Ana Sayfa | Yardim/SSS | RSS Feed | Iletisim

Önceki Başlıklar

Replikler (32. Bölüm)
Replik ve Yorumlarla 32. Bölüm (Ebru Karaca)
32. Bölüm Senaryosu (tarik_naz) (1-4)
32. Bölüm
Merve Sevi Röp. / Bugün Gazetesi (18.02.2007)
Gözlerin (Ebru Karaca)
32. Bölüm Senaryosu (sinemim_g)
32. Bölüm Senaryosu (handeozbek)
31. Bölüm (Videolar)
Replikler (31. Bölüm)
 

33. Bölüm Senaryosu (flower98)

Şubat 25, 2007

Aşağıdaki senaryo Baris-Akarsu.com forumu üyelerinden flower98'e aittir. Dizinin gerçek senaryosuyla bir ilgisi yoktur.





1

gecenin karanlığında dağ yolunda bir mutlu, bir şaşkın bir de sinirli üç kişiyi taşıyan bir araba son sürat hedefine doğru gitmektedir.Belgin hanım mutlu, Naz şaşkın, Tarık ise çok sinirlidir.
Tarık(içses): Of Tarık of. Ne diye açarsın telefonu. Şu anda dünü yaşıyor ve her şeyi Naz’a söylüyor olabilirdin.Ama ne oldu? Yanlan bir sonra yalan iki sonra yalan üç.... Daha başına neler gelecek bakalım sabaha kadar? Annem olmuş bir akbaba, yani akanne Naz’ı paramparça etmek için fırsat kollar. Naz da Tekelioğlu olan Tarıklığımla kafayı yedi, ben ise ...ah ben.Acınacak haldeyim.Babam şu an kendini atsa üzerime mest olurdum.
Belgin(içses): Revü kızlarına sulanmadın ya, gözlerin yerinden fırlamadan ağzından salyalar akmadan izledin ya onları yandan yandan Naz’ı keserek , çukurunu kazdın çukurunu. Kendinin değil. O yanında oturan , seni benden koparan şahız var ya onun. Bu ne cüret!!! Pişkin pişkin gelmiş Tarık ‘la beni almaya. Düş kızım yakamızdan. Kış kışşş uyuz kediler gibi.Sen kiminle kimin arasına giriyorsun.Dur sen daha neler olacak. Kolay mı oğluşumu benden almak! Olmaz! Olamaz!
Naz(içses): Ay görüyor musun , ne yapacağız şimdi. Ben bunu babama nasıl açıklayacağım.
Tarık da kızdı bana.Ay direksiyonu yiyecek neredeyse. Atladım hemen bırakalım istediği yere diye. Ne bileyim Tarık dağ’a gitmek isteyeceğini. Ne güzel zaman yakın iken düne dönecektik. Şimdi günlerimiz dağda geçecek. E nasıl döneceğiz sonra 14 Şubat’a. Saçmalama Naz ne diyorsun....
Belgin: Tarıkcım bir şarkı söyle de şenlenelim biraz.
Naz: Bence de . Çok sessiz bir yo oldu. Çok uzak mı dağ evi.
Tarık: Bir saat kadar yolumuz kaldı. Radyo açayım bu sefer Belgin hanım. Aklıma şarkı gelmiyor da.
Tarık(içses):Ruh halim el vermiyor , sevgili annecim!!!!!!!
Belgin: Gül pembeyi söyle o zaman. Pek severim bilirsin.
Naz: Yani ne diyeyim Belgin teyze iyi seçim. Hadi Tarık Gül Pembeyi hiç duymadım sesinden.
Tarık: Belki sonra. Şimdi canım söylemek istemiyor.
Tarık radyoyu açar.Radyoda İtalyanca dünyaca ünlü ti amo şarkısı çalmktadır
Ti amo, io solo
Ti amo, in aria
Ti amo se viene testa
vuol dire che basta:
lasciamoci.
Ti amo, io sono
(tiam) in fondo un uomo
che non ha freddo nel cuore,
nel letto comando io.

Ma tremo
davanti al tuo seno,
ti odio e ti amo,
e' una farfalla che muore
sbattendo le ali.
L'amore che a letto si fa
prendimi l'altra meta'
oggi ritorno da lei
primo maggio,su coraggio
Io ti amo
e chiedo perdono
ricordi chi sono
apri la porta
Belgin: Oğluşum, bu ne şarkısı böyle? Türkçe bir şeyler aç ta anlayalım.
Tarık Naz’a doğru eğilir
Tarık: Yedi kadıncağız kafayı, yine oğlu sanıyor beni. Neyse, Ti amo ne demek hatırlıyor musun?
Bunu söylerken gülümser. Naz da gülümser. Tam cevabını söylerken Belgin hanim Tarık’ı eliyle düzeltir.
Belgin: Tarık uyuyor musun sen!!!Yana düştün birden.Yola bak yola!
Naz: Seni seviyorum!
Belgin: Ne!!??!!
Naz: Şarkıda , seni seviyorum diyor, İtalyanca.
Belgin: Sen biliyor musun İtalyanca bakayım?
Tarık: Hayır. Ben daha önce “Ti amo” yu öğretmiştim Naz’a.
Belgin: Peki öyleyse. Ne diyor bu şarkı,çevir!
Tarık: Hay hay. Aşkına seni seviyorum de her fırsatta diyor. Üçüncü bir kişiye de sesleniyor. Sevenlere karışma, girme aralarına diyor. Her sevginin yeri ayrıdır diyor. Ana- oğul, kadın-erkek gibi. Ayıp yeter artık yaptıkları diyor. Devam edeyim mi?
Naz: Ay şarkı şarkı değil kısa öykü vallahi.İtalyanların şarkıları böyle mi oluyor Tarık?
Tarık ters ters Naz’a sonra anlamlı anlamlı Belgin hanıma aynadan bakar.
Belgin: Yeter,sevmedim bu şarkıyı. Haddini bilsinler o şarkıdakiler o zaman. Hem hadlerini hem önceliklerini.
Tarık: Hangi dağ evine gidiyoruz? Büyük olana mı yoksa küçük olana mı?
Belgin: Büyük olan tabiki. Diğerinde yeterince oda yok.
Tarık : Tamam.
Tarık(içses): Oh, bir an küçük olana diyecek diye ödüm koptu. Naz yaşatmazdı beni..
Naz: Şey, Belgin teyze . Babamı siz arar mısınız. Durumu sizin anlatmanız daha doğru olur.
Belgin: Yaşadıklarımdan sonra mı? Asla.
Belgin (içses): Tarık’ın peşine takılmayı bildiğin gibi babanı da ikna et bakalım.....
Naz telefonunu alır ve babasını arar.
Naz: Ya babacım sana bir şey söyleyeceğim. Ben birkaç gün eve gelemeyeceğim.
Belgin teyzeyi dağ evine götürüyoruz Tarık ile. Beni yalnız bırakmayın orada dedi....
Olur mu babacığım. Tabiki burada Belgin teyze.
Belgin hanım kendisine telefonu uzatan Naz’ın elini geri iter. Konuşmayacağını gösteren hareketler yapar.Telefonu Tarık alır.
Tarık: Vahi bey, Belgin hanım şu an konuşacak gibi değil. Hulusi bey’i terk etti de....Bana her zaman güvenebilirsiniz demiştim size....
Yandık dercesine Naz’a bakar.
Naz: Ya Belgin teyze ne olur bir şeyler de babama.
Belgin hanım başını cama çevirir ve dudağını büker.
Tarık: ......Düşündüğünüz gibi değil Vahi bey....İşime son mu vereceksiniz ...ama....
Belgin’in yüzü gülmeye başlar.
Belgi(içses): Tamam şimdi oldu. Atsın seni işten , sen de evine dön tıpış tıpış dizlerimin dibine.
Tarık Vahi bey ile konuşurken Belgin’in yüz ifadesini dikiz aynasından görür. Telefonu bir an için ağızından uzaklaştırır ve arkaya doğru konuşur.
Tarık: Asla!!!!!
Naz: Ne asla?
Tarık: yok bir şey Naz. Vahi bey Hulusi bey’in yanında olduğunu ve Belgin hanımla konuşmak istediğini söyler.
Tarık(içses): İyi kıvırdım. Umarım üçünü de ikna eder bu yalan. Ah anne ah, ben bilmezmiyim seni , için göbek attı atılacağımı duyunca.
Tarık iyi bir çıkış yolu bulmuştur. Çünkü aynı anda
Naz: Bence de asla
Belgin: Asla!!!!!! ASLA!!!!!! Duyunuz mu Vahi bey. Söyleyin ona aramasın beni bir daha. Onu Rus taylara oda tutmadan önce düşünecekti. O kadar!!!!!!
Tarık: Alo Vahi bey .İnandınız mı şimdi Belgin hanımın yanımızda olduğuna. Tamam. Siz Naz’ı hiç merak etmeyin. Bir de dağ evinde telefon çekmiyor. Bilginiz olsun. Tamam. İyi geceler.
Naz: Ne dedi.
Tarık:Sorun yok.Allah size kolaylık versin diye dua etti. Amin de Naz,amin.
Naz: Amin.
Belgin: Neeeeeeee!!!!!!!!!!!


2

Tarık arabayı durdurur.
Tarık: geldik.
Belgin:Şükürler olsun. Yorgunluktan ölüyorum. Naz kızım hadi in bakalım. Eee Tarık erkek anlamaz, ben de çok yorgunum . İş sana düştü. Gel bakalım.
Naz: Anlamadım? Ne işi Belgin teyze.
Belgin: Ne işi olacak? Odaları hazırlamalıyız. Nasıl yatmayı düşünüyorsun? Tarık sen de otellerin oradaki markete git birkaç günlük erzak al. Al sana para. Meyve al bol. Bir iki şişe en iyisinden şarap.Biz de , yani Naz evi hazırlasın.
Tarık: Nasıl isterseniz Belgin hanım. Ben bir saate kadar gelirim.Yalnız Naz’ı fazla yormayın. Alışkın değildir o böyle işlere.
Belgin: Ne demek alışkın değil. Yarın bügün evlense bunları yapacak.Sonra eşinin annesi ne der.
Tarık: Ne dersin?
Naz: Anlamadım?!!
Tarık Naz’ı kolundan tutar ve kulağına fısıldar.
Tarık: Amaan ne olur idare et. Ben gelince açıklarım.
Belgin: Ne o kulak kulağa. Ayıp olmuyor mu Tarık?
Tarık: İstediği bir şey var mı diye sordum. Hadi görüşürüz sonra.
Tarık arabaya biner gider. Naz ve Belgin hanım dağ evine girerler.
Naz: Ne güzelmiş burası.Bizim kaldığımız ufacıktı. Tek bir divanı vardı. Zaten o yüzden hastalandı Tarık. Bütün her şeyi benim üzerime örtmüştü.Unutulmaz bir geceydi. Öpü...
Belgin şok olmuş bir şekilde haykırır. Dalıp giden Naz birden kendine gelir.
Belgin: Neeeeee!!!!Öptü mü seni.
Naz: Ne? Ne dedim ben.
Belgin: Öptü mü seni dedim?
Naz cevap veremez. Zaten yeterince ağızından kaçırmıştır.
Naz: Ne yapacaktık Belgin teyze.
Belgin: Vallahi sen yaptı yapacağını. Benim bir kadeh şaraba ihtiyacım var. Bak bu oda benim, bu senin, bu da Tarık’ın. Kapının arkasında anahtar var. Yatmadan kilitle kapını.Nevresimler şu dolapta. Benim yatmam lazım. Ay ay. Daha fazlasını kaldıramayacağım. Ah Hulusi, ah Tarık yaktınız beni. Hem de cayır cayır. Hak etmedim ben bunları. Hak etmedim.
Belgin hanım kendisine gerekli şeyleri dolaptan alır ve odasına çekilirken
Belgin: Tarık gelince beni kaldırın Naz. Sizinle konuşacaklarım var. Bu arada sen de yataklarınızı hazırlayı ver.
Naz: Tamam.
Tarık markete gidip gelirken mutludur.
Tarık: oh Allahım. Sessizlik ne güzel. Kendi kendime de ne huzur buluyorum anlatamam. Yakında parçam kalmayacak bu ikisinin arasında. Ama bir şeyler yapmalıyım da ne?Düşün Tarık ,düşün.
Belgin hanım yorgunluk ve stresten dolayı hemen uyumuştur.Tarık’ın geldiğini duymaz.Naz da işini bitirmiş yakamadığı şöminenin önünde bir battaniyeye sarınmış üşümektedir.Tarık elinde poşetlerle içeri girdiğinde Belgin hanımı göremeyince derin bir oh çeker ve ellerindekini yere bırakıp Naz’ın yanına gelir.
Tarık: Uyudu mu?
Naz: Hem de nasıl. Ara ara horluyor bile.
Tarık: Üşümüşsün sen. Gel buraya, seni biraz ısıtayım.Yarım kalan bir dansımız vardı.Şimdi gözlerini kapat ve en çok sevdiğin şarkının çaldığını hayal et. Ben sana ayak uyduracağım.
Naz: Belgin hanım?
Tarık: Bu şarkıyı ancak ikimiz duyacağız.Gel.
Tarık Nazı kendine doğru çeker ve bir önceki geceden daha samimi ve yakın dans etmeye başlarlar.
Tarık: Titriyorsun sen.Çok mu üşüdün?
Naz: Çok.
Tarık ona daha da sıkı sarılır.Birden Naz durur.
Tarık: Ne oldu?
Naz: Şarkı bitti.
Tarık: Ben de sanmıştım ki en az yetmiş beş dakikalık bir konçerto seçersin.
Naz: İstediğin bu olsun. Ben de konçerto çooooook.
Tarık: Dur şimdi sır bende. Otellere inerken tanıdık bir yeri gördüm.
Naz: Nereyi?
Tarık: Bekle göreceksin. Ama önce ...
Tarık bir çekmeceden bir küçük kağıt parçası ve bir kalem bulur.Kağıda bir şeyler yazar.
Naz: Bakıyorum iyi biliyorsun evin içini.
Tarık:şşşşşııııııhhhh
Tarık kağıdı Belgin hanımın yanındaki komodine bırakır ve odadan çıkarken kapının arkasındaki anahtarı ve Belgin hanımın telefonunu da alır. Kapıyı dıştan kilitler ve telefonu kapatıp masanın üstüne bırakır.Döner, Nazın elini tutar ve evden çıkar.
Naz: Nereye gidiyoruz? Ne yazdın o kağıda? Yalnız mı bırakacağız Belgin hanımı?
Tarık: Merak etme. Sadece gel benimle.
Arabaya binerler.Hiç konuşmadan onbeş dakika giderler.Tarık ara ara kendini izleyen Naz’a bakar ve gülümser.
Naz: Dün gece otelde söylediklerim için özür dilerim.
Tarık:Asıl ben özür dilerim. Suç bendeydi.
Naz: Hayır bende.
Tarık: Naz! Suçu üstüne almamalısın.Ben daha farklı bir mekan seçebilirdim.İtalyada olsaydım kimseye sormazdım.
Naz: Ne İtalya’ sı? Sen İtalya’yı biliyorsun demek.
Tarık: Yok. Ne bilmesi. Yani lafın gelişi İtalya dedim. Sormazdım tabii,çünkü kimseyi tanımıyorum ya orada.
Naz: Atma. Francesca yok mu?
Tarık: O mu? O İtalyan başkonsolosunun kızı
Naz: Yeme beni Tarık.
Tarık. Bak sen gerçekten beni tanımamışsın.
Naz: Onu bırak da ben demin ağızımdan bir şey kaçırdım Belgin Hanıma.
Tarık: Ne?
Naz: Yaşadığımızı.
Tarık: Hangisini?
Naz: Nasıl yani? Kaç kez yaşadık?
Tarık: Neyi?
Naz: Offff. Öptün ya beni dağ evinde.
Tarık: Ben? Ben mi öptüm seni? Yine başa mı geldik. Dur bakalım. Ağızımdan neyi kaçırdım demiştin sen?
Naz: Neden bağrıyorsun bana öyle?
Tarık: Bağırmıyorum. Soruyorum.Çok merak ve telaş ettim de.
Naz: Niye telaş ediyorsun ki?
Tarık: hadi söyle artık.Ağızından ne kaçırdın.
Naz: Öpü....
Naz sözünü bitiremeden Tarık sert bir fren yapar. Naz kemerini bağlamadığından başını cama vurur ve kendinden geçer. Tarık deli olur.
Tarık: Naz,Naz.Aç gözünü. Naz.Ne yaptım ben. Sana bir şey olursa ben ne yaparım. Naz.
Yavaş yavaş Naz’ın yanaklarına vurur. Naz gözlerini açmaz. Yanağından öper. Naz gözlerini açmaz.Tarık arabadan iner. Naz’ın tarafına koşar, kapısını aceleyle açar ve Naz’ı kucaklar.
Tarık: Naz,aç artık gözlerini.Of offffffff. Tam da gelmiştik. Bak dır dır dır konuştun öptü dedin . Ya ne yaptım ben.
Tarık Naz’ı alel acele daha önce geldikleri dağ evine taşır ve divana yatırır. İçerisi buz gibidir.Hemen daha önceden hazırladığı şöminedeki odunları tutuşturur.Gözü yerde duran iki kadeh ve şarap şişesine takılır.Sonra Naz’a döner. Onu kucağına yatırır ve saçlarını okşamaya başlar.
Tarık: Şehre mi götürsem onu acaba. Ya ciddi yaralandıysa. Ya bir şey olursa. Ama yok yok . O kadar sert vurmadı ki. Anlarım ben vurma ve darplardan. Alfonso iken az mı çarptım oraya buraya.
Naz: ALFONSOMU???


3

Tarık bir an ne olduğunu anlayamaz. Naz kendine gelmiş ve ayakta soru soran gözlerle ona bakar.
Tarık: Nazım. İyi misin sen. Doktora gidelim mi?
Naz: Ne doktoru Tarık.
Tarık: Sen bayıldın ya...
Naz: Ne bayılması? Tartışma uzamasın diye...
Tarık: Ne? Ben nasıl korktum biliyormusun sen? Buna hakkın var mı?
Naz: Demin yok tu ama şimdi var. Söyle bakalım. Bu Alfonso işini aç bana.
Tarık: Şeyyyyy. Ben ne dedim ki?
Naz: Alfonso iken az mı çarptım oraya buraya. Hatırlamıyor musun?
Tarık: Peki, tamam.Anlaşalım.
Naz: Nasıl yani?
Tarık:Şimdi biz burada şimdi değiliz. Alfonso konusu şimdi oluştu ama ben buraya şimdi için gelmedim. Şimdi dün.Anladın mı şimdi?
Naz: Tarık ne diyorsun sen ya?Ben değil, sen vurmuşsun kafayı.
Tarık:Tamam,bak Naz, biz bugün Belgin hanımı dağa getirmeseydik dünü, yani 14 Şubat’ı tamamlamayacak mıydık?
Naz: Evet.
Tarık: Ben de hazır bu kulübeye gelmişken tamamlayalım diyorum. Bu Alfonso sorununu yarın ,Belgin hanım sorunu ve de oluşacaksa başka sorunlarla birlikte çözelim. Ama şimdi yarım kalan planlarımızı tamamlayalım.
Naz düşünür ve hafif bir gülümseme ile
Naz: Tamam.Kabul. Ama elimden kurtulamayacaksın.
Tarık : Ondan şüphem yok zaten.
Naz: Eeeeeeee, ne yapıyoruz şimd?
Tarık. Gel şöyle şömineye yaklaş.Şarap aldım, alkolü az olanlardan. Bu gecenin her anı hatırlanmalı.
Naz:Hıııımmmmmmmm.
Tarık: Sana bugün dediğim gibi ,söylemek istediğim o kadar çok şey var ki.
Naz: Nereden başlamak istersin.
Tarık: Başlardan.
Naz: Ne kadar baştan.
Tarık: Çello çalışını ilk kez dinlediğim günden. Sanırım o gün ateş aldı yüreğim. Daha doğrusu o gün sen bende bir ateş yaktın. Öyle asil, mağrur ve hüzünlüydü ki çellosunu çalan güzelliğin.İlk kez o gece uykusuz kaldım. O geceden sonra hiçbir kırıcı ve aşağılayıcı sözün beni üzemedi. Daha önce olsaydı, yani eski Tarık olsaydım bir dakika durmazdım yanında.
Naz: O gece Filiz ile görmüştüm seni. İçim sıkıldı.Öfkelendim. Tek çıkışım çelloydu. Beni izlediğinin farkında değildim.
Tarık: Ben seni ilk olarak ne zaman etkiledim? Etkiledim mi?
Birbirlerinin gözlerine bakarlar.
Naz: Ne yani itiraf mı istiyorsun benden?
Tarık: Neden olmasın.Bu gece senin ve benim. Bir sen varsın bir ben .
Naz: Bir de..
Tarık: Bir de?
Naz: Bir de onca zamandır birbirimize söyleyemediklerimiz.
Naz Tarık’ın bacaklarına başını yaslar.Şöminedeki ateşin rengi tenlerini kızıla çevirmiştir.Odanın sıcaklığı ise kendi ateşleri ile birleşmiştir.
Tarık: Sorumu geçiştirmiyorsun değil mi?
Naz: Cenk’in ve benim peşimden motor ile geldiğin ve onun yanından beni çekip aldığında.
Tarık gece...
Naz: Ona Bir daha kız arkadaşıma dokunacak olursan çok fena yaparım demiştim deyip haklamıştın onu. İlk kez bir erkek benim için bunu yaptı..
Tarık(içses):Şansa bak.Bir daha kız arkadaşına dokunursan demiştim halbuki...iyi ki yanlış anlamışsın Nazım o zaman......
Tarık: Sana onca kez bunları anlatmak istemiştim.
Naz: Ben de duymak istemiştim.
Naz doğrulur ve Tarık’a sarılır.
Naz: Bana beni bırakmayacağına dair bir kez daha söz verir misin?
Tarık: Söz.
Birbirlerini öpmek için yaklaşırlarken birden kapı açılıverir. Kapıda olanca ihtişamıyla Hulusi durmaktadır.
Hulusi: Tarık!!!!!
Naz: Eyvah! Hulusi amca.
Hulusi: Hulusi amca ya.
Tarık: Ba...
Hulusi: Sus. Demek sen........Belginim nerede?
Tarık: Şeyyyy. Diğer kukübede.
Hulusi: Yalnız mı yoksa yanında biri mi var?
Tarık zar zor kelimeleri bir araya getirebilmektedir.
Tarık: Yalnız. Uyuyor.
Hulusi: Siz de burada fırsattan istifade........
Naz. Yok öyle bir şey Hulusi amca. Ne olur babama bir şey söyleme. Yanlış anlar.
Hulusi: Bırakın şimdi bu meseleği de dua edin Belginim için buradayım.
Tarık:Şeyyyyyy......
Hulusi: Hele sen.......sen ağızını bile açma. Şu halde sizi görse o kadın ölürdü be. Benden çok sever seni. Bilmiyorum sanma benden çok sevdiğini. Herkes biliyor bunu.
Naz: Neden?
Hulusi: Ne demek neden....Belginden geçmeden Tarık’a ulaşamazsın.....
Naz: Neden?
Naz ,başını çevirir durduğu yere çivilenmiş Hulusiye bakan Tarık’a bakar.
Naz: Tarık?
Tarık: Şimdi sırası değil. Hulusi beyi Belgin hanıma götürelim. Haklı buraya kaçtığımızı anlarsa biteriz.
Naz: Neden?
Hulusi: Naz, seni bir ara okuldan atmışlardı değil mi? Herhalde çok “neden” diye sorduğundan.Vah vah. Ben de ki akılsızdan da kötüymüşsün sen.
Tarık:Lütfen! Ayıp oluyor.
Hulusi: Sus sen. Yarın ilk iş bankaya geliyorsun. Orada konuşacaz bunları.
Naz: Hulusi amca, hala arabadan dolayı kızgınsın belli ki Tarık’a ama
Hulusi: Ne arabası ....neler neler. Dua etsin dokunmuyorum şimdi. Şu Belginime kavuşayım hele ....sonra......
Birlikte arabaya binerler. Hulusi arkaya oturur. Tarık la ikisinin gözleri çakmak çakmak birbirlerine bakmaktadır.
Hulusi: Yola bak, emekli Alfonso bey.
Naz(içses): Ah Tarık ah. Hani benden bir şey gizlemeyecektin. Yok yok açacaz bu Alfonso işini sabah olmadan.
Naz: Alfonso demek.
Tarık: Bak ...açıklayabilirim.
Hulusi: Kesssss......Belginimi istiyorum.Beni Belginime götürün. Gerisi boş şimdi.....boş
Büyük kuübeye vardıklarında kapının açık olduğunu hemen fark eden Tarık, hızla arabadan iner.Daha Naz le Hulusi inmeden eve girip elinde bir kağıtla telaşla dışarı fırlar.
Tarık: Kaçırmışlar onu.........kaçırmışlar
BÖLÜM SONU


flower98'in Bir Dağ Evi Triolojisi adlı senaryosuna ulaşmak için tıklayınız.