Replikler (27. Bölüm)
Ocak 21, 2007
DiziFilm.com forumu üyelerinden ceza_cansu'ya, tarik_naz'a ve Nesss'e teşekkürler:2 Tarık-Naz Arabada-2 (ana yola çıktık) Naz: pes yani, çocuk senden güzellikle izin istedi, “kardeşini de ben bırakabilir miyim” diye, kolumdan bi çekişin var. Mosmor oldu mosmor Tarık: abilik damarım kabardı birden Naz: öylemi Naz: (içses) dur gelirken bana oynadığın oyunun aynını ben sana oynayım da gör. Düştüm şimdi elime Tarık efendi. Naz: bi de bana diyosun Tarık: ne diyorum? Naz: karıştırmayalım diyosun Tarık: ne demek şimdi bu Naz: hani öpücük möpücük konularına girdin ya, demin, hani ben seni öperken abi-kardeşin dışına çıkmışım ya, sen kendine bak , kolumdan bi çekişin var, hani varmış ya eski çağda, böyle saçından tutup götürüyolarmış karılarını mağara adamları, abi dediğin şefkatli olur. Seninkinde onun dışında ne ararsan vardı. Öfke, sinir, kıskançlık, şehvet. Tarık: ne? Naz: öfke, sinir, kıskançlık yetmez mi? Tarık: yok bana yeter de, sanki sonra öyle bişey dediniz ki, hani sizin dünki öpücükle arasında bi bağlantı kurulmuş gibi Naz: yok artık yani siz erkek milleti masum bi öpücüğü alıp… bi kere yanağından öptüm Tarık: olabilir, ben aynı hisse kapıldım Naz: neyle aynı hisse? Aynı hisse kapıldıysan demek ki dağdaki de masum bi öpücükmüş. Tarık arabayı durdurur. Naz: niye durduk? Tarık: naz hanım arkaya geçermisiniz lütfen Naz: neden? Tarık: çünkü şuan da patron-şoför ilişkisine geri dönmek istiyorum, çünkü ancak o durumdayken kendimi tutabilecem. 700 milyon maaşımı yakmamak, ve işten atılmamak için bağrıma taş basıp susucam Naz tam arabadan inerken Tarık: (kısık sesle) hayatta aklıma gelmezdi karşılık verdiğime pişman olacağım Naz bu lafın üzerine inmekten vazgeçer Naz: karşılık verdiğine, ha sen karşılık verdin yani, ilk hareketi ben yaptım, sen karşılık vardın, pess Tarık: aynen öyle oldu Naz: uydurma Tarık: uydurmuyorum Naz: uydurma , İKİMİZ DE AYNI ANDA İSTEDİK Tarık bu lafın üzerine naz’a içli içli bakar Naz: sen biliyomusun ana yola nasıl çıkılacağını Tarık : ANA YOLA ÇIKTIK BİLE Naz: ne duruyosun hala bassana, Tarık, naz’a bakıp gülümser Naz: tek kelime etme aynen bas… 3 Tarık: alo anne çıktım yola geliyorum, var mı bi haber babamdan Belgin: yok, adam yer yarıldı içine girdi sanki, arıyorum telefonu kapalı, vahi beyi arıyorum telefonu kapalı, Teoman beyi arıyorum telefonu kapalı, yani aklımı kaçıracam Tarık Samim, Tarık lafını duyunca irkilir. Samim: ay ay vallahi o , vahi beyin yakışıklı şoförü Tarık değil mi o konuştuğun, o mu geliyo. Ayy doğru söyle o mu geliyo. Tarık: anne kim var senin yanında Samim: ay kız, insan bi haber verir ya şu halime bak , pasaklı Nuriye’ ye benziyorum. Ben bi gidiyim de üstümü başımı düzelteyim. Tarık: kim senin yanındaki Belgin: pasaklı Nuriye Tarık: kim o tanımadığımız bi akraba mı Belgin: hayır ama olmak için can atıyo, nerdesin sen Tarık: 5 dakikaya ordayım, sen hazırmısın Belgin: hazırım hazırım bekliyorum Samim yukardan bağırır Samim: ay dur dur daha ben hazır değilim, Belgin: ayy, eyvah eyvah, ben hatamı ediyorum acaba tarığı çağırmakla, Hulusi kayıp ama böylede tarığı kaybetme ihtimali var, bu Nuriye rahat durcak gibi değil, off bilemedim Samim: belgincimmm jöle var mı jöle ? Belgin: şimdi bildim , Belgin tarığı arar ve gelmesini istemez Tarık: eminmisin anne Samim: jöleyi bulamıyorum Belgin: şimdi daha da eminim. Belgin her şeyi samim’e anlatır samim: inanmıyorum, ay demek o vahi beyin şoförü olan sürme gözlü, aslan yeleli, karayağız delikanlı, senin evlatlık kızın öz abisi ha, ay bendeki şansa bakar mısın, bi daha göremeyecem diye kararlar bağlarken şak diye karşıma çıkıverdi. Ay belgin bu bi işaret, belgin: pardon neyin işareti kapı çalar samim: ay geldi, dur ben açayım kapıyı, ay nasıl heyecanlıyım, sanki karşımda onu görünce kalbim duracak, şakgadanak düşüp bayılıcam, öyle bi his var içimde belgin: ben de öyle umuyorum samim kapıyı açar Sadri: meraba ben Tarık, Samim sakgadanak düşüp bayılır. 4 Naz, Pınar, Filiz, Ümit ve Mert yemekte Tarık'ı beklemektedir: MERT: E tabi bilgisayar teknolojisi diyince akla ilk gelen ülkeler Amerika ve Japonya. Ben de işim gereği ikisi arasında mekik dokuyorum. NAZ: Çok güzel ÜMİT: Kabaca bir hesapla kaç mekik dokumuşsunuzdur? (Sessizlik) Özellikle ezmeyi tavsiye ederim. NAZ: Arada buraya gelmenizi neye borçluyuz? MERT: Birkaç sebebi var. Öncelikle danışmanlığını yaptığım birkaç büyük firma var FİLİZ: AAA... A bak Naz abin geldi TARIK: Özür dilerim biraz geciktim ÜMİT: Ablam yine ne işler açtı kimbilir başına TARIK: Her zamanki gibi MERT: Hoşgeldin Tarık TARIK: Hoşbulduk MERT: Geç otur uzun uzun sohbet edicez senle bu gece ÜMİT: E ne de olsa artık ortak mevzunuz var ve de her an yenileri eklenmek üzere... (Yine sessizlik) Acılı ezme tam kıvamında. TARIK: Nazcım sevgili kardeşim sen şöyle geçsen de biz Mert Beyle yan yana otursak NAZ: Gerek yok abi ben burda gayet iyiyim TARIK: Ama duydun biz Mert beyle uzun uzun sohbet edicez. Öyle arada birileri varken... PINAR: Tarık gel sen böyle benim yanıma otur TARIK: Şey yok ben abi kardeş sizi ayırmiyim MERT: Yok yok geç otur hem daha iyi bende yavaş yavaş alişim buna TARIK: Neye? MERT: Bir gün başıma gelicek olana. Kardeşimle arama bir erkeğin giriceğine ÜMİT: Belki yarın belki yarından da yakın FİLİZ: Bu lafın üstüne tavsiye edeceğin bir meze vardır heralde PINAR: Ya abi çok utandırıyorsun beni MERT: Hiç öyle deme telefonda dediklerini söylerim görürsün o zaman utanmak nasıl oluyormuş. E hadi ama Tarık otursana TARIK: Ya inanın böyle abi kardeş aranıza girmek rahatsız oldum nedense MERT: Hiç olmana gerek yok. Çünkü seni rahatlatıcaksa gördüğün gibi bende şu anda seninle kardeşin arasındayım TARIK: Nasıl rahatladım anlatamam NAZ: Abi biliyor musun Mert bey yüksek bilgisayar mühendisiymiş ÜMİT: Boş vakitlerinde de mekik dokuyormuş FİLİZ: Ümit ben ilişkimizi sorgulamak üzereyim ÜMİT: Tamam sustum NAZ: Türkiye de de çok büyük firmaların danışmanıymış. Sen hala direksiyon salla MERT: Rica ederim Naz hanım o ne biçim laf. Her meslek kendine göre kutsaldır. Ailemizden gelen kültür yapılan iş ne olursa olsun ekmeğinin peşinden koşan insanlara saygı duymayı öğretti. Bana da kardeşime de PINAR: "Emekçi insanlarla yakınlaştıkça emeğin değerini anlarsın" der babam hep NAZ: Ayyy, der ve yerinden kalkıp Tarık'ın yanına gidip onu yanağından öper. NAZ: Sana ne kadar teşekkür etsem az abicim. Pınarla tanışarak benim de kendisi ve abisiyle tanışmama vesile olduğun için. Dünyada sadece bizim küçük hanım gibi değil insana saygı duyan zenginlerinde olduğunu görmemi sağladığın için sen bir tanesin, der ve Tarık'ı tekrar öpüp yerine geçer. NAZ: Bize biraz daha kendinizden bahseder misiniz Mert bey MERT: Mert. Sadece Mert. NAZ: Ben de tercih ederim MERT: Dediğim gibi Amerika ve Japonya arasında mekik dokuyorum. FİLİZ: Ümit sakın bir espiri yapmaya kalkma atarım nişan yüzüğünü! 5 Yemek devam eder NAZ: Ne kadar dolu dolu bir hayat hem de daha bu yaşta. İnanılır gibi değil. Masal kahramanı gibisin Mert. Değil mi abi? TARIK: Yemeğine dokunmamışsın daha Naz NAZ: Ayy yemeğin geldiğinin farkında bile değilim. Bak anla nasıl dalmışım ÜMİT: Tam bu noktada bir kimlik rica edebilir miyim Mert bey. Geçen sefer düştüğümüz hataya düşmeyelim diye. Bir emin olalım isim Mert mi? FİLİZ: Müsadenizle ÜMİT: Ben de müsadenizle TARIK: Şey bizim küçük beyin kusuruna bakmayın. Ailece patavatsız bunlar MERT: Sizin gibi aklı başında düzgün insanlar nasıl böyle bir ailenin yanında kalıyor aklım almıyor PINAR: Kusura bakmayın ya ben telefonda her şeyi anlattım. Ama abim benim tek sırdaşımdır. Hiçbir şey saklamayız birbirimizden MERT: Eminim siz de öylesinizdir TARIK: Öyleyizdir NAZ: Tabi mesela benim de bu akşam anlatıcak çok şeyim var abime TARIK: E kısmetse dönüş ne zaman Mert bey? MERT: Mert. TARIK: E kısmetse dönüş ne zaman Mert? NAZ: Abi öyle kısmetse ne zaman diyince sanki dönmesini istermişsin gibi oluyor. Ayıp oluyor TARIK: E dönüş ne zaman mert? MERT: Aslında bu gelişim çok sürpriz oldu TARIK: Bize de NAZ: Abi! TARIK: Şey yani hoş bir sürpriz diyelim. E dönüş ne zaman? PINAR: Abi anlatsana Tarık'la Naz yabancı değil MERT: Bundan bir ay önceydi TARIK: Dönüş? O zaman geç kalmışsın Mert NAZ:Hıhıhı ay bu benim abimin espirileri yok mu. Çok şakacı değil mi? 6 Mert anlatmaya başlar MERT:Bir ay önceydi. İstanbulda bir yerden bir yere kestirmeden gidim dedim trafik malum. Kayboldum. Bir de üstüne araba arızalandı. Derme çatma bir ilkokulun önünde mahsur kaldım. Hava buz. Aksilik cep telefonunu evde unutmuşum. Kara kara ne yapıcağımı düşünürken o harabe binadan bir sürü çocuk çıktı yanlarında bir öğretmen. Bir anda etrafımı sardılar. Saolsunlar gittiler tamirci getirdiler o soğukta. Beni okulda ağırladılar. Yedik, içtik, oturduk, sohbet ettik. Dertlerini anlattılar bana tek tek. inledim hepsini. kulu gezdim içim acıdı. Dedim söyleyin bana neye ihtiyacınız var. Yok mok dediler üsteledim. Ya hiçbir şeyleri yok çünkü. Dedim ben bilgisayarcıyım var mı okulunuzda bilgisayar? Bir tane bile yokmuş. Sordum çocuklara ister misiniz diye. Hep bir ağızdan bir bağırışları var. Gözleri parlıyordu görseniz. O gün dedim ki ben bu okula bir bilgisayar odası yaptırıcam. İnternet üzerinde bir kampanya başlattım. Danışmanlığını yaptığım firmalar da yardımcı oldular saolsunlar. Öbür gün açılışı var. Naz Mert'e dokunur, NAZ: Ay pardon ben gerçek misin diye bir kontrol etmek istedim de. Abicim sen de dokun belki bize de bulaşır biraz. TARIK: Kutlarım seni Mert. Yapabiliceğimiz bir şey varsa... Şey.. ufak birşey de olsa MERT: Yarın gidip her şeyin hazır olup olmadığını kontrol edicem. E siz de gelin TARIK: ok isterdik ama bizim şımarık küçük hanım malum MERT: E onu da davet edin. Belki gördüklerinden biraz olsu etkilenir TARIK: Hiç sanmam. Telkifiniz için çok teşekkür ederiz NAZ: Ben onun yerine kendimize izin veriyorum PINAR: İşte bu kadar helal olsun sana Naz. O zaman yarın hep birlikte gidiyoruz 7 Ümit her yerde Filiz'i arar ve onu bulur ÜMİT: Her yerde seni aradım. Tamam özür dilerim saçmaladım. Tamam yaptığımın affedilir bir yanı yok. Nişanı bozarsanda gıkımı bile çıkarmıcam. Çünkü haklısın benimle evlenilmez. Daha büyümem lazım benim. FİLİZ: Nişanı bozmıcam Ümit. ÜMİT: Gerçekten mi? FİLİZ: Evet. Neden biliyor musun? ÜMİT: Çünkü beni en baştan böyle kabul ettin! FİLİZ: Hayır ortada zaten bozucak bir nişan yok da ondan. Unuttun galiba bu abime oynadığımız küçük bir oyundu hepsi o. ÜMİT: Doğru ben bir an unuttum FİLİZ: İster miydin? ÜMİT: Sen? FİLİZ: Daha büyümen lazım senin ÜMİT: Amam bak iyi düşün. Nüfus cüzdanımdaki isimle sana söylediğim isim tutuyor. FİLİZ: Hem de daha çok büyümen lazım 8 Tarık müştemilatta düşünürken, TARIK: Oğlum Tarık bu abi kardeş oyunu çok tatsız bir noktaya geldi. Sana da bravo Naz'a nispet olsun diye bula bula abisi bilgisayar mühendisi bir iyilik meleği olan bir kızı buldun. Nasıl da hayran hayran dinliyordu Naz, her anlattığını. Oğlum Tarık bu kız sana inat mı yaptı bunları yoksa gerçekten hayran mı oldu? Offf bu soru yer bitirir seni. Yok bu böyle olmicak. Gidip sorucam açık açık Naz'ın odasına gider kapının önünde, TARIK:(içses) Topla cesaretini Tarık burdan dönüş yok. Gir içeri sor bütün bilmek istediklerini. Eğer bana nispet yapıyorsa bitir bu oyunu. Canını yakmaya başladı artık. Bu sırada Tarık Naz'ın telefonunun çaldığını duyar, NAZ: Alo TARIK:(içses) Hayda kim bu saatte arayan. İster misin... Yok istemem tabi ki. Açtı konuşuyor. Kiminle konuşuyor bu kız bu saatte? Yok Tarık öğrenmessen uyuyamazsın. Bak sen gülüyor eğleniyor küçük hanım. Yok böyle olmuyor başka yoluda yok bu işin daya iyice kulağını Tarık tek şansın bu. Bu sırada bir el Tarık'ın omzuna dokunur. TARIK: Belkıs hanım? Şey yok ben Naz hanıma bir şeyler söylicektim de. Kendileri meşguller galiba. BELKIS: Eh görev kutsaldır Tarık. Senin de işin zor. 9 Sabah olur ve Naz Tarık'ı arar, TARIK: Alo NAZ: Kusura bakma abicim. Uyandırdım ama okula geç kalıcaz TARIK: Okul mu? Bugün okul yoktu hani? NAZ: Benim okulum yok ama masal kahramanımın okulu var. Unuttun mu? TARIK: Unutur muyum hiç NAZ: İyi hadi hazırlan 10 dk içinde çıkıyoruz. Kapıyorum bak cep yazıyor 10 Tarık, Naz, Filiz, Ümit, Pınar ve Mert okulda okulun müdürüyle konuşmaktadır, MÜDÜR: Bu yaptığınız iyiliği unutmıcaz Mert bey. Şu okula iki bilgisayar alabilmek için aylardır yazışıyoruz bakanlıkla MERT: İmkanı olanlarla ihtiyacı olanları buluşturmakta bir faydam olduysa ne mutlu bana. Asıl bizim sizlere teşekkür etmemiz lazım. Her türlü zorluğa rağmen yılmadan bu kutsal vazifeyi sürdürdüğünüz için FİLİZ: Annem de sizi özel olarak tebrik etmemi istedi Mert bey. Bu yaptığınız için. Çok hoşuna gitti böyle bir yardımda bulunmanız TARIK: Ben müsadenizle bir arabaya bakıcam. MERT: Şu çocukların yüzündeki mutluluğu gördüm ya inanın o başka hiçbirşeyle değişilmez. ....... NAZ:Müdür bey başka bir eksiği var mı çocukların? ... Yani bizim de kendi imkanlarımızla tamamlayabiliceğimiz? MÜDÜR: Hanımefendi bunu söylerken utanıyorum ama neyi tam ki bu çocukların. Ama insan okumak isteyince önünde hiç bir engel durmuyor. Bu çocukların bazıları 1 saat yürüyüp gidip geliyorlar. Beni tek üzen bu çocuklara istedikleri eğitimi verememek. Birde halk eğitim kurslarımız var. Ona da gönüllü öğretmen bulamıyoruz FİLİZ: Gönüllü öğretmen yok mu? MÜDÜR: Yetmiyor. Öğrenci çok olunca da zor ÜMİT: Peki bizim gibi gençler en azından ne bilim haftada bir gün gönüllü olarak gelse. Yani öğretmenlik sertifikası olmasa da en azından derslerin boş geçmesine engel olsalar. Ne bilim mesela ben. Çok anlamam hayat bilgisinden kendimde pek nasibimi almış değilim o bilgiden. Ama çalışır gelirim. En azından çocuklara 3-5 kelime anlatabilicek kadar. MÜDÜR: Siz ciddi misiniz? ÜMİT: Evet ve de bu pek nadir rastlanan bir durum müdür bey değerini bilin MÜDÜR: Çok memnun oluruz. Sizin gibi birkaç kişi daha çıksa sırtımız yere gelmez FİLİZ: O zaman şanslı gününüzdesiniz birini daha buldunuz. 11 Tarık ve Naz eve gelirler arabada TARIK: Geldik NAZ: Farkındayım TARIK: İnmediniz de NAZ:İnmeden önce konuşmamız gereken bir şey kaldı mı diye düşünüyorum. Kaldı mı? TARIK: Bilmem NAZ: O zaman iniyorum ben. Sen napıcaksın? TARIK:Sadriye uğricam mesaj atmış. NAZ: Tamam. Ya bak biz biz en iyisi yine arkadaş olalım. İyiydi öyle. Hem ikimizin de en çok ihtiyacı olan şey bu. Yani bence. TARIK: Siz öyle diyorsanız öyledir. NAZ: Ama bak yine siz diyorsun olmuyor arkadaşım. Ohh bir anda rahatladım. Sen de rahatladın di mi? TARIK: Ya ne demezsin bak elim ayağım boşaldı birden NAZ: Ama yani eğer cidden arkadaş olmakla ilgili bir sorunum var diyorsan gelip söyle tamam mı Naz arabadan inip içeri girer NAZ: Ne olur gel ben arkadaş olmak istemiyorum de. Hadi bekletme beni burda TARIK:Git söyle hemde hemen şimdi Tarık bu sırada Hulusi'yi görür TARIK:Baba bravo baba yani tam zamanını buldun. Oğlum Tarık hiç ayak altında dolaşma kaybol. Yoksa başın belaya giricek Eğilerek arabayı çalıştırır ve gitmeye başlar HULUSİ: Oğlum Hulusi kaderde Vahi ile Belkısın arasını yapmakta varmış.Ama Vahi'yi Teomana kaptırmamak için başka çaren yok Hulusi kendi kendine giden arabayı görür ve HULUSİ:Hulusi sen dün gece ne kadar içtiysen bir daha içme. Allah allah der ve kapıyı vurur NAZ: Nihayet niye bekletiyorsun bu kadar? HULUSİ: Tamam biliyorum bekletmemem lazımdı babanı.Hemen peşinden gitmem lazımdı ama affetiricem kendimi. Vahi? Vahi? Naz Tarık'ın gittiğini görür ve NAZ: Sen bilirsin sevgili arkadaşım. |
1
Tarık-Naz Arabada-1
Naz: Ne o küsmüyüz? Hiç konuşmuyorsun?
Tarık: Yoo konuşalım da ne olarak konuşacağız bilemedim!
Naz:Ne demek o?
Tarık: Şimdi patron-şöförmüyüz, iki can dostumuyuz, abi-kardeşmiyiz ya da bilmediğimiz başka bir şey miyiz? Birbirine karıştı hepsi
Naz: Pardon o son söylediğin neydi?
Tarık: Hangisi?
Naz: Bilmediğimiz başka birşeymiyiz gibi bir laf ettin
Tarık: İşte bilmiyorum
Naz: Neyi?
Tarık: Başka birşey miyiz?
Naz: Ne olabilir ki?
Tarık: İşte bilmiyorum..
Naz: İşte durum ne gerektiriyorsa o'yuz Tarık!
Tarık: O zaman lütfen gerektiği zamanda gerektiği gibi davranalım! Birbirine karıştırmayalım lütfen
Naz: Pardon ne zaman karıştırdım ki?
Tarık: Dün mesela, yemekte
Naz: Yemekte tam bir abi-kerdeş gibiydik bence
Tarık: Bir an dışında
Naz: Hangi an?
Tarık: Hangi an olduğunu boşverin, sadece daha dikkatli olun
Naz: Ne diyorsun sen?
Tarık: Boşverin
Naz: Hayır boşvermiyorum bir laf ettin gerisini getir. Hangi an?
Tarık: Öptünüz hani
Naz: Gayet masumane
Tarık: HıHı ( dağ evi aklıma geldi )
Naz: Ne hıhıhıhı
Tarık: Nerden sapacaktık?
Naz: Var biraz daha. Neydi o hıhıh?
Tarık: Mert beyden aldınız galiba adresi
Naz: Evet. Bir soru sordum?
Tarık: Telefonda verdi herhalde
Naz: Evet sağolsun gece aradı uzun uzun tarif etti.
Tarık: Çok eğlenceli bir yerde herhalde okul bayağı bir güldünüz
Naz: Ya öylediii. Demek ! Taa müştelemiyattan duyuldu kahkahalarım
telefon çalar Mert arıyordur
Naz: Alo, yirmi dakikaya kadar ordayız tamam. Sonra kahkaha atmalarAma telefon kapanmıştır
Tarık: YEMEZLER TELEFON KAPANDI Burdan duyuyorum meşgul sesini
Naz: KULAĞINIZDA PEK HASSAMIŞ!!!