Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

32. Bölüm
Merve Sevi Röp. / Bugün Gazetesi (18.02.2007)
Gözlerin (Ebru Karaca)
32. Bölüm Senaryosu (sinemim_g)
32. Bölüm Senaryosu (handeozbek)
31. Bölüm (Videolar)
Replikler (31. Bölüm)
Fotoğraflar
Replik ve Yorumlarla 31. Bölüm (Ebru Karaca)
31. Bölüm
 

32. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) (1-4)

Şubat 22, 2007

Aşağıdaki senaryolar Dizifilm.com forumu üyelerinden tarik_naz'a aittir. Dizinin gerçek senaryolarıyla bir ilgileri yoktur.




1

Tarık çok zor durumda kalmıştır. Arkasında gül var ve yüzü belgine dönüktür. Naz da tarığın elindeki gülü görmüştür. Böyle bi durumla karşılaşan her kişi durumu yanlış anlar, tıpkı naz gibi. Tarık durumu hemen anlar ve yüzünü naz’a doğru döner.

Belgin: ee naz’cım senin ne işin var burada?
Naz: şeyyy
Tarık: belgin hanım, ben hani önceden burada şarkı söylüyodum ya, bugün için otel sahibine sözüm vardı, sevgililer gününde şarkı söyleyecektim. naz hanım’a da rica ettim, beni dinlemesi için. o da rica mı kırmadı beni dinlemeye geldi.
Naz: yaa evet aynen öyle oldu. Tarık rica etti, ben de kıramadım geldim.
naz: yalnız, siz…?
Belgin: ben mi. filiz, tarığın burada şarkı söyleyeceğini söyleyince ben de tarığı aradım o da saolsun beni de davet etti . atladım arabaya geldim.
Tarık: nee? (içses) ah anne ah yaktın beni. Bi de bana yalancı diyo, söylediklerine bak.
Belgin: ne zamandır senden şarkı dinlememiştim. Fırsat bu fırsat hazır Hulusi de evden kaçmışken biraz kafa dağıtayım dedim.
Tarık: (içses) ister misin babam da burada olsun, oğlum tarık, bi demet gül alıp, bi şişe şarapla sahile götürseydin naz’ı bundan daha iyiydi.

Belgin konuşurken naz sürekli tarığa bakar ve her şeyi tarığın planladığını düşünmeye başlar. O sırada belgin tarığın arkasına sakladığı gülü görür.

Belgin: oooo, gül de çok güzelmiş. o hayırsız ba..

Belgin “baban” diyecekti ama son anda durumu kurtarıp;

Belgin: o hayırsız, banka sahibi Hulusi amcan bi gül bile hediye etmedi tarık, beni bu günde bırakıp gitti. Eee kimin için o gül söyle bakalım.

Naz tarığın söyleceği sözleri gözlerini büyüterek sinirle bekler. Ama tarık’tan çıt çıkamayınca

Belgin: eee, sahibi yoksa ben alayım o zaman.

Dediği anda naz arkasını dönüp odasına girer ve kapıyı sertçe kapatır. Naz odasına girince, tarık annesinin elindeki gülü hışımla alır.

Belgin: aaa, ne oluyo tarık
Tarık: naz içindi o gül anne… nazzz

Tarık, naz’ın odasına doğru gidecekken belgin tarığın kolundan tutar.

Tarık: anne ne deyim yani. beni buraya kadar takip ettin demek.
Belgin: sen de naz’ı seviyosun demek
Tarık: konu şimdi naz’ı sevip sevmemem değil, niye geldin buraya.
Belgin: benim oğluşumu kimse elimden kolay kolay alamaz. Hele ki naz gibi şımarık bi kız hiç alamaz.
Tarık: sen öyle san anne, görüyosun ki alıyolar.

Bu lafın üzerine belgin sinirlenir ve tarığa bozuk atar.

Belgin: 10 dk içinde aşağıda bekliyorum sizi ona göre. İster gelirsin, ister ister gelmezsin. Haa gelmezsen ve anneni bi gün içinde ikinci kez kırırsan sonu senin açından hiç iyi olmaz tarık haberin olsun. Seçim senin
Tarık: zaten her şeyin seçimini bana bırakmazsanız olmuyo. Oğlum tarık, iki inatçı keçi arasında sen zor gün yüzü görürsün. Birisi sevindirsem diğeri üzülüyo. Benim naz ile annem arasındaki bu soğukluğu bi şekilde eritmem lazım. Yoksa arada ben donacam.

Naz da odasında sinir krizi geçirmemek için kendini zor tutar. Sinirinden saçını başını dağıtmıştır.

Naz: inanmıyorum ya, belgin hanımı da davet etmiş. Kafayı yiyecem. En mutlu günüm olacak diye heveslendiğim bi günde yapılır mı bu bana. gülü de tuttu ona verdi. Madem beni buraya getirecek cesareti buldun, “o gül naz içindi” diyecek kadar da mı cesaretin yok tarık.

Tarık naz’ın kapısının önüne elinde gül ile gelir. Ve kapıya vurur

Tarık: naz
Naz: git tarık dinlemek istemiyorum seni, hemen eve gitmek istiyorum.
Tarık: naz dinlemelisin beni
Naz:
Tarık: naz açar mısın şu kapıyı.
Naz:
Tarık: o zaman ben açıyorum

Tarık yavaşça naz’ın odasına girer. Naz sırtı kapıya dönük bi şekilde yatakta oturmaktadır. Tarığın yüzüne bakmak istemez.

Tarık: naz, çok özür dilerim. Seni üzdüm. İnan bunların olmasını istemezdim. Benim cidden belgin hanımı da davet ettiğimi düşünüyosan ve belgin hanımın sözlerine inanıyosan 10 dakika sonra seni araba bekliyor olacam. Seni eve götürmek için.

Tarık, yavaşça naz’ın yanına doğru gidip elindeki gülü naz’ın yanına usulca koyar.

Tarık: ayrıca bu gül senin içindi. Belgin hanım sorunca sesimi çıkaramadım. Çünkü seni belgin hanım karşısında küçük düşürmek istemedim. “şoförün patronuna gül hediye ettiği nerde görülmüş” demesin diye.

Tarık, tam kapıdan çıkacakken.

Tarık: yalnız naz şunu bil ki, bana her inanmadığın güvenmediğin anda ben senden daha çok üzülüyorum. Belki de bu geç kalan bişeylerin tek sebebi de budur.

Tarığın bu sözleri naz’ı çok derinden etkiler ve naz ağlamaya başlar. Tarığın koyduğu gülü alıp göğsüne yaslar.

Tarık da odasına gitmiş, yatağa oturup annesi ve naz arsında kalmanın ona verdiği acıyı çeker. En çok da naz’ın tarığın dışında herkesin sözüne inanması ve bu yanlış anlamalar yüzünden sürekli aralarının bozulması üzer.
Naz 10 dakika içinde gelmezse istanbul’a geri döneceklerdir ve 10 dakika içinde annesinin yanına gitmezse annesi tüm gerçekleri naz’a açıklayacaktır.

Tarık saatine bakar ve naz’ın gelmeyeceğini düşünerek arabaya gitmek için kapıya doğru giderken. Birden kapı çalar.

Kapıyı açtığında naz’ı karşısında görünce o kadar sevinir ki, söyleceklerinin ne olduğunu bilmediği halde içindeki üzüntü birden neşeye dönüşür.

Naz’ın gözleri yaşlıdır,ağladığı belli oluyodur.

Naz: tarık, asıl ben senden özür dilerim, bu yaptıklarımda seni ne kadar üzdüğümü anlayamamışım.

Der ve tarığa sarılır.

Naz: söz veriyorum bi daha hep senin sözünü dinleyecem ve başkalarının senin hakkında söylediklerine hiç inanmayacam.
Tarık: hiç mi
Naz: hiç

Naz tarığa sarılmayı bırakır. Ve

Naz: hadi yemeğe geç kalıyoruz.
Tarık: şeyy, belgin hanım ne olacak
Naz: olsun, gitmezsek ayıp olur şimdi, kadıncağız buraya kadar gelmiş, senin için. İlk söylediğinin dışındaki sebeb neyse artık.
Tarık: ilk söylediğine inanmadın yani.
Naz: artık inanmıyorum ve gerçek geliş sebebini de söylese ona da inanmayacam. Hadi hadi geç kalıyoruz.

Naz tarığın elinden tutup çekerek götürür.

Tarık: belki seni kıskandığı için gelmiştir.
Naz: inanmıyorummm
Tarık: ya naz, şu hiç inanmıyorumun, hiçini biraz düşürsen.
Naz: aa niyeymiş.
Tarık: yani belki benim hakkımda iyi şeyler de söylerler sen onlara da inanmazsın şimdi.
Naz: sen orasını merak etme. Ben senin için hangisi iyi, hangisi kötü ayırt ederim.
Tarık: benim için mi, ikimiz için mi?
Naz: şuan senin için iyi olan şey ne biliyo musun
Tarık: ne?
Naz: susman.
Tarık: tamam sustum, ama sonra bu konuya dönerim haberin olsun.

2

Tarık ve naz, belgin hanım yüzünden çıkan yanlış anlama meselesini çözmüş, yemek için belgin hanımın yanına doğru giderler. Belgin hanım ise, yemek masasında sinirle tarığın gelmesini bekler. Yemek salonu içinde büyük bi sahne ve orkestra için hazırlanmış bi alan vardır. Ayrıca salon sevgililer günü olması vesilesiyle daha da güzel hazırlanmıştır.

Belgin: 10 dakika geçti, inanmıyorum, bu çocuk beni deli edecek. Demek annenin sözünü dinlemeyecek kadar çok seviyosun naz’ı. Aferin sana tarık. Şimdi bunlar beni burada görünce tüm planları alt üst oldu. Belki de ben görmeden gizlice geçip gittiler. Eğer gittilerse ben de bunun hesabını senden sormaz mıyım tarık, tamam naz’ı seviyosun ona artık bişey demiyecem ama ben buradayken beni tek başıma bırakıp gidersen bittin sen tarık. Hadi bakalım deplasmanda sen kazandın, ama eve gidince rövanşı çok kötü alacam haberin olsun.

Belgin tam masadan kalkıp gitmeye hazırlanırken.

Garson: kalkıyor musunuz belgin hanım, bi sorun varsa söyleyin halledelim.

O sırada tarık ve naz, yemek yenilen salona girerler. Belgin de o sırada tarık ve naz’ın içeri girdiğini görür ve tekrar yerine oturur

Belgin: bir iki dakika daha geçseydi çok büyük sorun çıkacaktı ama geçti şimdilik.

Tarık ve naz, belgini görürler ve onun oturduğu masaya doğru gülerek gelirler. Masaya oturmadan;

Naz: aaa biz gelmeden kalkıyo musunuz yoksa.
Belgin: yoo, sandalyenin ayağımı kısa ne, sallanıp duruyodu onu değiştirtdim.

Belgin bunu söylerken tarığa “hadi yine yırttın” gibisinden bakar. tarık da annesinin aslında gitmek için yerinden kalktığını anlar.

Naz: fazla bekletmemişizdir umarım.
Belgin: ben de biraz önce geldim zaten, anca buldum salonu. İnanır mısın kaç senedir her yıl gelirim buraya ama bi türlü yerlerini ezberleyemedim. Ee ayakta kaldınız otursanıza.

Tarık hemen belgin’in yanındaki sandalyeyi naz’ın oturması için çeker. Daha sonra da kendisi tam naz’ın karşısında duracak şekilde oturur. Tarık ve naz karşılıklı aralarında ise belgin vardır.

Naz: her sene gelir misiniz buraya.
Belgin: Hulusi amcan unutmadığı sürece her sene gelmeye çalışırız
Naz: neyi unutmadığı sürece
Belgin: nişan yıl dönümümüzün gününü.
Naz: hımmm özel gün yani.

Belgin birden üzüntülü numarası yapar ve

Belgin: aman hiç girmeyelim şimdi o konuya, bugünün acısı yeter bana zaten.
Naz: bugün ne oldu ki
Belgin: sorma nazcım, hem Hulusi amcan, hem de o hayırsız oğlum beni çok üzdü. Biri evden kaçtı, diğeri en zor anımda yanıma gelmeyip, “çok önemli bir işim var” deyip, beni yalnız bıraktı.

Tarık, bi türlü konuşmaya giremez ama konunun biran önce değişmesi için de bir fırsat beklemeye başlar.

Naz: hangi iş bi annenin zor zamanında yanında olmamayı göze alacak kadar önemli olabilir ki. yani kusura bakmayın ama oğlunuzdan beklenir bu. Yani benim annem hayatta olsaydı onun bir dediğini iki etmezdim, etmiyodum da zaten.

Naz’ın bu sözleri belgin’i çok etkiler. Naz’a şimdiye kadar hep kızmıştır ama naz’ın anne sevgisinden eksik kalmasının naz’ı ne kadar üzdüğünü bu sözlerinden anlamıştır.

Belgin: neyse bu meselelere girip de keyfimizi kaçırmayalım. Öyle değil mi?
Naz: (tarığa bakarak) yaa bu gecenin keyfini çıkaralım. Tarığın şarkılarıyla felekten bi gece geçirelim. Öyle değil mi tarık?
Tarık: yaa öyle.
Belgin: hayrola tarık, suratın sapsarı olmuş, hasta falan mısın yoksa.
Tarık: yoo, sahneye çıkacam ya onun heyecanı var heralde.
Naz: dur bakalım tarık daha çıkmana çok var.
Tarık: evet ya çok var, ben en iyisi gidip elimi yüzümü yıkayayım. Hemen gelirim.

Tarık, hem elini yüzünü yıkamak, hem de annesinin ani saldırılarından biraz da olsa kurtulmak için fırsat bulmuş ve lavaboya gitmiştir.

Tarık: of anne of, tam da takip edecek günü buldun. Mahvettin her şeyi. Vahi amca kusura bakma ama elimden gelen her şeyi yaptım. Bi de şu söylediğin sözü annemin kulağına fısıldayıversen olmaz mı?

Belgin: alla alla ne oldu bu çocuğa. Daha önce şarkı söylerken falan hiç heyecan yaptığını görmemiştim
Naz: ben de
Belgin: sen de mi?
Naz: evet. Şarkı söylerken hiç heyecanlanmazdı.
Belgin: sana şarkı söylüyo mu tarık?
Naz: oohooo, tarığın şarkıları olmasa sıkıcı araba yolculukları geçer mi?
Belgin: (içses) ah tarık ah, benim bildiğim tarık çok sevdiği kişiler dışında kimselere şarkı söylemez.
Belgin: her yolculukta söyler mi?
Naz: genelde ben istediğimde söyler.
Belgin: (içses) eyvah eyvah, bi de istek parça. Belgin, şunu kafana iyice kafana sok. oğlun sırılsıklam aşık olmuş. Yapacak bişey yok. Tüh keşke gelmeseydim, gecelerini de zehir ettim. Dur bakalım bi fırsatını bulursam giderim artık.

O sırada tarık da gelmiştir. Garsonlar da yemekleri getirmişlerdir. Sahnede de hazırlıklar başlamıştır. Tarığın söylediği ünlü sanatçı gelecektir.

Naz, telaşlı bi şekilde;

Naz: heh geldin mi? Nasıl oldun? bişeyin yok di mi?
Tarık: iyiyim iyiyim.
Belgin: patronunun kıymetini bil tarık, gözü gibi bakıyo sana anlaşılan.

Bu arada Hulusi ve vahi de odalarında biraz durduktan sonra rüveye gitmek için aşağı doğru inerler.

Hulusi: vahi, revü den önce biraz atıştırsak mı? Çok enerji sarf edecez çünkü. Yani sarf edeceksin.
Vahi: (sarhoş sarhoş) ya, bırak Hulusicim yemeği falan. Şuan da bomba gibiyim. Sabaha kadar yeter bana bu enerji. (ağlamaklı) ayrıca benle konuşurken bi daha enerji lafını kullanma Hulusi
Hulusi: aaa niyeymiş.
Vahi: aklıma hep pozitif enerji geliyo da ondan. Ah belkıs ah, hayatımı pozitif yapacakken, bi an da uçup gittin.
Hulusi: aman boşver vahi pozitifi mozitifi, ben seni 3000 woltluk trafoya götürüyorum diyorum sen belkıs 1 woltluk enerjisinden bahsediyosun. 3000 woltu görünce uçacaksın uçacaksın havalara uçacakasın. yaaaa
Vahi: o zaman uçur beni beni Hulusi.
Hulusi : (içses) oğlum Hulusi yemeği falan bırak, vahi ayılmadan revüyü izledin izledin yoksa bu ayılırsa belkıs’ın 1 woltluk enerjinin hayaline geri döner. Benim de 6 aydır hasretini çektiğim revü zevkim söner.

Hulusi ve vahi yemek salonuna gitmeyerek, olası bir karşılaşmanın olamamasını sağlamışlardır. Yemek salonunda da tarık-naz ve belgin yemeklerini yerken sahnede sunucu gecenin konuk sanatçısını davet eder. Konuk sanatçı BAHA’ dır.

Naz: ayyy, baha’ymış
Tarık: sever misiniz?
Naz: bayılırım. Çok güzel aşk şarkıları var.

Naz, bu sözünden sonra tarık’la bakışırlar. Belgin hanımda aralarında oturduğu için bakıştıklarını fark eder ama bi tepki vermez.

Tarık: siz sever misiniz belgin hanım?
Belgin: valla ne yalan söyleyim ben de çok beğenirim. İnsanı rahatlatan bi sesi var.

Baha sahneye çıktıktan sonra sevgililer günü olması nedeniyle kısa bi konuşma yapar ve söyleyeceği şarkıyı tüm sevgililere armağan edip, salondaki sevgilileri de sahneye dans etmeleri için davet ederek şarkıya başlar.

Müzik başlayınca, tarık ve naz birbirlerine öyle bi bakarlar ki,

Naz: (içses) ah belgin hanım ah, sen olmasaydın şimdi dans ediyo olacaktık
Tarık: (içses) ah anne ah, sen olmasaydın şimdi dans ediyo olacaktık

Belgin hanım, sanki tarık ve naz’ın içini okurmuş gibi onlara bakar. ama müzik başladıktan sonra tarık ve naz’daki surat ifadesi, mutluluğun içinde umutsuzluk içeren bi bakıştır. Sonunda belgin dayanamayıp bi eliyle naz’ın elini diğer eliyle tarığın elini tutup

Belgin: hadi
Naz: ne?
Belgin: hadi dedim çıkın dans edin
Tarık: ama
Belgin: hadi naz, tarık kırmayın beni. Ne güzel müzik çıkın dans edin.

Tarık ve naz şaşkın şaşkın birbirlerine bakarlar ama belgin’nin ısrarını kıramayıp tarık naz’ı dansa kaldırır.

BAHA- CANIM SEVGİLİM

Beni durduramazsın
Ben aşk dolu ırmağım
Damarlarından geçip
Kalbine akacağım

Kemer olup saracağım ince belini
Tarak olup çözeceğim saçın telini
Kadeh olup öpeceğim dudaklarını

Benim bütün derdim sensin canım sevgilim

Tanrı birbirimizi
Sevmek için yaratmış
Aşk yalan diyorsun
Aşkı Allah yaratmış

Seni sevmek bir günahsa bin günah olsun
Aşkın beni öldürse de canın sağ olsun
Vazgeçemem artık senden haberin olsun

Benim bütün derdim sensin canım sevgilim
Benim bütün arzum sensin canım sevgilim


Şarkı sevgililer gününe tam uyan bi şarkıdır. Sözler ise bizim çiftimizi anlatır. Dans sırasında

Naz: niye belgin hanım söylemeden beni dansa kaldırmadın.
Tarık: kabul etmezsin diye düşündüm. Kızdın mı yoksa?
Naz: kızmak mı? Niye kızayım. Eğer kaldırmasaydın görürdün gününü
Tarık: sonuçta ikimizde burada olduğumuza göre yapacak tek bişey kalıyo
Naz: ne?
Tarık: bu anın keyfini çıkarmak.

Tarık’ın gözü bir anda masaya doğru kayar ve annesinin masada olmadığını görür. Ve hafifçe gülümser. Naz sürekli tarığa baktığı için

Naz: yine sırıtıyosun
Tarık: evet
Naz: neden sırıttığını öğrenebilir miyim?

tarık naz’ın gözlerine bakarak.

Tarık: mutluluktan.

Tarık ve naz böylece aşklarının ilk dansını sevgililer gününde yapmış olurlar.

3

Tarık ve naz şarkı eşliğinde harika bir dans ederler. Dans bitiminde ikisi de masalarına doğru giderlerken naz belgin’in masada olmadığını fark eder.

Naz: tarık, belgin hanım yok
Tarık: biliyorum.
Naz: gidip baksak mı?

Naz gitmek için hamle yapar ama tarık, naz’ın elinden tutup

Tarık: gerek yok, otur lütfen. Gittiyse bi sebebi vardır elbet.

Naz’ın elini tutmaya devam ederek ve diğer eliyle de masayı göstererek rica anlamında.

Tarık: otur.

Naz da ısrar etmez ve masaya otururlar.

Naz: neden gitti acaba
Tarık: umduğunu bulamamanın vermiş olduğu hayal kırıklığı desek.
Naz: tarık doğruyu söyle, bunların filiz’den başka bi kızları daha var da seni kızına mı ayarlamaya çalışıyo.
Tarık: (gülerek) nerden çıkarıyosun naz, kızları olsa filiz’i neden evlatlık alsınlar.
Naz: ne bileyim sen hasta olunca gelmeler, gece evinde misafir etmeler, davet yalanıyla peşinden buralara kadar gelmeler. Oğluyla bu kadar ilgilenmiyodur heralde.
Tarık: bilmem.


Bu arada belgin’de hulusi’den sonra oğlununun onun hayatındaki tek kadın olmadığını anladığı için üzüntülü bi şekilde odasına doğru gider.

Belgin: ya işte belgin, kaldın mı tek başına, Hulusi seni yıllardır kandırıp her gece gönül eğlendirir, oğlun tarık şımarık bi kıza gönlünü kaptırır. Hadi tarığa bişey demiyorum, mutluluk onun da hakkı, eğer naz da bu mutluluğu yakaladıysa varsın mutlu olsunlar, amaaa eğer Hulusi, eğer bu geceki kaçışının sebebi gönül eğlendirmeyse…

Dediği anda koridorun diğer tarafında sarhoş vahi ile hulusi’nin seslerini duyar.

Hulusi: yahu bu revü hangi salondaydı ya.
Belgin: bu bu hulusi’nin sesi.
Vahi: (sarhoş) seni gidi fındık kıran, yakalarsam fıs fıs.
Belgin: ay bu da vahi. Bittin sen Hulusi bittin. Revü ha. Dur seni suçüstü yapayım da gör.

Belgin, hulusi’yi suçüstü basmak için onları takip eder. Hulusi ve vahi de revünün olduğu salona gelmişlerdir. İçerisi baya kalabalıktır, tarığın da dediği gibi çoğu yaşlı iş adamıdır.

Belgin: işte şimdi bittin sen Hulusi. Değil 6 ay, 25 yıl öncesinden bile söz vermiş olsan affetmem artık…

-----

Tarık: teşekkür ederim naz
Naz: ne için bu teşekkür
Tarık: benimle dans ettiğin için, inan şuan ne diyeceğimi bilemiyorum.
Naz: aman canım alt tarafı bi dans. Niye heyecan yapıyosun ki.

Tarık, naz’ın elini tutarak

Tarık: alt tarafı değil işte. Bazı şeyleri çok kolay ve basit sanıyosun ama sandığın kadar kolay olmayabiliyo bazı şeyler. Ne diyeceğimi bilemiyorum demiştim ya biraz önce
Naz: (heyecanla) evet
Tarık: aslında biliyorum ama…
Naz: eee niye söyleyemiyosun
Tarık: kolay değil işte

Naz, elini tarıktan çeker

Naz: bak o zaman, sana bu bilip de söyleyemediğin şeyleri söyleyebilmen için sana yardım edecem.
Tarık: nasıl?
Naz: şimdi gözlerini kapa,
Tarık: gözlerimi mi kapayım
Naz: evet kapa sen. Ve ben aç diyene kadar açmıyosun?
Tarık: iyi tamam (gözlerini kapatır)
Naz: şimdi dee ben de senin elini tutuyorum. (tarığın elini tutar)
Tarık: nazzz
Naz: şimdi de susup beni dinliyosun. Veee beni seviyo musun?

Tarık bir anda şok olmuştur, gözleri hala kapalıdır, naz da heyecanla tarığın dudağından çıkacak kelimeyi beklemektedir. Her zamanki bakışmalarının aksine gözler değil ama kalpler bakışıyodur. bi süre daha bu şekilde bakıştıktan sonra tarık hafiften gülümsemeye başlar. Naz da tarığın gülümsediğini görünce o da gülümser. Ve “evet” kelimesini beklerkennnnnn.

Belgin: naz kızım baban burda.

Naz ve tarık birden irkilirken,

Tarık - naz: neee?
Belgin: sormayın. Naz kızım baban sarhoş sarhoş dolanıyo otelde, yanında da kocam olacak herif, adı batasıca Hulusi amcan.
Tarık: nee?
Naz: inanmam. babamın ne işi var burada. Hem de sarhoş.
Belgin: ister inanın ister inanmayın, ben sizi uyarayım dedim. Ben gidiyorum.
Naz: nereye gidiyosunuz belgin hanım.
Belgin: bilmiyorum valla, duramam burada bi dakika daha.
Tarık: iyi de nerdeler şimdi vahi beyle, Hulusi amca
Belgin: rus revüsündeler
Tarık – naz: neeee?
Naz: hayatta inanmam, babam ve revü, yanlış görmüş olmayasınız belgin hanım.
Belgin: gelin beraber bakalım o zaman. Gözlerinizle görün.

Tarık naz’a bakıp pis pis sırıtır.

Tarık: benn, gelmesem
Belgin: gel gel sen de gör rezilliklerini. Gör de ders al biraz.

Bu lafın üzerine tarık çok bozulur, tabi naz da. Revü salonunda da vahi ve Hulusi doyasıya eğlenmektedirler. Hulusi güya gözlemciydi ama gözleri maşallah fıldır fıldırdır. Vahi de yarı sarhoş yarı ayık, kızlara yılışmakla meşguldur.

Tarık, naz ve belgin salona girdiklerinde, naz ve tarık gözlerine inanamazlar. Babaları sahneye çıkmış kızlarla dans ediyo. Naz’ın ağzı bi karış açık kalmıştır. Tarık da şok olmuştur. Tarığın şoku babasından değil, vahi’nin halindendir.

Tarık, naz’ın kulağına eğilerek,

Tarık: naz, baban kıpkırmızı olmuş, artık utançtan mı yoksa, heyecandan mı bilmiyorum.
Belgin: gördünüz işte. İnandınız mı şimdi.
Naz: ee ne yapcaz şimdi
Belgin: sizi bilmem ama ben gidiyorum.
Naz: durun biz de gidiyoruz o zaman.
Belgin: peki baban
Naz: buraya ve bu hale nasıl geldiyse, eve de gelmesini bilir heralde. Yukardan eşyalarımızı toplayıp geliyoruz. Hadi tarık.
Belgin: o zaman tarık, benim odamdan da bavulumu alıver. Ben şunlara bi çift laf edip geliyorum.


Naz çok sinirlidir, önce belginin sürpriz çıkışı, ardından tarık tam itiraf edecekken belgin’in gelmesi, babasını rezil halde görmesi, belgin’in tarığa “gör de ders al” demesi. Hepsi naz’ı sinirlendirmiştir. Tarık da naz’ın sinirli olduğunu görür ama hiç sesini çıkarmaz. İkisi de eşyalarını aldıktan sonra tarık belgin’in odasına girer ve onun da bavulunu alırken. Naz da odaya girer.

Naz: bir daha beni bir yere davet edeceğin zaman, sağına soluna ona buna söylemezsen iyi olur tarık.
Tarık: özür dilerim naz, pişman oldum zaten.
Naz: yoksa babamı da mı sen davet ettin?

Tarık bu lafa çok sinirlenir.

Tarık: (sesini yükselterek) evet ben davet ettim. Hatta sen olmasaydın ben de eşlik edecektim onlara.

Deyip sinirle odadan çıkar. Naz, belgin’in “ders al” sözüne kızgınlığını tarığı sinirlendirerek çıkartmış ve tarık odadan çıktıktan sonra gülümsemeye başlamıştır.

4

Tarık arabaya binmiş ve baya sinirlidir.

Tarık: ah anne, ah baba, ah vahi amca, asıl ah tarık ah. Senin neyine sevgililer günü. Şeytan diyo, aman aman bişey demesin, vahi amca bütün dedi dedi böyle oldu, bi de şeytanın dediklerini çekemem.

O sırada naz da biner arabaya. Belgin de geleceği için arka koltuğa oturmuştur. Naz arabaya binince tarık hiç konuşmaz.

Naz: sen burada mıydın? Ben de odadan çıktıktan sonra rus revüsünün olduğu salona gidersin diye düşünmüştüm.
Tarık: sen düşünmeye devam et, belki yakında o hayalin gerçekleşir.
Naz: aaa niye kızıyosun tarık, Belgin hanım dedi ya “ gör de ders al” diye. Sen de görerek ders alıyosundur diye düşünmüştüm.
Tarık: ben de sen artık benim hakkımda söylenen hiç bişeye inanmayacağını düşünmüştüm ama ben düşünmeye devam etmiyorum çünkü daha 1 saat olmadan cayıverdin kararından.

Naz, tarığı bu kadar sinirlendirmenin yeterli olduğunu düşünüp hemen gönlünü almaya çalışır.

Naz: ama unuttun mu, ben hiç inanmayacam dediğim de, sen benim için iyi olan şeylere inan demiştin. Bu da senin iyiliğin için söylenmiş bişey di tarık.
Tarık: nee?
Naz: belgin hanım doğru söyledi. Ders al bundan ders. İlerde ev… (evlendiğimizde diyecekken) evlendiğinde sen de bu rezil duruma düşüp karını üzme. Belgin hanımı gördün nasıl üzüldü. Ayrıca babamdan da bunu hesabını sorarım, anneme nasıl ihanet eder. Hem de rus bilmem neleriyle.

Tarık dikiz aynasından naz’a bakarak.

Tarık: merak etme naz ben dersimi aldım alacağım kadar, belki ilerde evlendiğimde söz veriyorum karımı hiç üzmeyecem.

Naz birden heyecanlanır.

Naz: bana niye söz veriyosun canım ,onu git nikah memuruna “evet” derken karına söyle.
Tarık: sorun değil o zaman da söylerim.

Tarık aynadan naz’a bakmaya devam eder ama naz baştan kırdığı potun verdiği utangaçlık yüzünden tarığa bakamaz.

Belgin de gelmiş arka koltuğa oturmuştur. Hulusi’ye çok kötü konuşmuştur.

Belgin: hadi tarık çabuk gidelim.

----
Hulusi, belgin’nin arkasından koşar ama yetişemez. Vahi de hulusi’nin peşinden dışarı çıkmıştır.

Vahi: çok kötü oldu bu Hulusi, çok kötü
Hulusi: hem de ne kötü.
Vahi: hepsi benim yüzümden. Ben olmasaydım bunlar olmazdı.
Hulusi: vahi, belgin sanki sizin arabayla gitti gibi geldi.
Vahi: bizim arabanın ne işi olacak Hulusi burda
Hulusi: haklısın. Hadi gidelim biz de.

-----

Belgin: işte gördünüz, ben ne yapayım bu Hulusi.
Naz: valla belgin hanım ne yapsanız yeridir. Siz Hulusi amcaya ne kadar sinirliyseniz ben de babama o kadar sinirliyim.
Belgin: yok yok kapıdan da kovsam, bacadan da kovsam bu adam uslanmayacak. Duygu sömürüsü yapıp kendini özletip benim affetmemi bekliyo. Ben de sazan gibi her seferinde affettim.
Tarık: (içses) bu konuşmanın sonu hiç iyiye gitmiyo tarık, ya boşanmak isteyecek ya da evi terk edecek.
Belgin: ne yapacam şimdi ben. Bi akıl verin.
Tarık: bana sorarsanız son bi şans vermelisiniz.
Naz: saçmalama tarık, kusura bakmayın belgin hanım karışmak gibi oluyo ben olsam affetmezdim Hulusi amcayı. Ben olsam onun size yaptığını, ben ona yapardım.
Belgin: neeee?
Naz: yok yanlış anladınız, hani siz kovdukça o duygu sömürüsü yapıyo demiştiniz ya. Sizin yokluğunuzu hissetmesi bence en büyük ceza olur.
Tarık : (içses) naz ne yaptın. korktuğum başıma geldi. Şimdi gelin bizde kalın derse şaşırmam.
Belgin: haklısın valla. Şuan dan itibaren evi terk ediyorum. Ne hali varsa görsün.
Tarık: (içses) naz sakın, sakın o cümleyi söyleme
Naz: hatta gelin bi kaç gün bizde kalın.

Dediği anda tarığın surat ifadesi limon suyu içmiş gibi olur.

Belgin: teklifin için saol nazcım ama ben otelde falan kalırım.
Naz: hayatta olmaz. Koskoca ev. Haaa babam Hulusi amcaya söyler diye endişelenmeyin, bugünki olanlardan sonra hayatta söyleyemez. Yaptığı rezilliği benim bilmemi istemez heralde..
Belgin: eee o zaman kalayım bari. Saol nazcım. Sizi de rahatsız edecem artık biraz
Naz: ne rahatsızlığı . Belkıs hanımın odası da boş orda kalırsınız.
Belgin: sizinde gecenizi zehir ettim kusura bakmayın. Hem tarık sen şarkı söylemeyecek miydin.
Tarık: başka zaman söylerim artık.sorun değil.
Naz: hem orda söyleyemediyse burada söyler. Öyle değil mi tarık.
Tarık: valla olur mu bilmem ki.
Belgin: valla çok iyi olur tarık. Şimdi şöyle güzel bi şarkı çok iyi olur.
Tarık: istediğiniz bi şarkı var mı?
Belgin: şuanda her şeyi unutmak istiyorum, özellikle de hulusi’yi.


ÖYLE ŞARHOŞ OLSAM Kİ

öyle sarhoş olsam ki
bir an seni unutsam
unutsam bugünleri
yarınları unutsam

öyle sarhoş olsam ki
bir daha ayılmasam
herşey bir rüya olsa
unutarak uyansam

seni gördüğüm günü
sevdiğimi unutsam
bir başka dünya bulsam
içinde sen olmasan

öyle sarhoş olsam ki
bir daha ayılmasam
herşey bir rüya olsa
unutarak uyansam

öyle sarhoş olsam ki
bir an seni unutsam
unutsam bugünleri
yarınları unutsam unutsam


şarkı söylenirken, belgin Hulusi ile yaşadıklarını düşünür, Hulusi ve vahi de yolladırlar ve şarkı sırasında Hulusi belginini, vahi de belkısını düşünür.


Şarkı bitiminde bizimkiler belginlerin evine gelmişlerdir. Çünkü belgin evden bi kaç şey alacağını söylemiştir.

Naz: ne oldu belgin hanımın bizde kalacak olmasına pek sevinmedin
Tarık: doğruyu söylemek gerekirse sevinmedim.
Naz: ya kusura bakma senin otelde şarkı söyleyeceğini unuttum ben babamı öyle görünce. İnşallah bi sorun olmamıştır.
Tarık: yok canım ne sorun olacak. bundan sonra bi daha sizi davet ettiğim de sadece şarkı söylerim siz de hesabı ödersiniz olur biter.
Naz: aman bi daha davetinde de sürpriz olmasın da nere olursa olsun. Pahalıymış ucuzmuz hiç fark etmez.
Tarık: ama suç ben de değil ki, şıklığınızın altında ezilmemek için lüks yerlere götürmem icap ediyo. Sizi bu kıyafetle köfteciye götüremem heralde
Naz: ilahi tarık, ozaman seni zor durumda bırakmamak için yapılacak iki şey var. Birincisi senin maaşını baya bi artırmak, ikincisi, olmadı altıma basmadan bi etek, üzerime kollu bi kazak, bi de başıma başörtü bağlayıp öyle gezmek. Hangisini istersin?
Tarık: sanırım ilki daha mantıklı. Seni basma etekli, başörtülü görmeyi düşünemiyorum bile.
Naz: niye çok mu çirkin olurum o zaman.
Tarık: yok canım, güzel her yerde güzeldir. Sadece o kıyafetleri giyecek cesareti göremiyorum sizde.
Naz: bak tarık bana gaz verip inat ettirip giydirtmeye çalışma biliyosun inat ettim mi yaparım.
Tarık: tamam tamam sustum.

İkisi de birbirine bakıp gülüşürler.

Tarık naz’ı kızdırmak için içinden şarkı mırıldanmaya başlar.

Zeytin yağlı yiyemem aman
Basmada fistan giyemem aman.


Naz: tarıkkkk!!!
Tarık: tamam sustummm. Hem bu gece ani karar değişikliğin yüzünden bu gece de araba da yatmak zorunda kalacam.
Naz: niye.
Tarık: unuttun mu Sadri yatıyo benim yatakta.
Naz: hımmm, o zaman şöyle yapalım. Belgin hanım belkıs hanımın odasında yatacağına göre sen de berrağın odasında yatarsın.
Tarık: aman aman boşver. Arabada yatarım artık.
Naz: ciddiyim bak. Hatta sürekli berrağın odasında kalabilirsin. Doğru yaa. Sen niye hala müştemilatta kalıyosun ki. Evde boş oda var, ikimiz içinde iyi olur.

Naz çok fena pot kırmıştır.

Tarık: ne?
Naz: şeyy senin için iyi olur diyorum. Hem bişey olduğu zaman taa ordan eve gelmek zorunda kalmazsın. Hem ben de seni telefonla aramak zorunda kalmam. Ondan da avantajımız olur.
Tarık: sen telefonla aramıyosun ki bizzat kendin geliyosun.
Naz: işte bak benim için de iyi oluyomuş demek ki. Evden taa oraya gide gele hasta olacam yakında. Bunun sorumlusu da sen olursun.
Tarık: taaa oraya dediğin yer, ev ile müştemilat arası mesafe mi.
Naz: evet

Tarık kahkahayı basar.

Naz: ne gülüyosun
Tarık: aramızdaki mesafenin uzaklığına güldüm. Sırf senin hasta olmaman için teklifini kabul ediyorum yalnız Sadri kendine bi yer bulana kadar. Sonra yine müştemilata geri dönerim
Naz: hayrola kopamıyosun o odadan. Bi nedeni var mı?
Tarık: var
Naz: neymiş.
Tarık: kafa dinlemek için birebir. Nasıl olsa taa nerede. Kimsecikler uğramaz oraya. Sessiz sakin, huzur dolu.
Naz: desene berrağın odasında huzurun kaçacak.
Tarık: ben öyle bişey demedim.

O sırada belgin elinde eşyalarla gelir.

Belgin: kusura bakmayın beklettim. Filiz’i aradım o da sizdeymiş. Benim sizde kalacağımı öğrenince, o da ben tek başıma evde ne yapacam dedi. O da sizde kalacak.
Naz: aaa ne güzel.
Tarık: (içses) aman ne güzel. Şimdi üçü altımdan girerler üstümden çıkarlar. Ah naz ah yaktın beni. Keşke şu müştemilat dediğin gibi taaa nerde olsaydı.
Gece olmuştur.

Belgin belkıs hanımın odasında, filiz ümit’in ısrarlarını kıramayıp, ümit’in odasında, ümit salonda kanepenin üzerinde, tarık berrağın odasında, naz kendi odasında, Sadri de müştemilatta yatmaktadırlar.

hulusi ve vahi de istanbula gelmişlerdir. Önce vahiyi eve bırakmışlardır. Hulusi hiç uğramadan direk evine gitmiştir. Ama evi bomboş görünce yaptığı hatanın pişmanlığı ile salondaki koltuğa çökmüştür.

Vahi’nin kafasına da hulusinin “sanki sizin arabaydı” demesi takılmıştır ve eve gelince ilk olarak tarığın odasına müştemilata gider.

Vahi: tarıkk, tarıkk

Sadri’nin uykusu ağır olduğu için uyanmaz. Vahi iyice yaklaşınca yatakta yatanın tarık olmadığını Sadri olduğunu görünce birden çok şaşırır.

Vahi: alla alla. Bunun ne işi var. Neyse yarın sorarım artık.

Vahi şaşkınlıkla eve gider. Merdivenleri çıkınca gözü belkıs’ın odasına kayar. Ve dayanamayıp odanın kapısını açıp içeriye bakmak ister.

Vahi: alla alla. Biri yatıyo orda. Belkıs geri mi döndü acaba.

Vahi mutluluktan uçmak üzereyken, belgin uyur halde yatakta döner ve vahi belgin olduğunu görünce bir şok daha geçirir.

Vahi: neeee? belgin hanım. Alla allah, ne işi var acaba burada. Gidip ümite sorayım bi.

Vahi ümitin odasına girer ama gözlerine inanamaz. Ümit’in yatağında filiz yatıyodur.

Vahi: alla allah, hulusi bizim ev diye kendi evine mi bıraktı beni yoksa. ya da ben hayal görüyorum. Yok yok hayal görüyorum ben. Uyandırayım bak. O zaman ümit olacak
Vahi: ümit ümit
Filiz: (uyku sersemi) ne haber vahi amca
Vahi: tamam kızım uyu sen uyu.

Vahi: bu evde bişeyler dönüyo ama neyse.

Vahi ümit’in odasından çıkar gözü naz’ın odasına doğru kayar ama içinde şüphe vardır.

Vahi: ordan da tarık tekelioğlu çıkarsa kesin yanlış evdeyim. Du bakalım.

Odaya girer, naz yataktadır ama daha uyumamıştır. Babasının girdiğini görünce birden doğrulur. Ve babasının yaptıklarından haberi yokmuş gibi davranır.

Vahi: kızım sensin di mi?
Naz: ne oldu baba
Vahi: cimcikle beni, çok kötü hayal görüyorum galiba. Tarık, belkıs, ümit gitmiş, Sadri, belgin filiz gelmiş.
Naz: dur baba telaşlanma yok bişey
Vahi: nasıl telaşlanmayım kızım. Dedim hulusi bana kızdı evimi arabamı elimden aldı, kredi faizi niyetine.
Naz: yok baba, belgin hanım hulusi amcaya çok kızmış, bi kaç gün bizde kalacak.
Vahi: öylemi oh oh pek öyle olsun. Valla yüreğim ağzıma geliyodu.
Naz: ama hulusi amca bunu bilmeyecek ona göre. Artık ne yaptıysa onu bu kadar kızdıracak. Kadın evi terk etti bak. Sen nerdeydin baba.
Vahi: şeyy, arkadaşlarla biraz kafa dağıttık işte. Yoksa benim hulusinin yanında falan değildim.biliyosun aramız iyi değil.
Naz: bilmezmiyim.
Vahi: eee tarıkla ümit nerde.

Naz, babasının elinden tutup önce salonda yatan ümiti gösterir, sonra da berrağın odasında yatan tarığı.

Naz: rahatladın mı şimdi. Tüm aile bireyleri burada eksik yok.
Vahi: rahatladım valla. Biran kabus gördüm sanki.
Naz : (içses) aslında bu kabusu hak ettin baba. Benim ceza vermeme gerek kalmadı.
Vahi: neyse kızım ben yataım artık, baya yoruldum.
Naz: tabi tabi yorulmuşsundur. Kolay değil bu yaşta. (kısık sesle) dans mans
Vahi: nee?
Naz: yok bişey baba, sen çık ben de bi su içip yatacam. İyi geceler.

Vahi yukarı çıkınca, naz tarığın odasına girer, tarığın üzeri açılmıştır önce gidip üstüne örter.

Naz: hayatımın ilk ve en güzel 14 şubatını yaşattığın için teşekkür ederim. Bu günü hayatım boyunca unutmayacam ve o dansı. Sorduğum sorunun cevabını alamadım ama vereceğin cevabı biliyordum zaten. Dediğin gibi söylemek o kadar kolay değil. bak şimdi oyuna devam edelim. Senin gözlerin hala kapalı ve bu sefer aynı soruyu sen soruyosun. Ben de cevap veriyorum.
“ evet “