tekrarladım.....Tarık söyle, şimdi söyle dedim hep ama bir türlü söyleyemedim. Ama şimdi , şimdi susmayacağım artık. Korkmayacağımda olacaklardan.....Çünkü içimden bir ses korkma diyor........
Naz: Korkma Tarık. Söyle. Ben de duymaktan korkmayacağım artık....Söyle.....
Tarık: Nazım. Nefesim. Güneşim. Denizim. Her şeyim. Artık sensiz olamıyorum. Dün beni bırakıp gittiğinde çaresizce arkandan bakakaldım. Artık senden ayrı zamanın geçmeyeceğini daha iyi anladım. Bizi ayırmaya çalışanların ne kadar boşa çırpındığını çünkü artık ayrılamayacak kadar birbirimize bağlandığımızı gördüm. Ben sende daha önce hiç yaşamadıklarımı yaşamaya, hissetmediklerimi hissetmeye başladım. Ben sen oldum, senin de ben olduğunu gördüm. Naz.....
Naz: Söyle artık Tarık söyle......
Tarık: Naz , sana delice, sırılsıklam ve de körkütük aşık oldum ben......
Naz: Bir daha söyle, lütfen.
Tarık: Aşığım sana.....
Naz: Bir kez daha.....
Tarık: Aşığım........
Naz: Aşkım.
Uzaktan sabah ezanı duyulur. Naz ve Tarık birleşen dudaklarını ayırıp cam kapıdan yanak yanağa gökyüzüne bakarlar......

5

Uzaktan sabah ezanı duyulur. Naz ve Tarık birleşen dudaklarını ayırıp cam kapıdan yanak yanağa gökyüzüne bakarlar......
Part5
Ertesi sabah saat dokuz
Koray: Naz’ı arıyorum cevap vermiyor. Endişelenmeye başladım.
Dilek: Neden endişeleniyorsun ki. Yetişkin bir insan. Kaybolacak değil ya. Ben de şimdi Barış’ı arayacağım. Kahvaltı için özel bir şeyler isteyip istemeyeceğini soracağım.
Koray: Anlaşılan Barış bey ana kuzusu. Kalkıp kendi gelip bakamıyor mu. Bu senin alanına girmiyor Dilek hatırlatayım.
Dilek: Aman eksik kalma hatırlatman ile. Biliyorum ne yapıp ne yapamayacağımı. Sen Naz ile ilgileneceğine halan’ı düşün biraz. Dün geceden beri ofisten çıkmadılar.
Koray: Halamı ben yeterince düşünüyorum ,merak etme. Bütün sıkıntılarının sedebi dayın. Bir de yanındaki adamı ayartmış. İki ailede kaosa neden oldu.
Dilek: Barış’ın telefonu meşgul çalıyor. Gidip şahsen konuşacağım.
Koray: Ne şanslı müşteri ya. Halkla İlişkiler sorumlusu şahsen ilgileniyor. Git, ne yapıyorsan yap. Sen Barış’a gidersen ben de Naz’a giderim. Zor mu?
Koray , Dilek’in peşinden yürümeye başlar. Ama aradaki mesafeyi kapatmaz. Dilek Barış’ın odasına sapar, Koray çaktırmadan Dilek’i izleyerek yan odaya doğru ilerler. Naz’ın kapısına gelir. Perde açıktır ve yatağı bozulmamıştır. Koray telsiz telefonunu eline alır.
Koray: 04 den 01’e.
Nesrin: Söyle 01. 306 nolu odanın sahibi odasında yok. Gece de dönmemiş.
Nesrin: 03 ile konuş. Benim daha mühim işlerim var.
Koray: Tamam. 03 neredesin?
Dilek: Ay’a çıktım beş dakika önce. Paravandan görmüyor musun nerede olduğumu?
Koray öne çıkar.
Koray: Naz akşam odasına dönmemiş.
Dilek: Biliyorum.
Koray: Biliyorsun da sabahtan beri neden söylemiyorsun.?
Dilek: Çünkü ben de şimdi öğrendim. Gel kendin gör.
Koray Tarık’ın odasına yaklaşır. Yerdeki anahtarı görür, eğilir alır. Cam kapıdan içeriye bakar.
Dilek: Çok mutlu görünüyorlar.
Koray: Hem de çok. Gel rahatsız etmeyelim.
Dilek yatağın üzerinde masum bir şekilde birbirine sarılıp uyuyan Tarık ile Naz’a bir kez daha bakar.
Dilek: Umarım onlar mutluluğu ellerinden kaçırmazlar.
Koray: Umarım. Kaçırması çok kolay. Elde tutması zor. Keşke onların yerinde ......
Koray Dilek’e bakar fakat cümlesini bitirmeden odanın önünden ayrılır.
Dilek: Koray dur.....
Koray arkadan Dilek’in sesini duyunca durur ve gülümser. Arkaya döner.....
Dilek: Belli ki kilitli kalmışlar. Kapıyı aç istersen.
Koray’ın yüzündeki gülümseme donar. Kapıyı açmak için döndüğünde Dilek hızla yanından uzaklaşıp ana binaya doğru yürümeye başlar.....
Koray: Boşuna umutlanıyorum. Her seferinde kaçıp gidiyor.......Offff!!!!
Koray sessizce kapıyı açar ve kilidin dilini dışta bırakır ki yeniden kilitlenmesin diye.
Nesrin’in ofisi
Nesrin: Son derece haklısın Belgin. Bak ben hiç beklemeden boşadım. Sen de boşa rahatla. Hem banka hisselerinle ömür boyu rahat yaşarsın.
Hulusi: Belgincim........Aman dinleme sen bu kadını. Bak Raşit’i boşamış adam ne hale gelmiş.
Raşit: Ne varmış halimde!
Hulusi Raşit’e göz kırpar.
Raşit: Doğru söylüyor. Bak bir yılda eridim bittim. Hiçbir kadın eşinin yerini tutamıyor. Ne önce ne de sonra. Yaşadım gördüm.
Hulusi: Tamam yeter! Yayma konuyu. Belgincim bak bir şey söyle. Asma yüzünü, çevirme ne olursun.
Belgin dudaklarını bükmüş tek bir kelime konuşmamaktadır.
Hulusi: e madem öyle biz çıkalım. Gel Raşit. Bize gidelim.
Belgin: Tek bir adım bile atmaya kalkma Hulusi.
Hulusi: Konuştu. Allahıma şükürler olsun Belginciiim konuştu.
Belgin: Saçmalama Hulusi. On dakikadır susuyorum sadece. Bundan sonra eve dönene kadar burnumun dibinden ayrılmayacaksın. Anlaşıldı mı.
Hulusi: Peki karıcım.
Raşit: Seni Kılıbıkoğlu seni. Hemen yelkenleri indirdin.
Nesrin: Raşiiiiiit’ Yeter. Kuzu gibi adamı kendine benzetme bari.
Raşit: Kim bu mu kuzu. Bu adam var ya ........Neyse söylemeyeyim şimdi. Ben İstanbul’a dönüyorum. Ne haliniz varsa görün.
Hulusi: Dönüyor musun. Ama daha dün bir araya geldik daha. Bırakma beni bu iki dişi kurtla baş başa.
Nesrin: Rica ederim sözlerinize dikkat edin Hulusi bey. Hem onun gittiğine bakmayın. Yarın sabah yine burada olacaktır.....
Raşit Hulusiye göz kırpar ve dışarı çıkar.
Belgin: Nesrincim kusura bakma. Seni de uykusuz bıraktık. Senden bir dakika izin istesem. Hulusiye söyleyeceklerim var da.
Nesrin: Tabi. Ben de bir müşterime bakayım. Akşam odasına dönmemiş.
Hulusi: E burası Bodrum. Olabilir böyle şeyler.
Nesrin: Olabilir ama bu kız bana emanet iken olmamalı.
Belgin: Kız mı?
Nesrin: Sen telaşlanma Belgincim. Sen Hulusi beyle görüşürken ben onu bulmuş olurum. Kahvaltıya bekliyorum tamam mı.
Belgin: Tamam.
Nesrin odadan çıkar.
Belgin(içses): Ah Tarık ah. Yine ne haltlar karıştırdınız....
Hulusi:Begiiin. Affettin mi beni?
Belgin: Affetmek mi? Hulusi, seni boşamıyorsam serbest kalıp alemlere dalmaman için. Sana en büyük ceza dibimden ayrılmaman olacak......Özellikle burada.
Hulusi: Sen yalnız kalmak istemeyecek misin hiç?
Belgin: Hacer abla geliyor bugün. O zaman da onun dibinde oturacaksın.
Hulusi yutkunur.
Hulusi( içses): Yaktın beni Raşit. Yaktın beni.
Tarık’ın odası
Tarık gözlerini açar ve göğüsünün üsttünde uyumakta olan Naz’ın başını okşar. Gözü kapıya takılır.Kapı açıktır. Yavaşça yataktan kalkar. Naz uyanmaz. Naz’ın üstünü örter. Duş’a gider.
Tarık: Rüya değilmiş. Bakalım Naz nasıl uyanacak. Naz bu sağı solu bir olmaz.
Tarık duşu açar ve altına girer. Kendi kendine şarkı söylemeye başlar
ah dayan
bırak yollar girsin aramıza
söz sana
başka bir ten giremez koynuma
geçer zaman
durmaz akar kör kuyuya
ben beklerim
yenik düşmem ucuz oyunlara
dayan...üzülme...
sen meleğim
hiç durmadan ağlardın niye?
gitme demedim
bağlanmaktan korkardın niye?
can yeleğim
karışmasın kimseler bize
gör beni
körelmesin kalbin uzaklarda
hiç düşünme
mühür vurdum dudaklarıma
karışmasın,konuşmasın,dokunmasın kimseler bize
gel artık,vakit geldi
canıma yetti özledim çok
Tarık şarkı bitince .....
Tarık: Oğlum Tarık bu sefer yanlış şarkıyı söyledin. Dün geceden sonra bu mu söylenir. Artık ayrılık yok. ........Umarım......
Tarık duştan çıkar. Odaya bakar. Naz yok. Odaya girer . Naz gerçekten yok. Kapısı da kapalı.
Tarık: Demiştim sana. Şarkıyı yanlış seçtin diye.

6

Tarık duştan çıkar. Odaya bakar. Naz yok. Odaya girer . Naz gerçekten yok. Kapısı da kapalı.
Tarık: Demiştim sana. Şarkıyı yanlış seçtin diye.
Part 6
Tarık dolaptan kendisine kıyafet seçer. Duşta söylediği şarkıyı ıslıkla çalıyordur. Bir an durur. Başını hayret edercesine sallar......
Tarık: Ya daha demin şarkıyı söyledin Naz gitti, şimdide ıslıkla çalıyorsun.....Hayır olsun.
Tarık üstünü giyer ve aynanın karşısına geçer. Kendi kendine konuşmaya başlar.....
Tarık: Oğlum senin batıl inancın yok ki......istediğini çal söyle ne olabilir ki?
O an telefonu çalar. Yatağın yanındaki komodinin üzerindeki telefonu alır ve arayana bakar. Yatağa oturur ve telefonu cevaplandırır. Sırtı kapıya dönüktür.
Tarık: Alo? Günaydın Vahi bey. Nasılsınız?
Vahi: Günaydın evladım. Seni sormalı.
Tarık: Teşekkürler gayet iyim.
Vahi: Ya Naz? Nasıl biricik kızım?
Tarık: Siz hiç merak etmeyin Vahi bey. Verdiğiniz görevi titizlikle yerine getiriyorum. Naz’ı bir an olsun gözümün önünden ayırmıyorum. Her şey kontrolüm altında.
Vahi: Sağ ol evladım. Sen de olmasan ben ne yapardım.
Tarık: Ne demek efendim görevim. Görev benim için her şeyden önemlidir.
Vahi: Haydi sana kolay gelsin. Ben bir de Naz’ı arayayım.
Tarık telefonu kapatır ve yerinden kalkmadan sesli düşünür.
Tarık: Ne kadar yakından izlediğimi bir bilseniz........
Telefon çalar yine. Tarık telefonu eline alır bakar. Çalan kendi telefonu değildir. Arkasına döner. Naz elinde telefonu, gözleri yaşlı ona bakmaktadır.
Naz: Alo.Baba. İyiyim........Seni sonra arayabilir miyim? ....İyiyim........Görüşürüz.
Naz telefonu kapatır ve yine Tarık’a bakar. Bakışlarında hem hüzün hem de nefret vardır.
Tarık: Naz! Sen ne zaman ve nasıl içeriye girdin?
Naz elindeki anahtarı havaya kaldırıp Tarık’ın karşısında sallar. Sonra onu yatağa atar.
Naz: Demek bir bilse ne kadar yakından izlediğini......
Tarık: Bak ......sana dün gece söylemiştim. Babanın seni merak ettiği için beni hemen arkandan gönderdiğini......
Naz: Ama asıl sebebin başka olduğunu da söylemiştin.....Aşk ilanların.....öpücüğün......sabaha kadar beni sımsıkı sarman........ne safmışım ben.
Tarık: Saf mı? Naz ne diyorsun?
Naz: Kaç para verdi babam sana beni bu kadar yakından koruman için?
Tarık: Naz yapma, ileri gidiyorsun.
Naz: Bana Naz deme. Diyemezsin. Adımı o şekilde yalancı ağzına alamazsın.
Tarık: Kırıcı olma lütfen.
Naz: Ben? Ben mi kırıcı oluyorum? Sen ne iki yüzlü, yalancı ve bencilmişsin de ben görememişim. Yazıklar olsun.
Tarık: Bak bunca zamandır söylediklerin karşısında hep sustum. Ama artık dayanamıyorum.
Naz: Dayanamıyormuş. Dayanacaksın. Sen benim için çalıştığın sürece dayanacaksın.
Tarık: Artık senin için çalışmıyorum unuttun mu?
Naz: Ha babam ha ben. Fark mı eder. Tek fark buradaki insanlar bunu bilmiyorlar. Ama birazdan öğrenecekler. Şunu bil ki pişman olacaksın.
Tarık: Bak Naz son kez rica ediyorum. Gel bu tavrından vazgeç. Her şey ne güzeldi.
Naz: Sen bozdun güzellikleri. Cezanı çekeceksin. Şimdi git odamdan plaj çantamı getir.
Tarık yerinden kımıldamaz.
Naz: Sana emrediyorum. Hemen çantamı getir.
Tarık: Hayır.
Naz: Hayır! Sen kim oluyorsun da bana karşı geliyorsun. Şoför Tarık?
Tarık: Şoför Tarık değil. Tek Bank’ın varisi Tarık Tekelioğlu.
Naz: Şıkıştığın an ben Tarık Tekelioğluyum. Sen hastasın.
Naz arkasını döner ve kapıya doğru ilerler. Kapıya varmadan arkasından önüne doğru bir şey kayarak kapıya çarpar ve durur. Naz önce irkilir sonra objeyi inceler.Eğilir ve eline alır.
Tarık: Hasta değilim. Ben Tek Bank’ın varisi Tarık Tekelioğluyum. Bu da yeterince gerçek bir kanıtı.
Naz gözlerini nüfuz cüzdanından ayıramaz. Defalarca aynı bilgileri okur....
Naz: Tarık Tekelioğlu......Baba adı Hulusi ......Anne adı Belgin..... Tarık Tekelioğlu......Baba adı Hulusi ......Anne adı Belgin..... Tarık Tekelioğlu......Baba adı Hulusi ......Anne adı Belgin.....
Tarık: Naz!
Naz arkasını döner. Gözleri kıp kırmızı Tarık’a bakar.
Naz: Sen ......sen gerçekten osun. O.
Tarık: Üzgünüm.
Naz: Benim kadar üzgün olamazsın. Özrün kabahatini de geçti. Şimdi gelip boynuna mı sarılmamı bekliyorsun. Sen ne iğrenç, ne aşağalık, ne.....ne.....
Tarık: Yeter! Sus artık. Bitti anlıyor musun.....O nüfus belgesindeki bilgileri öğrendikten sonra artık bana hakaret edemezsin.
Naz: Öylemi......Nedenmiş o......? Duygularımı ifade etmeme ne engel olacak?
Tarık: Stajın.
Naz: Stajım mı? Güldürme beni Tarık.
Tarık: Buradaki stajını ayarlayan benim annem. Yani bizim için çalışıyorsun burada. Artık emir alacak olan sensin. Hem de benden.
Naz: Ben kimseden emir falan almıyorum. Hele senden hiç.
Tarık: Peki o zaman ben de annemi arıyorum. Stajının ve okulunun geleceği iki dudağımın arasından çıkacak kelimelere bağlı.
Naz: Bunu yapamazsın.
Tarık: Yanılıyorsun. Belgin Tekelioğluna söz geçirebilen tek kişi benim. İstersen dene. Babanın ne kadar üzüleceğini düşün.
Naz: Sen bu kadar kötü ve acımasız olamazsın.
Tarık: Bu kadar kötü değil. Ancak Naz Özkul kadar kötü ve acımasız olabilirim. Şimdi git prova yap. Akşama sahnede hatasız çalacaksın.

7

Tarık: Bu kadar kötü değil. Ancak Naz Özkul kadar kötü ve acımasız olabilirim. Şimdi git prova yap. Akşama sahnede hatasız çalacaksın.
Part7
Tarık çok sinirlenmiştir. Gözlerinden kontrolsüz yaşları akan Naz’ın yanından geçerken.....
Tarık: Akşama gruba ben de dahil olacağım. Solist olarak. Senin yerinde olsam hatasız çalmaya çalışırdım. Ben kahvaltıya gidiyorum. Kendini hazır hissedince sen de gelirsin.
Naz yanından geçen Tarık’a cevap verirken arkasına bakmaz.....
Naz: Ben sen değilim. Sen her seni kovuşumdan sonra yanına geldiğimde işine hemen geri dönüyordun.......
Tarık: Doğru.....Ama ben seni kovmadım. İstersen stajını yarım bırakabilirsin.......Bu sana kalmış.....
Tarık odadan çıkmıştır......
Naz: Bırakamayacağımı çok iyi biliyorsun Tarık. Neden bırakamayacağımı da........Tarık Tekelioğluyumuş......Oymuşşşşş.........!!!!!!
Tarık attığı her adımda Naz’ın kendisini hakaretler ederek kovduğu anları hatırlar. Hepsi art arda gözünün önünden geçer. Öfkesi kahvaltı salonuna geldiğinde hala geçmediğinden, kahvaltı yapmaktan vazgeçer ve hızlı adımlarla otelin çıkışına yönelir. O salondan çıktıktan sonra Belgin ve Hulusi salona girer. Belgin’in dudakları hala büküktür.
Hulusi: Belginciiiiim! Mis gibi terasımız varken neden otelde kahvaltı yapıyoruz? Evimizden manzara da harika. Burada ne var ki?
Belgin: Ne olup ne olmadığını sen çok iyi biliyorsun. Bundan sonra sana göz açtırmayacağım Hulusi. İlk sınavını da bu kahvaltıda vereceksin. Etraftaki bunca genç bayana değil de kahvaltı boyunca sadece bana bakmayı başarırsan banka hisselerine şimdilik dokunmam.
Hulusi: Peki karıcım. Bak göreceksin 100 ile geçeceğim sınavımı.....
Naz odadan çıkamamıştır. Tarık’ı kovduktan sonra onu her seferinde nasıl kolayca dönmeye ikna ettiğini düşünmektedir.
Naz: Onca hakaret ettim sana doğru. Basit bir özrüme her seferinde sesini çıkarmadan geri döndün......Ben dönemem......Bu şekilde de seninle aynı yerde bulunamam.......Kopamayacak olsam da buradan gitmeliyim......
Naz yüzünü tekrar ellerine gömer......Telefonuna gelen mesaj bildirim sesiyle başını kaldırıp telefonunu eline alır....
Naz: Evet. En doğrusu bu.
Naz eline bir kağıt parçası alır ve üzerine not alır. Kağıdı aynanın kenarına iliştirir. Birkaç kez arkasına bakarak odadan çıkar.
Yarım saat sonra
Tarık odasına geri döner.
Tarık: Nerede bu kız, ne kahvaltı salonunda ,ne odasında ne de burada. Bu halde plaj’a indiyse bravo yani.
Tarık aynanın kenarındaki notu görür.
Not:
Dün geceden bu sabaha hayatımın en güzel anlarını yaşadım. Sana mutluluklar dilerim, Naz.
Tarık: Naz!!!! Sensiz mi?
Tarık telefona koşar.
Tarık: Alo ? Resepsiyon? Naz Özkul hala otelde mi?
Resepsiyon: Az önce taksi’ye binip ayrıldı.
Tarık: Havaalanının numarasını alabilir miyim?
Resepsiyon: Tabi. 3124535.
Tarık telefonu kapatır ve numarayı çevirir.
Tarık: İyi günler . İstanbul’a ilk uçak ne zaman kalkacak?
Görevli: Bir saat sonra.
Tarık: Peki Naz Özkul o uçakta mı, öğrenebilir miyim?
Görevli: Üzgünüm bu konuda bilgi veremem.
Tarık telefonu kapamadan odadan fırlar. Koşarak resepsiyona varır.
Tarık: Burada motosiklet kiralayabileceğim bir yer var mı?
Resepsiyoncu: Üzgünüm. Merkezde var.
Tarık farkında olmadan eli ile resepsiyon masasına vurur.
Tarık: Nazzzzzz!
Resepsiyon görevlisi: Taksi çağırabilirim size. Yalnız duraktaki son taksi’yi Naz hanım çağırdı. Diğer taksi on-beş dakikadan önce gelmeyebilir.
Tarık ellerini saçından geçirir.
Tarık: Yetişemeyeceğim.
Resepsiyon görevlisi: Eğer dikkatli olacağınıza söz verirseniz kendi motosikletimi veririm.
Tarık: Ne? Sen yeter ki çabuk ol. Yetişebilirsem sana bir tane de ben hediye ederim.
Tarık heyecanlanır.
Resepsiyon görevlisi anahtarı uzatıp aracın yerini gösterir. Tarık hemen yola koyulur. Son sürat virajlı yolarda havaalanına doğru yol alır.
Takside
Taksici: Abla zor geldi sıcakta çalışmak değil mi?
Naz ters ters taksi şoförüne bakar.....
Taksi şoförü bakışın niyetini anlar.....
Taksi: Pardon abla.
Naz yine cevap vermez. Gözü yoldadır. Ara sıra eli ile gözünden sızan yaşları silmektedir.
Naz: Bu da ne?
Taksi şoförü: Çılgın gençlerden biri. Bunlara ehliyet verende kabahat. Zaten kazaların çoğu yazın hız tutkunu gençler yüzünden oluyor. Hele şu motorlar yok mu? Adam gözden kayboldu bile.
Naz yine başını yana çevirir ve dışarıya bakar.
Havaalanında
Tarık havaalanına gelmiş ve motosikleti park etmiştir. Son sürat giden yolcu kısmına girer.
O binaya girdiğinde Filiz, Ayşe ve Hacer de gelen yolcudan çıkmaktadır.
Filiz: Hacer anne bak anneme karşı beni koru tamam mı? Ben çağırdım gençleri de. Dışarıda gezmesinler istedim de.
Hacer: Sen karışma. Senin yüzünden işlerimi yarım bırakıp geldim buralara. Yanıyor burası.
Ayşe: Öğlen havuza girer serinlerin anneannecim.
Hacer: Hadi oradan sen de.
Filiz: İşte bir taksi geliyor. Hiç duraktakilere kadar yürümeyelim.
Taksi durur , içinden Naz iner.
Filiz ve Ayşe: Naz?????
Naz Hiç cevap vermez ve eşyalarını alıp yoluna devam eder.
Filiz: Nesi var bunun?
Ayşe: Aman nesi olacak. Akşam çalamamıştır o yüzden de gönderiyorlardır.
Hacer: Tarık ile uğraşacağına derslerini çalışsaymış. İbret olsun sana Ayşe.
Ayşe: Amman anneanne sende hemen bana sardırıyorsun.
Filiz: Yok yok bu durum başka. Görmedi sanki bizi.
Filiz telefonunu eline alır ve Tarık’ı arar.....
Filiz: Abi? Naz ile konuştun mu? Biraz önce karşılaştım, beni görmedi bile.
Tarık: Naz döndü mü İstanbul’a????????
Filiz: Yok abi biz Bodruma geldik. Sen söyledin değil mi anneme parti verdiğimizi.....alo?.....Alo abi.....?
Naz giden yolcu bölümüne girdiğinde karşısında duran Tarık’ı fark etmez. Yolunda duran kişiyi başını kaldırmadan uyarır.....
Naz: Yolumdan çekilir misiniz lütfen.
Tarık: Ya çekilmezsem?
Naz başını kaldırır ve Tarık’ı görür.....
Naz.Sen?
Tarık: Hemen kaçıyorsun demek? Ben seni daha güçlü bilirdim.
Naz: Yolumdan çekilir misin lütfen. Üzdüğün yetmedi mi?
Tarık: Naz? Ne oldu sana. Ben üzerime atlayacağını , sözlerinle beni yerin dibine geçireceğini düşünürken sen kaçıyorsun.
Naz: Daha önce öğrenseydim belki dediğin gibi olurdu. İzninle.
Tarık yanından geçmeye çalışan Naz’ı kolundan sıkıca yakalar.....
Tarık: Değişen ne?
Naz üzgün gözlerle Tarık’a bakar.....
Naz: Ben......Duygularım.
Gözlerinden yine yaşlar süzülür.
Tarık: İnan ki ben de çok değiştim. Bir yıl önceki Tarık Tekelioğlu değilim. Beni sen değiştirdin.
Naz konuşmadan Tarık’ı dinler.
Naz: Üzgünüm. Değiştirmek istemezdim.
Tarık: Ben hiç üzgün değilim. Üzüldüğüm tek şey sana odada söylemek zorunda kaldıklarım. Beni affet.
Naz: Af noktasından çoktan uzaklaştık Tarık. Aslında ödeştik.
Tarık: Naz! Gitme! Gitmeni istemiyorum.
Naz: Gitmeliyim. Bu şekilde burada kalamam.
Tarık: Bunca insanın içerisinde diz çökmemi mi istiyorsun? İstiyorsan çökerim.
Tarık diz üstüne çökecekken Naz engel olur.
Naz: Dur! Zaten herkes bize bakıyor.
Tarık: Umurumda bile değil. Gitme! Böyle gitme!
Naz dayanamaz ve Tarık’a sarılır. Çellosu sırtından düşer. Hiç aldırmazlar.Düşen çelloyu Naz’ın ardından onu merak edip gelen Filiz kaldırır. Filiz yanlarından uzaklaşırken telefonunu çantasından çıkartır ve bir numarayı arar.
Filiz: Alo ? Ümit? Sesini duymak istedim.

8

Tarık başını kaldırıp yanlarından uzaklaşan Filiz’e gülümseyerek bakar. Filiz de Tarık’ın kendine baktığını hissetmiş gibi arkasına döner ve abisine göz kırparken Ümit’e
Filiz: Keşke yanımda olabilseydin.
Ümit: Sürpriz yapacaktım ama dayanamayacağım. Bir saat sonra uçağımız kalkıyor.Biz de geliyoruz. Babam sınavdan önce dağıtmama izin verdi.
Filiz: Dağıtmak mı?
Ümit: Lafın gelişi işte. Tatil yapacağız bir hafta birlikte. Harika olacak.
Filiz: Bence de.
Filiz dışarıda bekleyen Ayşe ve Hacer’e gitmelerini söyler. Çelloyu da onlara verir. Taksiye çello yüklenirken
Taksi şoförü: Ne çabuk yedek müzisyen geldi. Daha biraz önce birini gönderdim.
Filiz: Yaaaa. Turistleri müziksiz bırakmamak lazım.
Taksi şoförü Filiz’in dalga geçer tavrına acı acı gülümseyerek cevap verir.
Havaalanında
Naz: Şimdi ne olacak?
Tarık: Yarım kalan stajını tamamlayacaksın.
Naz: Ya İstanbul’a dönünce ne olacak?
Tarık: Hayat eskisi gibi devam edecek.
Naz: Eskisi gibi olmayacak. Mümkün değil.
Tarık: Neden?
Naz: Çünkü bir yıldır İstanbul’u şoförümle birlikte yaşıyordum. Canım istediğinde yanına koşuyordum ya da onu çağırıyor birlikte çıkabiliyorduk.
Tarık: Değişen ne?
Naz: Şoförüm . Bir prense dönüştü. Sonsuza kadar.
Tarık Naz’ı çenesinden tutar ve gözlerinin içine gülümseyerek bakar.
Tarık: O prensin ama çalışması gerekiyor. Sigortalı bir işte ve daha en az bir yıl.
Naz: Keşke şoförüm olarak kalmaya devam etseydi. En az bir yıl daha.
Tarık: Bu değişimi kaç kişi biliyor?
Naz: Anlamadım.
Tarık: Benim Tarık Tekelioğlu olduğumu kaç kişi biliyor.
Naz: Eğer babama ve Ümit’e söylemediysek ve tabi halama sadece sen ve ben. Bir de senin ailen.
Tarık: Tamam o halde. Demek kimse senin öğrendiğini bilmezse ben de işimden olmam.
Naz: Ama ben biliyorum. Sana nasıl emir verebilirim.
Tarık: Daha yumuşak ve nazik.
Naz gülümser.
Naz: Demek en az bir yıl.
Tarık: En az.
El ele havaalanından çıkarlar.
Naz: Çellom! Yok!
Tarık: Merak etme. Filiz götürdü.
Naz: Filiz mi? Ne zaman?
Tarık: Benim dalgın sevgilim. Gözün önünü görmüyordu ki az önce.
Naz: Sen bana sevgilim dedin farkına mısın?
Tarık: Demese miydim?
Naz: Hayır, hep de. Ama aramızda.
Tarık: Tamam sevgilim.
Naz motosiklete oturduğunda sevincinden yerinde duramıyordur. Tarık otel’e daha yavaş döner. Vardıklarında anahtarı resepsiyoniste teslim eder.
Resepsiyonist: Çok hızlısın abi. Hiç rallilere katılmayı düşündün mü?
Tarık: Ralli mi? Burada ralli yapılıyor mu?
Naz Tarık’a yaklaşır.
Naz: Aklından bile geçirme. Ben odama gidiyorum. Yarım saat sonra buluşalım.
Tarık Naz yanından geçtikten sonra ......
Tarık: İzlemek isterim. Bir kağıt varsa cep numaramı yazayım.
Tarık numarasını bırakır ve odasına gidip duşa girer.Naz duş sesini duyunca hemen kendi banyosuna girer. Banyonun duvarına vurunca Tarık hazır bekliyormuş gibi şarkı söylemeye başlar....
Tarık: Sözlerimi geri alamam. Yazdığımı yeniden yazamam......