Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Sizi Böyle Alalım - Fox TV (19.03.07) --yeni video...
17 Mart Tarihli Uğur Kedi Mesajı
Ünal Silver Röp. / Vatan Gazetesi (19.03.07)
Barış Akarsu Röp. / Zaman Gazetesi - Gençlik (18.0...
35. Bölüm (Videolar)
36. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) -- 8. kısım eklen...
36. Bölüm Senaryosu (flower98) -- 10. kısım eklend...
6 Üstü Yarışma (Türkmax)
Fotoğraflar - 4
Replikler (35. Bölüm)
 

37. Bölüm Senaryosu (flower98) -- 8. kısım eklendi --

Mart 21, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.




1

Vahilerin Evi
Hacer ve Hetice den değişme Netice birbirlerine eski anılarını anlatmaya ve hasret gidermeye devam ederler.......
Hacer- Ya ne güzel di o günler Hatice.
Netice- Sen de Vahi gibi unutuyorsun Hacer.....Hatice yok artık Netice var.......
Hacer- Ben bilmem Netice Metice. Ben seni Hatice olarak tanıdım o kadar. Hatice....
Netice -Netice.Ne- ti-ce!!
Hacer- Hatice işte. Ha-ti-ce
Hacer ile Netice birbirlerine baskın çıkmaya çalışırken Hulusi salonun köşesinden temkinli ama çekingen bir sesle Hacer’e seslenir .
Hulusi-Hacer ablam.....Şey....Hacer ablam....
Hacer-Ne oldu? Ne var Hulusi? Görmüyor musun meşgulüm.
Hulusi-......Görüyorum ablam....bi dakika gelebilir misin? Sana bir şey söyleyecektim de....
Hulusinin sesi giderek fısıldıya döner korkudan. Çünkü Hacer elinde bastonu ona doğru gelmektedir. Bunu gören Vahi mutfağın kapısından çıkardığı kafasını geri çeker.
Hulusi(içses)-Eyyyyyvah. Gittin sen Hulusi.Valla tam başıma hedef almış geliyor.
Hulusi gözlerini kapatır .
“......Donik........donik...donik!!”
Hulusi- Aaaaaaaah......ah.....ah.....Ya tamam ablacım ya çocuk gibi dövüyorsun. Ama ayıp oluyor Vahi ve Ümit’in , aha....bak...bir de Berrak’ın yanında.....
“.......Doink...........doink......doink!!”
Hacer- Ayıp oluyor ha......e sen dur daha dur.....Neydi o anlattıkların Hulusi........bu daha bir şey değil.......Ne çevirdiğini öğreneyim hele......Pazar bastonumla dövecem seni.
Hulusi-Gözünü seveyim ablam......O baston çok acıtıyor......Çocukken de hep onunla döverdin.....Ama yeter yaaaaaaa!!!!!
Hacer , Hulusi’nin başına bastonu geçirmeye devam ederken Netice mutfakta saklanan Vahi ‘ye seslenir.....
Netice- Vahi!(Net ve kısa)
Vahi ablasının çağrısını ikiletmeyecek şekilde uçar adım Hacer’in bastonunun altından fare hızında ablasının dizleri dibinde bitiverir. Kalelerini penaltı atışından savunmaya çalışan futbolcüler gibi hazır olda başına gelecekleri bekler. Netice konuşmaya başlamadan Vahiyi bastonuyla dürtüklemeye başlar...
Vahi-Dürtme ablacım......dürtme. Bak Hacer hanım gibi sen de başıma vur....ama dürtme n’olursun.
Vahi bir yandan yerinde sağa, sola , aşağı ,yukarı kıvranırken ablasına yaklaşıp başını eğer.....
Netice- Vurmam Vahi.......Müstahak bu dürtükleme sana.....Neydi o anlattıkların......seni sinsi Vahi seni......Çocukken de böyle bir yandan kibar kibar beni yağlarken, diğer yandan konu komşuya neler neler anlatırdın........
Vahi- Ay.....uy.....yapma gözünü seveyim ablacım......Ne bileyim tanıştığınızı......şey......yani Hulusi yaptı.........o girdi valla kanıma......kurtar beni Hacer abladan deyince....ay..uy........yardım etmek.....ay.....yapma ablacım......yarım edeyim dedim......
Aynı anda kafasına, omuzuna ve sırtına Hacer darbeleri yemekte olan Hulusi......
Hulusi- Vurma artık ablacım yaaaaa...aaaahhhh........Valla ben suçsuzum.....Suçsuzum bbbenn.....Ben dedim ya suçsuzum.....
Hacer- Tanımazmıyım ben malımı....sus........
Hulusi- Vahiiii......ah.....o geldi valla bankaya......kurtar beni ablamdan dedi.......
Hacer- Demek Vahiiii? Çağır onu buraya bakalım........
Hulusi-Vahi koşşşş öldüm valla.......Vahiiiiiii
Netice de artık dürtebildiği kadar hızlı dürtmektedir Vahiyi. Vahi ise suçu Hulusi’ye atmakla meşguldür....
Netice- Kes......çağır o Hulusi denen adamı buraya......Hulusiiiiiiiiiiiiiii....!
Tüm bunlar olup biterken Sadri gelir. Hacer ile Neticenin samimiyetini gören Hulusi onu çağırmıştır. Sadri gördüğü manzara karşısında şok olur. Hacer Hulusi’yi döverken, Netice de Vahi’yi bastonuyla dürtmektedir.
Sadri(içses) Valla bravo,annem bile bu kadar hızlı şişle örgü öremez. Teyzeler makineli tüfek gibi tarıyor zavallıları.
Bu esnada Ümit’i görür. Ümit her iki grup arasında durmuş, kahkahalarla olup biteni telefonla Filiz’e yetiştirmektedir.
Sadri: Tabi yaaaaa. Hazır beni kimse görmemişken........Alo Ayşe....Nerdeyim bil.....Vahi beylerde........burada neler olduğunu anlatsam , inanmazsın........ bak önce sesleri dinle......
Sadri cep telefonunu havaya tutar.
“Aaaaaaaaahhh.....Yapmaaaaaaaa......ablaa........u f..uf uf...........”
Hacer- Vahiiiiiiiiiii!
Netice-Hulusiiiiiiiii!
Birden Hacer de , Netice de durur.Sadece olayı iştahla sevgililerine anlatan Sadri ve Ümit’in sesleri duyulur. Yeni oluşan sessizlik içinde fark edildiklerini anlayan gençler ise sekiz düşman gözün üstlerine çevrildiğini görünce kaçıverirler.....
Hacer-Netice!
Netice- Hacer!
Hacer-Sen Hulusiyi niye çağrıyorsun?
Netice- Ağzının payını vereceğim. Sana ne?
Hacer- Sen, benim Hulusinin ağzının payını vereceksin öyle mi? Asıl ben senin Vahinin kafasında kıracam bastonumu.....
Netice- Sen? Hele bir dokun kardeşime......
Hacer- Ben Hulusiyi döverim de severim de.....başkası dokunamaz......
Netice-Öyyyyle miiiiii?
Der ve ayağa kalkar. Bunu gören Vahi....
Vahi: Aman çabuk Hulusi.....Kaç......Ablam ayağa kalktıysa koltuğundan gerçekten kızmış demektir.......
Vahi, Hulusiyi de kolundan yakalayarak sokak kapısına sürükler.Onlar evden çıktıklarında iki yaşlı kadın gözlerini ve bastonlarının ucunu birbirlerine kenetlemişlerdir bile.
Netice- Hacer......Hacer.....Hayatının ikinci en büyük hatasını yaptın........
Hacer- Neymiş o ?
Netice-Vahiye dokunmaya yeltendin.........
Hacer- Allah Allah. İlki neymiş peki?
Netice-Evlendin........Seni hiç affetmedim.....Neticede ben evde kaldım.
Hacer-Bırak artık geçmişi......Netice’ye bak , Netice.
Netice-Neymiş o..?
Hacer- Bizim oğlanlar......bizden kurtulmaya çalışıyorlar......hem de acilen........


2

Stüdyonun önü
Naz(içses)- Ay inanmıyorum. Yine ben, yine Tarık ve yine Belgin hanım. Bu üçgen Bermuda şeytan üçgenini bile geçti. Ya nedir bu üçlü buluşma ya......Tam parmaklarımı işe dolamışken Belgin hanım çıktı yine karşıma........Bu sefer sponsor olarak......Ne sensörleri var bu kadının ya........Böyle dınnnnnnnnnn.....”.Belgin hanım! Tarık _Naz cephesinde gelişme var.....stüdyodalar” dınnnnnnnn diye işliyor herhalde.Pes.
Naz Belgin hanıma gülümseyerek bunları hayal ederken, Belgin de.......
Belgin(içses)- Ay aman nevri döndü beni görünce ama çaktırmamaya çalışıyor.......Tam zamanında yakaladım sizi........şimdi Tarık’ı vezir etmeden rezil etme zamanı......Hadi bakalım Belgin hareket zamanı......
Tarık- Belgin hanım(şaşkın) siz ne zaman öğrendiniz benim.......
Naz- (az duyulur bir sesle)Sensörleri var , sensör..
Belgin-Efendim, Naz..Anlamadım......
Naz- Gerçekten hızlı yayılıyor haber dedim.
Burak- Ben arayıp haber verdim dün gece. Bizim ders........
Belgin sözünü keser
Belgin-Naz, senin Burak tan ders aldığını öğrenince dayanamadım dekanlığı aradım. Size nasıl destek olabileceğimi sordum. O esnada Burak ile tanışıp.....Neyse uzun laf şimdi....arabada konuşuruz........Hadi gidelim.....
Tarık( hala şaşkın)-Nereye?
Belgin-İmaj makerin ve menajer’ in olarak seni ün’ e hazırlamaya. Nereye olacak.Önce Naz’ı bırakalım........
Naz- Ama ben Menajeriyim.......Öyle değil mi Tarık ?
Tarık-Burak,ne iş.....Daha ortada fol yok yumurta yok, menajer adaylarından bana rahat yok.
Burak güler...Tarık Belgin ve Naz’ın birbirlerine bakışlarını görür..
Tarık-Ben seçeceğim menajerimi........Her ikinizi bugün deneyeceğim ve ona göre seçeceğim.
Naz- Olur (kendinden emin)
Belgin-Olmaz!!!!( kendinden daha da emin)
Burak- Bence de iyi fikir......
Tarık- Tamam o zaman. Haydi bayanlar gidelim. Burak seni nereye bırakayım?
Burak- Arabam şurada. Siz gidin..Sonra haberleşiriz.
Tarık-Tamam.
Tarık ve Burak tokalaşırlar ve Burak gider. Diğerleri Naz’ın arabasına biner......
Tarık- Evet bayanlar. Nereye gidiyoruz?
Naz-Kuaför’ e.
Aynı anda
Belgin-Vakko’ya
Tarık(içses)-Anlaşıldı
Tarık- Fotoğraf stüdyosuna demek istediniz sanırım...


3

Vahi Beylerin Evi
Vahi ile Hulusi ablalarından kurtulmak için müştemilata kaçmışlar, yeni planlar yapmaya çalışmaktadırlar. Bu esnada bahçeden eve yaklaşan Sophia’yı fark etmezler.
Hulusi- Senin yüzünden çocuk gibi dayak yedim. Alacağın olsun. Bir de utanmadan suçu üstüme atıyorsun. Ama gel gör ki aldığım her darbeleri saydım Vahi. Bunlar ne olacak biliyor musun ?
Vahi_ Ne diyorsun Allah aşkına Hulusi. Baston ile dürtüle dürtüle Hollanda kaşarına benzedim zaten. Sen neden bahsediyorsun?
Hulusi- Darbe diyorum. Kafama yedi, omuzuma beş , sırtıma üç baston indi. Şimdi hesapla Vahi. Kafa için çarpı 5 puan, omuz için çarpı üç puan, sırtım içinse çarpı iki puan faiz ekle borcuna.
Vahi- Öyle olsun Hulusi. Ben şimdi Hacer ablanın yanına gidip neden böyle bir plan yaptığını anlatayım da gör. Vız gelir yüz puan bile arttırsan faizi......
Hulusi-Aman gözünü seveyim Vahi yapma....Bak öyle bir planım var ki, duyunca bayılacaksın.....
Plan yapan sadece Hulusi ve Vahi değildir. Netice ile Hacer de kafa kafaya vermiş geri saldırıya hazırlanmaktadırlar. Pencerenin dışında onları izleyip , fotoğraflarını çeken Sophia’yı fark etmezler. Bir Netice, Bir de Hacer hararetli konuşmaları esnasında bastonlarını yere çarpmaktadır. Sophia tatmin edici resimler çektikten sonra kapı önünde bekleyen taksiye geri döner.
Taxide (Sophia’nın metinde konuşmaları Türkçe yazılmış olup ekranda Italyanca olduğu düşünülmelidir)
Sophia telefonu ile birini arar........Ekran ikiye bölünür.Siyah, uzun ve kıvırcık saçlı bir genç telefonunu açar.
Sophia - Alo , Adriano ?
Adriano – Sophia , sen misin. Ne oldu da aradın beni. Para mı istiyorsun?
Sophia - Hayır, ortaklık teklif ediyorum...... Bil bakalım ben kimi buldum.
Alfonso- Kimi? Kayıp onca kişi var. Nereden bileyim. Oyalama beni. Elimde çok önemli bir şantaj işi var. Benim her saniyem para.
Sophia – Sıkı dur o zamaan. Sana üç-buçuk milyon Euro ‘nun yüzde otuzunu kazanabileceğin bir iş teklifim var.
Adriano – Vay, Sophia kimmiş bu servet şahıs?
Sophia – Alfonso.
Adriano – Emin misin?
Sophia , Adriano ile konuşurken çektiği fotoğrafları dizüstü bilgisayarına kaydetmiştir. Tarık’ın bir resmini Adriano’ya mail ile gönderir.
Sophia_ Sana resmini mail attım.
Adriano- Bakayım........Evet,evet ta kendisi........neredeymiş?
Sophia- Önce anlaşalım, tüm bilgiler karşılığında ödülü yüzde yetmiş bana, otuz sana paylaşacağız.
Adriano- Sana ancak ben yardım edebilirim. Zaten işin içinden çıkabilseydin başkasını arardın. Yüzde altmış bana, gerisi sana.
Sophia_ O zaman unut bu işi. AlfonsoYu hiç görmedin. Chau Adriano.
Adriano – Vay vay vay. Bizim Sofi ne olmuş. Peki o zaman . Yüzde elli, elli paylaşalım.
Sophia düşünür........
Sophia – Tamam ama benim istediğim gibi hareket edeceğiz.
Adriano- Planın ne? Alfonso nerede?
Sophia – Sana bulunduğu ülkeyi henüz söylemeyeceğim. Ama birkaç resim yollayacağım. Alfonso’nun dediğine göre dünya çapında güce sahip bir çete tarafından kaçırılmış. Şimdi sıkı dur. Bunlar bizim İtalyan mafyaları bile sollamış. Hayatım bahasına inlerine sızdım ve fotoğraflar çektim. Ele başları iki yaşlı kadın.Yardımcılarını ne hale çevirdiklerini uzaktan izledim. Adamlar zor kaçtılar. Bir de bir sürü genç istihbarat elemanları var. Kadınlar adamları döverken telefonla diğer bağlantılara haber iletiyorlar. Sana yollayacağım resimlerde hiç birinin yüzü belli değil.Öncelikle arkalarından çektiğim resimleri yollayacağım.Haber kanallarına ilet onları. Olayı “ Madamların yönettiği büyük suç şebekesi Alfonsoyu kaçırdı” ana başlığı ile versinler.Daha sonra resimlerin devamını yollarım......
Adriano – Eğer söylediklerin doğruysa Sophia, zengin olduk demektir......
Sophia- Evet, olduk. Hem zengin , hem de meşhur.........


4

Naz’ın arabası

Naz+Belgin- Olmaz!
Tarık- (içses)-Şimdi ayvayı yedin işte Tarık . Hemfikirler.
Tarık- Neden olmuyormuş?
Belgin- Bu saçla mı?
Naz- Bu kıyafetle mi ?
Tarık- Siz bu söylediklerinizi önceden prova mı ediyorsunuz? Resmen çapraz ateşe aldınız beni. Bu iş böyle olmayacak. En iyisi sizleri eve bırakayım. Var benim bildiğim uygun bir menajer aklımda. Onunla çalışacağım.
Naz (içses)- Kesin dün geceki kız. İnanmıyorum.......en uygun fırsatta ona koşacak bu....yok Naz tek yol Belgin teyze ile anlaşmak.
Belgin(içses)- Kimmiş acaba o uygun kişi. Ay yoksa şu Hulusi’nin metroseksuellik hocası olmasın. Ay ..ay ...yok....gider oğluşum temelli elden.....en iyisi yine Naz galiba.
Naz- Ben düşündüm de Belgin teyze haklı. Önce kuaföre gidilsin, sonra iyi bir giyim mağazasına uğrarız ve ver elini Fotoğraf stüdyosu.
Belgin- Valla bana da uyar. Ne de güzel anlaştık değil mi Tarık ?
Tarık- Ya.
Naz(içses)-Ya. Tek başıma ne güzel şekillendirecektim Tarık’ı. Şöööööyyyyle itici bir star görüntüsü falan.....dur bakalım Naz, henüz her şey bitmiş değildir. Belki ikisini de idare edebilirim..dur bakalım.
Belgin(içses)- Hadi bakalım Belgin...koy ağırlığını,kaptırma oğluşu dış alemlere...aman aman bir zilli ile zor baş ediyordum bir dünya zilliye katlanamam......
Tarık- Ee madem anlaştınız ben de kendimi sizin ellerinize bırakıyorum. Baştan yaratın beni bakalım.
Naz( sinsi bir gülümseme ile)-Merak etme sen.....
Belgin (sağ kaşı havada ve mutlu)- Hiç merak etme.
Tarık dikiz aynasından bir Belgine , bir yanında oturan Naz’a bakar. İki azılı rakip ‘in ani anlaşmış olmasının verdiği şaşkınlıkla yüzlerindeki ifadeleri anlayamaz. Rahatlamış olarak gülümser. Kuaför ‘e varırlar.
Belgin- İyi günler Halit bey. Şu genç delikanlının menajerleriyiz.
Naz-Evet. Tarık Cebeli.
Belgin- Ne beli? Te......
Tarık Belgin ‘i dürter.
Belgin- Evet Tarık ...beli.
Naz- Ne oldu Belgin teyze. Bir garip oldun sen.
Belgin-Yok kızım yok.....Birden oğluşumu hatırladım. Hayırsız......
Naz- Ay boşverin şimdi onu......yepyeni bir Tarık doğacak.
Tarık- Evet buyrun bayanlar. Ben şurada oturup bekliyorum. Artık size güveniyorum.
Tarık boş bir koltuğa oturur. Belgin ve Naz kuaförü yanlarına alıp iç kısma geçerler.
Halit- Demek imaj yaratacağız. İlk kez iki menajer ile çalışacağım. Bir arkadaşımın yöntemini kullanmayı düşünüyorum.
Naz- Neymiş o ?
Belgin- Evet Halit bey. Neymiş?
Halit gergin duran ve konuşan Naz ve Belgin’in eline birer kağıt ve kalem verir.
Naz- bu ne ? Çöp adam mı çizecez?
Belgin- Naz bırak bir açıklasın adamı.
Halit- Şimdi ortak noktaları bulmamız açısından her ikiniz bu kağıtlara Tarık bey de düşündüğünüz değişiklikleri yazacaksınız. Daha sonra onları kıyaslayacağız ve imajımızı bulacağız.
Naz Tarık ‘a gülümseyerek bakar.......
Naz- Tamam. Özellikle neleri belirtelim?
Halit- Ne tarz söyleyeceği, mizacının nasıl olmasını istediğinizi vesaire ayrıntılar.
Belgin- Ne duruyoruz.Daha çok işimiz var. Haydi Naz başlayalım.
Belgin ve Naz Tarık’ın karşısına otururlar. Belgin başını kaldırmadan yazacaklarını yazarken, Naz sık sık sırıtarak Tarık’ı süzer ve imaj fikirlerini yazar. Tarık ise hiç onlarla ilgilenmeden gazete ve dergileri karıştırır.
Yaklaşık yarım saat kadar sonra Naz ve Belgin kağıtları Halit’e verirler. Halit hemen onları incelemeye başlar.
Halit- Bayanlar......Tarık bey....buyrun görüşelim.
Hepsi bir araya gelir. Tarık hala umursamaz davranmaktadır.
Halit- Ben yazdıklarınızı inceledim ve ortak noktaları bulmaya çalıştım.
Tarık+Naz+Belgin- Veeeeee?
Halit- Ortak nokta........bulamadım.
Tarık- Nasıl yani bulamadım.
Halit- En basit örnek söylediğiniz müzik türü.
Tarık- Ne olmuş türüne. Hiç Rockçı imajı yaratmadınız mı ?
Halit- Rock mı? Ama burada birinde Pop, diğerinde Alaturka yazıyor.
Naz ve Belgin birbirine bakar.....Tarık kağıtları Halit’in elinden çeker alır.
Tarık: Bir bakalım Naz ne yazmışsın........müzik türü pop. Saçlar üç numara....Kaşlar yay gibi.....sakal kesinlikle pis ,parantez içinde ( kirlenmiş anlamında değil) demişsin.......aaa bir de siyah’a boyansın saçları yazmışsın.....Ne garip Naz......Sanki Burak’ı anlatmışsın....
Naz- Saçmalama.....Burak kim sen kim......Hem demo parçan resmen slow Pop.
Tarık diğer kağıdı öne çıkarır....
Tarık- Bir de kendimi sizin gözünüzle göreyim Belgin hanım.......bakalım......ilginç alaturka yazmışsınız müzik türüne........kulak arkası kısa saç....sakal yok ama Clark Gable bıyık.....hmmmmm....fena değil......ellere manikür........kaşlar kalsın ...saolun ya......aaaaaa bunu merak etti işte.......saç rengi fındık kabuğu......
Belgin (dudağı bükük ,alınmış bir tavırla)- Biraz kardeşine benzersin diye o kızıl saç.....
Tarık- çok teşekkür ederim.......Gerçekten......Bunlar harika........
Naz ve Belgin şaşkınlıkla Tarık’a bakarlar......
Tarık- o kadar mükemmel Tarıklar yaratmışsınız ki.....inanın seçemiyorum......
Halit- Ama birini seçmelisiniz.
Tarık aynanın karşısına oturur ve Halit’e döner.
Tarık- Saçlara bakım yapalım....Azıcık ucundan kırıkları alın......Bıyık ve sakalın şu kısmı kalsın , çeneden boyuna traş edelim.....Bu arada ben Rock söylüyorum.....Barış Akarsu gibi.....



5

Tarık – Teşekkür ederim.
Halit – Bence de tarzınıza uygun oldu. Siz ne dersiniz hanımlar.
Naz- Ne bileyim......Belgin teyze sence nasıl olmuş? (içses)-Ay bırak albümün çıkmasını bu böyle kapıdan çıksa affetmezler.......
Belgin – Ben bilemiyorum bile......Ellettirmeseydin daha iyidi.
Naz – Evet kesinlikle katılıyorum.
Belgin(içses)- A a ne oldu bu kıza ? Mest olacağı yerde benden yana çıktı.......aaaaaaaaaaaaaaa tabi ya kıskanıyor bu Tarık’ı.......
Halit (Tarık’ın kulağına fısıldayarak)- Tarık bey bayanlar gerçekten menajeriniz mi ?
Tarık – İnanması zor ama ne yapalım. Birini çıldırtayım derken iki oldular.
Halit – Anlamadım ?
Tarık – Tekrar teşekkür ederim.
Müştemilatta
Berrak koşarak bahçeden müştemilata gelir.
Berrak- Vahi bey yetişin. Netice hanım........
Vahi- Bir şey mi oldu ablama........Abla .......ablacım.....koş Hulusi koş........
Hulusi- Eyvahlar olsun yüreğine indi anlattıkların Vahi......Geldim.....
Vahi ve Hulusi telaşla bahçeden eve girerler. Vahi’ nin gördüğü manzara karşısında dizlerinin bağı çözülür.Daha önce oraya gelen Ümit babasını yere düşmek üzereyken ancak yakalar.
Vahi- Naz’ı çağırın......
Vahi Beyin Bahçesinin dışındaki Takside:
Sophia – Alo! Adriano! Sana yolladığım resimleri ne yaptın?
Adriano – Hemen ulusal ve uluslar arası kanallara yolladım. Beklemeye ne gerek var.......
Sophia – Yolladın demek. Ben de vazgeçelim diyecektim.
Adriano- Neden?
Sophia- Burada çok acayip şeyler oluyor. Bu kadınlar çıldırmış.....Şekilden şekile giriyorlar......Bunlar her şeye el atmışlar belli.......Kim bilir aylardır Alfonso’ya neler yaptılar.......
Adriano – Sophia nerede olduğunu söyle , sana yardım yollayayım.....Benim kollarım geniştir biliyorsun......
Sophia – Boş ver. Ben paradan da vazgeçtim......Alfonso beni uyarmıştı......gelmesini bekleyip onunla vedalaşacağım.
Naz’ın arabası
Kuaförden çıkıp arabaya binerler. Naz üzgün, Belgin öfkelidir.
Belgin (içses)- Nereden aklına gelir Naz’a hoca bulmak. Tarık da her fırsatta şarkı söylemiyor mu.....ne yapmalı....ne?
Tarık – Ben de sizi zevk sahibi bilirdim. Neydi o imajlar ?
Naz+Belgin (aynı anda)- Şaka!
Tarık- Demek şakaydı.....Öyle olsun......Nereye gidiyoruz?
Naz’ın telefonu çalar.
Naz - Alo Ümit? Ne var?........Anlamadım......Hemen geliyoruz........
Tarık Naz’ın değişen tavrına elini tutarak cevap verir....
Tarık- Naz? Ne oldu.....Naz? Duymuyor musun?
Naz – Beni hemen eve götür Tarık! Çabuk ol............
Vahi beylerin evi
Tarık son sürat eve dönmüştür. Yol boyunca Naz konuşmayıp camdan dışarısını izlemiş, Belgin hanım dönüş yapmanın keyfini çıkarıp soru bile sormamıştır. Bahçe kapısından girdiklerinde Tarık Hulusi’yi kapıda görünce fren yapar. Naz sinirlenir ve arabadan inip eve doğru koşar.
Tarık- Anne! Neler oluyor ?
Belgin- Asıl haber sende. Bilseydim şarkıcılığa bu kadar meraklı olduğunu İtalya’ya gitmeden albüm yapardım sana. En azından tek menajerin ben olurdum.....
Tarık- Yok öyle bir şey anne. Ben sadece Naz’ı........Neyse. Sen babamı uzaklaştır evden ki ben neler olduğunu öğreneyim.....
Belgin – Bak başın sıkışınca sana Naz değil , ben yetişiyorum. BEN!!!!!
Tarık- Ya başlama anne yine. Sen burada in , ben müştemilata gidiyorum arkadan. Babam gidince beni ara.
Belgin- Ben,,,,,ben......
Diye söylenerek arabadan iner. Tarık arabayı arka bahçeye çeker ve indikten sonra müştemilata doğru yürür. İçeri girer ve yatağına oturur.O an arkasından biri elleri ile gözlerini kapatır.
Tarık – Naz?
Elleri ile gözlerini kapatan iki narin eli yavaşca gözlerinden çeker ve birini mutlu bir ifade ile ağzına götürüp nazikçe öper. Gözlerini açar ve müştemilatın kapısında yaşlı gözlerle bir ona , bir arkasındakine bakan Naz’ı göür.
Tarık- Naz?
Der ve arkasına bakar. Sophia bu kez boynuna sarılır.
Sophia- Alfonso.
Gördüğü manzara sonrası müştemilattan yıkılmış halde uzaklaşan Naz , duyduğu kelime üzerine geri döner.
Naz – Demek Alfonso?


6

Naz- Ya sen ne aşağılık, düzenbaz ve sadakatsiz biriymişsin?
Tarık - Naz.......
Naz – Kusura bakma bölmek istemezdim.....Büyük olasılıkla Ti amo sözü gelmeden geri dönmüş oldum......
Tarık- Nazzzzz.....
Sophia Naz’a bakar ve el işaretleri ile çoşkulu bir şekilde.....
Sophia – Si.....si.....evita......ti amo Alfonso.....
Naz – işte......size mutluluklar dilerim......İyi ti amolar
Naz hızlı bir dönüş yapar ve koşarak oradan uzaklaşır. Daha eve varmadan Tarık ona yetişir.Kolundan tutar ve kendine doğru çevirir.
Tarık – Beni dinle Naz....
Naz- dinleyecek ne var ki? Erkekler hep aynı derdim. İşte kanıtı. Meşhur olunca benden yavaş yavaş kopacağını düşünürken, beyefendi İtalyan sevgili koleksiyonuna vakit kaybetmeden bir yenisini eklemiş bile. Bari başka yerde buluşsaydınız.
Tarık- O benim sevgilim değil.
Naz – Tabi yaaaa....Alfonsonun sevgilisi değil mi?
Tarık – Evet..
Naz – Hadi şimdi bir de ben Alfonsoyum de.
Tarık- Ben Alfonsoyum.
Naz – Bak sen Red Kitcilik oyununu da güzel oynuyormuşsun. Beni sizden kurtarıp İtalyaya götürmeye geldi de....Hadi......de.....
Tarık – Beni kaçırdığınızı düşünüyor ve kurtarıp İtalya ‘ ya götürmek istiyor..
Naz – Gerçekten süper oynuyoruz ya! Seni kaçırdığımızı uydurdum de istersen bunların üstüne......
Tarık – (Derin bir off çeker ve Naz’ın gözlerinin içine bakarak)- Evet aynen öyle bir senaryo yazdım Sofi’ye.
Naz- Demek Sofi hanım. Böyle isimleri kısalttığına göre oldukça yakınsınız galiba?
Tarık – İtalyada altı ay birlikte yaşadık....Neler çektim yakamı paçamı kurtarıncaya kadar....Sen gel o kadar çok kişi olabilecekken Sofi’ ye rastla (Tarık birden kontrolden çıkarak bunları anlatmıştır)
Naz – Bu kadar saçmalık yeter......İçeride yaşananlar yetmiyormuş gibi bir de burada senaryo dinliyorum.....git kendine Naz’ı canlandıracak başka bir karakter bul.....Benden bu kadar......
Tarık gitmek için debelenmeye başlayan Naz’ı ikinci kolundan da yakalar ve sakinleştiğine emin oluncaya kadar susarak bekler. Gözleri doğrudan Naz’ın gözlerine kenetlenmiştir....
Tarık – Artık oyun yok Naz. Bu oyun değil......Ben Alfonsoyum.
Naz inanmadığını gösteren bir gülümseme ile başını yan çevirir.
Tarık- Gözlerime bak Naz. Sekiz ay önce ailemi ziyaret için Türkiye ‘ye geldim ve açıklayamayacağım nedenler yüzünden burada kalmak zorunda kaldım. Param olmadığı için iş ararken Vahi bey’in şoförlük ilanına başvurdum ve .........gerisini biliyorsun........Ben Alfonsoyum. İtalyanların İtalyan rallici olarak tanıdıkları ve bulup getirene üç-buçuk milyon Avro ödül verecekleri Türk.
Tarık , Naz’ı bırakır. Naz bir süre daha kımıldamadan Tarık’ın gözlerinin içini şüpheyle izler . Doğru söylediğini anlayınca da var gücüyle yanağına bir tokat indirir.
Naz- Yalancı.......( daha az duyulur bir sesle) ....yalancı .
Der ve arkasını dönüp gider.
Sophia – Alfonso? ( konuşmalar aslında İtalyancadır)
Tarık- Dünya gerçekten de çok küçükmüş Sofi.
Sophia – Küçük tabi. Yoksa ben seni nasıl bulabilirdim ki.....
Tarık - (içses) Ben ne anlamda demek istedim, o ne anladı. Bir an evvel kurtulmam lazım Sofiden. Evde de bir şeyler oluyor ama ne.....?
Tarık- Sen hala dönmemişsin. Burada hayatın tehlikede. Beni de tehlikeye atıyorsun. Hele büyük patronlar seni burada görürse, tokatla kurtulamam.....
Sophia – Merak etme Alfonso. Madamlar şu an başka bir işle meşgul. Seni düşündüklerini hiç sanmıyorum.
Tarık- Madamlar mı?
Sophia – Eşsiz bir durum bu. Yakında hem özgür , hem de ününe ün katmış olacaksın.
Tarık – Sen de mi duydun albüm işini?
Sophia- Ne albümü. Çete başlarının gizlice çektiğim fotoğraflarını İtalyada bir arkadaşıma gönderdim. O da ulusal ve uluslar arası haber kanallarına vermiş onları. Yakalanmaları an meselesi Alfonso.
Tarık – Olamaz....ne yaptım ben.......
Tarık parmaklarını tarak gibi saçlarının içerisinden geçirirken derin bir of daha çeker. Kısa bir an düşünür ve.....
Tarık- Sophia sen şimdi oteline dön. Sana söz veriyorum bu akşam yanına geleceğim. Senden tek ricam var , o da haberin düzmece olduğunu açıklaman. Akşam gelince sana gerçeği anlatacağım. Hadi git artık....
Tarık Sophia’yı yanağından öper ve eve girer. Salona vardığında Ümit neredeyse televizyon ekranına yapışmış haberleri izlemektedir, Vahi üçlü koltukta uzanmış Berrak’a tansiyonunu ölçtürmektedir ve Netice üzerinde gelinlik damatlık kıyafetler giymiş birkaç yakışıklı genç ile hararetli hararetli sohbet etmektedir. Naz ise yoktur. Tarık hangi olayla ve kişi ile ilgileneceğine karar vermeye çalışırken çellonun sesi duyulur.



7

Tarık (içses) – Zaten çello ‘ya sarılmasaydı şaşardım. Yukarısı şimdilik güvende. Aşağısı daha kötü gibi....
Tarık sırtında sivri bir aletin verdiği acı ile irkilir ve arkasını döner. Görüntü onu şok eder.
Tarık – Hacer anne.....?
Hacer – Ne o benzetemedin mi ? Çekil yolumdan.
Hacer elinde bastonu, üstünde beyaz gelinliği şaşkınlıktan dilini yutan Tarık’ı kenara iter ve Netice ile yakışıklı damatların yanına doğru yürür.
Vahi – Ahhhhh......aahhhhhhhh.....Tarık evladım görüyor musun düştüğümüz halleri? Rezil olduk rezil.
Netice oturduğu yerden Vahiye seslenir......
Netice – Daha olmadın Vahi.....ama olacaksın.........
Vahi- Berrak kızım ölç tansiyonumu......ahh
Netice – Bizden kurtulmak istiyordunuz ya.....Al işte sen mutlu, ben mutlu......Napalım yaşı yaşıma uygun olmasada koca işte.......Öyle değil mi Hacer?
Hacer- Öyle ......Ayşe de Sadri’ ye varınca yapayalnız kalacağıma evlenir kocamla gençleşirim.....Hulusi de Belginciği ile muhabbetlenir......Hulusi nerede sahi ......?
Ümit bir televizyonu bir odadakileri dinler........
Ümit – Sapanca ya gitti acilen. Sanırım kundakçıya ait yanmış telefon ile kimlik bulunmuş......
Tarık(içses) – Tamam işte, artık babam beni kesin bulur. Avustralya ‘ya kaçsam kurtulamam elinden.
Tarık – Vahi bey , yapabileceğim bir şey var mı ?
Vahi – At şu adamları evimden. Gördükçe tansiyonum yükseliyor....
Berrak – Düşüyor.....
Vahi – Anlamadım.....
Berrak – Çok garip ama sizinki düşüyor. O nedenle yatıyorsunuz ya.
Vahi - Her neyse. Tarık sana güveniyorum. Yolla şu adamları.........
Tarık- Emredersiniz.
Tarık gençlere doğru bir adım atar ve durur. İki baston üstüne doğru çevrilmiştir.
Netice – Bir adım daha atayım deme.
Hacer- Bizden kurtulmaya çalışıyorlardı....n’oldu şimdi ?
Vahi – Ah Hulusi yaktın yine bizi.......
Tam o esnada Ümit heyecanla ayağa fırlar.
Ümit – Buraya bakın.....Alfonso bulunmuş.
Tarık – Ne ?
Vahi – Sırası mı şimdi Ümit. Halan ne hallerde sen rallici peşinde.
Ümit – Çok tehlikeli bir çete kaçırmış.Bak.....bak...Tarık.....mamalar yönetiyormuş.
Vahi- Ümiiiiiit. Kapat şu televizyonu da Tarık’a yardım et.......Şu adamları gördükçe tansiyonum yükseliyor.....
Berrak – Düşüyor.....
Vahi –Her neyse......Ümit kapamadın mı hala.......Ümit? Cevap versene oğlum.
Tarık televizyonda Ümit’i susturan görüntüyü görünce çaktırmadan yukarıya kaçmaya çalışır. Fakat Ümit gittiğini fark eder.....Ekran ikiye bölünmüş , bir tarafında Alfonso olarak tanıtılan Tarık , diğer tarafta ise Sophia ‘nın Netice ile Hacer’i uzaktan Vahi ile Hulusi ‘yi döverken çekilen fotoları görülür.
Ümit- Kımıldama Tarık. Yoksa Alfonso mu diyeyim?
Tarık olduğu yerde durur.Ümit’e bakar.
Ümit - Bana bunu açıklar mısın ? (televizyonda art arda gösterilen görüntüye işaret eder)
Tarık- Açıklanacak bir şey kaldığını sanmıyorum.
Ümit- O halde mama olarak gösterilen şahıslar nasıl oluyor da halam ve Hacer teyzeye ikizleri kadar benziyor ?
Tarık ( içses)- Ah Sofi bir bu eksikti. Çık işin içinden şimdi.
Ümit’in sert çıkışı ve Tarık’ın suskunluğu Vahi ‘yi meraklandırır.Yattığı yerden kalkar ve televizyona bakar. Televizyondaki görüntüyü Hacer ve Netice de görmüştür.
Netice – Kız Hacer bak meşhur olduk. Yolla artık bu zibidileri. Gerek kalmadı artık onlara.
Hacer- Senin hatırın için bu hallere girdim. Artık yeter. Bundan sonrasında ben yokum.
Netice- O zor işte bak mama olduk mama.
Duyduğu seslerden dolayı odasından çıkan Naz veranda dan alkış tutar.
Naz- Bravo.....( alkış)....bravo......
Tarık sessiz ama üzgün bakışlarla yukarıdan kendisini alkışlayan Naz’a bakar bir süre. Sonra, hızla evi terk eder.


8

Tarık kapıdan çıktıktan sonra Naz öfkeli adımlarla odasına döner. Kapısını çarpar ve pencereye koşar. Tarık bahçeden aşağıya doğru yürümektedir. Bahçenin ilerisinde Sophia ‘yı gören Naz hemen pardösüsünü kapar ve odasından çıkar.
Bahçe
Tarık- Sen ne yaptığını sanıyorsun ?
Sophia- Anlamadım ?
Tarık- Anlaşılmayacak bir şey yok. Televizyonda benden başka haber yok. Ayrıca o madam meselesi de nereden çıktı ?
Sophia – Bana güçlü bir çete tarafından kaçırıldığını söyleyen sendin Alfonso. Ne çabuk unuttun.
Tarık – Sen de eğer birine bir şey söylersen beni öldürürler dediğimi benden evvel unutmuşsun.
Sophia – Ama bak ölmedin , yaşıyorsun ve serbestçe bana geldin işte.
Tarık – Yanılıyorsun. Şu an kalbimden ağır yaralı terk ettim bu evi. Belki bir daha dönmemek üzere......Şu ilerideki taksi seni mi bekliyor?
Sophia- Evet.
Tarık- Çabuk ol gidiyoruz.
Sophia – Nereye?
Tarık- Acilen İtalya ya dönebilmem için ikna etmem gereken birinin yanına.
Sophia – Demek ülkemize dönüyoruz sevgilim.
Tarık – Hiç umutlanma. İtalya ya sadece Alfonsonun gerçekte kim olduğunu açıklamaya ve artık ait olduğu yerde yaşayacağını söylemeye gidiyorum. Bir de masum insanlara attığım iftirayı düzeltmemin tek yolu bu.
Tarık Sophia ‘ yı kolundan tutarak taksiye oturtur. Kendisi de bindiğinde Naz’ın çoktan arabayı çalıştırıp onları takibe hazırlandığının farkında değildir.
Naz – Sen gerçekten yalancının ve alçağın biriymişsin. Beni göl evinde neredeyse ikna ediyordun. Alacağın olsun......Ama bu iş bu gece burada bitmedi Tarık efendi......Sana söyleyeceklerimi dinlemeden benden kurtulamayacaksın......
Naz göz yaşları içinde taksiyi takip etmeye başlar.
Hulusilerin bahçesi
Tarık- Burada durun lütfen.
Tarık taksiden iner ve eve doğru yürümeye başlar. Sophia da iner ve ona seslenir.
Sophia- Alfonso? Nereye.
Tarık- Beni bekle. Birazdan geleceğim.
Naz da bahçeye girmiştir arabası ile.
Naz- Bu şimdi neden buraya geldi. Neler çeviriyor yine.......?
Tarık eve girer. Belgin onu görünce şaşkına döner. Naz olup biteni dışarıdan izlemektedir ama bir şey duyamaz.
Belgin – Tarık ne işin var bu saate burada. Baban Sapanca dan dönmek üzere. Evde senin telefonunu ve eski kredi kartlarını bulmuş. Çılgına döndü. Kaç kaçabildiğin yere.....
Tarık- Ben de o yüzden geldim anne. İtalya ya gitmeliyim.
Belgin – O kadar da değil.
Tarık – Anlamıyorsun. Kim olduğum ortaya çıktı. Yalnız o değil büyük bir sorun da çıktı.
Belgin- Neymiş o?
Tarık – İstemeden Vahi beyleri mafya yaptım. Eğer gidip gerçekleri açıklamazsam başları suçsuz yere ulusal ve uluslar arası polis ile derde girebilir.
Belgin – Daha bir yıl ülkeden çıkış yasağın var. Nüfus cüzdanın da Allah bilir yandı gitti.
Tarık – Hayır. Nüfus cüzdanım odamda.Vekalet için sana verdikten sonra geri almaya unutmuştum. Filiz odama koymuş.
Belgin – Yine de çıkamazsın. Baban hayatta izin vermez.
Tarık – O yüzden sana geldim.
Belgin – Tarık! Anlamıyorsun. O kız aklını almış başından. İmza yetkisi babanda.
Tarık- Tamam işte. Yarın sabah ilk iş vekalet alıyorsun babamdan ve mahkemeden bana kısa süreli yurt dışı çıkış izni alıyorsun. Akşama İtalya da olmalıyım.
Belgin – Ah Tarık ah......Ne zaman akıllanacaksın ?
Tarık annesinin yanağını okşar. Naz dışarıda git gide meraklanmaktadır. Tarık annesini elinden tutar ve merdivenlerden yukarıya doğru peşinden çeker.
Tarık – Hadi anne. Ben nüfus cüzdanımı alayım sen de bana birkaç parça eşya topla.
Tarık ve Belgin üst kata çıkarlar. Naz şoktadır.
Naz – İnanmıyorum........Tarık ve Belgin teyze....Pes, pes,pes.....Meğer bunca zamandır......Yok . Bu kadarı da fazla.....Gidip konuşacağım........Hayır.!....öfkemi kusacağım.
Naz kapıyı yumruklar. Hizmetçi açınca kendini eve atar. Merdivenlere doğru giderken Tarık elinde nüfus cüzdanı Naz’ın varlığından habersiz aşağıya inmektedir. Naz’ı görünce şaşırır.
Tarık- Naz?
Naz Tarık’ın elindeki nüfus cüzdanını görür.
Naz- Ver şunu.
Tarık cüzdana bakar.
Tarık (içses)- Eğer Naz bunu görürse kesin ya kalpten gider ya da beni hançerler.
Tarık nüfus cüzdanını arka cebine koyar. Bunun üzerine Naz iyice öfkelenir ve evden çıkmak üzere kapıya yönelir. Tarık onu kolundan yakalar.
Tarık – Seninle konuşmalıyım.
Naz tepki vermez.
Tarık- Az sürecek. Şu masaya oturalım.
Masaya otururlar.
Tarık- Biliyorum seni hayal kırıklığına uğrattım. Ama ......
Naz – Demek hayal kırıklığına uğrattın....ha!?
Naz var gücüyle Tarık’a bir tokat atar.
Tarık- Ufffffffff!
Naz ayağa kalkar.
Tarık- Dur açıklamak istiyorum....Her şey düzelecek.....İtalya ya gidiyorum.......
Naz kapıya giderken İtalya sözünü duyunca durur. Döner Tarık’a bakar. Ona doğru gidecekken.....
Sophia – Alfonso!
Naz kapıda duran Sophia ‘ yı görür. Hiçbir şey demeden yanından koşarak dışarı kaçar. Tarık masadan kalkar ve tam kapıya doğru gidecekken zıt yöne kaçmaya başlar.Eve girmek üzere olan Hulusi’ nin sesi duyulur.
Hulusi – Naz? Kızım......Ne oldu......?
Bölüm Sonu