Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

32. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) (1-4)
32. Bölüm
Merve Sevi Röp. / Bugün Gazetesi (18.02.2007)
Gözlerin (Ebru Karaca)
32. Bölüm Senaryosu (sinemim_g)
32. Bölüm Senaryosu (handeozbek)
31. Bölüm (Videolar)
Replikler (31. Bölüm)
Fotoğraflar
Replik ve Yorumlarla 31. Bölüm (Ebru Karaca)
 

Replik ve Yorumlarla 32. Bölüm (Ebru Karaca)

Şubat 23, 2007

Aşağıdaki yazı Dizifilm.com forumu üyelerinden Ebru Karaca'ya aittir. Güzel yorumu ve paylaştığı replikler için kendisine teşekkürlerimle:




1

Herkese merhaba..
Yine güzel bir bölümdü. Geçen hafta ile kıyaslamıyorum. O bölüm benim için en favori bölümlerden biri haline gelmişti çünkü. Ama bu bölüm de oldukça iyiydi ve çok keyifliydi.. Beni yine çok çok güldürmeyi ve mutlu etmeyi başardılar sağ olsunlar..

Belgin hanımın bizimkilerin başına ekşiyeceği aşikardı zaten. Ama hakkını yememek lazım, sahiden güzel yol buldu. TEHDİT! Oğluşumu arayayım..
BELGİN: Bir planınız mı vardı?
TARIK: Evet!
NAZ: Hayır!

Burada bir planlarının olduğunu Tarık'ın kabul etmesi çok iyi oldu. Sevindim. Ya tersi olsaydı? Aman Allah korusun!

Sonrasında işler yoluna girdi ya, oğluşum diye Hulusi'yi aradı. Eee, akıllı kadın bu Belgin Ya Hulusi'nin tepkisi?
--"5. çaldırmada kapattı! Ne haltlar karıştıyor bu kadın?"

Korkulur bu kadından! Kaynanadan mı demeliyim acaba? Haftalarca bayıldığımız, espirilerini çok sevdiğimiz, Tarık'ın onca zaman tek destekleyicisi dediğimiz bir kadın, bir anda nasıl bu hale geldi? Gözlerime inanamıyorum. Hah haa.. Annelik işte.

2

Bu hafta hanımefendinin incileri çoktu canım
-- Ne olur, ne olmaz! Şu kapı açık dursun!
--Bir de, Tarık'ın sevgilisi deyince ne diyor zavallı kız? Hıh! Sensin o zavallı kız, bilmiyorsun!
-- E kavga ediyo bunlar! Oh oh! Bağrışın, bağrışın!

veee DANK ediş!
-- Sen de Hulusiyle yıllardır tartışıyorsun. GERÇEK AŞK BU! Ne o canımlı cicimli laflar?
Ve tabi, oğlunun gerçek aşk yolunda olduğunu anlayınca, hemen onları barıştırma çabaları. Araları iyi olursa, aşık olmazlar hesaaaabıııı. Bu sefer de, Belgin hanım başladı, KARDEŞ-ARKADAŞ muhabbetine.

Dün Barış'ı, güzel sesiyle canlı canlı dinlemek ayrı bir zevkti tabi ama bu gece de 3 Hürel'den BİR SEVMEK BİN DEFA ÖLMEK DEMEKMİŞ hiç fena olmadı. O şarkıya bayılırdım.. Şimdi daha bir sevdim. Barış sahiden çok güzel söyledi.

Bilmeden gönlümü ateşe verdin derken, nasıl da eğiliyordu Naz'a doğru. Ne güzel bakıyordu.
Gözlerinin içine baka baka söyledi. Şarkı da pek uydu ama..
Ve caaanım şarkının arasında Belgin'in laf sokuşları:
BELGİN: Ha bir şey yok yani aranızda?
NAZ: Yok daha.
BELGİN: Daha?
NAZ: Daha mı? Daha mı dedim ben?
BELGİN: Yani henüz yok ama her an olabilir..
NAZ: Hulusi amca nerde? (Laf kıvırış)

Buradaki konuşmayı sevdim. Naz'ın tepkisi çok güzeldi. Anlamadan verdi ama olsun.. Duygularını açıklasın da, bilerek-bilmeyerek fark etmez



3

Sonrasında Tarık, anne ve babası için de şarkı söyledi ya, çok hoşuma gitti. Onları da unutmaması güzeldi.
Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem..
Bir başka güzel şarkı ve güzel bir yorum

Veeee, o ünlü dans sahnesi..
Ne güzel dans ettiler öyle. Harikaydı, harika.!
Helal olsun onlara!
Dudaklar bakıştı ama yapışamadı bu sefer
Bir dahaki sefere inşallah ..
Naz da, Tarık da ne kadar mutlulardı.. Birbirlerine çok yakışıyorlar canım..
Onları izlemek çok keyif verdi.

Hepimiz için değil elbette. Bir kişi vardı ki, izlemek ona işkenceydi..

BELGİN: Biraz şansın varsa Belgin, Tarık birazcık babasına çekmiş olsun. Ah Belgin, ah! Bu günleri de gördün. Oğlun babasına benzesin diye dua ediyosun!

4

Revüyü fark ettiniz mi, AİLE REVÜSÜ gibiydi. Türk örf ve adetlerine uygun Ayrıca, Rus Revüsünün, Fransızca bir şarkıyla dans etmesi de, ayrıca tuhaf tabi

Tarık ne güzel dedi ama..
--Ne kadar sürer bu Rus Revüsü? Yarım kalan bir dansım var da..
Da da da daaaammmm!!

Sonra Hulusi'lerin gelişi ve bizimkinin kaçışı tabi

HULUSİ: Bir zamanlar, bunların pasaportlarına damgayı ben vuruyordum.
Yuh yani Hulusi! Bu sözlerin yanlış anlaşılacak bir yanı yok, hayatının bir dönemini gümrük memuru olarak çalıştığnı ispatlayamazsan, tek bir anlamı var.. O da yandığının resmidir

HULUSİ: Belgin, açıklayabilirim.
BELGİN: Neyi Hulusi? Pasaportları mı, damgaları mı?
HULUSİ: Hayatım, o lafın gelişi..
BELGİN: Bu da benim gidişim..!

Tarık'ın odaya kaçışı ve tepkisi çok güzeldi.
-- Kırk yılda bir romantik gece yaşayayım dedim, DUYAN GELMİŞ! Hahhaaaa...

Ya şu replik nasıldı?

TARIK: İsterseniz, biz de dönebiliriz.
NAZ: (Nasıl da bozuldu.. ) Sen bilirsin!
TARIK: Bana fark etmez!
NAZ: Bana da fark etmez o zaman!
TARIK: Bana fark etse, sana fark eder mi?
NAZ: Sen bana, 'Bana fark etmez!' dedikten sonra, bana hiç fark etmez!
TARIK: Bu laf oyunlarından sıkıldım Naz! Açık açık konuşalım!
NAZ: Sevinirim..
Tık tık tık!
E yuh artık! Telefon olmasa kapı çalıyor.. Fenalık geldi arık.. Bırakın şu çocukları da, rahat rahat konuşsunlar artık!


5

TARIK: Biz sizi odanıza götürelim, yatın uzanın, açın televizyonunuzu.. Bir Rus Kanalı da ayarlarım ben size.. Hihihih..
Ve Belgin'in yine oğluşunu aramaya çalışması ve Tarık'ın çırpınışları..
TARIK: Hadi! Ne duruyorsunuz? Gidip seyredelim şu TAYLARI!
NAZ: Neleri?
TARIK: Kızları.. kızları..

Şu ikinci kez Revüyü izlemeye indiklerinde, Belgin hanımın kızlar hakkındaki o kadar yorumlarından sonra Naz'ın Tarık'ın izleyişini nasıl izlediğini gördünüz mü?

BELGİN: En beğendiğin hangisi Tarık?
TARIK: En beğendiğim içlerinde değil Belgin hanım..

BELGİN: Tarık, şu kızlara bak! Lastik gibiler lastik!
TARIK: Bakmama gerek yok. Siz öyle diyorsanız, doğrudur Belgin hanım.

NAZ: Ay ne dansmış bu? Bitmedi 1.5 saatir? Kıskanıyor muyuz, ne?

Sonra Hulusilerin geri gelişi ve Tarık'ın yine kaçışı..
BELGİN: Tarık! Naz! Yürüyün, gidiyoruz!
NAZ: Tarık zaten yürüdü gitti.

Ya düşünüyorum da, bu bölümde bayağı bir güzel replikler varmış..
Ne eğlenceli..
Gelin kaynana da , epeyce bir arada vakit geçirmişler..
Hatta Naz, Tarık'dan daha çok ilgilendi kayınvalidesiyle.. pardon.. Belgin hanımla.. Tarık boyuna, annesinu uyutma çabasındaydı..

BELGİN: Bundan 6 ay önce, ben bu haldeyken Tarık baş ucumdan ayrılmazdı. Şimdi beni uyutup, VIIINNN!!

6

Yani, neler umduk bu 14 şubattan? Neler bulduk?

NAZ: Ne garip bir gece oldu..
TARIK: Ya.. Hiç planladığım gibi gitmedi..
NAZ: Ne planlamıştın?
TARIK: Neyse, bir dahaki seneye inşallah..
NAZ: İnşallah..
Arkadaşlar, ben buradaki İNŞALLAH'a dikkatinizi çekerim. Çok anlam içeriyor.. Anladınız siz

NAZ: Niye girmiyorsun odana? (Ben de sana sorayım Naz. Sen niye girmiyorsun? )
TARIK: Bilmem.. (Yani Tarık, ne diyeyim sana? Bilmem mi? Bu da cevap mı yani? )
NAZ: Hadi gir.. (Çocuğuna tavsiyede bulunan anne misali.?
TARIK: Tamam. (Aferin oğlum..)
Ama oradaki bakışları çoook güzeldi Yerim ben sizi!

NAZ: Tarık..
TARIK: Efendim?
NAZ: Biliyorum, tam planladığın gibi olmadı ama benim için yine de diğer 14 şubatlardan farklıydı.. Heyecan, gerilim, aksiyon..
TARIK: Oysa, bir bilsen... Tek hedefim romantizmDİ.

O romantizmi yakalamak için, yine aklı başına sonra geldi Tarık'ın tabi.. Zaten bunların birbirleriyle konuşamamasından bana fenalık geldi. Her konuşacaklarında bir sorunun çıkmasına (telefon, kapı çalması, vb...) o kadar alıştım ki.. Bir gün birbirleriyle konuşabilecekler ve hiç sorun çıkmayacak. Ama ben sevinemeyeceğim Çünkü hala inanamıyor olacağım ve beynim bir süre kendini rölantiye alacak.. Algılaması zor olacak tabi


7

Neyse, biz gelelim Tarık'a..
TARIK: Yok yok! Bu 14 Şubat böyle bitemez! .............. E tabi bornozla olursa da, tuhaf olur. Sen bitirmesen bile Naz bitirir! 14 Şubat, 15, 16... Hatta mart, nisan..

Hah haa...

TARIK: Evet Tarık, şimdi başa alıyoruz. Gecenin ilk saatleri. Elinde çiçek, Naz'ın odasına doğru ilerliyorsun. Söyleyeceklerini ayna karşısında defalarca tekrar ettin, hazırsın. Başaracaksın. Her şey aynı....
Tık tık..
HULUSİ: Kim o?
TARIK: Naz'ın oda numarası dışında?

Tabi işler yine sarpa sardı ve bizimkiler yine birbirlerinden ayrıldı..

Ah baba ah!
Ah Hulusi ah!
Ah Anne ah!
AH SENARİSTLER AH!

Neyse:;
Belgin ve Tarık, klasik anne-oğul muhabbetine girdiler. Yani Belgin Naz'ı kıskandı

BELGİN: O kızlarla Naz arasında ne fark var?
TARIK: Naz dans edemiyo, o kızlar da Türkçe konuşamıyo! (Hihi)
....
TARIK: Anne saçmalama! Naz benim sevgilim mevgilim değil!
BELGİN: Tabi tabi! Bu gün de DÜNYA ŞOFÖRLER GÜNÜ! Siz de patron şoför kutlamaya geldiniz.


8

Orada Naz'ın araması ve Tarık'ın annesiyle Naz arasında kalması çok güzeldi Gerçi, gerçek hayatta ne kadar güzel gelirdi bu konu? O da tartışılır ya..

NAZ: Taksi parasını maaşından düşücem, haberin olsun!
TARIK: Selam söyledi.
BELGİN: Atma atma!
NAZ: Belgin hanımı bırakır bırakmaz eve gel!
TARIK: Anneee.. bizim başka dağ evimiz var mı? Bir tane de bana lazım!
Canım ya, nasıl da zor durumda kalıyor..
Hele babasına bir teşekkürü vardı ki, bayıldım..
TARIK: Sağol baba.. Beni annemle SEVGİLİM arasında tost olmaktan kur...... pardon. Patronum.. patronum diyecektim..

Islıkla başlayan ve Barış'ın yorumuyla süren muhteşem bir şarkı geldi sonra.
Sevdan bir ateş...
Bu şarkıyı (ve kaseti) kaç kez dinlediğimi hatırlamıyorum.. Çok severim.. Zaten bu günkü bölümde Barış muhteşem şarkılar seslendirdi. Tek kelime ile mükemmeldi. Bayıldım..



9

Nerede kalmıştık?
Ha.. ıslıkta..
Sonrasında Naz'ın odasının ışığını yakışı ve Tarık'ın sesini duyunca koşturmacası.. Düşecekti neredeyse. Ne tatlıydı..
En sonunda da birbirlerini pencereden pencereye süzmeleri..
Ah ah! Çok romantiiiikkk....

Ertesi sabah Naz'ın Tarık'ın yanına gidişi bana SEVGİLİ ARKADAŞIM günlerini hatırlattı İfade öyle geldi bir anda
Tarık'ın ne giyeceğini sorması, bir önceki geceye gönderme gibi geldi bana Ona göre giyineyim..
......
NAZ: Osenin bi tane siyah kazağın var. Onu giysene. Çok yakışıyor sana..
TARIK: Sakın Tarık! Sakın! Bu siyah kazağı giyme! Bir kadının dediği şeyi giymek, erkeğin kalesinin düştüğü andır.
... Ve KALENİN DÜŞÜŞÜ..

Ne tatlılardı.. Sahil kenarında çay ve simit.

NAZ: Aaa kırıntı yaptın, bütün kazağın üstünü. Çok seviyorum biliyor musun?...
Orada el tutuşları çok hoştu. Daha önce defalarca el ele tutuştuklarını gördük. Ama bu başkaydı.
NAZ: .. çayla simidi. Çayla simidi çok seviyorum.
TARIK: Ben de!
NAZ: O zaman şerefe!

10

NAZ: Senim, dünle ilgili söylemek istediğin bir şey var mı? (Aferin sana Naz! Bazen, sen Tarık'tan daha cesaretli oluyorsun! )
TARIK: Var! (Helal sana! Sonunda be!)
Aslında dün yarım kaldı... (Evet! evet! evet!... )
NAZ: O zaman farz edelim, bu gün hala dün. (Evet, ben bu farzı sevdim )
Zııırrrrnnnn....

Sonrasında bankaya gidiş ve Naz'ın da gelişi
Sadri'nin kapıda karşılayışını da unutmamak lazım tabi.

Bu Tarık, iyice oyuncu oldu. Naz'ı içeri almayınca, Sadri'ye kapıda nasıl da parladı.. Yazıklar olsun sana diye başlayarak açtı ağzını, yumdu gözünü. Çok güldüm. Ama Sadri de harika yaptı. Sen misin bunları söyleyen Tarık efendi? Alırsın böyle ağzının payını.. Hah haaa..
Sadri, hatamı anladım, doğru söylüyorsun, senin gibi arkadaşı kaybetmektense işimi kaybederim deyip, Naz'ı içeri almaya çalışınca nasıl da korktu bizimki? Hak ettin sen bunu Tarık! Hak ettin!

--Ah ah! Çarkına çomak soktuğumun düzeni! Ben bunu bi yerden hatırlıyorum ama, du bakalım!

O sahnede, arabadan çıkarken Naz saçlarını düzeltti ya, Tarık nasıl da kıskandı ama? Bayıldım.. Naz'ı kendi kendinden kıskanıyor. Bölüm boyunca bir kaç kez de oldu bu. Çok hoşuma gitti.


11

Naz'ı orada 2,5 saat bekletti. Eski Naz olsa, 2,5 dakika bile beklemezdi. Ah aşk! Sen nelere kadirsin!!

Telefon da kapalı. Gel de diyemiyor..

Ben bunların bu araba muhabbetlerini çok seviyorum.

NAZ: Karşısına geçip, şöyle cep telefonunu suratına suratına tutup, dü lü lü lü - dü lü lü lü çaldırmak istiyorum.
TARIK: Hıh (Gülümser)
NAZ: Neye gülüyorsun?
TARIK: Dü lü lü lü deyişine..
...
TARIK: Neyse, bunları boşver. Nerede kalmıştık?
NAZ: Dünde.. (Helal sana Naz! Seni seviyorum. Aferin!)
TARIK: Evet. (Gülümser)
......
TARIK: Ama şu andan itibaren TAMAMEN SENİNİM. Ve bu gün günlerden DÜN.
NAZ: Tamam, anlaştık. Şu andan itibaren tamamen benimsin! Ve bu gün günlerden dün..

Bu repliği çok sevdim Neden acaba?

Ama var ya, Tarık'ın o kadar yalanını gördük biz bu dizide. Hiç bu günkü kadar numaracı görmemiştim onu.

TARIK: Elimde olsa, ben alır götürürüm şu kadıncağızı istediği yere. Şunlara muhtaç bırakmadan!

E be Tarık! Sen şükret ki, Naz eski Naz değil.. O artık muhteşem bir insan

TARIK: Sen ne muhteşem bir insanmışsın Naz!
NAZ: Evet öyleyim
TARIK: Seni eve mi bırakayım?
NAZ: Yok, önce Belgin hanımı bırakalım nereye istiyorsa, sonra bakarız.
TARIK: (Bıyık altından) Ben bunu nasıl hesap edemedim?


12

Naz da nasıl ihtimam gösteriyor Belgin hanıma? Sanıyor ki, kıymeti biliniyor.. Sanıyor ki, iyilik yapıyor..

NAZ: Kadının yüzünü gördün mü? Mum gibi, bembeyaz. Ama Tarık Tekelioğlu yüzünden mi, Hulusi Tekelioğlu yüzünden mi, onu çözemedim.
TARIK: İkisi de değil Naz..

Canım ya, o da iki arada bir derede kaldı.

Arabada üçlü muhabbetleri de komikti. Hani Belgin hanımın, Tarık'ın yaptıklarından bahsetmesi falan..

..
NAZ: Anlatın anlatın Belgin hanım.
BELGİN: Anlatırım da, anında kovarsın diye korkuyorum.
NAZ: Kovmam kovmam..
BELGİN: Kovarsın kovarsın..
TARIK: Eee hazır mısınız?
BELGİN: Her ne kadar hazırlıksız yakalansam da, şimdi hazırım Tarık. (Bu kadından korkulur dostlar..)

Neyse, bu gün biraz gıcık olmuş olabiliriz ama sanırım son sahnede Belgin işimize çok yaradı.
Onun sayesinde bir başka dağ evinde, birlikte vakit geçirebilecekler Hepimiz ikinci bir dağ evi macerası hayal etmiyor muyduk?
Hem de orada kalacaklar. Oh oh.. Düşünsenize, neler neler hayal edilebilir bu hususta?

Evet, muhtemelen Belgin onlara orada kök söktürecek. Evet Naz'a şimdiden, daha kızın haberi olmadan resmen kaynanalık yapacak. Ama.. böyle bir geceyi de (ya da bir kaç geceyi) bunlar arasa bulamazdı.
Dağ evi, şömine, gece, hem de orada kalacaklar.. Hmm..
O kadarına da katlansınlar artık

Sizi bilmem ama Belgin hanım kendini bana bu son kaynanalığı ile affettirdi.


13

Bir iki kuple de, hoşuma giden başka espirilerden bahsedeyim. Onlar yerinde aklıma gelmemiş..
Mesela Hulusi'ninkiler..

HULUSİ(Otel müdürüne hitaben) : O iki buçuğun arasındaki küçücük nokta var ya, bir anda yok oluverir.. (Tehdite bak beee!)

HULUSİ(Vahi'ye hitaben) : Anlat işte! Beni nasıl oraya zorla götürdüğünü... Ben, yok gelmem deyince, nasıl, üstüme benzin döker yakarım dediğini.. Ne bileyim işte! Bul, beni kurtaracak, seni batıracak bir şeyler! (Ba ba ba baaakkk!)

Bir de Sadri'nin kolileri taşıdıktan sonraki şu hali güzeldi
SADRİ: Arayacağım, arayacağım..
AYŞE: Eee, neden aramıyorsun?
SADRİ: Doğrulamıyorum.!

Yaaaa..
İşte böyle..
Yine güzel bir bölümdü.. Ben gelecek bölümü şimdiden merak ediyorum şu son sahne yüzünden..
Bizimkileri tekrar dağ evinde baş başa görmek (baş başalığı tartışılır tabi) güzel olacak.
Umarım bu güzel dağ sahneleri Ayşe hanımın geçirmiş olduğu kaza yüzünden sekteye uğramaz. Uğrasa bile, durumu şu şekilde kurtarsalar ne güzel olur..
Belgin hanımın acilen İstanbul'a dönmesi gerekti. Ama siz isterseniz burada kalın dedi. Ya da Naz kalmak istedi, falan..
Veee bizimkiler yine BAŞBAŞA bir DAĞ EVİNDE..

Bu arada, daha önce yazmıştım ama tekrarlamak isterim.
Ayşe KÖKÇÜ'ye geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle, tekrar tekrar geçmiş olsun diyorum. İnşallah en kısa sürede iyileşip, aramıza döner.

Herkese sevgiler..
BİTTİ.