Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

29 Nisan Tarihli Uğur Kedi Mesajı
Merve Sevi Röp. / Vatan Gazetesi (28.04.07)
Barış Akarsu 26 Nisan Balans Konseri
42. Bölüm Senaryosu (flower98) --9. kısım eklendi--
41. Bölüm (Videolar)
Replik ve Yorumlarla 41. Bölüm (Ebru Karaca)
Replikler (41. Bölüm)
Yalancı Yarim Yazın da Devam Edecek / Vatan TV (26...
41. Bölüm
Barış Akarsu Röp. / Kral Dergisi (25.04.07)
 

43. Bölüm Senaryosu (flower98) --10. kısım eklendi--

Mayıs 02, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1

Naz Tarık'ın gencin peşinden koştuğunu fark eder ve panikler.
Naz : Tarıııııııık!!!!!!......Ay nerede bu zil......
Çantasından zili çıkartır ve aşağıya doğru elinde zili çalarak ilerler.
Naz: Tarııııık!.....Duuuuuuurr!!!!!........Ne yapacağını sanıyorsuuuuuunnnn sennnn!!!
Tarık çoktan genci yakalamıştır.
Tarık: Dur bakalım kardeşim.......
Genç: Ne oluyor! Bırak yakamı.....
Tarık: Sen Naz'ın peşinde dolaşmayı bırak ben de yakanı bırakayım....
Genç: Naz kim?
Naz o an elinde zil ile yanlarına gelmiştir. Nefes nefesedir.
Naz: Naz benim.....
Tarık gencin yakasını bırakmış, sertçe kolundan kavramıştır. Naz zili çalar.....
Naz: Bırak kolunu.....
Genç: Arkadaş şoförünüz galiba ?
Tarık: Belli olmuyor mu?
Naz: Kusura bakmayın.....Biraz asabidir kendisi.....
Genç: Biraz hafif kalıyor sanırım....
Naz zili çalar tekrar......
Naz: Eeeee hadi.....Bu ne ziliydi?
Tarık sinirli bir ifade ile Naz'a bakar.....Sahte bir kibarlıkla....
Tarık: Ne ziliydi?
Naz: arabaya git hanımı bekle zili.......
Tarık gence biraz daha yaklaşır.....
Tarık (tehdit edici bir ses tonu ile): Nerede ve kimin etrafında dolaştığına dikkat et.
Genç Naz'a , sonra Tarık'a bakar.
Naz( zili çalarak): Ne yapıyoruuuuuuz?
Tarık çevik bir hareketle zili Naz'ın elinden kapar......
Tarık: Zili alıyoruuuuuuz ve mümkün oldukça uzağa fırlatıyoruz.......İşte böyleeeeee!(zili fırlatır).
Naz şaşkın Tarık'ı izler.....
Tarık : Sonra şu anki işimizden istifa edip, kendimize yeni bir iş arıyoruz......İyi günler Naz hanım.
Naz : Ne???? Nereye gittiğini sanıyorsun...?
Tarık: Artık eski olan yeni patronumdan mümkün olduğunca uzağa......
Naz: Tarık dur.......Bekle biraz....
Naz kendilerini dinleyen gence döner....
Naz: Ben tekrar çok özür dilerim.....Sabah kahvaltı da yapmamıştı...Bir de güneşin altında arabanın camlarını sildi uzun süre......
Tarık Naz'ın sözlerini sırtı ona dönük ama yüzünde gergin ifadelerle dinler .
Genç: Anlıyorum . Önemli değil......Aslında iyi oldu.....Ben de sizinle tanışmak için fırsat arıyordum.....Çok kolay oldu.......OFFFFFFFFFFFFfff!
Naz: Tarık! Ne yaptın?
Tarık gencin sözlerini bitirmesine fırsat vermeden onu bir yumrukla devirmiştir.
Naz: Aman Allahım. Bayıldı......Ne yaptın!!!!
Tarık: Görmedin mi? Resmen sana sarktı!
Naz: Sarkmak mı?( Birden gülümser ama Tarık'a çaktırmaz). Tanışmak istedi sadece......Hem seni bu neden bu kadar kızdırdı....
Tarık Naz'a cevap vermez çünkü yerde yatan genci kaldırmakla meşguldür. Onu koltuk altından sürükleyerek arabaya götürür......
Naz: Şimdi ne yapıyorsun?
Tarık: Ne olacak.....Uyanmadan gidip boğaz köprüsünden atacağım.......
Naz: Ne!!!!!!!
Tarık: Biner misin şu arabaya.....Hastaneye gidiyoruz.
Naz Tarık'ın yanına oturur. Tarık genci arkaya yatırır ve yerine geçmeden şapkasını arabaya düştüğü yerden alıp başına takar , direksiyona geçer.
Naz: Sen istifa etmemiş miydin?
Tarık: Etmiştim.
Naz: O şapkayı neden taktın o zaman?
Tarık başındaki şapkaya bakar ve çıkartır kenara koyar.....
Tarık: Haklısın......Sağ ol hatırlattığın için......
Araba hareket ettiğinde arkada yatan genç uyanır.
Genç: Durun! Beni nereye götürüyorsunuz........(camı açar)......Poliiiiiiiis! Adam kaçırıyorlar!!!!!!
İnsanlar arabaya bakmaya başlar.....Tarık birden durur......
Tarık: Sus kardeşim.Ne kaçırması?.....Hastaneye götürüyordum seni......
Genç araba durunca kapıyı açar ve kendini dışarı atar....
Genç: Aman kalsın istemez......
Tarık arabadan kaçarcasına inen gencin arkasından seslenir.....
Tarık: Dediğim gibi. Dolaştığın yere dikkat et. Ben her yerden çıkabilirim.
Naz: Ooooooooo. Bizim şoför Ayhan Işıkçılık da biliyormuş da bizim haberimiz yokmuş.
Tarık : Ne?????
Naz: Sen biraz fazla sahiplenici davranmıyor musun?
Tarık: Davranıyor muyum?
Naz: Bilmem.
Tarık: Ben de bilmem.
Naz: Eeee araştırıp öğrenelim o zaman.
Tarık: Araştıralım.
Naz: Burada mı?
Tarık: Neden olmasın?
Naz: Yolun ortasında yani?
Tarık yolun ortasında durduğunu fark eder. Arabayı çalıştırır ve kenara park eder.
Naz: Burası daha iyi. Evet seni dinliyorum.
Tarık: Asıl ben dinliyorum......Söyle bakalım bu beni tekrar işe alma fikri nereden çıktı.
Naz: Benden çıkmadığı kesin. Belgin hanım rica etti. Durumunu anlattı ben de kabul ettim.
Tarık: Belgin hanım demese gitmeme izin verecektin yani?
Naz: Sende gitmeyeceğim demedin ki hiç.
Tarık: Gideceğim de demedim ama. Hep sen gönderdin.
Naz: Ama Sofia?
Tarık: Naz! Bak sen benimle konuşurken ya beni hiç dinlemiyorsun , ya da söylediklerimi anlamıyorsun?
Naz: Nasıl yani?
Tarık: Dün gece telefonda ne dedin? İnsanın ülkesi sevdiğinin yanı demedin mi?
Naz: Dediiiim. Eeeeeeee?
Tarık: Ben de sana iki kere benim ülkem burası demedim mi?
Naz cevap vermez. Tarık'a bakar.
Naz: Ya Sofia?
Tarık: Bak hala Sofia diyor.( Direksiyona vurur) Boş ver artık onu. O gitti?
Naz: Ya sen dönmeyince oraya tekrar gelirse?
Tarık: O zaman konuşuruz bunu. Ama artık ondan bahsetme.
Naz: Gelelim asıl konuya.
Tarık: Neden, deminden beri tali konuda mıydık?
Naz: Dalga geçme. O çocuk 'a neden saldırdın?
Tarık: Rahatsız oldum da ondan.
Naz: Demek rahatsız oldun? Neden?
Tarık: Dün okulda seninle çarpışan çocuktu da ondan.
Naz: Eeeee ne olmuş yani?
Tarık: Sen uzaklaştıktan sonra hayran hayran ardından bakakalmıştı.
Naz: Hayran hayran demek? Hmmmmm....Olamaz mı yani?
Tarık: Ne o hoşuna mı gitti?
Naz: Ne bileyim. Senin gitmediği kesin. Ben aynı kişi olduğunu fark etmemiştim bile. Çok dikkatlisin yani.....Ya daaaa
Tarık: Ya da ne.....?
Naz: Ya da sen beni........


2

Tarık : Evet? Ya da ben seni?
Tarık gülümseyerek Naz’a biraz daha yaklaşmıştır. Gözler birbirine kenetlenmiş konuşmaktadır. Naz derin bir nefes alır......
Tarık (içses): Hadi söyle tam zamanı....Kıskanıyorsun de.......Seviyorsun de.....hadi Naz.......
Naz (içses): Ne olur biraz daha ısrar et.....Ne de?...Sor......sor!!!
Tarık: Naz!
Naz: Efendim..?
Tarık: Söylemeyecek misin......Yoksa ben mi tamamlayayım cümleni.....Artık ne dersem derim....
Naz gülümser.....
Naz: Tamam .
Tarık ( içses): Toysun hal oğlum sen....Atlayacağı belliydi.....
Naz: E hadi neymiş diyeceğim.....?
Tarık: Tamam.....Söylüyorum......
Her ikisinin de telefonu çalar......
Naz: Harika kesin Belgin teyze......Klasik ya!
Tarık: Seni de kesin.......
Naz: Kim......Hiç arandım mı ben bu anlarda? Pes.....
Tarık: Bakmayacak mısın kim olduğuna? Çalıyor bak zır zır.....
Naz: Önce sen bak.....Bakmana gerek yok aslında Belgin teyze kesin.....
Tarık : Önce sen.....
Naz: Üffff ya .......Bir şeyi de fırıldak oyununa dönüştürmesen......Al işte .....Aaaaa halam!
Her ikisi de telefonu açar......
Naz: Hala? Ne var, bir şey mi oldu?
Tarık: Alo.....Buyrun Belgin hanım.....
Belgin: Az kalsın Naz’ı arayacaktım......Bu iki edecekti bugün.....Kapatıp arıyordum.....
Tarık: Arayamazdın , çünkü onunki de meşgul.....
Belgin: Neyse..... Hemen buraya geliyorsun!
Tarık Naz ‘a bakar.....Naz halası ile ciddi bir konuşma içerisindedir.....
Tarık: Çalışıyorum. Nasıl geleyim?
Belgin: Beni ilgilendirmez.....Burada ciddi bir kriz yaşıyoruz......Ancak sen olayı çözersin....
Tarık: Söyledim ya çalışıyorum.....Nedir olay?
Belgin: Buraya gelince öğrenirsin. Eğer on dakika içerisinde seni karşımda göremezsem Naz’a Tarık Tekelioğlunun kim olduğunu açıklamak benim için çocuk oyuncağı olacak.....
Tarık Naz’a bakar......
Naz: Ne! Tarık Tekelioğlu mu??!!!!!
Tarık eliyle telefonunun mikrofonunu kapatır......
Tarık: Duydun mu?
Naz da mikrofonunu kapatır.
Naz: Duydum tabi. Sağır mıyım ben......
Tarık Belgin’e döner......
Tarık: Alo bak duymuş.....Gerek kalmadı......Yani kusura bakma gelmiyorum.
Belgin: Tarık!!!!!!!! Tarık!!!!!!
Tarık telefonu kapatır.
Naz : Olmaaaaz. Yapamam..........Hala?!......Uff ya........!!!!
Tarık Naz’a bakar. Naz öfleyip pöfler bir süre.....
Tarık: Bu kadar mı?
Naz: Ne bukadar mı?
Tarık: Tepkin.
Naz: Ne tepkisi?
Tarık: Tarık Tekelioğlu........
Naz: Sen duydun mu benim halamla konuştuğumu?
Tarık şaşırır........Kendini toparlar......
Tarık: Hayır.....Sadece Tarık Tekelioğlu kısmını duydum.....
Naz: Halam ne istiyor benden biliyor musun?
Tarık: Ne?
Naz: Dünden beri gözüne uyku girmemiş........İlla Hulusinin oğlunun fotoğrafını görmek istiyorum diye tutturdu.....Bulup getirmeden eve dönmeyecekmişim......
Tarık : Bundan kolay ne var. Filizden yada Belgin hanımdan istersin. Olur biter.....
Naz: Doğru ya....Hadi gidiyoruz.
Tarık dalgınlıkla verdiği tüyonun kendi için olan felaketini fark eder......
Tarık( içses): Ehh be oğlum Tarık! Bari onca benzin harcama....Çek cep telefonun ile şurada resmini .....Al işte Tarık Tekelioğlu de.......Bul bir çıkış şimdi kolaysa.....
Naz: Eeeeeee? Ne bekliyoruz.....Hadi......
Tarık: Olmaz! Onlardan isteyemezsin?
Naz: Neden? Onlarda olmayacak ta kimde olacak.......?
Tarık: Halan ile Belgin hanım zaten çok barışık değil.....Hele şimdi bir de oğluşunun fotoğrafını istediğini öğrenirse Belgin hanım olay olur.
Naz: Oğluşu ha? Hıhıhıhıhıhıhıhıhıh......Güldürdün beni Tarık ya.
Tarık: Yani oğlunun demek istedim.....
Naz( Düşünür): Doğru söylüyorsun........Hmmmmmmm.
Tarık: Nereye gidiyoruz?
Naz: Belgin teyzelere tabi.
Tarık: Nasıl yani?
Naz: Halam’ın istediğini söylemeyeceğim......Çok zekice değil mi?
Tarık: Yaaaaaaaa.( Başını direksiyona yaslar)
Naz’ın telefonu çalar......
Tarık: Belgin hanım arıyor.......
Naz telefonuna bakar ve şaşkın Tarık’a......
Naz: Nereden bildin?
Tarık: Beni sık arıyor ya......Telefonun yaydığı özel titreşimden hissettim......Size geliyoruz de.....
Naz şaşkınlıktan trans olmuş bir halde robot misali gözleri Tarık ‘ta telefonu cevaplandırır.....
Naz: Belgin teyze........Size geliyoruz........

3

Part 3
Belgin: Geliyor musunuz?
Naz: Geliyoruz mu dedim ? Pardon......Yani bir maniniz yoksa biz Tarık ile gelebilir miyiz?
Belgin: Çok sevinirim.....Hem Filiz de seninle görüşmek istiyordu.
Naz: Neden?
Belgin: Nazcım onu gelince Filiz’e sorarsın.....Haydi görüşmek üzere.....
Naz: Kapattı.......Filiz benimle görüşmek istiyormuş......
Tarık: Neden?
Naz: Hele bir gidelim sorarız Filiz’e.
Hulusilerin Evi
Belgin: Ayşe çabuk Filiz’e söyle buraya gelsin. Naz’ı karşılayacak....Konuşacakları var.
Ayşe: İyi de Filiz dışarı çıktı.
Belgin: Ne? ......Ne zaman?......Ben neden bilmiyorum?......Hele şu mutfaktaki sorun varken başımızda......!
Belgin cep telefonundan Filiz’ i arar.
Belgin: Filiz!? Neredesin sen?!
Filiz: Sinemaya girmek üzereyim Ümitle.
Belgin: Tamam sen Ümit ‘e söyle filme girsin. Sen hemen eve dön.
Filiz: Anne ? İyi misin sen?
Belgin: Şuna bak şuna. Nasıl konuşuyor benimle....Eve geliyorsun dedim o kadar.......Naz geliyor....Seninle görüşecek.
Filiz: Neden?
Belgin: Onu gelince kendin sorarsın.......Yalnız gel!
Filiz: Kapattı!
Ümit: Ne oldu ya?
Filiz: Ümit kusura bakma.....Eve gitmem lazım.
Ümit: Neden?
Filiz: Naz benimle konuşmak istiyormuş.
Ümit: Neden?
Filiz: Gidince öğreneceğim......
Ümit: Öffff ya.....O da gününü buldu yaaaaaa......Kaç gündür ilk kez zaman bulduk çıkıyoruz...ondada çıkamıyoruz...!
Filiz: Ararım seni....Belki diğerine gideriz......
Naz ’ ın Arabası.....
Naz keyiflenmiştir......
Naz: Demek sen kim bana nasıl bakıyor inceliyorsun?
Tarık: Görevim......
Naz: Demek görevin?
Tarık: Bana emanetsin......Dün bir bugün iki. Peşinde dolanınca......
Naz: Ama sende hemen yakasına yapışıverdin.......İnsan bir bakar.....Nasıl biri.....Niyeti iyi mi, kötü mü.....Hemen güm......
Tarık: Bu sefer baştan çözmek istedim.....
Naz: Bu sefer mi? Aaaaaaaaaaaaa anladım......Cenk, Bora, Mert ve Buraktan sonra........
Naz yandan yandan gülümser.......
Tarık: Neden sırıtıyorsun?
Naz: Ne? Yok bir şey.......Tarık?
Tarık: Efendim.
Naz: Eğer sen benim şoförüm olmasaydın.......
Tarık: Şu anda değilim mesela.....İstifa ettim ya....
Naz: Doğru.....Neyse......yine şoförüm olduğunda sorarım.....
Tarık( içses): Oyuna mı başladık yine....tamam......
Tarık: İstifa ettim ama henüz anahtarları teslim etmedim........Yani şoförün sayılırım.....
Naz: Sen de karar ver ama.....
Tarık: Sen karar ver......Bana söylemek istediğin şeyi şoförün olarak mı duymamı istiyorsun yoksa sadece Tarık olarak mı?
Naz Tarık’a bakar......Tarık da yoldan bir an için gözlerini Naz’a çevirir.......
Naz: O zaman beni şoförümmüşsün gibi dinle.......Eğer şoförüm olmasaydın beni bir bayan olarak beğenir miydin?
Tarık arabayı sağa çeker ve durdurur. Naz’a döner......
Tarık: Seni beğenir miydim......? Seni? Naz Özkul ’u ?
Naz merakla cevabı beklerken birden camın hızlı hızlı vurulmasıyla korkar....
Naz: Ay...!!!!!!!! Filiz? Korkuttun beni......Tam da zamanında geldin.......
Filiz ( cama vurarak içeri seslenir): Nabeeeeeeeeer? Beni karşılamaya mı çıktınız?
Tarık: Seni evde sanıyorduk. Hadi bin arkaya.
Filiz arabaya biner......
Naz: Ben de seninle görüşecektim.
Filiz: Biliyorum. Ben de o yüzden hızla eve gidiyordum. Abi? Giymişsin üniformayı yine.
Tarık: Yaaaaa hasret giderdik dünden bu yana ama birbirimizi yine özlemeye karar verdik....
Filiz: Bence de üniformasız daha cool.....
Naz: Öyle değil......Abin yine istifa etti.....
Filiz: Abi? Neden?
Naz: Sorumluluğu ağır geldi. Bir yandan Sofia bir yandan ben.....Zor tabi....
Tarık Naz’a bakar......
Tarık: Sofia meselesini kapadığımızı sanıyordum......?
Naz: Yani lafın gelişi......
Tarık: Filiz şöyle izah edeyim........Naz hanım ile patron – şoför ilişkisini yürütemiyoruz.....
Naz: Başka da ilişkimiz olamadığına göre.......
Tarık: Olamadığına göre mi?
Filiz gülümser......Naz alt dudağını ısırır......
Naz: Olamayacağına göre diyecektim......
Filiz : Tamam anlaşıldı........Ama demedi demeğin....Ne sen başka bir şoför ile yapabilirsin.....Ne de sen başka bir patronla.
Naz ve Tarık birbirlerine bakar. Tarık arabayı durdurur......
Tarık: Geldik.
Filiz: E hadi inelim......A..aaaa....Yani ben ineyim.......İniyoruuum....(kapıyı açar)..İndim......ooo....ooooooooo....bunlar çoktaaaaaannnnnn....
Hala birbirlerine bakmaktadırlar.......
Tarık: Duydun Filizi.
Naz: Senin duyduğun kadar......Doğru mu söylüyor sence?
Tarık: Sence?
Naz tam cevap verecekken camının tekrar telaşla vurulması ile korkar.....
Naz : Ay!!!! Belgin teyze.....?Tam zamanında yine.....
Belgin Naz’ın kapısını açar......
Belgin: Hadi kızım Naz.....Bak Filiz seni bekliyor......
Naz arabanın arka koltuğuna bakar.....
Naz: Filiz nerede?
Belgin: Odasında kızım......Seni bekliyor......
Tarık: Belgin hanım, bir sorun mu var.....?
Belgin: Yok......Önemli bir şey yok.....Mutfak kapısı sıkıştı açamıyoruz......Naz Filiz’in yanına çıksın , sen de bana yardımcı olursun....
Naz: Olur olur tabi. Her şey gelir onun elinden......Eli de ağırdır hani.....Vurdu mu indirir kapıyı.....
Tarık: Abartma Naz......
Naz: Niye....?Daha bir saat önce kapı gibi çocuğu devirdin tek yumrukla.....Yalan mı?
Belgin: Ne? Ne çocuğu.....?Ne devirmesi......?Kavga mı ettin yoksa.....?
Tarık: Uzun hikaye anlatırım sonra.
Arabadan inip eve girerler........
Naz: Belgin teyze? Mutfakta kimse var mı? Garip bir yanık kokusu geliyor sanki mufaktan....
Belgin (tedirgin): Yok ....yok....Sabah kek yapmıştı Hacer abla.....Yakmış.......Onun kokusu.....
Naz: Hmmmmm.....Bana o kek hala yanıyormuş gibi geldi.....Neyse ben Filiz’in yanına çıkayım , Tarık da size yardımcı olsun....
Naz yanlarından uzaklaşır uzaklaşmaz....
Belgin: Görüşecez seninle o kapı gibi çocuğu devirme meselesini......Ama önce şu Sadriyi mutfağımdan çıkart.....
Tarık: Ne?????
Belgin: Sabah kilitledi kendini mutfağa.....Gerisi kokuda saklı......
Tarık: Sadri yemek mi yapıyor bizim mutfakta?.....Neden?
Belgin: Ne bileyim.....Sabah’ın köründe hamur işleri ile dikildi karşımıza......Baban evden attı o gidince yine girdi ve mutfak’ a kilitledi kendini......
Tarık: Sadri?
Sadri: Sen misin Tarık....? Boşuna çağırmışlar seni....Açmayacağım......Ayşe’nin sözünü almadan buradan çıkmayacağım......Çıkıncaya kadar da pasta , börek ,çörek ne biliyorsam, ne bilmiyorsam pişireceğim....
Tarık: Sadri.......!!!!! Saçmalama.....Aç şu kapıyı.....
Sadri: Boşuna uğraşıyorsun Tarık.....Meseleyi çözecek kişi sen değil..Hacer anne......
Hacer oturduğu sandalyeden seslenir.....
Hacer: Ben alkolik ve saplantılı birine torunumu vermem......
Sadri mutfaktan geri seslenir.....
Sadri: Sen bilirsin Hacer anne....Ama malzemelerim bitene kadar ben burada hamur işlerine devam edeceğim.....Mutfak ta tıka basa dolu olduğuna göre gerisini sen düşün.....
Belgin: Rezil olacaz Naz’ a....İnşallah Filiz uzunca oyalar.....Ne diye ona buraya geleceğini söyledin ki ?
Tarık: Ben bir şey demedim.....Başka bir iş için geldi o?
Belgin: Ne işi?
Tarık: Benim fotoğrafımı isteyecek sizden.
Hacer: Her an dibdibesiniz yetmiyor mu?
Belgin: Kız kararlı Hacer abla....Alacak oğluşumu elimden.....
Tarık şaşkın annesine bakar....
Tarık: Ne?????
Belgin: Bakma öyle.....Sen şu Sadriyi çıkar önce oradan......
Sadri: Boşuna uğraşıyorsunuz.....Ayşeyi verin çıkayım.....Bu arada bu mavi ciltli yemek kitabının tarifler tutmuyor.......
Naz üst katta Filiz’in odasına girmiştir bile........Filiz elini yüzünü yıkamak için banyoya gidince gizlice çekmecelerini açıp kapamaya başlar....
Naz: Mutlaka bir resmi vardır ......İşte albüm........
Naz bulduğu bir albümü alır ve hızla resimleri çevirir.....Bir çok resim geçer gözünün önünden......
Naz: Filiz......Filiz.......Filiz-Belgin teyze.......Tarık........Tarık-Filiz......Aaaaa Tarık-Filiz Belgin teyze......Ya nerede bu öbür Tarık........?
Birden gözü bir resme takılır.....Bakışları donar......Gözleri dolar......Aniden kapı açılır ve....

4

Filiz içeriye girer.
Filiz: Naz? Sen ne yapıyorsun orada?
Naz gözlerini Filiz’e çevirir.Elindeki resme bir kez daha bakar ve onu yatağa bırakır. Kapıya yönelir.....
Naz: Kusura bakma Filiz......Sadece diğer Tarık abinin bir resmini arıyordum. Halam için......Ama....
Naz kırgın Filiz’in yanından geçer ve merdivenlerden aşağıya inmeye başlar.....Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştır bile......Filiz ise yatağa bırakılan resmi eline alır......
Filiz: Eyvaaaaaahhhhhhh!
Filiz de Naz ‘ ın peşinden odadan çıkar....Naz henüz aşağıya varmamıştır. Filiz Naz’ı yukarıdan izler. Tarık mutfak kapısının dibinde içerideki Sadri ‘ yi ikna etmekle meşguldür. Belgin ve Hacer de salonda oturmuş ağlayan Ayşe ile ilgilenmektedirler.
Naz: Arabanın anahtarlarını alabilir miyim?
Tarık arkasını döner ve Naz’ı göz yaşları içerisinde görünce çok şaşırır.
Tarık: Naz? Ne oldu? Yoksa Filiz mi........?
Filiz den dolayı üzüldüğünü düşünen Tarık birden öfkelenir ve Filiz’in odasına doğru bakar. Bir adım attığında ise Naz ona engel olur.....
Naz: Anahtarlar lütfen.....Filiz ile konuşamadık bile......
Tarık: Ama sen neden böyle üzgünsün.....Naz....( onu iki kolundan kavrar ve gözlerine bakar)...Ne oldu?
Naz: Benim gitmem gerekiyor Tarık....Anahtarlar lütfen?
Tarık: Seni böyle hiçbir yere göndermem......Böyle asla.....
Naz hıçkırıklara boğulur. Tarık onu kollarına alır. Sıkıca sarılır Naz’a. Başını okşarken çaresizlikle annesine bakar. O da durumu merak etmiş onlara doğru gelmektedir. O anda Filiz Belginin karşısına dikilir ve fotoğrafı gösterir......
Filiz: Naz bunu bulmuş......!
Belgin fotoğrafa bakar ve sonra bakışlarını Tarık’a çevirir.
Belgin: Bir gün öğrenecekti zaten.......
Naz ‘ın hıçkırıkları biraz kesilmiş ve kendini Tarık’ın kolları arasından kurtarmıştır .....Belgin’e bakar ve kapıya doğru koşmaya başlar.....
Tarık: Ama henüz öğrenmemeliydi......Bugün değil.....Ben kendim söyleyecektim.....
Tarık Naz’ın peşinden gitmeye yeltenir.....
Belgin: Dur! Hiçbir yere gitmiyorsun!
Tarık dinlemez.....Kapıya ulaşmıştır ve tam açacak iken......
Belgin: Eğer şu an o kapıdan çıkarsan bir daha dönme......Sana dur dedim duymadın mı....!
Filiz: Abi lütfen!
Bu arada Belgin de Tarık’a yaklaşmıştır.......
Belgin: Sen gitmeyeceksin......Ben konuşacağım Naz ile......Çekil....
Belgin dışarı çıkar. Naz cep telefonu ile bir taksi çağırmıştır ve yine hıçkırarak ağlamaktadır.....
Belgin: Nazzzzzz!
Naz mendil ile burnunu siler....Gözyaşları sel olmuş akmaktadır.....
Belgin: Naz seninle ben konuşacağım......
Naz yine cevap vermez. Belgin resmi Naz’a gösterir.
Belgin: Bu çok az kimsenin bildiği ve gördüğü bir resim. Çok az......Sen nasıl gördün bilmiyorum ama.....
Naz: Ben.....Ben sadece.........( ağlaması şiddetlenir)
Belgin: Gel benimle......Sana her şeyi anlatayım......Bu benim için de zor......
Naz: Ama taksi?
Belgin: ( Bahçivana seslenir) Oğlum taksi gelirse geri gönder.
Naz’ ın koluna girer ve eve dönerler. Kapıdan içeriye girdiklerinde Ayşe, Filiz ve Sadri Tarık ‘ın etrafında durmuş onu sakinleştirmeye çalışıyorlardır.
Tarık: Naz......?
Belgin: Biz Naz ile baş başa konuşacağız......Sadri?
Sadri: Özür dilerim Belgin teyze......Herkes kapıdan çekilince merak edip çıktım......
Belgin: Naz ile konuşayım, sıra sana da gelecek......
Naz Belgin ile merdivenlerden yukarıya çıkarken bir yandan hıçkırmakta, diğer yandan kendisini endişeli bakışlarla izleyen Tarık’a ara ara bakmaktadır........
Tarık: Annem neden konuşuyor ki Nazla.......?Şimdi daha kötü olacak......! Offfffff......ya ne gün ya!!!
Filiz: Abiiiiii. Bence annem sana yardım edecek. Sen dedin ya henüz öğrenmemeliydi diye....
Tarık: Bilmiyorum Filiz......Ben çıkıyorum....Gelirim sonra......
Filiz: Nereye?
Tarık: Araba sürmem lazım benim......Nazlara gidip üstümü değişeceğim.....Değişmişken eşyalarımı da toplarım.....
Sadri: Tarık bekle ben de geliyorum......
Tarık: Amman Sadri sakın!
Sadri: Ama neden?
Tarık: Birincisi üstün başın un içinde. Ayrıca üzümlü kek gibi kokuyorsun. Hiç sevmem......!
Tarık koşar adım evden çıkarken Sadri bozuk peşinden bakar....
Filiz: Sadri sen şimdi duşa gir, Ayşe de sana abimden bir şeyler getirsin....
Sadri : Olur....
Ayşe: Olmaz.....
Sadri : Neden?
Ayşe: Neden olacak....Rezil oldum burada herkese......Hem önce mutfak’ ı dağıttığı gibi toplasın...
Sadri: Ben mi? Ama ben fırıncıyım......Bulaşıkçı değil.....
Ayşe: Hiç bahane bulma.....Doğru mutfak’a.....
Sadri daha cevap veremeden Ayşe arkasından iterek onu mutfak’a sokar......Filiz peşlerinden bakıp gülmektedir.
Filiz: eeeeee kaldım mı tek başıma? Ben de Ümit’i arayayım bari......Alo Ümit.....?
Hacer: Fırsatı da hiç kaçırmıyorsun......Ben de şunlara bir bakayım......Mutfak iyiden elden gitmesin sonra.....
Belgin’in odası.....
Belgin: Naz sen şöyle geç.
Naz ağlayarak oturur. Belgin de yanına geçer.....
Belgin: Bak Naz. Evet bu resimde gördüklerin seni şaşırttı ve üzdü. Ama bak.......Bu Hulusi amcan......Oğlum Tarık .......Yataktaki de benim. Kucağımda da o gün doğan kızım Filiz var.....
Naz bir yandan gözyaşlarını silmekte, diğer yandan da giderek arttırarak ağlamaktadır.....
Naz: Zaten şurada yazıyor. Kızım Filiz aramıza hoş geldin diye.....
Belgin: Evet doğru okumuşsun....
Naz: Neden bana yalan söylediniz......Filiz kendi kızınızmış işte!
Belgin: Evet anlıyorum üzüntünü.....
Naz: Anlayamazsınız....Bu durumda Tarık.......!
Belgin: Ne olmuş Tarık’a ? O hala Filiz’in abisi....
Naz: Ne? Üüüüüüüüüüüü.......Bu daha da kötü ya.......Üüüüüüüüüüüüü!!!!!!
Belgin: Bak Naz.......Bu resimdeki Filiz ile aşağıdaki Filiz aynı Filiz değil.
Naz birden ağlamayı keser. Belgine bakar.....
Naz: Nasıl yani?
Belgin oturduğu yerde biraz yan döner ve bakışlarını Nazdan çevirir.......Hafiften bir hıçkırık ve sonrasında burun çekme sesi duyulur.....Naz elini Belgin’in omzuna koyar......
Naz: Belgin teyze ne oldu?
Tarık arabaya binmiş gidebildiği kadar hızlı Nazlara gitmiştir..... Bir yandan söylenirken diğer yandan soyunmaktadır...
Tarık: Ne diye üzülüyorsun ki oğlum.....? Sen zaten istifa etmemiş miydin.....Eeeeeeeeee?......Ama Naz’ın o hali........Hangi resmi gördü acaba.....Babamla olan resimlerden mi.......Yoksa .......Kızlarla olanlardan mı gördü.....? Annem de neler anlatıyordur.......Fırsatı bulmuşken iyice uzaklaştırır Naz’ı benden.......Ya ne unutkansın Tarık ......İstifa ettin zaten......Ne yapacam şimdi.......işsiz kaldım yine.......Balıkçı teknesiyle mi kaçsam İtalyaya......Şu Sofianın söylediği tekne ile?
Telefonu çalar.......Arayan Nazdır.....Tarık telefona bakar uzun süre ama açmaz.Kanepeye oturur. Arkaya yaslanır........Telefon yine çalar......Arayan Belgindir......Yine açmaz......Arkasına yaslanır yine.......Tekrar çalar telefon........
Tarık: Offffff ya insana hiç saygı yok.....Düşünmek istiyorsun, santralden beter oluyor dünyan........Filiz arıyor şimdide.....
Tarık telefonu yine açmaz.....
Tarık: Offfff ya. Bir Sadri kalmıştı.......O da ararsa tam olur.....
Gerçekten de telefon çalar. Arayan Sadridir. Tarık gülümser ama açmaz.......Tam telefonu kapatacak iken bir mesaj gelir......
Tarık: Bakalım kimden......Naz ! “ Gel beni al.......Belgin teyze bana her şeyi anlattı....seni bekliyorum...”

5

Tarık : Gel beni al! Hala şoförü olduğumu sanıyor.....Bu kız yakın geçmişi hatırlamıyor.....Alzheimer var mı acaba Naz’ın ailesinde.....?.Baba tarafında yok ta , anne tarafını bilmiyorum.....
Bir mesaj daha gelir. Tarık mesajı açar......
Tarık: Annem........” Çabuk gel Naz’ ı buradan götür, fenalık bastı”........Kolay mı anne......Sen bir de bana sor dokuz buçuk aydır nasıl katlanıyorum..........Allahtan o zili attım.......
Tarık topladığı eşyalarına bakar. Bu arada bir mesaj daha gelir......
Tarık: Sadriden değilse ne olayım! Aaaaaa bak demedim mi?.....” Tarık! Beni kurtar......Bulaşık yıkamaktan ellerim çekecek!” ......Oh olsun sana......Hahahhahahah...Gideyim bari......Bir gidişle üç kişiyi birden kurtaracam.....Hiç de güleceğim yoktu.......
Tarık bahçeye çıkar ve arabaya doğru ilerler......
Tarık: Yalnız bir dakika......Annem ne anlattı Naz’a?.....Pot kırarsam kötü olur......
Tarık telefonunu çıkartır cebinden ve Belgin’i çevirir......
Belgin: Alo......? Hüüüüüüü....... ..Ühhhüüüüüüüühüüüüüüüüü...... Efendim?..... .Ühühühüüüüüü!
Tarık: Anne? Anne ne oldu? İyi misin? Alo......? Cevap versene.....?
Belgin: Ühhhhhhüüüüüüüüü........!!!!!!ÜÜÜÜÜÜÜ!!!!!!!!! Senin yüzünden......üÜÜÜÜÜüüü!!!!!
Tarık: Söyler misin ne oluyor.....Neden ağlıyorsun.......?Anne sen ağlamazsın hiç böyle?
Belgin: Evladını kaybeden her anne .........Üüüüüüüüüüüüüüüüü.....!!!!!!!
Tarık: Ne diyorsun sen? Filiz?????
Naz: Alo Tarık......( Burnunu çeker)......Belgin teyze şu an çok üzgün......Teselli edemiyorummmmm!!!!!!
Tarık: Filiz’e bir şey mi oldu? Belgin hanım neden böyle ağlıyor.......?
Naz: Küçük Filiz için ağlıyor......Ben bilseydim......Nereden bileyim......Sen de hiç söylemezsin ki böyle şeyleri......Bir annenin yaşayabileceği en kötü olaylardan biri olmalı bu....Ah ne acı ........Üüüüüüüüüüüüüüüü!
Tarık telefonu kapatır.....
Tarık: Allahım annem kim bilir ne anlattı.........Filiz’i mi arasam?
Tarık Filiz ‘i çevirir.....
Tarık: Alo? Filiz?
Filiz: Ne o abi? Benzin mi bitti?Rahatladın mı biraz......?
Tarık: İyim ben. Ama annem çok feci durumda.......Bağıra bağıra ağlıyor telefonda......Evladını kaybeden her anne falan dedi bana.....Naz hangi resmi gördü bu arada?
Filiz: Nihayet sormak aklına geldi demek.....Benim doğduğum gün hastanede çekilen resim....Hani beni hemşire yanlışlıkla başka bir aileye vermiş de son anda babam fark etmiş olayı....
Tarık: Hatırlamam mı? Annem sana çok kızdığı zamanlarda babama , “yok bu kız hastanede gerçekten karışmış” derdi hep.....Ağlardı sonra.....
Filiz: Abiiiiiiiiii......! Neyse Ümit ile buluşcam..........
Tarık: Anladııııııııım.....Kesin kızım hastanede kaçırıldı gibi bir şey anlattı annem Naz’a....Görecez.
Tarık Hulusilere kısa zamanda ulaşır. Eve girdiğinde bir çok manzara ile karşılaşır....
Bir tarafta Hacer bastonunu yere vura vura mutfak’ın önünde söylenirken, Ayşe elleri köpük içinde olan Sadri ‘yi mutfaktan kaçmasın diye önlüğünün iplerinden yakalamış geri çekmeye çalışmaktadır.....Salonda ise Naz elinde kolonya Belginin etrafında dört dönmektedir.....Tarık’ı görünce koşar koluna yapışır hemen.....
Naz: Tarık ne olur götür beni......Belgin teyze çok perişan ve kızgın......Yıllardır o resmi görmemiş......Görüp olayı anlatınca böyle oldu......Valla ne dediysem avutamadım.....
Tarık: Tamam Naz......Sen arabaya geç.....Ben biraz konuşayım Belgin hanımla gelirim.....
Sadri de Tarık ‘ ı görmüş seslenmektedir......
Sadri: Tarık.....!!!!!! Kurtar beni!!!!!Tarık bak beş santim çektim bile.......
Tarık: Bakayım.....Hahahahahah......Ayşe ile daha çok yakışmışsınız birbirinize.....Bir iki santimlik daha yıka bence.....mükemmel olur......
Hacer: Bir de sen başlama.......Sustur şu anneni......Kafam şişti zaten......
Tarık Belginin yanına gider......
Tarık: Anne! Naz arabada......
Belgin susar.....Gözlerini siler mendille........Sonra Tarık’ın kulağına yapışır.....
Tarık: Aaaaaaaaaaaahhhhh çekme anne ya!
Belgin: Çekmeymiş......Ben seni kurtaracam diye bir saattir neler çekiyorum.......
Tarık: Filiz’i kaçırdılar mı dedin.....?
Belgin: Nereden bildin......Kaçırdılar ve bulamadık dedim......Sizi de evlat edinince kardeşinin adını Filiz olarak değiştirirdim dedim......Kendim uydurdum , ama nasıl anlattıysam içime kurt düştü......Neredeyse oluyordu böyle bir şey biliyorsun.....
Tarık: Bilmez olur muyum? Sen şüphe duyarsın ya bazen Filiz’in öz olup olmadığından.....
Belgin: doğru.....Bir sana bak bir ona....DNA testi yaptıracam yarın!
Tarık: Ne????? Anne sen ciddi misin?
Belgin gülümser.
Belgin: Hadi sen Naz’ı götür bir an evvel.......
Tarık Belgin’i yanağından öper......
Tarık: Sağ ol......
Belgin: Öğrendi diye öyle üzgün baktın ki dayanamadım......Ama sen bütün bu yalanları nasıl affettireceksin sonra bilemem......Bizi de alet ettin......
Tarık: Merak etme.....En kısa zamanda......Bu arada......İstifa ettim
Belgin: Ne?? Yine mi? Olmaz öyle şey.....Ceza süresinin bitimine kadar Naz ile çalışacaksın.....İş ve işçi bulma kurumu muyum ben?
Tarık: Ama anne.....O üniforma içinde patlıyorum......Şapka desen yakında kepek yapar saçıma.....Bi de zil çalıyor ....Dilili dilili Tarık gel......Tarık git........Pavlovun köpeklerinden beter oldum elinde....
Belgin: Ben Vahi beyle konuşurum......Sen bir şey deme.....
Tarık: Mecbur olmasam.....Bir dakika....
Belgin: Eminim......Hadi bekletme kızı...Gelir şimdi......
Tarık mutfak’ın önünden geçerken Sadrinin sesini duyar. Mutfaktan yavaşça içeri bakar......Sadri yemek masasının üstünü silmektedir. Silerken de şarkı söylemektedir:
Ah bir varmış bir yokmuş
Eski günlerde
Zavallı bir Sadri yaşarmış
Boğaz içinde....
Hamurları açarmış
Ekmekleri yakarmış
Bulaşıkları
Şıkır şıkır yıkarmış....
Ayşe de sandalyede oturmuş gülerek Sadriyi izlemektedir....
Ayşe: Tamam. Sıra erzakların kavanozlarını yıkayıp yerleştirmeye geldi...
Sadri elindeki bezi masaya atar....
Sadri: Yeter ama ya. Naz dan beter oldun.....
Tarık görünce hemen lafı değiştirir.....
Sadri: Tarık bak masa silmek araba camı silmeye benzemez.....
Tarık: Size kolay gelsin.....Nazların da yardıma ihtiyacı var Sadri....Berrak gitti ya.....
Sadri: Ha ha ha !! Rezil ettin beni Ayşe rezil......
Ayşe: Onu mutfak’a kendini kitlemeden evvel düşünecektin.....
Tarık Naz’ı daha fazla bekletmemek için evden çıkar ve arabaya biner. Naz arka koltukta elinde kağıt kalem bir şeylerle uğraşmaktadır.....
Tarık: Naz ne yapıyorsun?
Naz başını kaldırmadan.....
Naz: Plan.
Tarık: Ne planı? Bir yer mi soyacaz.....?
Naz: Hiç komik değil. Birini bulma planı.
Tarık: Kimi......?
Naz: Gerçek Filiz Tekelioğlunu!

6

Tarık gülmeye başlar......
Naz: Pardon.....? Yanlış bir şey mi söyledim?
Tarık: Sherlock Naz ve yardımcısı Dr. Tarık Watson.......Böyle bir ikili canlandı da bir an gözümün önünde.........
Naz: Bence iyi bir ikili olurduk.....Ama sen böyle dalga geçeceksen ......Bilemem yani!
Tarık: Naz bu konu çok hassas.....Etrafta dolaşıp yirmi yıl önce kaçırılan şu bebeği arıyorum mu diyeceksin ?
Naz: Hayır.....Önce hastaneye gidip kayıtları inceleyeceğim......
Tarık: Tabi tabi . Emin ol ki kayıtlar bir gün gelecek olan bayan Sherlock Naz için saklanmıştır...Naz! Saçmalama......Zaten bu konu sır......Aile sırrı......Ortaya çıkmasını da hiç istemiyorlar.
Naz: Ama olur mu ya? Kayıp olan kendi çocukları.......
Tarık: Sen hiç kendini yorma . Hulusi amcanın bu konu üzerinde çalışan bir ekibi var.....
Naz: Ama görünüşe bakılırsa ekip hiçbir şey yapamamış.....
Tarık: Sen bu konuyu hiç düşünme.....Ayrıca Hulusi amca veya başkası kesinlikle öğrendiğini bilmemeli.
Naz: Başkası dediğin kim mesela?
Tarık. Mesela Sadri ......Mesela Ümit , baban ,halan......
Naz: Tek bir şartla....
Tarık: Ne şartı?
Naz: Durumda gelişme olursa bana söyleyeceksin.....
Tarık: Tamam.
Tarık ( içses): Battı balık yan gider misali sallıyorum da sonum hayır olsun.....
Naz: Artık eve dönelim. Giderken de şu senin yeni işi konuşuruz.
Tarık: Yeni iş mi?
Naz: Aslında eski yeni iş.
Tarık: Ne kadar eski olan. Bir hafta önceki iş ise düşünebilirim.....Ama bu sabah istifa ettiğimi asla.....!
Naz : Bildiğim kadarıyla iş seçebilecek durumda değilsin.....Ama ben de bir hafta önceki şoförümden daha memnundum. En azından duygusal bir tabiyatı vardı....Sevecen.....sevgi doluydu.....
Tarık dikiz aynasından arkaya bakar.
Tarık: Sonuncusunun ne hatasını gördünüz ki?
Naz: Ne bileyim....Biraz saldırgandı......Sabah ki olayı düşününce.....
Tarık yine dikiz aynasından arkaya bakar. Naz anlamlı anlamlı gülümsemektedir......
Tarık: Ağır tahrik altında kalmış olabilir.....Yoksa durup dururken neden adam dövsün.....?
Naz: Yaaaa .....olabilir tabi....Neyse.....Sonra konuşuruz bunları..Cd çalar bozuk sanırım yine.....
Tarık: Olabilir......
Naz: Sessizlikte hiç çekilmiyor yolda.
Tarık: Konuşuyoruz ya.....
Naz: Öyle ama yine de.....Belki eski günlerimizi yeniden canlandırsak fena olmaz.....
Tarık: Özellikle dinlemek istediğiniz bir şarkı var mı?
Naz: Sen seç.....
Tarık:

Keşke seni tanımamış
Keşke sevmemiş olsaydım
Zincire vurulmuş gibi
Sana bağlı kalmasaydım

Aşkın mapusahane
İçinde ben mahkum
Saçların parmaklık
Gözlerin gardiyan oldu
İçinde ben ziyan oldum

Alın yazımda varmısın
Kalbimi benden çalmışsın
Sensizliği bir duman gibi
Sigaranda beni yakmışsın


Tam şarkı bittiğinde Naz Tarık ‘ın omzuna vurup dışarıyı işaret eder....
Naz: Tarık bak Hulusi amca......O yanındaki kim? Önemli birine benziyor..... Böyle bir takım elbise giydiğine göre.
Tarık bozulur....
Tarık: Ne o çok mu beğendin.....?
Naz: ay ne beğenmesi.....Sen de neredeyse bizim eski şoför gibisin.......Beğenemez miyim....?
Tarık: Ayıp olmuyor mu benim yanımda?
Naz: Oluyor mu?
Tarık aynadan arka koltuktaki Naz’a bakar yine. Kaşları çatıktır. Naz ise yine gülümsemektedir.
Naz: Zaten tipim değil. Hem şişman hem de kel.......
Naz yine anlamlı şekilde gülümseyerek aynadan kendisine sık sık bakan Tarık’a bakar.....
Tarık (içses): Tam tipin ne bir bilsem...........
Hulusi Naz’ın arabası yanından geçtikten sonra arabayı tanır......
Hulusi: Bak Nedim.....Bu en yakın arkadaşımın kızının arabası......Sana evi tarif edeyim hafta sonu en güzel kurabiyelerinden götürürsün. Ama bu kıyafetle. Tamam mı?
Nedim: Tamam Hulusi bey amca.....Valla valiye benzedim böyle.....Çok resmi kaçmaz değil mi?
Hulusi: Aaaaaaaaaaaa ne resmisi......Sen fırıncıların şahısın.....Bak ben seni bizim avukatla tanıştırayım......Emin ol dili bağlanır konuşamaz karşında.....
Nedim: Estafurullah Hulusi bey amca....
Hulusi: Hulusi bey......Resmi ol......Al şu paketleri , yerleştir arabaya.....Bankaya gidiyoruz.
Hulusi telefonunu çıkartır ve bir numara çevirir.....
Hulusi: Sadri! Ne iş yapıyorsan hemen bırak , bankaya gel......
Sadri: Beni orada bil Hulusi amca....Yaşasın.....
Hulusi: Allah Allah bu saate bankaya böyle mutlu kim gider.....?Neyse......Gidelim...
Bankada
Hulusi: Nedim sen şu köşede dur bizim avukat geldiğinde. Bir elini de cebine koy .....tamam
İşte böyle....Sen diğer fırıncı çıraklarından farklısın........Hulusi Tekelioğlunun adamısın.....
Nedim Hulusinin sözleri ile havaya girer ve dimdik köşede yerini alır.....Beş dakika sonra Sadri gelir.
Hulusi: Bu ne hal......?Rezil ettin beni......
Sadri kıyafetine bakar. Ceketini bulaşık önlüğünün üstüne giydiğini fark eder. Hemen dışarı çıkar, önlüğü çıkartır , kapıyı çalar ve tekrar içeri girer....
Hulusi: Hah. Şimdi avukata benzedin. Beyefendi ile tanışıyor muydun sen?
Sadri: Yok ,hayır. Şube müdürlerimizden biri mi?
Hem Hulusi hem de Nedim gülümser. Hulusi Nedime göz kırpar.....
Hulusi: Hayır.....Bizim köşedeki fırının......
Sadrinin rengi atar.....
Sadri: Tamam.....Tahmin edeyim.....Nedim bey!
Nedim mağrur bir ses tonuyla.....
Nedim: Ta kendisi.....

7

Sadri telaşlı Hulusiye bakar....Hulusi döner koltuğunda keyifle Sadrinin halini izlerken hafifçe sağa sola sık aralıklarla dönmektedir.
Sadri: Ama Hulusi amca......
Hulusi durur ve Sadriye doğru masanın üzerine eğilir.....
Hulusi: Ama ne Sadri?
Sadri: Ama......Ama oldu mu şimdi?
Nedim: Ben çıkayım isterseniz.......
Hulusi:Hayır!!!!Sevgili Nedim daha sohbet’ e başlamadık........Senden.....Bizden....Ayşeden....
Nedim genişçe gülümser ve.....
Nedim: Evet......Ayşe.....
Sadri: Ne?.....Ne?.......Hulusi amca sizi adaletli olmaya davet ediyorum.....Kendimi savunmama izin verin....
Hulusi: Mahkeme mi burası......?.....Ne söyleyeceksen hemen söyle.......Buldun mu Tarık’ı?
Sadri: İki dakikalığına dışarıya gelebilir misin Hulusi amca?
Hulusi: Bana istediğim bilgiyi vereceğini varsayarak,peki....Çıkalım bakalım.Nedim sen kıpırdama yerinden.....
Nedim: Emredersiniz.......
Sadri ve Hulusi dışarı çıkarlar.
Sadri: Aşk olsun Hulusi amca. Hani bana yardımcı olacaktın?
Hulusi: Aaaaaaaaa Sadri olacam ve oluyorum da.
Sadri: O zaman ne işi var o fırıncının ofisinizde......
Hulusi: Öncelikle o basit bir fırıncı değil......Fırın zincirlerinin sahibi olduğunu unutma.....
Sadri: Mümkün mü?
Hulusi: İkincisi......Bu gün ikinci taksidi tahsil edeceğim senden......O da senedin.
Sadri: Ne o Tarık’ın yerini söylersem yırtabilecek miyim Nedim’i....?
Hulusi: Evet! Sana vereceğim........Bak çıkıyor mu sözümden.....
Sadri: Yapma Hulusi amca ya........
Hulusi: Beni kızdırma ....Bu gece takarım nişan yüzüklerini......Artık Ayşe biçminde kurabiyeler yapar ancak onları yersin......Ayşeyi de Nedim.....
Sadri: Bu kadar kötü olamazsın Hulusi amca......
Hulusi. Sadri, ben neler olabilirim bir bilsen......
Sadri: Ama beni Tarık’ın yüzüne bakamaz duruma getirdin......
Hulusi: Nerede?
Sadri: Kravatının tozunu alayım......söylettirme bunu bana....
Hulusi:Nerede?
Sadri: Söyleyemem......!!!!!
Hulusi: Sen bilirsin......Alo? Gilan kuyumcusu mu?......Evet......Ben bugün sipariş verdiğim yüzükleri soracaktım.....
Sadri: Ne?......Ne yüzüğü.......?
Hulusi: Evet ben Hulusi Tekelioğlu......İçine Nedim ve Ayşe yazdınız mı?......
Sadri: Neeeeeeee? Tamam......Kabul........kabul......Affet beni Tarık.....affet.....!!!!
Hulusi: Tamam........Ben gerekirse yeniden dönerim size.....
Sadri: Tarık’ı istiyorsanız onu Naz ile biraraya getirmelisiniz......
Hulusi: Kolay.....Hemen bizim balık restoranından iki kişilik bir masa ayarlansın......
Sadri: Sandığın kadar kolay değil işte.......Naz Tarık Tekelioğlundan nefret ediyor.....
Hulusi: Nedenmiş o?
Sadri: Kredi başvurusunu geri çevirdiği için.
Hulusi: Ooooooooooooo ne sular aktı o köprünün altından.....
Sadri: Naz biraz zor unutanlardan........Hala çok kinli.......Ancak bu izlenimi değiştirebilirsek bir şansımız olabilir....
Hulusi: İşte bu daha da kolay......Kadın milletini en iyi anlayan burada kim.....BEN!!!!!
Sadri: Sen öyle diyorsan......
Hulusi: Bak şimdi.......Aaaaaaaaaaaa telefonu yok ki bende?
Sadri: Bende var......Bir saniye söylüyorum........
Hulusi: Ver şu telefonu......Söylüyormuş......Alo Naz?........Fazla horlamaktan mı?......Hehehe .......yok kızım benim sesim horlamaktan böyle olmadı......Ben Sadri değilim.....Hulusi amcanım.....Kızım seninle mühim bir konuda görüşmem gerekiyor.......Evet seninle.......Ama kimse bilmeyecek......Ne hakkında mı........oğlum Tarık.......Yarın sabah on nasıl?........Tamam o zaman.....İyi geceler........
Sadri: Kabul etti mi?
Hulusi: Hem de hemen.....

8

Ertesi Sabah saat dokuzda Tek bank’ın önü:
Naz: Of Naz koştura koştura gelmenin ne alemi vardı?Daha bir saat var .........Ama olsun........Ne konuşacağız acaba Hulusi amca ile Tarık Tekelioğlu hakkında......?
Naz bankanın önünde volta atarak yürürken bir yandan da konuşma öncesi prova yapmaktadır.....
Naz: Bildiğiniz gibi değil Hulusi amca......Evet oğlunuz ama sizlerle ilgisi yok.......Ben sizi, Belgin teyzeyi ve Filiz’i çok severim ......ama oğlunuz......Saklayamayacağım......Bir zerre bile.....iğreniyorum ondan......
Naz durur ve son söylediğini düşünür....
Naz: Yok bu çok ağır oldu.....
Yeni tura başlarken.....
Naz: Hulusi amca.....Çok şaşkınım.....Evet.......Beni Tarık Teekelioğlu ile ilgili neden görüşmeye çağırdınız.....
Yine durur......
Naz: Evet ya......Böyle başlamalı.....
Yine yürümeye başlar......
Naz: Bir bilseniz ne kadar kırgınım ona......Başta çok öfkeliydim ama şu an sadece kırgınım......Bir özür bile dilemedi....
Durur....
Naz: tamam......Gerisi de orta şiddette, babamın kredisine zarar vermeyecek biçimde olmalı.....Naz! Sakın duygularına kapılma.....Babanı düşün......
Telefonu çalar.....
Naz: Tarık arıyor........Ne diyeceğim ben şimdi ona.....? Alo?
Tarık: Günaydın.
Naz : Sana da......
Tarık: Uyandırmadım umarım.....
Naz: Yooooo.....Ben çoktan kalktım......
Tarık: Herkes bahçede kahvaltıda, sen yoksun.
Naz: Şeyyyyyy.....Erken uyandım.....Hava çok güzeldi, ben de yürüyüşe çıktım......
Tarık: Yorulmuşsundur sen şimdi......Neredesin gelip alayım seni.....
Naz: Yok......Hiç yorulmadım......Sağ ol......
Tarık: O zaman yerini söyle.....Geleyim beraber yürüyelim......
Naz: Olur........da.......Aaaaaaaa bak şimdi görünce aklıma geldi......Kuaföre gidecektim ben bugün......Hazır şimdi önündeyim girivereyim......Öğleden sonra da seninle oturup konuşuruz....
Tarık: Neyi......
Naz: İlişkimizi.....
Tarık: Bizim ilişkimizi mi?
Naz: Yani iş ilişkimizi.....Ben nasıl bir patron olacağım.....Sen .......
Tarık: Arkadaşım , dostum demeyeceksen.....Zil çalmayacaksan.....Ve en önemlisi şapka taktırmayacaksan konuşuruz......
Naz: Kuaförüm geldi.....Görüşürüz.....
Naz telefonu kapatır.....
Naz: Günaydın Hulusi amca.....
Hulusi: Naz? Daha kırk-beş dakika var buluşmamıza.......Çok erken gelmişsin.....
Naz: Şeyyyy......Ümit dershaneye geçerken bıraktı beni......
Hulusi: Senin şoför ne oldu? Biraz tembel galiba.....Yoksa laf geçiremiyor musun ona ?
Naz: Yok Hulusi amca.....Dün çok çalıştı.......Uyusun dedim......
Hulusi: Neyse.....Gel içeriye geçelim......Seninle çok mühim şeyler konuşacağız....
Naz: Oğlunuz ile mi ilgili.....
Hulusi: Evvet ........Oğlum.....Ben.......annesi.......ve sen!
Naz: Bir yanlış olmasın.....Ben ve Tarık Tekelioğlu.....Yani imkansız ikili......
Hulusi: Hahahhaha.....Neredeyse imkansız aşk diyeceksin sandım....
Naz: İmkansızın imkansızı o.......!!!!!Allah yazdıysa bozsun.....!
Hulusi: Anlaşılan sen Tarık’ı hiç tanımamışsın......
Naz: Yaş gününde Filiz de böyle söylemişti......Sen abimi hiç tanımamışsın demişti...
Hulusi: Bak gördün mü.....Filiz de öyle dediyse......
Birlikte ofise girerler. Naz Hulusinin gösterdiği koltuğa oturur.....
Naz. Aslında hiç karşılaşmadık.......Ben onu kredimizi duygusuzca geri çeviren bir cellat olarak bildim hep......
Hulusi: Aaaaaaaaaa.....Tarık? Cellat?........Sen bir de oğlumu benden dinle.....
Naz: Madem bu kadar eminsiniz........Dinleyelim bakalım......Ama hiçbir şey için söz vermiyorum.....
Hulusi: Sen bir dinle önce......Bu arada sağlam birinden aldığım bir bilgiye göre Tarık senin etrafında dolanıyormuş....
Naz birden bir iki gün önce okulda çarpıştığı genci hatırlar......Sonra Tarık’ın aynı genci dövmeye kalktığını....
Naz( içses): Evet yaaaaa......zaten ne zaman Tarık Tekelioğlunun bahsi geçse benim Tarık bozuluyordu......İster misin öğrenci kılığına girip peşime düşmüş olsun....eeeee bizimki de kıskanıp....eveeeeeeet
Hulusi: Naz! Naz kızım! Ne oldu? Daldın gittin birden.....
Naz: Ay! Ben......Özür dilerim.....Sizi dinliyorum......
Hulusi: Şimdi öncelikle Tarık çok duygusal bir çocuktur......Çok duygusal......ailesi onun her şeyidir......Bizi üzmektense, kendini kahreder canım oğlum.......
Naz: Hulusi amca siz uzun zamandır görüşemiyordunuz öyle değil mi?
Hulusi: Sorma kızım.....Ah ufacık, minicik bir hatasını büyüttüm , pireyi deve yaptım,kırdım o güzel yüreği.......Duygularını incittim.....Bir gitti hala yok.......
Naz: Ufacık hata dediğiniz İtalyada okuyorum diye paralarınızı yediği mi?
Hulusi: Yediği ne ki benim için......Üç buçuk milyoncuk Avro..... oğluma helal olsun...
Naz: Hulusi amca ....Sen ağlıyorsuuuuuun!
Hulusi (içses): Ne ağlaması......içim sinirden köpürüyor.....yine aklıma getirince paracıklarımı.....uçan Avrolarımı.....
Hulusi: ah nasıl özledim onu bir bilsen....Sadece ben mi......Annesiiiiii .....kadıncağız.....gün be gün üzüntüden eriyor.....Ben ise kendimi affettirecek bir fırsat bile bulamıyorum......Ah.....ah.....!
Naz: Anlıyorum sizi ama ben ne yapabilirim ki.....
Hulusi: Bak kızım önce şu bir türlü sevemediğin oğlumu tanıyarak başlayabilirsin.....Onun o pırlanta gibi kalbini tanımalısın.......Yaptırdığı okulları görmelisin......Okuttuğu çocukları.......iş kurduğu insanları.......evlendirdiği aşıkları........barıştırdığı kan davalıları......Hangi birini saysam?
Naz: Siz şimdi bunları Tarık Tekelioğlu mu yaptı diyorsunuz.....?
Hulusi: Sadece bunlar da değil.....Daha neler neler.....ama hepsini ismini saklayarak yaptı......asla reklam olmak istemez......Çoğunu Belgin ve Filiz de bilmez......
Naz Hulusiye bir mendil uzatır.
Hulusi: Sağ ol kızım......Öyle alınmış ki bana.......Gelmiyor.....Çıkmıyor karşıma........Ama dedim ya.....Senin etrafında dolanıyormuş.....Belli ki o mecburen durdurduğu kredi meselesi onu çok üzüyor......Ama açılamıyor da sana.....
Naz: Ne yapsın zavallı.....Ben de neler dedim hakkında.....İçim sızladı şimdi.....
Hulusi: İyi yapıyorsun......!
Naz: Efendim?
Hulusi: Şeyyyy.....Son şansım sensin diyordum......İlk adımı sen atsan diyorum.....Senin sayende de biz bir araya gelsek......Birbirini çok seven bir ailenin mutluluğu senin elinde.....
Naz: Ay tabi Hulusi amca.....Ben sevgiye çok önem veririm.....Siz hiç merak etmeyin.....Birkaç gün sonra şu koltukta Tarık Tekelioğlu oturuyor olacak....
Hulusi ayağa kalkar ve zafer edasıyla iki elini sinsice gülümseyerek birbirine sürter.....
Naz bu hareketi şaşkınlıkla izler. Hulusi de yaptığını fark edince....
Hulusi: Şeyyyy ben üzülünce ellerim üşür de......Isıtıyordum.....
Naz ofisten çıkar ve.....
Naz: Zavallı adam......Hiç de duygularını belli etmiyormuş bunca zamandır.....Evet Naz şimdi iş sana düşüyor.....Göster kendini......
Telefonunu açar ve Filiz’i arar....
Naz: Alo Filiz.....Hiç soru sorma bana......Senden abinin telefonunu istiyorum....
Filiz: Tamam......0 543 987 98 87 .....
Naz : Sağ ol.....Evet önce şu numaramı gizleyeyim.....Şimdi açmaz telefon numaramı görünce......Bakarsın kayıtlıdır cebinde...........Aklımı seveyim......Evet ...0 543 978 98 87.....Yabancı da gelmedi numara.....
Tarık: Efendim?
Naz telefonu kapatır......Tekrar Filizi arar.....
Naz: Filiz ......?
Filiz: Naz? Numaran çıkmadı.....!
Naz: Aaaaaa nasıl olur.....?
Filiz: Konuşabildin mi abimle.....
Naz: Hayır.....Numara yanlıştı.
Filiz:Aaaaaaaa nasıl olur....?
Naz: Ben demin Tarık Tekelioğlu abinin numarasını istemiştim.....Verdiğin numara diğer abinin.....
Filiz: Anlamadım?
Naz: Sen bana numarayı ve sana sonra anlatırım. Abine borçlu olduğum kocaman bir özrüm var......

9

Filiz: Naz, Abimle tartıştınız mı?
Naz: Hangisi ile?
Filiz: Şoför olanla?
Naz: Yooooo.
Filiz. Peki, kendini baskı altında mı hissediyorsun?
Naz: Neden ki?
Filiz: Babanın kredi borcu yüzünden.
Naz: hayııııır.
Filiz: Sen iyisin yani.....
Naz: Hiç soru sorma derken bunu kastetmiştim Filiz. İyiyim ben....ve Abinin telefonunu istiyorum.
Filiz: Kusura bakma ama veremem.
Naz: Sebep.
Filiz:Telefonunu çaldırmış dün. Bugün yeni telefon ve hat alacakmış. O yüzden.
Naz: Beni oyalamıyorsun değil mi Filiz?
Filiz: Aaaaaa Naz hiç olur mu.....Hem neden.....?
Naz: Doğru söylüyorsun.....neden oyalayasın ki....?
Filiz: Tamam o zaman ben seni ararım......Ya da abim seni arar....
Naz: Yalnız bir şey daha isteyeceğim......
Filiz: Neymiş o?
Naz: Benim şoför Tarık öğrenmesin diğer abinle konuşacağımı......
Filiz: Olur.
Naz telefonu kapatır......
Naz: Eveeeeet şimdilik işimiz bitti.......Arayalım bakalım Tarık beyi.....
Naz numarasının yollanması opsiyonunu yine aktive eder ve Tarık'ı arar.....
Naz: Alo! Neredesin?
Tarık: Arabayla senin kuaförün önündeyim.
Naz: Ne işin var orada?
Tarık: Birini bekliyorum.
Naz: Kimi?
Tarık: Çok hoş bir bayanı......
Naz: Madem öyle sana iyi beklemeler.......!!!!!!!!
Naz öfkeyle telefonu kapatır....
Naz: Bir de yüzüme söylüyor.......Yok uslanmaz bu Naz.....Yakma başını....
Telefonu çalar.......
Tarık: Telefonu yüzüme kapadığının farkındasın değil mi?
Naz: Evet....Bak sen de fark et.....
Der ve telefonu tekrar kapatır......
Naz: Bir de dalga geçer gibi tekrar arıyor.....Görürsün sen.....Hele bir öbür Tarık ile görüşeyim.....Boyunun ölçüsünü aldıracağım.....ay ne diyorum ben ya!!!!!!! Özgür bir genç o.......Hem İtalyaya da gitmedi.....Evet ya.......Bunun var burada sevdiği biri kuaför önlerinde bekliyor onu......
Naz söylene söylene bankadan çıkar ve bir taksi çevirir. Tam taksiye binecekken.....
Naz: Eyvaaaaaah!
Taksi şoförü: Bir şey mi oldu hanımefendi ?
Naz: Oldu galiba......Hemen Kuaför Ahmet'e gidelim lütfen....Biraz çabuk ama.......
Taksi şoförü: Şu meşhurların kuaförü mü?
Naz: Evet evet ama çabuk........
Bu arada Tarık 'ı aramaya başlar......
Naz: Ayyyyyy aç lütfen........aç şu telefonu......Öffff yaaaaa....
Taksi Şoförü: Kalabalıktır şimdi orası bu saate.......Onun müşterisi hiç bitmez......
Naz: Ayyyyyy bana ne onun müşterisinden......Açmıyor işte......Açmıyor!
Naz kuaför'ün önüne geldiğinde arabayı önünde bekler bulur.......Tarık telefonla konuşmaktadır.....
Naz: Son beş dakikadır meşgudeydi telefon........Demek sohbet ediyor beyefendi.....Buyrun borcum.....
Taksi şoförü: Bozuk paranız yok muydu?
Naz: Yok......Üstü kalsın....
Naz taksiden iner ve Tarık fark etmeden arka kapıya gelir ve arabaya biner.Tarık hemen konuşmayı bitirir.
Naz: Telefonunu neden cevaplamıyorsun.......Çok kabasın......
Tarık: Ben mi? Telefonu üçüncü kez yüzüme kapatasın diye mi cevaplayacaktım?
Naz: Kiminle konuşuyordun.....?
Tarık: Özel.....
Naz:Belli.....arabaya binince kapattın hemen.....
Tarık aynadan kaşları çatık arkaya bakar......
Naz: Nasıl olmuş saçım.....?
Tarık: Kuaförden çıkmamış gibi!
Naz: Ben de doğal olsun istemiştim zaten.
Tarık yine ters ters bakar arkaya......
Tarık : Eve herhalde?
Naz: Senin şu iş meselesini konuşalım.....
Tarık: Demek eve dönüyoruz.
Naz: Yine aksiliğin üstünde bakıyorum.
Tarık: Sana öyle geliyor.
Naz: Yok yok bilirim ben seni.......Sen bir şeye kızmışsın....
Tarık: Madem biliyorsun.....Gelme üstüme.....
Naz: Öğrenirim elbette sonra.....
Tarık: Efendim anlamadım......
Naz: Evet eve dönelim.....
Vahilere vardıklarında Naz aceleyle iner ve eve girer......Tarık ise arabadan onun eve girişini izler....
Tarık: Demek benimle görüşmek istiyorsun........! Bana söylemek zahmetine girmeden......Belki de buluşma hayalleri kurduğun için kuaföre gittin......Yok oğlum Tarık sen bu sevdadan vazgeç......Naz hanım büyük balık peşinde......(Tarık direksiyona vurur)Ne yapıyorum ben yaaaaa? Kendimi kıskanıyorum resmen.....
Arabadan iner ve müştemilata gider.....Naz ise çoktan odasındadır ve yatağına uzanmış hayal kurmaktadır.......
Naz: Demek benim peşimdesin Tarık Tekelioğlu........Parkta Tarık yakana yapışınca hiç renk vermedin.......Biraz çelimsizsin sanki......Hani Belgin teyzenin anlattığı gibi yakışıklı değilmişsin.......Neyse......Filiz ne zaman arar acaba?
Derken telefonu çalar......
Naz: Bilinmeyen numara arıyor........Bu kadar çabuk mu?
Biraz düşünür sonra telefonu açar.....Diğer tarafta sesini değiştiren Tarık vardır.....
Tarık:Alo? Naz hanım?
Naz: Buyurun?
Tarık: Ben Tarık Tekelioğlu.....Filiz ile konuştum az önce ....Benimle konuşmak istemişsiniz......Uzun zaman oldu......canınız yine bana söylenmek mi istedi?
Naz: Yok olur mu.....Ben aslında özür dilemek istiyordum sizden....
Tarık: Benden?! Emin misiniz! Kendinizi baskı altında hissetmeyin....
Naz: Hayır.....yok öyle bir durum......Ben size çok yakın birinden sizin hakkınızda bir şeyler öğrendim......Bunun sonucunda hakkınızda yanıldığımı anladım......
Tarık: Kim size ne söyledi....?Merak ettim doğrusu.....
Naz: Telefonda mı görüşeceğiz bunu........Buluşsak .....Daha Ayrıntılı görüşsek bu konuyu.......Bugün benim için çok uygun mesela......
Tarık: Biliyordum!
Naz: Anlamadım.....Neyi biliyordunuz.....
Tarık: Şeyyyyyy......Bir gün gelip bana haksızlık ettiğinizi anlayacağınızı......
Naz: Nedenlerimi biliyordunuz ama.....Buluşuyor muyuz ?
Tarık: Ne zaman ve nerede?

10

Naz: Bugün akşam saat beşte dersim bitiyor. Dersten sonra buluşabiliriz.
Tarık: Ben sizi okulun önünden alabilirim o zaman. Beşte orada olurum.
Naz: Siz benim okulumun nerede olduğunu biliyorsunuz yani?
Tarık: Şeyyyyy.........
Naz: Acaba bir iki gün önce orada karşılaşmış , hatta çarpışmış olabilir miyiz?
Tarık: Biz mi? Mümkün değil......Hem ben size çarpsaydım şu an iki yabancı gibi görüşmezdik telefonda.....
Naz: Anlıyorum......Ama okulumu nereden biliyorsunuz?
Tarık: Filiz.....Evet Filiz bahsediyordu......Bu arada iyi misiniz?
Naz: Nasıl iyi miyim?
Tarık: Sanırım biri ile çapışmışsınız ......
Naz: Ahhhhhhh......Evet.....Gayet iyiyim......Çok naziksiniz.....
Tarık: Akşama görüşmek üzere......
Naz: Tamam......Görüşürüz.....
Naz telefonu kapattıktan sonra bir süre sessizce düşünür......Sonra.....
Naz: Gerçekten çok yanılmışım hakkında.....Evet ne kadar da dikkatli dinlemiş beni......İyi misiniz dedi......Tarık yerinden bile kımıldamamıştı oysa......Zaten bu günlerde çok asabi.....Demek o çocuk Tarık Tekelioğlu değilmiş.......Ayyyyyyyy! Ya tehlikeli biri olsaydı.......Ya eli silahlı bir çete üyesi olsaydı.....Hiç düşünmeden peşinden gitti.....
Naz bir önceki günü tekrar hayal eder.....Tarık parkta gördüğü gencin peşinden gitmektedir. Sonra genci köşe başında yakasından yakalar ve yere serer. Tam bunların ortasında ise telefonu çalar......Tarık boş bulunup telefona cevap verirken genç toparlanıp kaçar. Sonra Tarık Naz’a telefonda olayı anlatırken çocuk geri döner ve Tarık’a silah çeker......Tarık yediği kurşun ile bir tarafa, telefonu bir tarafa düşer.......
Naz: Ayyyyyyy!!!!! Allah korusun.....Bak elin oğlu nasıl centilmence davranıyor....Bizimki kendini gözünü kırpmadan......Alo?
Tarık: Efendim?
Naz: Sen ne yaptığını sanıyorsun?
Tarık: Efendim?!!!!!! Neden bahsediyorsun....?
Naz: Sen bilirsin neden bahsettiğimi........Dün yakasına yapıştığın çocuktan.....
Tarık: O olay dün yaşandı bitti........Bunu konuştuğumuzu sanıyorum.
Naz: Ya o bir çete üyesi olsaydı? Ya şu an vurulmuş hastanede yatıyor olsaydın.....Yada daha kötüsü.....Söylemek bile istemiyorum.....
Tarık: Naz......Abartıyorsun....Hem bana üzülüyor musun yoksa kızıyor musun anlayamadım....
Naz: Ben de senin ne yapmak istediğini anlayamadım bir türlü.......Hem bu ne öfke....
Tarık: Yok bir şey........Neden aradın?
Naz: Ooooooo yanına yaklaşılmıyor valla......Sen bugün dinlen en iyisi.....
Tarık: Neden? Okula gitmeyecek misin....?
Naz: Gideceğim ama yalnız.....Yani zaten yalnız gidiyorum ama taksi ile gideceğim.....
Tarık: Ben varken neden taksi ile gidiyorsun?
Naz: Dinlenmeni istiyorum dedim ya.....Bu bir emirdir.....
Tarık: ........Emredersiniz......
Naz telefonu kapatır......Tarık telefonunu kanepeye atar sinirinden.....
Tarık: Demek bana benimle buluşacağını söylemek zahmetinde bile bulunmuyorsun.....Ne de hevesliymişsin .....Ah Tarık oğlum.....İyi ki bavulunu boşaltmamışsın....Bugün her şeyin bittiği gündür....Yine......
Tek Bankta Hulusi yerinde mutlu bir şekilde oturmaktadır......
Hulusi: Eveeeeeeeeet........Naz çok işbirlikçi çıktı......Sadriden taksit taksit gelen bilgi , Nazdan bir kerede geldi......Biz de toptan satış indirimi uygularız Naz ‘a.....Hahahahah!!!! Naz’a değil de Vahiciğime........ Alo!! Filiz ! Hemen Vahilerin borcunun yüzde iki buçuğunu siliyorsun......Ne diyorsam onu yap.......Sil dedim........
Hulusi yine ellerini ovuşturur sevinçle......
Hulusi: Eveeeeeeeeet canım arkadaşım......Bugün saat beşte senin kız ile benim oğlan bir araya geliyorlar......
Hulusi hayallere dalar.......Tarık arabada kendisini bekleyen Naz’ın yanına biner......Naz son derece nazik davranmaktadır.....Tarık da kibar konuşmaktadır......Sonra birden Hulusi arka koltuktan dikilir ve Tarık’ı yanında getirdiği bir urgan ile koltuğuna büyük keyifle bağlar......Tarık çaresiz teslim olur.....
Hulusi: Belginciiiiiiiimm hazır ol......Akşama oğluşun ayaklarının dibinde kedi gibi oturacak......
Birden keyiften döndürerek oturduğu sandalyede put gibi kalıverir......
Hulusi: Ya başaramazsa Naz......Ya tutamazsa arabada?.......Ya hepsi boşa giderse.....
Hulusi gözlerini kısar........
Hulusi: O zaman Vahinin borcu yüzde on artar........evveeeeeeeet.....Naz da babasının borcunu karşılamak için her yerde çello çalmaya başlar...Sadride kendi elleri ile Ayşeyi Nedime teslim eder.....
Hulusi yine hayallere dalar......Ayşe ile Nedim piknik yaparken Naz onlara çello çalmaktadır......Sadri yoktur etrafta.....
Hulusi: Aman kim sallar Sadriyi böyle bir anda.....Heheheheh
Bölüm Sonu