Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replikler (42. Bölüm)
42. Bölüm (Videolar)
42. Bölüm
Replik ve Yorumlarla 42. Bölüm (Ebru Karaca)
43. Bölüm Senaryosu (flower98) --10. kısım eklendi--
29 Nisan Tarihli Uğur Kedi Mesajı
Merve Sevi Röp. / Vatan Gazetesi (28.04.07)
Barış Akarsu 26 Nisan Balans Konseri
42. Bölüm Senaryosu (flower98) --9. kısım eklendi--
41. Bölüm (Videolar)
 

44. Bölüm Senaryosu (flower98) --11. kısım eklendi --

Mayıs 09, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.



1

Naz gelen mesaj’ ı görünce mutlu olmuştur. Tarık da gülümseyerek Naz’ı incelemektedir. Netice dayanamaz.......
Netice: Beklediğin mesaj geldi galiba ?
Naz gülümsemeye devam etmektedir.
Tarık: Halanız size bir şey sordu duymadınız galiba?
Naz hala cevap vermemektedir.
Netice: sorma Tarıkçım bu kız sabahtan beri böyle. Aklı Hulusinin oğlunda.
Naz: Halaaaaaa!
Tarık suratını asar ve kahvaltıdan kalkmaya yeltenir.
Naz: Nereye gidiyorsun?
Tarık: Arabaya! İzninizle!
Naz: İzin vermiyorum. Henüz bir şey yemedin. Aç aç beni hiçbir yere götüremezsin!
Tarık: Emredersiniz.
Der ve oturur. Netice yine dayanamaz......
Netice: Bravo Naz. Bak bu yönünü de benden almışsın.
Naz: Efendim? Anlamadım.
Netice: Bak bu yönün de babandan. Onun da anlama zorluğu oluyor zaman zaman.
Naz: Ama Hala yaaaaa!
Netice: Mesajla bile ilgilenirken, Tarık’ın hiçbir şey yemediğini fark etmenden bahsetmiştim.
Naz: Hmmmmmm o mesele.
Netice: Tarık, sen tanıyor musun Hulusinin oğlunu ?
Naz: Hem de çok yakından tanıyor.....Hihihihihi.......öyle değil mi?
Tarık yan yan Naz’a bakar......
Tarık: Öyle.....
Netice: Peki nasıl biri?
Naz: Ay hala sen de alemsin? Şoför’e mi sorulur bu?
Netice: Tarıkçım. Şu mutfaktan gelen kokuya bakılırsa bizimkiler yine yaktılar sucukları......Hadi bir gidip bakıver.
Tarık: Hemen gidiyorum.....
Tarık yine Naz’a bakar ve masadan kalkıp mutfak’a gider.
Netice: Naz! Sen ne yapmaya çalışıyorsun?
Naz: Ne gibi halacım.
Netice: Babanlaşma. Anladın sen. Ne bu Tarık’a karşı tavırların?
Naz: Ne var ki tavırlarımda.
Netice: Feci bir duygusal kriz.
Naz: O nasıl bir durum oluyor halacım?
Netice: Onu gayet iyi bildiğine eminim. Ama dikkat et bir Tarık ile aramı düzelteyim derken , diğerinden, hatta ikisinden birden olma.
Naz: Ben geç kalıyorum. Hadi sana afiyet olsun......
Netice: Tabi sıkıştın kaç hemen.....
Naz mutfak’a seslenir......
Naz: Taaaaaaaarık! Bırak sucukla ilgilenmeyi de arabayı çalıştır....
Netice: Nazzzzz!!! Mesaj da ne yazıyordu?
Naz: Samimiyetime inanmak istediğini yazmış.....Bu bir başlangıç.
Netice: Ah gençlik ah.....yok ki hata sensörleri........Biiiiiiib hata yapmak üzeresiniz dikkat desin.........
Naz arabaya geçer ve mesaj yazmaya başlar.
Mesaj:
Neredeyse ümidimi kesiyordum. Samimiyetime güvenebilirsin . Naz.
Tarık mutfaktan çıkarken mesaj gelir.
Tarık: Samimiyetin mesajdan belli. Dün bir bugün iki hemen senli- benli olmuş. Dün gece Naz Özkül diye bitirirken şimdi de Naz. Ah baba ah......
Tarık arabaya varır ve biner.
Naz: Üffffffff! Ayyyyyyyy! Bu ne koku????? Sen parfümünü mü değiştin??????
Tarık dikiz aynasından bakarak cevap verir.
Tarık: Halanız sucuklar için beni mutfak’a yolladı biliyorsunuz. Aç aç binmemek için biraz atıştırdım.
Naz: Buna atıştırmak değil sürüştürmek denir. Hadi git de değiştir üstünü. Sıkılmıştım zaten bu üniformadan.
Tarık: Camınızı açın. Ben bugün bu forma ile sizi okulunuza bırakacağım.
Naz: Ne o bağlandın mı formaya ne? Yine tersinden kalkmışsın bugün.
Tarık cevap vermez ve arabayı çalıştırır. Birkaç kez Naz’a aynadan baktıktan sonra....
Tarık: Birini mi arayacaksınız yoksa telefonunuz mu bozuldu?
Naz: Telefonum gayet iyi çalışıyor. Kimi arayıp aramayacağım da seni ilgilendirmez.
Tarık( Sinirli): Haklısınız Naz hanım.
Naz yol boyunca Tarık Tekelioğlunu arar.
Yol boyu cebindeki telefon Naz’ın aramaları yüzünden titremektedir.Tarık sonunda dayanamaz....
Tarık: Yeter! Açmıyor işte! Israr etmeyin!
Naz: Sen yine benim eski şoföre benzemeye başladın........Sana ne?......Sen aynadan beni mi izliyorsun......?
Tarık derin bir nefes alır ve cevap vermez. Cebindeki telefondan mesaj sinyali gelir.
Naz: Sana mesaj geldi. Ne o değiştirdin mi mesaj sinyalini?
Tarık: Evet .
Naz: Bakmayacak mısın?
Tarık: Gerek yok. Kimden geldiğini biliyorum. Sonra bakarım. Hem şimdi araba kullanıyorum.
Naz: Kesin Sofiadan.
Tarık: Değil.
Naz: Değil mi? Başka kim olabilir ki?
Tarık dikiz aynasından Naz’a bakıp gülümser.
Naz: Neden sırıtıyorsun?
Tarık : Sırıtmıyorum. Gülümsüyorum.
Naz: İkisini de yapma.
Naz arkasına yaslanır ve yine mesaj yazar.......
Tarık’ın telefonundan yine mesaj alındı sesi gelir. Naz birden elini Tarık’ın cebine atar. Tarık vitesten elini çeker ve Naz’ın elini yakalar.
Tarık: Ne yapıyorsun?
Naz: Ne yapıyorsunuz diyecektin herhalde?
Tarık: Ne yapıyorsun?
Naz: Sen fazla asi olmaya başladın ya hayır olsun. Yardımcı olacaktım . Belki mesaj önemlidir.
Tarık: O zaman aynı kişi bir mesaj daha atar. Zaten geldik. Ayrıca telefon benim.
Naz: Sen dua et Tarık Tekelioğluna şu an aklımın yarısı orada. Yoksa sana yapacağımı bilirim ben.
Tarık: Aman ne olur elinizden geleni ardınıza koymayın.
Naz arabadan söylenerek iner........
Naz: Ya ne oldu buna? Neyse. Tarık Tekelioğlu da çok dengeli değil herhalde. On cevapsız arama bir de iki mesaj çektim , tık yok.
Tarık Naz’a çellosunu verir. Naz elinden alır almaz arabaya biner ve gider. Aynadan Naz’ın telefonunu kulağına dayadığını görür.
Tarık: Pes......Yol boyu titredim durdum ......Şimdi yine arıyor.....Sen kaşındın Naz.....
Tarık köşeyi döner ve arabayı kenara çeker. Elini cebine atar, telefonu çıkartır ve cevaplar.
Tarık: Günaydın Naz hanım! Şu an çalışıyorum. O nedenle daha önceki on aramanıza ve iki mesajınıza cevap vermedim. İyi günler.
Tarık telefonu kapatır ve cebine koyar.
Tarık: Ohhhhhhhhhhh ya!!!!! Dünya varmış. Artık bir süre aramaz.
Derken Tarık’ın diğer telefonu çalar. Tarık sinirle telefonu açar.....
Tarık: Anlatamadım galiba. Çalışıyoruuuuuum!!!!!!
Naz( ağlamaklı): Taaaaaaaarık!!!!! Beni gel al. Çok kötüyüm.Ben okula gidemeyeceğim.......

2

Tarık: Demek çok kötüsün ve okula gidemeyeceksin.....Senin için daha farklı planlarım vardı ama sanırım kaldıramazsın......Kelebek gibisin Naz.....Narin bir kelebek........Sen bana kıyabiliyorsun ama ben daha fazlasını yapamam sana.......hak etmiş olsan da yapamam.
Tarık yağmur altında ayakta bekleyen Naz’ın yanına varmıştır. Naz Tarık’ın gelmiş olduğunu gördüğü halde durduğu yerden kımıldamaz. Tarık arabadan iner.....
Tarık: Neden binmiyorsun arabaya? Sırılsıklam olmuşsun......Hasta olacaksın.
Naz Tarık’a cevap vermez. Ona sımsıkı sarılır. Tarık mecburen Naz’ı kendinden uzaklaştırır.
Tarık: İnsanlar bakıyor.....Şoförün olduğum belli.....Rezil olacaksın......!
Naz Tarık ‘ tan zor kopar. Arabaya binerken.....
Naz : Sen çok iyisin........
Naz ‘ ın üstündeki kıyafetlerinden su akmaktadır. Tarık da Naz’ı bindirene kadar ıslanmıştır....
Tarık: Bahar işte.....On dakika önce hava bulutluydu , şimdi neredeyse sel basacak......
Naz: Tarık....Sağ ol hemen geldiğin için.....
Tarık: Görevim.....Siz çağırırsınız ben gelirim.....
Naz: Ya görevin olmasaydı?.....Benim için yine gelir miydin?
Tarık aynadan Naz’a bakar.
Tarık: Gelirdim.
Naz gülümser ama gözlerinden hala yaşlar akmaktadır.
Tarık: Çok ıslandın. Eve kadar hasta olursun böyle. Bir yerden sana kıyafet alalım.
Naz: Tek şartla. Sen de alacaksın......Şu an şoförüm gibi görünmeni istemiyorum......
Tarık: Ama üniforma sadece bir sembol.....Ben yine şoför olarak oturacağım bu koltukta...
Naz: O zaman seni bu akşama kadar kovuyorum.....
Tarık: Ne?
Naz: Merak etme.....Yatmadan önce yine işe alacağım.....
Tarık gülümser. Naz gülümsemesini aynadan görür ve o da gülümsemeye çalışır. Ama üzüntülü hali hala üzerindedir. Tarık en yakın butikte durur. İçeride seçtikleri kıyafetleri denerlerken.....
Tezgahtar: Beyefendi....Hanımefendi bu T-shirt’ü gönderdi size......
Tezgahtar kabinin üzerinden T-shirt’ü Tarık’a uzatır. Tarık kotu giymiş fakat üstü çıplak halde kabinden çıkar. Tezgahtar şaşırır fakat yinede hayranlıkla Tarık’a bakar....
Tezgahtar : Ama böyle çıkmanız uygun değil.....
Tarık elinde T-shirt’ü göstererek......
Tarık: Nerede kendisi?
Tezgahtar: Üst katta......Bayan reyonunda.
Tarık saçları savrula savrula hızla medivenlerden üst kata çıkar. Reyondaki herkes onu izlemektedir.
Tarık: Pardon!
Der sinirli bir şekilde.......
Tarık: Buraya ıslak gelen bayan nerede?
Tezgahtar bir kabini gösterir. Tarık kabine doğru ilerlerken bir askıdan sapsarı bir bluz çeker alır. Bluzu Naz’ın bulunduğu kabinin üstünden içeri atar.....
Naz:Ayyyyyyyyy! Bu da ne?
Tarık sesini inceltir.......
Tarık: Aşağıdaki beyefendi size gönderdi.
Naz kilidi açar ve kafasını araladığı kapıdan uzatır.
Naz: Ben sarıdan nefret ederim.Ayrıca kendi kıyafetlerimi kendim seçmek isterim.....
Tarık elindeki T-shirt’ü Naz’a göstererek ......
Tarık: Bende! Ne tesadüf.......!!!!!!
Tarık arkasını dönüp gitmek üzere iken......
Naz:Hep annem babamın kıyafetlerini seçerdi....Sanırım bir an.....
Tarık durur ve arkasını döner.....
Tarık: Bir an ne?
Naz Tarık’ı baştan aşağıya süzer......
Naz: Yok bir şey......Ayıp ya! Sen böyle mi çıktın yukarıya?
Naz başını uzattığı kabinden reyona bakar. Tüm tezgahtar ve diğer bayanların gözü Tarık üzerindedir. Tarık da bunu fark eder ve utanır.....
Naz: Şimdilik bunu giysen iyi olur.....Herkes sana bakıyor.....
Tarık T-shirt’ü giyer ve aşağıya iner. Kabinine girer ve aynada kendine bakar.
Tarık: Hiç fena olmadı aslında.
Naz yukarıdan inmiş Tarık’ın kabinini çalar......
Naz: Sen de kızları geçtin.......Hadi bak ben hazırım.......
Tarık kabinin kapısını açar ve Naz ‘a bakakalır.
Tarık: Sen ........?
Naz: Sende.....!
Birbirlerine verdikleri üstleri giymiş birbirlerine bakarlar.
Tarık: Sarıyı sevmiyorsun ama çok yakışmış.
Naz: Ben sana siyahı hep yakıştırıyordum zaten.
Tarık gülümser ve Naz’ı elinden tutarak kasaya götürür. Kredi kartını çıkartır....
Naz: Sen mi ödeyeceksin?
Tarık: Bir sorun mu var.....?
Naz: Yok da seni zor durumda bırakmak istemem....
Tarık: Önemli değil.....Dün iddianı kabul etseydim bu ay çift maaş alacaktım.....
Naz: Ama etmedin.....
Tarık: Ama içimden bir ses seninle bir iddiaya gireceğimizi ve benim bir maaş ikramiye kazanacağımı söylüyor......
Naz: Gerçekten mi?
Tarık: Gerçekten. Var mısın iddiaya?
Naz: Varım.....
İkisi de gülerek dükkandan çıkar.
Tarık: Yağmur kesilmiş......
Naz: Şimdi ne yapacağız?
Tarık: Gel benimle.
Tarık Naz’ı yine elinden yakalar ve caddenin karşısındaki kuaföre götürür.
Tarık: Benim sinüzitim var. Seni bilmem ama ıslak saçla dolaşırsam hasta olurum.
Naz: Bende........
Birlikte boş koltuklara otururlar. Naz yanında oturan Tarık’a uzunca bir süre bakar.....
Naz: Teşekkür ederim.
Tarık: Ne için?
Naz: İhtiyacım olduğunda yanımda olduğun için.
Tarık: Bu konuyu daha konuşacağız ama dedim ya görevim.
Naz önüne döner ve aynaya bakar.
Naz : Şu an değil.....!

3

Tarık da gülümser. Aynada Tarık’ın gülümsemesini gören Naz ......
Naz: Hoşuna gitti değil mi? Ne güzel işte . Okula gitmediğimde ben yok yazılıyorum. Senin yoklama sorunun yok......
Tarık: Orası öyle ama bende böyle bir gün kovulup ertesi gün işe geri alınırsam korkarım emekliliğim sıkıntıya girer......
Naz: Merak etme. Kovulduğunu sadece sen ve ben biliyoruz......Formaliteler bizi bağlamıyor....
Tarık: Sen öyle diyorsan öyledir.
Birbirlerine yine manalı bakarlar. Saçları fönle kurutulduktan sonra dışarıya çıkarlar.
Naz: Gerçekten de bu yıl baharı bahar gibi yaşıyoruz. Şimdide güneş açmış.
Tarık: Nereye gidelim?
Naz: Ben biliyorum nereye gideceğimizi.
Tarık: Nereye?
Naz: Erguvanları seyretmeye.
Tarık: O kafeye mi?
Naz: Ama ben erguvan ağaçlarını çok seviyorum. Hem bu sefer birlikte oturacağız. Sen aşağıda ben yukarıda olmayacağım.
Tarık: Hmmm madem öyle, gidelim.
Kafeye vardıklarında Naz en sevdiği köşeye oturur. Tarık da tam karşısına......
Tarık: Bak moralin düzeldi.
Naz birden öncesini hatırlar ve dalar gider.
Tarık: Naz! Ben sana üzüntünü hatırlatmak için söylemedim bunu.
Naz , Tarık’ın eli üzerine elini koyar.....
Naz: Biliyorum......Unutmuş değildim aslında.....Sağ ol.
Tarık elini ters çevirir ve Naz’ın elini tutar. Baş parmağı ile elinin üstünü okşarken gülümseyerek Naz’a bakar....
Naz: Ben çok mu kötüyüm Tarık! Dünden bu yana kaç kez aradım onu. Mesajlar çektim. Sadece bir cevap yazdı........Hele sen gelmeden önce beni çok kötü tersledi.......Ben bunları gerçekten hak ettim mi?
Tarık Naz’ın elini bırakıp arkasına yaslanır. Kaşlarını çatmış Naz’a bakmaktadır.....
Tarık: Şimdi burada oturup senin ve Tarık Tekelioğlunun ilişkisini mi konuşacağız?
Başını yana çevirir ve denize bakar.....
Naz: Anlamadım? Başka ne konuşabiliriz ki?
Tarık: Bak bu soru çok güzel oldu. Ama önce şuna cevap bulalım istersen.
Naz: Neye?
Tarık: Biz seninle neden konuşamıyoruz ?
Naz: Konuşamıyor muyuz? Ne yapıyoruz deminden beri? Koklaşıyor muyuz? Hıhıhıhhıı......
Tarık Naz’a çok ciddi bakar.....
Naz: Haklısın çok kötü bir espriydi........Benimle ne konuşmak istiyorsan konuşabilirsin biliyorsun.
Tarık: Biliyor muyum onu da bilmiyorum........Yinede olmuyor nedense.....Aklım çok karışık.
Naz: Asıl aklı karışık olan benim. Hele dünden bu yana. Aylardır kin beslediğim birinin aslında benim ve ailem için nasıl mücadele verdiğini öğreniyorum fakat kendimi affettiremiyorum.....
Tarık: Bak gördün mü? Konu yine döndü dolaştı Tarık Tekelioğluna geldi.......
Naz: Ne o kıskanıyor musun yoksa?
Naz yandan yandan gülümsemeye başlarken Tarık başını yine denize çevirir.
Naz: Sen bir duysaydın Hulusi amcanın söylediklerini......Ağladı adamcağız karşımda......Hem de hüngür hüngür......Dayanamam ben erkeklerin ağlamasına.....
Tarık ( anlaşılması güç bir sesle ve yüzü denize dönük): İyi ya ağlayacaz yani derdimizi anlatabilmek için....
Naz: Tarık bana dönüp konuşur musun......?Rüzgardan anlaşılmıyor dediğin.
Tarık Naz’a döner ve yüksek sesle......
Tarık: Hulusi beyin neler anlattığını çok merak ettim diyordum.
Naz: Ya o benim yerden yere vurduğum Tarık Tekelioğlu meğersem tüm benliği ile bizi kurtarmaya çabalamış. Tek başına kefil olmak istemiş bize. Hem de bankayı tehlikeye atma riskini hiç düşünmeden göze alarak......
Tarık: Bak sen ne yüce bir davranış......takdir ettim vallahi.....
Naz: Ya sen dalga mı geçiyorsun?
Tarık: Aaaaaaa lütfen......neden dalga geçeyim ki......Eeeeee başka neler yapmışım......yani yapmış.....?
Naz: Sen de Belgin hanımın senden her bahsedişimde seni oğlu sandığı gibi Tarık Tekelioğlundan bahsedince kendini o sanıyorsun....
Tarık sinirli bir gülümseyişle.......
Tarık: Onun da adı Tarık olmasaymış......Başka?
Naz: Vazgeçtim sana onun hakkında bir şey söylenmiyor....
Tarık: Sen bilirsin. Konu sıkmaya başlamıştı zaten.
Naz: Okullar, yollar yaptırıyormuş.....Pazartesi günü Hulusi amcanın adını verdiği bir okulun açılışı varmış.......
Tarık: İyi gidersin açılışa görürsün kendisini.
Naz: Tabi yaaaaa. Hay aklınla bin yaşa.
Tarık ( içses): Oğlum Tarık sen de neredeyse Tarık Tekelioğlunu altın tepside sunacaksın ....
Naz: Hem sen de gelirsin bu vesileyle o meseleyi de çözeriz.
Tarık: Hangi meseleyi?
Naz: Hani seni çok fena dövmüştü ya.....
Tarık: Ya sen de hemen ciddiye alıyorsun. Öyle bir fikirdi benimkisi.
Naz: Yok yok fikrin çok iyiydi.....
Tarık: Naz ne işimiz var Valilerin........... müdürlerin arasında.....
Naz: Yok yok fikrin çok iyiydi.
Tarık: Sar dur başa şimdi plak gibi...... Yok yok fikrin çok iyiydi.
Naz: Ama gerçekten çok iyiydi......Belgin teyzeyi arayayım ve açılışta bana stajıma sayılacak bir mini konser düzenlemesini rica edeyim.....
Tarık: Ben daha fazla dinleyemeyeceğim.......
Tarık masadan kalkar......
Naz: Dur! Nereye gidiyorsun.
Tarık: Wc ‘ye.
Naz: Tamam.
Tarık: Gidebilirim yani?
Naz: Sende çok alıngansın bugün......
Tarık: Alıngan mı? Hayır böyle çocuğuna izin veren anneler gibi “tamam” dedin....
Naz: Tamam tamam.
Tarık arkasını sinirli bir şekilde döner gider.......
Tarık: Yok bu böyle olmayacak......Deli edecek bu kız beni......Şimdide Tarık Tekelioğluna taktı.....
Tarık Naz’ın sesini duyar....
Naz: Söylenme......duyuyorum seniiiiii!
Tarık: Offff Allahım.
Tarık kafenin içerisine girer ve Naz’ı camdan izler. Naz dirseklerini masaya yaslamış ve yüzünü avuçlarının içine almış düşünmektedir.....
Tarık: Kesin beni düşünüyor. Yani bankacı beni....diğer beni napsın ki....Şu işi biraz imkansız hale getirelim de açılışı kafasından silsin.
Filiz ‘in eski telefonunu çıkartır ve Naz’ı arar......Naz çalan telefonuna bakar ve önce bir sevinç sıçraması yapar oturduğu yerde.....Tarık aramayı bitirir.
Tarık: Şuraya bak ya.....Havalara uçuyor.....Görmediği , tanımadığı biri arıyor mest oluyor....
Naz telefonu açmadan susunca yine hayal kırıklığına uğramış bir biçimde yerine oturur.....
Tarık içeriden çıkmak üzere iken Naz arar.
Tarık: Bir de utanmadan geri arıyor......Dur bakalım ne diyecek......Alo?
Naz: Tarık bey? .....Siz arayınca.........Yani umarım şimdi müsaitsiniz ?
Tarık: Üzgünüm yanlışlık olmuş.....Ben sizi aramadım......Şimdi uçak’a binmek üzereyim......Bodrumda katılacağım bir okul açılışı var.....İyi günler...
Tarık telefonu cebine koyar ve camdan Naz’a bakar. Naz telefonunu pişmanlıkla masaya çarpar. Derin bir nefes çeker ve rahatlamış kafeden çıkıp Naz’ın yanına ilerler. Naz Tarık’ın gelişini görünce biraz düzeltir hayal kırıklığı yansıtan halini.
Tarık: Bir şey mi oldu?
Naz: Yoooooo. Seni merak ettim.
Tarık: Beni? Yanlışlık olmasın?
Naz: Merak edemez miyim yani. Onca yaşanmış şey var aramızda........
Tarık: Yine başladık.....Ne var mesela ?
Naz: Sen de sıkıştırmasan olmuyor değil mi? Ne söyletmeye çalışıyorsun?
Tarık: Sence bir şey mi söyletmeye çalışıyorum sana ?
Naz: Ben biliyorum ne düşündüğünü ama........
Tarık: Kesin. Şu anda ne düşünüyorum peki?
Naz: Ne olacak. Sofiayı.......Yalan mı?
Tarık Naz’ın yanındaki sandalyeyi çeker ve oturur. Naz’a samimiyetle bakar......
Tarık: Üzgünüm. Bilemedin.
Naz: O zaman Franchesca.
Tarık: Yok Melissa.
Naz: İşte bak aklın bir kızda.
Tarık: Naz......Lütfen çıldırtma beni. Evet aklım bir kızda ama bahsi geçenlerden biri değil.
Naz biraz duraksar.....Tarık yine elini eline alır ve onu tutar.
Tarık: Her gün bu fırsatları yakalayamıyoruz. Yani ben yakalayamıyorum.......Hazır bugün şoförün değilim.....
Naz heyecanlanır. Önce kendisinden gözünü ayıramayan Tarık ‘a bakar sonra gözlerini elini sımsıkı tutan Tarık’ın eline çevirir. Serbest olan elinin parmakları ile Tarık’ın elini kavrayan parmakları ile oynamaya başlar......
Naz: Tarık! İnsanlar bazen bazı şeylerden kaçarlar. Bu kaçışın bittiği anlar iyi de olabilir, kötü de......Ne söyleyeceğini tahmin edebiliyorum aslında.....hatta biliyor......belkide uzun zamandır söylemeni bekliyor ve istiyorum.....Ama duymaktan korkuyorum.....Sonrasından daha da çok korkuyorum........
Tarık: Korkuyor musun?......Ama neden?
Naz: Nedenini söyleyebileceğimi sanmıyorum......Bazı şeyler var emin olmam gereken....
Naz her iki eliyle Tarık’ın elini kavrar........
Naz: Lütfen bana biraz daha zaman ver........
Tarık: Hazır olduğunu nasıl anlayacağım peki?
Naz: Anlayacaksın. Buna emin ol.......Belki de buradan biraz uzaklaşmak iyi gelir......
Tarık: Uzaklaşmak mı? Aman sakın İtalya deme bana......
Naz: Ayy ne İtalyası......Orası hiç olmaz.....
Tarık’a bakar ve manalı gülümser.....
Naz: Bu hafta okul kapanıyor......Düşündüm taşındım hep beraber Bodruma tatile gitmeye karar verdim.....

4

Tarık kalakalır. Gözlerini kısarak Naz'a bakar ve
Tarık: Ne???!!!!
Naz: Bodrum diyordum.....Ne güzeldir bu mevsimde.....Aşıkların mekanı biliyorsun.....Bodrumda aşk başkadır......Hem yılın şu zamanı kim bilir kimler vardır orada....
Tarık: Doğru duymuşum......Yok......Benim kalkmam gerekiyor!
Tarık telaşlı ve yıkılmış bir ifade ile ayağa kalkıp şaşkınlıkla etrafına bakar.....Nereye gideceğini bilmez bir hali vardır.
Naz: Noldu?!.....Nereye?
Tarık Naz'a bakar ve...
Tarık: Wc 'ye.....
Naz: Yine mi?......Rahatsız mısın yoksa?
Tarık: Yok.....Yok iyiyim ben.......Bekle beni geliyorum.....
Naz: Utanmana gerek yok Tarık.....Yediğin bir şey mi dokundu acaba?
Tarık: Hava......buranın havasından.....
Der ve bir öncekinden daha hızlı adımlarla kafenin içerisine girer. Naz oturduğu yerden onu izlemektedir....
Naz: Kesin temiz olmayan bir yerde dürüm falan yedi bu......Ama ne zaman?......Gidip baksam mı?....Evet bir bakayım........Kıyamam ya.......Aman Naz belli etme......!!!!!
Naz 'ın yanına gelmek üzere ayağa kalktığını görünce Tarık hemen Filiz'in verdiği telefona sarılır. Derin bir nefes alır ve Naz'ın telefon numarasını çevirir. Kendisine doğru gelen Naz bir anda olduğu yerde durur. Bir öncekinden daha sakin halde telefonu cevaplandırır.
Naz: Alo?
Tarık sesini değiştirerek....
Tarık: Naz hanım?
Naz: Buyrun. Eklemek istediklerinizi eklemek için mi aradınız beni. Uçağınız kaçmasın.
Tarık: Kaçtı bile.
Naz: Ayyyy çok üzgünüm....Benim yüzümden......
Tarık: Yok kesinlikle üstünüze almayın suçu. Beni bodrumdan aradılar uçak 'a binmek üzere iken. Açılış töreni bir süreliğine ertelenmiş. Ben de gitmekten vazgeçtim.
Naz: Öylemi? Olur böyle şeyler bürokraside.
Tarık: Oluyor işte. Ben de madem burada kaldım, bu zamanı sizinle görüşmek için değerlendireyim dedim.
Naz: İstemiyorsanız mecbur değilsiniz. Ben sadece kendimi açıklamak ve gıyabınızda söylediklerimden duyduğum rahatsızlığı sizinle paylaşmak isterdim.
Tarık: Peki o halde aynı düşünüyoruz. Yarın öğlen Marina Cafede buluşalım.
Naz: Saat tam on-ikide orada olacağım. Bir de şu benim şoförüm ile olan mesele vardı. Belki onu da......
Tarık: Naz hanım .....! Ben mümkünse sizinle buluştuğumda o şahız orada olmasın.
Naz: O kadar kötü yani durum. Ama Filiz....biliyorsunuz......
Tarık: Onu bırakın biz aramızda çözelim....Fakat şunu da istemeden söylemeliyim Tarık gibi kendini patronuna bağlı hisseden bir başka şoför asla bulamazsınız. Siz neler düşünüyordunuz hakkımda bilemem ama onun o günkü sözleri benim için unutulacak türden değil.
Naz : Anlıyorum......Yalnız bekliyor olacağım sizi......İyi günler.
Tarık telefonu kapattığında Naz'ı izler.
Naz: Tarık.......! Sen gerçekten bir tanesin....Sonuça ben patron o da kız kardeşinin ağabey'i ....Giderek gönlümde büyüyorsun....Ah, evet Tarık......
Naz kafeye doğru yine yürümeye başlar. Tarık da içeriden çıkar. Kapıda karşılaşırlar. Yine sessizce birbirlerine bakarlar. Bu sessiz bakışma ise heyecanlarını arttırır. Her ikisinin de kalbi deli gibi çarpmaktadır, nefes alışlarının hızı göğüs kafeslerinin hareketinden belli olur. Bu büyülü ortam bir garsonun içeriden bahçeye çıkmak istemesiyle bozulur.....
Garson: İzninizle!
Tarık Naz ' ı kolundan yakalayarak kenara çeker.
Tarık: Noldu?
Naz: Seni merak ettim. İyi misin?
Tarık: Şimdi daha iyiyim. Gel yerimize geçelim.
Naz: Yürüyebilir miyiz?
Tarık: Tabi . Hem şu bodrum planlarını da konuşuruz.
Naz: Ne? Aaaa evet....Bodrum.......Aslında bu kadar aceleye gerek yok.
Tarık: Nasıl yani? Yarın gitmekten vaz mı geçtin.
Naz: Tabi. Ne acelemiz var. Kalacak yerleri araştıralım......Alış- veriş.......Babam ' ı ikna edelim......Sonra halam.
Tarık: Anlaşıldı......
Naz: Ne o ......Hayal kırıklığı hissediyorum sanki......
Tarık: Fikir değişikliklerinden.....hem de bu kadar çabuk olanlardan rahatsız oluyorum........
Naz parmak ucuna yükselip Tarık 'ın yanağına bir öpücük kondurur....
Tarık: Bu da neydi şimdi?
Naz: Hiiiiç. Biraz gecikmiş bir teşekkür olarak al. Haydi gel gün kısalıyor........Yürüyelim.
Naz sevinçle hoplaya zıplaya sahil yolunda ilerlemeye başlar. Tarık elleri ceplerinde ağır adımlarla onu izlemektedir.
Tarık: Seni bu kadar mutlu görmek çok güzel ama bu benden mi yoksa öbür benden mi kaynaklanıyor bilmiyorum. Tekelioğlu kimliğimin benim üstüme geçmesinden çok rahatsızım. Aslında telefon da konuştuğunu bana anlatmış olsa bu kadar rahatsız olmazdım belki. Neden saklıyor......?
Naz oldukça ilerlemiştir. Ara ara durup çevresindeki çiçekleri koklamaktadır.....Tarık yaklaşık elli metre gerisinden elleri ceplerinde ağır adımlarla gelmektedir......Ara ara yerdeki bir taşa ayağı ile vurup gittiği yöne bakmaktadır....
Naz: Şimdi sana söylesem Tarık Tekelioğlu ile konuştuğumu kim bilir ne dersin.....Kıskanıyor mu kızıyor mu anlayamadım........İkisi de anlamsız ama gel de anlat.....
Tarık yaklaştıkça Naz onun ıslık çaldığını fark eder.......Gerçekten de Tarık ıslıkla Nazan Öncel 'in 'Sana Kul Köle Olmuşum' şarkısını çalmaktadır......
Naz: Neredesin yaaaaa?
Koşarak Tarık'ın koluna girer. Tarık hafiften gülümseyerek Naz'a bakar.
Naz: Ben bu şarkıyı çok severim. Hadi benim için söyle......
Tarık: Zaten senin içindi......
Naz: Net konuşsana.......Bazen hiç anlamıyorum söylediklerini....
Tarık durur ve Naz'ı çenesinden tutar......Gülerek....
Tarık: Sen beni hiç anlamıyorsun ki....
Der ve şarkıya başlar:
Ben seni yıllarca önce, ilk gördüğüm anda sevdim
Aşk denilen şu duyguyu, seni gördüğüm an bildim
Neler ummuştum ne buldum, o anda hep seni duydum
Sendin benim tek umudum, ben seninle dopdoluydum

Aşk denilen şeyi tattım, biraz acı biraz keder
Neler vaad etmiştin neler, gözyaşlarımı görseler
Ben aşkı ilk senden tattım, güzelim bir tanem tatlım
İnanmam artık bunlara, ben seni kalbimden attım

Ben seni yıllarca önce, ilk gördüğüm anda sevdim
Aşk denilen o duyguyu, bir anda içimde duydum
Şimdi artık bir hayalsin, istemezdim böyle olsun
Sevgini sahi sanıp da, sana kul köle olmuştum

5

Şarkı bittiğinde Naz durup Tarık'ın da durmasına sebep olur.
Tarık: Neden durduk şimdi?
Naz: Şarkı.
Tarık: Ne olmuş şarkıya?
Naz: Aklıma geldi de........Sen bu şarkıları rasgele mi söylüyorsun , yoksa seni etkileyen durumlar oluyor da o nedenle mi seçip söylüyorsun?
Tarık: Sence?
Naz: Ben bilsem sormazdım zaten.
Tarık: O zaman kastettiğin durumların muhakemesini yap ve şarkı sözleri ile aralarında bir ilişki kurmaya çalış. Sonuç rasgele mi niyetle mi seçilip seçilmediğini gösterir herhalde.
Naz: Ayyyyyyyy sende. Müzik tarihi hocamız gibi konuştun. Neyse güzel, hatta çok güzel,şarkının hakkını vererek söylüyorsun........
Tarık: Bu bir iltifat mı şimdi.
Naz: Nasıl istiyorsan öyle düşün.
Tarık: Ben bunu iltifat olarak alıyorum o halde. Uzun zamandır bana iltifat etmiyordun , bir telafi olur.
Naz: Tarık? Ben sana hiç iltifat ettim mi?
Tarık: Eeeeee biraz önce ettin ya.
Naz: Sen tartışma çıkarmaya çalışmıyorsun değil mi?
Tarık gülümser. Yanından geçmekte oldukları erguvan ağacından bir çiçek kopartır ve onu Naz'a verirken.....
Tarık: Bak bunu da camdan atmaya kalkma. İstersen bir kitap arasına koy ve unut. İleride bir gün bulduğunda bu günü hatırlarsın.
Naz çiçek'i koklar ve kulağının arkasına takar. Tarık da saçını düzeltir ve el ele dönüşe geçerler. Eve vardıklarında Naz öncelikle arabadan iner ve bagajı açar. Tarık yanına gelir.
Tarık : Bu ne acele? Ben taşırım eşyaları.
Naz: Bu üniformayı artık giymeni istemiyorum.
Naz içinde üniformanın olduğu poşeti arabanın bagajından çıkartır ve çöpe atar.
Tarık: Beni tekrar işe almıyor musun yoksa?
Naz: Üniformasız çalışmanı istiyorum.
Tarık: Emin misin?
Naz: Eminim. Hatta babamla konuşacağım. Sana biraz üst baş almak lazım. Ben hazırlıklarımızı tamamlayıp Bodruma gidelim diyorum.
Tarık gülümser.
Naz: Bakıyorum hoşuna gitti. Anlaştık o zaman . Yarın sen beni marinaya bırakırsın on-ikiye doğru . Sonra alış-verişe gidersin.
Tarık: Sen de benimle gel. Yardımcı olursun. Seçimlerinin güzel olduğunu gördüm.
Naz: Yok. Sen yarın tek gez. Ben de seni Marina Cafede beklerim. Belki okuldan birkaç arkadaş ile buluşurum orada.
Tarık yine yüzünü asar. Naz'ın sakladığı gerçek onu rahatsız etmiştir.
Tarık (içses): Niye bozuluyorsun ki....Senin sürekli yaptığın bir şey bu.....
Tarık: Tamam. Haydi iyi akşamlar. Ben belki yemeğe gelmem.
Naz: Neden?
Tarık : Bugünün ağır havası beni tok tutacağa benziyor.
Naz Tarık'ın ardından bakar ve ......
Naz: Tarııııııııık! Güzel bir gün geçirdim. Sağ ol.
Tarık sadece sese döner ve sonra cevap vermeden yoluna devam eder.
Naz: Kuşkulandı mı acaba?
Ertesi sabah Tarık kahvaltıya da katılmaz. Naz telefonla arar.....
Tarık: Efendim?
Naz: Kahvaltı bitmek üzere. Neden gelmedin?
Tarık: Sabah erkenden Sadri ile buluşup işkembe içmeye gittik.
Naz: Ayyy sana inanmıyorum. Umarım yıkanmışsındır. Arabanın içi şimdi sarımsak kokar.
Tarık: Merak etme. Bir demet maydanoz yedim üstüne. Ne zaman çıkmak istersin?
Naz: Yarım saat sonra.
Tarık: Düzeltmeyecek misin?
Naz: Neyi?
Tarık: Neyi olacak, dilimi. İstersin, dedim......istersiniz diye düzeltmedin.....
Naz: Üniforma ile onu da attım.......Yarım saat sonra görüşürüz.....
Tarık: Tamam.
Tarık telefonunu masaya bırakır. O an telefon tekrar çalar......Arayan Sadridir.
Sadri: Tarık, bir saat izin aldım Hulusi amcadan. Ayşe ile buluşacağım. Beni bırakabilir misin buluşacağımız yere? Filiz de Ayşe ile gelecek. Sakın hayır deme bak......
Tarık: Üzgünüm Sadri ama hayır.
Sadri: Bana hala kızgınsın anlaşılan. Oysa bu sabah çok anlayışlıydın.
Tarık: Ben sana kızgın falan değilim. Naz yarım saat sonra onu Marina Cafeye götürmemi istiyor.
Sadri : Marina Cafe mi?
Tarık: Orada benimle buluşacak.
Sadri : Anlamadım. Siz oraya zaten beraber gitmeyecek misiniz?
Tarık: Ben dediğim Tarık Tekelioğlu.......
Huluısi : Sadri ! Kiminle konuşuyorsun sen on dakikadır?
Sadri telefonu kapatır.
Tarık: Babam da tam gelecek zamanı buldu. Neyse kalk Tarık görev çağırıyor. Naz hanımı kafeye götürelim bakalım.
Tarık arabaya geçer. On dakika sonra Naz evden çıkar. Tarık Naz'ı görünce arabadan iner. Dili tutulmuştur.
Naz: Benim, ben. Ne o tanıyamadın mı...?
Tarık: Şeyyyyy.....Çok......
Naz. Evet? Çok ne?
Tarık Naz 'ın bu kadar özenmiş olmasına kızmıştır.
Tarık: Çok geciktiniz.
Naz: Ne demiştik, geciktiniz değil. Geciktin.......Hem yarım saat yeni doldu......Nasıl görünüyorum?
Tarık: Her zamanki gibi.
Naz: Sen yine tersinden kalkmışsın bugün. Ben güzel göründüğümü biliyorum. Bir şey söylemek zorunda hissetme kendini.
Tarık: Hissetmiyorum zaten. Buyrun.
Naz: Sana da değişiklik yaramıyor. Buyur de dedikçe buyrun diyorsun.
Tarık Naz 'ın kendi sözlerine güldüğünü görür ama ciddiyetini bozmaz. Yola çıkarlar.
Tarık: Geldik. Burası için fazla güzel görünüyorsun.
Naz: Nihayet.
Tarık: Efendim?
Naz: Yok bir şey. Nihayet geldik dedim. Sanki her zamankinden yavaş geldin. Neyse saat on-ikiye beş var. Hadi sen git şimdi. Bak, mayo,short,havlu,terlik.kolsuz t-shirtler al kendine.....Eksik kalan bir şey olursa yarın beraber çıkarız.
Tarık: İki işe ne gerek var. Ya bugün beraber çıkalım yada yarın.
Naz: Ya sen benim dediğimi yap. Ben seni arayınca da gelir alırsın beni.
Tarık: Madem ısrar ediyorsun.
Naz kafeye girerken, Tarık da arabayla uzaklaşır.
Tarık: Ben diyeceğimi dedim. Sen beni böyle gönderince mecburen buluşmamıza gelemeyeceğim. O kadar da hazırlanmışsın......Cık cık cık......Tarık Tekelioğlu yine yanlış yapacak. Eeeeee artık yüzünü bir daha görmek istemezsin......Hahahahahahahaha!!!!!
Naz kafede her taraftan görülebilecek bir masaya oturur. Sık sık oturuş pozisyonunu değiştirir.
Naz: Offff Naz nasıl oturursan otur! Şekil yapmaya ne gerek var. Sana bakıyorlar. Sırıt. Kendi kendine konuşma. Hiiiiiiiiiiiiiiii.
Naz (içses): Abarttım mı ne? Ama önemli bir buluşma bu. Saat de on-ikiyi on geçiyor.....Nerede bu?
Naz: Garson! Acaba Naz Özkul adına bir not var mı?
Garson: Bakayım efendim........
Garson girişe gider gelir.
Garson: Üzgünüm hanımefendi. Herhangi bir not yok.
Naz: Teşekkür ederim.
Parmakları masanın üstünde tıkırdamaya başlayan Naz saat iki de artık dayanamaz ve masadan kalkar.
Naz: Pes yani. İki saat oldu. Naz sana da aferin. Aylar önce de böyle ekilmiştin. Ben halama söyleyeyim Hulusi amcanın beni oğlu hakkında yanılttığını da gününü görsün.......Halama neden söylüyorum ki......Arayayım kendisine söyleyeyim.....
Naz telefonunu çıkartır ve kapıya doğru yürürken Hulusiyi arar.
Hulusi: Efendim Naz kızım.
Naz: Hulusi amca!..........Hulusi amca?
Naz Hulusi ile karşılaşır. Telefonları kapatırlar.
Hulusi( içses): Tam zamanında geldim. Tarık daha oturuyordur herhalde. Sadri neredeyse söylemeyecekti ama Ayşe sağ olsun.....
Hulusi: Kızım Naz.....Nasılsın?
Naz: Hiçbir şey söylemeye kalkmayın......Çok sinirli.........ve kırgınım. Gelmedi Tarık. İki saattir onu bekliyorum burada. Bana hiç masal okumayın onun hakkında.
Hulusi: Gelmedi.....Tarık gelmedi!!!......Yani gelemedi. Ben de o nedenle geldim. Trafik işte , varamadım daha evvel. Çok mühim bir işi çıkmış. Baba ben gidemiyorum sen git diye aradı beni. Ya!
Naz: Beni neden aramadı peki?
Hulusi: Ayyy utanmıştır benim oğlum.
Naz : Neymiş o mühim iş.
Hulusi: Ney miymiş? Şeymiş......Şey........Yaptırdığı okulda bir sorun çıkmış........Açılışı ertelemişler......Tarık da sebebini öğrenince kendi çözmek istemiş.......Şimdi yarın öbür gün çocuklara bir şey olursa kendini affetmez bizim oğlan.....Yaaaaaa!
Naz: Demek bodruma gitti apar topar.
Hulusi: Ne bodrum mu? Bodrum nereden çıktı?
Naz: Ben dün telefonda konuştum kendisiyle. İlk konuşmamda bodruma gidiyorum okul açılışı için dedi. Sonra aradı açılış ertelendi dedi randevulaştık. Gerisini biliyorsunuz işte.
Hulusi gözlerini kısar ve......
Hulusi: Bodrum........Demek bodrum ha......!

6

Hulusi: Hadi Naz kızım görüşürüz.
Hulusi aceleyle arkasından baka kalan Naz ‘ın yanından ayrılır.
Naz: Eve götüreyim mi ya da ne yapacaksın burada yalnız diye sormadı bile.
Telefonunu çantasından çıkartır ve Tarık ‘ ı arar. Tarık telefonu açtığında yüksek müzik sesi ve yakından gelen kızlara ait kıkırdama sesleri gelir kulağına. Tarık ‘ ın da cevaplama şeklinden son derece keyifli olduğu anlaşılmaktadır.
Tarık: Efendim?
Naz: Neredesin sen?
Tarık: Dışarıda.
Naz: Dışarıda nerede? Yanında kim var?
Tarık: Beni yapmak istemediğim bir alış verişe göndermeyip zevkle masalarını paylaşan kişiler.
Naz: Ne yani. Ben seni zorla mı gönderdim alış verişe?
Tarık: Öyle olmadı mı?Defileden fırlamış gibi lüks bir kafeye tek başıma giden ben değilim herhalde.
Naz: Gel beni al.
Tarık: Şimdi mi?
Yanındaki kızlar daha yüksek sesle gülmeye başlarlar. Naz sinirli bir biçimde telefonu kapatır.
Naz: Ay inanmıyorum ya! Hiçbir fırsatı kaçırmıyor bu.
Tekrar kafeye döner. Oturduğu yer tutulmuş olduğundan kenarda bir masaya oturur. Arkasındaki ve yanındaki masada bekar oldukları her hallerinden belli olan bir grup genç erkek vardır. Naz ne tarafa dönse bakışlar üzerindedir. Mecburen Tarık’ı tekrar arar.
Naz: Yola çıktın mı?
Tarık: Biraz önce telefonu neden yüzüme kapadın?
Naz: Hat düştü. Çıktın mı yola?
Bu arada Naz’ın komşu masalarından sözleşmiş gibi gençler aralarında konuştukları konulara yüksek sesli tepkiler verirler. Kimi güler kimi ıslık çalar. Naz’ın arkasına oturmaya çalışan biri de....
Genç: İyi günler hanımefendi. Yanınız sanırım boş.....
Tarık: Oraya varmak üzereyim.
Tarık telefonu kapatır. Naz ‘ ın ilgisi dağıldığı için fark etmez bile.
Naz: Evet boş. Ne olmuş.
Genç: O sandalyeyi alabilir miyim acaba?
Naz: Şeyyy tabi.
Naz mahçup biçimde ayağa kalkar. Masadakiler de konuşmayı kesmiş onları izlemektedir.
Genç: Teşekkür ederim.
Naz: Rica ederim.
Naz eski yerine oturmak ister fakat arka masadakilerin sandalyelerini biraz daha geriye ittiklerini anlayınca , masasının diğer yanına oturur. Böylece gençlerle neredeyse yüz yüze kalır. Başını çevirmek üzere iken gençlerden birinin ona dikkatlice baktığını anlar ve rahatsız olduğunu belli eder bir hareket yapar. Genç bunu fark eder ve ayağa kalkıp yanına gelir.
Genç 2: Affedersiniz. Rahatsız etmek istemedim ben sizi. Siz çello çalıyorsunuz değil mi?
Naz: Evet.
Genç 2: Ben Alpay. Ben de müzisyenim. Sizi altı ay önce bir arkadaşınızla verdiğiniz konserde izlemiştim.
Naz: Hangi konser? (içses) Hoşsun Naz şimdiye kadar kaç konser verdin ki?
Alpay: Şu şehir dışındaki otelde. Arkadaşınız da gitar ile eşlik etmişti size.
Naz: Tamam hatırladım.
Alpay: Çok başarılıydınız. Hatta konser sonrası da sizi tebrik etmiştim.
Naz: Evet evet. Teşekkür ederim.
Alpay: Bu arkadaşlar da müzisyen. Yeni bir projemiz var. Onu konuşuyorduk. Aslında sizin de görüşünüzü alabiliriz bu konuda.
Naz: Öyle mi? Bilmem.
Alpay: Buyrun masaları birleştirelim.
Naz önce düşünür sonra kabul eder ve yan masaya gençlerin yanına geçer.
Alpay: Tanıştırayım. Adınız neydi?
Naz: Naz. Naz Özkul.
Alpay: Memnun oldum ben öncelikle. Bunlar da Servet, Aydın, Murat, Necmi, Hasan, Ozan, Tunç, ve Rüstem.
Hep bir ağızdan: Memnun olduk.
Naz: Bende.
Naz gençlerin arasına oturur. Anladığı kadarıyla daha önce yaşadıkları komik konser anılarını anlatmaktadırlar. Bir iki anıdan sonra Alpay konuya girer.
Alpay: Naz, Naz diyebilirim değil mi?
Naz: Tabi.
Alpay: Şimdi buradaki her bir arkadaş farklı bir müzik aleti çalıyor. Biz daha önce söylediğim gibi bir grup oluşturmak istiyoruz. Nasıl Anadolu ateşi dans konusunda özgünleşmişse biz de bu özgünlüğü yaptığımız müzik ile yakalamak istiyoruz. Önümüzdeki hafta Bodruma gidiyoruz. Aramızda çello çalan yok. Bize katılmayı düşünürsen seviniriz. Ayrıca birazdan birkaç kız arkadaşımız da gelecek. Yalnız olmazsın da.
Naz: Demek Bodrum gidiyorsunuz. Hmmmmm. Eğer ben size katıldığım süreyi staj süresine ekletebilirsem neden olmasın.
Yine anılar anlatılmaya başlanır .Derken herkes , Naz dahil gülmekten konuşamaz hale gelir. Bu esnada Tarık, Filiz, Ayşe ve Sadri kafeye girer. Tarık masalarda Naz’ı aramaktadır. Naz ‘ın oturduğu masaya yaklaştığında Naz ‘ı fark eder ve gözlerine inanamaz.
Tarık: Bir......iki........üç..........dört........dokuz. Yuh!
Naz da Tarık ‘ı önde, Filiz , Ayşe ve Sadri ‘ yi arkasında kendisine şok olmuş halde baktığını görür ve ayağa kalkar. O esnada Ümit de kafeye girer ve Naz’ ı görür.
Naz: İzninizle.
Der ve gençlerin arasından çıkmaya çalışır. Tarık ise çoktan arkasını dönmüş kafeden çıkmak üzeredir. Naz peşinden koşar ve onu arabaya binerken yakalar.
Naz: Dur! Açıklayabilirim.
Tarık Naz ‘ın kolundan kurtulur ve arabayı çalıştırıp hızla oradan uzaklaşır. Arda tekerleklerin hızlı kalkışta çıkardığı sesin kulaklarda bıraktığı yankı ve gözyaşlarını tutamayan bir Naz kalır.

7

Ümit , Filiz , Sadri ve Ayşe de kafeden çıkarlar. Onlar Naz ‘ın yanına vardığında Tarık henüz arabayla ayrılmıştır. Filiz Naz ‘ın koluna girer.
Filiz: Telefonda birinin sana musallat olduğunu sanıp bizi fişek hızıyla buraya getirdi. İnan görmeyi umduğu en son görüntü buydu. Ben abimi yıllardır bu kadar kırgın görmemiştim. Bunu hak etmiyor.
Ümit: Filiz görmüyor musun Naz da çok üzgün.
Filiz: Abim bu vaziyetleri kaç kez yaşadı. Naz bir kez üzülmüş çok mu.
Naz: Durum bildiğiniz gibi değil.
Filiz: İyi o zaman. Biz yine bilmeyelim. Size iyi günler!
Filiz Ayşe ve Sadriyi de alarak bir taksiye biner.
Ümit: Filiz? Nereye?
Filiz: Abimi bulmaya. Onun şu an onu gerçekten seven insanlara ihtiyacı var.
Ümit ters ters Naz ‘a bakarak Filiz ‘in çevirdiği taksiye biner.
Naz: Ümit?
Ümit: Hiç bana Ümit deme. Filiz haklı. Duruma bakılırsa seni eve bırakacak bir kişi mutlaka çıkar. Çıkmasa da taksiye binersin.
Naz gidenlerin ardında kaldırımda tek başına kalmıştır. Yanından geçenlerin sık sık dönüp bakmasından rahatsız olup hemen bir taksiye biner.
Naz: Arasam açar mı acaba telefonu.......Offfffffff! Kapatmış işte.
Naz taksi şoförüne evin adresini verir. Yol boyu Tarık’a ulaşmayı dener ama ulaşamaz. Eve vardığında arabayı kapının önünde bulur.
Naz: Eve gelmiş.
Naz taksi şoförüne parasını verir ve hemen bahçe yolundan müştemilata doğru koşmaya başlar.
Naz: Doğru mu duyuyorum?
Naz duyduğu müzik sesine doğru havuz tarafına sapar. Tarık havuz başında çello çalmaktadır.
Sessizce ve ağır adımlarla arkadan yaklaşır. Hafiften gülümsemektedir.
Tarık: Eve geldiğimi nasıl tahmin ettin?
Naz: Ben olduğumu nasıl anladın?
Tarık: Havuz ayna gibi.
Naz: Tarık! Açıklamama izin ver.
Tarık bir yandan çelloyu çalar diğer yandan Naz ‘a cevap verir.
Tarık: Gerek yok. Bu arada çello arabanın arkasındaydı. Kızmadığını umuyorum.
Naz: Hayır! Ama beni çok şaşırtıyorsun.
Tarık: Nasıl mesela?
Naz: Yeteneklerin ile öncelikle. Ayrıca duygularını bu kadar iyi saklayabilmenle.
Tarık: Sakladığımı kim söyledi ki?
Naz: Hayır, durumu açıklamamı istemedin. Rahatlamış da duruyorsun.
Tarık: Sence stres mi yapmalıydım. Sonuçta ben sadece şoförünüm. Sen de özgür bir genç kızsın.
Naz cevap vermez. Tarık havuzdaki yansımasında başını üzgün bir şekilde eğdiğini görür.
Tarık: Sadece şoförünüm. Şoförün.
Naz: Yanılıyorsun. Sadece şoförüm olmadığını ikimiz de biliyoruz.
Tarık: Demek ki bilmek yetmiyor. Bilip de bilmiyormuş gibi davranmak adil mi sence.
Naz: Sana duymak istesen de istemesen de durumu açıklayacağım.
Tarık: Gerek yok dedim ya.
Naz: Bak şimdi seninle telefonda konuşurken.....
Tarık çello çalmayı bırakır ve ayağa kalkıp arkasını döner. İşaret parmağını Naz’ın ağzına dayar ve.....
Tarık: Şıııııııııh! O masada oturanlardan Murat ile daha önce aynı gruptaydık. Bizi o halde görünce durumu açıklamak istemiş. Beni aradı ve anlattı.
Naz: Ne zaman??Telefonun kapalıydı hep.
Tarık: Kapamadan önce. Araba ile ayrıldığımda çalıyordu telefonum.
Naz: Yinede beni orada bırakıp gittin. Neden geri dönüp beni almadın?
Tarık: Çünkü çok kızgındım. Kızgındım çünkü şoförün dışında herhangi bir vasfım olmadığı halde o manzaradan çılgına dönmüştüm.
Naz: Anlamadım!
Tarık: Eğer sadece şoförünsem durumdan neden rahatsız oluyorum?Eğer sen rahatsız olmamdan dolayı rahatsız oluyorsan sadece şoförün değil miyim?
Naz: Anlıyorum. Durum oldukça karışık.
Naz Tarık ‘a sarılır . Tarık önce sarılmazken sonra dayanamaz o da sarılır.
Tarık: Artık bunu çözümlemeliyiz. Bu hem seni hem de beni rahatlatır.
Tarık eliyle Naz ‘ın yüzüne düşen saçlarını arkaya iter. Hayranlıkla Naz ‘ın yüzünü izler. Naz da Tarık’a aynı duygularla bakar. Yüzleri giderek birbirine yaklaşır. Konsantrasyonları salonun camına inen şiddetli vuruşlarla bozulur.
Naz: Halam!
Hemen birbirlerinden ayrılırlar. Naz bahçe kapısına doğru koşmaya başlar. Tam içeriye girdiğinde.....
Netice: Sen ne yaptığını sanıyorsun?
Naz: Şeyyyyy.........! Halacım açıklayabilirim.
Netice: Kes!
Naz: Ama hala.
Netice: Karayip korsanım ne güzel konser veriyordu geldin fesatlığından böldün.
Naz: Ben.......
Netice: İki dakika daha dayansaydın baban da dinleyecekti.
Naz mesajı almıştı. Babası eve dönmüş ve az kalsın ikisini o şekilde yakalayacaktı.
Naz: Sağ ol halacım. Babam nerede şimdi?
Netice: Kapıdan girer girmez mutfak ‘a bana kahve yapmaya yolladım. Ne yapsın söylene söylene girdi kahve pişiriyor şimdi.
Naz arkaya döner ve bahçeye bakar. Ne Tarık ne de çello oradadır.
Naz: Yine çözemedik desene ......
Tarık Naz yanından uzaklaşınca çelloyu arabaya götürmüştür. Oradan da müştemilata geçmiş ve yatağına uzanmıştır. Bir kolu başının altıda tavana bakıp düşünmektedir.
Tarık: Var bu işte bir hayır . Ne zaman bu konu açılsa araya biri giriyor. Şimdide Netice hala bayrağı annemden devralmışa benziyor........Ama artık bu iş ya çözülecek ya çözülecek ama nasıl?
Birden müştemilatın camı vurulur. Gelen Nazdır.
Naz: Açsana şu kapıyı.
Tarık: Naz?
Yatağından kalkar ve kapıyı açar.
Naz: Hayırdır kilitlemişsin kapıyı.
Tarık: Kimin geldiğini anlamak için. Bazen Sadri sessizce geliveriyor......
Naz: az kalsın babam bizi öyle görecekmiş. Halam bizi kurtardı.
Tarık: Doğru ya baban seni şoförüne sarılmış gördüğünde kim bilir ne yapardı?
Naz: Ama öyle Tarık. Babam için beni emanet ettiği sadık bir çalışanısın.
Tarık:Kızının şoförü.
Naz: Lütfen!
Tarık: Peki kızı için tam olarak neyim?
Naz: Ben senin için neyim? Sadece patronun mu?
Tarık: Cevap mı istiyorsun? Hayır!
Naz:Yani hayır cevap vermiyorum mu.........Yoksa hayır sadece patronum değil misin.
Tarık : Hayır.......Sadece patronum değilsin benim için.
Naz: Sen de sadece şoförüm değilsin.
Tarık: Hayret şu ana kadar yolun yarısını kimse tarafından bölünmeden gelebildik.
Birbirlerine bakıp gülerler.
Naz: Gelelim ikinci aşamaya.
Tarık:Biz neyiz?
Sadri: Vallahi siz nesiniz bilemiyorum ama biz kesin enayiyiz. İstanbul kazan biz kepçe Tarık bey ‘i aradığımız için.....

8

Tarık: İşte bu yüzden kapıyı kilitliyorum.
Sadri: Demek öyle? Anlaşıldı. Tarık , Naz size mutluluklar dilerim. İyi akşamlar.
Tarık arkasını döner ve Sadri ‘ yi kolundan yakalar.
Tarık: Dur .Sende çok alıngansın. Zamanlaman yanlıştı. Kalacak yerin var mı ki?
Sadri: Var! Fırıncı bir arkadaşım var. O beni misafir eder.
Tarık: Gel buraya. Hayatta bırakmam.
Naz: E ben gideyim o halde.
Naz manalı manalı Tarık ‘a bakar.
Tarık: Ben de seninle geliyorum.
Naz kendini göstererek ….
Naz: Benim odama mı?
Tarık: Odana mı çıkacaksın hemen?
Naz: Şey… Aslında saat daha erken. Hava da güzel.
Tarık: Sahilde şöyle güzel bir dürüm de ne iyi olur.
Naz , Tarık ‘a bakıp gülümser.
Sadri: Hadi ne duruyoruz o halde. Gidelim!
Tarık- Naz: Sadriiiiiiiiii!
Sadri: Yani ne duruyorsunuz haydi gidin diyecektim aslında.....He he !
Tarık: Sen kapıları sıkı kapat arkamızdan . Ben de anahtar var.
Sadri: Neden ? Yabancı biri gelir diye mi?
Tarık: Hayır! Horlamandan başkaları, özellikle evdekiler etkilenmesin diye.
Sadri: Abartıyorsun Tarık.
Tarık ve Naz müştemilattan çıkarlar. Arabaya varırlar. Tam yola çıkmak üzere arabayı çalıştırdıklarında evin kapısı açılır ve Vahi koşturarak kendini evden atar.
Vahi: Tarık……..!!!!!!!!! Naz………!!!!!!! Durun beni de alın. Kurtarın beni………!,
Naz camını indirir…
Naz: Baba? Bu ne hal…….?
Vahi: Hadi gidelim……..yolda anlatırım.
Tarık dikiz aynasından Naz ‘a bakar……..Naz yüzünü ekşitmiştir.
Vahi: Ah çocuklar ilaç gibi geldiniz vallahi. Allah ne muradınız varsa versin.
Tarık yine dikiz aynasından Naz ‘a bakar. Naz da ona bakıp gülümsemektedir.
Tarık- Naz: Amin.
Vahi: Eeeeeeeeee? Neymiş muradınız?
Naz : Ayyyy baba! Söylenir mi hiç böyle şeyler!
Vahi: Söylenmez mi?
Tarık: Söylenmez Vahi bey.
Vahi: Bizim zamanımızda biz söylerdik ama. Neyse……….Eeeeeeeeeee nereye bu saatte?
Naz: Şeyyyy……. Söylesene Tarık! Biz acele şeye gidiyorduk baba!
Tarık : Yaaaaaaaa şey oldu Vahi bey…….gidiyoruz işte!
Naz: Şeyin adresini biliyorsun değil mi?
Tarık: Şeyde işte.....Ya oraya yakın bir yerde.
Vahi: Bir şey anladıysam şey olayım vallahi.
Naz: Eeeeeeeee babacım ? Sen nereye böyle can havliyle.
Naz dikiz aynasından Tarık’ın kendisini izleyen gözlerine bakıp konuşur.
Vahi: Halandan mümkün oldukça uzağa.
Tarık arabayı bahçeden dışarıya sürer.
Vahi: Eeeeeee o zaman birlikte şu şeye gidelim. Ne dersiniz çocuklar?
Naz ( sessizce): Hiç şey olmaz babacım.......Offfff!
Vahi: Ne oldu kızım.
Naz: Hava sıcak diyordum. Offff Tarık aç şu klimayı!
Tarık: Emredersiniz.
Vahi ‘nin telefonu çalar. Bakmaz. Çalmaya devam eder. Yine bakmaz.
Naz: Ay baksana şu telefona baba!
Vahi: Halan arıyordur...... Bakmam.!
Naz: YA halamın cep telefonu var mı ki arasın?
Vahi: Doğru söylüyorsun kızım yok. Bakalım kimmiş....... Aaaaaa Hulusi arıyor..... Alo?........Bize mi?.....Varmak üzere misin?........ Ne ??!!!! Bodruma mı gidiyorsunuz??????
.......Ne?!!!!!!!!......Hep beraber mi gidiyoruz?...... Neredesin sen şimdi?.......Tamam. Süpermarket ‘in köşesinden beni al da konuşalım.
Naz: Ne oldu baba?
Vahi: Valla ben de bilsem. Hulusi hep beraber bodruma gidiyoruz dedi.......Tarık beni şu köşede indiriver evladım. Hulusi beni alacak birazdan.
Tarık Vahi’yi indirir.
Naz: Bekleyelim mi babacım?
Tarık dikiz aynasından kaşlarını kaldırır hayır anlamında.
Tarık: Şeye geç kalmayın Naz hanım.
Naz: Aaaaaa evet yaaaa şey! Kusura bakmazsın değil mi babacım.
Vahi: Yok kızım bekletmeyin şu şeyi......Bak Hulusi de geldi zaten.
Tarık yanaşan arabayı görünce başını eğer ve Vahi geri çekildiği anda gaza basar gider.
Hulusi: O ne? Vay vay vay hızlı şoför ha?
Hulusi kendi şoförünün omzuna vurur hafifçe.
Hulusi: Sana mı hava atıyor ne?
Şoför : O zor işte. Benim tek rakibim Alfonso.
Hulusi: Hadi oradan sen de. Alfonso deme bana.
Tarık görüş alanından çıktığında sağa çeker arabayı. Arkaya döner.
Tarık: Bir şey soracam. Ben bu şeyi bulabileceğimi sanmıyorum. Yanıma oturup bana yolu gösterebilir misin?
Naz: Sanırım.
Naz arabadan iner ve Tarık ‘ın yanına geçer. Tarık arabayı çalıştırıp yine yola çıkarlar.
Tarık: Dürümcüye gidiyoruz öyle değil mi?
Naz: Eeeeeee öyle konuşmuştuk.
Tarık: Açsın yani.
Naz: Sen değil misin?
Tarık: Açım aslında ama insanlardan biraz uzak bir yere gitmeyi tercih ederim.
Naz: Hmmmmm anladım. Yolunun ikinci yarısını da bölünmeden gitmek istiyorsun.
Tarık: Sen?
Naz Tarık’a bakar.
Naz: Fena olmaz. Artık yoruldum. Araya girenler, kelime oyunları, kıskançlıklar......
Tarık: Giderek daha çok empati kuruyoruz birbirimizle bakıyorum. O zaman dürümü paket yaptıralım. Ben güzel bir yer biliyorum.
Naz: Anlaştık.
Tarık dürümcüye vardıklarında karavanın yanına park eder. Camını açar....
Tarık: Bize en güzelinden iki paket lütfen.
Dürümleri hazır olduğunda arabayı çalıştırır. Tam hareket edecekleri anda arka kapıları açılır.
Ümit: Ben Filiz’e demiştim dürümcüde pusuya yatalım diye.

9

Filiz: Naber abi? Naz! Ne zaman buluşup durumu çözdünüz siz ya?
Tarık Filiz ‘e ters ters bakar . Sonra Ümit’e döner.....
Tarık: Sen kesin çok iyi bir yer kazanacaksın bu zekayla. Madem geldiniz kendinize birer dürüm yaptırın da beraber yiyelim.
Ümit: İyi fikir ama biz yedik.
Naz Tarık’a bakar. Tarık şansımı denedim der gibi derin bir nefes alarak omuzlarını kaldırır sonra yavaşça nefesini vererek onları indirirken ellerini açar.
Naz: O zaman bize birer ayran alın.
Ümit: Ayran yok. Kalmamış.
Naz: Ay!!!!!! O zaman git karşı büfeden al.
Ümit: Bak işte bu olur. Gel Filiz beraber gidelim.
Filiz çoktan arabaya kurulmuştur.
Filiz: Yok ben gidemem. Bütün gün gidebileceğin yerleri aramaktan yoruldum zaten.
Tarık: Filiiiiiiz! Üzme çocuğu.
Filiz: Aman tamam. Bekle Ümiiit geliyorum.
Filiz arabadan iner inmez......
Naz: Bas Tarık.
Tarık: Hiç demeyeceksin sandım.
Tarık gaza basar ve arkasından koşan Ümit ve sinirle ağzına geleni söyleyen Filiz’ e aldırmaz bile.
Naz: Heeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeyyyyyyyyy!!!! Nasıl da atlattık onları ama. Çak.
Tarık elini Naz’a uzatır ve hareketine cevap verir.
Tarık: Kaç engel aştık ama. Kim kaldı geriye?
Birbirlerine bakarak:
Tarık-Naz : Belgin teyze!!!!!!
Naz: Aman hemen telefonunu kapat.
Tarık: Hangisini?
Naz: Kaç tane var ki?
Tarık: Şeyyyy bir tane tabi ki.
Naz: Kapat işte onu.
Tarık: Tek şartla. Sen de kendi telefonunu kapatacaksın. Beni bulamayınca seni arıyor artık biliyorsun.
Naz: Doğru söyledin. Kesin aramızda bir şey olduğuna emin Belgin teyze.
Tarık: Peki var mı?
Naz: Açım ben. Aç aç konuşursam hiç hoşuna gitmeyebilir.
Tarık: Kıvırmanın bir yolunu hep buluyorsun. Ama yakında kapana kısılacaksın.
Naz: Demek öyle. Beni kapana kısmak istiyorsun. Dikkat et de ben daha önce davranmayayım.
Tarık: Uuuuuuu korktum şimdi.
Naz: Bence de kork Tarık bey. Daha senin hakkındaki tüm gerçekleri öğrendiğimi sanmıyorum.
Tarık ( içses):Ben de.
Tarık: Sen de çok kuşkucusun.
Naz: Yalan mı?
Tarık: Eveeeeeeeeet. Sen açtın değil mi bak, geldik işte.
Naz: Lafı değiştirme. Hem burası neresi?
Tarık: Şey işte.
Naz:Ney işte?
Tarık: Babana söylediğimiz yer. Şey....
Naz: Üfffff ya konuşulmuyor gerçekten seninle. Bakalım nasılmış burası.
Arabadan inerler. Tarık sahilde tenha bir yere götürür Naz’ı. Deniz’e kayalardan inilmektedir. İki büyük kayanın üstüne otururlar.
Naz: Sessizmiş burası.
Tarık: Korkmuyorsun değil mi?
Naz Tarık’a gülümser.
Naz: Hayır.
Tarık Naz’a dürümünü verir. Birlikte yemeğe başlarlar.
Naz: Çok lezzetliymiş.
Tarık: Biliyorum. Boğaz’ın en iyi dürümcüsü . Ben başka yerden asla yemem.
Naz: Belli. Ümit ile Filiz elleri ile koymuş gibi buldular seni.
Tarık: Bizi.
Naz: Evet seni dinliyorum. Artık hem yalnızız , hem de tok.
Tarık denize çevirir yüzünü. Dalar gider. Naz’ın çaldığı zil ile kendine gelir.
Tarık: Onu attığını sanıyordum.
Naz: Bu diğeri. İki taneydi. Hadi konuş.
Tarık: Zil eşliğinde mi.
Naz zili denize atar.
Naz: Çocukçaydı zaten.
Tarık: Fark ettiğine sevindim.
Naz: Ama sen de hiç tepki vermedin zile.
Tarık: Kovarsın diye korktum.
Naz: Korktun demek. Sigortalı işini kaybedeceğin için mi?
Tarık: Hayır.
Naz: Peki neden korktun o zaman?
Tarık: Seni bir daha görememekten korktum.
Naz: Hmmmmm. Yani?
Tarık: Yanisi belli artık sanırım. Yanisi sensin. Yanisi sana karşı olan duygularım. Yanisi ........
Naz: Yanisi?
Tarık: Yanındayken bir an için bile normal hızında atamayan kalbim.....
Naz gülümser.....
Naz: Başka?
Tarık: Yanisi çellonu her sana uzatışımda titreyen ellerim.......
Naz: Başka ?
Tarık: Yanisi gözlerimin önünden hiç gitmeyen hayalin.....
Naz: Başka ?
Tarık: Yanisi seni uçan kuştan kıskanan yüreğim. Naz ! Artık saklayamayacağım. Sana deliler gibi aşığım.
Naz: Aşıksın? Hem de deliler gibi.
Tarık: Deliler gibi.
Tarık Naz ‘ın yanına geçer. Eliyle rüzgarda yüzüne düşen saçlarını geriye atar. Naz duyduklarından kıp kırmızı olan yüzündeki mutluluğu saklayacak durumda değildir. Tarık ‘ın gözlerinin içine heyecanla bakar. Birkaç saniye öyle durduktan sonra birbirlerine sımsıkı sarılırlar. Tarık eliyle Naz’ın başını aralıklı olarak okşar. Naz geri çekilir. Gözlerinden mutluluktan olduğu aşikar olan yaşlar su gibi akmaktadır.
Naz: Nihayet söyledin. Nihayet. Ben de aşığım Tarık. Senin gibi.Deliler gibi Sana ne yaptıysam bu yüzdendi. Üniforma, zil,.....kaprislerim......Asıl ben seni herkes ve her şeyden çok kıskandım hep. Ama gururumdan bir şey diyemedim.
Tarık Naz’ın yüzünü iki eli arasına alır. Gözler kapanır ve iki sevgilinin dudakları aşkla birleşir.
Naz bir kez daha geri çekilir.
Naz: Tarık rüya mı bu?
Tarık: Ben rüyada değilim. Ya sen?
Naz: Bilmiyorum. Rüya olmasın . Ben artık kaçmaktan ve saldırmaktan usandım. Bu belirsizlik beni çılgına çevirdi. Bir daha duymak istiyorum. Rüya olmadığına emin olmak istiyorum.
Tarık: Rüya değil aşkım. Rüya değil. Her şey gerçek. Sen , ben ve aşkımız.
Tekrar dudakları birleşir.
Tarık: Sen titriyorsun. Üşüyor musun?
Naz: Biraz. Ama buradan dönmek istemiyorum. Eve gidince her şey eski haline dönecek diye korkuyorum.
Tarık: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Evet belki emrinde çalışacağım ama sen eskisi gibi olmayacaksın.
Naz: Olsun yine de gitmeyelim. Arabaya götür beni. Orada battaniye var.
Tarık Naz’a sıkıca omzu üzerinden sarılmış , Naz da beline sarılmış arabaya yürürler. Bagajdan battaniyeyi alarak arabanın arka koltuğuna oturup üstlerini örterler. Naz başını mutlu bir ifade ile Tarık’ın omzuna yaslar. Uyuyana kadar sürekli......
Naz: Bu gece bitmesin......Hiç bitmesin
Der. Sabaha karşı Tarık Naz’ı rahat uyuması için arkaya yatırır ve kendisi güneşin doğuşunu izlemek için aşklarını birbirlerine itiraf ettikleri kayalara oturur. Yüzünde rahatlamışlık ile karışmış endişeli bir ifade vardır.
Tarık: Deniz, söyle bana. Bu aşk nasıl sürecek?

10

Tarık yanıt beklercesine denize bakar. Birden denizin dibinde parlak bir şey fark eder. Bu parlaklık yavaş yavaş suyun yüzeyine doğru çıkmaktadır. Ve gözlerini kamaştıran bir ışık yumağı sudan çıkıp tam karşısında durur.. Tarık etrafına bakınır. Tektir ve Naz hala uyumaktadır.
Işık: Asıl soru bu aşk sürecek mi?
Tarık şaşkınlık ve korku arası bir ifadeyle
Tarık: Baba mı dediniz?
Işık: Soruyu soran sen değil misin?
Tarık: Evet ama ben......
Işık: Bunca yalan ile doğan bir aşk yaşar mı sence? Soruyu kendine sormalısın. Bana değil.
Tarık: Doğru söylüyorsunuz. Çok yalan söylendi. Her yan yalan dolu. Benim , Filiz ‘in, annemin ve hatta babamın yalanları ile. Naz bile yalan söylemeye kalktı.
Işık: Yalan mı söyledi yoksa duymak istediğini söylemedi mi?
Tarık: Söylemedi. Tarık Tekelioğlu ile buluşmaya gittiğini söylemedi bana.
Işık: Demelimiydi sence?
Tarık: Kesinlikle. Akşam bana aşkını itiraf etti. Ama onunla buluşma planını söylemedi.
Işık: Nedeni ne olabilir ?
Tarık: Bilmiyorum. Hatta gün gelir beni ona unutturur mu Tarık Tekelioğlu diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Işık: Sana rakip olabileceği özellikleri var mı sence?
Tarık: Bankası var. Naz’ın da şoförü değil.
Işık: Tüm bu sorunların kaynağı yine senin yalanların değil mi?
Tarık: Evet öyle. Keşke tüm yaşananların bir metni olsa elimde. Bir silgi ile yalanların hepsini bir bir silsem. Doğruları yazsam yerine......
Işık: Çok kolay olmaz mıydı bu?
Tarık: Fazlasıyla kolay olurdu ama ......
Işık: Ama?
Tarık: Aşkımı kaybetme korkusunu şu an yaşadığım gibi yaşamazdım.......İkilemde kalmazdım.
Işık: Tüm sorularının ve sıkıntılarının anahtarı sende. Yolunu çiz ve gör.....
Işıktan duyduğu son sözler azalarak yankılanarak ışık ile birlikte kaybolur. Tarık arabaya bakar ve....
Tarık: Yolunu çiz ve gör........
Filiz’in verdiği telefonunu çıkartır ve bir mesaj yazar. Fakat yollamaz. Telefonu arkasına saklayarak arabanın yanına gider ve dışarıdan uyuyan Naz’ı izlemeye başlar. Naz bir süre sonra gözlerini açar. Karşısında onu izleyen Tarık’ı görür. Gülümser. O an Tarık mesajı yollar. Naz gelen mesaj uyarısını duyunca uykulu telefonunu açar ve mesajın Tarık Tekelioğlundan geldiğini görünce hemen dikilir.
Naz: İnanmıyorum. Buluşmaya gelemediği için özür diliyor ve en kısa sürede telafi edeceğini söylüyor........
Tarık Naz ‘ın heyecanını görünce arkasını dönüp denize doğru yürümeye başlamıştır.
Tarık: Işık bak yolumu çizeyim dedim resimden sınıfta kaldım. Bu kadar çabuk mu?
Naz: Kiminle konuşuyorsun sen?
Tarık: Efendim?
Arkasını döndüğünde karşısında battaniyeye sarınmış ona duygusal bir şekilde bakan Naz’ı görür.
Tarık: Ben .......Öylesine.......Neyse.....
Naz: Senin aklında bir şey var ya......
Tarık: Mesaj mı geldi demin?
Naz: Aman önemli değil......Kredi kartı borcum......
Tarık: Fazla kabarık değil herhalde bu ay?
Naz: Neden?
Tarık: Sevindin gibi geldi de.....
Naz: Ya...Öyle.....Sen onu boş ver de.......Uyumadın mı sen?
Tarık: Uyuyamadım.
Naz: Neden?
Tarık: Bilmem. Güzel bir gece yaşadık. Heyecandan olsa gerek.
Naz: Evet çok güzeldi. Ve de çok özeldi.
Tarık: Benim için de.
Naz elini Tarık’a uzatır. Tarık da tutup dudaklarına götürüp öper. Naz güler.
Tarık: Gülüyorsun......Neden?
Naz: Böyle battaniyeye sarınmış elimi öperken kendimi bir prenses gibi hissettim birden.
Tarık: Öylesin. Sen benim gönlümün prensesisin.
Naz’ın telefonu çalar. Naz heyecanla arabaya dönüp telefona bakar. Telaşla Tarık ‘a doğru çevirir başını ve.....
Naz: Babam arıyor......Ne diyecem ben ona şimdi?

11

Tarık: Bence doğruyu söyle. Sakın yalan uydurup kendini içinden çıkılmaz bir duruma sokma.
Naz: Yaa......tabi.....Alo babacım....Sana da günaydın. Kahvaltıya gelmek üzereyim ......Ben sabah gün doğmadan Tarık ile ekmek fırınına çıktım. Size sıcak ekmek getireceğim......Ooooo oooooo kaç fırın ekmek çıktı tabi şimdiye kadar.....
Tarık 'a manalı bakar....
Tarık: Tabi
Gülümsüyordur.
Naz: Ama ben size sıcak getirebilmek için aramanı bekledim......Hemen geliyoruz.
Naz telefonu kapatır.
Naz: Babama şu an söyleyebileceğim en doğru doğru bu !
Tarık gülümser ve arabaya doğru gider.
Naz: Kaç dakika sürer eve gitmemiz.
Tarık: Sürücüye bağlı. Bu trafikte kurallara uyan şoför Tarık on dakikada varır. Azıcık kuralları ihlal eden Alfonso yaklaşık altı dakikada.
Naz: Ne kadar az ihlal?
Tarık: Çok az........
Naz: Tamam o zaman beni Tarık götürsün.
Tarık şaşırır.
Tarık: Ben de zaman dar diye düşünmüştüm.
Naz: Dar ama dört dakika fazla arabada yalnız kalma fikri de çok cazip.
Tarık arka kapıyı açar. Naz kapatır. Tarık Naz'a , Naz Tarık'a bakar. Naz ön kapıyı açar.
Tarık: Hesap hatası yapmış olabilirim. Belki bir dört beş dakika fazla sürer.
Naz: Eeeeeeeee herkesin gecikme payı olabilir....Babam bunu anlayışla karşılar.
Yarım saat sonra eve varırlar. Bahçede kahvaltı masasında onları bekleyen Vahilerin yanına giderler.
Vahi: Naz ? Nerede kaldınız ama.......!
Naz: Baba ne yapayım.....40 km'nin üzerine çıkmıyor Tarık şehir içinde.
Vahi: Aferinnnnn! Hadi ekmekler nerede. Şimdi sıcak sıcak harika olurlar.
Naz: Tarıııık! Ekmek.
Tarık: Ekmekler tabi.
Naz: Ayyyy babacım affet bizi. Trafikte bekledikçe ucundan ucundan koparalım derken bittiler.
Ümit: Ben sana demiştim babacım. Ekmek getirmek kim Naz kim. Bak sağ olsun Nedim.
Naz: Nedim de kim?
Ümit: Hulusi amcanın fırıncısı. Sen aradıktan beş dakika sonra bize sıcak ekmek getirdi.Bak daha dumanı tütüyor.
Tarık( içses): Oh baba sağ ol. Bi de acıkmıştım.........
Vahi: Napalım. Başka zamanda sizin getirdiklerinizden yeriz. Hadi buyurun sofraya. Soğumadan yiyelim.
Ümit: Baba napıyorsuuun! Mide fesatlığına uğratacaksın onları. Baksana yol boyu ekmek yemişler. Belli ki toklar.
Naz: Evet evet. Bak mideme nasıl şişti.
Tarık: Yaaaaaa Vahi bey......
Vahi: Bari birer çay için çocuklar.
Tarık: Teşekkür ederim. Ben erken kalktım ya biraz yatayım.
Naz: e bende.
Tarık müştemilata, Naz da odasına çıkar. İkisi de hoş hayaller görerek uykuya dalarlar.
Deniz havasından olsa gerek gün batımına kadar uyurlar. Vahi ve Ümit onları çok merak eder.
Vahi: Git bir bak bakalım ablan hala uyuyor mu.
Ümit gider gelir.
Ümit: Valla mışıl mışıl......Çok da mutlu görünüyor.
Vahi: Gel bir de Tarık'a bakalım. Sabah gezintisi bunları çarpmış herhalde.
Tarık o esnada uyanır.
Tarık: Saate bak. Sekiz buçuk olmuş. Amma da uyumuşum. Kalkıp bir banyo yapayım bari.
Tarık banyoya doğru giderken bir ses duyar.
Tarık2: Şşşşşşşıt.
Tarık: Ne? Kim var orada?
Tarık2: Baksana sen bir buraya.
Tarık odayı arar tarar ve kimseyi bulamaz. Sonunda aynanın yanından geçerken kendini aynada görür. Fakat görüntüdeki Tarık kendisinden farklı hareketler yapmaktadır.
Tarık2: Sen kendini ne sanıyorsun?
Tarık: Ağzını topla. Asıl sen kendini ne sanıyorsun?
Tarık: Ben Tekbank 'ın veliahtı Tarık Tekelioğlu.
Tarık: Yok ya?
Bu arada Vahi ve Ümit müştemilatın kapısına gelmiş içeride aynada kendi kendine konuşup el kol hareketleri yapan Tarık'ı izlemektedirler.
Ümit: Vah vah baba bak bunlar gerçekten çarpılmış.
Vahi: Zavallı çocuk . Ne derdi var acaba.
Ümit: Ekmeklerde virüs mü vardı acaba?
Vahi: Saçmalama Ümit.
Ümit: İster misin Naz da uyanıp kendine böyle aynada bağırıp çağırsın.
Vahi: Yok daha neler. Belki de uykusunda konuşuyordur.
Ümit: Yok baba. Uykusunda konuşan yatar yerinde. Uyurgezerlerde yürür. Tarık iki gruba da girmiyor.
Vahi: Neyse vardır elbet bir açıklaması. Hadi biz gidelim.
Tarık2: Bak gördün mü senin on ayda anca başardığını ben bir mesajla hallettim. Power derler buna. Power of money.
Tarık: Aman iyiki de İngilizce biliyorsun. İtalyanca söyle sıkıyorsa.
Tarık2: Şeyyyy......ÖÖÖÖÖÖö.....İtalyanca bilmiyor olabilirim ama bir mesaj daha çekerim Naz'ı elde ederim.
Tarık buna çok öfkelenir. Filiz'in verdiği telefonu ayna karşısına tutarak.
Tarık: Ben bu telefonu şimdi kapatıyorum. Senin gücün ancak buraya kadar. Hiçbir güç Naz'ı benden alamaz.......